6 Temmuz 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

6 Temmuz 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Temmuz 1938 CUMHURIYET BEYRUT Kırılan ümidler MEKTUBLARI İktısadî harehetler Buğday ihracatının murakabesi Buğday ihracatının murakabesine dair nizamname projesi, şehrimizdeki uzun çalışmalardan sonra, dün ikmal edildi. Projenin ihtiva ettiği hükümler, denebilir ki kusursuzdur. Bu itibarla bu projede Vekâletçe bazı değişmeler yapılsa bile esasların tadil edilmiyeceği muhakkaktır. Nizamnameye göre memleketimizden ıhrac edilecek buğdaylar İstanbul, De rince, Tekirdağ, İzmir, Antalya, Mersin ve Payasta kontrol edilerek çıkarılacak: ihracata mahsus buğdayların temizleneceği ve muhafaza edileceği yerler için îktısad Vekâletince, Sıhhat ve Içtimaî Muavenet Vekâletinin de müsaadesi alınarak bir talimatname yapılacaktır. Nizamname, memleketimizden ihrac olunacak buğdayları sert, yumuşak, misket ve yemlik buğday namile dört sınıfa ayırıyor. Her sınıf da numara tahtında üçer dereceye sıralanıyor. Sınıf ve derecelere verilen tolerans hadlerine bakılmca, bu hususta, buğdaylarımızın harice azamî derecede temiz çıkması için nekadar hassasiyet gösterüdiği kolayca görülür. Sertlerin ve yumu şakların ayni sınıftan olmıyan tane mik tarı azamî yüzde 1020 arasmda, yabancı maddeler mecmuu da sertler, yumuşaklar ve misketlerde cinslere göre yüzde ikiden dörde kadar yükseliyor. Yaln'Z yemlikler için yüzde beş kabul edilmiş. Bityeniği ve çavdar miktarınm da çok düşük olduğu görülmektedir. Nizamnamenin kontrola müteallik kı sımları itiraf etmek lâzım ki çok sıkı kayıdları ihtiva etmektedir. Eğer buğday standard nizamnamesinin hazırlandığı toplantılarda bulunmamış olsaydık bütün bu sıkı kontrol şartlarını ve bunun mücyyidesi olan cezaî kayıdlan ihracatçmın nasıl kabul etmiş olduğuna akıl erdiremezdık. Fakat, müzakerelerin bilhassa bu kısmını yakinen takib ederek ihracat ta cirlerinin kontrol kayıdlarının ve cezai hükümlerin daha şiddetli olması için kcndiliğinden teklifler yapmış olduğunu görmüştük. Türk ihracatçısınm olgunluk dere cesi ve memleket meselelerindeki hasia siyeti ortaya cidden mükemmel bir nizamnamenin çıkmasını temin etmiştir. Bunun iktısadî varlığımızda temin edeceği fay dalar şimdiden görülmektedir. KÛŞg Fransız kolonelinin «Türkler hakka riayet eden medenî insanlardır» sözüne rağmen Hatayda halkı muhacerete teşvik ediyorlar şu şekilde olmazsa bu şekilde, orada yerBeyrut, 2 temmuz Artık bütün sinirler gevşedi. Her şey leşecektir. Fransa da bu neticeyi şimdı• gösteriyor ki Hatay davaM Türkiyenin den kabul etmiştir» denildi. Böyle bir istediği şekilde halledilecektir. Orient tefsirin muhacereti artırması gayri tabiî gazetesi son günlerde yazdığı bir maka değildir. Bunun için Kolonelin yaptığ' lede, Hatayda intlhabatm tehir edilmesi beyanat, muhaceretin durmasını mucib meselesini göstererek «demedik miydi?» olmaktan ziyade bilâkis artmasına sebeb dıyordu. Malum ya, Hatayda ilk tesçıl oldu. Bilhassa Ermeniler, Hataydan çemuameleleri yapılırken Orient gazetesi. kilmektedirler. Artık Hataym mukaddetesçilin neticesi Türklerin aleyhine çıka ratı taayyün etmiş gibidir. Bilhassa bu cağını söyliyerek bundan vaz geçilmesini muhaoeretten sonra yapılacak olan tesçil tavsiye etmişti. Şimdi tesçilin durdurulma muamelesi Hatayda Türklüğün ekseriyesi üzerine zahirde hak kazanmış olarak tini daha fazla art'racaktır. Türk aleyhkendisinin vaktile haklı clduğunu izaha tarları en başta hicret ettikten sonra, geçahşıyor. Halbuki, o zaman Orient ve riye kalanlar, bilhassa bir kısım Arablarla taraftarlarınm maksadlan tesçili «başka hemen hemen kâmilen Alevilerin Türkler bir bahara» atmaktı. Şimdi ise tesçil, mü le birlikte hareket edeceklerine buradî said şartlar içinde, hemen devam edılmek muhak! ak nazarile takılınaktadır. *#* üzere tehir edilmiştir. Milletler Cemiyeti komisyonu Hatayı Bütün bu hâdiseler içinde en acınacak terkedelidenberi Suriye tnuhitinin artık ü ve dikkat edıleeck şey, Ermenilerin halmidleri kesilmiştir. «Türkiye muzaffer ol leridir. Ötedenberi daimi büyük devletdu» diyorlar; «Türkiye, Suriyeye karşı lerin politika oyunlarına âlet olan Ermedeğil, hatta sade Fransaya karşı da de niler bu defa da aîdandıklarını gördüler. ğil, bütün Millefler Cemiyetine karşı mu Hatayda Fransız hâkimiyetinin hiçbir zazaffer oldu!» Bu söz bütün agızlarda do man zeval bulmıyacağına inanarak bülaşıyor, bütün gazete sütunlarında yazılıp tün kuvvetlerile müstemleke politikasını dunıyor. tutmuş olanlar, şimdi birdenbire terke Henüz Antakya müzakereleri netice dildiklerini gördüler. «Eyvah, bu bazilenmiş olmamakla beraber.artık burada çede bizler gene yandık!» diyorlar. neticeden kimsenin şüphesi kalmamıştır. Mısırda intişar eden Arif ismindeki bir Bilhassa, Beyrutun komiserlik muhitine Ermeni gazetesi bu meseleyi bütün etrayakın olanlar, neticeyi açıkça söyleyip file teşrih ve arada tazallum ediyor. Huduruyorlar: Türk askerleri Hataya gire lâsatan şunları söylüyor: cek ve tesçil ondan sonra yapılacak. Bu«Artık Hatayın Türkiye hâkimiyeti na herkes kanidir. altına gireceğinde şüphe kalmadı. Ha *** tayda sakin olan bizim Ermenilerin halBu kanaatin neticesi olarak Hatay leri ne olacak? Ger.e muhaceret mi? Nedan Suriye ve Lübnana doğru başhyan dir bizim günahımız? Yıllardanberi demuhaceret artmıştır. Türklüğe karşı fazla vam eden bu talihe biz neden lâyık olmuhalefet yapmıj olan Arab erkânile Erduk? menilerin birçoğu alelâcele Hataydan çeHalbuki Ermeniler, daima büyük devkilmektedirler. Bu hali gören Miralay letlerle beraber yürüdüler. Onlara hiz Collet (Kole) gazetelere beyanatta bulunarak Ermenilerin, Arablann bu su met ettiler. Meselâ, şu Fransaya az mı retle anî bir hicret yapmalarına sebeb ol hizmet ettik? Böyle olduğu halde, kime madıiım söyledi. Söylediği sözlerin ara hizmet ettikse neticede aldandık ve terkesında dikkate değer olanı şudur: «Bu dildik. Bu defa da bizi Fransa terkedegünkü Türkiye, Abdülhamid zamanmda eektir; Hatay Ermenileri bu defa da oki Türkiye değildir. Türkler, herkesin nun yüzünden muhacir olacaklar!» Ermeni gazetesi tarafından dökülen hakkına ve hayatına riayet eden medenî insanlardır. Türkiyede pek çok Ertnenı bu derd, şimdi Beyrutun bütün Ermeni vardır ve bunlar, sükun ve huzur içinde, muhitlerinde dönÜD dolaşan bir duygu hiçbir kimse tarafından hiçbir suretle ra nun tam ifadesidir. Hakikaten, büyük hatsız edilmiyerek yaşıyorlar. Şu halde devletler yüzünden bu milletin çektiği Ermenilerin telâşa düşüp alelâcele Ha derd ve uğradığı musibetler az değildir. tayı terketmeleri manasızdır.» Bugün gene, sebebsiz, fakat sebebsizliği Kolonelin bu sözleri burada türlü tür kendisine güc anlatılabilir bir korku ile, lu tefsir edilirken bilhassa şu noktaya Ermeniler, birer birer Beyruta geliyorlar dıkkat edildi: «Kclonelin, Türkiyenin ve Hatayda bıraktıkları işlerinin yerine eski Türkiye olmadıgı hakkında bu şu burada kendilerine iş aramağa başlıyorretle teminat vermesi gösterir ki, Türkiye lar. Hataya girecek ve bugün değilse yann, C.T. Büyük devlet adamı, bir zamanlar büyük bir ressam olmak yolunu tutmuştu, fakat Viyanalı profesörlerin kararı buna sed çekti Hitler ~ve ^ ~ san'at ^ PENCERESİNDEN Harab mabedler m Hitler'in eserlerinden bir tablo [ ortada imzası görülüyor ] San'at, insan ruh ve muhayyilesinin en asil bir faaliyetidir. San'atkâr eserine ruhunun en derin ifadesini nakşeder. Bu tezahüratını müzik, fırça ve taş vasıtasile ifade eder. San'at, her zaman insan üzerinde yükseltici, heyecan verici bir tesir yapmış ve onu hergünkü hayatın kirlilik lerinden alarak daha temiz ve muhteşem bir dünyaya götürmüş ve bütün devirlerin hırsı ve tarihî tekâmülünü temsil ettirmiş rir. Ve böylece san'atkâr halikm bir lutfu olarak insan hayatınm en derin sırlannı temsil eden bir varlık olduğundan kürenin daima en büyük şahsiyetleri arasında yer almıştır. Hitler doğuşta bir san'atkârdı. Hatta politika hayatına atılmazdan evvel resımle haylice uğraşmıştı. Fakat hayatın aman vermez akışı, belki istemediği halde, onu bambaşka bir sahada çalışmağa icbar ettitdi. Hitler'in küçüklüğünde yegâne gayesi büyük bir ressam olmaktı. Hitler'in bababası, kendisi gibi, onun da bir memur olmasını istiyordu. Onun bu temayülü ba basını çok kızdınyordu. Hatta bir gün boya yapmak için lâmbadan yağ alan Hitler'e çok kızarak: «Böyle lüzumsuz şey ler için o yağı sarf etmek manasızdır!» diye çıkışmış. Bütün mânilere rağmen Adolf ressamlığa çalışmakta devam etmiştir. Babası öldüğü zaman on beş yaşında Viyana güzel san'atlar Akademisine girmek istiyor. Fakat imtihan neticesi Hit er'in resim yapmak tarzı pek fazla mimariye meylettiği için kabul edilmiyor. Hiter bundan çok müteessir olmakla beraber gene resimle uğraşmağı bırakmıyor. En güzel tablolarını bundan sonra vücude getiriyor. Hatta Hitler'in harb zamanında cephelerde bile resimle uğraştığı olmuş tur. Cephelerde bile daima boya takımını beraberinde taşımıştır. Hitler'in akademiye kabul edilmemesi onun hayatında büyük bir değişiklik yaratıyor. Maalesef bazan indî düşünceler, bir çok kabiliyetlerin ihmal edilerek sönmesine sebeb oluyor. O zamanlar pek gene olmasma rağmen Adolf, takdire lâyık eserler vücude getir mişti. Eğer akademiye kabul edilmiş ol saydı, belki şimdi eserlerini zevk ve heyecanla, takdirle seyrettiğimiz, isimlerini sitayişle andığımız büyük ressamlar arasına girecek ve şimdiki devlet reisi Hitler doğmıyacaktı. Onun için akademiye kabul edilmeyişı hayatının seyrini değiştirmekte büyük ve belki de yegâne amil olmu§tur. Akademi profesörlerinin görüşünü bir hata diye kabul edersek burada bir hatanın bir mıllet mukadderatı için ne derece e hemmiyeti olduğunu görürüz. Hitler akademiye kabul edilip yükselseydi kimb'lir şimdi Rafael, Tizian, Rembrant gibi dehalar arasında yer tlacaktı ve belki de resim san'atının muvaffakiyetler jahikasına erişecekti. Bu, Almanya için olduğu kadar bütün dünya için de büyük bir kazanc olacaktı. Fakat acaba bu yükseliş şimdiki Hitler'in hizmetleri kadar memleketine faydalı olacak mıydı? Belki evet, belki hayır. Belki de daha fazla... Fakat şurası kat'î olarak tayin edilebilir ki eğer Adolf Hitler şimdi daha bir ressam olarak yükselmiş bujunsaydı ona insaniyet lâyık olduğu kıymetini vermiş olurdu. Ancak Hitler, muayyen bir za<mandan sonra, tam olarak san'atla uğraşmak için vakit bulamamış olmakla beraber, bir zamanlar yaptığı resimlerde şayanı hayret bir muvaffakiyet ve kudretin izlerini görmemeğe imkân yoktur. arab mabedleri, aşk çeken yürekleri mabede benzeterek onların sarsıntılarını tasvir eden bir eserin adı olarak kullanmıyorum. Harab mabedler, vaktile yanyana lüzumsuz olarak sıralandıklarından ve kendılerini koruyacak vakıfları da bulunmadığmdan şimdi birer birer yıkılmakta olan mesçidler de değildir. Harab mabedler demekle kürenin dört yanına serpilmiş olan sakfı çökük veya temeli yıkık ilk çağ ibadet evlerini de kasdetmiyorum. Benim bu tabirle anlatmak ve elemli vaziyetleri üzerine dikkat celbetmek istediğim şeyler, Yirminci asır telâkkisine göre hakikî birer mabedken bakımsızlıktan ve idaresizlikten harab olmakta bulunan iktısadî müesseselerdir. Bunlardan şimdilik birini dile alıyo rum. Bu müessese Yalvacdadır. Elektrik stihsal edilmek üzere on binlerce lira sarfolunarak yapılmıştır ve yanına da galiba bir tabakane kurulmuştur. Yalvaç, ticaret yollarmın gerisinde kalmış bir kasabacıktır. Eski devirlerde kuş uçmaz, kervan konmaz sozile ücra lığı tarif olunan öksüz yerlerdendi. Suyu bol, fakat toprağı kıttı. Daima kıtlık içinde sürünürdü. Meşrutiyetten evvel yur» dun bu öksüz parçasile ilgilenen yoktu. 1908 inkılâbından sonra oraya üzümcülük sokuldu, halkın ağzına biraz tad geldi. GülcüKik de o tada mes'ud bir koku kattı. Fakat bağlar, flokseraya uğnyaı rak yavas. yavaş kurudu. Güller para etmez oldu ve Yalvac, cumhuriyet güneşi dogarken bu tuluu yarı çıplak, yan aç se* lâmladı. Yeni rejim, yurdu yükseltmek ve yurddası doyurmak programını yaparken Yalvacı da ihmal etmedi, oraya ilkia elektriği sokarak o kuvvetle tabiatin hasisliğini telâfi etmek istedi ve bir fabrika kurdu. Demek ki Yalvac düşünülmü$, Yalvacın derdi anlaşılmış ve bu derde derman olacak şeylerin de yapılmasına başlanmıştı. Fakat nasıl oldu ve hâlâ nasıl oluyor, bilinmez. O fabrika işlemedi, ondan dökülecek ışık Yalvaça yayılmadı ve fabrikanın kapıları kapalı kaldı. Işte harab mabedler demekle ben Yalvacda kapısı mühürlü duran fabrikayı ve şayed varsa benzerlerini kasdediyorum. O fabrikanm binası o muhite hayat verecekti, veremedi. Fabrikanm içinde mahpus kalan makineler, feyizli bir refahın sesini aksettirecekti, sükuta büründü ve halkın candan kutlulıyacagı o mabed de göz göre göre harab oldu. Sekiz on bin vatandaşın yüreğine fe rahlık, kesesine bereket verecek olan a mabedi bu durumdan kurtaracak eli, Yalvachlarla beraber ben de şükranla öpmek isterim. Çünkü bu gibi harab mabedleri diriltmek binttr mesçid yapmaktan daha hayırlı bir iştir. F. G. Mania atlıyan İtalyan Nazırları Birisînin ayakları yandı, diğeri tank altında az daha eziliyordu Paris gazetelerinden «L'întransige ant» Londradan aldığı şu haberi veriyor: Dün, Mussolini forum'unda, 40 yaşını mütecaviz yüz kadar insan, Duçe'nin karşısmda haylı karışık atletik hareket ler yapmışlardır. Bu manzara esas itibarile alelâde birşey ise de, Tayms gazetesinin Roma muhabirine nazaran hâdise nakle değcr. Zira 96 kişiden mürekkeb olan bu kalabalık Faşist partisınin en mümtaz azası ve hepsi de bugünkü rejitnin nazırlarıdır. Mussolini, parti şeflerinin, yalnız manevî disiplin bakımından değil, ayni zamanda, bugün Faşist partisi azasından beklenen bedenî terbiye bakımından da millete imtisal nümunesi olmaları lüzu muna kanidir. Bu itibarla, bu rüesanın, vücudlerini yedi türlü harekete alıştırmaları takarrür etmiştir. Bu beden hareketlerinin üçten fazlasmda muvaffak olamıyanlar vazifesinden azledilecek ve yahud bedenî terbiyesini itmam etmek üzere bir atletizm mektebine gönderilecektir. Mevzuubahs yedi hareket çok çevikliğe ve cesarete ihtiyac gösteren şey lerdir. Bunlardan biri alevli bir çenberin içinden geçme hareketidir. Diğer bir hareket de, bütün süratile ilerliyen küçük bir tankm üstünden aşma hareketidir. Beden harekâtına iştirak edenlerden yalnız 58 tanesi Mussolini'nin memnuniyetini mucib olacak derecede muvaffakiyet gösterebilmiştir. Federasyon kâtible rinden birinin bacağı yanmıştır. Diğer birisi de tankm altında ezilmek tehlikesi atlatmıştır. ZEYNEL AKKOÇ Eski borçlar Üniversitede M. TURHAN TAN Muvakkat ham İtalya, ekmeğini bu madde ithalâtı sene de temin etti Şimdilik depozito alınarak vapılacaktır Mahsul bayramında Musolini bir nutuk söyledi îstanbul dericileri, muamele vergi * sinde lehlerinde yapılan tadilâttan doGelen haberlere göre, eski Osmanlı Universitenin bazı fajtültelerinde imti lajn, Başvekil Celâl Bayara şükranlanhükumetinden devredilen Türk borcları hanlar bitmiş ve neticeler talebeye tebliğ nı arzetmişlerdir. nın sureti tediyesi hakkında Maliye Ve kâleti Nakid îşleri Umum müdürü Halid Nazminın Pariste yapmakta olduğu te maslar müsaid bir safhada cereyan etmektedir. Hâien mer'i olan anlaşma mucibince eski Osmanlı borcları, Pariste müteşekkil Franko Türk şirketi vasıtasile memleketimizden alınan ve Fransada satılan mallarla senelik taksitlerin yüzde ellisi kapanarak ve diğer yüzde ellisi de dövizle tediye edilerek tevsiye olunmakta idi. Pariste cereyan eden müzakereler Osmanl1 borclarınm tamamen mal vermek suretile tesviyesini istihdaf etmektedir. Franko Türk şirketi, Osmanlı hüku metinden miras kalan borcların yüzde ellisini bazı ziraî mahsullerle başta krom olmak üzere madenler ve bilhassa pan.uk alarak kapatmaktadır. Borcun yüzde yüzü ihrac edilecek mallarla karşılanırsa Türk Fransız ticaretinde bir inkişaf görülecektir. Zaten bu kararı Başvekilimiz, Mecli sin kapanma celsesinde söylediği nutukta tebarüz ettirmişti. edilmiştir. Hukuk fakültesinde bu seneki muvaffakiyet nisbeti geçen seneye nazaran daha memnuniyet verici bir haldedir. Hukuk fakültesi dekanı Fuad, dün bir muharririmize demiştir ki: « Bu haziran devresinde alınan neticelere kat'î gözle bakılamaz. Çünkü talebenin büyük bir kısmı, bir kısım derslerinin imtihanlarını güz devresine bırakır lar. Haziran devresi için kat'î bir aetice olarak yalnız tahrirî imtihanları ele almak lâzım gelir. Fakültenin muhtelif sınıflannda tahrirî imtihan neticeleri gayet iyi dir. Birinci sınıflarda tahrirî imtihanlarda muvaffak olanlar 341 talebeden 310 u dur. îkinci sınıfta dört senelik tedrrata tâbi 202 talebeden 190 talebe, ayni smıfta üç senelik tedrisata tâbi 127 talebe den 119 u muvaffak olmuştur. Üçüncü sınıfta 174 talebeden 160 ı mezun olmuştur. Görülüyor ki bu rakamlar başka 3sne lerle kıyas kabul etmiyecek kadar iyidir. Eylul imtihanlan da bittikten sonra nisbetler kat'î olarak belli olacaktır.» Paris müzakereleri iyi Tahrirî imtihan neticeleri safhada ilerliyor nisbeti yüksektir Dericilerin Başvekile teşekkürü Trikotajcılar toplanıyorlar Trikotaj sanayii erbabı bugün Sanayi Birliğinde bir toplantı yaparak Onuncu Yerli Mallar sergisine iştirak işi üzerinde görüşeceklerdir. Arpaların standardizasyonu için dün de toplantılara devam edilmiştir. Erzincan (Hususî) Trabzona git mekte olan bir kamyona şoförün haberi olmadan gizli binen iki yolcu, şehirden, üç kilometre uzaklaştıktan sonra oto < mobilden atlamak istemişlsr, otomobiHn içinde bulunan diğer yolcu lar çok hızlı giden otomobilden atlamanın tehlikeli olacağını söyliyerek bunları menetmek istemişlese de Mehmed oğlu Dursun kendisini otomobilden aşağı atmıştır. Bu zavallının beyni ezilmiş ve ölmüştür. Diğer arkadaşım yolcular tutmuş olduğundan muhakkak bir ölümden kurtarmışlardır. Bunlann gizli bdnmelerindeki ve yolda bu suretle inmelerindeki sebeb, otomobile ücret vermemek olsa gerektir. Müddeiumumilik i^e el koymustur. Feci bir kaza Başköy nahiyesine bağlı Gelengeç köyünden Kamer oğlu Hüseynin evi anî bir surette yıkılmış, evin içinde bulunan karısile iki çocuğu enkaz altında kalmıştır. Bunlardan altı aylık bir ço çuk ölmüş, diğerleri bitkin bir halde kurtarılmıştır. îktısad Vekâleti 1933 senesinde mer iyet mevkiine giren ikinci beş yıllık muaf ham maddeler listesinin yerine kaim ola cak üçüncü beş yıllık listenin tanzimini ikmal etmiştir. Vekiller Heyetine verilen liste Başvekilimizin Ankaraya dönmesini müteakıb müzakere edilecektir. îkinci beş yıllık listenin müddeti bir haziranda nihayetlenmiştir. Yeuiden tanzim edilen liste de henüz tamamlanmadı ğından şimdilik ham maddelerin bilâhdre mahsubu yapılmak üzere depozito ile ithalleri gümrüklere bildirilmiştir. Bu muamelede aynen eski listenin ihtiva ettiği maddeler nazarı dikkate alınacaktır. Otuz kadar maddeyi ihtiva eden eski ham maddeler listesi yerine hazırlanan veni liste memlekete muafen girebilecek yet Duçe geçen seneki mahsul bayramında Roma 5 Mussolini Agro Pantimiş kadar maddeyi ihtiva etmektedir. no'da buğday harmanlannı açmak üzere Aprilia'ya gelmiştir Duçe, çıplak göğNiçin yaralamış? İki gün evvel Langada Mihalı katil de ile bir harman makinesinin üstüne çıkasdile yaralıyan Halil, dün ikinci sor karak mırvaffakiyetle kazanılan buğday guda yapılan ilk sorguyu müteakib tev harbinin bu sene bütün îtalyanlara ek mek temin ettiğini söylemiştir. (a.a.) kif edilmiştir. Arpa standardizasyonu Erzincanda iki kaza oldu Halil, Müddeiumumiliğe verdiği ifadede şunları söylemiştir: Boğulan zavallı çocuk « Mihalın kızkardeşile Langadaki Evvelki gece Etyemez sahillerinde 14 bahcede oturuyordum. Bir aralık ya yaşlarmda bir çocuk cesedi bulunmuş nında birkaç kişi ile Mihal geldi ve üzerime atıldı, boğuşmağa başladık. Bu tu. Müddeiumumiliğin yaptığı tahkikat sonunda boğulanın arabacı Nurinin sırada ne yaptığımı bilmiyorum.> oğlu Hayreddin olduğu anlaşılmıştır. Otobüs Tramvay Vak'a günü Hayreddin arkadaşlarile musademesi beraber sandala binerek açılmışlardır Fatih Şişli hattında işliyen 3427 nu Sığ zannettiği bir yerde sandaldan demaralı otobüs, Taksimden Harbiyeye nize giren Hayreddin yüzmek bılme hareket eden 2795 numaralı vatmamn 'daresindeki tramvayla çarpışmış, mu diğinden boğulmuştur. Cesedi, Belediye doktoru rnuayene etademe neticesinde tramvaym iki camı 1 miştir. Tahkikat devam etmektedir. urılmışsa da insanca zayiat olmamıştır. Viyanada gıda maddeleri eksikliği Viyana 5 Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Völkişer Beobahler gazetesi, bugün bazı gıda maddelerinin azalmasından dolayı endişe etmektedir. Bu eksiklik Viyanada hissedilmeğe başlanmıştır. Amerikada, şenliklerde 475 kişi öldü Nevyork 5 Dün Amerikada istiklâ! günü şerefine hafta sonu yapılan şenlikler esnasında vukubulan kazalar neticesinde 475 kişi ölmüştür. Bunların bü yük bir kısmını yol ve deniz kazaları teşkil etmektedir. (a.a.) Zincirlikuyu faciasının muhakemesi Bir müddet evvel Zincirlikuyuda gazeteci merhum Tahirin ölümü ve mü rettiblerden Haydar, Şefik, Nihad ve Ekremin yaralanmasile neticelenen feci vak'anm evrakı Ağırcezaya verilmiş ve muhakeme günü 28 temmuz perşembe olarak tesbit edilmiştir. Romanın bir tekzibi Roma 5 Bir Paraguay askerî heyetinin îtalyada bulunması bazı dedikodulara yol açmış olduğu için Faşist hükumetinin Paraguay'a harb malzemesi satmak üzere bir kontrat imza ettiği hakkında dolaşan şayıalar emin bir membadan tekzib edilmektedir. tktısad Vekâletinin bir kararı Ankara 5 Haber aldığımıza göre, dokuma veya halı tezçâhlarının ihtiyaclarını karşılamak için ithal edilecek olan Streichj?arn imaline mahsus yün ipliği makinelerinin ftşviki sanayi kanununun bahşettiği muafiyetlerden istifade etmeleri Iktısad Vekâletince kabul olıınmn«*iır. Beygir tekmesi îbrahim isminde 45 yaşında bir ara bacı Feneryolu caddesinden geçerken hayvan ürkerek tekme atmış, îbrahimin sol bacağını dizkapağından kırmıştır. îbrahim. Haydarpaşa hastanesine kal l ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: