22 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

22 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 22 Haziran 1938 Bosna tahtı! Her akşam Futbol hakemlerine Yunan takımının verilen tazminat meselesi yapacağı maçlar Yazan: NÜZHET ABBAS Geçen haftalardaki bir yazımızda etrafına büyük seyirci kütleleri toplıyan ve temaşa halini alan sporlarm uzun müddet ve beynelmilel nizamnamenin tarifi dairesinde tam bir amatörlük ruhunu muhafaza edemiyeceklerini an latmıştık. Bugün de bu yazımızla futbol hakemlerine verilen tazminat meselesini mevzuu bahsetmek istiyoruz. Zannederim ki bizde tazminat alarak iş gören hakemler arasmda futbol ha kemlerinden maadası yoktur. Güreş. yüzme, atletizm ve saire gibi sporların hakemleri daha seyrek olan müsabakalarda parasız olarak iş görmektedirler. Futbol hakemlerine tazminat veril mesi meselesi tam bir amatör teşkilât olduğumuz halde bizde acaba nereden doğmuştur? Bu suale uzun uzadıya cevab aramaktansa bunun bir zaruretten doğduğunu lâfı uzatmadan kabul ede lim. Birçok hakemlıkler futbol hakem liğüe kıyas kabul etmiyecek derecede kolaydır. Vücudca hiçbir yorgunluk tevlid etınedikleri gibi kafaca ve âsabca da hiç yorgunluk vermezler. Halbuki hakkile vazifesini ifa eden bir futbol hakemi nin bir buçuk saat zarfmda bedenen hiç olmazsa oyuncular kadar zihnen ve âsabca da onlann iki misli yorulması gayet tabiidir. Futbol hakemlerine tazminat veril mesi meselesinin amatör bir teşkilât içinde bile bir zaruretten doğduğunu kabul ettikten sonra hakemler bu taz minattan azamî istifade temin etmek emelini güderlerse, bunu da tabiî gör mek icab eder. Bir para meselesi âdet olduğuna, bundan bir mahzur doğma dığına ve bir hakemin hakemlikten meşru hadler dahilinde bir istifade beklemesi de ona çok görülemiyeceğine göre bu malî istifadenin hakemlerin hakemliklerine ve futbol a zarar verme mesine itina etmekten gayri bu mesele üzerinde söylenecek söz yoktur. Fakat acaba bugünkü şeklile yani, ayni günde iki üç maç idare etmek gibi münasebetsiz ve hatta imkânsız işlere girişmek, yahut da giriştirilmek mec buriyeti hasıl olan hakemlerimizin halini bu para meselesinden yana şöyle bir gözden geçirmek faydasız mı ola caktır? îyi futbol oynadığından dolayı yar dım gören futbolcularımızın mevcudiyetini inkâr nekadar boşuna bir gay retse. iyi hakemlik eden arkadaşların da bu işten ve bittabi hiçbir suiistimal mevzuu bahsolmaksızın azamî istifade etmekte olduklan muhakkaktır. Hakemlik işinde verilen tazminat, bizde hiç şüphesiz ki azdır. Millî küme maçları haric bunlara maç başına verilen on lira çok münasib ve fazla de ğildir. Diğer maçlar için 2 ve 3 lira olmak üzere ödenen tazminat çok azdır. Bu para bazan nakliye ücretleri ve otojmobil kirası gibi mübrem masraflara kıt kanaat karşıhk gelmektedir. Di ğer taraftan ve tazminatın azhğına mukabil bir hakemin bazan iki, hatta üç maç idare ettiği de görülmektedir. Bu halin mahzurlannı sayıp dökmeğe hacet yoktur. Mübrem bir ihtiyac olma dıkça bir hakemin iki maç idare et mesi çok münasebetsiz bir iştir. Üçüncü maça gelince, buna artık idare değil, idarei maslahat demek daha doğru olur. Çünkü saha üzerinde beş saat te pinecek ve isabetle karar verecek arkadaşın mevcud olmadığma biz kendi payımıza kani bulunuyoruz. ha geniş ölçüler üzerinden ödemek ve bir taraftan da bir hakemin hiç olmazsa biri sabah ve biri de öğleden sonra olmak üzere azamî iki maçtan fazlasmı idare etmemesini temin meselesi hal ledilirken bir mevsim için muayyen bir hakem kadrosu kabul ederek bütün hakemlere bir mevsime şamil olmak üzere top yekun bir tazminat ödemek meselesi de düşünülse, tatbik bakımından hiç de gayripratik bir hal çaresi addolunamaz sanınz. Bir mevsim yahut da bir sene zarfında ismi resmî hakem listesinde yazılı hakemlere bölge, yahut federasyon faraza, hakem başına şu kadar lira vermeği kabul eder, ve hakemler de bir sene zarfmda şu kadar maçtan eksik ve şu kadar maçtan fazla olmamak üzere, maç idaresini bu muayyen meblâğ mukabili deruhde ederlerse samrım ki bugünkü münasebetsiz rekabetin önüne çok kolay ve kestirme yoldan geçilmiş olur. Aylık kazancı az olup, yahut az olmazsa da bunu mümkün olduğu kadar çoğaltmağa hevesli olanların bu hırslanna bir sed çekildiği gibi toptan, yahut iki taksitte alacakları para ile hakemler de bu tazminattan azamî is tifade etmiş olurlar. Ayni zamanda bu şekilde hareket edildiği takdirde ha kemlerin kıyafet meselesi de bu çağda hallolunur ve hakemlerimizin sahaya yeknesak ve ciddî bir kıyafetle çıkmaları da kat'î olarak temin edılmiş olur. Yukarıda müdafaa ettiğimiz tazminat usulü kabul edildiği ve bütün bir mevsime şamil olmak üzere resmî maçlann hakemleri birden tayin edildiği takdirde hakem meselesinin iki başlıca pü rüzü halledilmiş demektir. Hakemler arasındaki lüzumsuz rekabeti kaldırmanın bu çok kolay ve pratik bir yoludur. NÜZHET ABBAS Pariste bir avukat, bu muhayyel tahta cülus eylemek niyetinde! Paris Barosu a vukatlarından Mi los dö Zelies isminde birisi, Fransiz CUTIhurreisine bir istida ile müracaat ederek, kendismin Bosna Hersek kralları hanedanma mensub olduğunu ve bu sıfatla, Üçüncü Zelimir adını alarak Bosna Avukat Miloş do Zeliis Hersek tahtına cü lus etmek kararmı verdiğini bildir miştir. Avukat, istidasına, bütün millet lere hitaben yazdığı ve icabında Milletler Cemiyetıne de göndereceğinı söyledıği bir beyanname raptetmiştir. Milos dö Zelies, Bosna Hersek tahtına hak iddia ederken, müstakil bir Bosna Hersek devleti kurmak için Yugoslavya'nın taksime uğraması icab ettiğini itiraf etmekte ve esasen asıl maksadınm da bu olduğunu söyHyerek, Avrupa haritasınm bu yolda tadili için Mılletler Cemiyetine tevdi edilmek üzere bir muhtıra hazırlamaktadır. Avukat Milos, atası Birinci Zelimizden bin yıl sonra, Bosna Hersek topraklarını bir kere daha kurtarmak emelinde imis. Dişlerinizi fırçalayacajjınız macun. Misafirler yarın Pera ile karşılaşıyorlar Pazar günü Fenerbahçeye 2 0 mağlub olan Atinalı futbolcular yarın saat 17,30 da Beyoğluspor (Pera) takımile bir maç yapacaklardır. Yunan takımı cumartesi günü Galatasarayla, pazar sabahı saat 10.30 da da Şişli takımile birer maç daha yapacaklardır. Böylelikle, hemen her yerde futbol mevsiminin kapanmış bulunduğu bir sırada, tstanbul halkı, dört ecnebi te ması görmek imkânı bulmuş oluyor. Yunanlılarm şehrimizde yapacakları bu maçlann üçü de, bilhassa Avrupa seyahatinden henüz dönmüş olan sarı kırmızılılarla yapacakları maç, büyük bir alâka ile takib edilecektir. Giresunda Konkurdato komiseri Os man Çakır tarafmdan: Manifaturacı Arıcan kardeşlerin konkurdato istekleri üzerine aldıkları iki aylık mühlet içinde bugüne kadar mevcudu tesbiti defter edilmiş ve 1/6/938 tarihinden itibaren 21/6/938 tarihine kadar 20 günde alacaklılarm alacaklan tesbit edilmekte bulunmuştur. İcra ve iflâs kanununun 292 nci maddesine tevfikan istiyenlerin 21/6/938 den 1/7/938 cuma günü sabahtan ak şama kadar vesikaları tetkik edilecek leri ve her halde 9/7/938 cumartesi günü sabahtan akşama kadar konkurdato teklifini müzakere etmek üzere Gire sunda Kazancılar sokağmda avukat Bay Hamdinin yazıhanesinde hazır bulunmaları ilân olunur. Dr. Hazım Pekin Cildiye ve zührevıyeci, Beyoğlu İngiliz setareti, tramvay durak yeri No. 26 İstanbul Nafıa Müdürlüğünden: 30/6/938 perşembe günü saat 15 te İstanbulda Nafıa Müdürlüğünde (47000) lira keşif bedelli Validebağı Prevantoryom Talebe ve Öğretmen Sanatoryomu 3 üncü kısım inşaat ve tesisat işleri kapalı zarf usulile eksütmiye konulmuştur. Mukavele, eksiltme bayındırlık işleri genel, hususî ve fennî şartnameleri, proje, keşif hulâsasile buna müteferri diğer evrak (235) kuruş mukabilmde dairesinde verilecektir. Muvakkat teminat ( 3525 ) liradır. İsteklilerin teklif mektubları ve en az (35,000) liralık bu işe benzer iş yaptığma dair Nafıa Vekâletinden almış olduğu 938 yılına aid müte • ahhidlik ve Ticaret Odası vesikalarım havi kapalı zarflarını 30/6/1938 perşembe günü saat on dörde kadar Nafıa Müdürlüğüne vermeleri. (3303 ) Maraton birinciliği Atletizm federasyonu başkanlığmdan: 1 Türkiye Maraton birinciliği müsabakası 26 haziran pazar günü saat 16 da Kadıköy Fenerbahçe stadından başlamak üzere yapılacaktır. 2 Müsabakalara iştirak edeceklerin raporlarile beraber cuma günü (24 haziran) saat 17 ye kadar tstanbul bölgesine müracaat etmeleri lâzımdır. 3 26 haziran günü müsabakaya girecekler muayene olmak üzere saat 14 te Fenerbahçe stadmda bulunmalıdırlar. Eğlence ucuzluğu Dünkü toplantıda bazı esaslar tesbit edildi Dün Beyoğlu kaymakamlık binasında Beyoğlu kaymakamı Daniş ile Eminönü kaymakamı Agâh toplanarak temmuzun bırinde başhyacak olan sınema ve eğlence mahallerinin ucuzlatılması işile meşgul olmuşlardır. Evvelâ Istanbuldaki sinemacıların mümessilleri toplanmış ve şu esaslar üzerinde mutabakat husu'.e gelmiştir: 1 Sinemacılar haftada bir gün çocuk matinesi yapacaklardır. Saat birde başhyacak olan bu matincnin fiatı 10 kuruş olacaktır. Her sinema kendi arzusuna göre çocuk matinesinin gününü tayin edecektir. Bu karar yaz için olup kışın mektebler açıldıktan sonra çocuk matinesi mekteb zamanı haricinde bir saate tesadüf ettirilecektir. 2 Halk için her sinema ucuz halk matineleri tertib edecektir. Cumartesi saat 1 ile 2,30 da, pazar günü 1 1 ile 1 arasmda olmak üzere her sinema haftada dört ucuz matine yapacaktır. Matinelere büyük sinemalara 2025 kuruşa başka mevki farkı olmaksızın; ikinci derecedeki sinemalara da 1520 kuruşa girilecektir. Istanbuldaki daha küçük sinemalarda halk matinelerine 1015 kuruşa girile bilecektir. Halk matinelerinde o haftaki filmler aynen gösterilecek, ucuz diye fena filmler gösterilmiyecektir. 3 Eğlence yerleri sahibleri tarifelerde umumiyetle jüzde yirmi beş nisbetinde tanzilât yapmağı kabul etmişlerdir. Bunlar dünden itibaren yeni tarifelerini tesçil ettirmeğe barlamışlardır. Eski tarifeler esasen Belediye İktısad müdiriye tinde mevcud olduğundan yeni tarifeler tesçil edilirken eskisine nazaran hakikaten yüzde yirmi beş nisbetinde tenzilât yapılıp yapılmadığı tetkik edilecektir. 4 Içkili mahaller müskirat üzerinden %10, mezelerden %25 ile %30 arasmda tenzilâtı kabul etmişlerdir. Barlar, müskirat ve bira satışı üzerinden ^c25 tenzilâta rıza göstermişlerdir. Bütün bu kabil yerlerin tenzilâtlı tarifeleri aybaşma kadar kaymakamlarca tetkik ve tasdik edilmiş olacaktır. mizin kollarına atacak!.. Bunu sen de biliyorsun!.. Gel işte. bu geceden iyisi mi olur?.. Perihan, gecelikle yan çıplaktı. Bir kendine, bir de kocasına baktı. Utandı, korktu, göğsünü kollarile kapadı, büzüldü; kaçacak bir yer arıyormuş gibi odanm içine bakındı: Neler söylüyorsunuz, Allah aşkına?.. Ben bunlann hiçb'rini aklıma bile getirmedim. Geceyarısından sonra saat üçte beni yatağımdan kaldırtıyorsun, kendi odana çağırtıyorsun, gene de birdenbire vaz geçiyorsun, öyle mi?.. Çocukluğu bırak, Perihan!.. Bak, ne diyorum, ben de bu geceyi bekliyordum; neye akşamdanberi çağırtmadm?.. Fakat ne olursa olsun bu gece, sabaha kadar, ertesi sabah akşama kadar, bundan sonra bütün günler, bütün geceler bizim!.. Feridun tatlı tatlı gerindi. Kollannı açtığı zaman bu uzun boylu gene, büsbütün iri yan görünüyordu. Perihan, sanki korkunc bir şeyle karşı karşıya gelmiş gibi, olduğu yere büsbütün sindi. Kısık, boğuk bir sesle: Rice ederim, çıkınız dışarıya... dedi. Ben yalnız otururum, daha iyi... Üzüldüm doğrusu... Neye vaz Bandırmada yapılan güreş maçlari Bandırma (Hususî) Halkevinin tertib ettiği serbest ve yağlı güreşler pa zar günü Tayyare alanmda beş binden fazla meraklı bir halk kütlesi önünde yapıldı. Güreşlere yirmiden fazla tanmmış pehlivan iştirak etmiştir. Günlerdenberi merakla beklenen ve çok heyecenlı olacağı tahmin edilen Tekirdağh Hüseyinle Kara Ali arasındaki serbest güreş umulduğu kadar zevklı geçmemıştir. Güreş, Tekirdağlınm üstün hareketlerile 30 dakika devam etmişse de neticesi alınmadan beraberliğe bırakılmış ve galibe verilecek olan beş yüz lira mükâfat da böylelikle ikisi arasmda paylaşılmıştır. Ba§, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütüıi ağrılarınızı derhal keser. icabında günde 3 kaşe alınabilir. Ödemiş İcra Dairesinden: tngiliz Kralı, Anavatan filosu manevralarında bulundu Veymut 21 Saat 9,30 da Anavatan filosunun 80 cüzütamı, Nelson amiral zırhlısmın kumandası altında denize çıkmalc üzere buradan hareket etmiştir. Amiral gemisinde beraberinde Dük dö Kent ile Amiral Şarl Frob okhığu halde Kral bulunmakta idi. Galatasaraylıların Edirnede yaptığı maç Dosya No. 938/659. Borclu ikametgâhı meçhul olduğu alacaklı tarafmdan iddia edilen evvelce Ödemişte mukim Ankaralı lâkabı ile maruf çorapçı Mehdiye : Ödemiste tüccardan Aksekili Alı Haydar Tanura T. C. Ziraat Bankası Ödemiş şubesinin 30/12/937 tarih ve 109364 sayılı makbuzuna müstenid 199 lira 30 kuruş asıl ve ayrıca harc ve masraf ve ücreti vekâlet vermeye borclu olduğunuz iddia edilmektedir. Bu ilânın neşri tarihinden itibaren bir ay içinde yukarıda yazılı borcu ödemeniz borcun tamamma veya bir kısmuıa vevahud alacaklmın takıbat icrası hakkmda bir itirazmız varsa gene bir ay zarfında istida ile veya şifahen bildirmeniz ve bildirmediğiniz takdirde bu müddet içinde icra ve iflâs kanununun yetmiş dördüncü maddesine göre mal beyanında bulunmanız lâzımdır. Beyanda bulunmazsanız hapis ile tazyik olunacağınız ve hakikate muhalif beyanda bulunursanız hapis ile cezalandırılacağınız, borcu ödemez veya itiraz etmezseniz hakkmızda cebrî icraya devam edileceği icra tetkik mercii kararma uyularak tebliğ makamına kaim olmak üzere ihtar olunur. (3759 ) SAÇ BOYALARI JUVANTiN Kumral ve siyah olarak saçlara tabiî surette istenilen rengi verir. Sabittir, sıhhî ve zararsızdır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESi Beyoğlu istanbul Galatasaray ve Yavuz takımları yanyana [ Ortadaki zat General Kâzım Diriktir ] fazla favul yapması ve ele geçen birçok fırsatlardan istifade edememesi neti cesinde aleyhlerine dönmesine sebebi yet vermiştir. Galatasaraylılar iyi an laşarak ve ele geçen fırsatları iyi kollıyarak oyunu 13 e karşı 18 le kazanmışlardır. sonra saçlannı okşuyor, parmaklarınm ucile taraya taraya arkaya doğru düzeltiyordu. Bir aralık dudaklan da, karısmm ellerinde dolaştı; gittikçe bıleklerme, kollarma doğru sokulmağa başladı. Perihan, birdenbire o kadar şaşala mıştı ki ilkönce, hiç kımıldamadan kocasının yüzüne bakıyordu. Teklifsizliğin bu kadannı ondan görmemişti. Sonra birdenbire silkindi; yatağ'.n öbür ucuna doğru kaçtı, oradan yere atladı: Çıldırdınız mı, dedi. Ne oluyorsunuz?.. Feridun, gene kadınla eğlenir gibi, hem de onu biraz hor gören bir bakışla gözlerini kıstı: N e o, dedi, şimdi de pişman mı oldunuz?. Hayır, iki gözüm!.. Gel yat yerine... Demin beni çağırttığını duyunca nekadar sevindim. Bunu ne zamandan beri bekliyordum. Bugüne kadar tuttuğumuz yol, zaten yanlıştı; yaşayışımız adeta bir delilikti. Bunu artık sen de anladın ya... Gördün ki biz, birbirimizden uzak yaşamak için kendimizi nekadar sıkıya koyarsak koyalım; birbirimize nekadar yabancı durursak duralım gene bizi birbirimize çeken, yaklaştıran bir kuvvet var. Bu kuvvet, bugün olmasa bile yarm mutlaka bizi birleştirecek, birbiri Konya Vilâyetinden: Yaptırılacak Muhtelif Sular Edirne (Hususî) Galatasaray basketbol takımı ikinci ve revanş mahi yetindeki maçmı gene Yavuz takımile yaptığını bildirmiştim. Hakem Sacidin idaresinde çok heyeBir taraftan ve bir çaresini bulup canlı geçen bu maçm ilk kısmmda Yamillî küme maçlan haricindeki müsa bakalarm hakem tazminatım biraz da vuz daha iyi ve ümidli oynadığı halde Keşifleri 1 Konya Vilâyeti dahilinde Ereğli kazasında 50 km. uzunluğunda alan ark. 2 Karaman kazasında 30 klm. uzunluğunda îbrala deresi. 3 Akşehir kazasında 30 klm. uzunluğunda Eğrigöl Koçaş sulan. 4 Konyada Meram deresi yataklarmın ıslahı ile muntazam kanallar dahiline alınabilmesi için keşifleri yaptmlacaktır. Bu işleri yapabilecek serbest mühendislerin daha mufassai malumat almak üzere Konya Valiliğine müracaat eylemeleri. ( 3512 ) geçtin sanki?.. Fena mı olurdu?.. Bak böyle ne güzelsin!.. Saçlannm rengi, dalgalanışı, gözlerının mahmurluğu, boynunun, omuzlarınm sadef rengini andıran pembeliği... Hepsi ne güzel!.. Seni böyle hiç görmemiştim. Şimdi birdenbire kovulmasaydım, şuracıkta oturup bakmağa bile razıydım. Güneşin doğuşunu, a yın ışığını, uslu bir denizin çırpmtısmı seyreder gibi bu güzeilliğe dalar, kendim den geçirdim. Benim için bu kadarı bile elverirdi. Demindenberi için için nekadar seviniyordum; uykunuzu kaçıran umacılara gizli gizli teşckkür ediyordum; sizi böyle, bu güzellikle kars.ma çıkardı, bu gece de büsbütün bana verecek diye... Gidiniz, diyorum. rıca ederim... Ben sizi bunun için çağırmadım. Feridun durdu. Birdenbire değişiver miş, sesi kurumuş, bakışlan boşalmıştı: Haydi bakalım, dedi, öyleyse siz de yatağınıza... Bu geceîik sahiden ya nılmışLm, yanlış anlamışım!.. Demek ki beni çağırmanız, aramızdaki çocukça oyunu bu gece, buracıkta bitırmek için değilmiş!.. Demin de söylediğim gibi istakoz ağır gelmiş, üstdste birkaç dondurma midenizi karıştırmış, onun için olacak!.. Bir daha, akşam vemekîerini biraz hafif yersiniz. Beni, benim için çağırmadığınıza göre uykunuzun kaçması, hep tok nına yatmaktan... O da değilse, size artık yaramaz bir çocuk demekten başka söyliyecek söz bulamıyorum. Maşallah, bu gece pek ileri gidiyorsunuz, hem her bakımdan... Bir gene kadın, sabaha karşı saat üçte herkesi uyandınrsa, buna ancak yaramazhk, huysuzluk denir!.. Başka türlü hiç kimse yatağmdan kaldırılmaz; meğerki ortada bir hastalık filân ola... Yahud da dediğim gibi işte... Benim ye rimde hangi erkek olsa, geceyarısından sonra karısı tarafmdan uyandınlınca, onun da düşüneceği budur!.. Feridun kapıya doğru yürüdii; çıkar ken: Haydi, dedi, Allah rahatlık versin!.. Artık uslu uslu uyuyunuz!.. Dudaklannda hem ac:, hem alaycı bir gülüş vardı. Perihan, kocasının arkasından bakakalmıştı. Sonra yavaş yavaş yatağına doğru yürüdü. Yastıklara kapandı, belki bütün geceyi uykusuz geçirdi ... Ertesi sabah, kocasının yüzüne bakmağa korkuyor gibiydi. Şimdi artık onun da aklı başına gelmişti. ~ (Arkası var) Tefrikar No. 46 Sen ne duruyorsun orada?.. diye bağırdı. Gidip yatsana... Şey, efendim ., Ben buradayım işte... Bir şey lâzım olursa çağırırız. Şimdi sana göre hiçbir iş yok. Haydi git, yat... Perihan şaşırdı. Lâkırdıya karışmak istedi. Ağzını açtı. Feridun, birdenbire işi öyle gürültüye getirmişti ki gene kadmın araya girmesine kalmadı, Peyker odadan dışarıya çıkb. O gidince Perihan, kocasının yüzüne baktı: Ne diye savdınız Peykeri? dedi. Omı ben çağırdım. Siz de bu k'za nekadar yüz veri yorsunuz?.. Bu saatte,'burada ne işi var?. Sonra, teklifsizce yatağının kenarına oturdu. Gene kadının iki elini birden tuttu: Nakleden: Kemal Ragıb Bu gece.birdenbire uykunuzun kaçmasına, bilseniz ne^cdar sevindim!.. Sevindiniz mi?.. Uyku sersemliğinden siz galiba ne yaptığımzı biliyorsunuz, ne de söylediğinizi... Nasıl sevınmıyeyim: Başka türlü bir dakika bıle burada, başbaşa kalmak nasib olmıyacaktı ki... Bakayım, ateşi niz var mı?.. Yok!.. Nabızlarınız?.. Maşallah, onlar da düzgün!.. Başınızda ağn filân?.. O da yok... Oh oh... Durunuz, şu yastığı arkanıza koyayım... İşte böyle daha iyi oldu... Aman, bu haliniz nekadar güzel!.. Bu güzelliği görmek için meğer, uykunuzun kaçmasmı beklemeliymiş... Neye daha erken çağırmadınız?.. Uykunuz kaçar kaçmaz beni de uyandırsaydınız ya..* Feridun, bir yandan da ellerini gene kadmın bileklerinde, alnında gezdiriyor;

Bu sayıdan diğer sayfalar: