1 Ağustos 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

1 Ağustos 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 1 Ağustos 1938 Ferdî tasnifte Bartali, Beykoz çayırında yapılan takımlarmkinde de BelBinlerce meraklı dünkii yarısları takib etti, müsabakayı 71 kazandı çika, birinciliği aldılar Dün Taksim stadyomunda yapılan müsabakabahsimüsterek giseleri çok rağbet gördü Paris 31 (Hususî) 5 temGazetecilerin futbol takımı dün de larda Tekirdağlı, İbrahimi gene yenemedi muzda başlıyan bisikletle Fransa tuBeykoz çayırında, Beykoz kulübünün emektar ve mütekaid oyuncularından teşkil edilen bir takımla maç yapb. Gaze telerde çalışan arkadaşlar, bilhassa spor muharrirleri, futbol oynamağa o kadar hevesli imişler ki, adeta bir spor birliği vücude getirmişler, kendilerine bir renk intihab ederek yepyeni forma ve ayakkabılar satın almışlar ve bir örnek kıyafetle sahaya çıkmışlardır. runun sonuncusu yani yirmi birinci mehale, bu gün 272 kılometre üzerinde Lil ile Paris arasmda cereyan etti. Merhaleyi üç Fransız koşucu birden 8 saat 54 dakikada kazandılar. Kat'î tasnife nazaran ferd itibarile îtalyan Bartali birinci, Belçikalı Vervake ikinci, Fransız Koson üçüncü, Belçikalı Viser dördüncü oldular. Takım halinde de Belçikalılar birinci, İtalyanlar ikinci, Fransızlar da ücüncJİüSü aldılar. At yarışlarının ikinci haftası da iyi oldu Matbuat takımı dün de galib geldi Fransa turu bitti Kara Ali, Corc Modvini tuşla mağlub etti Bizim arkadaşlardan bir çogunun bu yaştan sonra futbol oynamağa heves et meleri her nekadar kırkından sonra saz çalmağa benzemiyorsa da, arka arkaya tecıler takımında muhacım oynıyan Ulvi kazandıkları zaferler ( ! ) onları ümide Ziya üçüncü golü atınca işin rengi de düşüriiyor ve yeni yeni projeler yapmağa ğişti. Beykozlular, yaman bir rakible sevkediyor. Nitekim dün de Beykoz te karşı karşıya oldukîannı anladılar. Sıkı kaüdlerini 71 gibi büyük bir farkla yen bir hücum esnasmda gazeteciler, Bey dikten sonra, adeta namağlub bir takım kozluları ancak favulle durdurduklannAt yanşlarını takib eden seyircilerden bir grup Diinkü güreşlerden heyecanlı bir an haline geldiklerini tevehhüm etmeğe baş dan favul cezası verildi. Beykozun meşAt koşularmm ikincisi dün, ilk hafta safesi: 2400 metre idi. Bu yarışa altı at ladılar. Dün Taksim stadyomunda profesyo on beş dakika bitti. hur Kelle İbrahimi, eski günlerini hatırki kalabahğı gölgede bırakan büyük bir iştirak etti. Güreşe tekrar başlandığı vakit Yenî Bekyoz spor kulübü, gazeteciler takı latan bir ustahkla topu, gazetecilerin nel serbest güreş müsabakaları yapıldı. Birinci: Talât Çeviğin Sarıkuşu, ikinci «eyirci önünde yapıldı ve baştan niha kalesine soktu. Fakat biraz sonra Sedad Güreşecek pehlivanlar ringde orta hake Zelândalı nefes almağa vakit bulmadan mını büyük bir misafirperverlikle ağırladı, yete kadar heyecan ve zevkle takib Şemseddinin Bahtiyarı, üçüncü de A. kendilerine Beykoz çayınnda bir kır zi da dördüncü golü atmakta