28 Eylul 1938 CUMHUHİYET Hitlerin nutku yarı korku yarı infialle karşılandı [Ba$tarafı I inct sahitede\ Dünya efkârı umumiyesinde akisler Hatay Şefi Iskenderunda [Ba$taraft 1 inct sahffede] la beraber itilâfgirizliğine rağmen Alman devlet reisinin ricat imkânlarını tamamile ortadan kaldıramamış olduğu noktasında ittifak etmektedirler. Fransanın, Ingilterenin ve Sovyetler Birliğinin Çeklere yardımı hakkındaki beyanat hararetle karşılanmıştır. Times gazetesi diyor ki: «Hitler şiddetli ve ölçüsüz bir lisan kullanmış, fakat müzakere kapılarım kapamamıştır. En miihim nokta da budur. Harb çıkacak olursa buna Beneş'in değil; Hitler'in sebeb olmuş olacağı her zamankinden daha açık bir şekilde anlaşılmıştır. Dün akşamki nutukta salâha doğru bir temayül, Godesberg notasına karşı biraz hürmet vardır. Çünkü Hitler nizamı temin etmek üzere îngiliz lejyonunu davet etmeğe hazır gibi görünüyor. Müstakbel Çek devletinin garantisi me selesi hakklnda Godesberg notasında hiçbir kayıd mevcud olmadığı halde nutukta bu cihet nazan dikkate alınmıştır. Bu pek mühim bir noktadır. Fakat verilen bütün teminata rağmen siyasî efkârı umumiyede vahim şüpheler kalmıştır. Nazi rejiminin Çekoslovakyaya karşı nihaî tasavvurlarınm neden ibaret olduğu anlaşılmamıştır. Bu rejim bir milleti, yolunun üzerinde bulunduğu için katlederek büyük adım larla Tunanın ambarlarına doğru mu gitmek istiyor? Halihazırdaki buhranın arkasında teressüm eden büyük mesele budur. Ingiltere adaletin tecelli etmesini istiyor. Şimdiki ihtilâfta hüsnüniyetle derhal ve kuvvete müracaat etmeden bunun imkânı olduğuna kanidir.» Daily Telegraph gazetesi Hitler'in Südet mıntakasından başka bir toprakta gözü olmadığı hakkındaki beyanatmdan şüphc etmektedir. Ru gazete Çekoslovak Reisicumhuruna karşı savrulan tahkirle rin, halihazırdaki buhran esnasında sü kuneti, vakan Hitler'in heyecanh hamlelerile bir tezad teşkil eden Beneş'in bir devlet adamı olarak kazandığı şöhreti karartamıyacağını ilâve etmektedir. icab eder. Yalnız birinci teşrinin ilk gününden evvel Avrupaya sulh getirecek olan bir değişiklik vukua gelmesine intizar etmek lâzımdır. Almanyanın bun dan 8 gün evvel büyük garb devletleri tarafından kabul ve teslim edilmiş olan ve Çekoslovakyanın Hodza ve Sirovi kabineleri tarafından kabul edilmiş bu Hatayo telefon açıldt lunan mutalebatı haricinde herhangi bir Beyrut (Hususî) Türkiye ile Hatalebde bulunmamış olduğu teeyyüd et tay ve Suriye sehirleri arasında telefon mektedir. Mussolini tarafından Padon hattı tesis ediltniştir. de söylenilmiş olan nutuk, vaziyet hak Bu hat, şimdılik yalnız İskenderun ve kındaki bu noktayı nazan teyid edecek Haleb mıntakalarile muhabere yapacak mahiyettedir.» ve birkaç aya kadar diğer şehirlere de Vaşington da akisler teşmil edilecektlr. Vaşington 27 (a.a.) Havas ajanHaleb ile Paris arasında şimdi, günsının muhabiri bildiriyor: düz üç ve gece altı dakikalık bir mükâHitler'in nutku Vaşington'da dikkatle eme, Kahire yo'ile, 1008 franga mal oldinlenmiştir. Alman devlet reisinin şid maktadır. Halbuki Türkiye yolile bu mudetli lisanı sureti umumiyede şiddetle tenhabere, yalnız 280 frank tutacaktır. kid edilmektedir. Amerika efkârı umu Hatay ile ana vatan arasındaki mükâmiyesi nutukta Reisicumhur Ruzvelt'in lemelerin gündüz üç ve gece altı dakikamesajından bahsedilmemesinden mütees lık mükâlemesi, 125 kuruş olarak tesbit sir olmuştur. Nutkun halihazırdaki buh oluntnustur. ranın esasma aid hususatta bir değişiklik husule getirmediği söylenmektedir. Ankarada imar faaliyeti yerinde dil bayramı törenle kutlanmıştır. (Baftarafı l tnct sahifede) müdafaasma hazır olduklannı biliyorum. Antakyadaki tören Gündüz sinetnasmda manyaya ilhakını garanti edecekler Fakat şayed vazifenizi henüz yapmamışyapılmış ve birçok davetliler hazır bulundir. Bu teklifin Almanya tarafından sanız, derhal alâkadr makamata müramuştur. kabul edileceğine muhakkak nazarile caat ettiğiniz takdirde size terettüb eden Ordu nahiyeai kaza oldu bakılmaktadır. vazifeler bildirilecektir. Memleketin müAntakya 27 (a.a.) Antakyaya Diğer taraftan, Hitler Südet mınta dafaası için aldığımız tedbirler ihtiyatî bağlı Ordu nahiyesi kaza haline kalbedil kasının teşrinievvelin birinde Almanmahiyeti haizdir. Bu tedbirlerden harbe miş, kaza teşkilâtı yapılmıştır. Keseb na yaya ilhak edileceğini alenen ilân etkarar verdiğimiz ve yahud harbin yakın hiyesi, Ordu kazasma bağlanmıştır. Rey tiginden, Alman ordutunun Aş raınolduğu neticesi çıkarılamaz. haniye nahiyesınin de kazaya kalbi mu takasında »embolik bir giriş yapması «tmparatorluğu harbe karrerdir. teklif edileceği, bu suretle her iki ta Almanya tatmin ediliyor Amerikanın tavassuta sürüklıyemeyiz» Büyük ve kudretli komşusunun karşısında bulunan küçük mıllete sempatımiz ne olursa olsun, münhasıran bu küçük millet için Büyük Britanya İmparatorluğunu kâmilen bir harbe sürükliyemeyiz. Eğer biz yarbedeceksek, bu meseleden daha geniş meseleler için, olabilır... karşılıyan gazetecilerin suallerine ceva ben demiştir ki: « Tekrar Almanyaya dönüp dönmiyeceğimi bilmiyorum.» Horace Vilson tayyare istasyonundan doğruca Başvekâlete giderek, Çember layn'i ziyaret etmiştir. Başvekil bu mülâkattan sonra kabineyi toplantıya çağırmıştır. mahtemel rafın tatmin edilmif bulunacağı temin edilmektedir. Çemberlayn'in nutku Londra 27 (Hususî) Başvekil vemberlayn bu akşam saat 19 da Bajvekâlet dairesinden radyo ile îngiliz millerine ve bütün dünyaya hitaben aşağı daki nutku irad etmiştir: « Parlamento yarın toplanacaktır. Yaşamakta olduğumuz endişe verici vaziyet hakkında yarın parlamentoda be yanatta bulunacağım. Almanya seyahatimden dönüşümde, saati saatine değişen vaziyet hakkında size izahat verememiştim. Şimdi bu hususta birkaç söz söyle mek istiyorum. Herşeyden evvel gayretlerimde mu vaffak olmamı temenni etmek üzere bana ve karıma mektub gönderenlere teşekkür etmek isterim. Bize mektub gönderenlerin ekseriyetini, kadmlar, anneler teşkil etmektedir. îngiltereden, Fransadan, Belçikadan, Italyadan, hatta Almanyadan mektublar aldık. Bu mektubları okuduktan sonra mes'uliyetin daha ağır olduğunu takdir ettim. Bizden uzak yerlerde, ve tanımadığımız milletler arasında çıkan bir ihtilâf yüzünden burada siperler kazmak, gaz maskeleri tedarik etmek mecburiyetinde kalmak bizim için havsalaya sığmaz bir vaziyettir. Bahusus ki bu ihtilâfın muslihane şekilde halledilebileceğine imanımız vardır. Çek hükumetinin Alman muhtı rasını niçin kabul edemiyeceğini takdir ediyorum. Hitler'le görüştüğüm zaman, Südet mıntakasmın muslihane şekilde Almanyaya ilhak edilebileceğini ve bunun Prag hükumeti tarafından da kabul edilmiş olduğunu söyledim. «Dünyaya hhkmetmek istiyenlere muhalefet edeceğim» Bükreş'te infial * Bükreş 27 (a.a.) Hitler'in nut * kunda bir yenilik görülmemiftu. Nutkun polemik tarafı infiali mucib olmuştur. Timpul gazetesi şöyle yazmaktadır: «Cekoslovakyaya ve Reisicumhur Beneş'e karşı yapılan usandırıcı hücumların şiddeti nutkun tonunu geniş mikyasta alçaltmaktadır. Alman milletini kıyama sevketmeğe matuf olan harbcuyane edalarla Beneş'e karşı yapılan hücumlar Alman devlet reisinin hakikî taleblerini dünya efkân umumiyesinden saklıyan birer maske mahiyetindedir.» Ankara 27 (Telefonla) Ankaranın tabiî ziynet bakımından sembolü oVaşington 27 (a.a.) Havas ajan larak tavsife lâyık bir mahiyet almak üsının muhabiri bildiriyor: zere bulunan Hacettepe mevkiile AnkaHitler tarafından söylenen nutuk par ranm tarihî kalesi civarınm yeniden ağaclamento mahfillerinde, • siyaset adamlan landırılması, güzelleştirilmesi ve diğer nm haricî siyaset hakkındaki şahsî ka bazı mevkilerin de ağaclandınlması için naatlerine göre muhtelif jekillerde tefsir belediye meclisi otuz bin lirahk bir tahskat edilmektedir. kabul etmiştir. Birkaç ay içinde havuzlaCumhuriyetçi âyan azasından Borah, rile, şelâlelerile yeşil bir tepe haline gelen infirad siyasetini iltizam etmeğe davet et Hacettepe mevkii yakında Ankaranın en mektedir. güzel köşesi haline gelecektir. Demokrat âyandan King, Alman devlet reisine karşı son derecede sert davranbir ifade ile resmî bir nota neşretmek sumakta ve şöyle demektedir: retile bu babdaki sukuru hayalini izhar « Bu nutuk histcrik bir infilâktan etmektedir.» ibarettir. Gerçi bugün harb meş'alesini tutuşturmamıştır. Fakat yarın bir kibrit Blum, Ruzvelt'ten yeni bir hareket bekliyor çakacak olursa tarih onu hiçbir devirde görülmemiş derecede barbar ve gaddar Popüler gazetesinde Blum, şöyle yabir şef olarak kaydedecek ve onun yü zıyor: zünden akacak olan kan onu bir d«naet «Hitler. tesbit edilmiş olan tarihte, tadenizinde boğacaktır.» mamile tatmin edilmediği takdirde kuv Londra'mıı tebliği lyLkarsılandt vete müracaat edeceğini yenidea bildir ? Vaşington 27 (a.a.) Fransa'ile miştir. Şu halde yeniden Ruzvelt'e hitab Rusyanm ÇekosioMkkyaya bir taarruz ve müracaat ediyorum. Mumaileyhin ilk vukuu takdirinde bu devlete yardım edi davetine kulak asan olmamıştır. $u halde leceğine dair Ingiltereden gönderilen ha bu davetini tekrar etmesi icab eder. Ruzber, Hitler'in söylemiş olduğu nutuktan velt'in daha yüksek sesle ve daha açık biraz sonra gelmiştir. Bu haber, büyük konuşması lâzımdır. Şimdi Ruzvelt'in bir heyecan tevlid etmiştir. Büyük Bri tavassutunu ileri sürmesi zamanı gelmiştanyanın Fransa ile Sovyet Rusyanın ya tir. Mumaileyh, bu hareketi kendisine nmda mevki alacağma dair olan haber, medyundur. Kendisinin ruh büyüklüğübiraz sonra gelmiş ve tevlid etmiş olduğu ne borcludur.» Amerikan diplomatlarımn mütaleaları Ben sulh adamıyım, daima sulh için çalıştım, fakat kuvveti sayesinde dünyaya hâkim olmak istiyenlere muhalefet tngiliz lejyonlart reisi, Çemberedeceğim. layn'a, Hitlerin cevabını getirdi İhtiyat kuvvetlerimizin ordularma veLondra 27 (a.a.) Dün tayyare ile ya donanmalarına davet edildiğini duy Berlin'den avdet elmiş olan «ingiliz lejduğunuz takdirde endişe etmeyiniz. Şükunetinizi muhafaza ediniz ve soğukkan yonlan» reisi, Çemberlayn'a, yeni hududlılıkla gelecek günleri bekleyiniz. Ben ann tayinı sırasında Çekoslovakyada inson dakikaya kadar sulh için çalışaca izam ve asayişin muhafazasını temin içm ingiliz lejyonerierınin yardımda bulun ğım. Gecenız hayırlı olsun.» Hitler'in Ruzvelt'e verdiği cevab malan teklifine, Hitler'in vermis, olduğu Berlin 27 (Hususî) Hitler, A cevabı tevdı etmiştir. Malum olduğu veçhile Hitler, dünkü merika Cumhurreisi Ruzvelt'in dünkü nutkunda, «ingiliz lejyonlarınm» bu yartelgrafına bugün uzun bir telgrafla ce vab vermiştir. Hitler, sulhu muhafaza et dımına telmihte bulunmuştu. mek hususunda Ruzvelt'in gösterdiği hüsnüniyeti takdir ettikten sonra, Almanyanın sulhu bozmak istemediğini, fakat herşeye rağmen harb çıktığı takdirde mes'uliyeti kabul etmiyeceğini şimdiden lân ettiğini bildirmiştir. Hitler, Südet meselesinin tehiri kabil olmadığına işaret derek, sulh veya harb karannın Çekoslovakyanın elinde bulunduğunu ilâve etmiştir. Londra 27 (Hususî) Amerika kabinesi bugün Cumhurreisi Ruzvelt'in riyasetinde toplanmıştır. Henüz teeyyüd etmiyen bir habere göre, kabine, Çekoslo vakya meselesinin halli için, Almanya ile Çekoslovakya arasında Amerikanın ta vassutta bulunmasına karar vermiştir. Hariciye Nazın Holl kabine toplantı sından sonra, Çekoslovak elçisini kabul etmiştir. Hariciye Nazın gazetecilere şunları söylemiştir: « Muslihane teşebbüs için hiç bir zaman geç değildir.» Çekoslovakyanın Londra'ya ton cevabı: «Kendimizi müdafaa edeceğiz!» Hitler'le müzakeratın cereyan safhaları Alman devlet reisi, sureti hususiyede bana söylediği gibi, Südet meselesinin hallinden sonra, Almanyanın Avrupada herhangi yeni bir arazi meselesi çıkarmıyacağını alenen dünkü nutkile de teyid etti. Berhtesgaden mülâkatı esnasında Hitler bazı tekliflerde bulundu. Prag hükumeti bunlan kabul etti. Ikinci defa Hitler'i görmeğe girtiğimde Alman ol mıyan milletler için herhangi bir garanti verilmeden Südet mıntakasınm derhal Alman ordusu tarafından işgalini istediğini öğrenmekle hayrette kaldım. Bu teklifi makul bulmadığımı Hitler'e söyle dim. Alman devlet reisi Prag hükumetinin vaidlerine itimad etmek istemediği cihetle, îngiliz hükumeti namma garanti verdim. Bu vadimizin bütün hüsnüniyet sahibi adamlar tarafından takdir edileceğini ümid ederim. Sulh için çalışmağa devam edeceğim. Hatta icab etseydi, üçüncü defa olarak da Almanyaya gitmekten çekinmezdim, fakat mutavassıt olarak yapılacak birşey kalmadığını görüyorum. Ben sulhu temin edebilmek için bir adamın yapabileceği bütün şeyleri yaptım. heyecanla Hitler'in nutkunu sönük bir hale getirmiştir. Amerikan radyolarmm spikerleri, bu babdaki mütalealarında vaziyetteki bu yeni inkişafm Hitler'in nutPrag'da istkirah kunu hayide bir hale getirmiş olduğunu beyan etmektedirler. Prag 27 (a.a.) Gazeteler, umumiyetle Hitler'in serfüru etmemiş olduğu Maamafih dünkü nutuk, mutad ketumütaleasındadırlar. miyetlerini muhafaza etmekte olan resmî Hitler, Südetlere aid arazinin bir teş mehafilde derin bir ıstırab uyandırmıştır. Paris gazetelerinin nesriyatı rinievvelden evvel terkedilmesi noktasında ısrar etmektedir. Gazeteler, Beneş'e Paris 27 (a.a.) Pöti Pariziyen karşı yapılan şahsî hücumları ve Alman yazıyor: muhtırasının Fransız tngiliz plânının «Alman Şansölyesinin nutku, muma ayni olduğu suretindeki haberleri istik ileyhin Cekoslovakyaya karşı mütecavirahla karşılamaktadır. zane tasavvurlarda bulunmakta olduğunu Samuprava nikbin görünüyor ispat eden bir cümleyi ihtiva etmektedir. kimse, Çekoslovakyanın mukaddeBelgrad 27 (a.a.) Samuprava ga Hiç zetesi, dün neşretmiş olduğu «Haricî si ratile Ingiltere ve Fransanın Avrupadaki yasete bakış» sütununda bilhassa şöyle menafiini birbirinden ayırmak hususun daki bu teşebbüs karşısında gafil avlanyazmaktadır: «Birinci teşrinin ilk gününün kat'î bir mıyacaktır. Daha şimdiden îngiltere Hahâdiseye şahid olmasına intizar etmemek riciye Nezareti, nadir görülen azimkâr Çemberlayn zon mektubunda neler istemiş? Ovr gazetesinde Tabui, Berlinde vaki istihbaratına atfen, Çemberlain'in Hitlere göndermiş olduğu mesaj, üç noktayı ihtiva etmektedir, demektedir. 1 Fransa ve tngiltere, Godesberk muhtırasmı kabul etmemektedirler. 2 Çıkacak bir harb, Avrupa ve dünya için felâketli birşey olacaktır. Her ne pahasına olursa olsun önüne geçmeli yiz. 3 Fransa îngiltere plânının ka bulü hususunda ısrar ediyoruz. Fakat menabkm hududlannı tahdid hususunda bazı tadilâta muvafakat etmeğe hazırız. Londra 27 (a.a.) Çekoslovakyanın Londra sefiri Mazarik taraftndan geçen pazar günü Lord Halifaks'a tevdi edilmiş olan bir notada Çekoslovakya hükumetinin şimdıkı şekillerile Hitler'b taeblerini kabul etmek imkânını göremediği bildirilmekte vt şöyle denilmekte idi: «Bu yeni ve gaddarane talebler karşıÇemberlayn bu gün parlamentoda sında hükuetün, en büyük mukavemeti izahat verecek göstermek mecburiyetinde kalacaktır. Biz Londra 27 (Hususî) Başvekil de böyle yapacağız. Allah bize yardım Çemberlayn yann saat 16 da parlamen etsin.» toda beynelmilel vaziyet hakkında mü Daha ileride, notada, Çekoslovakya him beyanatta bulunacaktır. nın, iki büyük demokrasinin yardımını Kral, Amerika »efirile görüştü beklemekte olduğu kaydedilmektedir. Londra 27 (Hususî) Kral, bu Çekler, Polonya ile anlaşmağa âkşam Amerika elçisi Kenedi'yi kabul çahsıyorlar • • etmiştir. Elçi bir saat huzurda kalmışPrag 27 (a.a.) Çekoslovakya hütır. kumeti, Polonya Çekoslovakya tnüna Çekoslovakya Macaristana musaid sebetlerini ıslah edebilecek şekilde, hallecevab verdi dilmesi muhtemel olan meselelere dostane Londra 27 (Hususî) Çekoslovak bir hal çaresı bvlır.ak üzere, Polonya hühükumeti, Macaristanın notasına cevab kumetile temasa girmiştir. vererek, Çekoslovakyadaki Macar ekalDaladye'mn beyanatı liyeti meselesini muslihane müzakerelerParis 27 (Hususî) Kabine bugün le halletmek teklifınde bulunmuştur. Elize'de Reisicumhurun reisliğinde uzun Hitler'in Çemberlayn'a cevabı Londra 27 (Hususî) Başvekil Çemberlayn'in mektubunu tayyare ile dün Berline götüren Horace Vilson dün akşam saat 17 de Hitler tarafından kabul edilmiştir. Mülâkat bir saat sürdüğü halde, Hitler Başvekilin cevabını bugüne tehir etmiştir. Horace Vilson bu sabah saat 12,10 da refakatinde İngiliz elçisi Sir Nevil Henderson olduğu halde Hitler'i tekrar ziyaret etmiş ve yarım saat kadar görüşmüştür. Feld Mareşal Göring, Propaganda Nazırı Göbels'le Hariciye Nazın von Ribbentrop mülâkatta hazır bulunmu», Macariitan, mes'uliyeti Prag'a «Vazifem'zi yapmak istiyor sanız lardır. derhal nlâkadar makamlara Horace Vilson, Alman devlet reisinin yükletiyor müracaat edinizv ceviİDim hâmilen derhal Berlinden tay Budapeşte 27 (a.a.) Macar matbuatı, Hitler'in dün geceki nutkunu tahliî Bugün, memleketimizin müdafaası için yare ile Londraya hareket etmiştir. Saat ederek, melhuT bir harbin bütün mes'uli gönüllülere ihtiyacımız vardır. İngiliz ka 1 7 de Londraya muvasalat eden Horace yetini Prag hükumetine yüklemektedir. dınlannın ve erkeklerinin memleketin Vilson, tayyare istasyonunda kendisini olurdu? Kendisini çok korkulu bir rüya gördükten sonra uyanan bir çocuk gibi hissediyordu. Ve, hâlâ küçük ve yumuşak elile alnmı ve saçlarını okşıyan Sabahati, kirpiklerinın arasından, biraz da annesine bakan bir küçük çocuk gibi süzüyordu. Onu, nekadar sevıyordu? Ne anlaşılmaz bir yaradılıştı bu Sabahat! Niçin ona karşı bu kadar şefkat, bu kadar muhabbel gösteriyordu. Niçin onunla bu kadar alâkadar oluyordu? Muhakkak ki dün gece ona karşı yaptığı kaba hareketten sonra, bir daha yüzüne bile bakmasa hakkı vardı. Halbuki o, işte içeri girmiş o nahif vücudüne rağmen kendisini, ,soymuş, pijaınasmı giydirmiş ve yatağa yatırmıştı. Niçin bunları yapmıştı? ra çağırdığı pastanenin garsonu Saba hatle, Fikrete tıpa tıp benziyen iki kişinin az evvel bulunduğu böbneden çıkıp gitmiş olduklannı söylemişti. Fakat o, her şeye rağmen şüphede kalmak, hakikati, bütün açıklığı ve çıplaklığile bilmemek istiyordu. için için şüpheli bir nokta arıyordu. Sabahatin masum olduğuna inanmak, bunun için ufak da olsa, minicik de olsa, bir ümid beslemek istiyordu. Işte meselâ, kendisini niçin kucağında tutuyor, niçin okşuyordu? Yoksa Sabahat, yaptıklanna pişman mı olmuştu? Evet, bu mümkündü... Dün stüdyoda o kadar acı konuştuktan sonra olabilirdi ki bu sözleri Sabahate tesir etmiş olsun. Şimdi belki uyandığı zaman kansı ona her şey' itiraf edecek ve af diliyecekti. O şüphesiz ki bu affı sonsuz bir sevincle verecekli. Böylelikle belki de bu acı hâdiseler, dakna gölgeli olan saadetlerini büsbütün açacak ve berraklaştıracaktı. Oh, bu sabah nekadar nikbindi! Ne kadar güzel bir sabahtı bu sabah! Sonra kalbi de hiç ağrraııyordu. Adeta iyileş miş ve gencleşmiş hissediyordu kendisini. bir arzu uyandı. Kim bilir o, bundan nekadar memnun kalırdı. Narin vücudünü saran demir gibi kuvvetli, sert ve mütehakkim iki kol. Ateş gibi canh, kızgın ve küstah dudaklar... O, Sabahat bu enerji karşısında kim biiir nekadar şaşırırdı. Kollan arasında, bir kuş gibi çırpındıktan sonra kendisini nekadar güzel teslim ederdi. Kudret bu düşüncelerle adeta sarhoş olmuştu? Bu esrarlı hava kendisini iyiden iyiye sartnıştı. Tam bu anda yatağın yanında, kulağının dibindeki teıefon, birdenbire, acı acı çalmağa başladı. Gayriihtiyarî gözlerini açtı. Sabahat onun uyandığını görünce gözlerinin içine bakarak gülümsedi. Sonra telefonu alara'. konuşmağa başladı. Kudret hiç ses çıkarmıyordu. Karısı: Saat tam îçte stüdyoda olacağım, diyerek telefonu kapadı. İşte, stüdyo denılen belâ gene başgöstermişti. Şimdi stüdyodan, sahneden, sanattan o kadar nefret ediyordu ki... Saba bir içtima yapmıştır. Başvekil Daladye bu akşam beyanatta bulunarak demiştir ki: « Bilhassa iki noktayı tebarüz ettirmek istiyorum. Evvelâ, Fransada tam bir sükunet hüküm sürüyor, saniyen sulh mücadelesi henüz hitam bulmamıştır. Mü zakereler elân devam ediyor. Bugün de diplomasi faaliyetlerinde bulunulmuş tur. Eski bir asker sıfatile, Başvekili bu i lunduğum Fransız hükumetinin sulhu temin için hiçbir gayreti dirig etmiyeceğini söyliyebilirim.» Fransız parlamentosu toplanmıyor Paris 27 (Hususî) Parlamentonun fevkalâde toplantıya çağırılması mev « zuubahs değildir. Buna mukabil, parla * mento hariciye komisyonu cuma günü toplanarak Başvekilin izahatini dinliye «3 cektir. Fikret! Güldüremiyen Komik •MHB^B^BI Yalnız göz kapakları, yapışmışlar mıydı, neydi? Bir türlü açılmıyorlardı. Bu halile kendisini sahnede oyun oynarken kontak neticesinde karanlıkta kalan bir aktöre benzetti. Sonra yeni bir kurt dımağını oymağa başladı: Sakın o, Fikret, öbür odada olınasın? Sabahat, onun geldiğini şeytanî bir hisle sezip sevgilisini içerideki odaya gizliye mez ve kendisine karşı masum zevce rolü oynıyamaz mıycîı? Şüphe Kudretin yorgun ve bitkin vüCüdünü zehirli bir akreb gibi sokmuştu. Ona, fevkalbeşer bir enerji sarfettirerek ayağa kaldırdı. Fakat o kadar bitabdı ki ayakta duramadı. Yere çöktü. Ve tıpkı bir çocuk gibi emekliye emekliye odanm kapısına kadar gitti. Kulağını kapıya dayadı. Kulağma bir ses geldi. Bir mınltı mıydı bu? Hayır, kansı ağlıyordu. Kudret olduğu yere çöktü. Gözlerini Tefrika: 16 Yazan : Murad Sertoğlu •••••^•^•ı açamıyor, fakat o da ağlıyordu. *** Ertesi sabah Kudret kendisini karısınm kucağında buldu. Ne vakit soyun muştu? Ne vakit yatağa yatmıştı? Karısı ne vakit içeri girmişti? Bunlan hiç hatırlamıyordu. Ne kadar da güzel bir sabahtı? Bahçeden, baharın sarhoş ettiği kuşlarm, tükenmek bilmıyen cıvıltılan, pancurların aralıklanndan hayat veren bir su gibi akıyordu. Kansı henüz uyandığmın farkma varmamiftı. Onu yalakta dizinin üzerine yatırmış, hafif hafif alnını ve saçlarını okşuyordu. Kudret geniş bir ferahlık ve rahatlık hissediyordu. Ne olurdu, bu, hep böyle devam etse, ebediyen bu vaziyette kalsalardı. O, hep basmı Sabahatin dizinde bıraksa, Sabahat hep onun saçlarını okşasa, onun yasemin kokusu bütün benliğini sarsa ve dışarıdaki güzel gün, kuşlarm şen cıvıltılan hiç durmadan devam etse... Ne Kendisini seviyor muydu? Hayır! Sevmediği muhakkaktı. Çünkü Fikretle arasında gizli bir bağ mevcuddu. Ve o, bunu biliyordu. Kendilerini gözlerile görmüş, konuştuklarını kulaklarile işit hc' Ju: mişti. Fakat sonra ne olmuşlardı? Nasıl îyi uyudun mu Kudret? Nasılsın? orladan birdenbire sır oltnuşlar, kayıbla Çok iyiyim, mersi. Kimdi telefon ra karışmışlardı? Bunu bir türlü kestire içinde, kansını, yirmi yaşında bir genc amiyordu. Vakıâ, onlan kaybettikten son tej ve kuvvetile kucaklamak için büyük eden? Filme bu gür> başlanıyo.muş. Stü yoya kaçta geleceğimi soruyor. Kudret gene bir şey soracak oldu. Fa kat vaz geçti. İçinden bu telefon mükâlemesine lânetler eciyordu. Bütün neş esi, nikbinliği, ümidieri kmlmıştı. Gene Saba'rat konuştu: Sen bu gün hiç evden çıkma... Zaten biraz sonra doktor Şükrü de gelecek Bu, bir iki gündür, âsabın çok fena geril di. Ben de stüdyodan erken döneceğim Esasen bu gün senın gitmene hiç lüzun yok. Kudret, yavaşça kar«mm elini tuttu: Sabahat! Ne var? Sana bir şey söylemek istiyorum. Söyle! Seninle hemen hareket edelim. U zak bir yerlere gidelim. Neden? Ne var? Hiç... Hiç bir sebeb yok. Yaln kaç gündür, garib bir hâleti ruhiye ıçi deyim. Dehşetli sıkılıyorum. Filim çok üzüyor. (Arkası vafi