CUMHURİYET 24 Birincitesrin 1938 Tarîhl roman : 77 Yâiân: Ü. TURHAN TAN Türklerin Sofya önünde görünüvermesile Yafoka cenabları anadan doğma dilsize dönmüştü! Kadının çocuk düşürürFakat bu erce davranışlar, înce Ba fızile henüz Türk yumruğu yememİş bu ken öldüğü iddia ediliyor laban Beyin bir gün küçirk bir ordu ile Sofya önünde görünüvermesile uçup gitti, Yafoka cenabları anadan doğma dilsize döndü. Artık tarihten dem vurmu yor, Attilâlarla istihza etmiyor, gürbüz torun yetiştirmek emeline uygun işler gb'rrmiyor, çoluk çocuğile görüşmüyordu. Bütün gününü kalede, kuleler içinde, mazgallar ardında geçiriyordu. Onun hayatmda de5i?miyen şey, Doğancıbaşıya karşı tasıdığı sevgiydi. Ruhî ıstırablar, dimağî sarsıntılar g«çirip durduğu halde •aslan yapıh delikanlıdan bir dakika aynlmıyordu, uyurken bile sadık Doğan cısının dizini kendine yastık yapıyordu. Türk ordusu belki bir iki alay asker<Jen ibaretti. Fakat bu azlıkta göz korkutan, beyinlerde yerleşmiş hesab mele ikelerini zelzeleye veren büyülü bir halet vardı. İki bin kişi yirmi bm kişi gibi görünüyordu. Onların geliş.igüzel yayılmaları, çadırlarını seyrek seyrek kurmaları da bu görünüşe belki ayrı bir sebeb oluyordu. Mubarekler, harbetmek ve bir şehir düşürmek için değil, sarrki Sofya ovasında kır eglencesi yapmak için gelmişler gibi davranıyorlardı, büyük kalenin her yanına küme küme, oba oba yayılıyor lardı. Yanlarında ne mancmık vardı, ne barrake (1). Hatta hendekleri aşmakta, duvarlara yanaşmakta lcullanılack köprü ve müteharrik kuleler yapmak için kalaslan, tahtalan da yoktu. Yalınkılıc atlanmışlar, Sofya önüne gelip çadır kurmuşlardı. Bununla beraber kuş uçurmaz, ker van göçürmez bir durum temin etmişlerdi. Sehre kimseleri sokmuyorlar ve şehirden kimselerin çıkmasma imkân vermi yorlardı. O azlıkla bu koca şehri adım adım sarmış değillerdi. Fakat taş duvarları, demir kapılan kucaklamısîar, Sof yayı çelik bir kuşak içine almışlar gibi tam bir tarassud ve tam bir hakimiyet şebekesi kurmuşlardı. Sayı azlığını uyanrklıktaki keskinlik telâfi ediyordu ve ellerinin yetişemediği yerleri gözlerinin kuvvetile hakimiyet altma alıyorlardı. On larda, tek bir gürleyiçle bütün çölü $ecdeye kapandıran aslanlan andıran bjr kudret seziliyordu, ruhlarının alevile, iradelerinin boralar, fırtınalar halkeden rüzgârile taş duvarları «ritmek, yıkmak istedikleri anlaşılıyordu. Başta Prens Yafoka olmak üzere Sofya halkı o ruh alevini, o irade rüzgârını uzaktan seyrediyorlar, bir yandan soguk soğuk terleyip bir yandan da sıcak sıcak .titriyorlardı. Fakat Türklerin hücırma kalkmadıklanru, kaleye doğru tek bir ok dahi atmadıklannı gördüklerinden o terleme ve titreme arasında gene mevkilerini muhafaza ediyorlardı. İnce Balaban Bey, belki on, belki .yirmi gün Sofya etrafında kayıdsız kaldı, şehirle ilgili değilmiş gibi davrandı, ;yalnız avlandı, askerine at oyunlan ve .cirid hünerleri yaptırdı. Sonra kaleye bir elçi yolladı, şöyle bir tebliğde bulundu: Ben Bursa fatihi Balabamn oğlu; yum. Babam o büyük şehri on yıl mu i t lıasara etti, oraya siyah saçla gittiği halde ak saçla dönmeğe nza gösterdi. Lâ kin yılmadı, yorulmadı, kaleyi ele geçirmeden çadır kaldırmadı. Ben de babam gibi davranacağım, Sofyayı zaptetmeden dönmiyeceğim. Yiyeceğiniz bol olabilir. fîAskeriniz çok olabilir. Ancak hazınn çabuk tükenecegini unutmayınız. Bu yıl ' değilse gelecek yıl, daha olmazsa öbür yıl ambarlarmız boşalacak, askerleriniz azalacak, sabrınız nihayet bulacaktır. O \, vakit, duvarlarınızı at üstünde aşmak beiiim için kolaylaşır. Size de bana hesab vermek vazifesi yükfenir. Onun için aklınızı şimdiden başınıza devşiriniz, beni aylarca veya yıllarca kar altında, yağrrur altında bekletip kendinizi tehlikeye sokmayınız, kaleyi teslim ederek canımzı kurtarınız. Kraldan ziyade kral olan kale muha(1) Osmanlı Türklerl lstilâ devrlnin ilk yıllarında muhasara fenninl pelt de kavramış değillerdi. Ne mancmık, ne de başka bir muhasara aleti kullanmıyorlardı. O fennl, hem de dünyanın en yüksek mütelıassısı sıfatile, ancak Fatlh devrinde tatbıka başlamışlardır. Metlnde geçen Harrakeye gelince: Bu frenklerin Feu gregeoLs dedikleri ve eski Türklerin Ateşi rumi diiye tercume ettikleri yakıcı maddenln, onu Fatmakta kullanılan makinenin ve o ateşl 'taşıyan kayıkların arabca adıdır. Ateşi rumıyi frenk müverrihlerinden blri şöyle ta^ıif ediyor: «Suda yanardı, herşeyi yakıp tbıtirirdi. Ok, mancınık kullanıldığı vakit ^çokça atılırdı ve şimşek gibi parlıyarak, muthiş gürültüler çıkararak havada gi der, vardığı yerde dehşetll bir lnfilâkla taburları, blnaları, gemileri yakıp mahvederdi. Rivayete göre Ateşi rumlnin kendLsi değil. vukua getirdiği yangmlarda aönmemek haslyetlni taşırmışl..» Daha fazla tafsllât almak lstiyenler Muhıtulmaarifin Atesi rumî bahsine, Ahmed .'Vlithatın Mufa*sal adlı eaerine bakabilir•er. lunan bir takım zabitlcr, tek bir mancınığı, hücum kulesi yapacak üç beş tahtası bile bulunmıyan bir ordunun beş altı metre genişliğindeki handekleri, on beş yirmi metre yükseklikteki duvarları aşamıyacagım hesablıyarak heyecan gösterdiler, tehevvüre kapıldılar, hep bir ağızdan: «Sofyanın bir tasmı bile vermeyiz» diye bağırdılar, hatta elçi Türkü parçalamağa kalkıştılar. O, bütün bu yaygaralan sükunla dinledi ve üzerine saldırıl mak ktenilince elini palasına attı: Tavşanlar, dedj, gerü... Benim ayağımı ısıracak dişleri sizin ağzmıza verecek kadar Aîlah küçük değildir! Berikiler, yanya kadar çekilmiş olan Türk palasından Vorkmakla beraber palavra savurmaktan, ısıramadıklan ayağa tükrük atmaktan gert kalmıyorlardı. Bu vaziyette Sevindık araya girdi, kale muhafızile zabitîere sükun tavsiye etti ve sonra Prens Yafoka'ya yüzünü çevirdi: Elçiye, dedi, zeval olmaz. Bu adam, kendi kumandanından aldığı emri yerine getiriyor. Bizim silâhşorlanmız kızacaklarsa buna değil, kale dışındaki İnce Balaban Beye kızmalıdırlar, ellerinden geliyorsa silâhlarını ona çekmelidirler. Onun için irade buyurunuz, boş gürültüyü kestiriniz, Türklere verilecek cevabı da lutfen siz takdir buyurunuz. Yafoka bir iki yutkundu, sağına so Iuna bakındı ve yükü, Dogancıbaşının omzuna atmaktan başka çare bulamıyarak kekeledi: Muhterem misafiri sen al, büyük kapı yanındaki odaya götür, Türk kumandanının sozlerini bir daha dinle, lâzım gelen cevabı ver. Bu cevab, şüphe yok ki, menfidir. Fakat nazik olmak lâzım gelir. Yaralı Dogan Beyden başka birisi olmıyan elçi ile Sevindiğin başbaşa vererek yaptıkları muhavere hayli uzun sürdü ve Sevindik, veda için onu tekrar Prens Yafoka'nın yanına getirdiği vakit 5 sözleri söyledi: U Türklerle uyuşulamıyacağmı an la'dım. Çünkü onlar ş.ehrip mutlaka tes Um olunma.$ında ısrar ediyorlar. Ben de, iradeniz mucibince, bunun mümkün ol madığını anlattım. O halde müsaade buyurunuz da elçi vedaını sunsun, ordusu na dönsün, harbi kabul ettiğimizi ku mandanına söylesin! Prens Yafoka, öptürmek ister gibi eîini uzattı, Yaralı Doğan görmemezliğe gelerek başile kısa bir selâm verip ayrıldı, Doğancıbaşı tarafmdan hendeklere atılı müteharrik köprünün başına kadar teşyi olundu. Nazik bir düşman gibi askerler arasmdan geçen iki Türk el ele tutuşup vedalaşırken Sevindik mırıldandı: Beyin, amcaların, bütün arkadaşlarm ellerini öperim. Ben konuştuğumuz gibi davranacağım, siz de acele etmeyin, sabırlı olun! Biraz sonra Türkler, şehre ok atmağa başlamışlardı. Fakat bu taarruzdan ka ledekiler müteessir olmuyorlardı, ok yagmurunu kuleler içinde zararsızca geçiriyorlardı. Telâş, endişe, buhran ancak saray kadmlarını sarmıştı. Çünkü Türklerin harbe girişmeleri, Prens Yafoka ile Sevindiği kaleden ayrılmamağa mecbur ettiğin<kn âşıklar alayı müşterek bir matemin ıstırabını yaşamaga girişmişlerdi. Zavallılarm gözünde yalnız Sevindiğin hayali, yüreklerinde onun aşkı dolaşı yordu. Türklerin kaleye kolaylıkla giremiyeceklerine onlar da inandırıldığmdan aşk ihtirası hayat endisesine galebe etmiş bulunuyordu ve Sevindikten uzak kal mak bu bedbaht dişileri acınacak bir duruma düşürüyordu. Genc Türk, yeni tasarladığı ve Yaralı Doğan Beye de kabul ettirdiği plânı muvaffakiyetle yürütmek için kadtnları hasret ve iştiyak içinde bulundurmayı da gerekli gördüğünden saraya adım atmıyordu, sadık bir nefer gibi gece gündüz kulelerde dolaşıyordu, herkesten ve bizzat kale muhafızından fazla uyanıklık gostererek prensi hayretler içinde bırakıyordu. Bir müddet böyle geçtikten sonra o, Yafoka ile muhafıza, hiçbir Sofyalının zihninden geçmesine imkân olmıyan, bir teklifte bulundu: Geceleri Türk ordusuna girip dil yakalamak ( 2 ) ! . . Zeki delikanlı, heyecanlı bir ifade ile bu teklifi yaptığı vakit prensin de, muhafızın da gözlerini hayretten, dehşetten faltaşı gibi açılmış, içlerine garib bir titreme yayıl mı?tı. Türk ordusuna girmek, o ordudan adam çalıp getirmek bu zavallılara farelerin kediye çıngırak takmak istemeleri kadar tehlikeli bir tesebbüs görünüyordu. Fikri begeniyorlardı. Fakat fare hüviyeti ta?ıdıkları irin o fikrin arzettiği tehlikele(2) Dil, düsman hakkında malumat alınmak için yakalanan esirlere denir. Cumhuriyet Müddeiumumîliği Ohanes isminde bir adarmn zabıtaya yaptığı ihbar üzerine Şişlideki Enmeni mezarhğından genc bir kadının cesedini çıkarttırarak Morga göndermi|tir. Yapılan ihbara gb're mesele |udur : Revzenik isminde genc bir kadın bir erkek le metres hayatı yaşamaktadır. Ailevî sebeblerle gizli tutulan bu alâka nihayet Rev zenikin gebe kalmasile neticelenmiş , bir doktora baş vuran kadın bu çocuğu düşürmüştür. Fakat bunu müteakıb kadın hastalandığından Fransiz hastahanesine kaldınltni|, orada da ölmüştür. Müddeiumumîlik cesedin gomülmesinden bir hayli sonra yapılan bu ihban tevsik ve tahkik için cesedin mezardan çıkarılmasına lüzum görmüş ve cesed Morga nakledilmiştir. Morg raporu hâdiseyi aydınlatacaktır. Mezardan bir kadm Okaliptiis ormanı Alacâk yüziinden cesedi çıkarıldı Adanada halka 100 bin bir cinayet oîdu fidan tevzi edilecek Adana (Hususî) Şehrimiz etrafında ve köylerde okaliptüs ormanları vücude getirmek üzere Ziraat Vekâletince bir büro teşkil edilmiş ve şeflığine mütehassıs Şeref tayin olunmuştu. Bu teşkilât muayyen rnaksad dairesinde mmtakamızm birçok yerlerinde ağaclan dırma faaliyetine devam etmektedir. Son günlerde halkırmza ayrıca 20 5 Û bin arasında okaliptüs fidanı dağıtmak üzere Ziraat Vekâletinin emrile yeni tertibat alınmıştır. [ Şehlr ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Cenubî Çin ekoslovakya meselesinde ingiltere ile Fransa Almanyanm müsellâh müdahalesi kararı karşısmda geriliyerek Almanyayı serbest btrakmağa mecbur kaldıklan gibi, cenubî Çin işlerinde de Japonyanın denizden ve Bir kumar borcu yüzünden Koskada karadan büyük kuvvetlerle burasını işgal bir cinay«t olmuş ve Cerrahpaşada Ha ve zapt için vermif olduğu karar karşısınsekikadın sokağında 21 numarada otu da gerilediler. ran Hüdai isminde bir genc öldürülmüşFransa, cenubî Çinin yanibaşında butür. lunan kendi Hindiçinî müstemlekesinden Hüdai, zannedildiğine göre, Piliç cademir ihracım ahiren menettİ. Bu madenmile maruf Sami isminde 16 yaşında bir lerin çoğu Japon sermayedarları elinde cocuğa borcludur. Arnavud Sami deniolduğu gibi bütün istihsalâtı da Japon Salen bu çocuk Aksarayda bir kahvede nayiine gitmekte olduğundan Fransanm Hüdai ile karşılaşınca askere gitmeden evvel kendine olan borcunu vermesinı bu tedbiri Japonyanın aleyhine idi. Japonya, Hindiçinideki Frar.MZ hükusöylemistir. 20 ya^ında olan Hüdai boıcunu inkâr etmediğini, fakat bu borcunu metine Ültimatom şeklinde bir nota vermiş ancak askerden geldıkten sonra verece ve demir ihracı memnuniyelinin devamını ğini söylemiş, Sami de buna muvafakat Japonyaya karşı bir husjmet addedeceğini bildirmiştir. Fransız hükumeti derhal eder görünmüştür. Biraz sonra Hüdai ve Sami berber memnuiyeti kaldırmıştır. Çünkü, böyle Velinin dükkânına gitmişlerdir. Aynanın yapmasaydı, cenubî Çinden ve Kanton önünde bulunan Hüdai Saminin bir bı dan evvel Japon donanması ve ordusu 29 çakla üzerine hücum ettiğini aynadan milyon nüfusu ve 737,850 kiomeîre mugörmüş, kendini müdafaa için «üratle ge rabbaı arazisi buunan Fransanın Uzak ri dönünce bıçak kalbinin üzerine sap şark müstemekesine muhakkak hücum elanmı?tır. decekti. Hüdai, biraz sonra Cerrahpaşa hastaİngiltere, Uzakjarkta, simalî ve orta nesine nakledilmi». ve orada vefat etmi?Çinden tamamile el çektiğindenberi kentir. disine son nüfuz mıntakası ve iktısadî sa 16 yaşında bir çocuk arkadaşını öldürdü Burilardan başka. şehrimizin üc kilometre şarkırdaki eski kosu yeri, İdarei Hususiyece Orman dairesi emrine terkedilmiş ve buraya 100,000 okaliptüa fddanı dikilerek geniş bir orman vücude getirilmesi de takarrür etmiştir. Ada namızın toprak ve iklim şartları, bugün dikilecek bir okaliptüs fidanının, en çok, üç beş yıl içinde kocâman bir aŞac olmasmı kolayca temin edecek vasıfta bulunduğundan, yakında dikilmesine başlanacağı muhakkak olan bu 100,000 fidaDENÎZ 1$LERÎ nın da, birkaç yıl sonra, Adanaya, hem geniş bir tenezzüh yeri, hem mükemmel Denîzbankın yeni forsu bir koruluk, hem de bilhassa yazın şehDenizbankm vapur bacalanna konu • rin havasım tadile yarayacak eşsiz bir lacak yeni fors, bir tecrübe mahiyetin eser yaratacağma şüphe yoktur. de Suvat vapuru bacasma konulmuş Saat kuUti etrafında yapılan tur. yeni dühhânlar Yeni fors, Denizbank ismini teşkil eden iki kelimenin baş harflerini tanzir Saat kulesi etrafmm Beledlyece İı eden tarihî bir kadırgayı temsil etmek timlâki Üzerine, Yansen plânına göre tedir. Sarı baca üzerine bu kadirga ka burasınm tanzimi işi tamamlanmış ve bartma ve siyah olarak yapılmıştır. Belediye tarafından buraya, birbirinin ayni olan yedi dükkân yaptınlmıjtır. Donanmamız Gemlikte Gemlik 23 (Hususî) Donanmamıt Eskiden, dar ve harab bir şekil arzeden bu kısım, şimdi düzene konmuş ve felimanımıza geldi. rahlı bir cadde halini alrmştır. Bu sebebAkhisar tütünleri toplanîyor le Belediyenin yeni dükkânlarını kiraAkhisar (Hususî) Tütünlerin top lamak için birçok talıbler vardır. lanması sona ermiştir. Muhtelif kum Yaylaya çıkanlar şehre îniyorlar panyalann eksperleri tütünlerin kaliteHavalarm değişmesi üzerine, yazı lerini tesbit etmektedirler. Bu ay so Toroslardaki yaylalarda geçiren Ada nunda piyasanın açılacağı ümid edil mektedir. Bu sene geçen seneye naza • naîı aileler son günlerde hemen tamaran rekolte çok azdır. Fakat kalite iti men yerlerine âvdet etmislerdir. Ba?labarile Akhisar tütünleri çok nefistir. ra çıkmış olanlar da kâmilen şehre dönZürra, piyasantn açılmasım sabırsız müşlerdir. lıkla beklemektedir. Ekmek buhram