CUMHURÎYET 18 Temmuz 1938 Dün şehrimizde canlı spor hareketleri oldu vardı. Bu devrede, gazetecüerin «gol kralı» Sedad bir gol attıysa da, İstanbulsporlular buna, kızarak muavin hattından muhacim hattına geçen, gönlü genc tekaüd Canko Hâmid vasıtasile derhal mu kabele ettiler ve beraberliği temin eylediler. Falçat, bu berabere vaziyet uzun sürmedi, Matbuat takımında küçük bjr tadilât yapıldı, İstanbulsporlu Canko Hâmidden geri kalmadığını göstermek istiyen Ahmed Adem, orta muavin mevkiinden solaçığa geçti ve ayağına geçen ilk topu, uzun bir sürüşle kaleye kadar in direrek, ağlara taktı, fakat topla beraber, gazetecüerin sağıçi Şazı Tezcanın da, ağlardan çıktığı görüldü. Meğer arka daşımız, Ahmed Âdemin topu kaleye sürdüğünü görünce, ondan evvel kaleye girmiş ve rakib kalecinin müdahalesine mâni olmak için tertibat almış!... Bu gazetecilik kurnazlığını takdir et mesini bilecek kadar tecrübeli bir gazeteci olan hakem Ahmed İhsan, bu golü, pek haklı olarak, ofsayd saymağa bir türlü kıyamadı. Bu golden sonra, Futbol Ajanı Ab dullahın, koşarak sahaya geldıği ve harinci takımüe genc takınjı Anadoluhisar İdman Yurdunun b'rinci ve genc takımlarile karşılaşmıştır. İstanbulspor genc takımı 41, birinci takımı da 31 galıb gelmislerdir. Anadoluhisar İdman Yurdunun misafirperverliği Gazetecüerin yaptıklan bu maç mü nasebetile, Anadoluhisarı İdman Yurau heyeti idaresinin ve bilhassa, Bay Fua dın gösterdiği cidden nazik misafirper verliğe, teşekkür etmeden geçemiyeceğiz. Anadoluhisarı İdman Yurdu, gazeteciler şerefine güzel bir ziyafet vermekle kal mamıs, ayni ziyafete Beykoz kulübü reisi Bay Hüseyni de davet etmek suretile, Tenis müsabakalanna giren sporculardan bir kısım gazetecilere, Beykozda da bir ziyafet vermek imkânını hazırlamıstır. yaptıgı yeni Türkiye rekorile, 4X1500 Tenis maçları bitti Filhakika, Beykoz kulübü reisi, Matde, kırılan rekor ve küçüklerin, uzun atDağcılık kulübü tarafından tertib edibuat takımını, kulübünün tekaüdlerüe len «Muhiddin Üstündağ Çelenç kupa lamada ve 4X100 bayrak yarışında ve karsılasmak üzere, 31 temmuz pazar gü sı» tenis müsabakaları, dün yapılan final 300 metre koşuda, tesis ettikleri yeni denü Beykoza davet etmiştir. recelerdir. maçlarile nihayete ermiştir. Bu müsabakalarn neticeleri şunlardır: Ceza gören oyuncular!... Tek erkeklerde, Suad, büyük bir VoUzun atlama (4 üncü kategori) Gazeteciler futbol takımında disiplini laylıkla (62, 61, 62) Teylanı yendi. 1 inci Çaroğlu (A.S.) 5,95 (yeni rö temin etmek ihtiyacını duyan takım kap Tek bayanlarda da Matmazel Grodeski kor); 2 nci Cemal (F.B.) 5,87. tanlığı, davet edüdikleri halde maça gel 60, 60 la Matmazel Kortelli'i mağlub 200 metre mania Birinci Neriman miyen ve meşru bir mazeret beyan etmi etti. (H.S.) 30 saniye; 2 nci: Marnakis ( T . yen, Naci Sadullah, Besim Koşalay, UlMuhtelitlerde, Matmazel Arivyan vi Ziyaya ve Yekta Ragıba bir hafta Grodeski çifti 61,61 le Kris Kortelli Y. Y. K.). boykot cezası vermiştir. çiftine galib geldi. Çift erkekler müsabakan çok heyecanlı Maamafih, bu bir hafta zarfında, hiçbir maç yapılmıyacağı için, bu cezalı ga olmuş, neticede İbrahim Cimcoz Arzeteciler gelecek maçta oynıyabilecekler menyeç çifti, Jaffe Baidini çiftini 64, 62, 46, 64 yenmiştir. dir. Umumî tasnifte, Dağcılık kulübü Türkiye bisiklet mukavemet 25,5 puvanla birinci olmuş ve geçen sene yarışı clduğu gibi, bu sene de Çelenç kupasını Dün, muhtelif mıntakalara mensub 36 muhafaza etmiştir. îkinci 10,5 puvanla bisikletçinin iştirakile yapılan Türkiye Fenerbahçe, üçüncü de 4 puvanla Gübisiklet mukavemet birincıliği çok heye neş kulübü olmuştur. canlı olmuş ve büyük bir intizam içinde Dün yapıln rökor kırma cereyan etmiştir. müsabakaları İstanbul Edirne şosesinde, 150 kiKadıköy stadında, büyük bir kalabalometre üzerinde yapılan bu yarışa ayrıIık önünde dün, atletizm rekor deneme C3 «millî ekip» namı altında, Talât, Eyüb, Orhan gıbi üç kıymetli bisikletçimiz müsabakaları yapılmış ve güzel derecede girmişlerdır. Çok çetın ve yorucu olan ler elde edümiştir. Bilhassa, kendilerine bu sene çok eyarışı.bazı bisikletçüer terketmiş, millî hemmiyet verilen genc atletler, cidden şatakıma mensub elemanlar ise, koşuyu topBayrak yanşından bir intıba lu bir halde bitirmişlerdir. Bilhassa, son yanı dikkat neticeler almışlardır. Fakat 4X100 bayrak (üçüncü kategori) ik' yüz metrede, Orhanla Eyüb arasın 200 metre mânialı yarışın Türkiye rekorunu kırmak tesebbüsünde, genc ve de Birinci Haydarpaşa takımı (Cihad, Muda vuku bulan mücadele çok çetin olmuş, neticede bir tekerlek farkla, Orhan bi ğerli bir atlet olan Haydarpaşa spor ku zaffer, Neriman, Bülend) 47,2 (yeni lübünden Neriman, güzel bir koşu yap rökor). rıncılıği kazanmıştır. mış, fakat büyük bir talıhsizlik eseri ola^ 4X1500 bayrak Birinci Küçük Ferd ve takLm koşusu olarak iki sınıfa rak, son mâniada düşmüştür. Neriman, Besim, Artan, Keır>al ve Recebden mü ayrılan bu yarışın umumî tasnıfi şudur: düstüğü zaman, kronometreler, lam 25 teşekkıl takım. 18, 12,5. (Yeni Türkiye Birinci Orhan (Millî takımdan) saniye gösteriyordu. Faika aid olan Tür rökoru). 5 saat 7 dakika . kiye rekoru ise, 27,8 dir. Eğer Neriman 300 metre 1 inci: Sören (Güneş) İkinci Eyüb (millî takımdan) 5 bu kazaya uğramasaydı, Türkiye reko 36,3 saniye (yeni Türkiye rekoru; 2 nci: saat 7 dakika. ru, hiç şüphesiz ehemmiyetli bir farkla Zare (İstanbulspor) 37,4; 3 üncü: Üçüncü Halil (Eskişehir) 5 sakırılacaktı. Genc atlet bu sukutuna rağ Mehmed (G. S.) 38. at 27 dakika. men, ayağa kalkarak koşuyu gene birin300 metre (3 üncü kategori) 1 inDördüncü Mehmed (Denizli) 5 cilikle bitirmiştir. ci: Muzaffer (S. H.) 39,8; 2 nci: Mesaat 38 dakika. Diğer şayanı dikkat dereceler de, 300 sih ( F . B.) 40,3; 3 üncü: Kâzım (O. Beşinci Torkum (İstanbul) 5 sametrede, Günesli Görenin, 36,3 saniye ıle K.) 40,8. at 38 dakika. Dünkü maçı 3 1 IBaştarafı 1 inci sahifede] kazanan Matbuat takınu Hakkmda, günlerdenberi neşriyat ya pılan bu maç, Anadoluhisarı idman yurdu sahasına büyük bir kalabalık toplamıştı. Her maçtan sonra mütemadiyen hakemleri, oyunculan tenkid eden gazetecilerin, işi nazariyattan filiyata çıkarınca, ne yapabilecekleri merak edıliyordu. Meraklılar yalnız gazete karileri de ğildi. Arkadaşımız Server Bedi bile «Pazardan pazara» sütununda; «Yere düşen kâğıdını iğilip almakta üşenen veya Ba Foto Görgüç, gol yakalamaktan sermest halde! bıali yokuşnu tırmanırken, dokuz kütüb hane vıtrininin önünde âlimane bir duruşla mola veren lâpacı bazı arkadaşların» yapacakları bu maçı crdden merak ettiğini yazıyordu. Maçın neticesini merak etmiyenler, yal nız futbolcu gazetecilerdi. Çünkü İstan bulspor tekaüdlerini yenmek için ada makıllı hazırlanmışlar ve aynca da hu susî tertibat almışlardı. Bu tertibatm ne olduğunu burada ifşa etmeği doğru bulmuyoruz. Yalnız §u kadannı söyliyelim ki bu tertibat sayesinde gazetecüerin mağ I lub olmalarına asla imkân yoktu. Maa mafih, bu tedbirlerin hiç birisine lüzum kalmadı ve gazeteciler, gabıliyeti hak kile kazandılar. Matbuat takımı sahaya şu kadroyla çıkmıştı: Foto Namık Ressam Ercümend, îzzet Muhiddın Osman, Ahmed Adem, Murad A. Fuad, Şazi Tezcan, Sedad, Osman Münir, Foto Salâhaddin. İstanbulsporlular ise, yaş saklamanın yani genc görünmek hevesinin moda olduğu bu devirde bazı genc arkadaşlarını da takımlarına almak suretile cidden büyük bir tevazu göstererek sahaya çıktılar. Bu mühim (!) maçı arkadaşımız Ahmed İhsan tam manasile «idare» etti. Hıçbir sızıltıya, meydan vermeden işin içinden sıynldı. İlk devre, umumiyetle, mütevazin bir şekilde oynandı, Foto Namıkla, Ressam Ercümend cidden enstantane ve krokilerini almağa değer güzel müdahajelerle kalelerini canla başla korudular. Yüzle yüz elli kilo aralarında bulunan İzzet Muhiddin ise, gerek iri gövdesine, gerek kafasına çarpan birkaç sıkı şüte muka vemet etmek suretile, bir ıki mühim tehlikeyi önledi. Bu aralık; Fenerbahçenin eski oyuncularından orta muhacim Sedad da rakib müdafilerin hazırladıklan muhtelif «suikasdleri» ustaca bir sezişle at^atarak çok tehlıkeli bir akın yaptıysa da kalecinin müdahaleleri gol atmasına mâni oldu. İlk devre, böylece 00 berabere bitti. Fakat yarım saat devam eden ilk devre den sonra iki tarafta da oyuna deva edecek pek mecal klmamıştı. Onun için, ikinci devrede «şişen» gazetecüerin yerine, ihtjyatlar girdi. Bu şişenler meyanmda, «yerini ilk devrede oynamıyanlara bırak mak» gibi nazikâne bir «formülle», şiş tiğini gizlemek istiyen, takımm yüz kiloluk kaptan vekili İzzet Muhiddin de Matbuat takımının kaiecısi Foto Namık bir gol kurtarıyor kemin elinden düdüğü zorla kaparak oyunu idare etmeğe basladığı görüldü. Bu hareket, galib vaziyette bulunan gazetecilere karşı bir suikasd hazırlandığını gösteriyordu. Bunu sezen hakem Ahmed İhsan, Futbol Ajanının düdüğü tam ağzına götüreceği bir sırada, iki üç defa, onun eline sarılmak suretile gazetecüeri mağlub vaziyete düşürecek penaltılara mâni oldu. Oyunun kasden uzatılmasına rağmen, gazeteciler, Sedadın ayağüe bir gol daha atarak, galibiyetlerini büsbütün takviye ettiler. Üçüncü golden sonra, doğrusunu söylemek lâzım gelirse, kimsede adım atacak hal kalmamıştı. Gazetecilere hazırlanan suikasdde de muvaffak olu namadı. Onun için maç, beş dakika fazla oynandıktan sonra bitirildi. Sahadan çıkarken, arkadaşlar büyük bir gururla şöyle diyordu: « Yarım asrı mütecaviz mazimize rağmen, yaptığımız bütün maçları ka zandık!» Yelken yarışları Anadoluhisar idman yurdu tarafından gazeteciler şerefine verilen ziyafetten bir intıba İstanbul su sporları tarafından tertib edilen yelken teşvik müsabakaları, dün öğleden sonra, Mcda koyunda yapılmıştır. Havanın rüzgârsız oluşu, müsabakalarda iyi dereceler alınamamasım intaç etmiş ve uzun tnüddet, rüzgâr beklendikten sonra yarışa başlıyan yelkenlüer, müsabakayı şu sıra ile bitirmişlerdir: Birinci Galatasarayh Bürhan, 54 dakika 6 saniye. İstanbulspor Anadoluhisarı taİkinci Anadoludan Salâhaddin 1 kımlarının yaptığı müsabakalar saat. Dün Anadoluhisarı İdman Yurdu saÜçüncü Fenerbahçeden Hayri 1 hasında ayni zamanda istanbulspor bi saat 1 dakika. ' şı varmış, şimdi de işte en çok bunu düşünüyordu... Perihan da şu bir iki saat içinde başından geçenlere bir türlü inanamıyor gibiydi. Feridunu seviyordu; ondan ayrılsa belki de yaşıyamıyacaktı; bunu artık iyiden iyiye anlamıştı. Fakat ne de olsa, sevgisini ilkönce açığa vurmak, hiç bir kadına yaraşmazdı. Hele onun gibi sevgiye de, sevişmeğe de inanmıyan, kendini bildiği gündenberi bütün bu masallara dudak büküp geçen bir kız, nasıl olup da içinden gelen anlaşılmaz bir feryadı susturamamıştı?... Nasıl olmuş da o kadar kalabalığın önünde yaramaz çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlamıştı?.. Düşündükçe kendi kendinden utanıyordu. Bir zamanlar nekadar büyük söylemiş olacak ki, işte günün birinde, bütün korktukları başma gelmişti. Fakat ne olmuşsa olmuş, hepsi gelip geçmiş, en sonunda Feridunu bulmuştu; bundan ötesini de düşünmek istemiyordu. Yanaklarında, hâlâ izleri duran gözyaşları, aradabir yenibaştan boşanıverecek gibi oluyordu; fakat bu artık üzüntüden, korkudan değü, belki sevincdendi.., Feridun birdenbire doğruldu: Perihan, dedi. Ben pek yalancı değilim; yalanı da, yalancıları da hiç sevmem. Fakat sana birçok yalan söyledim; söyledıklerimin arasmda yalan olanlar pek çoktu. Genc kadın, acı acı güldü: Büiyorum zaten..» Dedi. Öyleyse, dinle beni... îlkönce, sırası gelmişken şunu söyliyeyim: Ben yalnız oturmuyorum, büsbütün yalnız yaşamıyorum. Gideceğimiz yerde birisi daha var... Bir kadın değü mi?.. Evet, gözüm!.. Perihan, ne zamandanberi bundan kuşkulanıyordu. Fakat şimdi birdenbire duyunca, ne de olsa biraz irkildi, §aşırdı: Seviyor musunuz, bu kadını?.. diye sordu. Çok... O da sizi seviyor, değü mi?... Sevmez olur mu?.. Hatırlar mısın, bilmem. Bir kere hastalanmıştı da ben nekadar üzülmüştüm; nekadar çırpınmıştım. Anjıenizin sütninesi diyordunuz, o kadın değü mi?... Dünkü müsabakaya giren atletler birarada O k,adın amma, annemin sütninesi filân değildi. O zaman senden sakladım. Perihan, birdenbire çökmüş, ezilmişti. Hiç sesini çıkarmadı. O kadının kim olduğunu bile sormadı. Biraz durdu; neden sonra: Öyle ise, dedi, beni ister mi bakalım?.. Neden istemesin?... Madem ki benim karımsın... Ya ben?.. Ben ne yapacağım?. Ben onu ister miyim?... Artık bu kadanna katlanacaksın, Perihan!.. Şimdüik senden en büyük ricam o... Genc kadın, başını pencereye doğru çevirdi. Beyoğîundan geçmişler, Şişliden Yeniköye doğru iniyorlardı. Neden sonra otomobil yavaşladı. Yüksek duvarlarla çevrilmiş bir bahçenin kapısmdan içeriye girdi. Büyük bir yalının önünde durdular. İçeriden bir uşak koştu. Otomobilin kapısmı açtı. Perihan başını uzattı; etrafına bir göz gezdirdi. Dört beş basamakl, geniş mermer merdivenlerin önünde durmuşlardı. Karşıda yağlıboyah, iki katlı büyük bir yalı, etrafında da güzel bir bahçe vardı. Uzaktan Boğazın mavi suları görünüyordu. Yere indi. Bir kere daha bakmdı. Gözlerine inanamıyor gibiydi. Burası Feridunun mu, yoksa demin söyledıği kadının yalısı mıydı?... Kocası da otomobüden atlamış, genc kadının kolundan futuyor, beyaz mermer merdivenlerden, yanyana çıkıyorlardı. Kapıdan içeriye girdüer. Burası, sofa gibi geniş bir yerdi. Sağlı, sollu birk,aç kapı görünüyordu. Feridun bjraz ilerledi; öne geçti. Tam karşıya gelen bir kapıyı açtı. Perihana yol gösterdi: Burası benim çahşma odam, di yordu. Şimdüik biraz buraya girelim de... Yaşlıca bir uşak, birkaç adım geride durmuş, onlara bakıyordu. Ev sahibinin bcyle birdenbire yanında bir kadınla gelmesi, herhalde sık sık görülen birşey değildi. Hele bu kadının giyinişi, yüzünün solukluğu, gözlerini çerçeveliyen kırmızı gölge adamcağızın bile gözünden kaçmamıştı. Perihan, korkak korkak yürüdü; Feridunun gösterdiği kdpıdan içeriye gir di... lArkast par] Tefrika: No. 69 Nereye götüreyim seni, diye sordu. Mackaya mı gideceksin?.. Yoksa... Bize aıdelim mi?.. İster misin?.. Perihan telâslı bir sesle: Sen nereye gıdeceksen beni de oraya götür, dedi. Eğer beraber geleceksen, Mackaya gıdelim. Şimdi doğru Mackaya gelemem. Ilkönce mutîaka eve uğramahyım. Öyleyse benı de oraya göKir Size gidelım. Peki canım!.. Genc kadın, zaten n» zamandanberi kocasmın nerede oturduğunu merak ediyordu. Sımdı ışte bunu da öğrenmiş olacaktı. Sonra, onu yalnız bırakacak olursa sanki gene kaçıverecek sanıyor, en çok bundan korkuyordu. Kocasına doğru bi»az daha sokuldu. Elinı sımsıkı tuttu. Feridun, şoföre: Nakleden: Kemal Rasfib Eve!.. Diye seslendi. Otomobil de sesizce, postanenin önünden kaydı. O kalabahk merdivenler, bütün o siyahlar gıyinmış gölgeler, hepsi arkada kalmıştı. Şimdılik kocası da yarıında idi. Bu otomobil kimin, Feridun bu kadar parayı nereden buluyor, artık bunların hiçbirini düşünmenin sırası değüdi. Arabanın arkasma doğru çekümişler; caddelerden, köprüden, daracık tramvay yollarından geçiyorlardı. İkisi de dalgın, ikisi de düşünceliydi. Feridun, buraya gelirken, dönüşte Perihanla yanyana, kolkola çıkacaklarını hiç aklına getirmemişti. Genc kadından ne bu kadar sevgi, ne de bu kadar heyecan bekliyordu. Meğer bu şımarık, bu delişmen kızın ne derin, ne içli bir yaradılı