CUMHURtYET 24 Temmuz 1938 Bey az ayı Sipriyen Gram'da yaşlanna rağmen genc kalanların müheyyic güzelliği vardı. Yetmiş yaşı, sırtında hafif bir çıkmtı arzeden uzun boyu, bir nisan ırmağı gibi safi gümüş saçlan, sözünü her ne pahasına olursa olsun dinlettirecek mütehakkim bir adam olduğunu ilk bakışta sezdiriyordu. Yetmiş yaşında, büyük bir servet yaptıktan sonra, şatosuna çekilmişti. Yalnızhğa ve yapacağı şeyden kimseyi haberdar etmemeğe alışkm olduğu için, şatoya çekilmesi keyfiyetini akrabalanna bildirmek lüzumunu hissetmedi. Zaten bu akrabalar da, Brötanya'da bir doktorla evlenmiş olan yeğeninden ve taşra fakültelerinden birinde bir şeylcr okutan bir diger yeğeninden ibaretti. Sipriyen Gram bu adamları hiç gör memişti, görmek de istemiyordu. Zaten hiç kimseyi görmek istemiyordu. Kadın muasırlarına karşı oldukça zaafı vardı, fakat erkek muasırlarını hiç sevmezdi. O yalnız seyahatleri, ufuk değiştirmeleri, âdetlerini bilmediği kabileleri, ve şatosuna kapanmak mecburiyetinde kaldığı zaman kitabları seviyordu; bilhassa tarih kitablannı. Zamanına karşı duyduğu nefreti ifade için maziye sığınıyordu. Bu adam hakikaten bjr ayıydı, ve şatosunun bu lunduğu yerde köylüler ona «Beyaz Ayı» lakabmı takmışlardı. •I* I* •** Romain Coolus'dan NOTLAR Müptedi nasıl çalışmalı ? Gazete ilânları, mağaza vitynleri mütemadiyen ve ısrarla haykırırlar ve çok ucuz fiatlı makinelerle çok güzel çe kilmiş cicibici resimler teşhir ederler. Yanıbaşmda ise çok yüksek fiatlı makinelerin arzı endam ettiğini görürsünüz! Hangisine inanmak lâzım? Evvelâ itiraf etmek lâzımdır ki, o pek canlı ve sempatik bulduğunuz sanşın bebeğin plâj kenarında lâstik finosuna banyo yaptırdığım gösteren enstantane o ucuz makine ile mükemmelen çekilebilir. Zira, o sahne, en bol ziyalı bir mevsimde ve bir mevkide cereyan etmiştir. Nitekim. ayni vitrinde pahalı maki nenin yanıbaşında duran yağmurlu havada alınmış futbol enstantanesi de pekâlâ ifade eder ki, ucuz fiatlı bir makinenin basit olan objektifile ancak öyle bol güneyli sahneler tesbit edilebilir. Bu itibarla, meselâ sınıf geçme he diyesi olarak küçük yavrunuzun eline tutuşturacağınız bir fotoğraf makine sinin ilk adımda en iyisinden olmasına heves ederseniz, o, objektifin yüksek kudreti ve mesafelerin tebeddülüne karsı olan çok ince hassasiyetile bol bol filim karartmaktan başka bir netice aamaz. Şu halde çocuğunuza, ucuz bir makine ile başlatmak ve güne şin de tepede olmadığı saatleri intihab ettirererek daima haricde ve iki ilâ beş metrelik mesafelerde küçük gruplar, tektük portre kıhklı enstantaneler yaptırmak en doğru hareket olur. Güneşi tam geriye ve yahut yan geiye almak da başlangıcda en sağlam usuldür. Bir müddet bu kabil hareketli resimlerle makineye alışan müptedi, biraz onra, çok uzakları ihtiva etmemek şartile, manzara resimlerine geçebilir. Tenezzüh günlerinde arabanızm, sandal veya vapurunuzun etrafmda birbirini kovalıyan zarif köşeleri, ağaclı, dereli manzara parçalarını çocuğa arasıra işarek edivermekle ayni zamanda görüş kabiliveti de tekemmül ettirilmiş olur. Bundan sonra sıra, doğrudan doğruya manzara resimlerine gelir. O zaman, objektife ilâve edilecek renkli adeseler, yani ekranlar mevzuu bahsolur ve işte ilk aoemilikte tercih edilen ucuz makine o vakit kâfi gelmez. RADVO Bu akşamki program ) rif ediyordu. Sipriyen Gram, düşündüğünün tamamile aksine, ilk bakışta, yeğenini sempatik buldu. Çocuk şatoya, büyük dayısına hayrandı ve Beyaz Ayı çocukta bu hayranlığı tevlid ettiğine bayağı memnundu. Fakat çocuk istiklâline son derece düşkündü. Sipriyen Gram bunu farkedince endişe etmeğe başladı. Dayısı, Bernar'a, parkm muayyen bir kb'şcsinde oynamamağı tenbih etmişti. Bu kdşeyi Beyaz Ayı kendine tahsis etmişti, orada kitab okurdu. Fakat ertesi gün Bernar, dayısınm sıkı tenbihlerine rağmen, o köşeye yerleşmesin mi? Beyaz Ayının hiddetine payan yoktu. Bu serkeş çocuk yalnız hayabnı altüst etmekle kalmıyor, kendisine yasak edilen şeyleri yapmakta da zerre kadar tereddüd etmiyordu. Bu tahammül edilir şey değildi. Beyaz Ayı, hiddetle, onu tokatlamak için elini havaya kaldırdı. Bacaksız, ihtiyarın gözlerinin içine bakarak: Seni menederim, dedi. Pekâlâ biIirsin ki bana vurursan, seni bütün hayatımca affetmem, ve sen beni sevmemene rağmen bütün hayatınca vicdan azabı çekersin. Beyaz Aymın havaya kalkmış eli aşağı indi; tokat tasavvur halinde kaldı. Fakat o gün Bernar, farkında olmadan, büyük dayısınm kalbini fethetmişti. 3JC SJs 3|Ç Fakir Hindli çocugu: Sabu Iki büyük filmin kahramanı bugünkü mevkiini sade tesadüfen değil zekâ ve dirayeti sayesinde kazanmıştır Acaba bu Hindli çocuk, bütün dünya sinema seyircilerinin kendisini alkışlıyacaklarını ve haftada yüzlerce İngiliz lirasının cebme gıreceğını rüyasında bile görmüş müydü?. Şüphesiz hayır. Fakat tesadüfle birlikte Sabu'nun zekâsı ve mehareti hayal olmaktan bile uzak bir vaziyeti hakikat haline koydu. Sabu, yedi göbek ecdadındanberi fil surücüsü olan lbrahim isminde bir Müslüman Hindlinin oğludur. Dokuz yaşma kadar fakir, fakat mes'ud yaşamış, lâkin hayatının onuncu baharını idrak ederken babasının ölümü üzerine yetim kalmıştır. Yaşının küçüklüğü dolayısile babasının efendisi olan Maysor mihracesinin hiz J metine de girememiş, hayatını ormanlarHindli çocuk Sabu da geçiren amcasınm yanında ona yar dımcılıkla meşgul olmuştur. kendisine vâki olan suallerine Sabu şu Bir gün Ali isminde bir arkadaşı bir cevabı vermiştir: takım Avrupalıların filim çevirmek için Eğer başka filimlerde bana rol veKarpur'a geldiklerini ve bir fil yarışı ter rilmiyecekse, senede bir defa memlekerib edeceklerini, onun için mahir bir fil time gidip bir müddet orada kalmak şarsurücüsü ve süvarisi aradıklarını haber tile stüdyoda elektrikçi olarak çalışma vermiştir. ya dahi razıyıcn. Fakat Korda amca, buTabiatile Sabu seğirtmiş ve Avrupalı nu da bana lâyık görmezse gene kuş uçr ara arzı hizmet etmiştir. Avrupalılar maz, ken an geçmez Hind ormanlannda Londranın meşhur filim amillerinden fil sürücülüğü ederek ekmeğimi kazanaAleksandr Korda ile maiyetinden müte bilirim.. Bir gün kimbilir.. Gene şansım şekkildi. «Küçük fil surücüsü» isminde yardım ederse tekrar bugünkü gibi bü bir filmin haricî sahnelerini almak için o yük bir adam olabilirim.. raya gitmişlerdi. Sabu'nun ilk tecrübeden sonra hakikaten işlerine yarıyacağını anamiflar ve Kipling'in eserinden iktibas edilerek vücude getirilen kordelâda Sa bu'nun oynaması lâzım gelen rol gayet basit iken onu uzatmışlar ve mühimleş irmişlerdir. Bunun üzerine Hindli çocugu îngiltereye getirmek lâzım gelmiş, zavallı Sa bu babasından yadigâr kalan filinden çok üçlükle ve ağlıyarak ayrılmıştır. Londradaki stüdyoda «Küçük fil sürücüsü» nün dahilî kısımiarından maada Sabu*ya yeni bir filim daha çevirttil m,ejc kararlaştırılmış, şündi İngiliz Kral ve KraliÇesinin ziyreti şerefine Priste göserilmekte olan «Hindistan uyanıyor!» kordelâsı vücude gelmiştir. Bu eserin haricî sahneleri Hindistan dağlarını temsi len Gal kıt'asının yalçm kayalık yerlerinde çekilmiştir. Sabu orada mükemmel bir Arab atını idare vazifesile ortaya atılmış ve ilk zamanlar bu işi pek becerememişse de sonraları fil kadar at süvarisi olduğunu da kat'iyetle isbat etmiştir. ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâkla türk musikisi neşriyatı 13,15 ajans haberleri 18,30 karışık plâk neşriyatı 19,15 türk musikLsi ve halk şarkıları (Mukadder) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 türk musikisi ve halk şarkıları (Salâhaddin) 21 şan plâkları 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberleri ve son. İSTANBUL: 12,30 plâkla türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla turk musikLsi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son. 18,30 hafif muzik: Tepebaşı Belediye bahçeainden naklen 18,50 konferans: (Fatih Halkevi namına Surı Enver (Lozan) 19,20 Nezihe Uyar ve arkadaşları tarafmdan türk musikLsi (Uşak, Hüzzam ve halk türküsü) 20 Grenviç rasadhanesinden naklen saat ayarı, keman konseri: Konservatuvar profesorlerinden Âli Sezin viyolonist 20,40 hava raporu 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafmdan arabca söylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 klâsik türk musikisi: Nuri Halil ve arkadaşları tarafından türk musikisi (Tahirpuselik faslı) 22,10 müzik varyete: Tepebaşı Belediye bahçesinden naklen 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, son. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar ve operetler 16,35 Prag: Serseri kral. 22,05 Milâno: Nabucco (Verdi'nin). Büyük konserler Lâypzig: Alman İtalyan konseri. Hüversum: Senfon^k konser Brüksel: Orkestra konseri. Prag II : Veber ve Çaykovski'nln eserleri. 23,20 Bükreş: Senfonik konser. 18,05 21 21,05 22,20 Bir gün, kendisini hayretler içinde bırakan ve son derece hiddetlendiren bir mektub aldı. Mektub, doktorla evlenmiş olan yeğenindendi. Yeğeni, adresini tesadüfen bir ahbabdan ögrendiğini bildiriyor ve ilk defa olarak dayısınm âlicenablığına sığınıyordu. Ricası şuydu: Çocuklan Bernar'ı, tebdilihava için yanına göndereceklerdi, zira çocuk hastaydı ve kır havası alması bütün doktorlar tarafından ittifakla tavsiye edilmişti. Kendilerinin malî vaziyetleri müsaid olmadığı için, evvelâ onu nereye göndereceklerini şaşırmışlardı, fakat sonradan dayıları hatırlarına gelmişti. Kendileri çocuğa refakat edemiyeceklerdi. Çocuk da son derece asabî olduğu için yalnızhk ona yaramazdı. Bunun için... Beyaz Ayı alabildiğine homurdandı. Mektubu tortop ederek şiddetle duvara fırlattı. Fakat biraz düşününce, red cevabı vermenin doğru olmıyacağını anladı. Kırk senede bir kendisinden rica edilen bir hizmet, bir iyilikti bu. Ne kadar münzevi ve v^ışî tabiatlı olursa olsun, reddetmenin insanca bir hareket olmıyacağı aşikârdı. Bunun için müsbet cevab verdi, yalnız, çocuğu bir aydan fazla yanmda tutamıyacağını şart koşarak. 5jî îfî îjC Ay bitmek üzeredir. Bernar'ın annesi bir mektub yazmıştır: «Misafirperverliğinize namütenahi teşekkür. Bu birkaç haftanın Bernar'ı değiştirdiğini, sinirlerini yatıştırdığını pek iyi biliyorum. Artık yanımıza dönebilir. Öbürsü gün sabah trenine binsin. Kendisini istasyonda bekleriz.» Oda musikileri 18,25 Droitvich: Muhtelif parçalar. 22,06 Paris [P.T.T.] Karışık eserler Org ve koro konserleri 17,45 Hilversum I : Kadınlar korosu. 20,05 Viyana [K.V. 626) : Mozart'ın org ve koro ile bir eseri. 23,35 Lâypzig: Almanya Holanda konseri. Beyaz Ayı bu mektuba şöyle cevab verdi: «Bernar'ı daha uzun müddet size iade edemiyeceğimden müteessirim. Bir itirafa mecburum. Dün merdivenlerden düştü, ayağından rahatsızdır. Bu küçük kazayı sizden saklamak istiyordum. Fakat mektubunuz sizi kazadan haberdar etmeğe beni meçbur ediyor. Aklınıza hiçbir şey gelmesin. Sizi misafir edecek yerim yoktur. Zaten oğlunuza pek iyi bakılmaktadır. Sizin burada bulunmanıza lüzum görmüyorum. Sonra, sizden sakhyacak ne var, Bernar'la gayet iyi anlaşıyoruz. BunArtık ftfnatöriin elde ettjği meleke. ve da hayret edilecek birşey yok, değil rrri? ünsiyetle mütenasib kıymetli bir maAslına bakarsan, ayni ya$tayız. Ciddî söylüyorum, gülmeyin. Çocuklar, ana ve ineye geçilirse muvaffakiyet tahakkuk babalarının yaşında olanlara ihtiyar der eder. N. G. ler; halbuki ben sizin yaşınızda değiım.» Çeviren: ( Bir iki satırla ) Ertesi hafta yeğeni Bernar şatoya teş Cevad Sadık Edremid Halkevinde çalışmalar Edremid (Hususî) Edremid Halkevi kültür ve irşad yolunda büyük faaliyet göstermektedir. Bilhassa Temsil iolu ve hatiblerin yaz faaliyeti çok alâka le takib edilmektedir. Evin yaptırdığı hoparlör tesisatile şehrin beş kalabalık mahallinde ve bilhassa umumî parktaki esisatile her akşam ajans ve günün siyaî, içtimaî ve iktısadî haberleri veril mekte, konferanslar dinlenilmektedir. #** Bandırma Piyade alayına sancak verme merasimi zahürata vesile olmuştur. Cumhuriyet meydanım erkenden dolduran binlerce halk öniinde Ordu Müfettişi Orgeneral Fahreddin Altay, Korgeneral Sabit Noyon, Tümgeneral Ek rem, Tuğgeneral Yaşar Yeniceoğlu, alay kıtaatını teftiş etmiştir. Orgeneral Fahreddin Altay çok mü essir bir hitabe ile Atatürk adma san Sabu, Aleksandr Korda'ya karşı ne derece minnettarlık hissediyorsa küçük İngiliz aktörü Desmond Terter'le o kadar dosttur. Birlikte bisiklete binerler, oyun oynarlar, denize girerler. Sabu, şimdi Beaconsfield mektebi direktörü yüzbaşı Thomson'un tedris rahEdremid Elektrik müessesesi Beledi esinde ders görmektedir. Istikbalde ne yece satın alınmış ve ferağ muamelsi ya yapacağı hakkmda İngiliz gazetecilerinin pılmışhr. Belediye kilovat fiatlarında tenzilât yaparak kilovatını 15 kuruş üzerinden verecektir. Edremidin mühim bir ihtiyacı olan plâj işini de ele alan Belediye, Edremid Akçay sahil mahallesinde asrî bir banyo yapmakta ve mevsim için yetişmesine aBandırma piyade alayına sancak ver cağı alay komutanı Osman Akaça tes zamî bir faaliyetle çalışılmaktadır. me merasimi burada çok heyecanlı te lim etmiş, albay Osman Akaç da sanca*** •^ Pariste «Mum Heykel» isminde oNefesli sazlar orkestraları rijinal bir filim yapılacaktır. Bu korde 17,10 Pressburg: Açık hava konseri. lâya aid faaliyete eylulde başlanacakhr. 20,05 Berlin: Askerî bando. •jç «Don Kazaklan» kordelâsının re Eğlenceli konserler jisini Fransız sahne vazıı Marcel l'Her 19,05 Doyçlandzender: Güzel melodiler. bier idare edecektir. 21,15 Berlin: Eğlenceli kuvartetler. 23,35 Berlin: Eğlenceli orkestra konseri. ^ Fransada üç mühim filmin yakmda 24,05 Doyçlandzender: Eğlenceli nıusikl çevrilmesine başlanacağı haber verilmekve dans havaları. tedir. Bunların biri «Çanakkale muhare beleri», ikincisi «Puşkin'in düellosu», üçüncüsü de «Prenses Chinay» dır. •5^ Pariste talebe hayatmın merkezini Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerinteşkil eden «Quartier Latin» nammda bir deki nöbetçi eczaneler: İstanbul ciheti: filim yapılacaktır. Bu kordelânın senarEminönünde (Hüseyin Hüsnü), Alemdaryosunu Maurice Dekobra yazmaktadır. da (Abdülkadir), Küçükpazarda (Bensa Baş rolleri Michele Morgan, Bernard son), Kumkapıda (Belkıs), Şehzadebaşında Laneret, Silvia Bataille, Betty Stockfield (İ. Hakkı), Karagümrükte (Suad), Aksarayda (E. Pertev), Fenerde (Hüsameddin), ve Raymond Cordy onıyacaklardır. Samatyada (ErofilosW Bakırköyünde (Hi•fc Albert Prejan «Metropoliten» fil lâl), Şehremininde (Kamdi), Eyübde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. mini bitirdikten sonra Dito Parlo ile birBeyoğlu ciheti: likte «Monte Carlo'lu kadın» kordelâ İstiklâl caddesinde (Kanzuk), Dairede sını çevirecektir. (Güneş), Şişlide (Halk), Taksimde (Niza•^ Fransız artisti Mireille Balin ile meddin), Tarlabaşmda (Nihad), Galata Topçular caddesinde (SporidLs), Kasımpameşhur şarkıcı Tino Rossi beraber yaşa şada (Vasıf), Halıcıoğlunda (Barbud), Ormaktadırlar. Pariste büyük bir caddede taköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Moda caddesinde (Bahaeddin), şık bir apartıman tutmuşlardır. Pazaryolunda (Rifat), Büyükadada (Şina•^ Tanınmif rejisörlerden Ludvig si Rıza), Heybelide (Halk), Üsküdarda (AhBerger, Yvonne Printemps ve Pierre mediye), BeşikUşta (Nail Halid), Beykoz, Paşabahçe, A. HLsar eczaneleri. Fresney ile «Üç Vals» filmini çevirecek, sonra «Kızıl Salib» müessisinin hayatını VEFAT filme çekecekrir. NÖBETÇİ ECZANELER Filim artistlerinin güzel pozları r ğı öperek, zabitan ve kıtaata bir nutuk söylemiştir. Alayına karşı gösterilen bu itimad ve teveccühten çok mütehassis olduğunu beyan ederek Atatürke ve başta Orgeneral Fahreddin Altay olduğu halde generallere şükranlannı tekrarlamıştır. Bunu müteakib yapılan geçid resmi çok muntazam olmuştur. Denizli saylavı Yusuf Başkayanın kardeşi Hüseyin Başkaya şirpençeden, Denizli hastanesinde yapılmış olan ameliyat neticesinde, hastane doktoru Suzan Güneyin sarfettiği gayret ve ihtimama rağmen vefat etmiştir. Merhum Hüseyin Başkaya hayırse ver ve temiz kalbli bir çiftçi idi. De nizli saylavı Yusuf Başkanm ve kederdide ailesinin teessürlerine iştirak eder, sabır dileriz. Zonguldakta Atatürk günü J Senelerdenberi kasabaya isalesi muhtelif arızalara uğrıyan Aliçetinkaya içme suyunun isalesi işi de başarılmış ve ihalesi yapılarak isale hususuna filen başlan mıştır. Pek yakmda Edremid halkı temiz bir içme suyuna kavuşacaktır. Sıcaklar bu yıl çok fazladır. Bazi yazlık mahsuller kuraklıktan müteessir ol muşlarsa da esas bölgemiz mahsulü olan zeytinler keyiflidirler. Poyraz hassaten zeytinlere yaramıştır. Mevlid Merhum Zülfiye Aldıkaçtı ruhuna ithaf edilmek üzere yarmki 25 temmuz 938 pazartesi günü Divanyolunda Fi ruzağa camii şerifinde öğle namazını müteakib Mevlidi Nebî okunacaktır. Arzu buyuranların teşrifleri rica olu nur. Yenî Eserler Dünyanm en büyük muharrirlerinden, Oscar Wilde'in en güzel hikâyelerini bir araya toplıyan bu eser, Şaziye Berrin Kurt tarafından ingilizceden türkçeye çevrilnıiş ve Remzi Kitabevi tarafından 25 kuruş bir fiatla neşredilmiştir. Okuyucularımıza hararetle tavsiye ederiz. Bursa (Hususî) İnegöl Halkevi relim kolu buradaki Parti binasmda bir •esim sergisi açmıştır. Hemen hepsi muallim olan resim kolu azaları 150 den fazla yağlı boya ve kara kalem resim yaparak burada halka teşhir etmişler dir. Güzel san'atlara karşı bir kazamızda beliren bu alâka takdire şayandır. Tablolar arasında çok güzelleri vardır. înegöl Halkevinin resim sergisi Muammasız Bir tsfenks Esrarsız Hayat Wicki Baum, günün en tanınmış, en sevilmiş bir kadın muharriridir. «Esrarsız hayat» romanı, sinema yıldızlarınm hayatını anlatan en muvaffak bir eseridir. Nasuhi Baydar tarafmdan türkçeye çevrilmiş ve «Remzi Kitabevinin tercümeler serisi> nden 21 inci kitab olarak intişar etmiştir. Okurlarımıza ısrarla tavsiye ederiz. Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Muhasebe müdürü ve Ankara Hukuk fakültesi profesörlerinden Bay Suhayb Derbil tarafmdan tellf edilen «Muhc/.ebe» adlı kitab çıkmıştır. Eser, muhasebeye müteallik neşriyat arasında bir noksanı tamamlamıştır. Tavsiye ederiz. ( Askerlik işleri ~" Şubeye davet Üsküdar Askerlik şubesinden: Harb okulunun ikinci sınıfına geçen okurlarm kampı bu sene 1 ağustos 938 de yapılaeağından mezkur sınıfa geçmiş olup Üsküdar mıntakasında oturan okurların Bolu (Hususî) Atatürkün Boluyu teşriflerinin yıldönümü münase da temmuz 938 günü akşamma kadar mek27 betile yapılan merasimi bildirmiştim. Gönderdiğim resim, bu merasimden tebde bulunmalan lüzumu ehemmiyetle i: lân olunur, bir intıbadır. Muhasebe Macar aktrisi Marika Rökk bir kostümlü balo kıyafetileı