28 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

28 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Eylul 1938 CUMHURTYET Alcdeniz turnesi: 3 r Maarifte tayinler Son tayinlere aid listeyi neşredivoruz Hayfadan Filistiniri~ğörünü§ü Fransanın bebek ordusu Nevyork'ta PENCERESÎNDEN 20,000 kurşun asker sergiye gönderiliyor Evvelce oyuncak olarak yapılmağa başlanıp da sonradan tarihî eser kıymeti kazanan bu bebekler fevkalâde itina ile yapılıyorlar Edebî lâtifeler ana, dört beş ay evvel Çanakkaleden bir kitabe sureti göndermişlerdi ve hiç bir dile benzemiyen bu kitabenin okunmasını dilemişlerdi. Hayli çahştım, birşeye benzetemedim, bir mana çıkaramadım, arkadaşımız Doğan Nadinin yardımını dılemek zorunda kaldım. Frenk gazetelerioin en çetin bilmecelerini bir çırpıda çözüvermekte güclük çekmiyen bu genc arkadaş için Çanakkalede tertib olunan muammayı da halletmek iki üç dakikalık bir iş oldu. Meğer kitabe, türkçe kelimelerin ters yazılmasile vücude getirilmiş bir lâtifeden ibaret imiş! Dün de yansı farsca, yarısı türkçeys benzer başka bir dilden alınma kelimelerle yazılmış birkaç beytin neyi ifade ettiklerini soran bir mektub aldım. Fakat bu sefer şaşalamadjm, daha bir bakışta bunların Cami mahlesli bir îran şairinin yan farsca, yarı çagatayca olarak kaleme alıp îlhanilerden Argon Hana sunduğu kasideden seçilmiş beyitler olduğunu anladım. Kütübhanemde de o kasideyi ihtiva eden Nevayi Sarir adlı bir eser bulunduğundan hemen ona müracaatle bu edebî lâtifeyi yapan okuyucuya cevabımı hazırladım. Münasebet düştüğü için söyliyeyim ki bu, mülemma' kasidenin Türk dili bakımından kıymeti vardır. Çünkü Iranlı şair, bir çok lugatlerde görülmiyen zarif ve manalı Türk kelimeler kullanarak Argon Hana cemile göstermeğe savaşmiş ve bu maksadın tabiî bir neticesi de Türk diline hizmet olmuştur. Bana gönderilen beyitlerin ki farsca ve türkçe kanşık olarak nazmedılmişlerdir manalan şudur: «Ey ruhumu yakut dndaklarınla sırdaş yapan şark güzeli, Özbey mahbubu!.. Senin o her şeyden tatlı olan dudaklarına kile kile şeker takdim ederim. Senin insafsız gözlerin o kara zülfünü akıncıların Hindistanı altüst etmeleri gibi tarümar etmiştir. Yüzünün ayva tüyleri acemi tatar kâtiblerinin kaemi gibi yüzünde karmakarışık yazı meşkediyorlar!» Şimdi kasidedeki türkçe kelimelere geçelim: Tergo. Misafire hazırdan sunulan a; ve saire. Tügar: Yirmi kileye muadil büyük bir ölçek. Savr: Savurgamak masdarmdan gelme isim, hediye ve peşkeş demek. Bulgak: Perişanlık. Koşun: Aıncı. Baskan: Subaşı, zabıta âmiri. Yargu: Kavga. Kapçir Kapçur: Kalem üceti. Sürgamış: Hatır sorma. Tansuk: nefis mal. Pavurcu: Ahçı. Ahtacı: Bayar. Sökat: Hediye. Toy tüy düğün. Esramiş: Tertib, nizam, düzen! Kasidede daha birçok türkçe kelimeler ardır. Şair bunları bazan farısî kaideye öre cemilendirerek, bazan nisbet «y» sine ekliyerek ve hepsini Farisî kelimeler arasına serpiştirerek gerçekten ahenkli bir şiir yaratmıştır. * * * Bizim eski şairlerin hüner göstermek çin arabcayı,. acemceyi fakat mısra mısra karıştırarak mülemma yaptıkları gibi Türklerin hükümdarhk