10 Haziran 1938 ~ • * • • CUMHURİYET UâdiseJer ı '> arasında • , . . . HİTLER VİYANAS1NDAN RÖPORTAJLAR: 2 Kısırlık Çek ordusunda hizmet müddetinin uzatılması Berlin 9 Havas ajansı muhabirinden: Matbuat, Çekoslovakyada üç senelik askerî hizmet sisteminin tecssüsünü olmuş bitmiş addetmektedir: Volkişer Beobahter, diyor ki: «Çekoslovakya'nın, dahılî sulhu nasyonalistlerin metalibatını tatmin etmek suretile temin etmemeğe ve sadece kuvvete istinad etmeğe karar vermiş olduğu gösterilmek istenilmektedir. Çekoslovakya. Çek olmıyan topraklar üzerinde Prag'm hegemonyasını tesise aid te.nayülleri terketmeğe muadil olan fedakârlıkları yapmaktansa her şeyi kaybetmeği tercih ed;r görünmektedir. Çekoslovakyada üç senelik askerliğin tatbiki, bundan 15 gün evvel ilân edilen seferberlik ve enternasyonal bakımdan vahim bir tedbir olan bu seferberliğin ilga edilmesi nevinden yeni bir tahrık eseridir. Prag hükumeti memlekette sükuneti tesis etmek istemiyor.» Berliner Börsen Zeytung gazetesi de Çekoslovakyanın takib etmekte olduğu askerlik siyaseti yüzünden Avrupada bir ka••ıiiiMutııınıııı Alman gazeteleri, Çeklerin, takib etmekte oldukları askerlik siyaseti yüzünden bir karışıkhk unsuru haline geldiğini yazıyorlar Bir depozito ve emanet Memnu mıntakalarda sandığı tesis ediliyor istimlâk edjlen mallar Ankara 9 (Telefonla) Para ve menkul kıymet «Hazine bono ve tahvilleri, esham, tahvilât ve müessis hisse senedleri» halindeki depozitolar, emanetleri kabul hakkını münhasıran haiz ol mak ve kiiçük tasarruf erbabile müesseselerin ihtiyarî tevdiatmı da kabul etmek üzere devletin zamân ve kefaleti altmda hükmî şahsiyete sahib bir «depozito ve emanet sandığı» tesisi kararlaştırılmış ve buna dair kanun lâyihası Meclise sevkedilmistir. Sandığın teşkilâtı şu kısımlan ihtiva edecektir: A Yüksek murakabe heyeti, B Merkez teşkilâtı, C Tasra teşkilâtı. Sandığm her vilâyet ve kaza merkezinde memurları bulunacaktır. Devlet Demirvollarında Emniyet teşkilâtı polis âmir ve memurlarının da sülüs ücretle seyahat etmeleri muvafık görülmüştür. Bu husustaki lâyiha yakında Mecliste görüşülecektir. Buna dair kanun lâyihası Bedellerin sureti tesviye hazırlanarak Millet Mec sine aid yeni bir esas lisine sevkolundu kabul olundu ivan şairleri velud değildiler. Birkaçı müstesna, her birinin bütün edebî mahsulü tek bir divanm içine sığabilmiştir. Koskoca Nedim dasdaracık bir cildin içinde başlar ve biter. Eğer bu Divanm da sık sık tekerrür eden mazmunlarını, padişaha veya vezirine yaranmak için sulandırılmış taraflannı, gazel ve kaside şekillerine aid muayyen bir hacim zaruretinden doğma, şiirin muhtac olduğu tasarruftan mahrum şişkinliklerini de çıkanrsanız, geriye nşıklık unsuru haline geldiğini tebarüz etbirkaç manzume, birkaç beyit ve birtirmektedir. kaç mısradan ibaret, hazin bir lasırlık Henüz karar verilmemiş vesikası kalır. Prag 9 Sabah gazetelerinden bir Türk şiiri ve nesri, Tanzimattan kısmı, üç senelik askerliğin mer'iyete girmek üzere olduğuna dair dünkü akşam sonra, garb mahsullerini andıran bir gazeteleri tarafından verilen haberlerin bereket çağına girdi: Namık Kemal mevsimsiz olduğunu ve böyle bir ihtimal ve Abdülhak Hâmid, bize, ter damderpiş ediliyorsa da henüz bu babda hiç laları gibi sayılı birkaç parça yazı debir karar verilmemiş olduğunu yazmakta ğil, çağlıyanlar gibi, geniş bir ihtiyacı sulayan kiilliyatlar bıraktılar. Ededır. biyatı Cedidede bu hacim biraz daha Bir tekzib daralıyor. Tevfik Fikret iki buçuk kiPrag 9 Engersberg'de Südet Al tabda boşaldı. Fakat ondan sonra manları partisi memurlarının evlerinde si«Fecri Ati» firması altmda hatırlatılâh ve mühimmat depolan bulunduğuna lanlar, Divan edebiyatı kadar da, Edair bazı gazetelerin neşriyatını Çekoslodebiyatı Cedide kadar da olamadılar. vak matbuat bürosu resmen tekzib etmekAhmed Haşimin ve Yahya Kemalin tedir. birkaç saksıyı güç dolduran manzuÇeklerle Lehliler arasında kavga meleri, garb şiirinin geniş bahçeleri Ostrau 9 Supkar nahiyesinde Çek yanında, ancak esvablarımızı süslilerle Polonyalı halk arasında kavga yen birer yaka çiçeği halinde kalıyor. çıkmış ve bir kaç kişi yaralanmıştır. BaşBu kısırlık, aruzun bu iki şairde larında öğretmen olan bir Çek grupun bir son nef esini vermesile de izah edilebigezinti yapmakta olan Polonyalı izcilere lir. Altmda büyiik bir muhteva inkıtecavüz etmiştir. (a.a.) lâbı olmıyan hiçbir edebî §ekil inkılâbı yoktur. Aruzun iflâsını manasız ve olmasile olmaması müsavi bir şekil hâdisesinden ibaret telâkki edemeyiz. Aruzla beraber bütün bir imparatorluğun şiir göriişü ve revki de yıkılmıştır. Büyük bir inkılâb rüzgârile bozulan şiir bahçelerinin son mahsullerinde gördüğümüz kıtlığın izahını tarihimizde anyalım. O zaman sosyal ve siyasî hâdiselerle edebiyat arasındaki sıkı miinasebeti çözmeğe de başlamış olacağız. Ankara 9 (Telefonla) Askerî memnu mıntakalarda istimlâk edilen gayPEYAM1SAFA rimenkul malların bedellerinin sureti tesviyesini gösteren yeni bir esas kabul edildi. Bu suretle 5 şubat 931 tarihli ve 1744 sayılı kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş olmaktadır. ' • • Hecye Şalom |HEM Mütareke NALINA MIH1NA destanı Yazan; NADIR NADI Hecye Şalom, Macaristanm hudud istasyonu! Karşı kapılardan birinin üzerinde Avusturya gümrük memurluğunun tabelâsmı görüyorum. Tabelâda, sonradan ilâve edilen kırmızı fon üzerine siyah gamalı haç işaretinden başka hiçbir değişiklik yok. Her geçişimde gördüğüm iri ve kara gotik harflerile yazılı Oslerreichisches Zollamt ibaresi olduğu gibi duruyor? Db'rt sene evvel, sıcak bir ağustos gecesi bu küçük hudud istasyonunda geçirdiğim heyecanlı saatleri hatırlıyorum. İçimde, o geceki Ben bir an için hafifçe canlanıyor. İstasyon memurunun odasında, telgraf makinesinin başında geçen heheyecanlı dakikaları şimdi hafızamla değil de sinirlerimle yaşıyor gibiyim. Dollfuss'u vurmuşlardı. Viyana altüst olmuştu. Avusturya hükumetinin devrileceğinden, Nazilerin idareyi ele alacaklarından bahsolunuyordu. Uzaktan uzağa, dedıkodu halinde Mussolini'nin hududa asker yığdığını duyuyorduk. Şehirde örfî idare ilân edılmiş; telgraf, telefon muhabereleri kesilmişti. Yabancı gazetecilerin vaziyeti çok güçtü. Memlekete haber yetiştirebilmek için en yakın vasıta ile Avusturyayı terketmekten başka çare kalmıyordu. Otomobiller, otobüsler veya trenlerle hepimiz bir tarafa dağılmıştık. Mühim bir kısmımız Braiislava'ya gitmişti. Ben, birkaç arkadaşla beraber buraya gelmiştim. Şu karşıki telgraf memurunun odasında geceyarısmı hayli aşan bir saatte, matbaayı bulamamak endişesile sabırsızlanırken, her dakika patlamasından korkulan harbe dair felsefe yapıyor, bir yandan da dışarıda, ağustos gecesinin yumuşak karanlığma sarılıp, pırıl pırıl parIıyan yıldızların altmda kurbağa seslerini dinliyerek daha tatlı mevzulara dalamadığıma üzülüyordum. Telgraf memuru esmer, uçuk benizli bir delikanlı idi. Kendisile arkadaşlık yapmak niyetimi sezince, aramızdaki içtimaî seviyeyi bir hizaya getirmek ihtiyacile olacak hukuk mezunu olduğunu, telgraf memurluğunu muvakkaten yaptığını söylemişti. Uyanık fikirli bir adamdı bu genc. Her Macarın kalbinde çarpan istiklâl aşkı onda da bütün samimiyetile duyuluyordu. Uzun uzun konuşmuştuk. Irklanmız arasındaki akrabalıktan, tarihten, Umumî Harbden, sulh muahedelerinin haksızlığından, bilhassa Macaristanın felâketinden bahsetmiştik. Hislerinde o kadar samimî idi ki benliğile ırkını kanştırıyor, kendi kendine kızar gibi milletine açıkça sitem ediyordu. Biz iyi kalbli milletmişiz öyle mi? Keşki bu kadar iyi kalbli olmasaydık da şu Trtanon hareketinin acısını duymasaydık. İyi kalbli insanlar bile para etmezken iyi kalbli milletlere hayat hakkı verirler mi hiç bu dünyada? Diyordu. Osierreichisches Zollamt'ın kapısı açıldı. Her zamanki emektar gümrük memuru, şişman göbeğine gergin bir şekil veren sarı üniformasının içinde muzaffer bir general azametile, yanındaki Macar polislerine birşeyler anlatarak trene doğru ilerliyor. Sol kolunu süsliyen kırmızı Nazi bandından başka onda da hiçbir yenilik yok. Şu Nazi işaretlerini görmesem bin senelik tarihi olan koskoca bir devletin yıkıldığına inanamıyacağım. Herhalde rüya görmüş olacağız! Diyeceğim. Eski gümrük memurunu niçin değiştirmemişler, Osterreichisches Zollamt tabelâsını neden kaldırmamışlar, tuhafıma gidiyor. Kendimizi yeni vaziyetlere çabucak alıştırabiliyoruz. Hepimizde şaşılacak bir muhite uyma kabiliyeti var. Anschluss olalı daha iki ay tamamlanmadığı halde şu Osterreich kelimesini karşımda şekil halinde görmek bana, Karadağ Kralhğı, Rusya Çarlığı gibi tarih kitablarma geçmiş eski tabirleri hatırlatıyor. Henüz kaldırılmasma vakit bulunamıyan tabelâyı oraya bir muziblik olsun diye yalancıktan koymuşlar sanıyorum. Fakat içimde bu yalanın bir mucize neticesinde tekrar hakikat oluvermesini temenni eden giz.li bir istek var. Hey gidi Avusturya hey! Sen de mi masal oldun! Derken, kaybettiğim bir dostun hatırasmı anar gibiyim. Günün birinde bu memleketin Almanya ile birleşeceğine senelerdenberi emin olmama ve bunu birçok defalar yazmama rağmen arasıra, nereden gelip içime sindiğini araştırmağa pek cesaret edemediğim bir ses «öyle amma, yazık olmıyacak mı?» derdi. Benim için çok kıymetli bir rüya âleminden ebediyen mahrum kalacağım gibi gelirdi bana. Avusturyanın hayatımda hususî bir yeri vardır. Daha Galatasarayın ilk sınıfında Syllabaire'den fransızca öğrenirken Auiriche, Autruche, Autrichien, autre chien kelimelerini birbirine karıştınr, Avusturya yahud Avusturyalı dedikleri zaman devekuşunu ve başka köpeği düşünürdüm. Çocuk kafamdaki çerçevesiz hayal ufuklarının sonsuzluğuna dalarken Avusturyayı, ormanlarında dört ayaklı kuşlar, uzun boyunlu köpekler ve kanadlı develer bulunan sihirli bir memleket zannederdim. Seneler insanı tahtalaştırıyor. Şimdi soğukkanlıhkla muhakeme ederek «bu memleketin Almanyaya ilhakı önüne geçilemiyecek bir vakıa idi, şu idi, bu idi» derken kalbimizi hafifçe burkan şey, senelerce evvel bizim kendi dünyamızı yapan o temiz ve sonsuz rüya membamın suyu çekilmiş tortusundan başka nedir ki? Tren hareket etti. Birazdan göbekli gümrük memuru kompartimanıma gelerek Alman hükumeti namına ahlâkımı imtihan edecek. En çok sorulansualler: Para ve sigara. Ben, ikisinden de suçlu vaziyetteyim. Atinada, Papastratos'un hediye ettiği kutuları bitiremedim. Atmağa da kıyamıyorum. Paraya gelince, ithali memnu yüz şilinim var. Üç ay evvel Schuschnigg hükumeti bu kadar para ile memlekete girilmesine müsaade ediyordu. Şimdi AlmanIar menetmişler, yakalarlarsa musadere ediyorlar. Şahsî menfaatim şilinleri saklamamı emrediyor. Vicdanım da bu harekete muarız değil. O halde karar: Şilinleri gizle. Sigaralan gösterebilirsin. Işte gümrük memuru: Habe die ehre! Gulen tag. Kaç paranız var? Şu kadar. Avusturya şilini? I ir millet, zafer günlerini olduğu kadar, hatta onlardan daha ziyade felâket günlerini unutmamalıdır. Çünkü, kara gün lerin acı hatırası, ruhları kamçılar, insana ibret ve intibah dersi verir. Bir daha ayni felâketlere uğramamak için, tetik ve tedbirli davramrız. Fakat mütareke yılları, bizim için, yalnız bir facia devri ve karanlık bir gece değildir. Daha 19 mayıs 1919 dan itibaren, mukaddratımızın ufkunda önce bir fecir, sonra bir şafak, daha sonra da parlak bir güneş doğmuş; facia yılları, bir zafer ve saadet devrile kapanmıştır. Böylece mütareke, en büyük ümidsizlik ve en büyük ümid günlerinin yanyana yürüdüğü bir tezad devri olmuş tur. İşte şair Halük Nihad Pepeyi, yeni neşrettiği mütareke destanmda bu tezadı çok kuvvetle tebarüz ettirmiştir. Haluk Nihad Pepeyi, hem kıymetli bir idare adamı, hem de ateşli bir şairdir. Bir zaman Fatih Kaymakamhğında bulunan, şimdi de Ankara Belediye reis muavini olan Haluk Nihad, daha evvel, «Çanakkale» destanım neşret miş. bana bir nüsha göndermek neza ketinde bulunmuştu. Çanakkale için sahifeler dolusu yazı yazan ben, bilmem nasıl oldu da, onun Çanakkale desta nından bahsetmek imkânını bulama dım. Şimdi, Mütareke destanı önümde duruvor. Şairin mısralarım okudukça, acı, tatlı günlerinin hatıralarını asla unutamıyacağım mütarekevi adeta ye niden yaşıyorum. Şair inliyor: bvr şajdk, Herkes aydkta, yalnız onlar uyanmıyacak. Kaldınmlar çöküyor, sallamyor cumbalar, Geqxv.ce yıldırımla yüklenmiş arabalar. Bir tahta karakolda uyuyor beş, on nefer, Güneş uyandı. onlar uyanmadı bu sejer. • Kandan çiçekler açmış yer yer göğüslerinde. Gurur kayalarıdır yatUğınız topraklar,' Bu sükunet içinde mahşer uğultusu var., Değişiyor ö'lümün adı sizi andikça, Türbenizi selâmlar her güneş uyan\ dıkça.' Dünyayı gencleştirdi dökülen karilarınız, Yaşıyan ruhlannız göklerde birer yildız. Ordular ayaklandı, şaha kalktı gemiler, Süngülendi uyuyan silâhsız beş on nefer. Destanın kahramanı olan ve Siber yada esaretten kaçıp gelen Selim ismindeki ihtiyat zabiti 16 mart faciasmı ve İstanbulun bir yılbaşı gecesi eğlenişini gördükten sonra dayanamayıp Anadoluva geçiyor. Yanmda bir arkadaşı vardır: Meşrutiyettenberi her siyasî fırkaya girip hayal inkisarile çıkan Bekir Bey. , Bu adam, artık memleket battı, yapılacak bir şey varsa, bir köşeye çekilip şahsî saadetimizi aramaktan ibarettir,: diyor. Sanki, batan bir memlekette, " şahsî saadet bulmak kabilmiş gibi... Destan şu güzel mısralarla bitiyor: Önlerinde iki yol, biri düzgün, biri dik', Biri taze bir iman, b'teki ümidsizlik... Bekir Bey geri döndü. başı çb'l gibi kuru, Sürdü azgın atını, Selim, güneşe doğru.. 16 mart sabahı.. Kan renginde Yok! Mühim lâyiha Gece çalışan işçî Hâkimler kanununun iki kadın ve çocuklar maddesi dejjiştiriliyor Ankara 9 (Telefonla) Bugün Meclise gelen bir lâyiha ile 2566 sayılı Hâkimler kanununun bazı maddeleri değiştirilmektedir. Hâkimler kanununun 2 nci maddesi şu şekli almıştır: «Namzedler, hâkimlik ve müddeiumumilik sınıf ve derecelerine dahil değildirler. Bunlara devlet memurları maaşlarının tayin ve taadülü hakkındaki 1452 sayılı kanunun 11 inci dereceye tahsis ettiği maaş verilir.» Hâkimler kanununun 16 nci maddesi de şu şekilde tadil edilmektedir: «Türkiye Hukuk fakültelerinin birinden doktora diploması alanlarm namzedlik geçirecekleri müddet bir senedir. Hukuk fakültesinden ç.kmakla beraber İngilizce, almanca, fransızca veya italyanca lisanlarmdan birile ders okutulan bir memleket Hukuk faküllesinden lisans veya doktora îahsilini de ikmal etmiş olanlar, bir sene namzedlik yaptıktan sonra muavinlik sınıflanna 1 3 üncü maddenin hükümleri dairesinde yalnız şifahî itntihanları yapılarak kabul olunurlar, bu maddede yazılı şartlan haiz olan namzedlere 1452 sayılı kanunda yazılı derecelerden 10 uncu dereceye ve 22 nci maddenin ikinci fıkrasındaki şartlar dairesinde dok tor diploması almış olanlara bir senelik namzedlik müddetinde 9 uncu dereceye tahsis olunan maaş verilir.» Buna göre, (istimlâk olunan emlâk ve arazi sahiblerinin işbu emlâk ve araziye vazıyed edildiği tarihten itibaren istimlâk muamelesinin tekemmülü tarihine kadar geçen müddet için senevî yüzde 5 hesabile istimlâk bedelinin faizi bu bedele ilâ veten ödenir. Bu suretle vazıyed edilmiş olan emlâk ve arazi sahiblerine istimlâke takaddüm eden işler dolayısile ecri misil verilmez. îstimlâk olunan emlâk ve arazi sahiblerinden emlâke vazıyed tarihinden itibaren vergi aranmaz. Bu müddete aid vergi tahsil olunmuşsa iade edilir. Askerî ceza kanununun bir maddesi değişecek Ankara 9 (Telefonla) Askeri ceza kanununun 39 uncu maddesi bir lâyiha ile şu şekilde değiştirilmektedir: «1 Askerî şahıslar hakkında hükmedilen ve aşağıda yazılan cezalar, askeri hapisanelerde infaz olunur. A ) Subaylarla askerî memurlar hakkındaki tard ve ihracı mucib olmıyan ceza hii kümleri, B) Askerî okurlarm mek teblerinden kayıdlannın silinmesini icab ettirmiyen ceza hükümleri, C) Eratın askere girdikten sonra isledikleri suçlarından dolayı 6 ay veya daha az ceza hükümleri, D) Herhangi bir mahkeme veya makam veya heyet tarafın dan verilmiş ve kat'ileşmiş para cezala rından cevrilme 6 ay ve daha az ceza Gümrüklük birşey? Biraz sigara götürüyorum. Yunanistanda hediye vermişlerdi de. Nekadar? Eh.. Yüz kadar. Elliden fazlasının gümrüğe tâbi olduğunu bilmiyor musunuz? Ne yapayım? Hediye vermişlerdi. îsterseniz kutuyu alın. Hadi bu seferlik kalsîn.. Fakat hatırınızda tutunuz, elliden fazlası yasakür. Gulen lag! Auf ıcleJersehen! Şimdi bu adam bir Alman olsaydı sigara dolu kutuyu alır, nizamnamenin emrettiği miktardan fazlasinı yanımda bırakmazdı. Avusturyalı babacan gümrük memuru daha henüz Prusyalılaşamamış. Tren Viyanaya doğru süratle koşarken zihnimi burkan sual hep şu: Acaba orasını nasıl bulacasjım? NADIR NADI Hatayda sükun Paris 9 (Hususî) Hariciye Nazın M. Bone bugün Türkiye büyük elçisi Suad Davazı kabul ederek, Hatay meselesi hakkında uzun bir mülâkatta bulunmuştur. hükümleri. 2 Resmî bir kıyafet taşıyan rüt beli veya rütbesiz askerî şahıslar hakkında herhangi bir makam veya mahkeme tarafından verilen tevkif müzekkereleri askeri tevkifanelerde infaz olunur. 3 Şu kat'ileşmiş cezalar, umumî ceza evlerinde infaz olunur: Subaylar, askerî memurlar hakkında tard veya ihracı mucib olan ceza hükümleri, mekteblerinden kayıdları silinen askerî talebeler hakkındaki ceza hükümleri, erat hakkında 6 aydan yukan olan ceza hükümleri, yoklama kacağı ve saklı bakaya hakkındaki ceza hükümleri, siviller hakkında askerî mahkemelerden verilen ceza hükümleri. 4 Askerî şahıslar hakkındaki ce zalar umumî ceza evlerinde çektirilirken üzerlerinden askerlik alâmetleri kaldırı lır. Cezaları biten erat, geri kalan askerlik hizmetleri tamamlattırılmak üzere ci heti askeriyeye teslim olunur.» Kadmlara da şamil olan Doktora diploması alançalışma müsaadesi bir lar bir sene namzedlik devresi geçirecekler sene daha uzatıldı Ankara 8 İş kanununun 3 üncü maddesi mucibince sanayiden sayılan işlerle ötedenberi geceleyin çalıştınl makta bulunan 17 18 yaşlanndaki kız ve erkek çocuklarla her yaştaki kadın işçilerin bir sene müddetle eskisi gibi gece işlerinde çalıştırılmalarına, 50 nci maddenin ikinci bendi hükmüne tevfikan umumî izin verilmiş ve keyfiyet, Anadolu Ajansı vasıtasile 17 haziran 937 tarihli gazetelerde «resmî tebliğ» suretinde neşredilmişti. Bu izin, ayni hükme istinaden 17 haziran 939 tarihine kadar devam etmek üzere bir yıl daha uzatılmıştır. İşbu umumî izin İktısad Vekâleti tarafından görülecek lüzum üzerine bazı iş yerlerinden bir ay evvel tebliğ edilerek geri almabilir. «Mütareke Destanı» ile edebiyatımıza güzel bir eser hediye eden şair HaAntakya 9 Havas muhabiri bildi luk Nihadı tebrik ederiz. riyor: Suriye Yüksek Komiserinin Sancak taki delegesi kumandan Kole, Müniri Antakya belediye meclisi reisliğine tayin etmiştir. Sancakta örfî idare hâlâ mer'i bulun makta ve sükun hüküm sürmektedir. Sancakta son vaziyet Şarl Moras Kumandan Kolefnin sözleri Antakya 8 Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Vali Abdurrahman Atayolu gazete sine beyanatmda, prensiplerimizden hiç birşey feda etmeksizin bunların tatbikat sahasında tahakkukuna çalışmak maksadile valiliği kabul ettiğini, bildirdikten sonra, ekalliyet unsurlarını ekseriyet un surlarile sükun ve huzur içinde emin ve müsterih olarak kardeslik hissile yaşamağa davet etmekte ve sükun ve asayişi bozanların cezalandırılacaklarını söylemek tedir. Valiyi vazifesi başında ziyaret eden kumandan Kole, orada bulunan memurlara bir nutuk söyliyerek ezcümle demiştir ki: « Her yerde memleketi ekseriyet unsuru idare ediyor. Ekalliyetler buna tâbi olurlar. Türk Fransız dostluğunun her türlü halelden vikayesi için bütün icraatı yapacağız. Bütün memurlann bu zihni yetle hareketlerini isterim. Aksine hare ket edenler derhal cezalandırılacaklar dır.» (a.a.) Meşhur münakkid, Fransız Akademisi azabğına seçildi Paris 9 Sarl Moras, 20 reyle Fransız Akademi sine intihab edilmiştir. Diğer namzed Fernandgreg 12 rey almıştır. Moras, «Gazet dö Frans» ın edebî münakkidliğini yapmıştır. Mumaileyh, bilhassa «Çinin yoM. Şarl Moras lu», «Üç siyaset» nammdaki eserleri neşretmiştir. Fakat siyaset kendisini cezbetmiş ve Moras'm faaliyetinin en esaslı kısmını bel'etmekte gecikmemiştir. Moras, 1899 tarihinde bir takım dostlarile birlikte Aksiyon Fransez gazetesini tesis etmiştir. Moras, yeni kralcıLk hareketinin nazariyecisi olmuştur. Kendisinin hayatı, çözülmez bir surette zamanın tarihine bağlıdır. Nüfuz ve tesiri büyüktür ve yalnız Fransaya şamil değildir. Esası agnostisizm olan düşüncesinin te rakkiyatından telâşa düşen katolik kili sesi, Moras'ı mahkum etmiştir. Fransız kral hanedanı da kendisinin faaliyetini tasvib etmemiştir. îhtar: 16 ve daha aşağı yaştaki kız ve erkek işçilerin her ne tarzda olursa olsun sanayi işlerinde gece çalıştırılmalan mutlak surette yasaktır. (a.a.) Yabancı memleketlerde tahsilde bulunanlara verilecek tahsisat Ankara 9 (Telefonla) Hükumet hesabma yabancı memleketlerde tahsilde bulunan talebelere 1938 malî yılında verilecek tahsisat Vekiller Heyetince ka rarlaştırıldı. Yeni haberlere göre, Almanyadakilere (eski Avusturya dahil) 45, Belçika 45, Çekoslovakya 50, Macaristan 50, Fransa 50, Paris 55, îtalya 55, İngiltere 70, îsviçre 60, Rusya 95, Amerika 55, Amerika (Nevyork, Nevjersey ve diğer bazı yerler) 70, Sabit ve seyyar vargellerin ithali Ankara 9 (Telefonla) Hususî müteşebbisler tarafından kurulacak pa muk ipliği fabrikaları için lâzım olan iplik makinelerinden sabit ve seyyar vargellerin ithali, İktısad Vekâletinin müsaadesine tâbi olacaktır. On bin iğ den noksan ve 25 bin iğden fazla tesisat vücude getirmiyeceklerine ve müsaade Denizlide zelzele! tarihinden 6 ay zarfında tesisata başlaBir altın dolar 210 kuruş üzerinden yıp nihayet iki seneye kadar faaliyete Denizli 9 Dün akşam saat 20 yi jeçeceklerine dair muteber teminat ve 20 geçe kuvvetli ve devamlı zelzele ol hesablanarak bu paraların tutarı bulunaienlere bu müsaade verilecektir. muştur. Hasar yoktur. bilir. Kayıb tngiliz tayyarecileri Londra 9 Rodezya'dan Cenubî Afrika'ya giderken denize düşen Ingiliz askerî tayyaresinin içinde bulunan altı kişiden hepsinin boğulduğu haber alınmıştır. (a.a.).