28 Eylul 1938 CUMHURİYET ON Hâdiseler arasında Esasta ihtilâf yoktur itler'in son nutku üzerine, İngiliz Başvekili Chamberlain, gazetelere verdiği beyanatta şöyle diyor: Esasında geniş ölçüde uzlaşma hasıl olmuş bir mesele için Avrupa milletlerinin kanh bir mücadeleye girmeleri havsalaya sığmaz. Bu söz vaziyeti en mükemmel şeklile hulâsa ediyor. Almanya ile muarızlan arasında hiçbir prensip ihtilâfı yoktur: İki taraf da Südet arazisinin fevkalâde toplantı yapan Belçrka kabi Almanyaya ilhakı esasında berabernesi, saat 14 te dağılmıştır. Toplantıdan dir; iki taraf da geri kalan ihtilâflı arazide plebisit yapılması noktasonra aşağıdaki tebliğ neşrolunmuştur: «Hükumet, evvelce alınmış olan aske smda beraberdir. Almanya, Lehlerle rî ihtiyat tedbirlerini tamamlamağa karar ve Macarlarla anlaşmak şartile, Çevermiştir. Ordunun takviyesi emrolunmuf koslovakyanın garantisine iştirak etur. Bu kararm yegâne saiki emniyet ve deceğini de bildirmiştir. Arada yalnız bir şekil ihtilâfı kalısulh arzusudur.» Ciheti askeriye, Brüksel'deki bütün o yor: Almanyaya göre Südet arazisinin teşrinievvele kadar tahliye ediltobüslere va'ıyed etmiştir. Brüksel 27 (a.a.) Belçika, altı sı mesi lâzımdır; muanzlarına göre genıfı silâh altma davet etmiştir. rek bu ve gerekse tatbikata aid öteki Holanda hükumeti de tedbirler aldı teferruatın kuvvet değil, müzakere Lahey 27 (a.a.) Enternasyonal yolile halledilmesi doğrudur. vaziyet dolayısile Holanda hükumeti hu Almanyanın Çekoslovakyadan büdud kıtaatının takviyesine karar vermiş tün harb cihazlarını, silâhlarını ve tir. mühimmatını terketmesini istediği Silâh altında bulunan kıtaat, harb hali haberini bizzat Almanya tekzib edivaziyetine getirilmiştir. yor; verdiği muhtırada da böyle askerî bir maddeden eser yoktur. Çek Leh mıntakannda Açıkça görülüyor ki Almanya ile çarptşmalar Varşova 27 (a.a.) Pat ajansı bil karşı taraf arasmdaki ihtilâf esasa değil, şekle aiddir ve bunu da Chamberdiriyor: Pazar günü Çekoslovak hudud mınta lain son beyanatile anlatmıştır. «Esakasmda Zumbark köyünde Çek komü sında geniş ölçüde uzlaşma hasıl olnistlerle kiliseden dcnmekte olan Polon muş bir mesele için Avrupa milletleyah gruplar arasında bir saatten fazla de rinin kanh bir mücadeleye girmeleri» mümkün olursa, ya bunların çıldırvam eden bir çarpışma olmuştur. Çekler «köpek Polonyalılar» avazele dıklarına, yahud da Avrupayı ateşe rile Polonyalılar • üzerine tüfek ateşi aç vermekte menfaati olanların tahrikmışlardır. Bu ateşe Polonyalılar da mu lerine kapılmış olduklanna hükmetkabele etmişlerdir. mek lâzım gelecek. 