28 Haziran 1938 CUMHUltİYET Hâlâ «illâ Edirne!» diye sayıklıyan Bulgaristan! Malum «İhtiyat zabitleri birliği» nin ideal Bulgaristanmda bizim Edirnemiz de var ve bunu acıkça ilândan çekinmiyorlar İktısadî hareketler Ucuzluğa doğru yeni adımlar Hükumet, hayvanlar, muvazene ve kazanc vergilerile damga resmi, eğlence yerleri ve plâjlardan alınan resimleri indirdikten sonra, bir taraftan muamele ve istihlâk vergilerini de hafifletecek yeni projeleri ve diger taraftan geniş halk tabakası tarafından kullanılan yünlü kumaş ve pamuklu bezlerden alınan istih lâk vergisinin indirilmesini temin edecek yeni projeleri Büyük Millet Meclisine vermiş bulunuyor. PENCERESİNDEN Genclik endik denilince bir fıkra ve bir sahne hatırlanm. Fıkra meşhurdur ve şudur: Uzun yıllana yumruğu altında beli bükülmüş bir ihtiyar, gözleri yere dikili olarak, sürünür gibi yürürken geveze haylâzlardan biri yaruna sokulur, sorar: Babalık, böyle ikibüklüm yere iğilip ne arıyorsun? Yetmiş, seksen yılm ağırlığmı taşıyau ihtiyar, boyunu ve boynunu dikleştiremeksizin cevab verir ı Gencliğimi!.. Sahneyi de anlataynn: Umumî Harb sıralannda Bağdadın bir kazasında bulunuyordum. Sıcaktan bunaldığun bir gecs yatağımı evimin damma serdirdim. Her birinin koynundan bir düşman tayyaresi çıkacağını, çıkabileceğini kuruntuhya kut runtulıya yıldızları seyrediyordum. Kulağıma komşu damların birinden yanık bir nağme, bestelenmiş bir hıçkırık çarptı. Bir kadm, ağhyan bir sesle, hazin bir şiir o* kuyordu. Güfte bana hiç de yabancı geKı medi. Çünkü mektebde ve isaguc» ders« lerinde bize örnek olarak okutulan arabc^ şiirlerdendi. Fakat hocanuzın ağzmd< nihayet mevzun bir söz olabilen bu şiiıv komşu kadınm dudaklarından bir gözya^ gibi dökülüyordu. Bulgaristandaki lürk kövlüsü ıstırab içindedir Yazan: CEMİL FİKRET Sofya. 25 haziran Bir haftadır Bulçar köylerinde dola şıyoruz. Komşumuz memleketin bilhassa Kocamustafapasa (Sivilingrad), Hasköy (Haskovo), ve Pazarcık gibi Türk hududuna hemen cıvar yerlerile Ruscuk (Ruse), Şumnu (Sumen) ve Plevne (Pleven) gibi şimali sarkî kasabalarında yasıyan onbmlerce Türkün maalesef ancak birkaç yüzü ile temas edebıldik. Bır kelime ile hemen su hakikati söyliyelim kı Bulgaristan Türkleri hallerinden bu gün memnun değüdirler ve zaten hicbir zaman memnun olmamıslardır. Isımlerını burada zikretmekten ıtına ile sakınaca ğımız vatandaslarımız bizimle çekine çekine, korka korka konustular; ikidebir belli belirsiz işaretlerle etrafımızda dolaşan filân adamın hafiye olduğunu anlatarak derhal bahsı değıştırmek zaruretınde kaldılar. Biz daha sonra hafiyelerin kolayca erişemiyecekleri yerlerde pek uzun süren konuşmalarımızdan çok aşikâr bazı hakikatleri bir defa daha anlamıs bulunduk. Bu hakikatleri üç dört maddede meselâ şöylece hulâsa edebıliriz: 1 Bulgaristan Türkleri bir cemiyet teskilinden, aralarında sık sık buluşup konuşmak hakkından mahrumdurlar. 2 BuİEjaristan Türkleri türkçe ki • tab ve gazete okuyamazlar. 3 Bulgaristan Türkleri dükkânlarına, mağazalarına ve hatta evlerine, odalanna kadar Atatürkün resmini asa mazlar. 4 Bulgaristan Türkleri Bulgar polisinin daimî tarassuduna ve takibine maruzdurlar ve en ufak bir vesile ile derhal, bulunduklan yerlerden uzak, bir başka tarafa sürülürler ve böylece çalışıp kazanırken (müstahsil) yiyen (raüstehlik) unsur vaziyetine geçerler. Bittabi sermayesiz, varidatsız bir müstehlik. 5 Bulgaristan Türklerinin çocuk ları Türk mekteblerinde yeni harfierimizi okuyamazlar. Oralarda başa daima bir takım .yobazlar getirilmiştir. Bunlar Arab harflerini tercih etmektedirler. Bu bahse zaten aşağıda daha tafsilâtla te mas edeceğiz. Vaziyeti mahallinde dinliyerek ve görerek böylece müsahede etmişken belki yanlıs ve yersiz olarak su muhakemeyi yürüttük: Bulgaristan Türklerinin hali bilhassa son on on beş senenin en hazin meselelerinden biridir. Bu mesele Türkiye ile Bulgar hükumeti arasında hemen hemen lâvuad notalar teatisine vesile teşkil etti. Genc Cumhuriyet hükumeti vatandaşlarımızın ıstırablarına artık bir nihayet vermek taahhüdünü Bulsar hükumetinden müteaddid defalar aldı. Ihti mal bu gördüklerimiz de iki memleket arasında daima mevcud dostane yollarla ve zamanla hallolunabılecek daha zıyade arızî bir takım hâdiselerdir. Bunları gazete sütunlarında bir defa daha meydana vurmak yersiz ve îüzumsuz olur. Evet Bulgaristandaki vatandaşlarımızla temas ederken bir yandan da bunları düsünüyorduk. Zira, doğrusu ya, burada yasıyan Türklerin halini «Cumhuriyet» e yazmak seyahatimizin esas gayelerinden birini, belki de, en esaslısını teşkil ediyordu. Sofyaya bu halis düsüncelerle geldik. Geldik ve ilk gördüğümüz gazete satıcısının elinde kapağmın bir kopyasım bu sütunlarımızda bulacağınız bir mecmua nazarı dikkatimizi celbetti. Bu, Bulgaristandaki varlıaının ictimaî ve siyasî e'hemmiyetini kimsenin inkâr etmiyeceği, malum «İhtiyat Zabitleri Birliği» tesekkülünün 52 nci yıldb'nümü münasebetı'e bir fevkalâde nüsha çıkaran mecmua»ıydı. Bu nüshanm kapağındaki resim ki kopyasım burada gbrüyorsunuz içindekileri izaha kâfidir: Genc bir Bulgar zabiti sehadet parmağile yalnız bize aid olan kısmında Edirneyi hedef olarak işaret edıyor. Yani? Sa Majeste İkinci Boris'in doğrudan doğruya himayesine mazhar olan bu tesekkülün manasmı kolayca anlıyoruz. Eski ve hepimizce malum Edirne meselesi. Bulgarlar buna bır «ıdeal» süsü verıyorlar. Bununla beraber Yunanistandan ve Yugoslavyadan geri istedikleri (!) kasabalar ve hatta sahalar da var. Yürünen yollar bjşka başka, fakat hedef daima bir. Hükumet her sahada u cuzluğu temine çalışıyor. Bütün bu alı nan tedbirlerin tesirleri hep birden ve kuvvetli olarak görülecektir. Devlet sermayesile kurulmuş bir mü essese olan Sümerbank, hazırlanan projenin mensucat fiatlarmda yapması lâ zım gelen ucuzluktan evvel, Yerli Mallar pazarları vasıtasile, bu pazarlarda satı lan bütün givilecek ve kullanılacak eş yanın fiatları üzerinde, daimî bir ucuzluk yapmış bulunuyor. Bizde, zaman zaman ucuzluklar görülmüştür. Fakat daimî bir ucuzluğun halka temin ettiği faydalarla beraber bunu yapan müesseseye de ge tireceği menfaat pek az tecrübe edilmiş tir. Bu şeklin en güzel bir misalini Ali Çetinkaya, Devlet Demiryollarının fiat tarifelerinde yaptığı tenzilâtlarla sene lerdenberi gözlerimiz önüne sermis bu lunmaktadır. Bu itibarla Sümerbank Yerli Mallar pazarlarının bu ucuzluğu temin Bundan bir sene evveline kadar me ederken vukuu tabiî olan fiat farkı za selâ sigara kutularınin kapaklarında al rarını fazla sürümden kapatacaklanna tında «ideal Bulgaristan» kelimeleri sı şüphe etmemek lâzımdır. ralanan bir takım haritalar vardı ki bunMahiyet itibarile küçük gibi görünen larda dığer taleblerle beraber Edirne de şu küçük fiat indirmenin yapacağı tesir, guya ideal Bulgarıstanın hududları içine ucuzluk bakımından çok geniş ve şümulalınırdı. Sigara kutularından bunun kallüdür. Yerli Mallar pazarları, her çeşıd dırılması o zaman baslı başına bir mesele giyinecek eşya, ev eşyası, tuvalet malzeolmuştu. Bu itibarla «İhtiyat Zabitleri mesi ve sair kullanılacak eşya satan müBirliai» tesekkülünün mecmuasındaki esseselerdir. İstanbul, îzmir, Ankara ve renklı tablo bızım evvelâ hayretımızi sonAdanada bu müessesenin yapacağı müra da düşüncemızi celbetti. him fiat tenzilân elbette ki ayni cins Bizce dost geçinmek herşeyden evvel malları satan ticarethaneleri bigâne bırabir anlayış, bir kavrayış meselesidir. kamıyacaktır. Ticaretin başlıca hususiyeDostluğun kıymeti ancak hislerin dereti olan rekabet fabrikasyondan başlıya cesile ölçülebilir. Meselâ bir Türk ga rak satışa kadar derhal kendini gösterezetecısı olarak buraya gelmış olan bu sacektir. Bu verli mallar için olduğu kadar tırların muharriri size şunu bildirebilirdi: haricden gelen yabancı malları için de Rusçukta, tahsilini Edirnede yapmakta böyledir. Onlar da fiat itibarile ayni piolan ve tatılıni geçırmek üzere ebeveyni yasa seviyesine azçok uyacaklardır. Bu nin yanında bulunan bir Türk çocuğu suretle devletin Yerli Mallar pazarlarınkorkudan mektebinin kasketini giyemi da devlet fabrikalurının ve bu pazarlaryordu. Başma bir Bulgar mektebine de da satılan sair hususî fabrikalar eşyasmın vam eden küçük kardeşinin şapkasını ge fiatlarmda göstereceği ucuzluk süratle çirmLşti. Neye okumak için Edirneye git bütün piyasaya sirayet edecektir. Halk tığıni sorduğumuzda bıze Bulgaristan da bundan o nisbette müstefid olacak daki Türk mekteblerinde yeni türkçe o tır. kutulmadığından dolayı babasının ken 1 temmuz tarihi, öyle görülüyor ki hadisini oraya gönderdiğini söyledi. Küçük yatı ucuzlatma mücadelesinde yeni bir kardeşinin bir iki sene daha Bulgaristanda okumasmda