ettikleri bölgelerde îran şairlerinin de türkçeyi fars^ y mezcederek kasideler yazdıklan şu nümuneden anlaşılıyor. Fakat onlann bu ola dökülmeleri hünerperdazlıktan ziyade caize koparmak kaygusudur. Keşki bu kaygu dar ve mahdud kalmayıp da ümullü olaydı ve bize öz türkçe daha bir caç yüz nadir lugat yadigâr kalaydı!.. M. TIIRHAN TAN Filistinde İngiltere; vak'alar içinde pişmiş, ve meselâ bir cerh vak'ası karşısında soğuk kanlılığını kaybetmemeğe alışmış bir polis memurudur 7 Hayfa sokaklarında ' Hayfanın mustarib bir şehir olduğu daha limanına girerken göze çarpıyor. Bu geniş, güzel ve bütün modern tesisatı havi limanda hemen hemen bir tek gemi var: Ingilterenin meşhur Repulse zırhhsı. Denizin üzerinde bir ada gibi sağlam ve rahat yatan Repulse bir ucundan karaya bağlanmış olmanın korkusuz emniyeti içindedir. Hiç kimsenin, kendini yerinde hissetmediği o kara parçasında, şöyle yüz metrelik, bir çıkıntı halinde bütün bir ingiltere Imparatorluğu tabiî hayatını yaMuhatabım gözlerinin ucile, nedense, şıyor. Koca zırhlı bütün toplannı biçare gülüyordu: Hayfanın üzerine çevirmiştir; ve bütün Burası bizim de evimiz.. dedi. projektörlerile şehri her gece sabaha kaLâfı uzatmak istemedim. Zaten bütün dar iskandil etmektedir. Filistin meselesi bir tapu münakaşasıdır. Hayfanın cansız ışıklan, bir çift kedi Doğrusu Filistin diye diye, biz burada gözü gibi, bu baş döndüren projektör bütün bir Yahudi meselesinin hallolunalerden merhamet istiyorlar. cağını zannediyoruz. Bugün Filistinde mevcud Musevî miktarı dört yüz küsur Fakat kime merhamet edilecek? bindir. Bu aded olsun olsun da beş yüz Yahudiye mi? Araba mı? Hayfanın bütün cazibesini teşkil eden bin, altı yüz bin olsun. Bütün bu havalibu Yahudi Arab mücadelesi, şu anda, deki Arab âlemine karşı vaziyette birşey belki pek çok insanı meşgul ediyordur. değişmez. *** Ancak bu insanlann arasında, hiç şüphesiz, pek azı Ingilizdir. Repulse'un lâkayd tavnndan bu kolayca anlaşılıyor. Filistinde ingiltere, vak'alar içinde pişmiş ve binaenaleyh bir cerh hâdisesi karşısında soğukkanlıhğını kaybetmemeğe alışmış, bir polis memurudur. îsterseniz polisin rütbesi amiral ve karakolu Repulse zırhhsı olsun. Vazife vazifedir; ve birçok şeylerden üstündür: Arabdan, Yahudiden ilâh... *** Bütün Filistinde örfî idare ilân olunmuş bulunduğu için akşamın muayyen bir saatinden sonra şehir sokaklarında in cin kalmıyor. Bu örfî idare bizi de ertesi sabaha kadar vapurda kalmağa mecbur etti. Şehri, nhtıma dayanmış duran vapurumuzdan seyrediyonım. Hemen bütün sahil şehirleri gibi bir ışık yığmmdan başka büyük birşey farkolunmuyor. Önümüzde son derece modern ve geniş antrepolar var. Yakın yerlerin görülmesine de onlar mâni oluyor. Maamafih tektük aralıklardan, hemen her beş dakikada bir kamyon dolusu Ingiliz askerinin müthiş bir gürültü ile geçtiği görülüyor. Dikkat edilince bu kamyonların kendilerinden evvel ko şan ışıklarile şehrin sırtında yükselen tepelere kadar çıktıklannı farkedersiniz. Ve yanıbaşımızda Repulse keskin projektörlenle Hayfanın sönük ışıklannı Şehrimiz ortamekteb ve lise muallim leri arasmda bazı tayin ve nakiller daha yapılmıştır. Bildiriyoruz: Kadıköy birlnci ortamekteb stajyeri Aliye Nahid Tander Davudpaşa ortamektebine, Galatasaray lisesi mezunlarından Hilmi Sırel Cibali ortamektebi yardımcı fransızca muailimliğine, Üniversite edebiyat subesi mezunlarından Zahir Sıdkı Güvemli Davudpaşa ortamektebi yardıma türkçe muallimliğiııe, lise mezunlarından Saadet Günel Gelenbevi ortamektebi tarih coğrafya yardımcı muailimliğine, Nişantaşı kız ortamektebi tarih coğrafya stajyeri Nebahaf ayni mekteb tarih coğrafya muallimliğine, Hâkimiyetimilliye mektebi idare memuru Ibrahim Arsan Galatasaray lisesi depo memurluğuna, Biga ortamektebi fransızca muallimi Bedriye Zeyrek ortamektebi fransızca muailimliğine, Istanbul kız lisesi riyaziye mualli mi Nebile Kadıköy 2 nci ortamekteb riyaziye muailimliğine, Kars lisesi türkçe muallimi Halide Nusret Kadıköy birinci ortamekteb türkçe rnuallimliğine, Süleymaniye ortamektebi Ingilizce stajyeri Nihal Şekib Ankara ücüncü ortamekteb ingilizce stajyerliğine, Istanbul bölge san'at mektebi mütehassıs muavini Muzaffer Yasar ayni mekteb demir işleri resim muailimliğine, Yenikapı orta mektebi riyaziye muallimi Halid Gürol İzmit ortamekteb müdür'üğüne, Nazilli ortamekteb franbir Arab nümayişi sızca yardımcı muaüimi Emin Ilter Cağaloğlu ortamektebine nakil ve tayin edil Ölen olmuş mu? mişlerdir. Tabiî. Hergün oluyor. Anlamıyo^ rum ki nedir? Şunun şurasında geldik oturuyoruz. Hepimiz insanız. Sen de otur, ben de oturayım. Ne çıkar bundan? Mesele o kadar sade değil, diye mukabele etmek istedim, sen, evine isteDün akşam Beylerbeyinde tabanca mediğin bir adam gelirse ne yaparsm? mantan fabrikasmda feci bir infilâk ol Hele bu adam çoluğile çocuğıle yerleşe muş, dördü ağır olmak üzere yirrru iki cek, günün birinde, seni evinden çıkarmak kişi yaralanmıştır. Bir muharririmizin favaziyetini alacak olursa?.. cia hakkında mahallinde edindiği malu Paris Askerî müzesinin bebek ordusundan bir kısım Fransızlar, Nevyork sergisine, Paris askerî müzesinde bulunan, yirmi bin tane kurşundan askeri gönderip teşhir etmeğe karar vermişlerdir. llk bakışta çocukça bir düşünce mahsulü gibi görünen bu karar, hakikatte, san'at bakımmdan, çok yerındedir. Zira, Paris askerî müzesinin büyük bir ehemmiyetle vitrinlerine tasnif ettiği bu yirmi bin neferlik ordu, Fransanın muhtelif devirlerdeki askerlik tarihinin bir minyatürü denmeğe seza, harikulâde güzel san'at eserleridır. Kurşundan mamul bu minimini askerlerin yapılışında o kadar itinalı ve dik katli davranılmıştır ve tarihî hakikate aykırı en ufak bir haıekette bulunmaktan o kadar ictinab edılmiştir ki, bunlarm temsil ettikleri devirlerden kalma kıyafetlerle. kurşun üzerinde boya ile tasvir edilen üniformalar mukayese edilince, düğmelerin sayısına vanncıya kadar muhafaza edilen benzerliği takdirle ve hayretle karşılamamak kabıl değildir. Fransanın askerî tarihini en canlı şekilde temsil eden bu kurşun askerlerin çok meraklı bir tarihi vardır. Kurşundan bebek yapmak usulü ilk defa olarak Onüçüncü asırda tatbık edilmiştir. Fakat bu kurşun tasvirleı, o tarihte asker değil eizze tasvirleriydi. Daha sonralan, minyatür halmde kurşundan cirid oyuncuları tasvirleri yapılmış, nihayet Onüçüncü Louisnin çocukluk devrinde ilk kurşun asker dökülmüştür. Kurşun askerlerle oynıyan ilk çocuğun bizzat Onüçüncü Louis ol duğu rivayet edilır. Yalnız, Louis'nin askerlerinın sade ismi kurşun, kendileri gümüşten imiş. Ondördüncü Louis de babası gibi kurşun askerlerle oynamıştır. Bugün Paris askerî müzesinde, Ondördüncü Louis'nin bu oyuncaklarındaD bir kısmı hâlâ mahfuzdur. Kurşun askerleri onsekizinci asırda ilk defa olarak Nurenberg fabrikaları yapmağa başlamıştır. Bütün dünyaya buradan dağılıp yayılan kurşun askerler, sonralan Fransada da yapılmağa başlamış, fakat Nurenberg daima birinciliği muhafaza etmiştir. Bugün bu şeh'r, o tarihte inhisar derecesini bulan bu imtiyazı muhafaza et memekle beraber, kurşun askerler yapan büyük fabrikaların çoğu gene Almanyadadır. Tarihî tasvirler koleksiyoncuları cemiyetinin teşekkülü tarihi olan 1930 senesindenberi Fransada teessüs eden iki fabrika daha vardır ki, bugün beynelmilel piyasada en kuvvetli firmalar bunlardır. Bu fabrikaların yaptığı kurşun askerler, Alman fabrikaîarının an'anesine uygun olmak üzere masif değil, yassı yapılmaktadır. Diğer taraftan, bu işin hakikî erbabı olan koleksiyoncular, kalaydan yapılan tasvirlerden başkasına kıymet vermezler. Sebebi de, kalay esaslı halita ile yapılan tasvirlerin, ayakta duracak derecede sağlam ve en ufak sadme ile kınl mıyacak derecede clâstikî olmalarıdır. Kurşun askerlerin imali, zannedildiği kadaj kolay bir iş değildir. îlk güçlük restninin çizilmesinde başlar. Bu resimlerin Lucien Rousselot isminde bir üstadı vardır ki, son derece mükemmel bir şekilde vücude getirdiği binlerce asker tasviri bugün bütün dünyt piyasalarında kapışılmaktadır. Kurşun asker ressamı, en büyük zorluğu, pek ufak mikyaslarla çalışmak mec buriyetinde duyar. Kurşun piyade neferlerinin boyu, gözünden topuğuna kadar 30 milimetre, süvarilerin ise, 38 milimetreden ibaret olduğunu düşünürsek, ressamın çektiği sıkıntıyı kolayca tahmin edebiliriz. Iş bu kadarla kalsa gene nisbeten ehven sayılabilir. Askerî kıyafetlerin remıini çizmek, kütübhanelerde, müzelerde, evrak mahzenlerinde dolaşıp vesaik aramak, üniforma mütehassısları ve meraklılarile bitmez tükenmez muhabereler yapmak, meşhur tarihî şahsiyetlerin ailelerine müracaat ederek, cedlerinin kıyafeti hakkında malumat istemek demektir ki, bu kadar mufassal ve şümullü mesainin neticesinde ortaya çıkacak minimini tasvir, ancak o takdirde kıymet ifade edebilir. Sonra, hangi devirde, hangi cins beygirin makbul ve ordu hizmetinde kullanılır olduğunu, bakla kırı beygirin hangi sınıf askere, dorunun hangisine tahsis edildiğini bilmedıkçe ortaya tarihî hakikate aynen uygun bir eser koymak da mümkün oîamaz. Ressam, çizeceği şekli, incecik kalemlerle yapıp ikmal ettikten sonra hakkâke gönderir. Hakkâk bir tunc kalıbı iki günde yapabilir. Bu kalıba dökülen kurşun askerleri giydirmek, daha doğrusu üniformalannı renklendirmek de ayrı bir mesele ve bir ihtısas işidir. Garibdir ki, er büyük kurşun asker koleksiyonlarının sahibleri meşhur muharrirlerdir ve bunlar.n her birisi, bu askerlerin ayrı ayn sahneler halinde birleşmiş şekillerinde ihtısas peyda etmişlerdir. Kimisi sadece rütbe ve sınıf, kimisi üniforma ve silâh, kimisi harb sahneleri koleksiyoncusudur. Tarihî tasvirler koleksiyonculan cemiyetinin azası iki yüzden fazladır ve bugün bütün dünyada n evcud kurşun askerlerin sayısı iki milyonu mütecavizdir. Yalnız bir Alman koleksiyoncuda mevcud kur'un askerlerin adedi 400,000 dir. Beylerbeyi mantar fabrikasmda infilâk Hayfanın bir acayib hali de dükkânlarının bolluğudur. Adım başında küçük büyük bir sürü dükkân var. Öyle ki herkes birşey satıyor. Sokaklar ibrankenin o anlaşılmaz hiyeroglifi ile yazılmış türlü reklâmla, mağaza ismile dolu. Hemen hemen başka işle uğraşan kimse yok gibi birşey. Insan bu kadar satıcınm alıcısı nerededir diye düşünüyor. Filhakika bütün sokaklarda büyük bir tenhalık var. Başlarında feslerile Arab ve kül rengi kalpaklarile Yahudi polislerinden başka pek az insan görünüyor. Bu polislerin ellerinde silâh yoktur. Hatta sopa bile yok. Insana asıl polis tesiri yapan bellerinde küçük birer makinelitüfek kadar iri tabancalarile her yerde görünen Ingiliz polisleridir. D.N. Bir genc boğuldu Erenköyiinde Altıntarlada 83 numa ralı evde oturan Darüşsafaka mektebi talebesinden 18 yaşmdaki Feridunla ağabeysı Ekrem, evvelki gün, kendi sandallarile Hevbeliadaya gitmişler, orada meşgul olduktan sonra akşam üzeri geri dönmüşlerdir. Yolda birdenbire fırtmaya tutulan genclerin sandalı alabora olmuş, iki kardeş denize dökülmüştür. îstimdad etmelerine rağmen yetişilememiştir. bütün bütün söndürüvor. Feridun, bin müşkülâtla yüzerek Fener*** bahçe sahilindeki aktarma ambanna ilîcînde Hayfa kadar çok lisan konuşu tica etmiş, ağabevsi Ekrem sular ara lan bir başka şehir, dünyanın neresinde sında kavbolmuştur. Cesed hâlâ buluvardır, bilmem? Herşeyden evvel bu namamıştır. nazan dikkati celbediyor. Avnıpanm en Su baskınına u9Tiyan umulmadık taraflarından kalkip burada yerleşmeğe çalışan bir hayli büyük Yayerlere yardım hudi kalabalığı lisan hususunda hiç kimAnkara 27 (a.a.) Yozgad Vilâyetine seyi müşkülde bırakmaz. Vapurların gün tâbi Şeftali ve Mamure nahiyeleri köylerini ve uğradığı limanlan bilen Yahudi lerinde su baskınına uğrıyan vatandaşdükkâncılar kapıların önlerine çıkıp gör lara yardım için iki bin lira Kızılay dükleri her ecnebiye o lisanlarla hitab merkezinden gönderilmiştir. edivorlar. Tuhaf bir usul. Bunlarm araEskişehrin SivTihisar kazasma tâbi sında bir tane İstanbuIIuya dahi rastgelSatlanez köyünde su baskınına uğrıyan dîk ki bize evvelâ rumca, sonra yarım beş aileye de keza Kızılay merkezi elliyamalak bir dille, türkçe hitab etti. Kenşer liradan 250 lira yardımda bulun disini alısveriş etmekten güçbelâ vazgeçirio öteden beriden konuşmaya razı ede muştur. bildim. Ispanyada muharebe vaziyeti matı bildiriyoruz: Bundan bir müddet evvel deniz su baylığından mütekaid Hakkı Fişek a dında birisi, Beylerbeyile Cengelköy arasında bir tabanca mantarı fabrikası kurmuş ve çalışmağa başlamıştır. Hakkı, üç sen< kadar önce fabrikasını Beylerbeyi sarayı yanmdaki Camh kazino denilen binaya nakletmiş, hatta işini biraz genişletmek istemiş, bu maksadla Inhisarlar idaresinin Cumhuriyet bayramı şenlikleri için yaptırmak istediği havaî fişeklerin imalini de taahhüd etmiştir. Hakkı, elinde yalnız tabanca mantan imali husu sunda ruhsatname olduğu halde, havaî fişek yapmak üzere fabrikasmda bazı tertibat almış ve taahhüdde bulunduğu el'abı nariyeyi hazırlamak üzere iki gün evvel faaliyete geçmiştir. 33 amele çalıştıran fabrika sahibi, işçileri yedişer kişilik gruplara ayırmış, her grupun işini tayin etmiştir. Dün akşam, fişek kovanlanna el'abı nariye barutu dolduran grup işçilerinden birisinin ihtiyatsızlığı ve dikkatsizliği yüzünden, fazla tazyik neticesinde, doldu rulmakta olan barut ateş almış, masa üzerinde duran barut yığını bir anda patlıyarak çalışan yedi ameleyi de tehlikeli surette yaralamıştır. Bu zavallı amelelerden ikisi kadın, üçü erkektir. Ateş kısa bir zaman içinde diğer köşelerdeki ba rutlara da intikal etmiş, on beş işçi daha yaralanmış ve imalâthane ittihaz edilen yer yanmağa başlamıştır. Alevler arasında kalan amelelerden bazıları, elbiseleri tutuşmuş bir halde denize atlıyarak yanmaktan kurtulmuşlardır. Fabrikanın sa hibi Hakkı Fişek, yaralılar arasmdadır. Faciadan haberdar edilen itfaiye grupu, imdadı sıhhî teşkilâtı, Beylerbeyine gelmiş, yangın, en kısa zamanda söndürülmüş, sayısı yirmi ikiyi bulan ağır ve hafif yarah ameleler Haydarpaşa Nü mune hastanesine nakledilmişlerdir. Yaralanan ve hastaneye yatınlan işçier şunlardır: Ali kızı Ayşe, Hüseyin kızı Atika, lsmail kızı Handan, Kerim oğlu Hüsnü, Hasan oğlu Murad, Mustafa oçjlu İb rahim, îdris oğlu Hakkı, Sadık oğlu Abbas, Alim oğlu Hayri, Süleyman oğlu Muhsin, Kâmil oğlu Feyzi, Mehmed Ali oğlu Feyzi, Ali oğlu Süleyman, Yusuf oğlu Hakkı Fişek (fabrikanın sahibi), Vasil oğlu Simon, Mehm«d oğlu Hüseyin, Abdullah oğlu Vasıf, Yusuf oğlu Kâzım... Adanada feci bir kaza Adana (Hususî) Şehrimizde ölüme neticelenen çok feci bir kaza olmuş;ur. Ziraat Bankasma aid 2 numaralı jırçır fabrikası müdürü Alâeddin, yeni gelen bir memur arkadaşma fabrikanın makine dairelerini gezdirirken üzerin deki iş gömleğinin eteğini çırçır maki nesinin debreyajma kaptırmış, muhteif yerlerinden ağır yaralar almıştır. Kazazede, hemen hastaneye nakledilerek edavisine çalışılmışsa da kurtarılamamış, akşama doğru vefat etmiştir. Ucuz atlatılan müthiş kaza Amerikada kurumuş tuzlu gölün sathında otomobille dünya sürat rökorunu kırmağa çalışan Eyston müthiş bir kaza atlatmıştır. Eyston, saatte beş yüz elli kilometrelik bir süratle giderken otomobüin tekerleklerini muhafaza eden kaplama lardan biri çökerek sağ arka tekerleğ'n de\Tİne mâni olmuştur. Bu vazivet, otomobilin seyir istikametini değiştirmiş ve araba binlerce seyırcinin bulunduğu muhafaza altına almmamış bir mevkie doğnı tevcih etmiştir. Bereket, Eyston fevkalâde bir soğukkanlılıkla gazi kesmiş ve direksiyonunu zaptedebilerek büyük bir felâketin önüne geçmeğe muvaffak olmuştur. Harab olan araba, îngiltereye götürülecek ve tamir edldikten sonra önü müzdeki ilkbaharda dünya sergisinde teşhir edilmek üzere tekrar Nevyorka yollanacaktır. Eyston bir ay kadar süren Amerikadaki rökor kırmak teşebbüsleri sırasında hususî surette imal edilen 134 aded dış lâstik eskitmiştır. Bursada at yarışları Bursa (Hususî) Şehrimzde sonbahar at yarışlarının birincisi Atıcılar yarış sahasmda binlerce seyirci önünde yapıldı. Bahsi müşterekler hararetli idi. Birinci koşuda Susısırlıklı Macid Atlımn Akını birmci, Karacabeyli Faik Geyik Alageyiği ikinci, Panayırköylü Bekirin Yıldızı ücüncü geldi. İkinci koşuva 9 hayvan iştirak etti. Demirtaslı Ahmed Bozun Benli Bozu birinci, Lüleburgazlı Ahmed Kesebirin Ejderi ikinci, Karacabevli Kemal Ak sörün AMervişi üçüncülüğü aldı. Ücüncü koşu hendikaptı. Beş havvan arasmda birinciliği İstanbullu İhsan Atlmın Cetini, ikincıliği Sinob Valisi Fehmi Vuralın Aldervisi, üçüncülüğü de Adapazarlı Ahmed Coşkunun Meb rükü kazandılar. Son koşuya 9 hayvan iştirak etti. Bu koşu heyecanlı oldu. Koşuyu Karaca beyli Mehmed Çelebinin Olgası birinci, Karacabeyli Fahri Atlmın Andrabobini ikinci, Susığırlıklı Şaban Atlmın Nonası üçüneülükle bitirdi. İkinci koşular haftaya yapılacaktır. Niğdede imar faaliyeti Niğde (Hususî) Niğde, günden güne güzellesen bir sehirdir. Sehrin imarmda belediyenin büyük bir hissesi vardır. Şimdiki belediye heyeti, bu faalıveti sayesinde halkm umumî teveccü hünü kazanmıştır. 54 bin lira sarfHe şehirde elektrik tesisatı, sekiz bin lirava asrî bir mezbaha ve hükumet cvarında iki güzel park yapılmıştır. Sehrin bir haritası ve Prof. Egli tarafmdan da bir imar plânı yapılmıştır. Plânm tatbikatına gelecek sene baglanacaktır. Müddeiumumilik tahkikata başlamış:ır. Heyeti sıhhiye, 13 kişinin ifadesinin ilınmasına izin vermiş, diğer dokuz yaralınm da ifade veremiyecek derecede ağır yarah olduklarını tesbit etmiştir. Bir yangın Büyük Parmakkapıda 1 sayılı apartımanm kalorifer kazanmm yanında bulunan ot, tahta ve saire, sıçrıyan kıvılcım Sormavın, dedi, haümiz berbad buSaint Jan de Luz 27 (a.a) Hükuarla tutuşmuş, ve yangm derhal büyü rada. Her an tehlikedeyiz. Daha dün metçilerin pazartesi günkü tebliğid r: mek istidadı göstermiştir. Ateş halk ta '3T. Ebre cephesinde az faalivet olmuştur. rafından söndürülmüştür. Yapılan tahki•] İlk yazılar 24 ve 25 eylul tarihll nüs Andalozva'da Veleta Del Barco mevzi katta binanm otuz bin liraya sigortalı olhalarımızda çıkmıştır. lerile 260 rakımlı tepeyi ele aldık. duğu anlaşılmıştır. Tahkikat yapılıyor. Bulgar k'zları hukuk fakültesine devam edemiyecek Sofya (Hususî) Hükumet, bu yıldan itibaren Bulsar kızlannm hukuk fakültesine kabulünü menetti. Diğer fakültelere devam edecek kızlann adedi de tahdid edildi Kızlarını Bulgar üni versitelerinde okutamıyan aileler ecnebi üniversitelere müracaate başlamış tır. Haricde okuyan Bulgar çocuklarına her yıl seksen milyon leva gönderilmesine mâni olmak istiyen hükumet yeni bazı tedbirler almak üzeredir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: