10 Haziran 1938 CUMHURtYET TERBİYE BAHİSLERİ: îlk tahsilin büyük önemi Yazan; KÂZ1M NAMİ DURU Türk kültür taririnde 1937 yılınm tuttugu yer, Avrupada bile eıpta ile görülecek derecede şereflidir: Necatinin vekil' liği zamanmda, Mıilî Talım ve Terbiye dairesi, ilk okul programlarını birdenbire ve eskisine hiç benzemiyen bir biçimde yenileştirdi. Ilk tahsilin beş yıla indirilmesini pek de iyi bir gözla görmiyenler bulunabilir; fakat ilk tahsilin beş yıla indirilmesi, mecburî tahsilin de o kadar yıla indirihniş olmasını istilzam etmiyebilir; Devlçtin malî kudreti yükselırse, üc yıllık orta okul da mecburî tahsil Içine elınabilir. îlk tahsil, terbiyede, bir devredir; nasıl ki orta okul, lise, nihayet yüksek tahsil de birer devredir. Her devre kendin den sonraki devreyi hazırlamakla bera ber, kendi başına bir terbiye bütünlüğü arzeder. Binaenaleyh esıl mesele tahsil mecburiyeti değil, ilk tahsilin tedrisî ve terbiyevî kıymetidir. Bence de burada mevzu olan bu kıymettir. Terbiye ilmi, birkaç yıldanberi çok ileri gitmiştir; çünkü dayand;ğı psikoloji, felsefeden ayrıldığındanberi, tecrübî bir ilim olarak, büyük terakkiler göstermektedir. Bununla beraber, hirçok memleketler, anar.evî sistemlerinden henüz büyük fedakârlıklara katlanamamakta ve ilmî tecrübelere lüzumu kadar yer verememektedirler. Bundan ötürüdür ki resmî okullar, muayyen ve pek az dinamik çerçeveler içinde bocalarken, hususî teşebbüslerle yeni okullar vücude gclmektedir. îlk ilmî tecrübeyi, Delfus'tan önceki Viyana yapmış, terbiye dünyasmın nazarı dikkatını celbeden başarılar göstermişti. V'iyana'h radikal sosyalistlerin ortadan kalkması, sistemlerinin yıkılmasını mucib olmuş, yeni Viyana okullanndan, yarın için beklenen bütün güzel ümidleri suya düşürmüştür. Böyle olduğu halde 1927 de Türkiye Maarif Vekâleti, yeni ilk okul programile, en ilmî mutalara dayanarak, Devlet vüs'atinde bir tecrübeye girişmiş, bugün keyfiyet itibarile de, kemiyet itibarile de epeyce muvaffak olmuştur. Muvaffakiyetin tam olmamasındaki sır, ne programdan, ne de fena tatbikten ileri gelmemiştir; bunu ilk okullarm tabi tutulduğu idare ve finans sistemlerinde aramak lâzımdır. tdare ve finans sistemleri ilk tahsili mahallî idarelere ve mahallî bütçelere bıraktı; ilk okulun muvaffakiyeti, işirf mütehassısı olmıyan şahıs veya makamlann takdirine bağlı kalmış oldu. Halbuki bizde ilk tahsil, her memle ketten çok ziyade sosyal ve ailevî önemi olan bir müessesedir. Bizde, Cumhuriyetle beraber, zaten ötedenberi sendeliyen ortaçağ ailesi büsbütün yıkıldı. Yerini, henüz yeni bir Türk ailesi tutamadı. Bu yüzden çocuklarımızın aile içinde aldık lan terbiye, karmakanşık telâkkilerin veya kayıdsızlıkları kurbanı olmaktadır. Bununla demek istiyorum ki Türk çocuğu bugün rasyonel değil, ne olduğu pek de belli olmıyan, ya sokakta, ya yabancı mürebbiler elinde usulsüz ve tesadüfe tabi bulunan bir terbiye alıyor veya hiçbir terbiye almıyor. sil, her memlekette olduğundan fazla bir önem alıyor. Demek istiyorum ki esasl bir aile terbiyesinden mahrum olarak gelen çocuğun, okulda rasyonel bir terbiye alması zarureti kars'.sındayız. Böyle 0 lunca meselenin büyük önemi kendiliğinden meydana çıkar. Bütün terbiyeciler, okuldan önceki a < ile terbiyesinin, her türlü terbiye için iy bir temel olması lâz:m geldiğinde birleşiktirler. Halkın ötedenberi dilinden düşmi yen «Kenarına bak bezini al, anasma bak kızını al» yolundaki hikmeti. en yeni terbiye ilminde bile kıymetini kaybetmek değil, artırmıştır; fakat bunun için sosye te içinde az çok mütecanis ailelerin bu lunması şart değil midirî Aile bir dişi ilı bir erkeğin alelâde birleşmesinden değil sosyal bir fonksiyon ifas: için birleşmesinden teşekkül eder. Bu türlü ailelerde erkekle kadını birleştiren bağlar yalnız cinsî tecazüb değildır; sosyeteden gelme daha birtakmı mefhumlar ve kaideler vardır ki aile ferdleunin onlara nayeti lâ zımdır. Aile fonksıyonunun başmda ço cuk sahibi olmak ve çocuğu yetiştirmek vardır. Bu fonksiyonu ifada anne ve ba banın birlik bir noktai nazan olmalıdır. Bizde aile henüz bu esaslı şartları ye rine getirecek ruhta ve kabiliyette olma dığı, daha doğrusu koca ile eşinde müşterek bir ideal bulunmadığı için. aile terbiyesi ikisinden birinin müdahalesile, yahud her ikisinin de bu terbiyeyi ihmal etmesile çocuk, ailesir.den dışarıda, tesadüfün ortaya çıkardığı âmillerin elinde kör bir âlet olarak bir hayli yaş ve itiyad aldıktan sonra okula gelmektedir. Sorabilirsiniz: ilk okul, aile terbiyejinin noksanım telâfi edebilir mi? Bu, okulun vazifesini idrak ve ifa kabiliyetine tabidir. öğretmen, böyle müşkül ve mudil bir vazife için kabiliyetlendirilmiş ve yetiştirilmişse, ailenin aksülâmellerine rağmen, çocuğu teşkilde büyük bir rol oynıyabilir; fakat bunun için öğretmen okullannın bu öneme göre bir durumda bulunması lâzımdır. îyi yetişen terbiyeci öğretmenler, takdir görmelidirler. Yarın için kendilerinden bu türlü kabiliyet beklenen öğretmenler, olduklan yerde terfih edilmelidirler; bunlann yüzlercesini daha yüksek okullara almak, o derece okullarm mübrem ihtiyacı için önünden kaçılmaz bir zaruret ise. geride bırakı lanların ve yerlerine yetiştirilenlerin hiç olmazsa onların eksikliği aranmıyacak surette muamele görmelerine dikkat et mek lâzımdır. İktımtlî hnreketler KÖYCÜLÜK DAVASI Avrupa bir kıtlık karşısmda mı? zmirde kalacaklardır ve bu hâdise, fuar için bir yenilik olacaktır. Fuarın diğer hazırlıkları gün geçtikçe artmaktadır. Bir habere nazaran fuarı bizzat Başvekilimiz Celâl Bayar açacaktır. Komie, dünyanın her tarafında, mevcud ois ve sair teşkilâtımızdan istifade edeAkkâ ve Hayf a civarında Filo, Lübnan sahillerînde rek esaslı propagandalar yapmaktadır. erek fuara istirak, gerekse fuarı ziyayapılacak olan manevra ret edecek olanlar için azamî kolaylıkaskerî kamplar ralara da istirak edecek lar gösterilecektir. kurulacak O günlerin şehir hayatı da, otel, na kil vasıtası, lokanta, kazino, eğlence yerKudüs 9 Şimalî Filistin'de kâin Beyrut 9 Fransız Akdeniz filosu leri bakımından sıkı bir şekilde tanzim Havita kolonisinin bir çiftliğinde patlıyan na mensub 7 kruvazör, 6 torpito muhribi ve murakabe edilecektir. bir bomba neticesinde kolonlardan bir kişi Bir tarafı yamarken başka tarafı rahnelemek elbette doğru bir yol değildir. Bir ilk okul öğretmeni, on sekiz yıl içinde 22 liralık bir maaşa varmışken, üç yıllık bir arkadaşımn orta okul öğretmenliğine geçivermekle birden 25 lira maaj almasım nasıl telâkki eder? Ve o güne kadar kendisini vazifesinde teşci eden ideali ayni kuvveti muhafaza edebilir mi? Mesele ciddiyetle gözönüne alınmalı dır. îlk okul terbiyesinin büyük hele bizde daha pek çok büyüyen önemi karşısında, öğretmen okullarına ve öğretmenlerin refah şartlarına çok dikkat ve ihti fuann devammca îzmir tarafından mimam sarfetmemiz lâzımdır. Bu nokta, Son söz: Köy kalkınması hem bir ilim, tı olduğu gibi bun'arm yalnız köylere aid afir edilip edilemiyeceklerini sormuş Türkün bütün istikbaline taalluk eder; olanlan da vardır: Köy terbiyesi, köy hem bir teknik işidir Yannm gencliğini teşkil edecek olan ve fuar komitesi de cevab vermişti. sağlığı, köy ekonomisi, ilâh.. ayrı birer Salâhaddin Kandemir bugünkü çocukların terbiyesi artık aileden halbuki biz bu önemi, bütün vüs'atile kavBu hususta kat'î anlaşmalar yapıl ramış görünmüyoruz. ziyade yeni Türk okulunun himmetine mıştır. Kraliçeler, fuarın küşad res Kâzım Natni Duru minden itibaren fuar bitinciye kadar kalıyor. İşte bundan dolayı bizde ilk tah1 Aylardanberi devam eden kuraklık Avrupanın müstahsil ve müstehlik memleketleri için cidden endişe vereeek bir Yazan: SALÂHADDİN KANDEMtR haldedir. Artık bu halin düzelme«i ümid' Bertce, köy kalkınması mevzuu iki cep ilim şubesidirler. Bu ilımler içinde de tekleri de ortadan kalkmıştır. Avrupsda u heden tetkik olunabilir: Birisi, bir dava nik ve pratik bakımlardan birbirinden aymumî bir rekolte azlığı mukadderdir. Kuraklık îngilterede ziraate büyük za mevzuu olarak, öteki bir ilim mevzuu o rı daha başka şubeler v.ırdır. Bunlann rar ika etmiştir. îngiliz gazetelerinin iktı larak. Bir dava mevzuu olan köy, Cum hepsi birden ziraî içtimaıyat yahud köy sad muharrirleri zarar ve ziyan miktarmı huriyet rejiminin kurulduğu gündenberi içtimaiyah diyebileceğimİ7 nazarî bir ilşu rakamlarla ifade ediyorlar: 10,5 mil millî hükumetin dahilî siyasetinde yer al min tetkik çerçevesine girmektedir. mif, Parti programmda çizilen rsaslara Bundan anlaşılır ki köy kalkınması yon îngiliz lirası... göre türlü safhalarilc millî vicdanın te • hareketi diye ele aldığımız büyük cemiYalnız îngilterede değil, kuraklık. bülâkkilerine uygun bir şekilde kendi mu yet davasını tetkik masas: üstüne koya tün Avrppada bir rekolte buhranını tevlid kadder Utikametine doğru yürümeğe baş bilmek için herşcyden önce müsbet ilimedecek mahiyette bulunuyor. îtalya. lamiftır. Bu bakımdan köycülüğümüzün lerin gözlügünü gözümüz« takmalı ve on Fransa, Almanya ve Ruıya hcp bu vazi romantik dcvri artık kapanmış sayılabilir. ların metodlarile işc baslamalıyız. Köy yetin tesiri altındadır. Bugün köy kalkınmau dediğimiz millî kalkınması hareketi ancak o vakit umu îtalyada, Muısolini hükumetinin ikti harckcti artık mü»bet bir ilim mevzuu o mun anlıyabileceği bir mefhunı kazana dar mevkiine geçtiği gündcn bugüne ka larak ele almak Iâzımd'.r. Bu bakımdan bilir. dar en fena rekolte beklenmektedir. îtal mevzuu iki umumî bölüme ayırmalıdır: Memleketimizin köycülük işlerinin git yanm senelik buğday ihtiyacı altı milyon 1 Teknik ve pratik »afhaları ihtiva tikçe ehemmiyet kazandığı bir devirde ton kadardır. Halbuki rekoltenin dört eden türlü mevzuları işlemelidir: Ziraat, bu mühim mevzu üzerinde çok durmak milyon tonu geçmiyeceği muhakkak gö terbiye, sağlık. Ukân, idare işleri gibi. lâzımdır. Şahsî tecrübe ve kanaatlerime rülüyor. Şu vaziyete göre îtalya haricden 2 Bütün bu ilmî mevzuları muay güvenerek diyebılirim ki, Türkiyede köyasgarî on beş milyon îngiliz liralık buğ yen bir içtimaî sisteme bağlamak üzere cülük bir meslek haüne girmelidir ve er day ithaîi mecburiyetinde kalacaktır. davayı bir kül halinde ele almalıdır. geç bu olacaktır da Fakat köycülüğün Simdi bunları birer birer kısaca izah bir Fransanın da bu sene mühim miktarda meslek olabilmesi için onun tamamile ilmî bir sahada tetkiki buğday ithal etmek mecburiyetinde kala edelim: Once bir nokta üzerinde durmak lâ zaruridir. Meselâ. köy mektebi, köy cağı görülmektedir. Bu miktann yedi milyon îngiliz liralık olacağı şimdiden tah zımdır. Köy kalkınmajı denildiği zaman lü terbiyesi, köy kiiltürü mevzulan başlıne anlaşılmalıdır? Şimdiye kadar bu mev başına birer ilim mevzuudurlar. Bu mevmin olunuyor. Şu hale göre, Fransa, bu zu hakkında epeyce sözler söylendi. Bu zulardan amelî birer esas çıkarabilmek sene buğday almak için şimalî Amerika na rağmen mesele lâyıkile aydmlanama için her halde Türk köylüsünün içtimaî, ve Arjantinden başka orta Avrupa ve mıştır. Köy kalkınması bir devlet meselesi iktisadî hayat şartlanm da objektif usulBalkan memleketlerine de başvuracaktır. olduğuna göre hem bir ilim, hem bir iş lcrle öğrenmek icab eder. Ancak, ondan Bu malumata, Fransanın cenubundaki mevzuudur. Köy kalkınması millî bir da sonra ortaya köy t?rbiye« hakkında u meşhur bağların kuraklıktan 6,5 milyon va olduğuna göre de başlıbaşına bir fikir mumî prensipler kcyabiliriz. Köy idareîngiliz liralık zarar gördüğünü de ilâve ve bir felsefe mevzuudur. îki cepheden lerinin kuvvetlenmesi için idarî bir takım edelim. ayrı ayrı tetkik edilse de köy kalkınması esaslar koyarken de ayni »uretle köyleriAlman müstahsili bu sene aşağı yukan tabirinin açık ve doğru bir tarzda anla mizin ekonomik, sosyal ve kültürel mevmüsaid havalar görmüştür. Buna rağmen jılması icab eder. Zira herkes ona kendi zulannı tesbit etmiş bulunmamız lâzımdır. Almanyanın bu seneki buğday ithalâtı görüşüne uygun bir mana vermektedir. Bütün bunlar hem bir dava olan köy nın iki milyon tondan aşağı olmıyacağı Kısaca diyebiliriz ki; köy kalkınması, mevzuunun, hem bir ilim mevzuu olan muhakkaktır. Türk köyünün iktisadî, harsî ve fizyolo köy davasının halline yarıyan fikir ve iş Elinde kat'î bir rakam bulunmamakla jik bakımlardan kuvvetlenmesini hedef unsurlarıdır. Tatbikat sahasında köy kalberaber Sovyet Rusya buğday rekoltesi diye ele almış olan tarihî ve içtimaî bir kınması isleri karışık ve yenilmesi zor birnin çok zarar gördüğü anlaşılıyor. Bu za reform hareketinin ifadesidir. çok meselelerle çevriliyor. Bu sebeble, O halde, ziraat, terbiye, sağlık, iktı davanm ilmî ve nazarî esaslarım hazırlarrarın yüzde 33 e kadar yükseldiği ileri sad mevzuları bu hareketin birer unsuru ken hareket noktamız ve temayüllerimiz sürülmektedir. durlar ve onlar ancak bu hareketin umu saf bir ilim yapmağa değil. bir fayda elAvrupadaki şu hale mukabil, bizim bu mî seyrine göre tarbikî veya nazarî birer dc etmek maksadile zihnî ve manevî unseneki mahsulümüzün neşvüneması müsakıymet olarak ele almabilirler. Yâni, köy surlar hazırlamağa çalıştnalıdır. d bir şekildedir. îyi bir rekolte elde ededavasını pratik sahada tetkikten önce muceğimizi şimdiden sevincle söyliyebiliriz. Hulâsa, köy kalkınması hareketini, ayyen bir ilmî çerçeve içerisine almalı, memleket mikyasında ve ilmî metodlarla F.G. onun unsurlarını, mevzulannı, hedefini ele almalı, Türk köycülerine kendi iş save hareket noktasmı tesbit etmeli, ondan halarda muvaffak olabilecek esaslar sonra her meseleye kendi esas karakterivermeli, her münevvere bu yolda yürü ne göre ve utnumî seyri bozmıyacak tarzmek için lüzumlu bulunan zihnî ve u da bir istikamet vermelidir. mumî şartları hazırlamalıdır. Böyle yapılırsa, köy kalkınması raev Bilhassa, kalkmma hareketinin ekonoV/ zuu indî ve parça telâkkilerden kurtulur. Meselâ, bir ziraatçi bu davayı sırf bir mik cephesini daha kuvvetle tetkik etmeli ziraî kalkınma işi diye telâkki etmez. Bir vc amelî sahada, köylünün kesesini dol terbiyeci mevzuu sadece kültür cephesin duracak işler üzerinde ısrarla durmalı, den tetkik ederek köyün kuvvetlenmesini millî inkisafın en mühim âmili olan iktiyalnız maarifin yayılmasiîe mümkündür, sadî refah meselelerini plân ve programiddiasında bulunmaz; bir doktor, bir ida ların başına koymalıdır. Fakat, unutma reci de ayni suretle kapalı ve tek cepheli malıdır ki iktisadî refah da sosyetenin Fransa güzellik Paris güzellik mütalealarla meseleyi karışık bir yola sü yükselmesile mümkündür. Gene unutmakraltçesi kraliçesi malıdır ki psikolojik durumu pasif olan rüklemez. bir köylü zümresi, hele vücudca zayıfsa Izmir (Hususî) Paris turizm ko Herkes takdir etmekte güclük çekmez mitesi, Fransa ve Paris güzellik krali ki, ziraatin ökonominin, lerbiyenin, sağ orada kültürün ve ekonominin kalkınma çelerinin Izmir fuarmm açılmasmda ve lık işlerinin umumî prensipleri ve tatbika işleri zorlukla yürür. Köy kalkınması bir ilim Gülelim mi, acıyalım mı? ve teknik meselesidir PENCERESİNDEN eşrutıyet yıllan içinde bir Mektubcu tanımıştım. Günde Delkı yüz, belki iki yüz kere «amma fakat» derdi. Bu zat kuvvetle ümıd edıyorum kı ammanın tafsîl ve istıdrak edatı olduğunu bılirdi. îhtimal, fakatın de arabcada cevabiyye itibar olunan fa harfile «yeter» demek olan kat ismi fiilinden tekerrüb ettiğini ve aslında hasra delâlet ederken dilimizde istidrak ifade ettiğini öğrenmışti. Şu halde amma ile fakatin yanyana gelemiyeceğini takdir etmesi lâzım gelırdi. Oyleyken sık sık «amma fakat» dediği gibi bu sözü pek garib görünen yerlerde kullanırdı: «Yarm bize buyurunuz. Amma fakat birlikte çay içelim» gibi!.. *** Bir kitabda okumuştum: Vaktile Venedıkte Yunanistan hükumetinin konsolos luğunu yapan Vertüs adlı bir zat «memnuniyetle» tabirini pek sık ve pek lüzumsuz kullanırmış. Bir gün Rus konsolosunun kardeşi vefat eder ve konsolos Venedikteki bütün meslektaşlarını cenaze merasimine davet eder. Fakat ölü, esnaftan bir adam olduğu için konsoloslar bu davete icabetten mensub bulunduklari devlet taıafından tekdir olunmak ihtimalini gözönüne alarak çekinirler, edebiyatla da meşgul olan Vertüs'ü red cevabını tebliğe memur ederler. Yunanlı diplomat matemzede meslektaşının yanına gider, şu sözleri söyler: Biraderinizin diplomaai mesleğile münasebeti yoktur. Sizin kardeşiniz olması ise onun hakkında dipolmasi tcşrifatı yapılmasını icab ettirmez. Bundan dolayı cenaze alayına gelemiyeceğiz. Bu alay sizin için olsaydı elbette ve memnuniyetle gelirdik! *** Izmir fuarına gelecek güzellik kraliçeleri Bunlar ve bunlara benziyen manasız kelime kullanma itiyadları gülüncdür. Fakat zorlayıcı bir sebeb olmadığı ve hiç bir lüzum hissedilmediği halde söz arasında yabancı dillerden kelime kullanmak ve hele bu kelimelerin nasıl bir mana ifade ettiğini bilmeden söze karıştırmak acınacak bir gaflettir. Bunun gülünc bir misalini, sonradan zengin olup da parasile soğuk soğuk çalım satmıya başhyan alıklardan birinin mutlaka zenginliğe alem sandığı lord kelimesini lutî olarak telâffuz etmesinde görmüştüm. Yeni bir örneğini de dün arkadaşlarımızdan Hamdi Varoğlu bir fıkra ile verdi. Onun ananlattığına göre üç beş arkadaş bir gün Sanyerdeki Hünkârsuyuna giderler, o mesirenin pek haklı bir şöhret taşıyan nefis suyundan bol bol içmeğe koyulurlar. Içlerinden biri, üçüncü beşinci bardağı boşaltırken suyun methini yapar, «mu barek müdrirdir de!» der. Hünkârsuyunu henüz duyan bir başkası da elindeki bardağı boşaltarak guya o hassa suyun ağza girmesile beraber tahakkuk edermiş gibi arkadaşmı tasdik eder: Gerçekten müdrir!.. Gülelim mi, acıyalım mı?.. M. TURHAN TAN Kömür ocaklarımız makineleştiriliyor Filistinde tedhiş faaliyeti arttı Bir Fransız deniz filosu Beyrutta ölmüş, iki kişi de ağır surette yaralanmıştır. Tethişçiler, rekoltelere ateş vermîşler ve Roşpina kolonisinde bir kolonu öldürmüşlerdir. Müsellâh bir çete, Biram hudud istasyonundaki bir karantina istasyonuna taarruz etmiştir. Diğer bir çete, Hayfa yakınında Betşalono kolonisine taarruz etmişse de muhafızlar tarafından tard edilmiştir. Askerî makamat, intizam ve asayiş tertibatını takviye etmek maksadile iki büyük askerî kamp inşasına teşebbüs ede cektir. Bunlardan birisi Akkâ yakınında, diğeri de Hayfa civarında olacaktır. ve 6 denizaltı tayyaresi bir haftalık bir ziyarette bulunmak üzere buraya gelmiştir. Filo Fransız fevkalâde komiseri ve Lübnan hükumeti mümessilleri tarafından [imanda selâmlanmıştır. Bursa Ziraat mektebi talebelerinin Trakyada yaptıkları tetkikat Edirne (Hususî muhabirimizden) Üçü muallim, 22 si talebe olmak üzere Bursadan Edirneye gelen ziraat mek ebi talebeleri Alpulluya hareket et mişlerdir. Ziraat talebeleri burada Umumî Müettişliği, Vilâyeti ziyaret ettikten sonra şehrin görülmeğe değer yerlerini gezmişler, ziraat bahçesinde, Nümune fidanlığmda, eğitmenler kursunda, Ziraat çiftliğinde tetkikatta bulunmuş lardır. tstanbuldan kiraladıkları bir otobüsle seyahat eden bu kafile Alpullu Şe ker fabrikasını, Sarımsakh çiftliğini, üleburgazdaki Devlet çiftliğini, înanlı aygır depolarını gezecek ve oradan Tekirdağma giderek oradaki bağları, fidanlıkları, şarab fabrikasını ve bunlara benzer müesseseleri ziyaret edecek, tetkikatta bulunacaklardır. Bu filo, Lübnan sahillerinin ne derece müessir bir tarzda müdafaa edileceğini tesbit etmek üzere yapılacak muhtelit manevralara iştirdk edecek ve yeni Beyrut limanının küşad resminde bulunacaktır. (a.a.) Teşekkür Şişli Marmara kliniğinde yatan an ıiemize bu değerli müessesenin sahib leri kıymetli operatörlerimizden Bayan Suadle eşi Bay Gıyaseddin Şevketin gösterdiği yüksek şefkat ve insanî his .erle büyük alâkaya duyduğumuz minnet ve şükranlarımızın sayın gazete nizle iblâğını dileriz. Oğlu Kızı E. Receb Gürel Bedia Tezel Fransanın Akdeniz filosu Beyrutta Paris 9 (Hususî) Akdenizdeki Fransız filosu bugün Beyruta muvasalat etmiştir. Haziranın 16 sma kadar Beyrutta kalacak olan filo Vis Amiral Adrien'in kumandası altmda bulun »aktadır. IBaştaraft 1 inci sahiteie] maden ocaklarmı makineleştirme usulünü ketimize bir mühendis heyeti gönderilmiş dünyanın bütün bü/ük memleketlerinde atbik etmiş bulunuyoruz. Bunların başınır. da Fransa, Belçika, Holanda, îspanya Heyet aşağıdaki z^vattan mürekkeb şeldiği gibi, bittabi Pritanya împaratordir: Şirketin Paris şubesi direktörü M. luğuıiun her yanında tesisatımız kurul Donald Gurrey, maden ocağı müdürü M. muştur. J. T. Barcloy ve şirketin mütehassıs müHer sahada diğer dünya milletlerin den geri kalmadığını göstermiş olan Türhendislerinden M. J. R. Jinkins. îngiliz mühendisler heyeti dün sabah kiyenin madencilik sahasında da ayni teSirkeci gannda, Ankaradan sureti hu kemmülü temin edeceğine imanımız varsusiyede gelen ticaret Türk Anonim şir dır. eti şeflerinden İbrahim Etem Temizhan Seri adımlarla sanayileşmekte olan ve diğer alâkadar zatlar tarafından kar Türkiyede yeni kuruian fabrikalarda büşılanmıştır. yük bir liyakat ^österen Türk işçisinin îngiliz mühendisleri, şehrimizden ay makinele«tirilecek Türk maden ocakçı rılmadan önce, dün Parkotelde kendileri lığında da ayni ihtısas ve kabiliyeti gös e görüşen bir arkadaşımıza aşağıdaki terereği muhakkaktır. beyanatta bulunmuşlardır. Bu hususta yakında bir fikir edinmek « Türkiyeye, Karadeniz sahilinde •naksadile derhal Ereğli, Zonguldak., ki kömür ocaklarmı makineleştirmek su Kozlu maden havz \sına gidiyoruz. Oraretile istihsalâtını artırmak için tetkikat da kömür işçileri için bir de mekteb kuyapmak üzere geldik. Türkiye, bizim için 'ulduâunu memnuniyetle öSrrndik. Maçok itimada lâyık ve teşriki mesai imkân hallinde tetkik'erimizi bitirdikten sonra lan mevcud olan bir memlekettir. Ankaraya gidpce£iz ve bir müddet de Son anlaşmadan sonra, îngilterede iş orada kalıp alâkadar müesseselerle mü mehafili Türkiyeye bilhassa gözlerini davelei efkârda bulunduktan sonra rapoçevirmiş bulunmaktadır. Zira son kredi rumuzu vermek üzere Londraya dönecenlaşması tediye zorluklarını da ortadan qiz. Fakat bu dönüş kat'î olmıyacaktır. kaldırmış oluyor ki, bu, her iki tarafın da Az bir müddet sonra derhal işe başlamak teşriki mesaiyi muvaffakiyetle başarma üzere gene geleceğiz. ıında büyük bir amil teşkil etmektedir. Başka memleketlerde tatbik edilerek Hyetimiz îngilterenin Vorçester şeh iyi neticeler ahnmış olan maden ocaklarinde kâin «Meco» adile maruf maden rmı makineleştirme usulünün Türkiyede mühendisliği Limited şirketini temsil et de ayni feyizli neticelere elde etmek üzemektedir. re tatbik edilmeMne hiçbir mâni yoktur. Bugün Türkiye maden sahalarında Bu sebeble, büyük bir nikbinlikle işe tatbik etmek için tetkikat yapacağımız başhyoruz.» Bir seneye ya .<ın bir zamandanberi, Devlet Havavolları Umum mü3ür vekâlettnde bulunan eski îs 'anbul Hava KuruTIU reisi Hasan Fehmi, îdarenin unum müdürlüğü ne asaleten tayin edilmiştir. Hasan Fehmi, ordudan •^etişmiş de^erli bir Yeni Umum mü'darecimizdir. dür Hasan Fehmi Havayollarınm yeni bir teşkilâtla çalış mıva basladığı ve yeni bir program hazırlanarak sivil havacılıpımızın inkisat'ı için bircok tedbMer alındığı su sırada vamlan bu tavin cok yerindedir. Yeni umum müdürü tebrik eder, mu^affakiyetler d'leriz, Devlet Havayolları Umum Müdürü İ İneboludan yapılan yumurta ihracatı înebolu (Hususî) İnebolunun ecnebi memleketlere yumurta ihracatmın şünden güne arttığı görülmektedir. Bu hafta içinde Almanya, Pire ve Napoli, ye sevkedilen yumurta miktarı 700 dıktır. Yumurtaların tasnif ve ambalâjlarma çok dikkat edilmekte olduğun 1 dan İneboludan sevkedilen yumurtalar.f diğer iskele mallarından dahf farklı bir^ h| surette satılmaktadır. Mes*ud bir evlenme Gazetemiz tertib heyetinden Kemal Erkalble Fatma Bekretin nikâh töreni, dün, akraba huzurile, Fatih Evlenme memurluğunda icra edilmiştir. Gene evlileri tebrik eder ve yeni yuvaya saa detler dileriz.