gecikmedi. mi Cemal tarafından halka takdim edil üstüste birkaç saltaya maruz kalarak şaGelişin Ünlüsü. edildi. İlk devreyi kanter içinde bitiren, iki dikten sonra günün ilk güreşini henüz on şırmış bir vaziyette iken Ali kendisini bfr yafeti verdi. Büyük bir neş'e içinde geBahsimüşterekte; gdnyan: 455; plâ Bilhassa, bahsimüştereklere karşı oîan çen yemekten sonra iki saat dinlenildi ve taraf oyunculan, ancak on, on beş da sekiz yaşında olmasma rağmen 106 kilo vücud sarmasile minderin ortasına müt • rağbet o kadar büyüktü ki. ilâve edilen seler de; 200 ve 220 kuruş verdi. kikalık bir istirahatten sonra ikinci dev gelen Edirneli Hüseyin Tosunla Çatal sonra maça başlandı. Bu koşudaki ikili bahiste ise bir liraya iki gişe bile, bilet satışlarındaki izdıhama Gazeteciler takımı şu kadro ile sahaya reye çıkabildiler. iki takımda şişenler, calı Receb yaptılar. Fakat Hüseyin T o hiş bir tarraka ile çöktürdü ve üzerini mukabil 955 kuruş kazanıldı. mâni olamıyordu. yerlerini başka arkadaslara terkebnişler sun oyun bilmediğinden tuş yapamadı ve binerek kımıldamasma meydan vermecli* çıktı: Geçen sene şehrimizde yaptığı bütün Koşuların hepsi de çok güzel oldu. Yal di. Bu meyanda Kelle İbrahim de sahaya yirmi dakika sonunda güreş berabere ilân Tekirdağlı, İbrahimi gene Namık İzzet Muhiddin, Ercümend nız, iki yaşındaki taylara mahsus «Yalo koşularında birinci olan Sarıkuş, bu defa Kemal Osman Kavrak, Ahmed Âdem, çıkamamıştı. İkinci devrenin başlarında edildi. yenemedi va koşusu» nda, deparın virajdan veril da güzel bir parkurla birinciliği kazandı. Salâhaddin Şazi Tezcan, Ulvi Ziya, bizim takımın kaptanı İzzetin suratma Son güreş Başpehlivan Tekirdağlı İkinci güreş mesi, favori hayvanlardan bazılarının bir Fakat ikinci gelen Bahtiyarın koşusu da bır top geldi, yüzü kanamağa başladı ve Sedad, Âli, Besim. hayli mesafe kaybetmelerine sebebiyet cok güzel oldu. İkinci güreşi Pehlivanköylü Mustafa Hüseyinle Babaeskili İbrahim arasında Beykoz mütekaidleri de şu şekilde idi: oyundan çıktı. Maamafih Beykozlular verdi. Bu koşunun hiç beklenilmedik ga Dördüncü koşu (Yalova koşusu) ile Romanyalı Ahmed yaptılar. Mus cereyana başladı. Tekirdağlının daha irl Necati Ahmed, Kâmil Rıza, Kelle da artık topa vuracak mecal kalmachğı libile, son koşunun birincisini bulmak taiki yaşında ve koşu kazanmamış yerli görülüyordu. Top, hep Beykoz nısıf sa tafa hasmını birçok defalar tehlikeli cüsseli oluşu güreşin hemen İbrahim aley« lihine mazhar olanlar da, 1 liraya muka haliskan îngiliz atlanna mahsus. Mesafe İbrahim, Settar Ahmed, Fahri «yüzme vaziyetlere getirdikten sonra on üçüncü hine bir seyir almasına sebeb oldu. Hü « kaptanı», Muhsin, Hüsameddin, Hüse hasında dolaşıyor, hiç kimse ayağını kalbil 200 lira aldılar. 