küçüklüğünden do'ayı safhanın başlangıcını teşkil edecektir. F. G. mahzur olmadığını ve onun da yakında Edirneye yollanacağını ilâve etti. Fakat sonra haber aldık ki bu sene ilkmektebŞEHÎR ÎŞLERÎ lerde yeni harfler okutulmaga başlanmış. Vali yarın geliyor Ancak devam edeceğinden kimse emin Atinaya gitmiş olan Vali ve Belediye değıl. Hasıl olan umumî kanaat Bulgar hükumetinin söyle bir politika tutmuş ol reisi Muhiddin Üstüdağ, bu sabah Pi duğudur: İki sene yeni türkçe, iki sene reden Birmanya vapurile hareket edeeski türkçe. Böylece Bulgar Türkleri ne cek, yarın sabah saat yedide şehrimize gelecektir. yeni, ne de eski türkçeyi hafızalarından Mahlut nişastalar silinmiyecek derecede ögrenemezler. Zira buraya yeni türkçe hiçbir matbua giBakkal dükkânlarında mahlut nişasta remez ve eski türkçe de zaten iki sene bulunduğu takdirde, evvelâ bunları imal eden fabrika veya imalâthane sazarfında öğrenilemez. hiblerinin mes'ul tutulacakları alâka Evet bir Türk gazetecisi sıfatile bundarlara bildirilmiştir. ları uzun uzadıya yazmak vazifemizdi. Fakat yukarıda zikrettiğimiz tekrar ede Hamamcıların idare heyeti lim: Belki yanlıs muhakeme ile bundan çekildi vaz geçmiştik. Genc Türk hükumetinin Hamamlara verilen su ücretlerinin Bulgar dostlugundan bu meselelerin ken tenzili hususundaki temaslarda muvafdiliğinden hallini beklediği muhakkaktı. fakiyet elde edemiyen Hamamcılar ceBiz bunu beklerken karşımızda ne gö miyeti idare heyeti vazifeden çekilmiştir. Yeni idare heyeti bu mesele üzerinrüyoruz. deki temaslarına devam edecektir. Hayret etmez misiniz? Değişen dekorlar Yazan: SALÂHADD1N GÜNGÖR Tepelere doğru açıldıkça ketum ağaclar altında kendinden geçen geçene... Cemil Fikret ı Büyük Derbi yarışlarınm neticesi ı Büyükdere • Şişli yolu tamir edilecek 125,000 liralık yol tamiratı mütema diyesi tahsisatile Şişli Abide yolu tamir edilmiştir. Şimdi Büyükdere Şişli yolunun tamirine başlanacaktır. Kedilerin itla.fi işi Şimdiye kadar Hayvanları Koruma cemiyeti tarafından itlâf edilmekte olan kedilerin itlâfı işile İstanbul Sıhhat müdürlüğünün de meşgul olması ta karrür etmiştir. Kaldırılan çöp istasyonu Zeyrek çöp istasyonu kaldırılmıştır. Gelecek hafta Aksaray çöp istasyonu kaldırılacaktır. Balat çöp iskelesindeki inşaat bitmek üzeredir. Şehrin süt meselesi Devlet Ziraat Kurumu, süt işini esash şekilde ıslah etmek üzeredir. Tetkikler ılerilemiştir. İstanbulda süt alım ve satımmı kurum idare edecektir. Bu maksadla Belediyeden bazı malumat istenilmiştir. İlk iş olarak Üsküdar Kadıköy mmtakasile İstanbul ve Beyoğlunda, üç süt takim fabrikası kurulacaktır. Londra Dünyanın en büyük ve en meşhur at yarışı olan Derbi yarışlan bu sene de İngiliz Kralmm huzurile yapılmış ve neticeyi bir Fransız hayvanı kazanmıştır. İlk defa olarak Kralm da bir beygiri bu yarışa iştiraketmiştir. Birinciliği almağa muvaffak olamamıştır. Büyükdere