1 Ağustos SON HAOER. Hâdiseler arasında BEYNELMtLEL PORTRELER: Türk asayişi emmuz güneşinin alev takkesini başına geçiren insan, iyi kötü bütün harikulâdeliklere bu çıldırtıcı sıcaklar içinde baş vuruyor: Tarihte büyük ve küçük ih tilâllerden çoğnun dün çıkan ayda patlak verdiği malumdur. Son Ispanya ihtilâli de, iki sene evvel, temmuz ortalarında çıktığı gibi, üç gün evvel parla yıp sönen Girid isyanı da temmuzun marifetlerinden biriydi. Cinayetler de bu sıcaklarda çoğalıyor: Sabun kazanı, sarışın kadın, Beylerbeyi, kesik baş vak'aları hep şu son bir iki ayın ve bir iki günün mah sulleridir. Arada şimdi hatırlıyamadığımız birkaç büyük cinayet daha var. Bunların hepsi, profesyonel ca niler tarafından değil, bir açlık veya kıskanchk cinnetine yakalanan sabıkasız ve namuslu adamlar tarafından yapıldığı için birer asayiş vak'asından ziyade ahlâk ve irade sürçmesi telâkki edilmelidir. Hükumetçi cephelerden T gelen iki telgraf Barselon hükumetçi kuvvetlerin diin yeni muvaffakiyetler elde ettiğini bildiriyor Barselona 31 Ebro cephesinde hükumetçiler, Gandesa'nm takriben 30 kilometre şimalinde kâin Fayon'da çok şiddetli bir mukavemete maruz kalmışlardır. Daha cenubda Villalba Dölasaz önünde şiddetli muharebeler olmaktadır. Takviye kıtaatmın vürudu Fran kistlerin yerlerinde tutunabilmelerine medar olmuştur. Maamafıh hükumetçiler yeniden bir miktar esir almışlardır. Ebro boyunca Frankist tayyarelerinin pek ziyade faaliyetleri görülmüştür. ı..n Lord Walter Runciman Uzun boyu, zayıf vücudü, sağ gözündeki tek gözlüğü, memleketinde darbımesel haline gelen soğukkanlılığı ve duygusuz görünüşile, hepimizin çocukluğu muzdanberi bellediğimiz İngiliz tipinin timsali olan Lord Runciman, Avrupa sulhunun mukadderatı üzerinde bir hüküm vermek üzere yola çıkmağa hazır landığı şu günlerde şöyle tarif etmek daha doğru olur: Sabık Ticaret Nazırı, sabık Avam Kamaras azası, lâhik Lord lar Kamarası azası, bir îngiliz mizah muharririnin dediği gibi sabık, lâhik ve müstakbel meclisi has azası, dünyanın en büyük gemi kumpanyalarından birinin sahibi, Vestminster Bankın sabık direktörü ve saymakla tükenmiyecek kadar çok meclisi idarenin reisi! Bütün bunlara rağmen, Lord Runciman'ın yıldızı henüz pek yakın bir mazide doğmuştur. 1859 senesinde, babası. İngiliz yolcu gemilerine kamarotlukla girmiş, bütün denizlerde dolaşmış, yememiş içmemiş, para biriktirmiş, nihayet bir kömür nakliye gemisi satm almıştı. Bugün, «Valter Runciman Kampani Limi sı kendisine gelince, Lord Runciman, ted» adını taşıyan muazzam kumpanya kürsüde kendisine takaddüm eden rakibi, a7 evvel söylediği sözferden mamul sinın tohumu işte bu gemi olmuştur. Lord Runciman 1870 de dünyaya lâhlarla yere vurmakta kat'iyyen kusur geldi. Tahsilini, Kembriçte Trinti kole etnıez. Az, kısa, fakat keskin, acı ve kat'î. jinde yaptı ve hiç beklenmedik bir istidad söyler. Lord Runciman'ın neleri sevdiği, negösterdi. Tacir kafalı kamarotun bugünlerden hoşlandığı pek belli değildir. Sevkü tacir yaradılışlı pratik ve maddî oğlu, edebiyatta büyük bir muvaffakiyete mediği şeyler, ekseriyetin sevdiği şeylernamzed görünüyordu. Fakat, asıl şöhre dir. Başta mizahı scvmez diyenler var dır. Fakat bosantradan, tütünden, al tini siyasette kazanması mukadderdi. Lord Runciman'ın siyasî hayatı 1900 kolden, küfürden \e... Loyd Corc'dan de başlar. Avam Kamarasına o tarihte nefret ettiğini bilmiven yoktur. Bu iki şahsiyet arasındaki münaferet intisabını, kısa bir müddet içinde nazırhududsuzdur. Lord Runciman'ın Loyd lık takib etmiş ve Lord Runciman, önce Millî Terbiye Nazırlığma, onu mütea Corc'a karşı beslediği düşmanlık, onun kıb Ziraat Nazırlığma tayin edilmiştir. tarafından da ayni hisle mukabele görür. oyd Corc'un hatıratında, Lord RunciSon Mak Donald kabinesinde, onu Timan hakkında yazılı acı sözler, tarizler, caret Nazırı olarak görürüz. Armatör, ithalât taciri, deniz sigorta tenkidler ve hücumlar o kadar çoktur ki, şirketleri meclisi idare reisi olarak kendi ciddiyetten ayrılmamağı en büyük şiar şlerini nasıl titiz idare ediyorsa, meb'us, edinmiş olan bu adam, düşmanının hatınazır, âyan azası ve siyesî murahhas sı ratındaki o hücumlar mevzuu bahsolfatile devlet işlerini de o kadar hassasi duğu zaman, kendısini, ancak lâtife yoyetle idare eden Lord Runciman'ı, faz ile müdafaa çaresini bulmuştur: Evet, der, öyledir. Zaten hatıra a ciddî bulanlar vardır. 1927 de Cenevrede toplanan bir iktısadî konferansın ım adını verdiği eserinin başmda, oku temel direği olan Lord, 1933 te Lon yucularma hitaben yazdığı bir mukad drada ayni konferansı akamete sürükle deme vardır ki, orada, kitabm müteaddid miştir. Buna, lâtifeye tahammül etmiyen atalarla dolu olduğunu söyler ve özür diler. fazla ciddiyeti sebebdir diyorlar. İşte İngiliz Başvekili M. Nevil Çem berlayn'in Prag'a göndermeği kararlaş/ırdığı Lord Runciman budur. İktısadın rc ticaretin en çapraşık yollannda, cihana parmak ısırtacak kadar meharetle yürümesini bilen, siyaset ve diplomasi sahasında ayni derecede bilgi ve meharet gösteren bu tacir diplomatın, bu son ıyaset alım satımmda dünyayı kârlı çıcaracak yegâne becerikli simsar olduğu, bugün umumî bir kanaat halinde söyleniyor. Mussolini'nin Papa^ ya verdiği cevab Fransız gazetelerini büyük bir telâşa düşürdü Paris 31 Gazetelerin mütaleaları, bilhassa M. Mussolini'nin Papanın nutkuna vermiş olduğu cevaba dairdir. Epok gazetesi yazıyor: cPutjperestliğin daüssılasını hisset mekte olan üçüncü Alman imparatorluğu zimamdarlarınm katolikliğe karşı mücadeleye girişmelerinde ve ırk fikrinin müdafii kesilmelerinde hayrete şayan bir cihet yoktur. Fakat İtalya gibî katolik lâtin an'anesine sadık bir memleketin syni yollara girmesi bizleri şaşırtan bir haldir. Katoliklik ırklar arasında hiçbir fark gözetmemektedir. Papanın da hatırlattığı veçhile katoliklik bütün beşeriyete şamildir. Bunun hıristiyanlığın merkezinde hatırlara getirilmesi iktiza ederdi. Papalık ile mücadeleye girmekte rejim için ciddî tehlikeler vardır. İtalya hükumetinin hattı hareketi ancak bir suretle izah edilebilir: Almanyaya cemüekârlıkta bulun mak. Papa, akfon, basiret ve hakikatin sesini isma etmiştir.» La Repüblik'ten: «Papanın sözleri hıristiyanlık âlemi] de büyük akisler hasıl edecek ve diktatörlere ihmal edilmiyecek ruhanî bir kuvvet mevcud olduğunu ihtar eyliyecektir.» Övr gazetesi yazıyor: <Papa, Mussolini'ye karşı cidalkârane hitabesini irad ederken îtalyada körükörüne Duçeyi takib edenlerin insanî ve ahlâkî vakar hislerini yükseltmek tesebbüsünde bulunmuştur. Bu mübarezede kim kazanacaktır? Diplomatla rın eski/ bir mümessilleri şöyle diyor: Papaya karşı asla kazanmak imkâm yoktur. Şimdi bu mesele günün meselesi olmuştur. Mussolini'nin cevabı her tarafta hayretle karşılanmıştır. Nazilerin İtalyadaki nüfuzu çok büyük nis betler almaktadır.» t Gandesa'nm cenubunda hükumetçi ler kazanmış oldukları mevzileri tah kim etmişlerdir. Barselcna 31 Bir tebliğde şöyle denilmektedir: «Şark cephesinde Fayon'un şimalinde ve Villa dö Lazarko yakınında şiddetli muharebeler devam etmektedir. Düş man şiddetle mukavemet etmekte ise de gayreti boşa gitmektedir. Estramadure cephesinde düşmanm taarruzlan püskürtülmüştür.» (a.a.) ııi" ' ııılllllllllllllllllllllllllilllllllllllllllllllllllllinill İmtiyazlı şirketlerin Arab devletleri konferansı bina muamelâtı Devlet Şurası Maliyenin Teşrinievvelde bir Parlamentolararası konfetereddüdünü varid ransı toolanacak görmüyor Ankara 31 (Telefonla) Bazı imtiyazlı şirketlerin, bu meyanda îstanbul Tramvay ve Tünel, Trabzon ve Ankara Elektrik şirketlerinin eski bina muamelâtı tetkik edilirken bina vergisi muafiyetleri tesis edilmiş olduğu görülmüs, Maliye Vekâleti kanuna uygun olmadığı mülâhazasile tereddüd ettiği bu ciheti Devlet Surasmdan sormuştur. Sura Maliyenin mütaleasını varid görmemiştir. Şam 31 Suriye hükumeti, komşu Arab devletlerile önümüzdeki teşriniev vel aymın ilk haftası için bir parlamentolar arası kongresi tertib etmiştir. Parla mento rejimine malik olmıyan Arab devletleri mes'ul siyasî şahsiyetler gönder mek suretile kendilerini temsil ettirecek lerdir. Kongre tarafından ittihaz edilecek olan kararların Arab memleketlerinin siyaseti üzerinde umumî bir tesir ve şümulü olacağı tahmin edilmektedir. (a.a.) Türkiyede ne Amerika gangster • leri, ne Meksika haydudları, ne de Avrupanm teknisyen ve usta soygunculan, eşkiyaları tarafından yapılanlar tarzmda büyük hırsızlık ve cinayet vak'ası vardır. Türkiye, senelerdenberi, dış ve iç bünyesile tam bir sulh ve asayiş memleketidir. Irak hükumeti Basra petrollerini işletecek Bağdad 31 Vrak hükumeti, Basra petrol rradenlerini işletmeğe karar vermiştir. Bu işletmenin imtiyazı halihazırda Hayfa ve Trablusşam petrollerini işletmekte olan şirkete verilmiştir. Bu şirket, İrak İran hudundaki petrol satıhları müstesna olmak üzere îrak petrol sahalarının monopoluna bilfiil sahib bulunmaktadır. Filistinde dün yeniden kanlı hâdiseler oldu Kudüs 31 Kalikili istasyonu civarında müsellâh bir çete demiryolu işlerinde çahşmakta olan sekiz Arab ameledea mürekkeb bir ekipe taarruz etmiştir. Bu sekiz Arab ortadan kaybolmuşlardır. Ayni mıntakada tedhişçiler, bir Arabı öldürmüşlerdir. Nablusta hükumet memurları birçok kimseyi tevkif etmişlerdir. Beyrut 31 Dün saat 20 de Kudüste Kral Jorj caddesind* iki bomba pat lamıştır. Bu sırada caddeden fazla miktarda insan geçmekteydi. Yedi kişi yaralanmıştır. Suikasd failleri kaçmışlardır. Dolfüs'ün karısî Ingilterede oturacak Bern 31 Ahiren ortada dolaşmış oian şayialara rağmen müteveffa Dolfüs'ün dul zevcesi Almanyaya asla dönmemeğe karar vermiştir. Kendisi ya kmda İsviçre'den ayrılacak ve çocuklarile birlikte İngilterede oturacaktır. Şiddetli bir müsademe Fransaya döşenecek petrol boruları Paris 31 Millî Müdafaa Nezaretine tâbi Karbiiranlar komitesinin 30 haziranda tavin edilmiş olan azası son günlerde ilk defa olarak toplanmışlar ve Atlas Okyanusu sahillerinden Fransa nm merkezine petrol nakli için bir boru insasına karar vermişlerdir. Bu iş için tahmin olunan bütçe, 150 milyondur. Boru tahribata maruz kalmaması için yer altmda yapılacaktır. Kudüs 31 İngiliz kıt'aları ile asiler arasında Taberiye ovasında şiddetli bir çarpışma olmuştur. Beş tedhişçi ölmüş ve birçok kimse yaralanmıştır. (a.a.) Müteveffa Kraliçe Mari'nin ruhu için bir âyin yapıldı Bükreş 31 Dün akşam Kurtea Agreş'te müteveffa Valide Kraliçenin istirahati ruhu için yapılan âyinde Kral, Veliahd, Başvekil Patrik Miron Krestea ve bütün nazırlar hazır bulunmuştur. Ayni saatte memleketin bütün diğer kiliselerinde de âyinler yapılmıştır. Ankarada, jandarma subay mektebi mezunlarma diplomalan verilirken söylediği canlı ve samimî nutukta, Şükrü Kaya: «Emniyeti yalnız şehirlerde ve kırlarda muhafaza etmekle mükellef değiliz.» diyor ve ilâve ediyor: «Asayişin ilk temeli gönüllerde ve zihinlerde kurulmalıdır.» Kudretli Dahiliye Vekilinin bizzat kurduğu polis ve jandarma disiplinile asayişin bu her iki türlüsünü de tesis ederek vatanm her tarafında bir emniyet havası yarattığını bir kere daha söylemenin sırasıdır. En ıssız dağ başlaruıdan en izbe ruh köşelerine kadar dolan bu hava, Türkün toprağından da, uykusundan da eşkiya kâbusunu söküp attı: Yol kesme, dağa kaldırma, ev basma vak'alanndan eser kalmamış gibidir. Asayişten ziyade ahlâk ve terbiye meselesi ve bir çok sosyal tesirlere bağlı olan ihtiras cinayetleri, polisin ihmaline kaydedilecek birer vak'a değildir. Açlık veya Lord Runciman, soğukkanlılığın mükıskanchk gîbi sebeblere ahlâk ve şahhas timsali olduğu kadar, sabnn ve irade zâfı da karıştıkça bu hâdiseler, tahammülün de ta kendisidir. Beyneknidünyanın en atik, en uyanık, en zen eî büyük iktısadî konferanslarda mutlagin ve mücehhez polisinin iki saniye ka günün adamı odur. En uzun nutukarkasını döndüğü yerlerde bile olabi an, alelâde bir fâniden umulmıyacak bir lir, nitekim Avrupa gazetelerinin bi hareketsizlik ve sessizlik içinde, azamî rinci sahifeleri hergün bu nevi ihtiras sabır ve tahammülle sonuna kadar dinlevak'alannın yazıları ve resimlerile mekte, onunla rekabet edecek bir tek ferd yoktur. Dinlerken, bir heykel gibi doludur. camiddir. O esnada onu görenler, dinleSağlık, bir vücudün asayişi demek diği sözlerden hiçbirisini kulaklarında olduğu gibi, asayiş de bir cemiyet zaptermedigini sanırlar. Lâkin, söz sırabünyesinin sağlığıdir. Yalnız bu tarafından bile bakılsa, Türk cemiyeti bir çok milletleri imrendirecek temelli bir sıhhate ve diriliğe sahib görünüyor. ttalyan gazetelerinin neşriyatt Roma 31 Gazeteler, Papanın ırkçıığa ve bilhassa faşizmin ırkçılık temayüllerine karşı yaptığı beyanata M. Mussolini'nin verdiği cevabı tebarüz ettirmektedir. Gazetelerin ilk sayfalarmda, <Duçenin kuvvetli sözleri», «Duçenin sarih sözleri» gibi manşetler var dır. M. Mussolini'nin «ırk meselesinde de ileri gitmeğe devam olunacaktır> ciimlesi de gayet büyük harflerle dızilmiş bulunmaktadır. «Giornale d,Italia» gazetesinde Gayda, ırkçı politikasım izah etmeğe ve rkçılığı ilk defa olarak Amerika Birleşik devletlerinin tatbika başlamış olduğunu isbat eylemeğe çalışmaktadır. (a.a.) Milletler Cemiyetinin hali ve istikbali [Başmakaleden devam'\ Rus Japon kuvvetleri Ziraî sanayie aid mühim arasında çarpışmalar teşebbüsler arifesindeyiz IBaştaraft 1 ind sahifede] [Ba?taraf% 1 ind sahttedel PEYAMI SAFA Kotroceni sarayının kilisesinde yapılan Vaşington 31 Ticaret Nezareti, Nevyork Düblen seferini mezuniyetsiz âyinde Yugoslavya Valide Kraliçesi Mayapmış olan tayyareci Karrigen'e bir ri, Prenses Elizabet ve Arşidük İleana da prensip cezası vermiştir. Nezaret, mu hazır bulunmuşlardır. maileyhin ticarî pilotluk ruhsatiyesini dört ağustosa kadar iptal etmiştir. Bu ceza, Karrigan'm bütün dünyada kazanmış olduğu sempati sebebile hafif tertib edilmiştir. Atina 31 (Hususî) Bütün gaze Paris metropoliteninde teler Giridin Hanya şehrinde zuhur eden bir kaza isyanın manevî mes'uliyetini General Paris 31 Çok şiddetli bir metropo Plâstras'a atfetmektedirler. Plâstras bunliien müsademesi neticesinde arabalann dan evvelki Venizelos isyanmdanberi camları parça parça olarak etrafa savrul Pariste ikamet etmektedir. muş ve hâdise yolcuların pek kalabalık Yutıan Başvekilinin bir telgrafı olduğu bir zamanda vukua gelmiş olduAtina 31 Başvekil Metaksas, Giğundan bunların feryadları etrafı çınlatmıştır. Üç kişi yaralanmıştır. Hastane rid umumî valisi Sfakianakis'e aşağıdaki ye kaldırılmış olan bu üç yaralının sıhhî telerrafı çekmiştir: veziyetleri iyidir. Münakalât saat 19,15 «Girid halkının, müteaddid ziyaret te tekrar başlamıştır. lerim esnasında bana karşı gösterdikleri Fransız Reisicumhurunun millî hükumet lehindeki hissiyatını fili yaptığı resmiküşadlar yatla ispat ve teyid eylemiş olmasından Viyen 31 «Fransada»: M. Löb dolayı çok memnunum. Birkaç delinin rön, buraya iki kilometre mesafede Salo isyanının bütün Girid mıntakalannda mon dağmda in:a edilmiş olan son dere takbih edilmiş ve bizzat Hanya halkının cede modern hastaneyi ziyaret etmiş, gösterdiği aksülâmel neticesinde ortadan sonra Alplerdan inen vadilerle Massif kaldırılmış olması keyfiyeti, Giridlilerle santralı birbirlerine raptedecek olan Ron nehri üzerindeki köprünün temel taşmı Elen milletinin heyeti umumiyesi arasmkoymuştur. Reisicumhur, bunu müteakıb daki kardeşliğe yeni kuvvetli bir bağ daViyen'e aid ilk hiristiyan kitabeler kolek ha ilâve etmiştir. siyonunun vazedileceği Sent Andre LöGiridlileri milletin heyeti umumiyesinba kilisesindeki zaviyeyi ziyaret etmiştir. den ayırmağı kurmuş olan ufak miktar M. Löbrön. yeni Ticaret Odasını ziya daki alçaklann tevkifi ve şiddetle cezaret ettikten sonra Süprefektürlükte veri landırılması için Girid halkını yalnız len bir ziyafette bulunmuş ve ziyafeti yardıma değil, fakat bizzat harekete damüteakıb Damnasyon dö Faust'iin tem vet ederim. Girid halkının Elen kolektisilile küşad resmi icra edılen eski tiyat vitesile mutlak tesanüdünü hep birlikte roya gitmiştir. 10,000 seyirci Reisicum ispat etmemiz için Giridlilerin bana bü huru alkışlamıjlardır. ~ tün yardımlannı vereceğinden eminim.» Cesur tayyareciye verilen ceza Hitler ile Rippenîrop arasında ihtilâf mı ? Londra31 S ü n dey Refere gazetesi, vüzbaşı Vid m a n' ı n Hitler'le Ribt>entrop arasında cıkan ihtilâf yüzünden, Londra seyahati projesini iptal etmiş olduğunu is tihbaratına atfen yazmaktadır. Bu gaze teye göre, yüzbaşı, Lord Halifaks nezdindeki ilk vazifesi A l m a n Hariciye Nanı ıraya nazırın malumatı olmaksızm memur edilmiştir. Ribbentrop, Ingiltere ile olan rabıtalarına ve ahiren Londrada bulunmuş olmasına rağmen nazi fırkasmın Ingiltere aleyhtarı grupunun reisidir. Göring, îngiltere ile itilâf taraftarı ise de Göbbeh, Himler, Rudolf, Ribbentrop ile birlikte buna aleyhtard'rlar. (a.a.) .c 2in Ribbentrop M. Vidman Londraya, Girid isyanının manevî Hariciye Nazırımn haberi mes'uliyeti olmadan gönderilmiş Arnavudlukta sıcaklar Tirana 31 Tirana ve civarında müthiş sıcaklar hüküm sürmektedir. Sıcaklık, gölgede 37,5 dereceyi bulmuştur. r KISA HABERLER * BELGRAD 31 Dun Kotor ahalısi tarafından Başvekil M. Stoyadinoviç şerefine yapılan Lstikbal pek parlak olmuştur. tank, iki top ve mühim miktarda gaz Yslova çiftliğı sütlerini işlemek için maskesi elde etmişlerdir. Japonlar da a halen Karacabey çiftliğinde ve yüksek ralarmda birçok subay olmak üzere, mü ziraat enstitülerinde ambalâj halinde buhim zayiat vermişlerdir. lunan makinelerin nakli suretile bir süt Mançu köylerinin bombardımanı fabrikası kurulacaktır. Ekmel' fabrikası çiftlik buğdaylarını vahim bir hâdise olarak işliyecek ve Ankaranm mühim bir kısım telâkki ediliyor ihtiyacmı karşıhyacaktır. Ziraî işletme Tokyo 31 Havas muhabiri Çankufeng ve Şatsaoping tepelerinin işgaH ler kurumu tarafından idare edüecek o hakkında, Japon ordusu namına söz söy lan bu tesislerden bir kısmının rantabilite emeğe salâhiyettar binbası Akiyama ile hesabîan yapılmış, hem memleket ve hem de idare için kârlı olduğu lüzumu taay bir çörüşmede bulunmuştur. yün etmiftir. Binbası Akiyama, Havas muhabirine Diğer taraftan İzmir mmtakasında kudemiştir ki: rutulmakta olan Cellâd gölü sahasile Si« Bizim için mesele bitmiştir. Kuv lıfke, Çukurova, Çifteler, Türkgeldi çiftvetle, Mançu arazisini yeniden işgal et liklerinde geniş mıkyasta pamuk ve soya ik. Baska birşey istediğimiz yoktur. zer'iyatı yapılması düşünülmektedir. Sovyetlerin niyetlerini bilmiyoruz, fakat Ankarada hat boyıxda şimdi metruk eğer Sovyetler bu mevzileri geri almak olan çimento fabrikası sahası ziraî işlet tesebbüsünde bulunurlarsa daha çetin meler kurumunca hayvan besi merkezi dakikalar geçirmeğe hazır bulunmalidır. haüne getirilecektir. Bundan başka yağmurlar veya sulama Bu tepelere, mukabil hücumda bulunneticesinde inbat kudretini kaybetmiş topmak karan, Tokyo'ya sormadan hertürraklarla Nafıaca irva ameliyatı yapıllü harekâtta bulunmak için tam salâhiyemakta n!an sahalarda tatbikma lüzum te malik olan Japon kumandanlığı tara görülecek gübreleme ve zer' politikası fından mahallinde almmıştır. Japon mu ve memleketimizde muhtelif mahsul kabil hücumu, sabahm saat ikisinde baş sahalarının sun'î gübre ihtiyacı da tesbit edilmektedir. lamıştır. Bazı iptidaî maddeleri haricden ithal Harbiye Nazırı, Rusların Kore köyedilerek sun'î gübre çeşidleri hazırlana erini bombardıman etmiş olmasını çok caktır. mühim ve vahim bir hâdise olarak telâkki Diğer taraftan Buvana denilen ve son eylemektedir. derece kıymetli olan kuş gübrelerinden isJaponların protestosu tifade ciheti de tetkik edilmektedir. Ça Tokyo 31 Hariciye Nazırı, Mosko talca civarile diğer bir iki yerde bu çeşid va'daki Japon Büyük Elçisine Şatsoaping gübreler bulunmaktadır. îngiliz kimyevî sanayi tröstü bundan hâdisesini Sovyetler Birliği hükumeti nezdinde protesto etmesi için talimat vermiş dört sene evvel Türkiyeye bir heyet göndermiş, muhtelif ziraî istihsal sahalarımıve Sovyet kıt'alarının 30 ve 31 temmuz zın sun'î gübre ihtiyaclarmı tetkik ettir gecelerinde ilkönce taarruz etmeleri dola mis, toprak tahlilleri yapmıştı. Haber alyısile hâdisenin vukuundan mes'ul olduk dığıma göre bu müessese son günlerde larını da tebarüz ettirtniştir. müracaatle bazı tekliflerde bulunmuştur. rında kaldılar, ve bunun neticesinde de Milletler Cemiyetinin Hataydaki mümessillerine yol göründü, orasını terkedip gittiler. Onların göremedikleri hak ve adalet işi şimdi orada pekâlâ görülüyor. Bütün bu kusurlara rağmen Cemiyetin sukutuna acınır doğrusu. Onun zâfmda ve zevalinde insanlığın bir ideali sararıp soluyor. Kimbilir, belki de yann ölecek. Fakat ideal o kadar güzel ve insanlığın hem haysiyetine, hem menfaatine o kadar uygundur ki iş olarak onun yürüyememesi hakikati karşısında gönül fikir oarak onun yaşamasını kuvvetle istemeken geri kalamaz: îleride onu daha kuvvetli esaslarda kurup kat'î bir kudretle yürütmek için. Şimal memleketleri grupunun kararı belki bütün bütün sebebsiz değildir. Fakat bu karar şimdiki Cemiyeti biraz daha öldüren bir karardır. Sulhu muhafaza gibi kutsî bir zaruret karşısında zecrî tedbirlerin ekonomikten politiğe, yani harbe \ kadar her çeşidini tatbik edemiyecek bir Cemiyetin zaten iler tutar yeri kalmaz. Fakat bunun için Cemiyetin mütecavize karşı ömründe bir kere sulh nam ve hesabına toplu bir harbi göze alması lâzımdır. İş buraya gelince İngiliz Başvekili Mister Çemberlayn: Sulhu muhafaza için bile olsa harb yapılır mı hiç?. Bu ne delilik? Diyor. Kuvvetini imparatorluğun menfaatinde bulan bu sözün zahjrî şekli de hayli cazibdir. Bu tezad Çemberlayn'la Eden'i ayıran farktır. Netice olarak şu hükme varmalı zâhir: İnsanlığın şimdiki hali dünyada harbi kadro harici kılacak derecede kuvvetli bir kemal derecesine varmaktan henüz uzak bulunuyor. O halde?.. O halde iki el bir baş içindir. Her milet kendi selâmet ve emniyetini kendi kuvvetinde ve kendi kombinezonlarının isabetinde aramalıdır. YUNUS NAD1