800 metre. seynin üstünlüğü itiş ve kakışlara, el va dırarak yanından geçen topa vurnıak is dakikada tuş yaparak maçı kazandı. yin. Koşulann neticelerini sırasile yazıyo Bu yarışa 6 at girmişti. Neticede bikol hareketlerine inhisar ediyor, hiç bir temiyordu. Bu arada Osman Kavrak beüçüncü müsabaka Bu maçm hakemliğini de Ahmed İhmz: rinciliği F. Athnın Oyası, ikinciliği Salih oyun tatbik edemiyordu. îlk on beş dakisinci, Sedad altıncı ve gene Osman ye Üçüncü güreş Adapazarlı Halille Birinci kosu Temelin Ecesi, üçüncülüğü de M. Yıldı san yaptı. ka tuşsuz bittiği zaman, ekseriyet İbrahidinci golleri attılar, Molla Mehmed arasmda yapıldı. Molla Bizim arkadaşlar, bidayette Beykoz Dört ve daha yukarı yaşta yanm ve nmın Yılmaz Kayası aldılar. Bahsimüşmi alkışladı. On beş dakikalık ikinci devİkinci devrenin yarısından sonra iki Mehmed tuşla güreşi kazandı. halis kan Arab atlarına mahsus, bu ko terekte; ganyan: 1400, plâseler de 410 tekaüdlerinden âdeta korkuyorlardı; yerede Hüseynin daha sıkı hücumlara girişMülâyim * Manisalı Halil «uya giren atlar 200 400 600 liraya vc 105 kuruş verdi. nilmemek endişesile oyuna canla başla taraf da, hakemden, oyunun hernep bititiği görüldü. Fakat Babaeskili güreşini rilmesini istiyordu ve daha fazla oynamasatılığa çıkanlabilir. Mesafe 200 metre. müsabakast Gelecek sene «Atatürk koşusu» na gi başladılar. Bu maçın nihayet bir lâtife büsbütün müdafaaya dökerek bütün savBirinci: Rözeelik'in Ceylân VII si, recek 2 yaşındaki taylar arasmda yapı den ileri gitmediğini bilmiyenler, ciddî ğa takatleri kalmadığını söylüyordu. FaDördüncü güreş Türkiye ikincisi Mü letlere muvaffakiyetle karşı durdu. ikinci: Salih Temelin Musulu, üçün lan bu koşunun dcparsı, yukanda da bir müsabaka yapılıyor zannederlerdi. kat hakem muayyen olan saati doldurun lâyimle başaltı pehlivanlanndan Manisalı Üçüncü devre çok iddiah bir şekilde cü dc Rokteuer'in Lâlesi. Bahsimüşte sö'ylemiş olduğumuz veçhile fena şartlar Maamafih ışe bu şekilde başlamak se cıya kadar oyunu uzattı, eğer müsabaka Halil arasmda on beşer dakikadan üç başladı. Tekirdağlı rakibinin karşı koy « mere vermekte gecikmedi. Bizim meşhur beş dakika daha devam etseydı, 22 oyunfekte; ganyan 160; plâseler de: 100, içinrde verildi. Oya adındaki tay da birindevre üzerinde cereyan etti. îki pehlivan 215 ve 260 kuru$ verdıler. ciliğini bilhassa, cokeyinin güzel idare koşucu Besim, yıldmm süratile Beykoz cu da yere serilmiş olacaktı. Hakemin, o da birşey yapamadı ve maç beraberlikle masını bertaraf ederek İbrahimi alta al « mağa başladı. İbrahim bütün bu alta Bu koşunun favorisi olan Ceylân VII sine medyundur. Üçüncü olan Yılmaz kalesine inerek ilk golü yapmak suretile, yunun bittiğini bildiren düdüğü, fulbol atletizmin futbol için nekadar elzem ol culara, cehennem azabmdan kurtulduk bitti. düşmelerden minder kenarına kaçmakla daha çıkışta başı aldı ve hiç rahatsız Kayanm koşusu çok iyi idi. Kara Alinin galibiyeti duğunu isbat etti. larmı müjdeliyordu. Sahadan çıkanlar, kurtuldu. edilmeden birincilıği kolaylıkla kazandı. Beşinci koşu (Hendikap) Beş dakikalık bir aradan sonra Yeni Biraz sonra Sedad ikinci, millî ta kendılerini denizin serin sularına attıktan Bir aralık iki güreşçi minder dışmda İkinci koşu Dört atın girdiği, üç yaşındaki yerli kımın eski ve şöhretli kalecisi olup gaze sonra ancak kendilerine gelebildiler. Zelândalı Corc Modrin'le Kara Ali rin yere düştüler. Hü;eyin orada İbrahimin Üç yaşında ve sene içinde kazancları yarımkan İrtgiliz atlarına mahsus günün ge çıktılar. sırtmı yere getirdi. Fakat ondan evvel 500 lirayı doldurmıyan yerli haliskan bu son koşusunun mesafesi 1400 metre iGüreş başlar başlamaz Ali derhal Ye hakem güreşin bırakılmasmı ihtar eden îngiliz atlarına mahsus; mesafe: 1800 di. Bu koşuda birinciliği Celâl Bayann ni Zelândahyı altına aldı. İki pehlivan müteaddid düdükler çaldığı için bu tuş metre. Bintepesi, Mareşa! Fevzi Çakmağın minderin bir ucundan öbürüne kadar yu sayılmadı. Bunun akabinde İbrahim tekBu yanşa iki hayvan iştirak etmişti. Ropu ikinci, I. Nalçinin Alceylânı da varlana yuvarlana gittiler ve ayağa rar ayni vaziyete düştü ve gene kaçarak Neticede: Kara Osraanm Şipkası birin üçüncü oldular. kalktılar. Biraz sonra Ali başını hasmı kurtuldu. Nihayet sonlara doğru Hüseci, S. Omurtayın Ateşi ikinci oldu. Bahsimüşterekte; ganyan: 450; plâBahsimüsterek: ganyan 110 kuruş seler de: 1 70 er kuruş verdi. nın bacakları arasına kaptırdı. Bu vazi yin hasmını ring ortasında da altına al « verdi. Çifte bahis ise îstanbulda ilk defa göyette hasmı ona, bir perende attırmağa mağa muvaffak olduysa da İbrahim bu« 355 lira mükâfatı olan bu güzel yarışa rülen bir meblâğ verdi. Dördüncü yançalışırken o da başını kurtarmağa çalışı nu da tuşla mağlub olmadan savuşturdu şm birincisile son koşunun talihlileri bir maatteessüf sadece iki hayvan iştirak etyordu. Nihayet zor oyunu bozdu, Ali ve güreş kırk beş dakika sonunda berabeti. İlk haftaki yarışların, birisinde birin puvana mukabil iki yüz lira kazandılar. başını kurtararak ayağa kalktı. Ali Av re ilân edildi. Bu koşunun asıl favorisi nedense cilik kazanmış olan Şipkanın bu defa da upa güreşçilerinin tatbik ettikleri bütün Şeref kulübü birinciliği elden kaçırmıyacağına muhak Alceylândı. Fakat yanş Mareşal Fevzi numaraları gösteriyor ve bunlara acı kuvBeşiktaş muhitinde Şeref kulübü is kak rmzarile bakılıyordu. Nitekim öyle Çakmağm Ropu ile Başvekil Celâl Bavetini de katarak büsbütün muvaffak o mile yeni bir kulüb kurmak için alâkadar oldu ve Şipka yegâne rakibini büyük bir yann Bintepesi arasmda bir düello şekluyordu. Yeni Zelândalı bir çok müşkül makamlara müracaat edilmiş ve kanunî linde cereyan etti ve neticede, Bintepe kolaylıkla geçerek birinciliği kazandı. vaziyetlerden meharetle kurtulmasını be muamele ikmal olunmuştur. Kulübün yakolaylıkla birinci oldu. Alceylân, kenÜçüncü koşu cererek usta bir pehlivan olduğunu müte kında faaliyete geçeceği haber verilmekDört ve daha yukarı yaştaki yarımkan disine gösterilen itirrada hiç de lâyık deddid defalar ispat ettikten sonra birinci tedir. ı Gazeteciler takımı sahaya çıkarken ve haliskan Arab atlanna mahsustu. Me ğildi ve berbad bir koşu yaptı. Büyük aşk romanı: 3 Nakleden: HAMDt VAROĞLU r lığa ahşan gözlerile biraz daha dikkatle bdkınca, karşıstndakinin güzel bir Doktor Şefik ve annesi, Uluca çiftli gene kız olduğunu görür. Gene kız, hidği ashibi Cevadın daveti üzerine, oto detli bir lisanla, çoban olmadığım sö'ymobille İzmite hareket ederler. Doktor ler ve aralannda geçen kısa bir münaŞefık esasen îstanbuldan o sırada uzakkaşadan sonra, doktor Şejiğe, yanlış yolaşmak mecburiyetindedir ve kimseye la sapmış olduğunu, asıl yolun biraz dagörünmemek için tren seyahatine otoha ileride bulunduğunu anlatır. Doktor mobili tercih etmiştir. Şefik, gene kızın yanından istemiyeerk Yolun yarısında, ortiahk kararırken, aynlır, otomobiline biner, onun tanf etotomobil dar bir yolda önüne çıkan bir tiği yolu tutar. inek sürüsü yüzünden durmağa mecbur Maamafth, onun mizacındaki bu seolur. Doktor Şefik ileride, karaltı içinbatsızlık, belki de mesleğinin icab ettirde bir kadının oturduğıınu görür ve çoban olduğunu tahmin ettiği bu kadına, diği bir haldi. Zira, doktor Şefik, işinin sürüyü yoldan çekmesi için seslenir. başındayken, büsbütün başka bir adamFakat kadın aldırmaz. Doktor Şefık, bir dı. Kliniğinin yahud kabinesinin eşiğin kere daha seslendikten sonra, sağır ol den içeri adımını atar atmaz asıl şahsiyeduğu için sesini duymadığını tahmin et tini derhal takmırdı. tiği kadının yanına yaklaşır, omuzunu Otuz iki yaşında olduğu halde, en dürter, ona, sert bir lisanla hitab eder. şöhretli meslektaşlannı, müşkül ve tehliLâkin, ondan hiç beklemediği düzgün keli operasyonlarda kendisine müracaat bir ifade ile, ayni şekilde sert bir mu ettirecek kadar parlak bir mevki kazankabeleye maruz kalarak şaşalar. Karan mıştı. Fazla olarak şansı da yardım et İki günlük kısmın hulâsası J miş, başkalarının delilik telâkki ettikleri birkaç operasyonu muvaffakiyetle başarmış, ismini tıb âlemine tanıtmıştı. Şimdi müşterisi günden güne artan, bilhassa kadınlar arasında çok fazla rağbet kazanan bir doktordu. Raika Hanımefendi, bütün haşaniığına, bütün havailiğine rağmen kendisıie iftihar ettiği oğlunun hayatına aid safhaları böylece gözönünden geçirirken, otomobil, kuvvetli fenerlerinin ışığile karanlıkları delerek ileri atılıyor, doktor Şefiğin, vakit fazla geç olmadan varmak istediği îzmite doğru yol alıyordu. Birdenbire, motör, gayritabiî sesler çıkardı ve otomobil, hayra alâmet sayılamıyacak şekilde yavaşladı. îçeride, mantosuna bürünüp uyuklamağa başlıyan Raika Hanımefendi, silkinerek doğruldu: Ne var Sefik. Ne oluyor? Araba, takati kesilmiş gibi, git gide ağırlaşmış, nihayet büsbütün durmuştu. Şefik direksiyonu bıraktı, yere indi: Bir şey oluyor amma ne olduğunu daha ben de bilmiyorum. Dedikten sonra radyatörün kapağını açtı, muayeneye koyuldu. Muayene uzun sürdü. Doktor Şefik, cebinden elektrik fenerini çıkarmış, kalb sektesi gibi anî bir arıza ile hareketten kalan motörün hastalığına teşhis kovmak için her tarafını birer birer gözden geçiriyor, fakat birsey bulamıyordu. Neresinde ne bozukluk oldu acaba? diye söylendi. Benzin kusursuz geliyor. Görünürde sakatlık da yok. Neden çalışmıyor? Lâmbasını radyatörün içine uzattı; bujileri, karbüratürü, manyetoyu muayeneden geçirdi, hiçbir şey anlıyamadı. İnsan vücudündeki arızaları bir bakışta bul mağa alışık aözleri otomobil mekanizmasının cansız katıhğı karşısında âciz kalıyordu. Doğruldu, annesinin yanına geldi: Vaziyet fena, dedi. Yarı yolda kaldık. Raika Hanımefendi telâsa düşmüştü: Eyvahlar olsun! Şimdi ne yapacağız Şefik? İyice muayene ettin mi oğ lum? Muayene etmekten ne çıkar? Makine işine aklım ermez! Hele bu yeni motörler insana bazan öyle oyunîar oynuyor ki! Raika Hanımefendi, gitgide artan bir telâş ve korku içinde, etrafına bakındı. Kırları şimdi tamamen örten gece ka ranlığı, gözüne, bir düşman gibi korkunc mam Şefik; onu aklından çıkar. göründü. Fırtına başlangıcına benziyen Raika Hanımefendi, bu son sözlerî serin bir rüzgâr çıkmıştı. Yolun iki tara söylerken mantosunun eteklerini topla fına dökülüp birikmiş kuru yapraklar, mış, otomobilden inmişti. Doktor Şefik, bu rüzgârın önüne katılmış, engin sessiz müşkül mevkideydi. Yol, iz bilmediği bu liğin ortasında, vücude ürperti veren hı yerlerde, annesinin ağır adımlarile yola şırtılarla, pürtelâş kaçışıyorlardı. Hava çıkmak, köy aramak, tekrar sakat oto yı, rutubetli bir toprak kokusu kaphyor mobilin yanına dönmek kimbilir kaç sadu. at sürecekti. Yollarda sabahlamak işten Raika Hanımefendi, otomobilin pen bile değildi. Onu bu fikrinden döndürcerelerinden, gecenin esrarını, korkulu meğe çalıştı. bakışlarile bir kere daha araştırdı. Son Çocukluk ediyorsunuz, anne, dera, endişeli gözlerini oğluna çevirdi, su di. Evvelâ, nereden şoför tedarik edecealini tekrar etti: ğimi bilmiyorum. Bir eve tesadüf edin Simdi ne yapacağız Şefik? ciye kadar kimbilir kaç kilometre yol yü Bir tek çare var anneciğim. Siz bu rüyeceğim. Bu yorgunluğa siz tahammül rada kalıp beni beklersiniz. Ben geri dö edemezsiniz. Sonra dı, sizin ayağınızla ner, en yakm köyde bir şoför bulup ge yola çıkınca mesafe birkaç misli uzar. Hem otomobili kır ortasında kime ematiririm, otomobili tamir ettiririz. Allah etmesin! Dağ başında yap net edip bırakıyoruz? O da ayrı mesele. yalnız kalıp kurdlara kuşlara yem o!ma Kır oriasmda kendım kalmaktansa ğa vaktim yok. Sen şu motöre bir kere otomobili bırakmağı tercih ederim, oğ daha iyice bak da belki düzeltmenin ça lum. Hiç beyhude ısrar etme, kalamam. resini bulursun. Doktor şefik, ısrann hakikaten beyhu Nekadar dikkatli muayene etsem de olduğunu görüyordu. Annesinin ar faydası yok, anne. înad etti, yürümiye zusuna naçar boyun eğdi. Fakat ış bu cek. Beyhude vakit kaybetmektense Be nunla bitmiyordu. Asıl mesele, bu kapnim dediğimi yapmak en doğrusudur. kara gecenin ortasında, bu yabancı yert Öyleyse otomobili bırakır, beraber lerde istikamet tayin etmekteydi. gideriz. Ben burada yalnız başıma kala(Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: