28 Haziran 1938 CUMHURİYET Umuml af projesi Yarm görüşülecek olan kanunda, Yüzellilikler ve emsalinden salâh bulmıyanlar için Dahiliye Vekâletinin teb'id salâhiyeti tanmmaktadır [Baştarafı 1 inci sahifede] cib kabiliyeti takdir eden büyük kurtarıcı Atatürk Ulusal Savaşa atılarak milletin sinesinde mevcud bütün kuvvetleri feyizlendirip bu hareketin başına geçmiş ve cihanın çıplak bir hakikat halinde hayret ve takdirini kazandığı bugünde mes'ud neticeler istihsal olunmuştur. Askerî, ahdî ve içtimaî birbirini takib eden zaferlerin ne gibi ıstırab ve güçlüklerle karşılanarak elde edıldiği gene mazbatada beliğ bir tarzda tebarüz ettirildiği veçhile Atatürkün büyük nutkunun okun masile anlaşılır. Düşman istilâsına uğrıyan memleketin en mühim kısımlannda birçok sefillerin zâhirde hilâfet makamını ve devlet otoriiesini temsil sıfatını taşıyarak muzır ve menfi icraata vasıta olur larken aldatıcı bir takım propagandalarla bu kötü tesirleri saf unsurlara bile sirayet ettirmek fenalığını dahi yapmışlardır. îşte yurdu kurtarmak ve istiklâlini elde etmek için çahşırlarken içeride de düsmanın maksadlanna bilerek bilmiyerek alet olanlarla da uğraşılmak zarureti bulunduğundan memleketin istihlâsı gibi yüksek bir gayeye erişmek için yapılan tedbirlerin basında Büyük Millet Meclisinin İstiklâl mahkemeleri gelir. Millî Mücadele ve büyük inkılâb tarihimizde âdil ve kat'î kararlarile ihtilâl vc isyanları bastırmak ve zararlı telkinlerle masum halkm zehirlenmesinin önüne geç mek hususunda bu mahkemelerin icraatını bütün Türklerin şükran ve minnetle andığını ve tarihin de takdirlerle bunu kaydettiğini ve edeceğini izahtan müstağni bir hakikat savmak pek tabiidir. Kurtulus. ve inkılâb hareketleri zafere eriş tikten ve Türkiye Cumhuriyeti terakki ve medeniyetin bütün icablarına uygun o larak yeni bir nizam kurduktan sonra rejimini tesbite ve gene lâyihada işaret edildiği veçhile tesisi kadar bakası da elzem olan bu nizamın istikran için kanunî ve idarî tedbirler alınmış ve bunlann filî eserleri de müspet ve feyizli neticelerile tecelli etmiştir. Kuvvetli esaslara istinad eden rejimin muhalifi ve hatta haini olanlardan Türkiye Cumıhuriyetinin bir endişesi kalmadığı haklı olarak iddıa olunabilir. Cidal sıra sında kurtuluş ve istiklâl maksadlanna engel olanlan kahir kudretile ezen ve bugün kurduğu Cumhuriyetile on beş sene dir bahsedilen tedbirleri kanunlarile, nizamlarile, tesisatile yerleştiren Türk milleti bu maksadlara vâsıl olmak yolunda fazilet ve fedakârhk gösterenleri kahraman olarak nasıl takdir etmişse, mahdud bir zümreyi çehil, gaflet ve kötü itiyad ve telkinler tesiri altmda şerefli vazifeleri idrak edememiş olan bedbahtlara ve bilhassa aramızda yaşamakta ve bütün millet efradı gibi Cumhuriyetin nimetlerin den müstefid olan bunlann evlâdlan ve akrabalan için karabetlerinin bir şaibe olarak hicab hissi altmda duydukları manevî ıstırabdan kurtarmak şefkati bekle melerine karşı da lutufkârlıkta bulunma nın hiçbir mahzuru tasavvur edilmediğinden Kemalist Türkiyenin büyüklüğünün ve yüksekliğinin bir atıfet eseri ve âlicenabane bir mürüvveti sayılan ve af için hükumetin telhis edilen mucib sebebler lâyihasmdaki düşüncelerine encümen iştirak ile bu lâyihayı kabule şayan görmüştür.» Mecliste hararetlî müzakereler [Baştaraft 1 inci sahlfede] mütalealannı söyledi. Adliye Vekili, staj devresinin kanundaki şekilde tesbitindeki maksadı anlattı. Hüsnü Kitabcı, Hukuk fakültesi mezunlarının diğer Vekâletlerde daha müsaid şartlarla iş bulabildiklerini ve bu sebeble hâkimlik mesleğinden ayrıldıklarını kaydetti. Şükrü Saracoğlu, Adliye Vekâletinin ne hâkimler lehine avukatlan zayıflatmayı, ne de mahkemeler aleyhine avukatları kuvvetlendirmeyi düşün mediğini, her iki kuvveti de adaletin izhan için birbirine yardımcı telâkki ettiğini izah etti. Ispanyada iki Ingiliz gemisi daha bombalandı Yeniden tesebbüslerde bulunan İneiltere, Franko'nun cevabmı bekliyor [Ba$tarafı 1 inci sahifedel Cumhuriyeti ailK sutynmyı Tekirdağ valilığmden şu mektubu aldık:' «17/8'938 tarihli gazetenizde (flalkın şikâyetleri) ba^lığı altmda intışar eden yazı ile 18/6/938 tarihli nüshada çıkan (Cevab yok) başhklı yazıyı okudum. Bulgaristandan kaçak olarak yurdumuza gelip Tekirdaâ Iskân dairesinden almış olduğu göçmen vesikasını muamelesi tekemmül ettirilmek üzere Arnavudköy nüîus memurluğundan dort sene evvel Tekirdağ Nufus müdurluğüne yollanmış ve birçok tekıd edilmiş olduğu halde şımdiye kadar sonunçlandırılmadığından şikâyet eden Ahmed oğlu Basrinin ismi tetkik ettirdim. Bu iş 26/4/934 tarihinde Kırklarelinden gelmiş ve 12'6/934 tarihinde Kırklareline gonderilmiştir. Arnavudköy nüfus dairesinden gelen 20/, 1/937 tarihli evraka da 11/2/937 tarihinde cevab verildiği gibi 13/5/938 tarihli yazısına da 21 '6/938 tarihinde cevab verildiği anlaşılmıstır.» Bir şikâyetin cevabı Londrada fıeyecan hareket olduğunu kaydetmekle iktifa eylemektedir. Londra 27 İngiliz bayrağını hâmil olan ticaret gemilerine karşı yeniden tayyareler tarafından iki taarruz yapılması haberi, 48 saattenberi Londraya gelen haberlerde bu gibi taarruzların artık nihayet Galib Pekel, avukatlığın bir âmme hiz bulacağı bildirilmiş olmasına binaen si meti olup olmadığı cihetini tetkik etti. Ez yasî İngiliz mehafilinde derin bir tesir hasıl etmiştir. cümle dedi ki: Bombardımanların yanlışlıkla mı ya pılmış olduğu, yahud General Franko nun otoritesine tâbi olmıyan tayyareler tarafından mı yapıldığı, yoksa uzlaşma yolunda gösterilen haricî temayüllerin keenlemyekün mü addedılmesi lâzım geleceği suale şayan görülmektedir. Herhalde şurası muhakkaktır ki, A vam Kamarasmın son celsesinde gösterilmiş olan siyasî asabiyetin sebebi, İspan yadan alınan son haberlerdir. İngilterenin teşebbüsleri Londra 27 Burgostaki İngiliz ajanı Rober Hodgson'un General Franko nun ingiliz gemilerınin bombardıman edilmesine müteallik olan İngiliz teşebbüslerine karşı vermiş olduğu cevabı getirmek üzere bu hafta ortasmda Londraya gel mesi muhtemeldir. « Avukatlık, âmme hizmetinden sayılamaz. Avukat ücretle ferdin işini gö rür. Gerek haklı, gerek haksız tarafın da avukatlan olması, avukatın adaletin tevEnçümen, lâyihanm İstiklâl mahkemesi kararile mahkum edilmiş olanlann affına zii ile değil, alacağı ücretle alâkadar bu* aid birinci maddeyi aynen kabul etmiş, lunduğunu gösterir.» Galib Pekel bu kanun lâyihasının yefakat Türk ceza kanununun ikinci kitab:niden tetkik edilmek üzere muhtelit bir ennın birinci babında yazılı cürümlerin mahkumlarile maznunlarının affı hakkındaki cümene havalesini istedi. Süleyman Sırrı 2 nci maddeyi hükumetle mutabık kalarak (Yozgad), ulvî bir meslek olan avukatlıyerinde bulmamış ve lâyihadan çıkar ğın bu kanundan sonra daha ziyade kut siyet kazanacağını söylemekle beraber mıştır. Lâyihanm üçüncü maddesinde İsmesleğinde suiistimali görülmüş avukat tiklâl mahkemeleri mahkumlan hakkında ları da tanıdığını anlattı. kabul edilen affın hâkimler ve memurin Müzakerelere devam edildi. Konuş kanunlarına göre yapılan inzıbatî muamemalar sırasmda Hikmet Bayur, Sırrı, AIi lelerle ihrac, tard veya askerlikten nis betlerinin kesilmesi suretile alâkası kalmı Rıza (Konya), Muhiddin Pars söz ala yanlara şamil olmamasını musib görmüş ve rak mütalealarını söylediler. Resmî dairelerde eshabı mesalihle ta affa aid olan bu lâyihanın kanunlaştık tan sonra doğabilecek birçok müşküllere haddüs edecek ihtilâflı ve nizalı işlerin meydan vermemek için ikinci maddeyi ay avukatlar tarafından takib edileceğine aid madde de münakaşaları mucib oldu. Garıca kaleme almıştır. lib Pekel, bunun bir inhisar ifade edece Encümenin tertibine göre lâyihanm üçüncü maddesi, Lozan muahedenamesinin ğini, bir küçük vergi meselesi üzerinde taumumî af beyannamesine ilişik protoka haddüs edecek ihtilâfta avukata mülunda bahsedilen 150 ki;ilik listede isim racaat mecburiyetinin halk için bir külfet leri yazılı şahıslann da affolunduklannı teşkil edeceğini ileri sürdü. Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu, ten kidlere cevab verdi. Böyle birşeyin mev zuu bahsolmadığını, şahsan herkesin kendi işini serbestçe takib etmekte hür bulunduğunu söyledi. Bu izahatfran sonra ka nunun maddeleri ayn ayn okundu ve müstaceliyetle müzakeresine karar verilTeklif lâyıhasının 6 ncı maddesinde miş olan kanun, kabul edildi. yazılı olup yabancılar hakkında Dahiliye Meclisin bugünkü toplantısmda kabul Vekâletinin haiz olduğu teb'id ve tebaüd ettiği diğer kanunlan da bildiriyorum: salâhiyetinin affa nail olan İstiklâl mah1 Adliye Vekâleti ceza evleri u kemesi mahkumlariîe 150 liklerden gös mum müdürlüğünün vazife ve teşkilâtı terecekleri hareketleri itibarile salâh kes2 Gümrük tarifesi kanununa bağlı bettiklerinde şüphe edilenler için de tat tarifenin 216 numarasında değişiklik yabik edilmesini isabetli bir tedbir telâkki pılmasma dair. eden encümen, bu hükmü, lâyihanm 4 3 Hâkimler kanununun bazı mad üncü maddesi olarak aynen kabul etmiş delerinin tadili, tir. 4 Hava hücumlarına karşı pasif göstermektedir. Bu maddede de hükumetin teklifi veçhile affa mazhar olanların 8 sene müddetle maaşlı veya ücretli âmme hizmetlerinde kuilanılamıyacaklarına dair olan kaydın lüzumlu olduğunu en cümen de kabul ve tasvib etmiş ve maddede buna dair tasrihat yapmıştır. Hulâsa olarak encümen, affı, evvelce de bildirdiğimiz gibi 150 liklerle haklannda heyeti mahsusalarca karar verılmiş olanlara ve İstiklâl mahkemeleri mah kumlanna hasretmektedir. korunma (bu lâyihanm müzakeresinde halka taksitle gaz maskesi satılması yo lunda bir temenni de izhar edildi), 5 Kefalet kanununun üçüncü maddesine bir fıkra eklenmesi, 6 Petrol kanununun birinci maddesine bir fıkra ilâvesi, 7 Siyasal Bilgiler okulu hakkındaki 2777 sayıh kanuna ek kanun lâyihası, 8 Ticaret mukavelesi ve modüs vivendi akdetmiyen devletler ülkesinden Türkiyeye yapılacak ithalâta memnuiyetler veya tahdid veya takyidler tatbikına dair olan 2967 sayılı kanuna müzeyyel kanun lâyihası, 9 Türkiyede açılacak beynelmilel panayır ve sergilerin vergi ve resimlerden muafiyeüne dair olan kanunun bir fıkrasınm değiştirilmesi, Franko, İngiltereye söz vermiş Londra 27 M. Azkart'ın Londra ve Pariste yapmış olduğu teşebbüsler hakkında mütalealar serdeden gazeteler mumaileyhin M. Bonne ile yapmış olduğu görüşmeye hususî bir ehemmiyet at fetmektedirler. Times gazetesine göre, Barseîon hükumetinin hareketi, İngıltere hükumetinin sivil ahalınin bombardıman edilmesine bir nihayet vermeğe uğraşmakta olduğu bir sırada pek mevsimsizdir. Deyli Meyl gazetesi, «General Fran ko'nun tayyarecilere bundan böyle İngi liz ticaret gemilerini bombardıman etme meleri emrini vermiş» olduğunu teyid edebilecek vaziyette olduğunu yazmaktadır. Niyuz Kronikl gazetesi, İngiltere tarafından verilmiş olan itidal nasihatlerinin kendi ticaret gemilerini himaye etmek bile istemiyen bir hükumetten beklenilen bir Bu babdaki notanın M. Hodgson'a Belediyeden bir rica tevdi edilmiş olduğu Londrada teyid edilGedıkpasada Cami sokağmda oturan bir memekle beraber siyasî mehafilde müsaid kariimiz gonderdiği mektubda diyor ki: bir cevab ihtimalinin bu son günlerde art« Sokağunızda belediyenln tephirhanesi vardır. Burası, günun her saatinde çalışmıs olduğu mütaleası serdedilmektedir. makta ve zaman zaman gayet pis bir koingiliz ajanı son teşebbüsler üzerine ku nesretmektedir. Bu kerih koku yüzünBurgos makamatının kat'î olarak kabul den su yaz günlerinde pencerelerimizi aça~ mamak mecburiyetinde kalıyoruz. Acabai edecekleri hattı hareket hakkında da sa belediye, Şirketi Hayriyenin vapurlarında rih malumat almamış olsaydı, kendisinin tecrübe edilen makinelerle tephirhane bamuhtomel hareket tarihi hakkında bir şey casından çıkan kerıh koku ve dumanları ifna edemez mi? Boylelikle sokağunız sasöylemezdi, denilmektedir. kinlerinin sıhhat ve istirahatleri temin eDiğer taraftan cumhuriyetcilerin tay dilmiş olacaktır.» yarelerile mukabelebilmisillerde buluna caklarına dair olan ve resmî mehafilde Develide bir yangın teyidinden daimî surette imtina edilen haDeveli 27 (Hususî) Bugün saat berler, Londrada derin bir tesir hasıl et 1 1 de Baltacı Süleyman oğlu Mehmedin mekten hâli kalmamıştır. ne olursa olsun sivil ahaliye karşı bu gibi hareketlere kalkışmanın beynelmilel sulh için tehlikeli ve hukuku düvel ve insaniyet prensiplerine mugayir olduğu söylenmekte ve vaziyetin salâh bulacağının ümid edilmekte olduğu bir sırada ihtiyatsız herhangi bir hareketin vaziyeti vahimleştirmiyeceği umulmaktadır. fırınmdan bir yangm çıkmıştır. Yangmın büyümesine meydan verilmemiş ve yalnız fırm yandıktan sonra ateş söndürülmüştür. Kazinoda kavga Kadın ve moda toplantı yaparak, açık şehirlerin bombardımanına mukabele meselesi hakkında İngiliz hükumeti tarafından gönderilen bir notayı tetkik ve müzakere etmiştir. Salâhiyettar mehafilde temin edildiğine göre, ingıltere ile Fransa mukabelebilmısil tedbirinin doğuracağı vahim neticeleri izah ederek, Madrid hükumetini bu karanndan sarfınazara davet etmişlerdir. îspanyol hükumetinin bu hususta ne gibi bir karar verdiği henüz belli değildir. E\aelki gece saat 23,25 te Yenikapıda Safa kazinosunda bir kavga olmuş, Hulusi, Hüsameddin, Hamdi, Ertuğrul ve Ahmed isimlerinde dört arkadaş birbirİspanyol kabinesinin içtimaı Londra 27 (Hususî) İspanyol ka lerine girmişlerdir. Hulusi ile Ahmed! birbirini başından vurarak yaralamış binesi bugün Barselonda fevkalâde bir tır. Kavgacılar yakalanmışlardır. Bir mütehassıs geliyor Merkezi İsviçrede bulunan beynelmi' lel şehirler birliği, şehrimiz hakkında bazı malumat istemiştir. Birlik azasm' dan bir mütehassısın tetkikatta bulunmak uzere yakmda şehrimize geleceği j bildirilmiştir. Denize düşen aceleci ingıltere Hariciye müsteşarının beyanatı Londra 27 (Hususî) müsteşarı M. Buttler, Avam kamarasmın bugünkü celsesinde aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: Evvelki gece saat birde Büyükdere den îstanbula hareket eden Şirke Hayriyenin 73 numaralı vapuruna at lamak istiyen David isminde birisi, deHariciye nize düşmüş, kurtarılmıştır. Mısır bir hava ordusu teşkil ediyor « İspanyada açık şehirleri bombardıman eden tayyarelerin îtalyadaki üslerinden hareket ettiklerine dajr malumatımız yoktur. Diğer taraftan, İtalyan hükumeti, Ademi Müdahale komitesinde husule gelen son anlaşma neticesinde bundan sonra îspanyaya yeniden silâh ve cepane göndermem'iği taahhüd etmiş bulunmaktadır.» Ankara Bor. 27/6/938 K A P A N I Ş I Açılış Kapanış 6.26 6.2325 1 İngiliz lirası L25.7375 126.2925 J 100 Dolar 3.5052 3.5175 j 100 Fransız frangı 6.645 1 6.615 100 Liret 28.98 | 100 İsviçre frangı 28.8525 69.925 i 100 Holanda 69.6125 florini 50.8725 100 Rayhişmark 50.65 21.4375 100 Felcika frangı 21.3425 1.145 100 Drahmi 1.14 100 Leva 1.545 1.54 4.39 I 100 Çekoslovak 4.37 kronu 100 Peşeta 6.925 6.955 23.635 23.74 100 Zloti 25.04 100 Pengo 24.93 100 Ley 0.9375 0.9425 100 Dinar 2.885 2.8725 100 Yen 36.545 36.385 100 tsveç kronu 32.275 32.135 1 100 Rııbie 23.6975 23.8025 1 S H A M ve T AHVİLÂT E 1 1933 T ü r k bor. I va. 19.075 19.075 Sıva i Erzu. I i n 98.25 J8.25 1 İngiliz Parlâmentosunda tehevvür Londra 27 îtalyan matbuatının îspanyaya aid Majork adasının tıpkı bir İtalyan toprağı telâkki ederek bu ada ya karşı Cumhuriyetçiler tarafından vaki olacak her hangi bir tecavüze mukabele edileceğine dair yaptığı neşriyat parla mento ve gazeteciler mehafilinde tehevvür uyandırmıştır. Mezkur mehafilde İtalyanın İspanya topraklarında kat'iyen gözü olmadığına dair Mussolini'nin gi riştiği taahhüdler hatırlatılmaktadır. Mısırın yeni bir ordu kurmağa başladığı malumdur. Mısır Askerî Tayyare mektebi talebesinin yapılan imtihanlarmm kat'î neticeleri Mısır Harbiye Nazırı Hasan Basri Paşa ve Nezareti erkânı hazır bulunduğu halde merasimle ilân edilmiştir. Mısırın meşhur tayyarecisi ve uçuş muallimi yüzbaşı Abdülhalim, imtihanda muvaffak olan talebeye derecelerini de bildırerek haziruna takdim etmiştir. Resimde bazı Mısır harb tayyarelerl görülmektedir. 10 Yüksek İktısad ve Ticaret mektebinin Maarif Vekâletine devri. înegölün Osmaniye köyünden Arif oğlu Cevdetin ölüm cezasına çarptırılması İngiliz diplomatik mehafiline gelince, hakkındaki tezkere de bugünkü Mecliste Pariste Long Champ"da tesadüf olunan bu babda şimdilik hiçbir şey söylenmi Vkabul edildi. şık Öğleden sonra elbiselerinden yor. sanlar akrebden daha fenadır. Ben sana bir iyilik edeyim dedim, sana buraya gelme dedim, gene geîdin. Ne fenalık var burada? Oturup konuşuyoruz işte... Bak, güzel güzel pi yesler okuyorsun... Melek inanmıyan bir yan bakışla: Güzel mi? dedi. Bu piyes kimin eseri, biliyor mu Sonra derin bir iç çekişle önüne bakasun? Melek dalgın gözlerini tavanm en uzak rek başını salladı: Biz akrebden daha beter insanlanoktasına dikerek: Ne bileyim, dedi, ben rolümü bili rız! diye mırıldandı. Gözlerini Ferhada doğru kaldırdı, düyorum yalnız... Gözleri tekrar hulyasma daldı. Ferha şündü ve anî bir karar vererek elini dizidın gözleri de, birdenbire, kadının arka ne götürdü, bir cüzdan çıkararak Ferhasındaki duvarda ağ'r ağir yürüyen iri bir da uzattı: akrebe takıldı ve ağzından hafif bir hayret Al! dedi, bu senin cüzdanın. çığlığı koptu. Melek de arkasma bakmış Otomobilde iken cebinden aldım. Paratı. Hayallerin ortasında birdenbire belir larına elimi sürmedim, istersen say! miş hakikate benziyen akrebi görünce yüGülmüyor ve bir şaka yapan insana zünde acı bir burusuk peyda oldu. Fakat benzemiyordu. Ferhad cüzdanı aldı, fahiç telâş etmeden ayağa kalktı, bir fiske kat hemen masanın üstüne bıraktı. Ka vurarak akrebi yere düşürdü ve üstüne ba dın anlatıyordu: sarak ezdi. Tekrar yerine otururken, ken Ben seni mıhsus önden yolladım. disine hayretle bakan Ferhada: Merdivende cüzdanın içine bir baktım, Burada doludur, dedi, her gün bir sonra onu çorabımın lâstiğine sakladım. Altmış beş lira var, değil mi içinde?.. Bir iki tane çıkar... Sonra yuvarlak gözlerinin acı bakışına arahk şu cüzdanı alıp kaçayım, dedim. Gönlüm razı olmadı, tontonum... Zaten uyan sevimsiz bir gülüşle Ferhada sordu: Ne bakıyorsun öyle? Buradaki in 'bu gece efkârlıyım... Böyle işler yap mik olarak çok acemi göriinmüyordu. Bilhassa son cümle>i söylerken o kadar yerinde ve tabiî bir iç çekişi, hazin ve mütevekkil bir gülümseyişi vardı ki, ağzının bir ucunda kaba yapılmıç altın kuronları görünmese, ona kabiliyetli bir san'atkâr manzarası vçrebilirdi. Ferhad sordu: mağa halim yok... Dizlerim de ağrı yor... Efkârlıyım... Haydi birer tane daha içelim, tontonum... Ferhad garsonu çağırarak ona iki viski daha emretti; kadınla yalnız kalınca hemen cüzdanım acarak içmden on beş lirasını ayırdı: Buradaki masraf için alayun, dedi ve parayı cebine koydu. Geri tarafmı cüzdanla beraber kadına uzatü: A l ! Senin olsun bu, dedi. Meleğin yüzünde bütün uzuvlar ve çizgiler karıştı. Kaşlan yukarı kalkmış ve gözleri büyümüştü; sonra birdenbire alnı kırışıklarla doldu, kapakları düşen gözleri kamaşır gibi küçüldü ve kanadları açılan burnunun üstünde keskin bir buruşuk peyda oldu. Dudaklarının etrafında gülümsemeğe benziyen çizgiler ıstırab ve tiksinti püskürmeğe başlamıştı. Ağzı açıldı ve alt çenesi bir tarafa kaydı. Birdenbire sancılanmış gıbiydi. Ferhad sordu: Ne oluyorsun? Yüzü çok çirkinleşen Melek, ağlar gibi, kederli, fakat ylışık ve murdar bir sesle: Sen beni bu kadar aşağılık mı zannettin, küçük bey? dedi. Bunu söylerken, parayı reddetmesile tezad yapan nahoş bir hali yardı. "X&m J Milli roman: 4 Yazan: SERVER BED1 Je::ka oynadım. Şaylok'un kızı...Ve isbat etmek için, ellerınin kulaklarınm üstünden kabarık saçlarına bastırarak, yüzünü geniş, dağmık çerçevesi içinde bir avuc kadar ufalmaktan kurtardıktan sonra başını arkaya attı, gözlerini süzerek ve güSahnede ben lümsiyerek rolünü okumağa başladı: bir şıllık edasile konuşuyordu. Ferhad birdenbire kalkıp gitmeği düşündü. Fakat gözlerini garib istihaleler geçirmeğe başlıyan bu yüzden ayıramıyordu. Kadmın burnunda ve dudaklanndaki buruşuklar sılindi, aezı kapandı, yorgun gözleri mat bir panltile açıldı ve kaşlan düzeldi, ba* şı arkaya kaydı ve göğsünden derin bir nefes çıktı. Bir iki defa cazband tarafına doğru baktı, sonra başını uzatarak: Andriya! diye bağırdı. | Keman çalan adam topalhyarak gelmişti. Perdeyi kapadı ve bir Rus romansi çaldı. Melek b~şım iyice arkaya atmış ve gözlerini yan kapamıştı. Garsonun getirdiği ikinci viskiyi de bir yudumda içtikten sonra ayni vaziyeti aldı. Ferhad da ikinci viskiyi içti ve kemanı biraz daha keyifle dinlemeğe başladı. Kulağını sazının tahtasına yapıştırarak boynu tutulmuş gibi çok çarpık bir duruşla çalan kemancı, belki haftalardanberi kendisine hiçbir hava ısmarlanmamış olduğu için, birikmiş bir arzunun verdiği hararet ve samimiyet içinde idi. Yayını yukandan aşağı doğru çekerken gözleri kısOdıkça kısılıyor ve yüzünün çile dolu ifadesine biraz ümid ka . rışıyordu. lArkast vari 4 Melek gözlerini açtı; sonra birdenbire kaşlarını çatarak: Sen onu affetmişsin, dedi, bana hizmetçiliği yakıştınyor musun? Demin sen söyledin. Ben ne söyledim? hiç hizmetçiye çıkmadım. « İşte böyle bir gecede, gene LorenHizmetçilik ettim dedim amma şunun, buzo onu sevdiğine yemin etti ve hiçbiri sanun evinde, sahnede değıl... O başka, mimî olmıyan sadakat peyrnanlarile onun sahne başka... kalbini çaldı.» Hayatta değil de sahnede hizmetçilik Sonra parmakları orta boğumlanna kaetmek onun kibrine dokunuyordu. Bu işin dar kirden siyahlanmış elini kalbinin üstüsahicisinden çekinmiyordu da yalanasını şerefine yediremiyordu. Ferhad gene gül ne bastırarak, cazbandı dınler gibi yaptı dü. Melek onun inanmadiğını zannetmişti: ve devam etti: « Tatlı bir musiki dinledığım za Gülme tontonum, dedi, tuluat bu... 3ün olur, insan hbmetç'ye de çıkar. O man hiç neş'eli değılimdir.» Telâffuzunun bayağılığ' ve çatlak sesilaşka, tontonum... Ve îâkin ben süflerli nlyesleri söylüyorum. V'enedik tacirinde nin renksizliği istisna edıîirse jest ve mi