10 polonyalı yaralanmış, 1 komünist Avrupanm ne bu kadar şuursuz, ölmüş ve 15 komünist de yaralanmıştır. ne de bu kadar iradesiz olduğuna hâ70,000 Leh gönüllüsü yazıldı lâ inanmadığımız için «harb psikozu» Varşova 27 (a.a.) Çeklere karşı denilen cinnete düşmiyeceğini ümid mücadele etmek üzere teşkil olunan Po etmekten hâli kalmıyoruz. lonya lejyonlarına şimdiye kadar yet Bu ümidimiz de boşa çıktığı gün, miş bin Çekoslovakyalı Lehli kaydedil meseleyi politikacıların ve diplomatmiştir. Bu gün öğleden sonra yeniden ka ların değil, akıl doktorlarının teşhisiyid muamelesine başlanmıştır. ne bırakmak lâzım gelecektir. Bir eseri tetlcik Bütün memleketlerde müdafaa tertibatı arttı Londranın da tahliyesine hazırlık başladı, Fransa Alman hududundaki halkı içeri alıyor, Belçika ordusu seferber edildi ., (Baştarafı 1 inct sahifede) etmektedirler. Birkaç hava meydanı harekete hazır bir halde bulundurulan avcı tayyarelerile doludur. Projektörler, arada sırada havayı araştırmaktadırlar. Si lâhsız müdafaa ihtiyaclan için bütün doktorlar ve tıbbiye taîebesi seferber edil miştir. Halk, sükunetini muhafaza etmekte ve disipline tamamile riayet eylemek tedir. «Türk inkılâbına bakışlar» hâkim olan felsefî karakter 2 Geçen yazımda Peyami Safanm şahsiyetini ve «Türk inkılâbına bakışlar» ını saran psikolojik havayı tesbit etmeğe çalışmıştım. Bu yazımda onun bu eserde keskin bir sarahat ve şümullü bir nazarla izhar ve ifade ettiği felsefî doktrinlerdeki hâkim temayülünün felsefî karakterini tebarüz ettirmek istiyorum. hünü nasyonalizme ve onun en mücerred düşüncelerini rasyonalizm ve mistisizm kanalları içinde toplıyan Peyami Safa felsefî temayülünün ana hatlannı, arka çevirdiği mistisizme karşı bütün teveccühünü nasyonalizme ve onun en mücerred ve kat'î bir disiplini olan riyaziyeye göstermek suretile gayet sarih olarak çizdikten sonra tercih ettiği rasyonalizmi mutlak olarak iltizam etmediğini, zamanımızın tarihî maddecilik ve buna benzer sistematik ve dogmatik düşüncelerinde Avrupa rasyonalizminin tutulduğu hastalığa işaret etmekle anlatmak ister. Filhakika görünmez varlıkların hayalâtma bağh ve görünen varlıkları bu hayalâta tâbi olarak tasavvur eden mistik düşüncenin yanmda malzemesini görünür veya görünebilir âlemlerden alan ve bunlarla çalışmayı kendisine şaşmaz bir prensip yapan aklî düşünce tam bir tezad halindedir. Birinde ruhla tabiat ayırd edilememiş olduğu için nefs ile şey birbirlerine karışmış ve binnetice tabiat, ruh gibi ve ruh da tabiat gibi görünerek sihrî ve sırrî bir mantık doğmuştur. Peyami Safanın uzak şarkta hâkim gördüğü ve yakm şarka da sirayet ederek buranın aklî düşüncesini bir zamanlar hasta ettiğini söylediği mistisizm, her türlü tekâmülüne rağmen esas prensiplerini bu mantıktan alan bir düşüncedir. Bu düşüncenin aklî düşünce ile rekabet etmesine imkân olmadığı medeniyet mücadelelerinin gösterdiği tarihî vakıalarla sabit olduğu için yeniden münakaşa edilecek değildir. Avrupa rasyonalizminin tutulduğu hastalığa hazık bir doktor gibi parmak basan Peyami Safaya son iki asrın gidişine dikkatle bakan Avrupah meslektaşlarından hak verecek olanlar az değildir. Gittikçe artan muvaffakiyetlerile mest olan Avrupa zekâsı her maniayı devirmek, realitelerin her türlü baskısını ihmal etmek ve insanlığın nev'î ve tarihî her türlü an'anesini istihfafla karşılamak temayüllerini izhar edecek bir hale gelmiştir. O halde ki eski kadercilikten kurtulduğunu zanne derken tabiatın henüz üst yüzünden aldığı bilgilerle yarattığı kat'î bir determinizm ile iradesinin yeni bir kadercilik içinde hapsedildiğini görünce bütün kıymelleri değiştirecek «fevkalbeşer» ler aramak iştiyakına tutulmuş ve bu suretle bambaşka ve yepyeni bir insan tahayyül ederek kendini inkâr veya ifna etmek istiyen bir «Nirvana» hayali yaratmıştır. Peyami Safanm Avrupa rasyonalizminde işaret ettiği hastalığın tam şekli budur zannediyorum. Bu hastalık nasıl oluyor? Akıl, tekbaşına bir aletten başka birşey değildir; her alet gibi o da kendisini işletmek isti yecek bir kol ve üzerinde işliyeceği birşeye, daha kısa söylemek lâzım gelirse, istek ve malzeme diyebileceğimiz iki yardımcıya muhtacdır. Bunlar olmayınca tabiî ve müsbet bir surette işlemekten âciz kalarak dört bir yandan esen rüzgârlarla fırıldak gibi dönmeğe veya muhayyilenin kanadlarına sığmarak parlak ve kısa uçuşlardan sonra tepesi aşağı gelmeğe başlar ki aklın bu suretle işleyişine en hafif bir tabirle maceraperestlik ve ütopi diyoruz. Hatta deli dediğimiz kimseler bile, zannolunduğu gibi, akıllarını değil, akıllarını işletecek isteklerini ve akıllarının realite ile olan bağlarını kaybetmiş, daha doğrusu çırçıplak bir akılla kalmış olan zavallılardır. Bunlar zan ve tahmin ettiğimizden çok daha fazla düşünür, çok daha fazla söylerler, aylarca susar gibi göründükleri zamanlarda bile muttasıl düşünür ve kendi kendilerile konuşurlar. Bu düşünceye, psikoloji dili ile otistik düşünce denir. Onlardaki biaman iç sıkıntılan, depresyon ve ajitasyonlar, hiçbir işe ve hiçbir intıbaka yaramıyan bu düşünce gevişlerinin doğurduğu korkunc ve müz'ic boşluk hislerinden gelir. Sağlam ve akıllı dediğimiz kimseler ise yalnız akıllarile değil, bütün vücudlerile yaşar, bütün vücudlerile düşünürler; mücerred fikirlerin tasallut ve tehlikeleri de vücudümüzde ve vücudümüz sayesinde kaybolur. İHEM da NALINA MIH1NA Dünkü tören I Yazan: Prof. M. ŞEKIB TUNÇ ve işleten bir ruhtur: Görünür veya görülebilir realitelerle çalışmıyan bir akıl ya macera veya ham hayaller peşinde parçalanacak, eğer çıldırmamış ise esrar ve hayalât içinde kavrulacaktır. Nitekim görünür âleme dayanmıyan ve tabiat bilgilerinden uzak kalan insanlar çılgınlıktan kurtulmak için bilâihtiyar mistisizme sığmmışlardır. Çünkü ruh ve onun aleti olan beyin bütün uzuvlar gibi boş duramaz, işlemek ister. Eğer duyulur ve görülür realitelerle beslenemezse esrar ve hayaletler yaratarak bunlarla çalışır. En ileri memleketlerde bile ümmî kalan halkın mistik düşünceye olan mukavemet edilemez temayülleri bu sebebdendir. Zelzele, kıtlık, büyük harbler, salgınlar ve saire gibi afetlerde mistik düşüncenin uyan ması, tabiat bilgilerimizi aşan bir felâ ketin muvakkat bir zaman için ruhlarda tevlid ettiği düşkünlüğün bir neticesidir. Bütün hayal sukutlarının azçok mistisizme sürüklemesi de bu sebebdendir. taşe Nezareti kuruldu Prag 2 (a.a.) Röyter ajansı mu habirinden: Çekoslovak hükumeti, ahalinin ve ordunun iaşesini temin işile meşgul olacak bir nezaret ihdas etmiştir. Sefaret memarlarının aileleri Prag*dan ayrıldı Prag 27 (a.a.) İtalyan, Alman ve Amerikan sefarethaneleri memurlan nın zevcelerile çorukları, Prag'ı terket mişlerdir. Fakat bu sefarethanelerin elçilerile memurları yerlerinde kalmışlardır. Çeklerin seferberliğini İngiltere ve Fransa tavsiye etmiş Berlin 27 (a.a.) Pazartesi günü Londrada Çekoslovak elçiliği tarafından Ingiliz Hariciye Nazırı Lord Halifaks'a tevdi edilen ve Çekoslovak hükumetinin Alman muTahhasına cevabını teşkil eden ve bu gün de Çekoslovak elçiliği tarafından neşredilen mektubun aşağıdaki parçasını D. N. B. ajansı, ehemmiyetle kaydetmektedir: «Çemberlayn, Godesberg'de bulunur ken hükumetim Prag'daki Fransız ve İngiliz mümessilleri vasıtasile aşağıdaki tebligatı almıştır: Fransız ve İngiliz hükumetlerinin Çe koslovakya hükumetine seferberlikte bulunmamasını tavsiye etmek m,es'uliyetini artık deruhde edemiyeceklerini bildirmek hususunda mutabık kaldık. D. N. B. ajansı, bu hususta şu noktayi işaret ediyor ki şimd'rye kadar îrigiliz mehafili, Prag'ın seferberlik yolunda İngiltere tarafından teşvik edîlmiş olduğü hakkmdaki haberleri, kat'î olarak tekzib edegelmişti. Bununla beraber ruhta hiçbir sırra yer vermemek de iyi bir alâmet değildir. Tamamile izafî ve henüz çok mahdud olan bilgilerimizin ötesinde bir sır âleminin kaldığı muhakkaktır. Yalnız bu suretle ta savvur edilen sır artık mistiklerin sırrı değildir. Elhasıl tabiat ilimleri henüz inkişaf Denize ve denizciliğe karşı yüreğinde etmemiş veya bilinmiyen muhitlerde mis tisizm nekadar tabiî, zarurî ve umumî ise sönmez bir sevgi ve heyecan ateşi ya bunları görmüş ve yaşamış muhitlerde o nan muhterem Ba^vekilimiz Celâl Baya•a, naçiz teklif ve ricam üzerine, her sederece sun'î istisnaî veya marazidir. ne tekrarlanacak bir Barbaros günü yaPeyami Safa, mistisizmden başka mücerred ve sistematik spekülâsyonlardan da pılmasmı emrettiği için, şükranlarımı arçok şüphe eder. Çünkü maddî veya hissî zetmeği bir vazife bilirim. Bu teşekkürrealitelere tekabül etmiyen iyi tarif edil lerimin bütün Türk denizcilerinin duygumemiş kelimelerle örülen bu sistemler o larına sadık bir tercüman olduğuna şüpnun canlı, müşahhas ve hududsuz tenev he yoktur. vüler içinde yaşamaya alışmış san'atkâr ruhuna çok fakir ve eksik görünür. Spe külâtif fikir sistemleri dogmatik bir surette telâkki edildiği zaman aklın sıhhatini hakikaten bozar. Bu tehlikeyi bir san atkâr sezgisile kavrıyan Peyami Safa ister ki akıl, iyi tarif edilmemiş kelimelerle sistemlerle kendini tahrib etmesin, reel vakıalar üzerinde çahşarak hayatın dinamik ve evvelden keşfedilemez görünen yaratıçı faaliyetine karşı daima uyanık ve dikkatli olsun. Bunun için de «Türk inkılâbına bakışlar» ında bizi yaşanmış ve yaşanan realitelerle karşılaştırmak ve bilhassa tarihî realitelerin içine oturtmak ister. Hayatın seyr ve tekâmülü hakkmdaki bütün bilgilerimizin ispat edilmemiş nazariyelerden ibaret olduğunu bilerek onun yürüyüş ve tekâmülünde ferdî ve ma'şerî tesirlerimiz hakkmda da hiç bir kehanette bulunmaz. Hayatta kapanmamış delikler var diye dogmatizme teslim olmaya da razı olmaz. Çünkü olanca mudillik ve bütünlüğile canlı bir tamamiyet teşkil ettiğini sezdiği hayat kilidinin nekadar meharetle yapılırsa yapılsm tek bir may muncukla açılabileceğine inanmaz. Bu itibarla kendisinde hâkim olan felsefî temayüle «müspet realizm» diyeceğim amma, Peyami Safanm dinamik ve san'atkâr ruhunu hiç sevmediği «izm» ler içinde hapsetmeğe kıyamıvorum. SON ün, büyük Türk Amirali Barbarosu hürmetle, heyecanla ve Türk milletine yaraşan kadirşinaslıkla andık. Bu büyük millî kahramanın da kadrini, ancak Atatürk gibi, millî kahramanlarımızın en büyüğü za manmda bildik. Millî tefahurunu bilmiyen milletlere millet denilemez; onlar şuursuz kalabalıklardır. Bir milleti millet yapan, millî mefahiri ve millî kahramanlarıdır. Onları unutmamak, tarihini unutmamak, kendini unutmamak demektir, tarihini unutmamak da dünkü, bugünkü ve yarmki varhğını ve benliğini muhafaza etmek demektir. Meselâ, İstiklâl mücadelesi, bundan beş yüz yıl sonraki nesiller için dahi, kahramanlık, celâdet, yıl mamazlık ve kat'î zafere kadar cidal örneği olacaktır. Atatürk nesillerinin ya nnki Türk nesillerine en büyük armağanı, İstiklâl Harbinin yüce mefahiri ve onu yapan kahramanlann şanh hatıralarıdır. Barbarosun hayatı ve zaferleri de, Türk denizciliğinin mefahirindendir. Onu anarken Türkün denizlerdeki kahramanlığını ve hükümranlığını anmış, bu günkü ve yannki Türk denizciliği için Barbarostan, Barbarosun hatıralarından, zaferlerinden ilham ve kuvvet almış oluyoruz. Beşiktaştaki türbe bir faninin mezarı değil; ebedî bir hayatın kudret kaynağıdır. Dünkü törende, Türk denizciliği bu kaynaktan taze kuvvet, taze iman aldı. Polonya, Prag'ı iki defa protesto etti PEYAM1 SAFA Varşova 27 (a.a.) Pat ajansı bildiriyor: Çek tayyareleri tarafından Polonya hududunun ihlâline ksrşı dün Varşovadaki Çekoslovak elçiliği vasıtasile Polonyanm yaptığı protestoyc müvazi olarak, bu gün Bulgaristandan Çekoslovakyaya de Polonyanm Prag elçiliği keyfiyeti en gönüllü gitti kat'î bir şekildc Çekoslovak hükumeti Londra 27 (Hususî) Prag'dan bil nezdinde protesto etmek için emir almışdirildığine göre, Bulgaristandan Çekoslo tır. vakyaya gönüilület muvasalat etmiştir. Alman topragına ates açıldı Romanyadaki Slovaklar da gönüllü kayKligenthal 27 (a.a.) Çek askerleri dedilmek üzere Prag'a hareket etmişler dün akşam Alman topraklan üzerine mitaır. ralyöz ateşi açmışlardır. Halkın Hitler'in Mühlet IBafmafcaleden aevami nutkunu dinlemek için toplandığı mey Londra 27 (Hususî) Amerika hü dana bir kaç mermi düşmüştür. kumeti, Avrupadaki Amerikan tebaalarını Berlinden geçen motörlü kıtaat memleketlerine dönmeğe davet etmiştir. Berlin 27 (a.a.) Bu gün Berlin Londra1 da da tedbirler arttı sokaklarmda garbden gelen ve cenubu Londra 27 (a.a.) Bütün memle şarkî istikametinde giden mühim motörlü kette sivil makamlar, hava taarruzlanna kıtaat geçmiştir. Bu geçiş, iki saatten fezkarşı tedbirler almaktadırlar. Her yerde la sürmüştür. sığmaklar inşa edilmektedir. Parklarda İtalya, alman tedbirlerin ve açık arazide siperler kazılmaktadır. İhedefini soruyor kametgâhların muhafazasına dair talimatı Roma 27 (a.a.) İtalyan gazete ihtiva eden risaîeler, Dahiliye Nezareti tarafından evlere dağıtılmaktadır. Binler leri, Fransanın ve İngilterenin temadi ece kişi gaz maskesi almakta, iaşe merkez den askerî hazırhklarile meşgul olmağa lerine gitmektedir. 35 milyon maske, da başlamıştır. Giornale d'İtalya diyor ki: ğıtılmağa hazır bir haldedir. Tehlike es«Bu tedbirler, gerginliği vahimleştirenasında mekteblerin tahliyesi için de terticek mahiyettedir. Hususile ki Çekoslo bat alınmıştır. Yarım milyon talebe Londra'dan vak meselesile hiçbir alâkası olmıyan mıntakalara da teşmli edilmiş tjulunuyor. çıkarılıyor Londra 27 (Hususî) Yarım mil Ezcümle Fransızlar İtalyanın kara ve deyon mekteb taîebesi yarın Londra'dan niz hududlarmda askerî tedbirlere tevessül ettikleri gii>i İngiltere Amiralliği ve dahile nakledilecektir. Lancester'dekı sanayi merkezinden ka Harbiye Nezareti, Akdenizde ve Mısırdınlar, çocuklar ve ihtiyarlar başka m;n da ciddî hazırlıklara tevessül etmiştir. Bütün bunlar bizi, bunların ne demek takalara nakledilecektir. Nançester'de iki gün zarfında 40 kişi olduğunu sormağa sevketmektedir. Ne maksadla ve ne fikirle bu tedbirlere teistiab edecek istihkâmlar hazırlanmıştır. vessül edilmiştir? Londrada ve diğer merkezlerde mek teblerin ve koleılerin bahçelerinde istih kâmlar kazılm'ş'ır. Harbiye Nezareli, kadınlardan mürekkeb gönüllü teşkılâtları vücude getirmeğe karar vermiştir. Kadm gönüllüler, şoförlük, ahçılık gibi işîerde kullanılacaktır. Dahiliye Npzarelinin emrile bundan sonra polislere haftalık izin verilmiyecektir. Amerika, *ebealarım çağtrıyor İtalyan hazırlıklart Roma 27 (a.a.) Resmen henüz hiçbir askerî tedbire tevessül edilmemişse de, birçok subay ve mütehassıs, ferdî olarak çağrılmışlardır. Diğer taraftan bütün bankalara, ecnebi döviz tevdiatını kesmeleri emrolunmuştur. Fransa, Alwan hududundaki halkı içeri alıyor Paris 27 (Hususî) İhtiyat tedbirlerine bugün de devam edilmiştir. Alman hududu mıntakasındaki kadınlarla ço cuV'ar dahile nakledilmektedir. Bu akşamdan itibaren, Fransada bütün trenlerde mavi ziya veren ampuller kullanılmağa baslamış ve büyük şehirlerde ısıklar peçelenmıstır. Atinaya ticaret müzakerelerine gidecek heyetimiz Ankara 27 (Telefonla) Birinciteşrinin ilk haftası içinde Yunan hüku metile hükumetimiz arasında yapılacak ticaret ve klering anlaşmaları müzakerelerinde bulunacak heyetimiz teşekkül etmiştir. Ticaret heyetimiz, Türkofis reisi Bürhan Zihni Samusun başkanlığmda, Cumhuriyet Merkez Bankası muamelât B^cika ordusu seferber ediliyor direktörü Cabir ve Türkofis müşavirle Brüksel 27 (a.a.) Bu gün öğleyin rinden Hasan Serverden müteşekkildir. zi manen mes'ul addeiliğimizi sögliyebilirim. Görülüyor ki Chamberlain sinirli değildir ve makul sözlerle bütün dünyayı âsâbına hâkim olmaya davet etmektedir. Bu sözlerin yardımile, dün İngiliz Başvekili tarafından Hitler'e gönderilen mektubun muhteviyatını da sezebiliriz: Südet'ler meselesinde Almanyaya hak vermiyen hiçbir devlet yoktur. Esasta tamamile anlaşılmıştır. Ekalliyetler meselesinin, Lehistan ve Macaristanı alâkadar eden cephelerden tetkiki de mevzuubahstır. Esasta anlaştıktan sonra, teferruatta Almanyayı tatmin edecek formüller bulunması güç birşey sayılamaz. Fakat, Havayı bulandıran nokta, Almanyanın asabiyete kapılması ve hâdiselerin yürüyüşünü çabuklaştırarak, mukabilinde hiçbir teminat vermeksizin on gün zarfında Südet mıntakalannı askerî işgal altma almak istemesidir. Almanya niçin acele ediyor? Belki çok beklediği, artık sabrı kalmadığı için. Belki aldatılmaktan korktuğu için. Chamberlain, Hitler'in şüphesini silmeğe gayret ediyor. Yapılan vaid yalnız Alman hükumetîne değil, ayni zamanda İngiliz ve Fransız hükumetlerine de yapılmıştır. Bu vadin sadakatle ve tamamile yerine gelirilmesinden kendimizi manen mes'ul addedcriz. Diyor. Tayyare ile Hitler'e gönderilen mektubda bu satırların aynen bulunduğu şüphesizdir. Bir devlet adamının ağzından çıktığı için yemine benziyen teminata mukabil Chamberlain'in Almanyadan istediği nedir? Evvelâ, şüphesiz bir teşrinievvelde bitecek mühletin kaldırılması. Hitler, îngiltere ve Fransa tarafından beraberce verilen teminat üzerine de bir teşrinievvelde Südet mıntakalannı işgal etmek tasavvurundan vazgeçmezse harbe muhakkak nazarile bakabiliriz. Ancak bu noktada anlaşma hasıl olduğu takdirdedir ki dava fırtınalı safhadan çıkmış sayılır. Mühletten vazgeçen ve sükunetini bulan Almanya, yakın zamanda muradına erer. Polonya ve Macaristanın tatmini ve geri kalan Çekoslovak hududlarının tayini meselesini de daha sağlam bir sinir mekanizması içinde görüşmek kabil olur. Aksi takdirde, insanları bekliyen akıbet felâkettir. Talim ve terbiye maksadile Ege d e « nizinde bulunan donanmanm iştirak edeB memesi ve Barbarosun türbesinin bulunduğu yerin darlığı yüzünden merasim istediğimiz ve düşündügümüz kadar muhteşem olamadı. §iddetli bir yagmur bü tün töreni ıslatıp hazin ve perişan bir hale sokabiliridi. Bu sene Barbaros gününü, 'reveze zaferinin 400 üncü yıldönümü münasebetile 27 eylulde yapmağa mec bur olduk. Eylulde donanma, talim ve terbiye için denizde bulunur ve eylul sonbahar yağmurlannm başlangıc mevsimidir. Onun için gelecek yıllarda, Barbaros ihtifalini bir yaz günü yapmak münasib olacaktır. Meselâ Kabotaj bayramî olan 1 temmuz gününde, daha iyisi, her temmuzun ilk pazar gününde, iki bayrami bir arada, fevkalâde merasimle kutluljyabiliriz. Dünkü merasimde, iki ihmal nazarij dikkatimizi celbetti: 1 Akay, Denizyolj lan ve Şirketi Hayriye vapurlarınm boşj olarak geçmesi, 2 Moda Deniz kulübu] haric deniz sporu yapan kulüblerden hiç1 birinin merasime iştirak eftıemesi. Birincîj ihmalin sebebi vaktin darlığı ve dününj tatil günü olmaması, ikincisinin sebebi del havanm sertliği olsa gerektir. Ümid edej rim ki gelecek sene, bir yaz gününde ya] pılacak olan tören tam ve mükemmel lur. Af. ŞEKIB TUNC Ankarada belediye seçimi hazırlıkları Ankara 27 (Telefonla) Yeni belediye meclisine Parti tarafından namzed gösterilecfk olanlar hakkmda Parti nizamı mucibince yapılamsı lâzım gelen yoklama yarın Kızılay cemiyetinin Yenişehirdeki binasında toplanacak olan vilâyet ve kaza idare heyetleri azası tarafından yapılacakhr. Parti namzedleri ilân edildikten sonra seçime 1 teşTİniev velde başlanacak ve 7 teşrinievvel saat 18 de ikmal edilecektir. Yugoslav Sokullarına dair müzakereler Belgrad 27 (a.a.) Başvekil Sto yadinoviç, dün, Sokollar cemiyeti mer kezi idaresinin mümessillerini kabul et miştir. Yapılan müzakerelerin mevzu unu Sokollara aid meseleler teşkil et mekteedir. Şibinkarahisarda yagmurlarj Ş. Karahisar 27 (a.a.) Birkaç gür denberi ziraat için çok faydalı yağmı lar yağmaktadır. 143 kazada polis teşkilâtı yapıldı Ankara 27 (Telefonla) Emniyet işleri genel direktörlüğü verilen karar mucibince malî imkânlar nisbetinde kazalarda polis teşkilâtı vücude getirmeğe devam etmektedir. 1938 finansı yılınm başında 104 kazamızda polis teşkilâtı vücude getirmişti. Genel direktörlük bu finans yılı içinde şimdiye kadar 36 kazamızda da polis teşkilâtı ihdas etmiştir. Bu suretle şimdiye kadar polis teşkilâtı vücude getirilmiş kazalarımızın sayısı 143 e baliğ olmuştur. Bir Amerikan muhribi îngiltereye geliyor Vaşington 27 (a.a.) Somers Amerl kan torpito muhribi, mevsime mahsus cevelânmı yapmak üzere İngiltereye hareket etmiştir. General Kâzım Dirik Edirne 27 (a.a.) İki haftadanberi Trakya mmtakası dahilinde tetkik ve teftiş seyahatinde bulunan General Kâzım Dirik, dün akşam Edirneye dönmüştür. Bulgar Kralı Sofya'ya döndü Sofya 27 (a.a.) Kral Boris, ecnebi memleketlerde yaptığı seyahatten bugün Sofya'ya dönmüştür. NAD1R NADt Mistik düşüncenin deliliğe yakın veya Erzincanda belediye intihabenzer görünmesinin sebebini anlamak batına hazırlık artık güc birşey değildir, çünkü görünür ve duyulur şeylerden ziyade görülmez ve Erzincan 27 (Hususî) Vali Fahduyulmaz varlıklara inanan ve bütün dü rinin nezdinde toplanan Parti idare he«üncevi bunların havaletlerile dolduran yeti belediyeye seçilecek aza namzedle*] İlk yazı 26 eylul tarihli nüshamızda rini tesbit etmiştir. Seçime 1 teşrinievvelintişar etmiştir. de başlanacaktır. PARİS BORSASI Paris 27 (Hususî) Paris borsasımn bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 178,49, Nevyork 37,77, Brüksel 640,50, Amsterdam 2010, Roma 198.85, Cenevre 845, kurşun 15,8,9, bakır 47,15 48,15, kalay 195,5, altın 145,6, gümüş 19 1/8, çinko 14,15,7 1/2.