15 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

15 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 15 Mavıs 1938 Davulcunun kızları Hamid Görel Atlanmız suyu hissetmiş gibi adımlan senize!.. dedim. kırbacını havada şaklattıktan sonra, kalk nı sıklaştırdılar. îbrahim Çavuş: Bilmem ki... diye nazlandı. kayım kancık! diye bağırdı. Çeşmeye geldik, dedi. Yarı naz, yan istekle ısrar ettim... Kız yılışık bir hareketle hemen Ileride yemyeşil bir çınarın gölgeledigi Sesim o kadar iyi değil. Diye ce yerinden kalktı. Hırkasını mühmel ve harab bir tümsek görünüyor. Çeşme o " vab verdi. şuh bir hareketle çıkarıp bir kenara bıra sı.. Zaran yok, sesiniz o kadar iyi ol kınca çiçek işlemeli kirli kırmızı basma ile Tam dört saattir su yerine gelecegiz masın. sıkılmış göğsünün bütün kıvrak hatlar diye hayvanlarımızdan inmemiştik. S Anlaşıldı, söyliyecekti. Hangisini söy ateşin kuvvetli ışığında tamamile meydasesinde ne tılsımlı bir kudret vardır. B liyeyim demek ister gibi yan gözle anne na çıktı. uzun yolculuktan sonra orta Anadolunun sine baktı. Sık ve ince belinden inen sayısız kıv Şu Sillenin çelenleri kamışlan aman aman nmlı etekliği çıplak ayaklannı örtüyor bütün hasreti sanki bu seste birikmiştir. Ali onbaşı ahnı iyice suladıktan sonra türküsü dudaklarından titrek bir fer yerde sürünüyordu. Bay Hüsameddinin hayvanın sağrısmı, boynunu okşuyor yad gibi çıkıyor, geçmiş günlerin tatlı ilk doldurduğu kadehi işveyle yanaşarak Atlanmıza bindik. Hayvanlanmız ta hatırasmı anar gibi yavaşlıyor ve sonu bana sundu. İçemiyeceğimi sö'yledim. Eacı bir şikâyet gibi kjrşı tepelere uzanı dalı bir teklifsizlikle kucağıma oturarak ze bir keyifle birbirlerini ısırarak şakala yordu. hem sert, hem nüvazişle: şıyorlar. Kel Ali kemanile ona refakat ediyorIbrahim çavuşla Ali onbaşı: Olmaz, içeceksin.. Bir kadehten «Gezi bağlarmda bir top gülüm van> du. birşey çıkmaz, dedi. Dışarıda soluk mavi gök altında Ak Bu sözlerde kuvvet ve kudretine emh türküsünü söylüyorlar. Önümüzdeki te deniz moranyor, dalları yaldızlı çamlar bir kadın tahakkümü vardı. peyi aşınca Akdeniz göründü. Ayakla nmız altında bir çam ormanı nefti dalga arkasmda güneş sıcak, san, neşeli bir Karşısında serdarların, cihangirlerin dayanamadığı bu sihirli kudrete ben nasıl lar yaparak korkunc bir uçurum halindı âlem içinde çalkanıyordu. Bu sefer de içimde başka bir merak mukavemet edebilirdim, nasıl ki edeme denize kadar iniyor, Akdeniz bulanık bi mavilik içinde ufukta uzanıyordu. Fena uyandı. Güzel türkü söylemesini bilen bu dim. Bir kolunu boynuma dolayıp diğer halde acıkmıştık. İyi bir at üstünde de in kız acaba oynamasını bilmez mi? Kızın parmaklarile dudağıma yanastırdığı ka halindeki yakınhk böyle bir sual sormak dehi bir yudumda boşalttım. Boğazımdan sanın cesareti öyle artıyor ki.. aşağı kızgm yağ akitılmış sandım. Midem Sanki av arıyan birer kartaldık. Saldı için bana cesaret vermiyor değildi. Herhalde oynamasını bilirsiniz, de tutuştu, gözlerim yaşlandı. racak yer anyorduk. Rüzgârla uğuldıyan Zavallı çocuk, ilk defa ağzına k o çamlar arasından öyle bir uçuyorduk ki. dim. yuyor galiba! dedi. O kadar samimî: Ağacların biraz seyrekleşip san başaklaîlk defa değil amma, hayatımda üçiin Bilmem! Dedi ki üsteliyemedim. nn başladığı bir alanda siyah bir çadır Ortalık kararıyordu. Şehre varmamıza cü defadır içiyordum. göründü. Dörtnalla bir solukta çadınn Bu söz bana biraz ağır gelmiş olmalı ki önüne vardık. Siyah keçi kılından örül daha iki saat var. Ayağa kalktım: Dehşetli bir mevzusuzluk buhranı geçiren sinema merkezi boğazımın acısını unuttum. İkinci kadeh Eh, artık kaçalım, dedim. mü? çadırdan yalmayak bir kadın çıkt Holivud sokaklarında bir filim çevrilirken Yook... Artık geç oldu. Bu saatte ler içilirken ben ayni mukavemeti gös Sordum: terdim, o ayni ısrarı tekrarladı. Dünyada Holivud'dan yazıhyor: Sizde biraz yumurta, yogurt bulu sizi salmayız. Diye itiraz ettiler. yetlerin hayatma dair eserler icmal edil Bir taraftan da Kel Ali kucak kucak herşeyin tek değil, çift yaratıldığmdan, iki Avrupada olduğu gibi Amerikada da mesi mütaleasını serdetmişlerdir. nur mu? odun getirmişti. Çadınn önündek: çarda elimizden, iki gözümüzden, iki kulağıırnz sinemacılığın halihazırda karşılaştığı müş Biz Yürük değiliz ki.. Bir çok seyirciler de şimdiye kadar ğm altında büyük bir ateş yaktılar. Bu a dan misaller getirdi. Tuhaf değil mi, iste külâtın en mühimmi güzel senaryo bulu nasıl olup da Lindberg'in hayatma dair Ya nesiniz? Karşıdaki tektük toprak evlerin görün teş lâmba vazifesi görecekti. Çaresiz o miyerek ben de bu mantığm tesirinde kâ namamasıdır. Ekseri münekkidler ve sebir filim yapılmadığına hayret etmişjer turdum. Odunlar çıra gibi tutuşuyor, inatı çift görmeğe başlamıştım. Gece gün yirciler çok defa kordelâyı rejisörün sah dir. dügü bayın göstererek Ay güneş... Elma armud.. İki me neye vazedişini ve aktörlerin rollerini oyparlak bir alev çadınn içindeki eşyayı, düz.. Dey ha o yamaçtaki köyde buluBir mektebin bütün talebesinin imzasiinsan çehrelerini kızıl şekillere sokuyor me, iki dudak... Gene ona hak verdim, nayışlarını beğeniyorlar da mevzuu saç le gelen bir mektubda da mümessilleri sanur, dedi. dudaklarım açıldı, parmaklarının ucunda ma ve alâkayı celbetmiyecek bir şekilde Bu sırada gözüm çadınn Ioş fonunda du. de hayvanlardan mürekkeb bir kordelâ Yatsıya doğru karanlıkta bir gürültü mayileşmiş bir neş'e ve heyecan eksiri buluyorlar. Bu mütalea sırf filim için vü vücude getirilmesi ricası ileri sürülmüştür. işlenmiş gibi duran bir kıza ilişth Başıni cude getirilmiş senaryolar hakkında ol nazlı bir eda ile bir tarafa iğmiş Acem koptu. Sanki on ath çadırı basıyorlardı. gibi duran sihirli suyu ağzıma döktü. Fakat en orijinal bir fikri ihtiva eden Bu sefer boğazım o kadar yanmış ki duğu kadar romanlar ve piyeslerden de Eşkiya tehlikesine karşı gayriihtiyarî tamınyatürlerine benziyordu. mektub Clevland'daki bir sinema kulü Onu görmemiş gibi kadınla konuşuyo bancama hazırlandım. Askerler silâhla acısından hepsini içemedim. Dudaklarım ıktıbas edılmış senaryolara dair de ser bünün azalan tarafından gönderilmiştir. kapandı, yansı ağzımdan taşarak ceke dedılıyor. Bunu nazarı dıkkate alan sinerum. Ayni zamanda sık sık soluyan, te rına sarıldılar. Bu zatlar, yıldızlara oynatılan bir fılmın Dışarıdan at kişnemeleri, garib insan time aktı. Fakat yavaş yavaş herşey bana ma merkezinin en mühim sinema şirket baş rollerinin bir defa da hgüranlara oypinen hayvanın üstünde bu yayla güneşidaha cazib görünmeğe başlamıştı. lerinden biri seyircileri arasında büyük nin parlak ışığı altında üniformamın süs sesleri geliyordu. natılması şartile iki versiyon üzerine yaÇadınn önünde çatırdıyarak yanan o bir anket açmıştır. Şirket bu ankette halİçeriye bir delikanlıya dayanarak anlerinin, çadınn içindeki hayali alâkadar pılmasını teklif etmişlerdir. ettiğini de görüyorum. îçerideki kız ise cak yürüyebilen genc bir kadın getirdi dunlardan kızıl bir alev fışkınyor, asker ka filân veya falan filmi niçin beğenip Böyle bir kordelâ vücude getirilmesi kendısını hâlâ farkedemedığımi zannede ler; Memişe nekadar da benziyor. Hem lerin fişekliklerini, gür sakallannı aydm beğenmediklerini açıkça yazmalarını rica hem her iki filim üzerine halkm tecessü latıyordu. B{>ğucu bir sıcaklık( arasında etmiştir. Gelen cevablardan yüzde on i., İsmi de Ayşe imiş.. . rek kımıldanıyor, ayağa kalkıyor, uzun süsünü celbedeceki hem de yıldızların Annesinin yardımile bir yatağa yat bazan bir iki kıvılcım yüzüme kadar sıç bîrınde mümessiller, on üçünde sahne eteklerini yerde sürüyerek çadınn içinde .azıları, üçünde fotoğrafçılar tenkid o hakıkî san'at kıymetleri hakkında bir fikir bjc.ntavus gibi dolaşıyordu. Kadın. ilâve madan evvel eğlentimize katılamıyacağı verecektir. Fakat füİ3QJamillejinin böyle, için kusuruna bakmamamızı rica etti. Tuetti: Göğsünün soluncTa Çenres fişekliğrgf lurimuşVcfokuzunda filmin ahlâkî olup ol bir teşebbüse girişeceklerini pek zannet İsterseniz buyurun, biraz dinlenin haf şey... Artık herşeyi anlamağa başla bi işli cebinden çıkardığı rakıs çıngırakla madığı münakaşa edilmiş, geri kalan yüzmiyoruz. Çünkü Allah saklasın, eğer fimıştım. de bizim Aliyi gönderelim. nnı narin parmaklanna ben bağladım, lü de 64 ünde ise mevzuların saçmahğından güranlar da ayni filmin baş rollerini temBu kadın hiç şüphesiz bir eğlenti âle zumsuz yere saçlarını kapatan ve çıkar bahsolunmuştur. Demindenberi dörtgözle beklediğim Bunun üzerine şirket ikinci bir anket silde yıldızlar kadar meharet gösterecek bu teklifi istemiyerek kabul eder gibi at minden getiriliyordu. mamak için o kadar ısrar ettiği çeyrek liolurlarsa hem sermayedarlar, hem de ekBiraz sonra da içeriye derebeyi kıya ralar dikili başlığmı başından ben çıkar açmış ve seyircilere şu suali sormuştur: tan indim. Hayvanı Ibrahim çavuşa bıraserisi sabun balonu gibi boş birer mev «Beyaz perdede hangi mevzulan görfetli biri girdi. karak çadıra girdik. dim. Siyah örgüleri omuzlanna düşen cudiyete sahib olan yıldızlar bir anda Biz bu yeni misafirleri hayretle süzer rekkase, haris nazarlann ortasmda bir meği tercih ediyorsunuz?» Hemen kalın bir minder serildi. Üç, Gelen cevablardan, hemen yansında iflâs etmezler mi? dört yastık konuldu. Rahat bir bağdaş ken o, kendisinden beklenilmiyen bir ne müddet Kel Alinin kemanmm akordunu •Jc Paul Lukas «Kaybolan kadın» iskurdum. Ibrahim çavuşla Ali onbaşı da zaketle «Hüsameddin bendeniz» diye bekledi. Bize kabak kızartan beyaz kol alelâde aşk maceraları yerine içtimaî mavzerlerini kucaklarına yatırarak çadı kendini takdim etti. Ayağa kalkarak lu, donuk yüzlü kız şakrak bir türküye mevzulara ehemmiyet verilmesi taleb e mındeki casusluk fılmınde doktor Egon nn önünde bağdaş kurdular. Kız çekin ben de kendimi takdim et^m ve buyuru baslar başlamaz çılgın bir raks başladı. dilmiştir. Birçok seyirciler bu kadar çok Hartz rolünü temsil etmektedir. Ricard Cortez «Foks» sinema kum gen bir hayret ve takdirle parlak mah nuz, dedim. Kemanın her nağmesine vücudünün tarihî filim vücude getirilmesini protesto panyasile üç senelik yeni bir kontrat akSiyah şeridlerle süslü mavi mintanınm ayrı bir titreyişile refakat ediyor, dar el etmişlerdir. muzlanmı, çizmemi, tabancamı süzüyor. Bazıları da dünyamn teşekkülüne dair detmistir. Mezkur şirkette hem aktör, Ben de bu beyaz tenli, koyu kestane göz arasından krem ipek gömleği görünüyor, bise altında resmi ç:kan göğsünün ahenkIü, süslü tepeliğile Lâle devrinden kalma boynundan göbeğine kadar sarkan altın i dolgunlukları şehvetli bir ihtilâc içinde •enkli filimler yapılmasını, bir takım hem direktör, hem de senaryo muharriri an dünya üzerinde sulh fikrini tamim olarak çalışacaktır. bir saraylı gibi duran kızm böyle dağ ba köstekleri beyaz ipek kuşağı arasında çırpmıyordu. •Jc Bins; Crosbv ile Fred Mac Murray şmda nasıl vakit geçirdiğini merak edi ;ayboluyor. Genc kadının yanaklarında yer yer al çin harb aleyhtarı kordelâlar çevrilmesiyordum. Şalvannı toplıyarak üstümüzde bir ıklar peyda oluyor. boynundaki ter tane ni istemişlerdir. Mühim bir seyirci kütlesi «Hey şarkıcı, şarkı söyle!» isminde bir Bana «kumandan bey» diye hitab edi yere oturdu. Ona fazla itibar ediyorlar eri Mahmudiye altınları arasında incile de Mussolini, Hitler, Stalin gibi şahsi filim çevireceklerdir. yorlardı. Bu hitabdan hoşlanmıyor değil dı. niyordu. Hoşsohbet bir dille: dim. Allahım! Belinin oynak inhinalan ü Beyefendi, dedi, nasıl buraya diiş zerinde binbir kıvrımın birbiri üzerine öyKız bir kenarda yığılı duran yorgan ve 2 büyük ve güzel film birden yastıklar arasından üç yeşil elma çıkardı, tünüz ? e bir yığılışı, çırpma çırpına can çekişirNeş'e, musiki. zevk Me&hur Rus artisti Anlattık.. Seyis Bekire heybeyi getir ken birden havalanıp dalgalanışı ve tekönüme bıraktı. İkisini askerlere verdim. HEXRY GARAT Öbürüsünün yarısını da kendisine uzatır mesini emretri. Bekir dışarıdan omzunda rar eteklere doğru öyle bir akışı vardı ki.. MEG LEMONNÎER :ırmi7i, mavi çiçeklerle süslü bir halıya Şevkimden tabancama sanlmışım.. Bu ken ismini sordum. ve RAİMU tarafından vakavii hazırayı tasvir eden benziyen heybe ile içeri girdi. Memiş! dedi. hareketim herkesi heyecana getirdi. AsBay Hüsameddin heybenin bir gözün kerler kumandanlarının bu hareketini göNe tuhaf isim. Beyaz hırkası, geniş den kocaman bir şişe çıkardı. Ortaya di rünce onlar da mavzerlerini tavana diktietekliği içinde saklı taze bir vücudün bügörülmemiş ihtiraslı bir dram. Gayet şen bir operet cerek: tün güzelliğini tahayyül ediyordum. ler. Busün saât II de teziİAtlı matine Karşımda bir muamma gibi duran bu Tam yirmi dört graddır bayım, deBay Hüsameddin de tabancasmı çı sevimli mahlukun bazan öyle tecrübeli di. kardı. Aliye dönerek: bakışlan var ki... Bayım! Ben dünyada üç şey seve Ulan Ali çabuk bize meze getir! rim. diye bağırdı. İyi silâh, at, avrat... İçimden «acaba» dedim; bu kız bu Kendi evinde gibi sağa sola emirler veRövölverler. mavzerler, birbirlerile yadağ başlannda kimbilir kaç delikanhya 2 büyük film birden arkadaşlık etmiştir. Yahud da kimbilir iyordu. Kızın anasının ve bir köşede hâlâ r.şa çıkmış gibi durmadan gürlüyorlar, uyuklar gibi duran babasınm hatırını sor kurşun sesleri arasında çadırın arkasından genc bir asker nişanlısı. Bir aralık gözüme eski bir keman i'iv mayı da unutmadı. Bir taraftan da hey atlar kişniyorlardı. ALİCE FAY MARiE BELL Bu heyecan arasında Hüsameddine ti. Bu, muammayı halledebilmek ic,in ıenin dığer gözünden çıkarılıp önümüze ve ve dizilen kadehler dolduruluyordu. döndüm. .güzel bir ipucu olabilirdi. Meşhur JAZZ BERNiE JACQUE CATELAİN Bu sevdiğintz üç şeyi her Türk Biraz keman çalmaz mısınız, de Yemek yediğim için içemiyeceğimi Seans I I (tenzilâtlı) 2.30 6 9.30 Seans : I 4,30 ve 8 de iöylemiştim. gibi ben de severim, dedim. dim. FOX JURNALDE : Arnavud Kralının izdivac meraŞimdiye kadar çok az söyliyen MemiAteş, hâlâ ayni şiddetle alevlerini ha Çalmasını bilmem ki, dedi. ın: vaya savuruyor, türkünün son nağmeleri simi ve Türk Yunan Paktının irrzalanması Ya kim çalar? Hüsameddin Bey siz bırakın.. Ben dağları, taşları, baynları hazin akislerle Bizim Kel Ali çalar.. çiririm ona!?.. dolaşıyordu. Çadınn içini kesif bir ba Onu çağıramaz mıyız? Bugün § ^ | | \ | \ sinemasında Dediğini duymıyayım mı. Üç saatten rut kokusu kapladı. Biraz dışarı çıktım. Anası cevab verdi: 2 büyük Fransızca sözlü film : Onu köye öteberi almıya yolladık. eri karşımda bir muamma gibi yumulu Gecenin serin nefesi alnımı okşuyor, ufLUCiEN BARROUX RAiMU duran dudaklardan dökülen bu söz her kun bulanık morluğu üzerinde yorgun bir 5imdı gelır. ıeyi anlatmaya kâfi idi. ay yükseliyor, gökün esrarlı maviliği içinÇok geçmedı. Kel Ali bir elinde bir A 8 R Î i 5 helki yoğurt, dİEçerinde bir mendil yu Bay Hüsameddin, hayatının hemen de yıldızlar titreşiyorlardı. Lil Dagover • Sabine Peters Artık silâhlar susmuş, ateş sönmüş, murta ile göründü. Yeşil toprak çanak ansını eğlence âlemlerinde geçirmiş bir ••• Seans : 1 4,30 ve 8 de Seans II tenzilâtlı 2,30 6 mültezimmiş. Bir aralık kulağıma iğile rekkase yorulmuştu. lardaki yoğurtlar henüz bitmişti ki çadınn SeDenın en biiyuk. içincjen yanık bir Anadolu ahengi yükse ek: Ertesi gün şehrin kahvesinde kaymaî P E K sinemasında muvaffakiyetleri lıverdı. Nasıl, bari eğlenebildiniz mi? de kam ve malmüdürile görüşüyorduk. Bir adı. ralık jandarma kumandanı yan nükteli, Cikaramın dumanı Yoktur yârin imanı Keman çaldıklannı, türkü söyledikle yan ciddî: ini anlattım ve acaba oynatamaz mıyız? Alimdan köşk yaplırdım Haberiniz var mı? Dün akşam dav e ledim. Giimüşten merdiuanı... vulcunun kızlarını eskiyalar basmış! de lurkçe sozlu ve lurk musıkısı di. Sıra ona gelmiştı. Geniş ve otoriter bir tebessümle: Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine HAMİD GÖREL Siz de hiç olmazsa bir türkü söyle. Tabiî! dedi ve yanından kaptığı, R A D VO Sinemayı tehdîd eden büyük tehlike: Fena mevzular aksamki program J ANKARA: 12.30 karışık plâk neşriyatı 12.50 plâk: Türlr musıki^i ve halk şarkıları 13.15 dalüli ve har:ci haberler 18.30 çocuklara masal (.Masal dedej 18.50 karışık plâk neşriyatı 19.15 Turk musikLsi ve haik şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20.15 Türk mu5:kisi ve halk şarkıları (Salâhaddin ve arkadaşları) 2>1 Konferans: (Genel Kurmay Talira ve Terbıye dairesi şefi) 21.15 studyo salon orkestrası 22 Ajana haberleri 22.15 yarmki program ve İstiklâl mar§i Holivuddaki bir sinema şirketi bu hususta açtığı ankete seyircilerden çok enteresan cevablar aldı ISTANBUL: 12.30 plâkla Türk musikisi 12.50 ha?adis 13.5 plâkla Türk musilusi 13.30 muh. telif plâk neşriyatı 16.30 Beşlktaş Harbi3'e maçı: Taksim stadyomundan naklen 18.30 spor ve gencllk bayramı: M. Kemal Elâgoz, Güzel San'atlar Akademisinden 18.40 plâkla daas musikisi 19.15 konferans: Prof. Salih Murad (Radyo derslerl) 20 Müzeyyen ve arkada§ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20.45 hava rapom 20 48 Omer Rıza tarafından arabca söylev 21 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikLsi ve halk şarkıları (saat ayarı) 21.45 Orkestra 22.15 Ajans haberlerl 22.30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22.50 son haberler ve ertesi günün programı. Yabancı merkezlerden müntahab parçalar Operalar 17.05 20.15 21.05 Napoli: Bohem (Puccini'nin). Kolonya: Leonore (Bethofen'in). Büyük konserler Doyçlandzender: Filmlerden meşhur parçalar. 21.20 Laypzig: Orkestra konseri. 21.35 Paris (Badyoj: R. Korsakof, Brah^ ms'ın eserleri. 22.05 Stuttgart: Baden Baden'deki milletlerarası muslki şenliklerlnin nakll. 22.35 Beromünster: Ravel'in hatırasınaı hürmeten büyük konser. 1.05 Frankfurt: Hendel, Veber, BethcH fen'in eserlerl. Oda muriküeri Beromünster: Mozart (A: dur Ken* t€t). 20.15 Beromünster: Muhtelif parçalar. 20.15 Breslav: Muhtelif parçalar. 20.15 Hamburg: Mozart (D: Dur Sonat), Operetler 18.35 21 21.05 Budapeşte: Llli (Herbe'nin). Breslav: Madmazel Mandarin (Piçelman'ın). 22.05 Milâno: Tarla çlçeğl (Contegiaco^ mo). Askerî bandolar 17.05 21.05 21.20 Sarkı honserieri Frankfurt: Muhtelif parçalar, n y o r " ~ * •>«# Münlh: Ella Nicola (Soprano), V, Carmıth ıTenor) «Kalbe neş'e ve« ren musiki» parçasında. Lâypzig: Anny. B. Krusvik (Aksam konserinde). NOBETÇI ECZANELER Bugün S U M E R sinemasında Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerin* deki nobetçi eczaneler: ISTANBUL CİHETT: Eminonünde Hüseyin Hüsnü, Alemdarda Abdulkadir. Kumkapıda Asador, Küçükpazarda Bensason, Şehzadebaşmda Üniversite, Fenerde Emilyadi, Karagümrükte Kemal, Şehremhıince Nazım, Aksarayda Şeref, Sa» matyada Rıdvan, Bakırköyde İstepan. Eyübde Arif Beşer eczaneleri. BEYOĞLU CIHETI: Şişll Halâskâr Gazl caddeslnde Halk, Ta/isimde Nizameddin. Tarlabaşında Ni had, İstiklâl caddesinde Kanzuk, Daireda Güneş. Galata Topçular caddesinde Spori< dis, Kasımpaşada Müeyyed, Hasköyde Ne« sim Aseo, Beşiktaşta Süleyman Receb, Oraköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Soğüdlü çeşmede Osman Hulusi, Üsküdarda Selimiye, Büyükadada Halk, Heybelide Tanaş. Beykoz, Paşabahçe, Anadolu Hisar eczaneleri. HALKEVLERINDE BEYOĞLU HALKEVİNDEN: 17'5/938 Salı günü saat 18.30 da Evimizin Tepebaşındaki merkez binasmda Profesör Fatin tarafından «Felekiyata dalr» konferans verilecektir. Herkes gelebilir. Konferans ı N K i J iNO F F SANGHAY ESRARI Bugün NAMUSLU KADIN IV| rV. I A r*^ I V sinemasında OLGA SOMOGYİ ve Tenor YUNKA Meşhur Opera Lirik şantözü Uyan ve Yaşa LA GARSON BAKEA Yunan operası tenoru NOVOTNi'de Mo. KEMA.L orkestrası iştirakile Novotni bahçesi açıktır. HALK OPERETİ Pazartesi Kadıköy Süreyyada Salı: Pangaltı Kurtuluş Çarşamba: Beşiktaş Suadpark Perşembe: Bakırköy Miltiyadi sinemalarında (Gül Fatma) millî operet Yazan, besteliyen üstad Muhlis Sabahaddin Bekâret Mihracenin Gözdesi f î Mektebli kızlar Hind Mezarı A N N E M A S I Simone Simon Ekler Jurnal Ilâveten ilk seansta Her kadına bir erkek

Bu sayıdan diğer sayfalar: