9 Temmtız 1938 CÜMHURIYET Turizm bir teşkilât işidir Yazan .. SAFAEDDIN KARANAKCl îzmir Vilâyeti turistik yollarmın inşası hakkmdaki kanun projesinin Bü yük Millet Meclisinde müzakere edildiğini ve memleketimizdeki iç ve dış tu m m i n inkişafı için mevcud imkânlan ve yaratılması lâzım gelen şartları tetkik etmek üzere İktısad Vekâletine merbut bir de Turizm bürosu kurulduğunu gazetelerde okudum. Daha düne kadar, münferiden veya müştereken bir kısım insanların kendi memleketlerini ve yahut ecnebi diyarlarını gezmelerinden başka bir mana ifade etmiyen turizm, bugün birçok memleketlerin hükumet programına girmiş, müeyyideler altmda kanunî şekiller "almıştır. Almanya, Fransa, Po lonya ve İtalyada olduğu gibi, komşu Balkan memleketlerinde de, turizm, teşkilâtlandınlarak bizzat devlet ta rafından idare edilmeğe başlanılmıştır. Romanyada, bizdeki Turing kuliib gibi teşekküller yanında, Ofisiul National Turism Club Român namı verilen resmî bir müessese kurulmustur. Ofis, Romanyaya gelen turistlere birçok menfaatler temin etmektedir. Yunan Turing kulübü 1924 senesinde kurulmuş ve 1929 senesinde de Offise National de Tourisme Grec tesis edil miştir. Aşağıdaki rakamlar, Yunan Turizm ofisinin teşekkülünden sonra seyyah akınmı göstermeleri itibarüe bil hassa şayani dikkattir: Yunanistana gelen Sene turist 1830 500 1890 3000 1910 12,000 1920 20,000 1929 69,603 1933 75,379 1933 senesinde Yunanistana gelen 75,379 turistten 16,304 ü Mısırda yer leşmiş Rum ve Yunanlılarla Mısırlılardır. Bunlar bir sene zarfmda Yuna nistana 500,000 sterlin bırakmışlardır ki. bu. bizim paramızla üç milyon Tfirk lirasmdan fazla tutar. Millî Yunan Turizm ofisi, Yunanistana gelecek turistlere pasaport vizeleri tarifesinde %50, demiryollarında %20, otellerde %15 30 tenzilât temin etmektedir. Turizmin bir memleket için nekadar îaydalı olduğu artık münakaşa götür mez bir hakikattir. Memlekete gelen seyyah, beraberinde para getirmekteidir. Bu para dahilde istihlâki, istihlâk de sermayenin tedavülünü temin eder. Tedavül eden sermaye ile müstahsil, mutavassıt ve devlet kazanır. Diğer taraftan turizm, memleketi ecnebilere tanıtması itibarile de mühim dir. Büyük Harb sonunda, memleket ler hakkında yapılan neşriyat, karii itimadsızlığa sevketmiştir. Her hangi bir memleket lelı ve aleyhinde yazılmış bir kitab veya makaleyi okuyanlar, gayriihtiyarî tereddüd etmekte ve acaba bu kitab veya makale ne gibi tesirler altmda yazılmıştır, diye düşünmekte dirler. Halbuki müşahedeye müstenid intibalar samimidir, kolay kolay silin mezler. Diğer taraftan insan, gördüğü şeyleri, görmiyenlere anlatmaktan zevk alan bir mahluktur. Binaenaleyh tu rizm bu itibarla da mühim ve f^ydalı dır. Cumhuriyet Halk Partisi programı nın 22 nci maddesine göre, turizm, hü kumetin benimsediği işlerden biridir. Binaenaleyh, bu işin, nekadar müşkül ve şümullü olursa olsun başarılacağına şüphe yoktur. Memleketimizdeki turizm üç cephe den tetkik ve mütalea olunabilir: 1 Memleket dahilinde turizm, 2 İçeriden dışarıya turizm, 3 Dışarıdan içeriye turizm. îç turizm; memleketi vatandaşa ta nıtması, nakliye vasıtalarmda yolcu adedini artırması ve nihayet bir miktar paranın memleket dahilinde tedavülünü temin etmesi itibarile mühimdir. Devlet Demiryolları, Denizyolları îş letme idaresi taraflanndan bazı yakm vilâyetlerimize grup halinde seferler yapıldıgım görüyoruz. Fakat bunların, turizmden matlub olan neticeyi tamamen temin ettikleri iddia olunamaz. Zira; seyahat bir güne veya Edirnede olduğu gibi iki gece ve bir güne inhisar etmektedir. Tenezzühlerin ekseriyetle pazar günlerine tesadüf etmeleri itibarile; para tedavül sahası bulamamaktadır.' Binaenaleyh bu seyahatl^rin dük kân ve çarşıların açık bulunduğu günlere tesadüf ettirilmesi ve gidilen yerlerde bir veya iki gece kalınması düşünülebilir. Karşımıza ilk çıkacak müşkülâf, oteldir. Birçok vilâyet merkezlerimiz var dır ki, hanlardan başka yatılacak, kötü ahçı dükkânlarmdan maada yemek yenilecek yer yoktur. 1580 numaralı be lediye kanununun 15 inci maddesinde. belediyelerin belediye otel ve kazino su yaptırıp işletecekleri yazılıdır. Ka nunun belediyelere tahmil ettiği bu vazifeyi onlardan beklemek ve istemek hakkımız değil midir? Belediyeler tarafından oteller yapı lmcıya kadar, bu işi Devlet Demiryol ları, sahil şehirlerimizde de Denizyol ları İşletme idaresi yapabilirler. Bazı Avrupa memleketleri demiryollarmda, iuristler için yataklı vagon ve servis .eri vardır. Bu yataklı vagon servisle rinin, beynelmilel yatakh vagon servislerile alâkası yoktur. Tenezzüh katar larına bağlanan furgonlarda yapılacak ufak bir tadilât bu işi mükemmelen görür ve seyahate iştirak eden vatandaşlar bir veya bir buçuk lira fazla ver mekle otel külfetinden kurtulurlar. İçeriden dışanya turizm, bizim için bir gaye olmamalıdır. Bu nevi turizm, yabancı memleket ve müessese görmesi itibarile vatandaş kültürü üzerinde müessir ise de, az bir miktar olsa bile millî servetimizin harice gitmesini intaç etmesi itibarile mahzurludur. Bu tarzda seyahatler tertib ve idare eden hususî teşekküllerin fiatlarını yakmdan tetkik ve takib etmek icab eder. Bizim için halli icab eden en büyük dava; dışarı dan içerive turizmdir. Memieketimiz, başta İstanbul olmak üzere, İzmir ve havalisi; Adana ve havalisi, Antalya ve havalisi, Edirne, Bursa gibi turisHk bakımlardan mühim birer ist'çmar mevzuu olan şehirlere maliktir. Fakat tarihin ve tabiatin mem leketimize bahşettiği bu hususiyetlere rağmen maalesef bu zamana kadar nlsrdan müsbet bir şekilde istifade edildiğini görmedik. Bilâkis seyyah adedinin geçen senelere nazaran daha azaldığmı ve îstanbula uğrıyan bazı büyük seyyah gemilerinin limanda yirmi dört saat kaldıklarını ve turistlerin yemeklerini bile vapurlarda yeyip gemi lerde yattıklarını gazetelerde okuyoruz. Ben ecnebi seyyah celbi için yapılacak işleri üç kısma ayırarak mütalea ediyorum: A Devlet ve hükumete düşen va zifeler, B Belediyelere düşen vazifeler, C Vatandaşa düşen vazifeler. 1 Türkofisin haric teşkilâtına, tu rizm işlerile de meşgul olmak üzere vazife vermek faydalıdır. Bundan bir müddet evvel, îstanbula, Romanyadan hayli seyyah gelmekte idi. Şimdi bu seyyahlar îstanbuldan geçerek Yuna nistana gitmektedirler. Bazı memleketlerde yapıldığı gibi, memleketimize gelecek turistlere ucuz döviz vermek ve muayyen aylarda îstanbula gelecek münferid seyyahlardan, îtalyanm yaptığı gibi, hiç vize parası almamak ve yahut bugünkü miktarı asgarî hadde ndirmek düşünülebilir. Diğer taraftan, konsolosluklarımıza aynca iki veya üç lira turist vizesi verecek seyyahlar için, muayyen otel, lokanta ve nakliye vasıtaları fiatlannda tenzilât yapılabilir. Haydarpaşa garı, Yolcu salonu gibi seyyah kapılarında döviz muamelesi yapmak ve para bozmak üzere Merkez Bankası memurlarından birinin de iştirak ettiği turizm büroları tesis etmek amelî ve faydalıdır. Tuna yolu ile Köstence ve Varna plâjlarına inen seyyah akmlannı Îstanbula çekmek, Londra Kahire, Londra Bağdad, Londra İstanbul Hindistan, Paris Haleb yollarmın memleketimizden geçen yerlerini tesbit ederek bu yolları biran evvel asfalt yapmak ve bu uzun seyahat yolcularınm bir iki gün memleketimizde kalmalarım temin etmek lâzımdır. Fransız, Italyan, Yugoslav, Yunan limanlarmdan kalkarak Akdeniz havzasma ve Adalar denizine, Köstence, Varna, Burgaz limanlarmdan kalkıp gene bu limanlara giden seyyah gemileri yolcularının birkaç gün İstanbul ve îzmirde kalmalarını temin için bu gibi uzun seyahatler tertib eden kumpan yalara bazı menfaatler temini icab eder. Mısır, Suriye, Irak, Filistin, Hicaz ve Yemende bizi seven eski hemşerilerimiz ve buralarda mutavattın vatandaşlanmız vardır. Dobrıca, garbî Trakya, Yugoslavya ve Bulgaristanda Türk vatandaşlarımız ve kesif müslüman kütleleri vardır. Ufak bir himmetle bunları Türkiveye getirmek mümkün olabilir. 2 Belediyelere düşen vazifeler mühimdir. Gelen seyyah konfor ister. Biz bile içinde doğup büyüdüğümüz îstanbulun tozundan, çamurundan ve sair rahatsızlıklarından yıldık. Belediyele rin, kanunun kendilerine tahmil ettiği vazifeleri yapmaları, şehirlerimizi bu harab hallerden kurtarmaları lâzımdır. Memleketinde sinek nedir bilmiyen seyyah, yemek yediği lokantanın önünde uyuz köpek, sıska kediler görürse her halde bir daha Îstanbula gelmez ve gelmek istiyenlere de mâni olur. Belediyler haricden gelecek seyyahlar için eğlence yerleri, temiz otel ve lokantalar temin ve mevcudların bilhassa fiatla rını takib etmelidirler. Çırağan sarayını birkaç yüz bin lira sarfederek güzel bir otel haline getirmek ve bugünkü hazin ve çirkin halinden kurtarmak mümkün değil midir? 3 Bu davada. biz vatandaşlara düşen vazife de mühimdir. Gelen ecnebilere karşı nazik ve dürüst davranmaklığımız lâzımdır. Esnafımız, bir senenin zararını, her hangi bir ecnebi seyyaha atacaeı kazıkla telâfive calısmamalıdır. İktısadî hareketler Maden istihsalâtımız Maden Tetkik ve Arama enstitüsünün gitgide daha büyük bir nefaset ve itina ile neşrettiği M. T . A. mecmuasının son nüshasmda 1937 maden istihsalâtımızın tam ve kat'î adedleri bir sene evvelkile mukayeseli olarak veriliyor. Verilen listenin tetkikı, maden sanayiimizin geçen bir yıl içinde de programlı bir şekilde inkişafına devam ettiğini göstermekte. Kısa bir ifade ile, madenciliğimiz yurd ekonomisinde 1937 de daha kuvvetli bir mevki almıştır. Listede, kömür havzasımn geçen sene bir yıl evveline nazaran 8000 ton fazla istihsalât yapmış olduğu görülüyor. Havzada bir yenilik hareketinin tathik edil mekte olduğu gözönünde tutulursa bu hareketin içinde bu artışın gene mühim bir mesele teşkil ettiği görülür. Nitekim 1938 senesi ilk dört aymm istihsal ve ihracına aid verilen rakamlar bu hareketin yakın bir istikbalde göstereceği artışı tebarüz ettirmektedir. Linyit istihsalâtımızda da bir sene evvelkine nazaran 20,000 tonu mütecaviz bir fazlalık kaydedilmiştir. Çimento is tihsalimiz bir sene zarfmda 77,608 ton çoğalmıştır. Yani üçte bir nisbetinde bir artış görülüyor. Krom istihsalinde de 28,828 tonluk bir fazlalık var. Geçen sene maden ihrac listemize iki yeni meta da girmiş bulunuyor. Bunlardan biri bakır, diğeri molib. Geçen sene Kuvarshan bakır madeninden satılan ilk bakınn miktan 400 ton. Gelecek yıllann ilk müjdecisi olan bu mütevazı miktarda tahakkuk etmiş bir ümidin çeşnisi var. Geçen sene ilk defa ihrac ettiğimiz 43 şişe molib de bu sahada yeni ümidler venyor. Beynelmilel KÖŞg Belçika BaşvekiliBelçika Başvekilini tahlil adesesi önüne koyan bir portre muhanirinin, bu pembe yüzlü, ortaboylu, tıknaz adamla, asabî çehreli, uzun boylu, zayıf diğer bir adam arasında derhal bir müşabehet bul mamasına imkân yoktur. Bu müşabehet şapkada başlar ve içtihadda devam eder. M. Spaak'ın şapkası, Leon Blum'un şapM. Spaak kası gibi geniş kenarlı, basık tepeli yuvarlak ve yumuşaktır, şapkalarının altmdaki eseri oldu. Ve sağların bir blok teşkil et başları da sosyalizmi bir tek baş gibi ta melerine, bazı kimselerin umdukları gibi, şırlar. muhafazakârlan, reksıstlerı, flamancjları Kırkına varmadan hükumetin en yük ve ittihad hükumetinin, dolayısile sola sek makamını işgal eden ve böylece, sü.at müteveccih bir kabinenin bunlardan daha asrının çocuğu olduğunu gösteren M. başka hasımlarını bir araya toplıyacak Spaak, marksizme, sonra sosyalizme, üse olan bu blokun vücud bulmasına mâni olra karargâhında intikal etmiştir. 1916 da. mak icab ettiği zaman, Kral iş başına onu askerlik çağına geldiği zaman, Almanla çağırmış, partilerin tazyikinden kurtul rın onu gerisinde muhafaza ettikleri hu mak için, bütün nüfuzile ona yardım et dudu aşarak Yser'deki orduya ilnhak et miştir. mek istemiş, fakat yakalanarak üsera ka*** rargâhma kapatılmıştı. Orada, Marksı oBelçikalılar, Başvekillerini, dillerinde kudu, Hegeli okudu, daha başkalannı o zarif bir nükte manası alan «Çok Spaak» kudu ve bir gün, kapitalist cemiyeti yık adile anarlar. Annesi Madam Spaak, etmağa amade bir ruha sahib oldu. rafa korku salmış bir gazeteci, ve BelçikaMaamafih, 1925 te, mesai nezaretinde hususî kalem müdür muavini olarak hu lunduktan ve 1932 de meb'usluğa intihab edildikten sonra, müfrit içtihadları yumuşar gibi olmuştu. Sosyalizm hare keti, hayatın icabatına daha uygun olmak itibarile, onu, marksizm felsefesinden daha fazla tatmin ediyordu. M. Spaak, ilk Van Zeeland kabinesinde nakliyat nezaretini, onu müteakib te şekkül eden ikinci Van Zeeland kabine sinde birdenbire Hariciye Nezaretini deruhde ettiği zaman ise, parti sağ cenahına temayülü çok bariz bir mahiyet almıştı. M. Spaak, artık açıktan açığa sosyalist nasyonaldi. îçtihad arkadaşlarımn kollektif emniyet hakkındaki resmî kana atlerine rağmen, o, Belçikanın bitarafhğa avdetine şiddetle taraftarlık göstermiş ve bu avdeti hazırlamıştı. Mensub olduğu partide bu hareket iğbirar uyandırdı, fakat liberallerle katolikler kendisini alkış ladılar. Seciye sahibi ve binaenaleyh idareci insanların, müfrit sol taraftarlığından birdenbire rücu edip eski arkadaşlannı su kutu hayale uğrattıkları ve sabık hasımlarının teşvikini kazandıkları vakidir. *** nın yegâne kadın âyan azasıdır. Şen tabiatli olan Brükselliler, Spaak'ın ilk na zırlığında, âyan meclisi huzurundaki nutkuna: «Sevgili anneciğim! Muhterem baylar!» diye başlıyacağını söyliyerek işi biraz ciddiyetten uzak tutmuşlardı. Fakat M. Spaak ciddiyeti, vakarı ve otoritesile, bu alayları birdenbire kesti. Bugün «Çocuk Spaak», kelimenin ihtiva ettiği sevgi mefhumunun bütün manasile «Brüksel çocuğu Spaak» tır. M. Spaak, doğuştan, terbiyeden, seciyeden ve aileden yana da Brüksel çocu ğudur. Babası bir dram aktörü ve muharriri idi; annesi gazeteci ve meb'ustur; annesinin babası, büyük hberal meb'us Paul Janson'dur. Belçika Başvekilinin. bugün içinde bulunduğu aile muhiti, memleketin siyasî ve resmî hayatına uzun zamandanberi ve çok yakından karışmış olmak itibarile, memleket tarafından kendi muhiti gibi benimsenmiştir. *** M. Spaak PENCERESİNDEN Okçular merikada okçuluk aldı, yürü« dü. Sinema yıldızları bile gö^ı nüllerde kirpikle ok tesiri yapmanın artık mümkün olmadığını ve kendilerinde ok olabilecek tabiî kirpik de kalmadığını görerek avunmak, oyalanmak, okun hedefe nasıl ulaşıp nasıl yara açtığını smamak için olmalı okçuluğa başladı. Yeryüzünde pınl pml dolaşaa o yıldızlardan biri, Virjinya Grey adlısı da ok şampiyonu oldu. Bu şampiyon okçu kızm resmini görünce hatırıma Cengizin anası Ulun Beyge geldi. Malum ya. Moğol Cihangirin babası o kadmı tipili bir kış gününde görmüş ve güzelliğile beraber ok atışındaki yüksek kudretine hayran olarak kendisile evlenmişti. Rivayete göre âşık zevc, karısının erkeklerden üstün kahramanlığınî her fırsatta söyler ve: «Bu kadından doğacak çocuk mutlaka bahadir olur» dermiş. Zaman, onun doğru sezdiğini isbat etti, Ulun Beyge'den doğan Temuçin ülkeler değil, kıt'alar fetheden bir Ci* hangir oldu ve Cengiz adile ebediyet kazandı. Amerikalı Virjinya Grey'in ok yüzünden bir gönül macerası geçireceğini, hele evlenirse bir Cengiz doğuracağmî kimse iddia edemez. Çünkü ne zamane gönülleri okla mağlub edilecek kadar yumuşaktır, ne de kürenin içtimaî duruı mu Cihangirlerin tekevvün ctmesine müsaiddir. Fakat Havva kızlanndan birinin Amerikada ok şampiyonu olmasınm, olabilmesinin biz Türkler için hususî bir manası vardır ve bu mana, asırlarca Türîc sporlarınm başında gelen okçuluğa yeni dünyada kadmlann dahi alâka göstermei sinden şevke gehnekliğimizi icab ettirir. Lâtife değil, ciddî söylüyorum: O t çulukta ön saf ve birinci numara daima bizim olmalıdır. Çünkü demir safhalara, tomruklara, kalkanlara, su dolu şişelere, asılı kandillere, aynalara, güllere, karanr* fillere harçket halinde ok atıp isabet ettiren nişancılar ancak Türkiyede yetişmişti. Yükseklerde uçan turnaları okla düşüren, parsları okla vuran atıcılar gene Türkler arasında görülmüştü. Dört o* ku bir çırpıda kullanan Ayazade Türktü. Bir mandanın sağ böğrüne attığı oku sol böğründen çıkaran San Solak Türktü. Toz Koparanlar, Deli Zaimler ve benzerleri hep Türktü. Ok deyince hatıra mutlaka ve mutlaka Türk gelir. Avrupanın hemen hemen bütün nehirlerî Türk okunun mesafe mefhumunu nasıl sıfıra indirdiğini kendi göğüsleri üstünden süzülüp geçen binlerce oku görerek öğrenmiştir. Asya topraklannın her köşe* sinde rökorlar kırmış bir Türk okunun hatırası yaşar. Şfrnalî ve Şarkî Afrika ayni hatıralarla doludur. F.G. ŞEHtR İŞLERÎ Süt f abrikasının yeri Ziraat İşletme kurumu tarafından Belediyeye müracaat olunarak yeni kurulacak süt fabrikası yerinin tayini istenmiştir. Bu hususta Imar şubesi tarafından tetkikat yapılmaktadır. Asılsız bir haber Bir gazete Üsküdar tramvayları üc retlerinde yüzde otuz beş nisbetinde tenzilât yapılacağını yazmıştı. Alâkadar ve salâhiyettar makamlardan aldığımız malumata göre, böyle bir şey mevzuubahs değildir. Esasen geçen sene tarifelerde lüzumu kadar tenzilât yapılmış olduğu Şirketi Hayriye ile yapılan anlaşma üzerine satışa çıkarılan kombine biletlerde de azamî tenzilât yapılmış bulunmaktadır. Bu vaziyet karşısında yeniden tenzilât yapılması düşünülmemiştir. M. Spaak'ın seciye sahibi olduğuna şüphe yoktur. M. Van Zeeland, M. Degrelle ve Reksistler arasında bir tercih yapacak olan umumî rey toplandığı sırada onu iş başında görenler bunu tasdik Surların yıkılacak kısımlarî ederler. Sağ partiler, kendisinden, fazla Şehrin etrafmdaki surlardan yıkıla bir müsamaha ümid etmedıkleri halde, cak olan kısımlar üzerinde tetkikat ya Başvekilin muvaffakiyeti, kısmen onun pılmaktadır. Halicdeki surlardan tarihî ehemmiveti haiz bulunan ve seyrüse feri ihlâl etmiyecek olanlar bırakıla cak, diğerleri yıkılacaktır. SarayburnunEski musiki eserleri tetkik dan itibaren sahildeki kısımlar da kalolunacak dırılarak yalnız tarihî kıymeti olan kuAlaturka musikiye aid eski eserleri leler muhafaza edilecektir. ve bu arada tekkelerde okunan ilâhileri Elektrik faturaları aydan aya toplamak üzere iki komisyon teşekkül gönderilecek etmiştir. Bu komisyonlardan biri önü giderek Eski Elektrik şirketi bir müddetten müzdeki salı günü Konyaya beri müşterilere aid sarfiyat faturaları mevlevî âyinlerine mahsus eserler üzenı iki ayda bir göndermekte idi. Yeni rinde çalışacaktır. Diğer komisyon da burada meşgul olacaktır. idarece yapılan tetkikat neticesinde bu faturalarm aydan aya gönderilmesi da Hamza Osman, Toprak Ofisi ha muvafık olacağı kanaati hsıl olmuşişlerile meşgul olmağa tur. Bu şekilde hareket edilmek üzere başladı hazırlıklar yapılmaktadır. Evlulden itibaren kararm tatbikma geçilecektir. Toprak Mahsulleri Ofisi teşkilâtına müteallik işlerle meşgul olmak üzere Dolab ve piyanolar sırtta Ankaraya gitmiş olan TJyuşturucu Madtaşmmıyacak deler înhisarı Umumî müdürü Hamza Sırt Hamallığı memnun olduğu halde Erkan, Ankarada İktısad Vekilinden ilk bazı taraflarda soğukhava dolablarile direktiflerini alarak şehrimize avdet etpiyanolarm gene eskisi gibi hamallar miştir. MÜTEFERRtK Gene Kralımn gencleştirdiği Belçika, M. Van Zeeland'ın gene silüetine çok uygundu. M. Spaak, buna, kendi yaşı nın hakikî gencliğini, zarif tebessümünün taravetini, bir nevi romantizmle karışık sadeliğini ilâve etti. Müşkül vaziyetlere ve müşkül hâdiselere derhal uyabilen pratik ve kıvrak me hareti, onu marksizmin ifratından sosya lizmin itidaline geçiren iyi ve uzak görüş kabiliyeti sayesinde, memleketini, mazO halde okçuluğa son derece kıymefc har olduğu gencliğe yakışan metin ve mu vermek, henüz kuıulup da emekleme vaffakiyetli adımlarla yürüteceği şüphe devri geçirmekte bulunan okçular kulüsizdir. bünü kuvvetlendirmek ve şampiyonluğa Amerikalı kızlara değil, herhangi bir yai bancıya kaptırmamak için gerçekten çai ECNEBÎ MEHAFÎLDE lışmak gerekmez m\7.. Osmanlı Bankası Londra merkezi müdürü öldü 1898 denberi Osmanlı Bankasmm Londra merkezi müdürü ve 1909 dan beri de umumî komitesi azası olan M. Ernest W. H. Barry kısa bir hastalığı müteakib 75 yaşında vefat etmiştir. Beynelmilel bankacılık âleminde hatırı sayılır bir şöhreti olan mumaüeyh bu iki vazifeyi de vefatma kadar ifa etmiş ve bu suretle ağır mes'uliyetleri tazammun eden bir vazifede uzun za man kalmak hususunda nadir görülür bir rökor tesis etmiştir. M. Ernest Barry'nin kuvveti, tam bir nezaket ve büyük şahsî cazibe ile iş hususunda durendişlik ve ihtiyatı bir araya getirmiş olmasında idi. En büyük hassası her şeyi doğru za viyeden görmek ve bu suretle ikinci derecedeki noktaları ehemmiyetli meselelerden zahmetsizce ayırmaktı. Daima fikrine müracaat edilir ve mütaleasma büyük bir kıymet verilirdL Arkadaşları ve maiyeti kıymetli bir müdür kaybetmekle kalmamış, fakat şahsî refahları için daima hayırhah bir alâka gösteren bir dosttan marhum kalrruşlardır. M. TURHAN TAN Berlin Ticaret Odamızın onuncu yıldönümü Berlin (Hususî) On yaşını büyük muvaffakiyetlerle ikmal etmiş olan Berlin Türk Ticaret Odası, «Kaiserhof» otelinde, Berlinin siyasî, iktısadî ve askerî sahalarmda yüksek mevkiler i§gal eden ve üç yüzü aşan davetlilerile, onuncu yaşmı pek parlak bir surette kutlulamıştır. Ziyafette, Alman tktısad Nazın Her Dr. Funk, Hariciye Nezaretinden Gesandter Claudins, Doyçe Bank umıraı müdürü Her Staux, Propaganda Nezaretinden Oberregierungorat Knothe, Her Dr. Maurah, fahrî konsoloslanmızdan Hanover konsolosumuz Her Bühring, umum sefaret erkânı, konsolosumuz, hazır bulunmuşlardır. Ziyafet esnasmda, fahrî riyaseti işgal eden se firimiz, Hamdi Arpağ, davete icabet • • lerinden dolayı misafirlere teşekkür et> miş ve Ticaret Odasmın icraatından, ikî dost mületin iktısadiyatını birbirine yakmlaştırmak hususunda Odanm sarfetmiş olduğu mesaiden sitayişle bah * setmiş ve her iki mületin istikbalde daha sıkı ticarî ve iktısadî münasebetlerde bulunmalarmı temenni etmiştir. Alman teskilâtınm harikalarım büyük bir hayranlıkla zikrettikten sonra, Reichskanzler ve Führer Adolf Hitlerin sıKhat ve şerefine ve mecliste hazır olan İktısad Nazın Dr. Funk'la bayanı ve umum Alman milleti şerefine kadehini kaldırmıs ve içmiştir. Bunu müteakib Alman İktısad Nazın Dr. Funk, ayağa kalkarak evvelâ Türklüğün âlemşümul olan misafirperverliğinden dolayı sefirimize teşekkür etmiş ve sefirin sami mî olan temenniyatma kalben iştirak ettiğini ve her iki millet iktısadî münasebetlerinin fazla bir resanet kesbet mesini, Almanya bir san'at, Türkiye de mevaddı iptidaiye yetiştiren bir ziraaf memleketi olduğunu söylemiş ve Bü yük Önderimiz Atatürkün şerefine ve sefirimiz Hamdi Arpağla umum Türklerin şereflerine kadehini kaldırarak icmiştir. tarafından omuzda taşmmakta olduğu îş Baknasının iyi bir teşkilâtçı ve idagörülmüştür. Bunun önüne geçilmesi reci olarak yetiştirdiği Hamza Osman için alâkadarlara emir verilmiştir. Erkarun Toprak Mahsulleri Ofisi işlerini de büyük bir kiyaset ve kabiliyetAzgîn bir manda öldürüldü le idare edeceğinde şüphe yoktur. Mezbahada Pomak îbrahime aid bir manda, dün saat 11,30 da kesileceği sırada ürkerek kaçmış ve önüne geleni toslamağa başlamıştır. Yerişen memurlar, sahibinin müsaadesi üzerine tabanca ile azgm mandayı öldürmüşlerdir. Kolu yanan çocuk Beşiktaşta Paşamahallesinde tramvay caddesinde 31 numaralı evde oturan iki buçuk yaşındaki Özen Uysal, dün saat 13 te. ateş üzerindeki yemek tenceresine kolunu sokmuş ve bileğine kadar yanmıştır. SAFAEDDIN KARANAKCl Bilet kutusile müşteriyi yaralıyan biletçi Beşiktaşta Yıldız caddesinde 5 numaralı evde oturan Halil Yüksel, dün, Fmdıklıda tramvaya binmiş ve fazla kalabalık yüzünden biletçi ile kavgaya tu tuşmuştur. Münakaşa neticesinde biletçi Hamdi Yılmaz, bilet kutusile Halilin başma vurarak yaralamış ve yakalan mıştır. Hamza Erkan yeni idarenin teşkilât işlerile meşgul olmağa başlamıştır. Pek yakında tekrar Ankaraya avdet ederek bu hususta hazırladığı projesini îktısad Vekilinin kat'î tasvıbine arzedecektir. Bundan sonra bir taraftan devir ve Norveç sefiri geldi teslim muamelesi işlerine başlanacâk ve Mezun bulunan Norveç sefiri M. diğer taraftan da bir an evvel yeni teşBentzon refikasile beraber dün şehri kilâtın hemen faaliyete geçmesi temin mize avdet etmiştir. edilmiş olacaktır. Bu yeni tesekkülün îngiliz sefiri geldi idare merkezi olmak üzere Ankarada müsaid bir yer temin edilmistir. Bir ay mezuniyetle memleketine gitmiş olan İngiliz büyük elçisi Sir Percy Bay îbrahim Sakir Hicaz eşrafmdan Bay îbrahim Sakir Lorraine dün sabahki ekspresle Londrayazı İstanbulda geçirmek üzere Toros dan şehrimize dönmüştür. ekspresile Suriyeden şehrimize gelmiştir. Nikâh merasimi Gazianteb meb'usu Ali Kılıcın yeğeni Berin Kıhcla Yüksek Ticaret mektebi talebesinden Enver Inselin nikâhları dün dostları huzurile Beyoğlu Nikâh dairesinde akdedilmiştir. Tarafeyne saadet dileriz. tşi bırakan amele çalışmağa başladı Denizbank îstanbul Liman idaresile Liman tahmil ve tahliye işçileri arasında çıkan noktai nazar ihtilâfı sona er miştir. İşçilerin hemen hepsi dün işe başlamıştır. Karakol önünde nara atanlar Unkapanmda Zeyrek caddesinde 48 numaralı kahvede oturan İbrahim Erol ile İbrahim Akçeoğlu, dün, kafayı çek tikten sonra Beyoğlu polis merkezi önüne gelmişler, sokakta rakı içerek nara atmağa başlamışlardır. Polis, sarhoşları yakalamıştır.