6 Temmuz 1933 JUMHURIYET Türk Hatayın hasretle kucakladığı Türk Ordusu dün müretteb mahalleri işgal etti Ankaraya gelen tazimat telgrafları ve tafsilât Ankara 5 (Telefonla) Hatayın büyük sevinc ve heyecanını bildiren telgraflar âdetâ yağmaktadır. Sanlı bayrağımıza ve ordumuza kavuşan Hataylı kardeslerimiz, bu telgraflarla Büyük Onder Atatürke, minnet, şjikran ve tazim lerini arzedıyorlar. Gelen haberler dün akşamdan itibaren giren ilk müfrezelerden sonra Payastan bu sabah beste ve Hassadan saat altıda hududu gecen kıt'alarımızın karsıla nışlarına daır müheyyic tafsilât ile doludur. Hataylılar, bu geceyi de uyanık geçirmisler, kıt'alarımızın konakladığı yerlerde fener alayları yapmışlardır. Kıtalardan bir kısmı yarın sabah (bu sabah) yeni menzillerine hareket edeceklerdir. Askerî merkezlerden bıri Beylan olacaktır. IBaştaraH 1 inci sahifede] bir ay evveline kadar muhalif olan Koco Ağası başında büyük şapkası ve sırma elbisesile kadın erkek çocuk binlerce halk çılğınca askeri alkışlıyordu. Askere bol şerbet ve ayran ikram e dildi. Karşılayanlar arasında Ermeni kardeslerimiz nazan dikkati celbedi yordu. Bandomuzun İstiklâl marşından sonra Marseyyezi çalması Fransızları çok mütehassis etti. Bu satırlan yazarken askerlerimiz Kırıkhanda istirahat ediypr. Yarın sabah Bedirgeye hareket edecektir. Atatürkten, dan Kınkhan 5 susî muhabiri menfaatlerini tehlikede gören Ermeni mahfillerinde mahsus bir emnıyet husuie getirmiştir. Fransız askerlerinin heyeti umumiyesi miktan üç güne kadar 2500 kişiye varacaktır. Mandater makamlar, politik mevkuf lar için merhametkâr bir surette hareket etmeyi düşünmektedir. Bugün öğle üzeri, yüksek komiserlik delegeleri albay Kole, örfi idareyi kal dırmıştır. Bu akşam, bir Türk Fransız dostlugu tezahürü olarak Antakyada hususî bir ziyafet verilmektedir. Bu ziyafete albay Ordudan ve anayurd Kole, albay §ükrü ve genel kurmaylar Hataya selâm! delegeleri iştirak eylemektedir. Anadolu ajansının huHalebde Vataniler aleyhine bildiriyor : galeyan Türk Hatayın kurtuluşa hazırlığı îskenderun 5 Bugün şafakla beraber Hatay tarihinin en mutlu safhası açıldı. Kahraman Türk kıt'aları saat beşte Hassadan ve Payastan hududu geçmiş ve Hatay on dokuz yıldır hasret ve iştiyakla beklediği sevgilisini bağnna basTUrk mıstır. beklenilmiyen bir anda güneşin bütün kuvHatayın uzun ve karanlık bir geceden vetile gözükmesi tesirini yapmıştı. An sonra sabahı bu şafakla başlamış bulu takya ve köylerinin bütün halkı büyük nuyor. dalgalar halinde îskenderun ve Kırık Askerin sabahleyin erken gireceğini han yollarına dökülmüştü. Bütün yüz bildiren telgraflar ancak gece yarısına lerde yalnız sevinç ve tebessüm görülü doğru geldıği halde daha gün doğarken yor. Kalblerdeki şenlik de şehir ve yollarbütün Hatay bu mes'ud hadiseden ha daki donanma kadar aşikâr okunuyordu. Kimi kucaklaşıyor, kimi sevinç yaşları döküyor... Yıllardanberi garajlarından çıkma mış otomobiller ve kamyonetler, yıllardanberi katlan açılmamış bayraklar gibi yıllardanberi evlerinden çıkmıyan ihti yar ve maluller de ortaya çıkmış, insan kütlesinden ve bayraktan yer gök gö rünmez olmuştu. Bir kelime ile Hatay kurtulmuştu. Alayımızın kumandanı hududu geç Reyhaniye 4 Halebden gelenler tikten sonra, Hataylılara «Size Ata Halebdeki Vataniler aleyhinde büyük bir türkün, Türk ordusunun ve Ana galeyan hüküm sürdüğünü bildiriyorlar. yurdun seiâmlarını getiriyorum* Türkler ve Türk taraftarlanna karşi son zamanlarda yapılan takibatın hafiflededi. Bütün Türk matbuatı namma askerî diği haber veriliyor. mümessilimizi tebrik ettim. Çok müte Suriyenin îskenderun limanı için çıkardtğı müşkülât hassis oldu. Ve kıtaatın matbuata selâ mını bildirdi. ı Iskenderun 5 Iskenderun limanmır askerini istikbale hazırlanan Türk izcileri du. Askeri geçid yerinde kurulmuş vc üzerinde «Hatay kurtuldu, yaşa, varol Atatürk» yazıh büyük takın altından geçer ken meydana civar sokaklan ve bütün evlerin pencerelerini, tarasalarını dolduran binlerce halk, yaşa ve alkış sesleri ile orAntakya 5 Anlaşmalann talığı çınlatıyor, fotoğraflar durmadn iş imzası münasebetile Vali Abliyordu. durrahman Melek, Atatürke, Askeri davul zurna ve 500 e yakm bayrak ile on bini mütecaviz muazzam bir Celâl Bayara, Hataylıların halk alayı takib etti. Kurbanlar kesildi ve şiikran hislerini ifade eden telasker yerine yerleşerek istirahata çekildi. graflar çekmiştir. Hataylıların şiikran ve tazim telgraflan Kuvayı külliyenin Kırıkhanda istikbali Kahramanların îskenderuna girişi ve müheyyic istikbal Iskenderun 5 Payasdan gelen Türk kıtaatı tam saat beşte hududu geçmiş ve hududda iki Fransız zabi^i raraf ından^ seâmlanmıştır. Bıraz sonra Iskenderun konsolosu Fethi Denli ile Hatay halk partisi reisi Abdülgani, Vali, parti erkânından bir gurup bütün camaatlerin mümessilleri askere «hoş geldin» ettiler. Burada askere ayran ve şerbetler ik ram edıldi ve kıtaat yolun iki tarafında bırikmiş olan köylülerin alkışlan arasında muntazam yürüyüşle ve marş söyliyeıck îskenderuna ilerledi. İskenderun'a bir kilometre mesafede Hataylı kızlanmız bahriye kıyafeti ve «Hamidiye» şapkalarile Antakya Baskonsolosu ile askerî mümessil Albay Feyzi Mengüc de hassa hudu dundan gelmişler, kıtaatı bekliyorlardı. Biraz sonra İran konsolosu ve daha ötede kolonel Kole askeri karşıladılar. îskenderun şehrinin kapısında Fransız askeri bandosunun temposuna ayak uyduran asker, daha ilerde Antakya spor kulübünün bandosunu önüne kattı ve resmi geçid için tayin edılmiş olan meydana doğru ilerledi. Burada Albay Mengüc ve Kole, konsoloslar, parti ileri gelenleri, Fransız yüksek memurları bekliyordu. Yirmi iki kilometreyi 42 derece hararet altında geçmiş olan kıtaat, cidden muntazam ve büyük bir çeviklikle geçti. Çok a!kışlandı. Şehir medhalinde Iskenderun halk partisi reisi, kısa, güzel bir hitabede bulunKoğar ya! Ben de olsam.. koğanm. O zaman ben sana söylemedim mi? Ne söyledin? Ne soyledim? Ha o zamanki kavgalarrmızı bir unut, bakayım... Ne soyledim? Kerim Bey gibi kibar bir adam... Hep zenginlerle düşüp kalkıyor... Senin gibi.. ayyaş, esrarkeş adamı ne yapsın demedim mi? «Bırak şu z;kkımı, Haydar! Bırak! Hiçbir yerde duramıyacaksın, aç kalacağız!» demedim mi? Bir gün ayaklarına kapanıp ağlamadım mı? Hususî şoferler arasında senin gibisi var mı? Bak Halide bir kere... Ne olmuş Halide? Balıkpazannda dün beraber içtik. Senin gibi mi? İki üç kadeh attıktan sonra.. ağzmı siliyor. Ne iki üç kadehi be? îki saatte dört karafa devirdi. înanmam. Doğruysa eli kulagındadır: Kerim Bey onu da atar. Şofer mi kalmamış? Salihi düşünsene... Cigara bile içmez. Bırak o enayiyi... Enayi ya, enayi... Kim rakı îçmezse enayi, kim esrar çekmezse enayi, kim Melekle birlik olup yankesicilik etmezse enayi... Şimdi gene Meleği kanştırma! Türk çocukları omuzlarında Türk bayraklarile berdardı. Hâdise haftalardanberi bek lenmekte ve iki gün evvel anlaşmalann imzası üzerine tahakkuku artık bir gün ve saat meselesi halini almış bulunmasına rağmen, haber bütün ufuklarda kapalı siyah bir gök üzerinde birden bire ve hic Antakj ada: Orgeneral Asrm Gündüz, itilâfın imzasını müteakib Fransız karargâhından çıkarken Kırıkhan 5 Anadolu ajansının hususî muhabiri bildiriyor : Hassadan gelen Türk kıtaatı hudu du saat altıda geçmiştir. Antakya halkının bir kısmı ile bütün Kmkhan ve civar köylerin halkı otomobiller, kamyonlarla daha geceden yol lan doldurmuş ve ahali geceyi uykusuz geçirrniştir. l i ; n . „ . , ,,,, Asker, hududda, Halkevi mümessilleri, Kırıkhan kayraakamı ve Belediye reisi ve Aktepe nahiye müdürü tarafın dan karşılandı. Asker bando ile muntazam yürüyüşle ilerledi. Hududa 12 kilometre mesafedeki Aktepeye gelinciye kadar halk çılgm bir halde orduhu alkışlıyor, bir çokları sü varinin önüne yatıyordu. Aktepede Antakya Baskonsolosu Celâl Karasavan, Albay Feyzi Mengüc, Kolonel Kole ve yaveri kıtaatı selâmladılar. Burada alaym kumandanı miralây Sükrii Kanatlıya hahra olarak üzeri yazıh bir altın saat hediye edildi. Kurbanlar kesildi. Evvelâ askerî tâbirle çakı gibi mızraklı süvari, müteakiben motörlü kıt'alar, piyade, fen kıt'a lan, topçu ve sıhhiye teşkilâtı kıt'aları girdi. Bando meydanda yer aldı ve kıtaat Türk ve Fransız kumandanlarını selâm lıyarak geçti. Önde sancak geçerken bütün halk nefes almıyajj bir kütle halin de şanh sancağımızı huşu ile selâmlıyordu. Sıcak derecesi gölgede 42 idi. Buna rağmen piyade arkasında çanta, tepeden tırnağa kadar terden sırsıklam olduğu halde fevkalâde muntazam, inzibatı mükemmel, dinç adımlarla geçiyordu. Bütün Aktepeliler, civar köylüler ve bilhassa kürtler ve bunlann, daha Yalan mı? Bak benim ciğerlerim şerha şerha... Bir Sıkımlık canım kaldı... Bugünden yanna yokum... Teneşire geleceğim. Sabriye hıçkırmaga başlamışh. Haydar ağır ağır giderek gaz sandığının üstüne oturdu, gene dirseklerini dizlerin; dayadı ve başını avuclarının içine aldı. Kendi kendine: «Karı sözü dinleme, avanak! dedi, bakma gözünün yaşına... Başka yolu yoktur... Yirmi bin papel bu, yirmi bin!» Yüksek sesle tekr&rlad'.: Yirmi bin! Sayıklar gibi devam ediyordu: Göreceksin be hatun... Kulakla rında pırlanta küpeler sallandıracağım, gerdanına beşi bir yerdeler dizeceğim, pufla şiltelerde, kuştüyü yastıklarda yatacaksın. Ağlama. Sen bana bir hafta izin ver, fazla değil. Ben Halidin ağzını arryorum. Dün neden sarhoş ettim herifi?.. Kör kandil olsun da anlatsm diye... «Gene Kerim Beyin karısını Hacıosman bayırındaki çayıra götürüyor musun?» diye sordum. Malum a, karı «aya bayılır. Benim zamanımda haftada iki, üç gün giderlerdi. Haydar başmi yumrukladı: Ah bu kafa... Ah bu kafa... Ikisi Hataydan avdet eden Orgeneral Asım Gündüzün Ankarada istikbali Hatayda örfi idare kalktı ve bir yerine Lâzkiye ve Trablus limanlannıa kullanılması için Suriyede seçimle beraber dostluk ziyafeti verildi Paris 5 Havas ajansı Antakyadan bildiriyor : Türk kıt'alannın bugün Sancağa muvasalâti ile, Antakyada imzalanan askerî anlaşmalar ve bunlann tatbiki protokolu ile tasrih edilmiş olan sistem filiyat sahasına geçmiş bulunmaktadır. îki ordunun iş birliği filî mahiyet almıştır. Bu iş birliği ile bundan böyle, Sancağın mülki tamamiyeti ve politik statüsü temin olunacaktır. Yeni rejimin tesisi, memleketin politik vaziyetinde gerginliğin izalesinde ve unsurlar arasında gizli olarak mevcud has mane hissiyabn yatışmasında şimdiden kendisini göstermiştir. Türk Fransız askeri iş birliği, ezcümle, bir dakika için başlamış olan sistemli mücadelenin şid • » detlendiği Antakya ve îskenderunda ek serisi Türklere aid bulunan nakliye vasıtalarının bundan bilhassa zarar gördüğü Y anlaşılıyor. Suriye ile Hatay arasında tesis edilen lessepase usulü ile îskenderun ] liman şirketinin tatbik ettiği bazı tedbirierin bu mücadeleyi kolylaştırdığı haber verilmektedir. Fes ortadan kalktı Kırıkhan 5 Anadolu ajansının hususî muhabir bildiriyor: Aktepe havalisinde fes ortadan kalk mış gibidir. Gerek Aktepe gerek îskenderun büyük heyecan içindedir. Bedevilerin bir sekaveti Reyhaniye 4 Hataydan kaçaraE ILutfen sahtfeyi çevinnizl Hatayda istikbal hazırlıklan: Çerkes gencleri, Kafkas oyunları oynuyorlar de avcumda idi... Geceyansı... în cin yok... Sık herifin boğazını... Atıl kannın üstüne... Pırlantalan sök... Atla arabaya, bas gaza, çek, yürü, git! Koydunsa Haydarı bul! Nah kafa!.. Ulan, karı oraya iki. defa da yalnız gitti. O zaman bana emniyeti vardı. Arabayı bir ağacm üstüne bindiriverseydim... Kan sersemlerdi... Gırtlağma sarıhrdım, olur biterdi. Sabriye, hıçkmklan arasında, başını iki yana sallıyarak inledi: Sus, Haydar, Allah aşkına, fena oluyorum. Kabahat bende ki sana bunları anlatıyorum. Bir gece eve bir cebim pırlanta, bir cebim de para dolu gelecektim. Seni yanıma alarak tüyecektim. O zaman «sus!» demezdin; fmdık kadar elmas lan görünce boynuma sanlır: «Söyle, aslanım, anlat, karıyı nasıl boğdun? Elin derd görmesin, bin yaşa!» derdin. Allah göstermesin. Sabriye dizlerinin üstünde doğruldu ve sallanarak ayağa kalktı: Allahım, bana biraz kuvvet ver! dedi. Kocasinin ayaklarina doğru bakıyor du. Geceleyin oraya, gaz sandığının altma sakladığı parayı alması içb Haydayerinden kalkması lâzımdı: Sen git muslukta biraz yüzünü yî* kasana... dedi, Yüzümde ne var? Kadın yeri göstererek: Gece yediğin haltı gormüyor mu • sun? dedi. Suratm da bucun gibi... Haydi... Haydar kolunu çenesinin üstünden geçirerek: Oldu, bitti işte, dedi. yıkanıp da ne olacak? Güvey girecek değiliz a... Haydi diyorum, seni bu halde gördükçe fena oluyorum, acı bana biraz.., Halâda, tenekede su var, baydi! Kocası, hâlâ biraz esrarın tesiri altında, gözleri baygın ve bulanık, ağzı yari açık, başını bir omzuna doğru sahvererek yutkunuyor: Biraz tatlı yok mu, be hatun, biraz tatlı... Kadm onu yerinden kaldınnak azmile karşısma dikilerek: Haydi! dedi Bir damla tatlı, yahu... Bir damla tahin helvası... Kaçırdın mı sen herif! Yaz orta smad tahin helvası ne arar? Ben dündenberi ağzıma koyacak bir lokma ekmek bulamıyorum. [Arkası varl rın Milli roman : 11 Bu vaziyetten yorularak doğruldu ve kapaklan şiş, kanlı gözlerinin kuyruğunda eriyen bulanık bir bakışla Sabriyey; süzdükten sonra ayağa kalktı, ellerini arkasına koyarak birkaç adım attı, dökülmüş sıvalarınm üstüne gazete kâğıdlan yapıştırılmış, pis ve harab duvara bakarak, bir adamın yüzüne tükürür gibi: Tuh be... dedi, lânet olsun be, lânet olsun... Fırsat elimdeydi de neden korktum be... Bundan daha kötü mü olacaktım? • Sonra karısma dönerek: Ben sana soyledim ama sen istemedin, dedi. Kadın solgun ve ıslak yüzünü ona doğru zahmetle kaldırarak sordu: Ne söyledin? Halide bir sor da anlatsın: Karıyı Yazan: SERVER BED1 bir silkele: Su içinde yirmi bin lira edermış. Yirmi.. bin.. papel, anladın mı? Hangi kany:? Hangi karı olur ulan? Patronun karısını. Sus!. • îşte böyle bir «sus!» diyorsun, benim elim, ayağım kesiliyor. Kabahat bende mi? Sabriye sık ve kesik nefesler alarak cevab verdi: Sen.. hâlâ.. bunları düşün. Onun için.. sürünüyorsun. Bak.. ne hale geldik. Kabahat senin değil de benim mi? O zıkkımları içen.. ben miyim? Bulmuştun rahat kapıyı... Altında âlâ araba... Ne durmadın? Saçmalama be! Kim durmadı? Herifçi oğlu beni koğmadı mı?