1 Ağustos 1938 CUMHURİYET BİNİCİÜ Süvari ekipimiz yeni atlarla çok kuvvetlendi Alman, Italyan ve Fransız ekipleri de şimdiden takviye edlimekte olduğu için, 1939 müsabakaları çok çetin olacaktır ATCILIKVE Iktısadî hareketler İhrac mallarımızın navlunları Ihrac mevsimine girmeğe başladığımız sırada ihrac mailanmıza ecnebi vapur kumpanyalarınca fatbik edilen navlunların arzettiği ehemmiyet de tekrar gözönüne gelmektedir. Istanbulda olduğu gibi, bütün ihracat Iimanlarımızda, şu sıralarda piyasayı düşündüren başlıca mevzulardan biri de budur. Geçen sene, önümüzdeki ihrac mevsitninde ihracat ırıallanmızı yabancı limanlara, kısmen olsun kendi vapurlarımızla nakletmek hususunda, gene bu sütunda yaptığımız temenni maalesef ta hakkuk etmemiştir. Fakat bir taraftan yeni vapurların birbiri ardınca gelmekte oluşu, diğer taraftan Celâl Bayar hükumetinin şilepçilik işlerine verdıği ehemmiyetin bir tezahürü olarak üç yeni şilepin birden gelişi ve yeni ikisinin daha mubayaası için müzakerelerde bulunulmakta oluşu bu umumî arzunun tercümanı olan temennimizin gelecek ihrac mevsiminde yerine gelmiş olacağıni göstermektedir. Gelen malumata göre, her sene ihrac mevsimi başında ecnebi vapur acentalarının göstermeği artık bir itiyad haline getirdikleri müşkülât ve fiat yükselmesini önlemek için, İzmirde, acentaların da iştirakile bir toplantı yapılmış ve navlun tarifeleri üzerinden mühim tenzilât yapılması temin olunmuştur. Diğer taraftan Mersinden yapılacak ihracat için de kumpanyalann tenzilât yaptıkları haber verilmektedir. Şu hareketlerin, yaklaşmış olan ihracat mevsiminde kumpanyalar ve acentalarla her sene başgösteren ihtilâfarın bu sene görülmesi için bir hızlı adım olması temenni olunur. Fakat gene şunu söylemekten kendimizi alamıyacağız.: Bütün bunları önlemek için yapılacak başlıca hareket Türkiyeden Avrupa li manlarına giden transportların arasına Türk bayrağını taşıyanların iltihakını temindir. laOır KÛŞE Dalga nevileri 6 * PENCERESİNDEN Huysuz Girid Yazan: Prof. SAL1H MURAD duymıyan sükunet mıntakaları vardır. İngilterede harb içinde Silverstovn cepaneliği patlamıştı. Gerek orada ve gerekse sonradan Moskovadaki büyük bir cepane patlamasında yapılan tetkikler sesin her tarafta duyulmadığını ve aralarda sükunet mıntakalarının bulunduğunu gösteriyor. Havanın suhunet farkından müte vellid olan bu hâdiseler kısa radyo dalgalarının intişarına benzer. Buna sonradan gene temas edeceğiz. Ses hakkında epey şeyler öğrendik. Şimdi seslerin radyo ile gönderilmesi sebeblerini anladık değil mi? Eğer radyo usulünü bulmasaydık sesi havadan bu kadar uzaklara gönderemezdik. Size bunun canlı bir misalini söyliyeyim. Ben burada, Istanbul Radyosu stüdyosunda bir mikrofon önünde söylüyorum. Ağzımdan çıkan ses takati saniyede 2000 erg (1) dir. Bunu amelî vahidle, yani kilogrametre ile söylemek lâzım gelirse bir kilogrametrenin yüz binde ikisi kadardır. Yani ben burada 50,000 saniye (ki bu da takriben 14 saat kadar eder) kadar söz söylemiş olsam ağzımdan çıkan enerji bir kilogram ağıhğındaki bir cismin bir metreden düş mesile yaptığı iş kadardır ( 2 ) . Halbuki bu mikrofonun bağlı olduğu îstanbul radyosu anteninden her saniyede çıkan enerji 500 kilogrametredir. Demek ki îstanbul radyosu benim sesimi 25,000,000 defa büyültüyor ve öyle etrafa yayıyor. O halde 25,000,000 ağız bir araya gelip beraber bağırsalar ancak İstanbul radyosu anteninden çıkan enerji kadar çıkarırlar. Bu da ses dalgası olacağından dolayı gene pek uzaklara gidemezdi. Çünkü, yukarıda söyledığim gibi. ses dalgası çabuk söner. İşte bundan dolayı sesleri radyo ile uzaklara gönderebiliyoruz. Bu sözlerin hepsi radyonun faydasını anlatmak içindir. Şimdi sıra geldi, sesin radyo ile nasıl gönderildığine. Bunun için evvelen radyo yahud elektrik dalgalarını anlamak lâzım. Bunun için de biraz elektrikten bahsetmeliyiz. Bu da faydah olacak. Çünkü bugün anladığımıza göre herşej* elektrikten yaratılmıştır. O halde, elektrik nedir? Bu suale gelecek makalede cevab vereceğiz. • (*) Sallh Muradın ilk yazılan 2, 11, 22, 27 ve 29 temmuz tarıhli nushalarımızdadır. (1) Erg, fizikte en kuçuk iş vahidi olup bir kılogrametrenin takriben yüz mllyonda biri kadardır. (2) Halbuki ben ayaklarımın ucuna basarak topuklarımı yerden kessem 3 kilogrametrelık iş yaparım. Bu halde 150000 saniye (yani 42 saat) konuşmakta sarfettiğım ses kudreti ayak parmaklarının ucuna basıp da kalkmağa muadildir. Yeni ahnan en kıymetli iki hayvandan biri olan Jüstokor Süvari ekipimizin komutanı Binicilik Okulu Müdürü kurmay albay Cevdet Bilgişinin riyasetinde ekipin güzide binicilerinden yüzbaşı Cevad Kula ve mütehassıs muallim Taton'dan mürekkeb heyet, Fransadan 17 hay\'an alarak şehrimize döndü. Daha evvel de iki at satın alınmış ve bunlar ekiple beraber Istanbula gelmişti. Böylece, ekipimiz, bu sene, •19 yeni hayvan kazanmış oluyor. Bunları sırasile gözden geçirelim. 1 Troysa: Romanyada doğmuş halis kan îngiliz, 12 yaşında. 2 Justaukorp: Yarım kan Îngiliz, 6 yaşında. 3 Kaki: Yanm kan îngiliz, 5 yaşında. Bu hayvan 2,38 metre atlıyarak yüksek atlama dünya şampiyonluğunu kazanan ve başka hiçbir hayvan bu rökoru kıramadığı için hâlâ şampiyonluğunu muhafaza etmekte olan Volovan'ın kardeşidir. 4 Fatalist I I : Yarım kan îngiliz, 11 yaşında. 5 Kiva: Yarım kan îngiliz, 6 yaşında. 6 Kanat: Yarım kan îngiliz, 7 yaşında. Bu altı hayvamn altısı da terbiye görmüş, atlı mâni müsabakalarına girmiş hayvanlardır. Bugün için beynelmilel müsabakalara girebilecek vaziyettedjr ler. 7 Lilyan: Yanm kan îngiliz, 5 yaşında. 8 Pöti Dük: Yarım kan îngiliz, 5 yaşında. 9 Lili: Yarım kan Îngiliz, 5 yaşında. Bu üç at da, geîecek sene beynelmilel müsabakalajra girebilecek yaşta ve vaziyettedirler. Bunlar 1940 Olimpiyadlarına iyi yetişmiş alarak iştirak edebileceklerdir. 10 Jerom, 11 Naçalo, 12 Neron, 1 3 Nıko. 1 4 Nemfüs, 1 5 Nilun, 16 Silronel, 17 Nigara, 18 Brompör, 19 Na^far. Hepsi yarım kan Anglo Arab ve hepsi de üç buçuk yaşında olan bu 10 tane genc at, şimdiye kadar beynelmilel müsabakalarda birçok birincilikler alarak şöhret kazanmış kıymetli hayvanların kardeşleri veya kardeş çocuklarıdır. Fransızlarm Olivet'i, Holandalıların Ernika'sı, İtalyanlann Judeks'i gibi atçılık âleminde herkesin bildiği atların soyun dan ve onlann yakın akrabası olan bu 10 hayvanın bu sene Binicilik Okulu muzda terbiyelerine başlanacaktır. Bunlar da iki, üç senelik bir talim ve terbiyeden sonra, ekipimizin en kıymetli hayvanları arasına gireceklerdir. Bu genc hayvanların kardeşi veya kardeş çocuğu olan Judeks, 12 yaşında iken İtalyanlar tarafından 11,200 liraya satın alınmıştır. Holandalılann aldıklan Ernika ise bugün en az 10,000 lira kıymetindedir. Ekipimiz için yeni alman hayvanların kıymetlerine gelince, 500 ilâ 2500 lira arasındadır. Tay denilecek kadar genc olanları üstüste 500 liraya alınmıştır. En pahalıları ise Jüstokor II ile Kakidir ki, bunlann beheri 2500 küsur liraya alınmıştır. Diğerleri ise 800, 1000 ve 1500 lira kıymetindedirler. Ekipimizin kıymeti, bu yeni hayvan Iarla çok artmıştır. Bu artış hem bugün, hem de yarın içindir. Çünkü, 1 ilâ 6 numaralı hayvanlar, hemen beynelmilel müsabakalara girebilirler. 7, 8 ve 9 nutnaralı hayvanlar da bir, bir buçuk sene sonra ekipe dahil olabilirler. Genc hayvanlar ise, iki, üç sene sonra müsabakalara iştirak edebiiirler. Demek ki ekip kademeli bir surette bugün, yarın ve öbür gün için takviye edilmiştir. Yeni ahnan atlarla ekipin kudreti Önümüzdeki seneye muhakkak olarak asgarî bir misli artmış addedilmektedir. Şimdi, bütün mesele, hayvanları iyi talim ve terbiye etmekte, muntazam idman ettirip iyi hazırlamaktadır. Süvari Binicilik Okulumuzun müdürleri, mu^llimleri, subaylarile bu işe azamî ehemmiyet ve itinayı göstereceğine, bu sene kazanılan zaferleri elden kaçır mamağa çalışacağına şüphe yoktur. Ö nümüzdeki sene için, bilhassa 1 den 6 ya kadar, sıra numarası verdığimiz 6 hayvana, bunların arasmda da Jüstokor ile Kaki'ye büyük ümidler bağlanmakta dır. 3JC !}* "t* dar Bu münasebetle 1935 ten 1938 e ka4 senedir iştirak ettiğimiz atlı mâni Süvari Binicilik Okulunun kıymetli müdürü kurmay albay Cevdet Bilgişin müsabakalarında birincilikten onunculu ğa kadar aldığımız neticelerin bir bilânçosunu okuyuculanmıza arzetmek istiyoruz. 1935 senesinde Niste: 1 ikincilik, 4 üçüncülük, 3 altıncılık, 1 sekizincilik olmak üzere 9 defa derece alınmıştır. Viyanada: 2 birincilik, 1 üçüncülük, 6 dördüncülük, 1 altıncılık olmak üzere 10 defa. Ahın'da: 1 birincilik, 1 üçüncülük, 1 beşincilik, 5 altıncılık, 1 sekizincilik, 1 onunculuk olmak üzere 10 defa. Peştede: 1 birincilik, 1 üçüncülük, 1 altıncılık, 2 yedincilik, 1 onunculuk olmak üzere 6 defa. Böylece 1935 te, dört şehirdeki beynelmilel müsabakalarda, 35 defa derece alınmıştır. 1936 senesinde Berlinde, Olimpiyad müsabakalarında ahnan birkaç dereceden başka, Ahın'da: 1 sekizincilik. Viyanada: 1 ikincilik, 1 üçüncülük, 1 dördüncülük (ekip müsabakası), 2 beşincilik, 1 altıncılık, 2 yedincilik, 1 onunculuk olmak üzere 9 defa. 1936 da bu iki şehirde yapılan müsabakalarda 10 defa derece alınmıştır. 1937 senesinde Romada: 1 dördüncülük, 1 sekizincilik olmak üzere 2 defa. Pariste: 1 beşincilik, Londrada: 2 berabere birincilik, 1 ikincilik, 1 dördüncülük, 2 beşincilik, 1 altıncılık, 1 onunculuk olmak üzere 8 defa derece alınmıştır. 1937 de, üç şehirde yapılan müsabakalarda 1 1 defa derece ahnmıştır. 1938 senesinde Niste: 1 (ekip müsabakası), 2 ikincilik (biri ekip müsabakasında), 2 üçün cülük, 5 dördüncülük, 1 beşincilik, 1 altmcılık, 5 yedincilik, 1 sekizincilik, 3 dokuzunculuk, 4 onunculuk olmak üzere 25 defa. Romada: 1 birincilik (Mussolini kupası), 2 ikincilik, 1 dördüncülük, 1 be Evvelki makalede su dalgalanndan bahsettik. Ses dalgaları bu tıpten değil dir. Ses dalgalarını bir helezonî yayla (bir yaylı terazinin yayile) izah edelim. Böyle uzun bir yaym bir ucunu duvara bağlıyalım, diğer ucunu bir çekip bir bırakahm. Bu sırada yaya boylu boyunca bakarsak bazı kangalların sıkıştığını ve bazılarının seyrekleştiğini görürüz. Eğer böyle çekip bırakma fıline devam edersek sıklaşmanın seyrekleşmeyi takib ettiğini görürüz. Bu ihtizaz veya dalga hareketi yayın boylu boyunca gittiğınden dolayı buna tulânî (yahud uzunlama) dalgalar deriz. İşte ses dalgaları bu tiptendir. Hulâsa, ses enerjisi havada giderken hava zerreleri bir rakkas topu gibi bir ileri ve bir de geri gider. Bir rakkas topunu kendi haline bıakırsak rakseder, nihayet durur. Çünkü havanın mukavemeti rakkas to punu d«rdurur. Rakkas topunun boyuna raksetmesi için mütemadi bir surette beslenmesi lâzımdır; duvar saatlerindeki pandüllerde ve yahud çocuk salmcakla nnda olduğu gibi. Anneler salıncak ipıni mütemadiyen çekmezlerse salıncak nihayet durur. Kolan salıncağında mütemadiyen iğilip kalkmak suretile salıncak tahtasına kuvvet tatbik etmezsek o salıncak da durur. İşte ses dalgası da böyledir. Memba durursa ses enerjisi nihayet söner. Banyo ederken musluğu biraz açınız, banyo suyunun yüzünde mütemadi dalgaları görürsünüz. Musluğu kapayınca dalgalar söner. Bir yaz günü rakid bir göl veya deniz kenarına gidelim. Denize bir taş atalım. Bir dalga hareketi hasıl olur. Fakat bu dalga havuzda olduğu gib' gölün veya denizin öbür tarafına kadar gitmez. Neden? Çünkü taşın su yüzüne verdiği enerji ancak bir miktar suyu müteessir eder. Öbür tarafı olduğu gibi kaF.C. lır. Bir vapurun, deniz yüzünde yaptığı dalgalar ancak kısa mesafelere kadar gider. Deniz yüzündeki koskoca dalgalar Yerli Mallar sergisinde Onuncu Yerli Mallar sergisi dün on denizin içinde birkaç metreye kadar tesir binlerce kişi tarafından ziyaret edilmiş eder. Alt tarafta mutlak sükunet mmtatir. Günün pazar olması, havanın kası var. çok sıcak bulunmasına rağmen sergide Ses enerjisi de böyle. Bir insan sesi bir akşama kadar kalabalığı eksiltme iki kilometreden duyulduğu halde, davul miş ve bu kalabalığa karşı zaman zaman kapıyı kapatmak mecburiyeti ha sesi daha uzaktan, top sesi daha çok uzaktan, bir cepaneliğin patlaması daha sıl olmuştur. Serginin kaparunasına tamam bir haf çok uzaktan ve bir yanardağı indifaı ise ta kalmıştır. Önümüzdeki pazar giinü daha pek çok uzaktan duyulur. Görülüakşamı sergi saat onda kapanacak ve yor ki enerjinin gidebildiği mesafe membu suretle yerli mallar sergileri tama ba enerjisine ve vasata bağlıdır. Bu kamen tarihe kanşmış olacaktır. O akşam nun her nevi dalga hareketi için caridir. sergi radyosunda halka hitaben bir nu Bu nokta biraz karışık olduğundan biraz tuk söylenerek yerli mallar sergisinin sonraya bırakıyorum. Yalnız bir noktayı bir tarihçesi yapılacaktır. unutmıyalım. Bir cepanelik patladığı zaman ses her tarafa yayılır ve epey uzaklaAv eti pişirirken ra kadar gider. Fakat ortalarda sesi hiç Nişantaşmda Muradiye Dere soka ğında 53 numaralı evde oturan 12 ya şmda Lutfi ile arkadaşları Faruk ve Hasan, Dere sokağmda kuş avladıktan sonra bunları pişirmek istemişler ve kırda ateş yakmışlardır. Ateş, etrafa sirayet ıimtlP^MK edince yagın çıkmış ve iki dönüm aı^zi yandıktan sonra itfaiye tarafından söndürülmüştür. air Omere göre: Fenike'nin ilk hükümdan Acenor'un Oropi adl1 çok güzel bir kızı vardı. Jüpiter ona gönül verdi, öküz kılığına girerek bir çimenlikte önüne çıktı, göz süzüp kuyruk salhyarak kendine alâkalandırdığı kızın bir aralık sırtına binmesinden istifade etti, denize atlay.p yüze yüze Girid adasına geldi ve Oropi ile bir müddet aşk hayatı yaşadı. Tarihten önceki devirlerin en yüksek medeniyetine ismi verilmiş olan Minos işle bu aşkın mahsulüdür! Şair Heziyod'a göre: Minos büyüyüp Giridde hükümdar olduktan ve Pasifai ile evlendikten sonra bir gün deniz ilâhı namma kurban kes mek istedi. Fakat o ilâhın kendine yolladığı öküze kıyamıyarak hayvanı ahıra koydu. îlâh da gazaba gelerek öküzü kudurttu, Giridlilerin üzerine saldırttı. Ayni zamanda Minos'un karısı Pasifaiye o öküzle aşk yapmak iştiyakını aşıladı. CıİRin boğa, önüne çıkanı boynuzh yarak kırları dolaşırken Pasifai de «sevgilisinin ardında koşan mecnun bir âşık» şuursuzluğile onu takib ediyordu. Nihayet mühendis Dedal, kadınm imdadma yetişti, bir alet icad ederek öküzü onunla yakaladı ve başka bir aletle de Pasifai'yi öküzün visaline nail etti. Bu izdivacdan başı öküze, vücudü insana benziyen meşhur Minotavros doğdu! Tarihe göre: Gind adası orta Asyadan Ege mıntakasına göceden Akaların, Torların ve daha sonra Etilerin, Firiklerin, L<itlerin elinde gittikçe serpilip olgunlaşan bir medeniyet hayatı yaşamış ve Helen manzumesine girmek yüzünden içtimaî karakterini azcok değiştirdiği bir sırada RomaIıların bayrağı altına sokulmuştu. Bi zanslılar Giridd« Romalılarm halefi oldular, fakat adayı Arablara karşı mü dafaa edemediklerinden Minos medeni yetinin beşiği (827) yılında islâmlarm eline geçti ve vüz otuz beş yıl o ele bağh kaldı. (962) de Bizanslılar fırsat bulup adayı geri aldılar, sonra Venediklilere kaptırdıIaT. Onlar da adayı yirmi beş yıl süren kanlı bir muharebeden sonra Osmanlı Türklerine terkettiler. Türkler 24 haziran 1645 te adaya çıkmışlar ve 1669 da son Venedik askerini oradan sürüp çıkarmişlardı. Tam bir bucuk asır Giridde sükun hüküm sürdü, halkla hükumet evlâd ve baba durumunda kaldı. Lâkin 1825 te yüzgösteren Mora fetretini idare edenler Giridlileri de kışkırttıklarından ve mahud öküz hikâyelerini onlara hatırlattıklarından o yıl içinde îsfakya'da bir ayaklanma oldu. İsvancılar öküz kılığına giren Jüpi ter'i, deniz ilâhı tarafından adaya gönderilip de kudurmak sebebile dört yanına saldıran boğayı taklid ediyorlardı, isîâm köylerinin altını üstüne getiriyorlardj. Mısır valisi Mehmed Alinin Giride de vali yapılması bu isyanın sönmesini temin etti. Fakat Jüpiter'i ve mahud boğayı taklid etmek hevesi Giridlilerin iliğinde yaşar kaldı. Yedi Akdeniz adasının în i giltere tarafından genc Yunanistana bağışlanması (1863) üzerine bir ayaklanma daha oldu, binlerce Türk öldürüldü^ Babıali, bu isyanı kuvvetten ziyade korkak bir siyasetle bastırmak istediğinden meşhur Halepa mukavelesini imzaladı ve Giridlilere birçok imtiyazlar verdi. Üçüncü Napolyon'un meşhur Fuad Paşaya: Giridi kaça satarsınız? Diye sorup da: Aldığımız* fiata! Cevabını alması da işte bu 1863 is yanını takib eden yıllar içinde vukua gelmistir. Avrupa, Mora isyanını na,sıl himaye ettiyse Girid ayaklanmalarını da öylece iltizam eylediğinden adanm Osmanlı împaratorluğile alâkası gitgide azaldı ve 1913 Balkan Harbinden sonra tamamile kesildi. Lâkin huy canın altında olduğu için Giridin huysuzluğu hâlâ geçmedi. Çünkü 1863 te Türklere karşı isyan bayrağı kaldıran Haci Mihali'nin yerinde bugün Venizelos'un yeğeni Mikotakis'leri göriiyoruz. Giridliler mazurdur: Mjnotav ros'un büyük cedlerinden biri olduğunu tevehhüm eden bir halktan da koyun gibi sessizlik beklenecek değil a. I îngiliz ordusunun çeşnicibaşısı şincilik, 1 altıncılık, 1 yedincilik, 1 sekizincilik olmak üzere 8 defa. Varşovada: 1 birincilik, 2 ikincilik, 1 dördüncülük, 2 beşincilik, I altıncılık olmak üzere 6 defa. Böylece 8 zabit ve 16 hayvandan mürekkeb en kuvvetli ekirçje, en iyi ha zırlanmış olarak iştirak ettiğimiz 1938 müsabakalannda 39 defa derece aldık. •P *§* 1 * Ekipimizin bu yıl daha iyi çalışıp hazırlanacağma şüphe yoktur. Güzide süvarilerimiz, hem Mussolini kupasını el den kaçırmamak, hem de 1938 deki zaferlerimizin sadece talih ve tesadüf eseri Londra Birçok meşhur lokantaların sahibi bulunan İzodor Salum olmayıp kılıcımız hakkı olduğunu isbat îngiliz ordusunun resmî çeşnicibaşısıdır. Harb ve sulh zamanlarında etmek için, gerek müsabakalardan evvel, efrad kışlalannı ve askerî mektebleri dolaşarak yemeklerin fena pişiril gerek müsabakalar esnasında ellerinden memiş olmasma nezaret etmektedir. geleni yapacaklar, hatta ellerinden gelenin fevkine çıkcnağa çalışacaklardır. Elverir ki ekipin tertibi bozulmasın, müsabaka tecrübeleri artmış olan ekip teşekkülünü muhafaza etsin. Ekip teşekkül ve tertibini muhafaza eder, bütün kış ve baharda iyi çalışılır, yeni hayvanlar iyi hazırlanırsa 1939 miî sabakalarına da kuvvetli şanslarla gireriz. Şunu da unutmamak lâzımdır ki Almanlar, İtalyanlar, Fransızlar şimdiden hazırlıklara başlamışlar, iyi hayvanlar tedarik etmişlerdir. Bu üç ekip, Niste ve Romada, Türk ekipi karşısında uğradıkları mağlubiyetlerin acısını çıkarmağa azmetmişlerdir; bu itibarla gelecek sene müsabakalar daha çetin olacaktır. Fa kat biz, her türlü tedbiri alıp güzelce hazırlandıktan sonra, biraz da talihimiz yâr ve yaver olursa, 1939 da da parlak muvaffakiyetler kazanacağımıza cmin olabiliriz. Şunu da ilâve edelim ki gelecek Londra Londrada kadınlara hava taarruzlarından ve zehirli gazlerden yıl, Londra müsabakalanna da mutlaka korunma dersleri verilmektedir. Dersler büyük bir rağbete mazhar olmakta iştirak etmemiz lâzımdır. ve pek çok talebe bulmaktadır. f Londrada zehirli gazlerden korunma dersleri J M. TURHAN TAN Bir sandal parçalandı înhisarlar idaresine aid Osman kaptanın idare.sindeki motör, Kabataşa doğru gitmekte olan sandalcı Halidin sandalına çarpmış ve batırmıştır. Sandalcı ile sandal içindeki karpuzlar denize dökülmüştür. İnsanca zayiat olmarruştır. Hayırh müşteri Hünkârimammda 12 numaralı evde oturan Halid kızı Mediha Kurtar, muayene olunmak üzere gittiği Uzunhafız sokağında 385 No. doktor Süreyyanm muajrenehanesinde hizmetçilik yapan Vasilikinin yünden mamul bir masa örtüsünü çalarken suç üstünde yakalanaııştır. ^