sırtjar.nda, yeşilin en tatlı çirdiğim şu birkaç saatin tadmı kolaylıkrengile işlenmiş, dantelâ gibi bir yoldan la unutamıyacağımı bile bile, Fıstıksugeçiyorum. Arabadan ındıkten sonra, kı yundan aynldım. Bayır aşağı inerken vasa bir yokuş daha çıkmak lâzım geldi: purun düdüğü, bir tehlikeden kaçmma Fıstıksuyu, işte burası idi. işareri verir gibi beynimin içinde uzun Buhtunnasır'm meşhur asma bahçele uzun öttü. Fakat, yolumu biraz daha rini hatırlatan sedler üstünde, felekten bir uzatmak pahasına da olsa, Sanyere uğgün çalmağa gelenler için hazırlanmış, sı ramamazlık edemedim. Gözlerimi yıldızlardan ayırîp ken<9 ra sıra tahtlar... Kim, hangi tahtı beğenNemli deniz havasile cigerlerinî şişîr ömrümün takvimine atan bu mahzun dıse oraya çöküyor. Ge'işigüzel bir taht mege gelenler Piyasa caddesini baştan şu mefhumu taşıyordu: «Ah ey uçup giı da ben kendime seçtim. Ayaklanmın al başa kapatmışlardı. den genclik, seni bir gün, tek bir gün ehl tında, şimdi bütün bir «tabiat» var. ÇıIskelenin yanındaki Canh Balık Io geçirsem de ihtiyarlığın bana ne ağula| rılçıplak bir tabiat... kantasını, hmcahmc buidum. yutturduğunu, ne elemler çektirdiğini din* Durgunluğıle gölii andıran ve kıvnmlaOrkestranm denizde ürpertiler uyan letsem?»... O gecedenberi ak saçlannd^ rına bakarken, geniş bir «nehir» e bendıran sesile kulaklarım, canh balıklarm ömür kışınm karlı fırtınalannı yaşar gö» zetilebilen emsalsiz Boğaz denizi, sihirli etile canlarını beslemek istiyenlere zevkli düğüm her ihtiyar baş bana, bir kadın du* bir göz gibi, dokunduğu yerleri, kendine bir günü, yemeği, çalgısı ve uzun bir de dağında inlediğini duyduğum o genclüi çekerek, ağır ağır akıyor. niz gezintisile doksan beş kuruşa temin tahassürünü hatırlaür. Rüzgâr, burada adeta bir kitnya üs eden Şirketi Hayriyenin yeni kombine bi*** tadı olmuş. En hoşa giden ıtırlan, kendi letleri, en umulmadık kimseleri, buraya imbiğinden geçirip, yapraklar arasmdan Dün matbaada masamın üstüne konul1* toplamıştı. damla damla, öyle bir sunuşu, çiçeklerden muş «Genclik» adlı yeni bir gazeteyi gö* Kalabahk arasında ikhsad kaîdelerîne rünce gene o fıkrayı ve o sahneyi düşüntad, kelebeklerden kanad alarak yüzleri nazh nazlı öyle bir okşayışı var ki, insa fazlaca riayeti dillere destan olan bir ar düm. Garib bir melâlle gazeteyi elime att kadaşı görünce şaşırdım: na nerede bulunduğunu unutturuyor. dım, sahifelerini çevirmeğe koyuldum. Demek, sen de böyle yerlere geli Kîsa, çok kısa bir lâhza içinde o melâl Fıstık suyunda bir tek fıstık ağacı göremedim. Fakat buna mukabil, nice güzel yorsun?.. içimden silindi, gözlerime sevinc ışığı doller gördüm ki, «bnim!» diyenler elleriGüldü ve bir yandan etrafındaki ma du. Fıkradaki ihtiyann arayıp da bulamane su dökemezler. Hepsi de birer içim salarda, yer almış turfanda mevsim ye dığı, gencliğe tahassürler terennüm eden su... mişlerine benziyen genc kızlan, bir yan bir şjiri ayni tahassüriin mahkumu olmak Tuhaf değil mi? Fıstıksuyunda, bütün dan da, önündeki boş kahve fincanmı dolayısile hıçkmk yapan çöl kızının tek canh mahluklarm adı fıstık!.. Kedileri, işaret ederek: Kir gün yakalamak istediği g«nclik sonlci köpekleri bile: «Fıstık... Fıstık...» diye Ben, dedi, gene bildigin gibiyim! fikir, duygu ve bilgi olarak parmaklarınım çağırıyorlar. Burada, mideme değil, gözlerime ziyafet arasında bulunuyordu. Sedler arasında dolaşan Yahudi satı çekiyorum!.. Gendere, hakikî gencliğin 'krymetinî Sonra sesine daha şakacı bir eda vere anlamak ve o kıymete sahib olmak için, cının işportasında en itibarlı köşeyi alan rek ilâve etti: yemiş: Fıstık! ihtiyarlara da olgun bir gencliğin sesinl Masama iki çeşid su getirdiler: Biri Biz, canh balıgm erjne böyle, ba duymak ve ışığını hissetmek için bu güzel meşhur fıstık suyu idi. Ötekinin adım söy lık etinde canhlan tercih edenlerdeniz!.. gazeteyi okumalannı tavsiye ederim. lemiyerek: İstanbula dönerken, vapurda rasladıM. TURHAN TAN Kendiliğinizden keşfedin bakahm.. ğım §irketi Hayriyenin sevimli Işletme müdürü İsak Bahara: dediler. 1 DENtZ ÎŞLERl Bugün, dedim, Boğaza gene dehVe sonra, benden müsbet bir cevab aşetli akın vardı! lamayınca haber verdiler: / Yolcu taşıyan iki yük Cennet suyu! Kulağınm biri bende, ötekî, radyonun motörü daha... Her iki su da, içmege doyulur ve ağza çaldığı ve hoparlörün iki sahile dağrttığı Dün, Liman idaresi tarafından yolcu ahndığı zaman içüdiği duyulur sulardan şarkıda, cevab verdi: taşıyuı iki yük motörü daha yakalan « değildi. Sabahtanberi elli bin kişî taşıdık!.. mıştır. Fakat Cennet suyunu hafiflik itibarile Bir pazar günü için, bu kadar kesif Bir petrol şirketine aid olan bu mo • ötekinden üstün buidum. Bundan sonra: bir hamule bile, ne zamandanberi insana törlerden biri Boğaziçinde, diğeri d« «Dünya yüzünde cennet kevserinden iç hasret kalan güzel Boğaziçi hesabına bel içinde 28 yolcu ile Fenerbahçe önündfl tim!» diyecek olsam, yalanımı kimse yü ki ideal bir yolcu adedi değildir. Fakat tutulmuştur. züme vuramıyacak! Mideye taş gibi inen elli bin kişinin bizim umumî nüfus ölçü Oturan gemiler yüzdürüldü sulara, bazan «âbıhayat» adı verildiğini müzle bütün bir şehjr halkı demek olduÜç gün evvel Boğaziçinde Umurye • biliriz. Fakat, Cennet suyunun adı tadı ğunu da unutmamalı! rinde karaya oturan Norveç bandırall r.ı, tadı adını tekzib etmiyor. §irketi Hayriye, ektiği tohumu şîmdi Tarnanger vapuru, Gemi Kurtarma şiıv Ancak, i^in acıkîı tarafı var: Gözyaşı biçiyor: Ucuz bilet, mahsulünü fazlasile ketinin Hora ve Alemdar tahlisiyelerf duruluğile fıkır fıkır akan, bu canım kay vermege başladı! tarafından dün sabah yüzdürülmüştür. naktan kimse doyasıya su içmiyor: Gelsin Gene ayni günde Karaburunla Ala • SALÂHADD1N GÜNGÖR ateş gibi rakı!.. Masalarda, saysam, su calı mevkii arasında sis yüzünden ka * raya oturmuş olan İngiliz bandırali testisinden fazla rakı şişesi bulacağım. BeGÜMRÜKLERDE Stanholm vapuru da Saroz ve Alemda» reket versin, açık havanın bozulan sinirtahlisiyeleri tarafından dün sabah saati leri yatıştırmaktaki sihirli kudretine!.. EBaşmüdürün tetkikleri onda kurtarılmıştır. ğer bir kapah yerde, bu kadar rakı içilse, Mudanya ve Gemlik gümrüklerinde ortada, bir tek ayık adam kalmazdı. SofApartımanın üst katîndan tetkikler yapan Gümrükler Başmüdürü raların üstünde türlü mezeler... Çiroz saMustafa Nuri Anıl şehrimize dönmüşdüşerek öldü latasından, sarmısakl; cacıga kadar... tür. Ayşe isminde kırk yaşlarında bir kaTepelere doğru çjkıldıkça, dekorlar da Gerek Mudanya ve Gemlik, gerekse dın, Cağaloğlundaki apartmıanmın üst değişiyor. Fıstıksuvanun ketum ağacları İzmit ve Derince gümrüklerinde İstan katında pencere camlarını silerken, göaltında kendilerinden geçen geçene... bul gümrüklerinde tetbik edilen yeni zü karararak, yuvarlanmış ve düşerek Rakısım çekip, yemeğini yiyen, soluğu, muamele şekli aynen tatbik olunacak ölmüştür. Ayşenin üst kattan nasıl olup tepede alıyor. da düştüğü tahkik edilmektedir. tır. Arılar, çiçeklerin balım emerek, ho rozlar mağrur seslerle ötüşerek, kuşlar daldan dala sekerek herbıri kendi hac minde bir ayrı günah işlerken, Âdem oğlu ile Havva kızı, boş duracak değil ya... «Gün bugün, saat bu saat, dem bu aem..f> Fabrikalarımızda bir yıl staj yaparak iş, yabancı dil ve bilgi Akşam güneşi, ufkun ötesine ışıktan bakımlarından gereği gibi ha zırlandıktan sonra sıhhat ve kudipliklerle atlas bir döşek gibi ördüğü yuvasınm içine çekilirken, Fıstıksuyu, temaretleri en iyi birkaç lise mezu nu sınaî kimya elektrik ve makişasına doyulmaz bir bedialar sergisi gibi ne yüksek mühendisi yetiştiril mek üzere Almanyaya gönderigözler önünde canîandı. lecektir. Artık, eğlentinin karanlıkta geçen faslı Staja kabulde bilhassa fen derslerinde not vaziyetleri, Albaşlamıştı. Meraklılann beraberlerinde manyaya gönderilmede ise staj neticeleri esastır. getirdıkleri sazlar, çok geçmeden hare Isteklilerin temmuz sonuna kadar aşağıda yazılı belgeleri, kete geldi. Saz ile söz, naz ile niyaz, birtstanbulda Taşhanda Türk Endüstri ve Tecim Anonim Şirketi birine karıştı. Gramofonlar, herbiri bir Direktörlüğüne göndermeleri lâzımdır. başka perdeden çalıyor, şişeler hiç fasıla 1 Hal tercümesi, 2 Sıhhat raporu, 3 Mezuniyet ve vermeden dolup dolup boşalıyordu. Ateşböcekleri, nurdan kanadlannı aolgunluk notlarının tasdikli «uretleri, 4 9X12 üç tane boy çıp kapıyarak, bu umumî şenliğe iştirak fotoğrafı. etmekten kendilerini alamıyorlardı. Not: Staj talimatnamesi bürodan alınabilir, istiyenlere posta Cennetin, yeryüzünde nasılsa unuttu ile de gönderilir. ğu bu köşede, Cennet suyunu içerek ge AVRUPAYA TALEBE GbNDERiLECEKTiR Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden :