CUMHURİYET S Mayıs 1938 Toarîhi roman: 87 Yaıan: M. TURHAN TAN Hüseyin öldükten sonra... Bir yığın nemli topraktan ibaret olan taze mezarın yanında kimi kırık kimi düşük taşlarla Şerifeden baska kimse kalmamıştı Gasilci imamın gözile gördüğü halde unutmak ıstırarında kaldığı cinaî sır, onların da zihinlerinde kuvvetli bir tahmin halinde dolaşıyordu. Lâkin kimse, tek kimse bu sezişi açığa vuramıyor du. Çünkü Nakilcinin ne mahke me, ne saray tarafından sorguya çekilemiyeceği malumdu ve bu bedahete herkesin imanı vardı. îşin en acıklı tarafı o çeşidli kalabahk içinde tek bir adamın Giilhaneli Hüseyne acımağa dahi cür'et edememesiydi. Çok genc ve çok kuvvetli bir erkeğin birdenbire ölmesine yalnız şaşılıyordu, ecelin gence ihtiyara bakmıyacağı söylenerek bu şaşkınhktan sıyrılmağa çalışılıyordu. Deli Şerifenin kahkahalan işte bu zihniyetteki kalabalığı, tehlikeli bir mevzu üzerinde düşünmekten kurtardı. Zülfüyâre dokunacak bir söz kaçırmaktan, boş bulunup tel kırmaktan ürken o düzine düzine insan şimdi ölüyle ve ölünün cesedinde saklı esrarla gizliden gizliye alâ kalanmayı bir yana bırakmışlardı, Deli Şerifenin kahkahalanna gülüyorlardı. Onun Hüseyne candan tutkun olduğunu bilen belki yoktu. Odunluğun eşiğine gözlerini dikerek sarsıla sarsıla gülüşünü delice bir hareket, manasız bir buhran sanıyorlardı, zavallının ruhî bir feryad olan kahkahalarını eğlene eğlene sayıyorlardı. Kadıncağızın bu hali odunluk kapısı nm açılıp tabutun avluya çıkanlmasına kadar devam etti ve o, azizlerden aziz sevgilisinin tezkiye edilmek üzere bi nektaşı üstüne konulduğunu görür gör mez yeni bir uyanıkhk göstererek tabuta atıldı, en kayıdsız yürekleri titretecek bir sesle inledi: Hüseynim, güzel Hüseynim. Beni kande koyup gidiyorsun? Lâkin temeli sarsılmış olan şuuru bu kadarcık bir uyamklığa da tahammül edemediğinden o hazin inle ırteği gene çılgm kahkahalar takib etti. Şimdi güle güle tabutu kucak lamaga çahşıyordu V€ bu hareke tinden sevgilisile göğüs göğüse gelmiş gibl zevk alarak sürekli ihtilâclar geçiriyor du. Tezkiye yapacak imam başta olduğu halde biitün cemaat bu duruma karşı üzüntülü bir tavır almışlardı, ne yapıla cağını kestiremiyerek yerden, gökten kendilerini sıkıntıdan kurtaracak bir yardım bekliyorlardı. Bu yardım, avlu ya hâkim merdivenin üst basamağmda naşin ve âmir bir ses halinde tecelli etti. Kollarını göğsüne kavuşturarak sahneyi seyreden Nakilci bağırıyordu: Atın şu iti sokağa. Tabutu da tiz omuzlayın, götürün!.. Şimdi herkes kamçılanmış gibi fınl fırıl dönüyordu, Deli Şerifeyi yakalamak ve tabutu yürütmek için yarışa çıkıyordu. Telâştan bir elini tabuta, bir elini kadına atanlar bile vardı. Nakilci, korkunc se sile kalabalığın durgunluğunu harekete çevirdiği gibi belâlar, musibetler, felâ ketler heykeline benziyen müthiş enda mile de herkesin şuuruna kargaşalık vermişti. Bir yandan onun iradesine iradelerini ram olmuş göstermek, bir yandan da sahneden uzaklaşmak istiyorlardı. İşte bu düşünce ve duygu altında Deli Şerife sokağa atıldı, tabut da omuzlanıp çıkanldı. Aşkını, hulyalarını ve hayatmı o tabuta hapsolunmus görerek şuurunu laybeden kadm, «sevki tabiî» sile hareket eden mahluklar gibi kalabahğm izine takılmıştı. Yumruklanmaktan, hırpalan maktan, çamurlara atılmaktan acıklı surette perisanlaşan mustarib ve yarı mefluç vücudünü sürüye sürüye cenazeyi takib ediyordu. Gene sessizdi, gene ruhile a£l<yordu. Giilhaneli Hüseyin, Nakilcinin emrile, C°mberlitastan Beyazıda doğru giden yol üzerindeki sağlı sollu mezarhklardan birine gömülecekti. Zalim zorba mazlum gencin Irgadpazarındaki kahvede kendi sile tanıştığını hatırhyarak cesedinin de gene o kahve yakmındaki bir mezara gömülmesini istemisti. Fani bir askın maş r«b"le mağribini yanyana mı bulundur ırak istiyordu?.. Yoksa mahud kahvede s'k sık birleşen zorbalara, kendısinin ıcab'nda köldesmiş bir aşkı da hançerliye b'loceğini genc bir mezarı şahid tutarak f^'atmak fi^nni mi güdüvordu?.. Buraları mechuldür. Malum olan nokta, onun c'ilâietli düşüncelerine kurban ettiği genc\ uzaklara göndermiverek kend'nin hep^n hergün önünden gectiği bir yere gö^dürtmesidir. Cenazeyi tasıyanlar, Nakilcinin kor kunc gözleri önünden uzaklastıktan sonra tiz davranmıslard;, yarım saat icinde 'plerini bitirerek geri dönmüşlerdi. Bir yığın nemli topraktan ibaret olan taze mezarın yanında kimi kırık, kimi düşük taşlarla Şerifeden başka kimse kalmamıştı. Telkin için en geriye kalan imam, onunla son istihzayı yaptı: Bana da izin bacı, dedi, artık gidiyorum. Sen dilediğin kadar bunda kal. Yalnız mezarı açmağa kalkma. Ölüler tekin olmaz, başına iş açarsın. Kalabahğm mezarhktan ayrıldığını sezmiyen Şerife bu sözleri de duymadı, başmı ıslak toprağa koyarak gözlerini kapadı, matemî bir istiğrak içinde kaldı. Onu ertesi gün yeni bir ölüyü gömmek için oraya gelenler cansız bulmuşlar ve çarçabuk gaslettirdikten sonra Hüseynin yanıbaşında kazılan bir mezara koymuşlardı. *** Kurbanını evinden uzaklaştıran Na kilci, kalabahğm görünmez olmasile be raber sokağa çıkmış, yanında tek bir uşak olduğu halde iç sokaklardan dola şarak Kocamustafapaşaya gitmişti. O nun orada da bir evi vardı, pek gizli tutmak istediği hovardalıklarmı orada yaşardı. Fakat bugün bu eve eğlenmek maksadile değil, buhranlar içinde bulu nan ruhunu dinlendirmek fikrile geliyordu. Kapının tokmağını eline alırken yüzünü uşağına çevirdi: Babam, dedi, sininden çıkıp da gelse benim burada olduğumu söylemi yeceksin. Kimsenin yüzünü görmek, sesini duymak istemem. Yoldaşları dahi ayırd etmeden yürüteceksin. Hasta ol duğumu söyleyip savacaksın. Buraya yatsıdan sonra gelip eksiğkn, gediğim var mı diye soracaksm. Haydi dön, tenbihime göre davran! Uşak boyun kırıp ayrılınca tokmağı çaldı, çabucak açılan kapıdan girdi, kendisini karşılıyan Nilüferin ellerini tuttu: Içim hasta, dedi, Nakilbendde kalsaydım mutlak çıldınrdım, buraya gel dim, senin dizine başımı koyup dinlen mek isterim. Bana bak, iyi bak, hekim gibi bak, ana gibi bak. Yoksa beni elden aldırırsın, ölüme kaptırırsın. O vakit se nin de işin yaman olur! Nilüfer, tek söz söylemeden onu yu karıya çıkardı. Pabuçlannı çekti, saltasım aldı, palasını duvara astı, terliklerini ve geceliğini giydirdi, çubuğunu verdi, bir köşeye uzatıp yatırdı. Sonra mutfağa indi, yemek hazırlamağa koyuldu. Bütün bu işleri yaparken Topçu Mustafayı düşünüyordu ve boğmak için Nakilcinin üstüne atılmaktan nefsini güçlükle alıkoyuyorduL. Yangın yerinde bir mantarcılık Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal ((Trak» vapuru Ilk posta hususî sefer mahiyetinde olacak Denizyolları idaresi İstanbul Mu danya hattmın Gemlik ve Armudludan da geçecek olan kısmına aid yeni yaz tarifesini hazırlamıştır. Trak vapurunun ilk seferini yapmasile beraber başlıyacak olan bu postalarla istanbul Mudanya yolu iki saat 35 dakikaya indirilmiş olacaktır. Bu ilk tecrübe mahiyetindeki sefer, ayın 22 sinde yapılacak ve vapur, aym 23 ünde halka mahsus seferlerine başlıyacaktır. Yeni tarife ile Mudanyadan Istanbula hergün saat 8,30 da ve Istanbuldan Mudanyaya da hergün saat 16,30 da birer vapur kalkacaktır. Cumartesi günleri de öğleden sonra saat 14 te İstanbuldan Mudanyaya ve Mudanyadan da Istanbula mütekabil postalar yapılacaktır. Pazar günleri sabah sekizi otuzda Mudanyaya bir vapur hareket edecek ve bu vapurla gidenler Bursayı gezdikten sonra ayni gün Mudanyadan saat 19 da kalkan vapurla 21,50 de îstanbula varacaklardır. Bu tenezzüh vapuru Istanbula dönüşünde Köprüden Adalar, Boğaz ve Anadolu vapur ve banliyö trenlerile iltisak edecektir. Pazar günleri îstanbula Mudanya ve Gemlikten bir vapur kalkacak ve 22,30 da Mudanyaya döndüğü zaman Bursada vasıtalarla karşılasacaktır. Abideler jürisinin verdiği kararlar Kiiçük İtilâf konferansı üyük Harbden sonra ilk defa teşekkül eden siyasî zümre Yugoslavya, Romanya ve Çekoslovakyanın dahil olduklan Küçük itilâf tır. Asıl gayesi Avusturya İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı dağıldığı zaman nüfusu yirmi milyondan dokuz milyona ve arazisi 325,411 kilometreden 93,010 kilometreye inen ve halis Macar unsu rundan üç milyonu millî hududlan ha ricinde kalan yeni Macaristanın mevcud vaziyeti tadil maksadile herhangi teşebbüste bulunmasına mâni olmaktı. ikinci derecede gayesi silâhtan tecrid edilen Macaristanı mevcud vaziyeti kuvvetle bozabilecek bir şekle kendi kararile gelmesine meydan vermemekti. Avrupa nm Büyük Harbden sonraki siyasî vazi yeti esaslı surette değisinciye kadar Kü cük İtilâf maksadını temin etmişti. Italyanın orta Avrupada faal bir rol oynadığı ve Macaristanla dostluğunu kuvvetlendirdiği zaman Küçük itilâf dahi hem umumî siyasî vaziyete muvaffakiyetle uymuş, hem de Macaristana karşı politika» sını mahirane bir surette idare etmiştir. Bu işlerde önayak olan ve SUÂVJ m * hafazada büyük hizmet eden Yugoslavya olmuştur. Yugoslavya Italya ile umumî bir anlaşma yaptıktan sonra Macaristanla da arası iyileşmişti. Romanya dahi tedricen ayni yolu tutmuştu. Yalnız Çekoslovakya ile Macaristanın arası eskisi gibi açık kalmıştır. 65 yaşında bir adamın 34 lirasını çaldılar Evvelki akşam saat yedi buçuk sula rında Saraçhanebaşı ile Unkapanı arasındaki yangın yerinde garib bir mantarcılık vak'ası olmuştur. Diyarbakırlı Aslan admda 65 lik bir ihtiyar satın aldığı bir yatak çarşafı ve yorganla yangın yerinden geçerken arkasından birisi gelerek Aslanı kolundan tutmuş ve: Paramı düşürdüm veya çaldırdım.. Senden şüpheleniyorum. Uzerini anya cağım, demiştir. Saf ihtiyar cevaben: Ara.... Ben seni tanımıyorum bile, nereden paranı çalacağım. Demiş, ken disine aid olan ve içinde 34 lira bulunan ufak bir kâğıd paketini de göstererek: Bak bakalım, bu benim param.. Kendi paralarını tabiî tanırsm. Demiştir. Diğer şahıs bu paranın kendisine aid olmadığını söyliyerek ufak pakeü saf ihtiyara iade etmiş ve uzaklaşmıştır. Biraz sonra Unkapanında öteberi al mak ihtiyacını hisseden Aslan, elini cebine atınca 34 lirasımn yerinde yeller estiğini hayretle görmüş ve derhal polise müracaat etmiştir. Pohsçe yapılan tahkikat sonunda sabıkalı Vehbi isminde birisinden kuvvetle şüphe edilmiş ve Vehbi yakalanarak adliyeye getirilmiştir. Dün Sultanahmed birinci sulhcezada yapılan sorguda Vehbi: Benim hiçbir şeyden haberim yok.. Sabıkalı olduğum için polisler beni ya kaladılar. Üç adım önünü görecek vaziyette olmıyan ihtiyar da poliste benimle yangm yerinde konuşan adam budur, dedi.. Filvaki beş altı sabıkam var.. Fakat kat'iy yen bu işi ben yapmadım. Demiştir. Reis Reşid, Aslanın parasının Vehbi tarafından alındığı hususunda kâfi delil bulunmadığından Vehbiyi ikametgâha rapten serbest bırakmıştır. Uç heykeltraşın eserleri kabul edildi Abideler jürisi evvelki gün Güzel San'atlar Akademisinde toplanmış ve geç vakte kadar tetkikat ve müzakeratta bulunmuştur. Jüriye İstanbul meb'usu Salâh Cim coz riyaset etmiştir. İçtimaa Ankaradan gelen Yüksek Tedrisat Umum Müdürü Cevad Dursunoğju da iştirak eylemiştir. Akademi Direktörü Bürhan Toprak ve Akademi bölüm şeflerile muallim Mahir Tomruk ve Celâl Esadın aza olarak iştirak eylediği jüride Nafıa Vekâletini mühendis Hilmi Baykal temsil eylemiştir. Haber ahndığma göre jüri ruznamesi bu defa fazla mahmul bulunuyordu. Yurdun muhtelif köşelerinden vâki taleblerin tetkiki jüriyi geç vakte kadar meşgul etmiştir. Kırıkkale abidesi için heykeltraş Nusretin, Bolu abidesi için de heykeltraş Nejadla Ratibin maketleri kabul edil miştir. Aynca Çarşamba ve Nazilli abidelerinin heykeltraş Hadi ile Zühtüye yaptırılması kararlaşhrılmıştır. Heykeltraşlann serdettikleri haklı sebebler üzerine Giresun ve Trabzon abideleri müsabaka müddeti birer ay uzatılmıştır. Avusturyanın Almanyaya ilhakile orKabul edilen eserler arasında Giresun ta Avrupada ikinci defa siyasî vaziyet Cumhuriyet meydanına aid kitabe de değiştikten sonra Küçük itilâf devletleri Ameliyatı icab ettiren bir hastalıkla vardır. gene sulhu sarsınhdan kurtaracak bir suGülhane hastanesinde yatbğım müddetrette ve ahvalin icabma uygun şekilde çe, gerek Sertabib Süreyya Hidayet, geADUYEDE hareket etmişlerdir. Gene bu işte Yugosrek operatör Mim Kemal, gerekse başatspanya vapuruna konulan lavyanın müdebbirane politikası digerle* sistanı doktor Recai ile asistanı doktor Cerine rehber olmuştur. mal ve hastane heyeti tarafından tedavim haciz Küçük itilâf, Italyanm imparatorluğuiçin gösterilen hazakat ve dikkate sami Bir müddettenberi asliye ikinci ticarel mî surette minnettanm. Yalnız beni sür mahkemesüıde devam etmekte olan nu ve Avusturyanın Almanya ile birleşatle şifaya kavuşturduklan için değil, hu Kapopino Magcllanes vapuru davası mesini münferiden tanımışlardır. Maca ristan dahi her iki değişiklikte mevcud susî müesseselerimizde bile eşine pek na dün nihayetlenmiştir. vaziyeti kendi başına bozmak teşebbü dir tesadüf edilecek ince bir ihtimamla, Heyeti hâkime, ehli vukuf raporu üraodern ve mükemmel bir hastanenin çef zerindeki tetkiklerini bitirmiş ve neti sünde bulunmamıştır. Yugoslavyanın ve katli havası içinde birçok vatan çocukla cede yapılan haczin doğru olduğuna ve Romanyanın politikalanna karşı mem nuniyetini izhar etmiştir. rına da sıhhatlerini kazandırdıkları için, haczin devamma karar vermiştir. Gülhaneye teşekkür MÜTEFERRIK Maliye Vekili şehrimize geldi Maliye Vekili Fuad Ağralı dün sabahki Ankara ekspresile şehrimize gelmiştir. Burada hususî işleri için iki gün kaldıktan sonra Ankaraya dönecektir. millî ve sahsî mülâhazalarla kendilerine alenen tebrik ve teşekkürlerimi sunuyo rum. Şampanya hırsızı mahkum oldu T C î< Beyoğlunda îsviçre kulübünün ar Cumhuriyet gazetesi Yazı İşleri diyesine anahtar tıydürmak suretile on .'rt, Müdur muavini beş, yirmi şişe kadar şampanya çalan Ahmed fhsan sabıkalı Nikolâ, dün aalij'e döniüncü c»$EHIR ISLİZRİ zada bir sene 9 ay hapse mahkum ol muştur. Iplik tevziatı için... tktısad Vekâleti Başmüşaviri Von der Porten'in riyaseti altındaki heyet, yünlü kumaş sanayiine verilecek 650,000 kilo ipliğin tevziatı şekli üzerinde tetkiklerde bulunmaktadır. Bebek Istinye yolu ECNEBÎ MEHAFtLDE Âmerikan elçîsinin eşi geldi Mezunen memleketine gitmiş olan Amerikan elçisi M. Mak Mürrey on beş güne kadar Ankaraya dönecektir. El Benderli Selim Paşa, Padişahın gön çinin refikası Bayan Mak Mürrey dün derdiği Hasekiden hemen yola çıkmak sabahki ekspresle şehrimize muvasalat emrini alınca, kardeşi Halil Beyden baş etmiştir. kasına bu sırrı açmadı, tatar kıyafetine girerek atlandı, tozu dumana katarak, iki Bir yelkenli battı, 6 tayfa menzili bir ederek İstanbula doğru uç boğuldu mağa koyuldu, Silistre ile payitaht ara Şileden bildirildiğine göre, Karabu smdaki 844 kilometrelik mesafeyi üç run mıntakasmm on beş mil açıklarm günde aştı, Davudpasa sarayma ulaştı ve da, Kurfallı köyünden kaptan Bekire kendisile bile gelen Haseki Ahmed A aid odun yüklü 24 tonluk bir yelkenli ğayı saraya yollayıp orada bulunduğu batmış, 8 tayfasmdan 6 sı boğulmuş, ikinu Padişaha bildirdi. si kurtarılmıstır. Kazanm hakikî sebebi Sultan Mahmud bu haberi büyük bir henüz öğrenilememiştir. heyecanla karsıladı, silâhtarhğa geçirdiği sabık Berberbaşıyı Selim Paşayı alıp Zavallı ihtiyar getirmek üzere Bahariyye köşküne gönBakırköy kazasınm Mahmudbey köderdi, başka bir adamı da Babıaliye gön yünden Osmanın oğlu sekiz yaşında dererek Galib Paşadan mührünü aldırttı Mümin sokakta oynamakta iken attığı ve mahud gömleği öpüp koklıyarak ira bir taş, tesadüfen oradan geçen ayni desine cilâ verdikten sonra kayıkla Be kövde sakin 95 yaşında Hamzanm başışiktaşa geçti, Çinili köşkte cesur vezirini na isabet etmiş, zavallı ihtiyar dispansere götürülerek yarası sarılmıssa da beklemeğe koyuldu. bir müddet sonra zayi ittiği fazla kan Onlarm yüz yüze gelmeleri gerçekten sebebile ölmüştür. temasaya değer bir sahne idi. Selim Pasa, rüyasmda bile göremediği sadrıazamSilivride bir cinayet lığa nasıl bir sebeble getirildiğini anla Silivri kazasmın Gelevi köy halkmdan mak merakile halecan içindeydi. Padi köy korucusu Fahreddini çiftliğinde çaşah, tahtlar devirmeğe alıskın ocağı de lıştırdığı Arnavud Süleyman tabanca virebilecek yegâne adam diye kendine taile öldürmüştür. Cinayetin sebebi he nıtılan Benderli vezirin bu işi omzuna a nüz anlasılmamıstır. Alâkadar memurlıp alamıyacağını öğrenmek kaygusile he lar tahkikat yapmaktadırlar. yecan geçiriyordu. O sebeble Hünkârın halühatır sorması, vezirin şükranlar sun Safranboluya giden ması gibi merasim pek kısa sürdü, hemen meb'uslar mevzua gecildi. Sözü tabiatile Padisah Safranbolu (Hususî) Bursa saylavı açmıştı ve şöyle bir sualle mevzua temas Bayan Sekibe, Sıvas saylavı Bayan Saetmişti: biha. Edirne saylavı doktor Bayan Fat Sana mührü şerifimi niçin verdiği ma Memikle Manisa saylavı Kâzım Nami bilivor musun? mi Duru, Ankaradan şehrimize gelmiş Kulluğumu sınamak, mubarek uğ lerdir. runda nasıl can vereceğimi görmek için Kâzım Nami Duru, Halkevinde tKuvolsa gerek padişahım. vet birliktedir> mevzuu üzerinde ve Salt bu kadar değil. Senden bü Kırşehir felâketzedelerine yardım lü vük, çok büyük bir hizmet bekliyorum zumu hakkmda bir konferans vermiştir. Saylavlarımız, kasabanm şayani temapasa. Hizmeti gösterin padişahım. Canla şa mahsllerini, Karabük sahasını ve doktor Fatma Memiğin köyü bulunan basla onu basarmağa çalısırım. Akviran köyünü ziyaret ederek Anka Bu hizmet mühimdir, tehlikelidir. raya dönmüşlerdir. (Arkası var) Kazan nasıl devrildi ?.. Bebek Istinye asfalt yolunun inşası münakasaya konulmuştur. Bu ayın yirmi beşinde ihalesi yapılacak ve haziran iptidasında da inşaata başlanacaktır. Güzergâha tesadüf eden ve istimlâki lâzım gelen yerlerin istimlâki için hazırlıklar yapılmaktadır. Bu arada Emirgândaki Muvakkithane ile etrafındaki dükkânlar istimlâk edilerek burada güzel bir meydan vücude getirilecek ve Emirgân camii tamamile ortaya çıkanlacaktır. Bir hırsîz mahkum oldu Bakırköy civarındaki muhtelif köy lerden birçok hırsızlıklar yapmaktan suçlu sabıkalı Kel Hasanm muhakemesi dün asliye dördüncü cezada nihayet lenmiştir. Şahidlerin ifadeleri ve muhtelif delâille Hasanın suçlan sabit görülmüş ve neticede iki sene on bir ay hapse mahkum olmuştur. Hasanm çaldığı bazı eşyaları satın almaktan suçlu Şükrü de üç gün hapse mahkum edilmiştir. Macaristan mevcud hududların değiştirilmesi yolunda gene bir teşebbüste bulunmamıştır. Macaristan Hariciye Nazırı son beyanatmda Küçük Itilâfla hakikî bir anlaşma yapmak taraftarı olduğunu ve bunun tahakkuk eylemesi için yegâne etıger Macaf ekalliyetleri vaziyetinin iyileştirilmesi olduğunu beyan eylemiştü Maahaza Çekoslovakyadaki Südet Al manlan muhtariyet davasmı ileri sürdükleri zaman bu memleketteki bir milyona yakm Macar ekalliyeti dahi ayni talebde bulunmuştu. Bu münasebetle Macaris « tanda Çekoslovakyaya karşı bazı tezahürler yapılmıştı. Küçük İtilâfm mutad konferansı böyle ahval ve şerait içinde toplanmıştır. Konferans Prag'da in'ikad edecekti. Almanya ile Çekoslovakya arası iyi olmadıgi bir zamanda konferansm daha sakin bir yerde ve Romanyanın sayfiye mahalli Sinaya'da toplanması muvafık görülmüştür. Konferans bu defa da sulha hizmet edecek mühim kararlara varmıştır. Gene Yugoslavyanın delâletile Macaristanla anlaşmak ve hatta iş birliği yapmak kararı verilmiştir. Ingiltere ile İtalya arasında Romada imzalanan muahede bir sulh aleti olarak karşılanmıştır. Avusturyanın Almanyaya iltihakile tahaddüs eden Tuna havzasmın sularına aid idare ve teknik işlerin ve iktısadî meselelerin dostane bir surette tanzim ve tesviyesi kararlaştınlmıştır. Bu kararlar mucibince yakında Küçük İtilâfla Macaristan arasında müzakereler başlıyacaktır. Yugoslavya Başvekili M. Stoyadinoviç bu müzakereler hakkmda şimdiden samimî surette nikbin olduğunu beyan etmiştir. Hulâsa Küçük itilâf konferansı bu zümrenin hikmeti vücudü olan meseleler ve umumî vaziyet hakkında salâhı takviye edecek kararlara gelmiştir. Itfaiye imtihanları başladı İtfaiye okulunun imtihanlanna başlanmıştır. 28 mayısa kadar devam edecek olan imtihanlara okulda bulunan on âmirle 26 nefer girmektedir. DENIZ tSLERÎ Vapur idareleri yeni postalar tertib etti Nakil vasıtalan, şirket ve idareleri havaların güzelleşmesi ve bir taraftan da hıdırellezin ilk pazarı olması müna sebetile bugün için yeni postalar tertib etmişler ve fazla tehacüme karşı ted birler almışlardır. Halic vapurlan işletmesi, bugün Kâğıdhaneye vapur seferleri yapacaktır. Bu postalar mevsimin devamı müdde tince her pazar tekrar edılecektir. Şirketi Hayriye ile Üsküdar tram vayları idaresi, geçen hafta halkın büyük bir rağbet gösterdiği müşterek kombine biletler dolayısile vapur ve tramvayların sıklaştırılması için müş terek tedbirler almışlardır. Geçen hafta Adalara da çok rağbet gösterilmiş ve vapurlar kâfi gelmemişti. Bu hafta Adalara daha fazla posta yapılacaktır. GÜMRÜKLERDE Motosikletler alındı İstanbul gümrüklerinin muhtelif şubeleri birbirinden çok uzak mesafelerde olduğundan muhaberatta sürati te min için motosikletler alınmıştır. Pencereden düşen çocuk öldü Tophanede ahçılık yapan Asafm 6 yaşlarmdaki kızı Kâmran, evin üçüncü katındaki pencere önünde oynarken muvazenesini kaybederek sokağa düşmüş ve ağır surette yaralanmıştı. Zavallı yavru, kaldırıldığı Şişli Etfal hastanesinde ölmüştür. Cesedi muaye ne eden Adliye tabibi Enver Karan defnine ruhsat vermiştir. Maharrem Feyzi TOGAY Yunan talebelerinin Edirneyi ziyaretleri Maskeli haydudlar İzmir (Hususî) Yüzleri mendille maskelenmiş üç silâhlı şahıs, gece vakti Kuşadasının Selçuk nahiyesi dağlarında oturan Yusuf oğlu Süleymanın ça dırını basarak tehdid ve tazyikle beş yüz lirasını alıp kaçmışlar ve giderken: Sakm kimseye söyleme, yoksa seni öldürürüz. Diyerek bir de tehdid savurmuşlar dır. Süleyman buna rağmen keyfiyeti zabıtaya haber vermiş ve kısa bir müddet sonra, haydudlar yakalanmıştır. Cumhuriyet Abone şeraiti Atina Üniversıtesı talebelerinden 100 kişilik bir grubun profesörlerüe beraber Edirneyi ziyaret ettiklerini yazmıştık. Yukarıki resim, Yunanh misaürlerimizi Atatürk abidesine çeleni koyarken göstermektedir. Nüshası S kuruştur | Türkiyo Haric | icin icin Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı ayiık 750 > 1450 » Üc avlık 400 > 800 > Bir ayhk 150 » Yoktur