Beledyenin tesbit ettiği şekle göre, Kapı tokmaklarını çalan tertibatlanm tadil ve ısîah etmiven on şebeke yakalandı iki fırın, Belediye Encrümeni kararile Feriköy, Kurtuluş ve clvarında uzun kapatılmiştı. Bu hâdise, şehirde ancak müddettenberi kapı tokmaklarını söke birkaç saat hüküm süren bir ekmek rek çalan bir hırsız şebekesinl 2abıta ni buhramna sebeb olmussa da, gerek gehayet dün ele geçirmiştir. Apartıman • çende faaliyete geçen Seyhsn ekmek ların kapılarına musallat olan bu kum* fabrikasmm ve gerekse sıhhî şartlara panya iki çocuktan mürekkebdlr. 11 ya uvgun olarak çalışan diğer fırınların şmda Platon ve bu yaşta Samuel ara Beledivece azamî randıman verecek selannda anlaşarak uzun müddettenberi kılde harekete getirilmesile bu muvakapartımanların meharetle kapı tokmak kat buhren zail olmuştur. larını çalmışlardır. Şehrimizde, bugünlerde faaliyete geçDün ele geçen çocuklar suçlatını ıtiraf mesi beklenen ve biri Abidinpaşa cad etmiş ve derdest edilmişlerdir. desinde. diğeri Kuruköprü mevkiinde Kalb sektesinden sokakta olan iki ekmek fabrikasının da çalış mağa başlamasmdan sonra, artık bü şedüşüp öldü kilde buhranlarm çıkmasma imkân kalArabcamiinde Cücesaim sokağında o mıyacaktır. turan 25 yaşında Mehmed Derviş dün Beyoğlu Mahmudiye caddesinden ge SEHÎRtSLERt çerken üzerine fenalik gelerek birdenbire düşüp ölmüştür. Dervişin kalb sek Otobüs hakkında yapılacak tesinden öldüğü anlaşılmıştır. ri düşünüp titreşiyorlardı. (3) Sevindik, ortaya attığı düşüncenin yaman bir korku uyandırdığını görünce gülümsedi: Eğer, dedi, müsaade ederseniz bunu b«n kendim yaparım, sık sık Türkler arasına girip buraya diller getirmege çalışırım. Yafoka, candan sevdiği ve yiğitliğine gene candan inandığı Doğancıbaşının bu pek mühim işte de muvaffakiyetler göstereceğine inanmakla beraber onu göz göre göre ateşe atmak istemiyordü. Bu sebeble yüzünü ekşitti: Dil alıp da, dedi, ne kazanaca ğız... Türklerin herşeyi açık. Gözümüzü ovaya çevirince çadırlarını, atlarını, kendilerini birer birer sayabiliyoruz. Durup dururken kendini neye ölümÜn kucağma atacaksın?.. Vazgeç, bu dü$ünceden!.. Sevindik, bu emre karçı çok kuvvetli sözlerle fikrini müdafaadan geri kalmadı: Prens hazretleri, dedi, küçük îş • lerden bazan büyük neticeler çıkar. Türk ordusundan, be$ on gece üstüste zahmete katlanıp, üç be? dil yakalarsak hem birçok s^yler öğreniriz, hem onlara şaşkınlık veririz. Hatta bu şaşkmlıkla Türkkri Sofyadan uzakla$mağa bile belki muvaffak oluruz. (Arkan var) (3) Hlkâye meşhurdur: Bir kedlnin ta • sallutundan blzar olan blrçok fare bir kongre yapmışlar, o beliyyeden kurtulmak çarelerini ara^tırmıslar. Içlerinden blri kedlnin boynuna bir çıngırak takılmaamı teklif etml? ve çıngırağm aeal, kedinln yaklaştığını blldireceginden farelerin bu sesl duyar duymaz kaçablleeeklerinl söylemif. Kongre, bu flkrl kabul edeceğl sırada lhtlyar farelerden blri aö2 alıp: «tyi amma çıngırağı kedinin boynuna hangl babaylğlt jısacak> diye «ormu? ve gülünc bir karar alınmaâina mâni oimuş!..» M. T. T, ha olarak cenubî Çin kalmıştı. Zaten bütün Asyanın şarkında İngilterenin as kerî, siyasî ve iktısadî temeli VÎ üssülha rekesi, Honkong adasile karşısındaki Eti Bank Umumî müdürü llhami Na Kovlun yarımadası ve Kantonun ecnebi fiz Pamir şehrimize gelmiç ve dün ak mıntakası Şumen idi. şam ekspresle Londraya müteveccihen Akdenizde Maltanm İngiltere için ashareket etmiftlr. Eti Bank Umuml müdürünün Londra kerî ve bahrî bakımdan nekadar büyük ya seyahati İngiltere tarafından açılan ehemmiyeti varsa Hongkong'un da şarkî kredi dolayısile Eti Bank hesabma vapı Asyada o kadar ehemmiyeti vardır. Fazlacak mübayaatla aîâkadardır. Londra la olarak bu üssülharekenin gerisinde Inda bazı madenlerimizin işletilmesi, ez giliz ticaretine açık yüz milyon nüfuslu cümle Morgoldaki bakır ve Divrikî de bir saha vardır. mir madenlerinde vücude getirilecek teJaponya, on beş aydanberi Çine kar§ı sisat, maden ihracatma yarayacak 1 1 manlarımızın inşası ve tesisatlandırıl yaptığı bahrî ve askerî hajckâtta cenubî ması üzerlnde temaslar cereyan ede • Çine dokunmamağa ve bahusus Hong cektir. kong'dan uzak bulunmağa son derecede Eti Bank Umuml müdürünün seyahati dikkat ediyordu. Yalnız Mare^al Çan bir ay kadar devam edecektir. Kay §ek'in cenubî Çin transit yolu ile Bayramda nakil vasıtalarm silâh yç mühimrnat almasını güçleşürtnek için vakit vakit Japon deniz tayyareleri da yapılacak tenzilât Cumrmriyet bayramında Denizban Kanton'un büyük demiryolu isiasyonunu kın bütün hatlarında yüzde 50 derece ve buradan Hankov'a giden demiryolunu smde tenzilât yapılması takarrür et bombardıman ederek hasar ve sekteye ugmiştir. ratmakta idıler. Denlz hatlarında tenzilât 26 birinci Halbuki İngiltere ile Fransanın, İspanteşrinde başlayıp ikinciteşrinin birinci günü geceyarısma kadar devam edecek ya işlerinde, İtalyanm kar5isında ve Çekoslovakyada da Almanyan.n karşısında tr. KadıkÖy Üsküdar tramvayları mü gerilemeleri üzerine Japonya da Asyanın dürlüğü de Cumhuriyet bayramında kıt şarkında Fransa ile İngilterrnin candaaların tevhidi suretile yüzde 24 tenzilât marlarına basmakta bir mahzuı görmeyapacaktır. miş ve on gün içinde, Japon ordusu, Bias ADLİYEDE körfezindeki huruc noktasından ve üssülSuç üstünde yakalanan hırtız harekesinden 150 kilometre uzakta buluCağaloğlunda bir yapıda çalısan Bür nan Kantona girmiş ve îngiterenin Uzakhan isminde bir işçi dün yapıdan dört şarktaki merkezini de, zengin hinterlan potrel demirini çalmış ve bir arabaya dından ayırmı$tır. yükliyerek satmağa götürürken yakayı Cenubî Çin, Çin ülkesinin siyasî vahele vermiştir. detini üç yüz sene muhafaza eden Man tetkikat Bürhaneddinin dün cürmü meshud Viyana çöp kongresine iştirak eden mahkemesnde duruşması yapıldı. Suçu çu hakanlığı 1912 senesinde sukut eyle Belediye Temizlik îşleri ve makine şu sabit görüldüğünden iki ay on gün hap dikten sonra, adeta Çinden ayrılmış ve kendisine mahsus bir hükumet kurmuştu. beleri müdürleri Nusratla Garajlar mü se mahkum edildi. Bu hükumet de hiçbir zaman Mareşal 60 lık kadını çiğniven şoför dürü Tarık şehrimize dönmtlşlerdir. ÇanFCayŞek'i tammamıştı. Hatta Ja Belediye Temizlik İşleri müdürü Vi mahkum edildi ponyaya karşı Mareşalın açtığı harbe yana kongresine iştirak ettikten sonra Bundan bir müddet evvel Köprüdcn doğrudan doğruya iştirak etmemiş ve yalGarajlar müdürile beraber Almanya, geçmekte iken çivi geçîdler üzerinde 60 nız Kanton üzerinden transit olarak esliFransa, İngiltere, İtalya, Macaristan ve yaşında Froso isminde bir kadını çiğnîha ve mühimmat geçmesine müsaade et yerek öldüren şoför Tevfığin duruşması Romanya şehırlerinde otobüs işleri, Bedün, nöbetçi asliye dördüncü ceza mah miştir. lediyenin alacağı otobüsler ve otobüs kemesinde yapılmıştır. Tevfiğin bu Bütün ahalisi son ddrecede çalışkan, işletme tarzı hakkında tetkikler yap çarpmada suçu görüldüçünden sekiz ay müstahsil ve tüccar olan cenubî Çin Jamışlardır. hapse mahkum edilmiştir. pon ihrac kuvvetlerine hiç mukavemet göstermemiştir. Transit yolunu muhafaza eden orta Çin kuvvetleri de şimale çekil miştir. Cenubî Çinin adeta harbsiz Japonyaya tâbi olması ve şimdiye kadar ingiltere ve Fransa ile yaptığı ticareti Japonya ile yapmağa hazırlanması bütün Çinde Japonya ile müttefik olacak yeni bir hü« kumetin kurulmasını kolaylaştıracaktır. Cenubî Çinin Japonyanın eline gecmesi, Arnerikanın Uzakşarktaki mevkii için de mühlik bir darbe teşkil etmektedir. Çünkü Amerikanın Uzakşarktaki iktısadî menfaatleri burada temerküz etmişti. Amerikanın, Havay ve Filipin adalan üzerinden Asyaya kurmuş oldugu hava hattının müntehası da Kanton idi. İngiltere ses çıkarmadıktan sonra Amerika dahi bir hareket ve teşebbüste bulunmıya caktır. tmza merasiminden bir intıba MÜTEFERRÎK Eti Bank Umumî müdürü Londraya gitti Trabzon içme suyu mukavelesi imzalandı ı Trabzon (Hususî) Trabzonun çok eski bir derdi olan içme suyu meselesi Büyük Atatürkümüzün bir emrile hallolündu. Nafıa Vekâletince ihalesi ya pılmış olan Huhtif şirketinln şehrimi ze gönderdiği salfihiyettar mümessili ile Belediyemiz arasında mukavele imzalandı. Bu münasebetle Belediye Meclisi 3alonunda bir toplantı yapılmış, yeni Be lediye azaları da hazır bulunmuşlardır. Valimiz Refik Kuraltan tarafından irad olunan bir hitabede Atatürkün Trabzona hediyesi olan bu eserin bü yüklüğü ve memleketin »ağlık hava smda yapacağı müsbet ve sonsuz deği şiklikler tebarüz ettirilmiştir. Bu mukaveleye göre on beş gün sonra işe başlanacak ve 451 günde tesisat yapılmış olacaktır. C Ü m h u r i yet Abone şeraiti: { Nüshası 5 kuruşrur. Türkiye Harîc icin için 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik 750 • 1450 » Alb avlık 400 > 800 > Üc avlık 150 * Yoktur Bir aylık