Iki bavul Vaktile kilerin birine eski bir bavui atılmıştı. Zavallı o halile pek çehre duşkünü görünüyordu amma, gencliğınde şüphesiz güzelmiş. Eski Yunanistandaki sakiyeler gibi baştan aşağı kaplan derisi ile örtülü. Fakat o kıymettar post, zamanm tahribatile delik, deşik bir hale gelmiş. Yanmdaki masa biçare ile durmadan alay ediyor: «Güve yemiş eski paçavraya dönmüşsün!» diye! Halbuki o masanm zerre kadar ar ve hayası olsa. böyle ileri geri söyleneceğine dilini ikiye katlayıp susar oturur. Çünkü dört ayağmdan ikisi kırık... Çekmeceleri yok, cilâsı bozuk, üstünde binbir çizik ve yarık... Fakat bu süflî cihanda kim kendi ayıbını görür... Bilâkis o herkesin dedikodusile uğrasanlar en fazla kusur sahibi olanlardır. ı Maamafih, ihtiyar bavula böyle şeyler Hfizgelir... O, neler gördü neler! Meşhur bir kâşif seyyahın eşyalannı muhafazaya memur olup da dünyayı birkaç kere dolaşmak! Hem de her biri ancak altı ayda yapılabildigi bir devirde! Az iş mi bu!.. Sonra o ne maceralar geçirmedi ki... On beş gün yarısından fazlası su ile dolu gemilerin içinde mi sallanmadı, Afrikanm ortasında vahsilerin zehirli oklarına mı hedef olmadı? Böyk sade salonlarda oturmuş, üzerine tek yağmur damlası düşmemiş, hayatın acılarını tatmamış züppelerin boş laflarına kim aldırır. Kilerin diğer sakinleri kör ve kırık kılıc, koîsuz bebek, çatlak çin vazosu, dut yemiş bülbül gibi susan armonik de onun sözlerine kulak asmıyorlar. Nasıl asarlar ki, yalnız ötekini berikini çekiştirmekten başka lâkırdı bildiği yok... Ha, onun en iyi dostları köşedeki solgun renkli iskambil kâğıdları... Onlarla sabahtan akşama kadar vaktile birlikte şahid oldukları bir poker partisinden bahseder dururlar. Halbuki Sidonie bu, kâşif seyyahın bavuluna taktığı isim nin ne özlü hatıraları, değişiklikleri ve fevkalâdeliklerile onları sık sık hayrete ve dehşcte düşürüyor, o karanlık kiler ihtiyar bavulun sayesinde evin en neş'eli, en eğlenceli bir parçası oluyor. " "~Nihayet bir gün, çok görmüş geçirmiş fakat alil uzuvlardan mürekkeb bu kalabahğın ortasma meçhul bir el, şık ve yepyeni bir bavul getirip koydu. Üzeri, bilmem nasıl tarif edeyim, rengârenk kâğıdlarla yer yer kaphydı. Bu kâğıdlarda dünyanm en uzak ve efsanevî memleketlerindeki esrarlı şehirlerin isimlerile birlikie en lüks otellerin adları yazılı idi: Heliopolis, Ba^dad, RiodeJaneiro, Venedık, Oslo, Tombuktu, Sidney, Los Angeies, ilâh... Ötedenberi fitnecilikle şöhret bulmuş ^masa bu fırsattan istifade ederek düşmanı ihtiyar Sidonie'den intikam almak istedi Yeni gelen misafiri göstererek müstehzi bir tavırla: Işte, dedi, bavul dediğin böyle olur!.. Seyahat ettiği yerlerin herbirinden bir vesika almış, her indigi otelin direktörü ona süslü bir etiket yapıştırmış... A caba, Madam Sidonie başmdan geçtiğini fiddia ettiği maceralan bize böyle bir ve•sika ile isbat edebilir mi? Francis de Miomandre'dan ı CUMHURİYET 3 Temmuz 1938 Mühim karar Bütün Yerli Mallar Pazarlarında memurlar için kolaylık gösterilecek R A DYO Fransızlar Charîes Boyer*ye hücum ediyorlar akşamki program) İSTANBUL: 12,30 plâkla türk musikisi 12.50 havadis 13,05 plâkla türk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son. 18,30 Tepebaşı Beledıye bahçesinden nakil: Hafif müzik 19,15 Nihal ve arkadaşları: Kurdili hicaakâr, suzınak ve halk şarkıları 20 Grenviç rasadhanesinden naklen saat ayarı, keman konseri: Konservatuvar profesörlerinden L. Amar, piyanoda Bayan Sabo 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza ^>oğrul tarafından arabca soylev 21 orkestra 21,30 klâsik türk musikisi: Nuri Halil ve arkadaşları, Rast faslı 22,10 Tepebası Beledıye bahçesinden nakil: Müzik ve varyete 22,50 son haberler ve ertesl günun programı 23 saat ayarı, son. Tabiî isbat edemezdi. Çünkü onun sahibi öyle lüks otellerde kalmamış, bu çesid âdetlerin hiç işitilip duyulmadıgı mütevazı misafirhanelere inmişti. Fakat o yeni bavulun etiketlerini de yerlerinde yapıştırılmış zannetmeyin. Bu şekilde bir bdvul yapmayı müşteriye bizzat sarac tekIif etmisti: Görenler, demisti, sizi bütün dünyayı dolaşmış sanacaklar!.. Hatta bavulun derisini de biraz üzmek, fazla kullanılmış gibi bir hale koymak is temişti amma, müşteri böyle yepyeni bir şeyin zamansız eskitilmesine razı olmamışh. Sjmdi artık ihtiyar Sidonie ile kimsc mesgul olmuyor, kilerin sakinleri yeni bavuldan tarafa dönmüşler, mütemadiyen ona sualler scruyorlajdı: Heliopolis güzel bir yer değil mi? Tombuktu'da enteresan neler gördün? Venediğin gondol safalanm anlat bakahm? Lâkin, cici bavul bu sorgu yığmı karşısında şaşkın ve dilsiz kalıyordu. Ne ce vab verebilirdi? Ömründe tek bir seyahat yapmıştı: Saracın dükkânından kilere kakadar olan mesafe üzerinde... Onun için her türlü eğlence ve gezintiden btkmış insanlara mahsus bir tavır takınıyor: Adam sen de, diyordu, her yer birbirine benziyor... Asyada da, Avrupada da, Amerikada da, Okyanusyada da lüks oteller hep yekdiğerinin ayni!.. On senedenberi seyahat o kadar kolaylaştı ve dünya o derece darlaştı ki!.. Bu cevab onu içinde bulunduğu mü$kül vaziyetten kurtarıyordu ve ilelcbed de kurtaracaktı. Eğer sahibi onu, yazm gittiği sayfiye yerine kadar götürmeğe karar vermeseydi... Oh... Taşıdığı bu bavul onun nekadar koltuklarını kabartıyor, ne derece göğsünü iftiharla şişiriyor du bilseniz... Öyle ya, etiketleri gören ler: Aman ne çok seyahat etmiş, ne güzel ve ne uzak yerlere gitrniş! Diye kendisine gıpta ediyorlardı. Karı koca altı hafta kadar sayfiye yerinde kaldıktan sonra döndüler. Bavulun üzerine bir etiket daha ilâve olunmuştu. Bu seyahat onu o kadar memnun etmişti ki kiler sakinleri avdette kendisini adeta tanıyamadılar. Bağdad, Los Angeles, Rio de Janeiro gibi uzak ve esrarlı şehirlcr hakkında tek kelime söylemek istemiyen cici bavul sayfiye yeri için durmadan medihler savuruyordu: O ne güzel otel, cfendim, o ne şık kapıcı... O ne genc oda hizmetçisi... Erkek kadın o ne süslü müşteriler!.. Kırık ve kör kılıc, kolsuz bebek, dut yemiş bülbül gibi susan armonik o vakit anladılar ki cici bavul bir sahtekârhğa kurban olmuştu. Hatta onun şimdiye kadar anlattıklarının hep yapmacık ve özenti hevesinden ileri geldiğini eski is kambil kâğıdlarile kırık masa bile idrakte gecikmediler. Derhal Sidonie'ye dönüp özür dilediler. İhtiyar bavul iyi kalbli olduğu için hapsini derhal affetti ve ucsuz bucaksız hatıralarmı yeniden anlatmağa koyuldu. Çeviren: NURİ REFİK f Safranboludaki alaya sancak verildi ) Sümerbank Yerli Maîlar pazarlarında yapılan tenzilâtlı daimî satışlarla bera ber hükumetin gösterdiği ucuzluk pren siplerinden bütün resmî ve hususî daire ler memurlarının kolayca istifade etme leri için mühim bir karar verilmiştir. Şimdiye kadar, memurlara veresiye satış sadece Bahçekapıdaki merkezde ya pılmakta idı. Yeni kararla İstanbul üç mıntakaya ayrılmıştır. Bundan sonra her Paristen yazılıyor: memur, dairesinin bulunduğu Kadıkoy Umumî Harbi fakib eden senelerde Beyoğlu veya îstanbul satış şubelerinden Comedie Francaisc'nin bulunduğu meybedelini altı ayda ödemek şartile muba dan civarındaki Regence kahvesinde sık yaatta bulunabilecektir. sık bir genc adama tesadüf olunuyordu. Esmer yüzü çok manalı ve heyecanlı idi. Sesı çok tatlıydı, ağzından çıkarken derin akisler vücude getiriyordu. Ümid ater şile karışık endişe pırıltılan nazarlarmı parlatıyordu. Bu deiıkanh felsefe şubesı mezunu olduğu hdlde tiyatro san'atkârlığı yapmak hevesine kapılmıştı. Adı harles Boyer'di. O mütevazi şahsiyet bugün Ameri kanın muhteşem sinema merkezi Holi vud'a, yakın bir vadideki viilâsından manen ve maddeten hâkim bir tavırla bakıyor. Genc adam bu ıki üç arasındaki mesafeyi nasıl katetü. Şüphesiz çok kuvvetli bir çalışma üe.. Fakat Charles Boyer'e asıl güç gelen, yervüzünde oyna mayı kat'iyyen tahayyül etmediği rolleri deruhde etmek meoburiyetinde kalma sıydı. Çünkü Amerikalılar ona kendisine münasib vazifeleri degil, işlerine daha iyi gelen rolleri yükletrrek istiyorlardı. Kuvvetli san'atkâr bu vaziyet karşısında da zerre kadar şikâyet eserlen göstermedi ve neticede muvaffak olarak azminin ve sabrının semeresini iktitaf erti. Bir akşam Holivud'da münevver şahsiyetlerden mürekkeb bir mecliste artist Dünkii kazaya aid bir görünüş bu hususta kendisine tarizde bulunanlara Dün öğleden sonra bir otobüs kazası şu cevabı vermişti: Imuş, 3408 numarah Kurtuluş Beya Bir Avrupah gibi düfünürseniz bezıd arabası önüne çıkan Kumkapıda Ger ni tenkid etmekte hakhsınız. Ben de budanlık sokağında 25 numarah evde otuada geçirdiğim ilk günlerde şu veya bu ran Haçik kızı 9 yaşındaki Viktoryayı ilimdeki rolümün ne netice vereceğini iğnememek için Çarşıkapıda Yeniçeri endişe ile merak etrr.ekten geri kalma ler caddesindeki 112 ve 114 numarah mıştım. Buna rağmen her kordelâda mudükkânlara çarpmıştır. Viktorya, otobüsaffakiyet merdiveninde bir basamak daten kacmak isterken düşmüş, kalçasından ha yükseldim. Filinıcilikte iki ayrı nok ^aralanmıştır. Şoför yakalanmıştır. tai nazar var.. Biri Avrupalıların, diğeri Yenişehir muallimleri tznikte Amerikalıların.. Ben, bu ikisinin ortasmı îznik (Hususî) Yenişehir muallim ulmağa çalısıyorum.. Bu sözler şüphesiz biraz da kendisini lerinden bir grup, otomobillerle buraya gelerek memleketin tarihî eserlerini, müdafaa için söylenmiştir. Çünkü şu hatznik gölünü gezmişler ve tetkikatta kikati itiraf etmek lâzımdır ki Charles bulunmuşlardır. Boyer, henüz Amerikada, Avrupada çeirdiği Mayerling kordelâsı kuvvetinde Bir küfe zeytin çalmışlar ir eser yapamadı. Yalnız bu fıkri dığer Sabıkahlardan 19 yaşmda Mustafa ile bir mütalea ile itmam etmeden serdetmek 17 yaşmda Yusuf, dün, Balıkpazarmda de haksızlık olur. Büyük san'atkâr MaHaralambosun dükkânı önünden bir ıcüfe zeytin çalarak kaçmışlar, bilâhare ria Velevska da Napolyon'u şimdiye yakalanmışlardır. Suçlular zeytinleri kadar o şahsiyeti temsil eden bütün ak Unkapanmda mahalle kadmlarına sat törlerden daha canlı yaratu. Fransız münakkidlerinin bu filim dolayısile ona tıklannı itiraf etmişlerdir. biraz hücum etmeleri Amerikan zihniyeYanmaktan kurtarılan işçi tini tamamile kavrıyamamış olmalarından Kazlı^eşmede Alekonun deri fabrika ileri gelmektedir. Çünkü Charles tarihî sında çalışan 35 yaşlarmda Yahya, boya hakikatleri tebarüz ettircneğe memur bir cazamnı kaynatmakta iken kazanın içi lim olmadığı için uîaktefek tahrifata göz ne 8 kilo kadar benzin dökerek parla yummaktan başka birşey yapamazdı. Amasına sebeb olmuş, bu arada elbisesi sıl mesele, onun aktörlüğüne aid vazifeutusarak yanmak tehlikesi geçirmiş ir. Elbisesi kesilmek suretile yanmak an kurtarılan işci, tedavi maksadile astaneve kaldınlmıstır. Artist kendisini şöyle müdafaa ediyor: «Filimcilik sahasında Amerikalılarla Avrupalıların birbirine zıd fikirlerini telife çalısıyorum!» Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar 17,35 Floransa I: Donizetti'nin bir operası. 18,15 Prag II: Bahçıvan kızınm aşkı (Mazart'ın) gramofonla. 18,35 Londra: Don Pasquale (Danlzetti'nin) birinci ve ikinci perdeler. 21,05 Munih: Aydaki adam (Brandts Ruys'un). 21,35 Kolonya: Rosamund (Schubert'in). 22,05 Roma I, II: Çingene (Leoncavallonun). 20,05 Bükreş: Mozart'm eserleri. 21,05 Vıyana: Groener, Berlioz, Rimski Korsakof'un eserleri. 21,35 Strassburg: Gade'nin eserleri. Çarşıkapıda diinkü otobiis kazâsT) Büyük konserler Oda musikileri Charles Boyer sini ifa edip etmedığidir. Bunu belaganmabelag yapmış olduğunda ise hiç kimsenin şüphesi yoktur. Yalnız bakalım, Amerikada yeni çevirmekte olduğu «Ce Operetler zayir» filminde kendisini nasıl göstere 1,05 Frankfurt: Cenubdaki oyun (Kne>« cek... Bilhassa bu kordelâ için Çek ar ip'in) gramofonla. tisri Heddy Lamarr, Avrupadan kaldı Askerî bandolar rılıp Amerikaya sötürüldü. Ayni filim 22,50 Saarbrücken: Tayyareci havalari bir ıki sene evvel F^ansada Pepe Le (gramofonla). Moko ismi altındavücude getirilmiş cl2,05 Hamburg: Marşlar. duğu için ikisinin mukayesesinin pek zevk Şarkı konserleri li birsey olacağmı tahmin ediyoruz. 20,15 Viyana: Güzel sesler (gramofonla). 21,05 Münih: G. Hann (Aydakl adam); \ operasında. Bir iki satırla 21,05 Hamburg: Muhtelif parçalar. •^ Jackie Coogan, annesine karşı açtığı davaya aid masarifi ödiyebilmek için her ne rol olursa olsun kabul etmek suretile hayatını sahneye hasretmiştir. Ya kında tiyatro mevsıminin başlamak üzerc olduğu San Fransisko şehrinde birçok angajmanlara gırışmıştır. •^ İskoçya kraliçesi «Marie Stuart» ın hayatını tasvir eden bir film de Al manyada yapılacaktır. Bu kordelâda rolü Zarah Leander oynıyacaktır. Reji tanınmış sahne vazıı Carl Fröhlich tarafından idare edilecektir. Kordelâya aid faaliyete birinciteşrinde baslanacaktır. «Cebelüttarık» filminin çevrilmesine başlanmıştır. Başrolleri Erich von Strohekn ile Viviane Romance oyna maktadırlar. Kordelânm dış sahneleri Fıansanın cenubundaki Akdeniz sahil lerinde alınacaktır. Holivud'da çevrilecek olan «Za za» filminin başrolünü Italy an artisti lsa Miranda'nm oynıyacağını evvelce yazmıştık. Fakat Isa'nın son günlerde bL' otomobil kazası neticesi yaralanarak hastanede yatmağa mecbur olması filim â millerinin bu rolü başka birine, Claudette Colbert'e vermelerine sebebiyet ver mistir. 18,25 Polonya istasyonlari: Beethoven ve Schubert'in eserleri. 19,35 Breslav: Kski üstadların piyanö parçalan. 22,55 Londra: Mozart ve Elgar'ın eser< leri. NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerin. deki nöbetçi eczaneler şunlardır; İstanbul ciheti: Eminonünde (Salih Necati), Alemdarda (Esad), Küçükpazarda (Yorgi), Şehzadebaşında (Hamdi), Karagümrükte (Fuad), Aksarayda (Sarim), Fenerde (Husameddin), Samatyada (Erofilos), Baıkırköyunde (Hilâl), Şehremininde tNazun), Eyubde (Arif Beser) eczanelerl. Beyoğlu ciheti: Istiklâl caddesinde (Kanzuk), Dairede (Güneş), ŞlşU Halâskâr Gazi caddesinde (Halk), Taks.ımde (Nizameddin), Tarlabaşında (Nihad), Galata Topçular caddesinde (Sporidis), Kasımpaşada (Müeyyed), Hasköyde (Nesim Aseo) eczaneleri. Kadıköyünde eski iskelede (Sadık), Teldeğirmeninde (Uçler), Büyükadada (Halk), Heybelide (Tanaş), Üsküdarda (Merkez), Beşiktasta (Nail Halid), Beykoz, Paşabahçe, Anadoîuhisarı eczaneleri. Iş Bankasından: Yaz saatlerinin tatbikı münasebetlle yanndan itibaren İstanbul, Beyoğlu, Galata şubelerimizle Beyazıd, Kadıköy ve Üsküdar ajanslarımızın gişeleri, âdi günlerde 8,3012,30 ve cumartesi günleri 8,3011,30 kadar sayın müşterilerimize açık bulunduğunu arzederiz. Acı bir kayıb Kürsü şeyhlerinden ve emekli öğretmenlerden, bundan beş sene evvel fen kurbanı olarak kaybettiğimiz değerli doktor operatör Abdüsselâm Mehmedin pederi, Dağistanlı Hafız Mehmed Ergener bir otobüs kazası neticesinde vefat etmiştir. Yannki pazartesi günü ikindi namazı Lâleli camiinde kılmdıktan sonra Edirnekapıdaki aile kabristanma defn edilecektir. 1938 39 mevsimi filmlerînden Yeni Eserler Kıymetli edib tarihçimiz M. Turhan Tanın çok büyuk alâka ile takib olunmuş, ssvıle sevile okunmuş olan Cinci Hoca adlı sseri Sühulet kütubhanesi tarafından kitab halinde basılmış ve piyasaya çıkarılmıştır. Tarihî hakikatlerı edebi bir üslubla ifadede ne şümullu muvaffakiyet gösterdiği nerkesçe malum olan üstadımız Turhan Tanm Cinci Hocsısını methetmek bize düşmez. Ondan dolayı eser hakkında iki üç kelıme dahi yazmıyarak yalnız intişarmı okuyucularımıza mujdelemekle iktifa ediyoruz. Rahmetli Omer Seyfeddinin hlkâyelerini onar, on ikişer formalık birer kitab halinde neşretmekte olan Muallim. Halid kitabhanesi tarafından bu külliyatm dokuzuncu ve sonuncu nüshası da «Tarih ezelî bir tekerrürdürs adı altmda neşredilmiştir. Yüz kırk dört güzel hikâyeyi bir arada okumak istiyenlerin bu dokuz ıkitabı almalarını tavsiye ederiz. Doktor Viktor Puşe'den tercüme olunarak Muallim Ahmed Halid kitabevi tarafından neşrolunan bu eserde hem felsefî, hem sıhhî bir çok vecizeler vardır. Bir yandan müstefid, bir yandan da mütele?7İz olmak istiyen okuyucularımıza tavsiye ederiz. R. E. Koçu, bazı hatıralarile Tazı ve Çocuk hırsızı admda iki güzel hikâyesini (Çocuklar) adı altında toplamıa ve çıkarmıştır. Tavsiye ederiz. Bu kıymetli asker mecrouasınm 3 üncü sayısı da güzel bir kapai içinde mütenevvi münderecatla çıkmıstır. Birçok teknik yazılardan başka süvarilerimlzin asker arkadaşlarma armağan ettiklpri hususî resimler ve Metris topçu atış tatbikatma aid fotx>graflarla süslü bulur.an mecmuayı okuyucularımıza tavsiye ederiz. Cinci Hoca J Teşekkür ALİ RIZA ÇELÎKİN ölümünden mütevellid derin keder ve teessürlerimize gerek bizzat ve gerek yazı ile taziye ve acılarımıza iştirak eden ve cenazesini büyük kadirşinaslıkla medfenine kadar teşyi lutfunda bulunan akraba ve sayın dostlanmıza ailemiz sonsuz şükranlarını sunar. Karısı: Kaymbiraderi Cevriye Çelik Nureddin Bilge Tarih ezelî bir tekerrürdür Orgeneral Fahreddin Altay sancağı veriyor Safranbolu (Hususî) Buradaki piyade alayına büyük merasimle sancak verilmiştir. Ordu Müfettişi Orgeneral Fahreddin Altay, Korgeneral Abdi'nrqhman Nafiz. Tümçeneral Kemal Gökçe ve maiyetleri bu münasebetle Ankaradan şehrimize gelmişler ve Belediye oteline misafir edilmişlerdir. KumancLanlarımız burada bir müddet istirahatten sonra askerî garnizona giderek merasımde hazır bulunmuşlardır. Orgeneral Fahreddin Altay, alay sancağını bizzat vermiştir. Merasimde büyük bir halk kalabalığı bulunmuş ve nutuklar söylenmiştir. Merasimden sonra kumandanlarımız Hükumet ve Belediyeyi ziyaret etmişlerdir. General Fahreddin Altay Kastamonuya, General Abdürrahman Nafiz de Ankaraya hareket etmişlerdir. Mevlid Aziz babamız Mehmed Behiç Erberkin ruhuna ithaf edilmek üzere 4 temmuz pazartesi günü Üsküdarda Kısıklı camiinde Mevlidi Şerif okunacaktır. Teşrif edeceklere minnettarlığımızı arzederiz. Ailesi Düşünceler ve öğüdler Çocuklar Osmanlı Bankası Mathias Vieman ve Brigitte Horney «Anna Favetti» filminde «Aruıa Favetti» Almanlann yaptığı bir filimdir. îsviçredc İtalyan hududuna yakın bir yerde oturan Favetti ailesinın başından geçen ıstırablı maceralan tasvir etmektedir. îhtiyar Favetti'nin yegâne oğlu Gian, İtalyan ordusuna hizmet için gitmiş, bir daha dönmemiştir. Bir türlü delikanlının ölümüne kail olamıyan baba, hep onun avdetini beklemekte, başka her şeye sinirlenn.ektedir. Evine misafir gelen ve kızile sevişen Alman mühendisine de bu yüzden fena muamele etmektedir. Fakat neticede oğlundan kat'î olarak ümidini kesmesi neticesi iyileşiyor ve kızile Alman mühendisin izdivacma muvafakat ediyor. İstanbul bankaları, kasa ve gişeleri nin atide gösterilen saatte açılıp kapanmasma müttehiden karar verdiklerini, muhterem müşterilerine ilânla şeref kesbeder: Adi günler: Saat 8.30 dan 12.30 a kadar Cumartesi: Saat 8.30 dan 11.30 a kadar Bu evkat, 4 temmuz 938 pazartesi gününden baslıyarak .diğer bir iş'ara kadar mer'î olacaktır.. A Z A K I I sineması İLÂN . I ALK H Bu h Bu haftadan itibaren her hafta cumartesi saat 1 ve 2,5 da ve pazar saat 11 ve 1 de MATİNELERİ Asker Her pazartesi günleri AKŞAMA KADAR herkese I TALEBE, ÇOCUK ve ÇÎRAK Matineleri