CUMHURÎYET 3 Mayıs 1938 /POI? Avrupa şampiyonasında güreşçilerimizin talihi Yazan: A. FETGERİ AŞENİ Bu bakımdan güreşlerin tahliline girmezden evvel Avrupa şampiyonalarında iyi netice alabilmenin Olimpiyad rtriisa bakalanndan daha çok güç olduğunu izah etmeyi faydalı bulurum. Çünkü, Olimpiyadlarda güreşe en az 25 millet iştirak ettiği ve milletlerin hepsi de güreş sporunda birinci safta bulunmadıkları için kur'alarda nisbeten zayıf rakiblerle karşılaşmak ihtimali daha çoktur. Halbuki Avrupa şampiyonalanna, güreş sporunda kalbur üstünde kalan milIetler veya bu dereceye çıkmağa azmetmiş olan uluslar iştirak ettiklerinden daha ilk hamlede en çetin rakiblerle karşılaş mak ihtimali daima pek fazladır. Bu cihet gözönünde tutuiacak olursa güreşçilerimizin, tam formlarını bulmadan evvel müsabakalara girmiş olmalanna rağmen alınan neticelerden muğber olmamak lâzımdır. Bu müsabakalarda güreşçilerimizin Almanya, Letonya, Danimarka, Polonya gibi kuvvetli birer güreş memleket ve milletine mensub rakıblerini yenmiş lerdir. tün rakibler karşısında kalanlar ekseriya acemi görünürler ve bazan da büsbütün acemileşirler. Bu da ekseriya güreş bil memezlikten değıl, sadece Rutin eksiklığinden ileri gelir. Bundan ötürüdür ki, biz, sporcularımızın kuvvetli yabancı takımlarla mümkün olduğu kadar sık ve çok temasını istedik ve isteriz. Yusuf Aslanın ilk rakibi olan Eston yah Valli, 1926, 1927 seneleri Avrupa, 1928 Olimpiyad şampiyonlukları ile 1930, 1931 Avrupa ikincüiklerini kazanmış bir güre*ş kurdudur. Ikinci rakibi İs veçli Anderson da bu şampiyonada üçüncü olmuştur. Şu halde buna da bilmem talihli denebilir mi?... Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Çingeneler arasında Kralın diktatörlüğü muhalefet uyandırdı Ceki'nin annesi Ceki Kogan'ın, küçüklüğündenberi kazanıp biriktir diği milyonları anasının derceb et tiğini ve oğlunu filusü. ahmere muh tac bıraktığını, başta sinema meraklıları, hepimiz oku duk. Ceki gasıb anasını davaya ka rar vermişse de, akılda olmıyan bir güçlükle karşılaşmıştır. Amerika ka nunlan mucibince, davacmın arzu hali üzerine, mahkemenin çıkardığı ilk celb, dava edilen tarafa şahsan tebliğ edilmedikçe. davaya başlana mazmış. Yani, mübaşir, dava edileni ne vapıp yapıp, bulmağa, celbi mutlaka eline tutuşturup imzasmı almağa mec burmuş; ve illâ davaya başlamak yok! Buna, Amerikan garabeti deyip ge çebiliriz amma, Ceki Kogan'ın açtığı dava dolayısile. celbi tebliğe memur mübaşirle Ceki'nin annesi arasında cereyan eden eğlenceli mücadele, anlatılmağa değer bir şey. Ceki'nin annesi. kanunun bu «püf» tarafını bilen kulağı deliklerdenmiş. Oğlunun, mahkemeye başvurduğunu haber alınca, ikinci kocasile birlikte içinde yaşadığı köşke kapanmış. Mübaşir celbi getirdiği zaman. tabiî, kapı duvar! Eve zorla girmeğe de imkân yok. Mübaşir, tam sekiz gün, bir âşıkı şeyda gibi, köşkün etrafmda dolaşıp dur duktan sonra, nihayet hileye müracaate karar vermiş. Eline bir dürbin almış, evin karşısındaki ağaclardan birine tırmanmış. Dürbinini Madam Kogan'ın penceresine çevirmiş: Madam içeride. Hâkimin, eve cebren dühul için bir emir vermesine bu müşahede kanunen kâfi olduğu için, mübaşir, yanma üç de çilingir alıp köşkün kapısını zorlamış, celbi zorla tebliğ etmiş, muhakemeye de başlanmış. Amerikada mahkeme mübaşirliği, sinema artistliği gibi bir şey. Sabır lâzım, cambazlık lâzım, hokkabazlık lâzım... KANSI2LIK benizsizlik En ıpuntah ipetibba tarafından tertip edilmiştir. Nörasteni, zaflyet ve Chloroae S I R O P D E S C H I E N S , PARIS Mersinli Ahmedden bu müsabakada biz zaten bir şey beklemiyorduk. Çünkü o, şunun bunun sözlerine kapılarak İs tanbuldan adeta kaçar gibi ayrılmış, hakkmda bir hayli şayialar çıkarılmış, uzun müddet takımdan, hocasından uzak kalmış, idmansız, fazla yağlanarak kilosu hayli artmış, çetin ve ciddî savaşlar yapabilecek kabıliyetini kaybetmiş bir durumda idi. Buna rağmen, müsabakalar neti*** Müsabakalarda güreşçilerimizin aldık cesinde Avrupa ikinciliğini kazanmış olan Ian neticelere göre takımda güreşçileri rakibi Estonyah Ozolens'in karşısında mizin derecelerini şöyle sıralamak doğru tam 20 dakika savaşarak maçı sayı hesabile kaybetmiş olması çok dikkate değer olur. bir vak'adır. Birinci Çoban Mehmed İkinci maçında Mersinli Ahmedin Ikinci Küçük Hüseyin minderden kaçtığı hakkındaki haber ve Üçüncü Saim Arıkan şayialar, herhalde kilosunu kontrol Dördüncü Yusuf Aslan edemiyerek tartıda ağır gelmesi yüzünden Beşinci Mersinli Ahmed nizamen mindere çıkmak hakkını kaybetAltıncı Yaşar Erkan Bu şampiyonada talih, K. Hüseyin miş olmasından galat olsa gerektir. YokErkmene nekadar somurUnuşsa Çobana sa Mersinli öyle kolay kolay minderi terketmez. da o kadar güler yüz göstermiştir. K. Hüseynin ilk rakibi neticede Av Yaşar için birşey yazmağa lüzum görrupa ikincisi, üçüncü rakibi de Avrupa müyorum. Bu dünya şampiyonu, çalışmaşampiyonu olmuşlardır. ıkinci rakibi olan manın, kendine iyi bakmamanın cezasını Letonyalı güreşçi ise Hüseyne 7 dakika acı acı çekmiş olduğundan bu, ona kâfi da tuşla yenilmiştir. Yani, büyük aslardan derstir. gayrisi Hüseyne pek de çetin gelmiyecek Yalnız Büyük Mustafanın, kolunda gibidir. çıkan bir çıban yüzünden maçlara iştirak Çobanın ilk ve ikinci güreşlerinde ko edememiş olması çok keder ve üzüntüye laylıkla mağlub ettiği Danimarka ve Al değer. Onun, Isveçli Kadier ile paylaşımanya şampiyonları neticede derece ala lacak bir kuzusu vardı ve bunun için de mamışlardır. Çobanı tuşla yenen üçüncü tam uygun bir meydan hazırdı... Ne deve dördüncü rakibleri ise neticede, Hü nebilir, talihi böyle imiş, sıkı çalışıp ikinci seyni yenenler gibi, Avrupa şampiyonu fırsata hazırlansın. ve ikincisi, Çoban da Avrupa üçüncüsü Her §eye rağmen Çobanın himmet ve olmuşlardır. gayretıle takımımızın, 14 millet arasında, Eğer kur'a, talih Küçük Hüseyne de Norveç ile beraber altıncı olduğunu hesabiraz gülüp bu çetin rakiblerini finalde ba katmak gerektir. *** karşısına çıkarmış olaydı muhakkak HüTakımın idaresi hususundaki havadisseyin de iyi bir derece alacaktı. Nitekim Avrupa şampiyonu olan Finlandiyah lerin tahlilini mufassal ve muhtelif ağız Perttunen ile Hüseyin tam 19 dakika lardan çıkacak izahatm gelmesine bırakmuvaffakiyetle boğuştuğu halde son da mayı daha uygun buluyo!uz. kikada aldanmıştır. A. Fetgeri Aşeni Ve eğer kur'a, talih Çobana da somurtarak son rakiblerini ilk devrelerde kar şısma çıkarmış olsaydı belki Çoban da hiçbir derece alamayıp tasfiyeye uğrıyabilirdi. Saim Arıkana gelince: Uzun tecrübelerİ€ öğrenilmiş ve anlaşılmış bir hakikattir ki, beynelmilel büyük müsabakalarda Satm, 72 kilonün değil 66 kilonun eridir. Bunu bizimle beraber Saimin kendisi de iyi bilir. Buna rağmen Saimin bu siklette yan orta Polonya şampiyonunu mağlub edebilmesi güreşçimizin kuvvet ve teknik kıymeti için güzel bir ölçiidür. Tallinden gelen haberler, Polonyahyı acemi gibi gösteriyor, nitekim ayni haberler şimalliler karşısında bizimkilerini de acemi gösteriyordu. Bu böyledir ve daima da böyle olacaktır. Kuvvetli, üs Havaî izdivaçlar Tokyo Olimpiyadlarmda bisiklet Beynelmilel bisiklet birliği, yaptığı bir toplantıda 1940 yılı Tokyo Olimpiyad larında bisiklet için üçü pist üzerinde, biri de yolda olmak üzere dört çeşid müsabaka yapılmasını istemeğe karar vermiştir. Amatörlere para veriyorlarmış Fransız amatörlüğünü kontrol eden merkez komisyonu amatör oyunculanna para verdiği sabit olan birinci kümenin en kuvvetli takımına malik Olempik dö Marsey kulübünü 50 bin frank nakdî cezaya çarpmıştır. Mesele işine nihayet verilen bir kulüb kâtibinin alınan paraların makbuz fotoğraflarıtnı ibraz etmesile meydana çıkmıştır. Bir İngiliz gazetecisi, Amsterdam Londra arasında işliyen tayyarelerdeki kamarot kızlarm çok kolaylıkla koca bulduklarını işitmiş ve bu kızlardan birisile mülâkat yaprruş. Haber doğruymuş. Gazetecile görüşen kamarot kız, kendi hesabına, altı ay zarfında tam doksan talibi çıktığını söylemiş. Tayyare şirketinin yaptığı bir istatistik, kamarot kızların, vazifeleri başında vasatî olarak altı aydan fazla kalmadıklarını, mutlaka evlenerek işi bıraktıklarım gösteriyormuş. Amsterdam Londra tayyareleri, iki şehir arasındaki mesafeyi iki saatte alır. Yolcuların hemen hepsi, zihinleri daima yorgun iş adamlarıdır. Seyahatin devam ettiği iki saatlik boş zaman zarfında dimağlarınm muvakkat gevşekliği, hayatm çalışmaktan ibaret olmadı ğını onlara galiba hatırlatıyor ve izdivacı, ancak tayyarede düşünebijiyor lar. Maamafih, havalarda yaşıyan bu Havva kızlarmın kısmeti bu kadar bol olmasında başka sebebler de var. Er kekler, mütemadiyen havada dolaşan kamarot kızların, korkak, yani sinirli olmadıklarım görünce. evvelâ kan koca dırıltısının bertaraf edilmiş sayıla cağını düşünüyorlar. Sonra, bu kamarotlar, vazifeleri icabı, fevkalâde na zik, mültefit ve müteaddid lisanlara aşinadır. Mes'ud bir yuva kurmanın şartlanndan olan bu meziyetler, Amsterdam Londra tayyaresine tek başına binenleri çift indiriyor. Biraz havaî bir evleniş amma!... Tayyare şirketi, işleri başında altı avdan fazla oturamıvan bu kamarot arkaya doğru yatırmış, gözlerini de tavana dikmişti: Kocaya varıyoruml. Ne dersin?. Dadı kalfa başmı salladı: Hayırdır inşallah, dediğim pek bosuna değilmiş!. Dün gece, yatıncıya kadar kocaya varmak aklında bile yoktu. Demek ki rüyanda gördun!. Aman dadı!.. Uyku sersemliğin den sen de hiç lâf anlamıyorsun!. Ben rüya gördüm, demiyorum sana!.. Düşündüm, taşındım: Kocaya varmıya karar verdim, işte bu!.. Varacağın kocayı da dün gece uykunun arasında mı buldun?. Sen istediğin kadar alay et!. Peki amma, kime vanyorsun?. Buldun mu bari onu da?. Canım, koca bulması kolay!. Kolay olur mu hiç?. Ha, diyince koca nerede?. Ben kocaya varmay: aklıma koy dum ya, işin başı orada... Her kız kocaya varmak ister... Amma her istenildiği zaman koca bulun maz ki... Bunu söylerken, dadı kalfa kendini tutamadı; içini çekti. Koca bulamıyan zavallılardan bir tanesi de kendisi idi. Bu eksiklik gene gözünün önüne gelmif gibi Çingeneler Kralı Matezas Kviok'un. 1937 martındaVarşova hastanelerinden birinde vefatı üzerine. temmuz ayında, Varşova büyük stadyomunda bir içtima yapan on beş bin Çingenenin Birinci Janüz adile tahta çıkan yeni krala biat ettik Çingeneler Kralı leri malumdur. Birinci Janus Yeni kral, Varşova operasından âriyet olarak verilen Kral Lir kaftanını ve tacmı giydikten sonra Boris Godu nov'un tahtına oturmuş ve merasimden sonra matbuata hitaben bir nutuk irad ederek, Çingene milletinin itimadı ve Çingenelerin zaptürapt altına alınmış bir millet haline gelmesi için plân hazırladığını söylemişti. Aradan bir sene kadar zaman ancak geçtiği halde bugün. Çingene Kralının tahtı sallanmağa başlamıştır. Kral Bi rinci Janüz'ün tebaasmdan on bin kişi, kendisine hitaben bir ültimatom kale me almışlar, tuttuğu diktatörlük siya setinden derhal vazgeçmesini tavsiye etmişlerdir. Ağız ve dişlerlnizi Asi tebaa, tahta çıktığı zamandanberi devam eden bu rejimin hemen bıra kılarak, şimdiye kadar tatbik edilege len an'anevî rejime avdet edilmediği takdirde, bütün Çingene milletinin kendisine itaate nihayet vereceğini krala ihtar etmiştir. ile temizlerseniz vücudünüzü Maamafih, Lehistanda, kısmen krala birçok hastalıklara karşı taraftar kısmen bitaraf yirmi sekiz bin Çingene daha mevcud olduğundan, Bikorumuş olursunuz! rinci Janüz'ün, bu ültimatoma bir pleAğız, mikroplara karşı daima açık bisitle mukabele edeceği tahmin olu olan bir kapıdır. En büyük hastalık nuvor. mikropları bu kapıdan girer, ağzın içinde yerleşir ve çoğalarak vücude Ekipimizin zaferi yayılır. Çürük, bakımsız bir tek dişin [Baftarafi 1 tnci sahifedei üstünde milyonlarca mikrop barınabiŞeref direğine şanlı sancağımız çekil leceğine göre tehlikenin büyüklüğü di. Mızıka îstiklâl marşını çalarken Sin kolaylıkla anlaşılabüir. yor Mussolini kendi adını taşıyan altm Bu açık kapıya: kupayı bizzat ekipimize verdi ve süvarilerimizi hararetle tebrik etti. Ekipimizin zaferi müsabakalan seyreden binlerle halk tarafından fevkalâde alkışlandı. KEL OGLAN I En tehlikeli noktada en emin N B T i ö EÇ Devlerin ve devrimlerin destanı anı 37 sayfa 10 kuruş. Remzi Kitabevl istanbul Sultanahmed beşinci sulh hukuk hâkimliğinden: 1 Ölümünden ötürü terekesine mahkememizce el konularak tasfiyesi devam etmekte olan Evkaf hukuk müşaviri Murada aid Küçükayasofyada yeni İshakpaşa mahallesinde eski Mehmedpaşa yeni Suterazisi sokağında 579 numaralı ve dükkânı müştemil evin ikinci açık arttırması 20/5/938 cuma günü saat 14 ten 16 ya kadar Divanyolundaki mahkememiz binasında icra kılmacaktır. 2 İstiyenler ilân tari hinden itibaren daha ziyade tafsilâtı 936/100 numaralı tereke dosyasmdan memuru marifetile alabilirler. 3 Mezkur evin muhammen kıymeti 2100 liradır. Satış günü T 7.5 nisbetinde pey akçesini hâmilen müracaat elzemdir. 4 Bu satışa dair ilân mukaddema Cumhuriyet gazetesinin 24/12/937 tarihli nüshasile neşredilmişti. İkinci açık arttırma bayrama musadif olduğu anlaşıl mış olduğundan işbu ilân yeniden ve ikinci defa bu suretle icra kılmmaktadır. Birinci arttırmada en yüksek teklifte bulunanın taahhüd hakkı bakidir. 5 Müterakim vergiler ve rüsum te rekeye, °c 2,5 tellâliye, ihale pulları ve tapu masrafları ve 20 senelik taviz bedeli müşteriye aiddir. Mevcud şartna me ahkâmı birinci ilân tarihindeki gibi baki ve muteberdir. Taliblerin bu hal ile müracaatleri lüzumu ilân olunur. RADYOUN Her kitabhanede bulunması lâzım gelen bir seri M. Turhan Tanın eserleri: Kuruş 100 Timurlenk 100 Kadın Avcısı 100 Akından Akına 150 Hurrem Sultan 150 Viyana Dönüşü 75 Çem Sultan 25 Tarihte Türkler için söylenen sözler 75 Tarihî Musahabeler CUMHURİYET Süvarilerinjzin Romada kazandıklan bu zaferin kıymeti çok büyüktür. Çünkü, bizimkilerden sonra derece alan Alman, İrlanda, îtalyan ekipleri, Avrupa atlı mâni müsabakalarının meşhur kahramanlandır. Bu ekiplerin atları son derece kıymetlidir. Aralannda 3040 bin liralık atlar vardır. Binicileri de, hayvanlan gibi OKmpiyadlarda ve sair müsabakalarda bir çok birincılıkler kazanmış güzide süvarilerdir. Dünyanın en iyi süvarileri karşısında ikinci defa bir birincilik kazanmış olan kahraman süvarilerimizi can ve gönülden tebrik ederiz. gibi mikrop öldürücü hassası % 100 olan bir nöbetçi dikmelisiniz. RADYOLIN mikropları öldürmekle beraber dişleri beyazlatır, diş etlerini sağlamlaştırır, ağız kokusunu keser. RADYOUN Kadıköy Kuşdili caddesi 31 ağustos sokağında 26 numaralı ev 4 oda, bahçe, kuyu ve hertürlü konforu ve nezareti fevkalâdesi vardır. 1200 liraya acele satılıktır. Satılık hane Türkiye Hayvanlan Koruma Cemiyetinden: Hayvanlan Koruma Cemiyeti azalarımn dileği üzerine ve saym Bay Valinin em,ri ile Belediye tarafından sokaklarda toplanan sahibsiz kediler müessesemiz hastanesine gönderilerek insanî bir surette itlâf edilmektedir. HOLLANDADAN GELEN Prens Pol ve M. Stoyadinoviç yakında Sofyaya gidecekler Sofya 1 (Hususî) Gazeteler, İngiliz matbuatından naklen pek yakında Yugoslavya Hükurnet Naibi Prens Pol ve karısı Prenses Olga'nm Başvekil Stoyadinoviç ve karısile birlikte res men Sofyayı ziyaret edeceklerini yazmaktadırlar. Misafirlerin kabulü için burada hararetli hazırlıklara başlan mıştır. kızlar için boşuna bir hayli masrafa girdiğini görüyormuş ve bundan şikâ yetçi imiş. Hakkı var. Evlenme idare hanelerini solda sıfır bıraktığına göre, kamarot kızlara maaş vereceğine, on lardan ücret alsa yeridir. ÇiÇEK SOVANLARI Meşhur J. B. VAN DER SCHOOT Müessesesi Bu sovanlardan doğacak renk ve zarafet, sürprizleri, sizi bütün mevsim. neş'elendirip, eylendirecektir. . İ z a h a t Cinsleri Bütün renklerden, büyük kolleksiyon Glaieuls » » Karışık, Katmerli Begonias Anemones » » » » Dahlias Dekoratif ve enfes 11 çeşid katmerli İris germanica 10 » etiketli Lilium 11 » » Montbretias » 10 » Renoncules Katmerli ve çok çeşidli Tanesi Kuruş 10 20 10 25 10 30 5 5 MEVLUT BAYSAL BAHÇE MİMARI 4 üncü Vakıf han. 4 üncü kat. No. 18 23426. KISA TELGRAF Mimbaysal İSTANBUL Tefrika: No. 1 Kalk dadı kalk!.. Gözlerini aç, bir parça!.. Bak, sana neler anlatacağım!... Perihan, sabahleyin erkenden, dadısının yatak odasma girmiş, hiç durmadan, kadıncağızı sarsıyordu. Dadı kalfa, gözlerini açtı. Karşısında genc kızı yarı çıplak, saçları darmadağın, arkasındaki geceliğin bir omuzu yarı belme kadar düşük görünce şaşırdı: Ne var, ne oluyoruz?. Diye gözlerini uvuşturdu. Bu ne uykusu büyje?.. Kalksana artık!.. Kaç oldu saat?. Sekize geliyor!. Sen böyle saat sekizde uyanır mısın?. Ne oldu, gene ne var?. Bir yerin mi ağrıyor?.. Uykun mu kaçtı yoksa?.. Ne bir yerim ağrıyor, ne de uykum Nakleden: Kemal Ragıp kaçtı. Hergünkünden daha iyiyim. Sana öyle bir müjdem var ki!.. Bak, ne ka dar sevineceksin!.. Hayırdır inşallah!. Söyle, baka lım. Rüya gördüm, demiyorum sana... Müjde vereceğim, müjde!.. Ne müjdesi?. Genc kız, biraz önce, onu uyandırmak için tartaklarken üstünden yorganı da çekmiş, yatağın bir köşesine atmıştı. Dadı kalfa, kendi kendinden utanmış gibi, yorganı düzeltti. Sonra da karyolamn bir köşesine büzüldü, oturdu: tatlı bir sabah uykusuna mal olan bu müjde ne imiş, onu beklemeğe başladı. Perihan yatağın bir uruna ilişti. Çıplak bacaklannı üstüste attı. İki elini de dizlerine sardı. Ayaklarının ucunda asılı duran tüylü terliklerini sallarken başmı içi sızladı. Sonra bir yandan da bunu hud bilse de, bilmiyormuş gibî görünür sekiz on kişi vardı. Hepsi de ondan hiç düşünmezdi. Yalnız şunu görüyordu: karlar, hepsi de onu severlerdi. Çok iyi belli etmemek için uzun uzun esnedi. Ne tatlı uyuyordum!.. Allah aş Para ile herşey alınabijiyor, herşey yapı yürekliydi; eli çok açıktı. labiliyor; paray; görür görmez bütün inkına, beni bunun için mi uyandırdın?. Hiçbir gün misafiri eksik olmazdı. sanlar, her ne olsa hepsine boyun eğiyor Konudan komşudan sekiz on kişi, öğle Diye söylendı. lar, hepsine katlanıyorlar... Paranın işte akşam yemeklerinde onu yalnız bırakmazPerihan, birdenbire somurtmuştu: İyi, vallahi!.. Sen de beni dinle böyle büyü gibi, tılısım gibi bir kuv lar; gündüzleri bir başka yerde toplan * mezsen derdimi anlatacak kimi bulayım, veti vardı; bu kadarını pek iyi öğrenmişti. mak için sözleşmemişlerse, saat dortten, bilmem ki... Annem yok, babam yok... Kendisi de mademki zeııgindi; demek ki beşfen sonra mutlaka gene burada çay Olsa olsa, beni bir sen düşünürsün, diye bütün bu herşeyi yapan, her şeyi yıkan içmek için buluşurlardı. O zaman, bu sekoştum, sana geldim. Artık sen de beni kuvvet onun elinde sayılırdı. Kendini bilkiz on kişi, yirmiye, otuza çıkardı. îçlerindiği gündenberi, parasını verdikten sonra baştan savacak olduktan sonra... den birkaçı akşam yemeğine de kalır, Dadı kalfa, kızıl bir alev gibi, genc her istediğini yapıyor, ne beğenirse onu sonra gene toplanırlar, on ikiye, bire kakızın başından fışkıran kısa, kıvırcık saç alıyordu. Buna böylece inanmış, hep böydar oturub eğlenirlerdi. Bütün bunlardan larını okşadı, düzeltti; parmaklarınm u le alışmıştı. başka iki üç günde bir büyük toplantılar cile taraya taraya yatırdı. Hep bunun Babası öldüğü zaman on altı yaşmda olur, sevdiği arkadaşlanndan pek çoğu için, hep Perihanın kimsesizliğini düşün idi. Pek küçükken bir İngiliz mürebbiyesi düğü için, yıllardanberi, onun bütün şı vardı. Nedense onunla yı'dızı pek banş nun doğduğu, evlendiği günler, gene hep marıklığma, bütün hırçınlığına göz yum madı. Ondan sonra da bir Amerikah bul Perihanın evinde kutlulanır; hele bay maya alışmıştı. dular. Bu kadın pek gencdi. Sanki Ame ramlarda, şenliklerde, kendisinin yıldö * Annesi, onu doğururken ölmüştü. Ba rikalılar için ağızdan ağza duyulan, yarı nümüne düşen günlerde evin içi büsbütün bası, zaten yaşlı bir adamdı. Bir tanecik gerçek, yarı yalan ne varsa hepsini ken birbirine geçerdi. Onun için genc kız, kızını pek şımarık büyüttü. Zengin, hem dinde toplamıştı. Perihan da hep ondan hemen her gün uyanır uyanmaz, bir gü de çok zengindi. Günün birinde o da öl örnek almış; yaradılışı, böyle çılgınlıkla rültüdür kopardı. Odadan odaya dola dü. Nesi var, nesi yok, hepsi kızma kal ra pek uygun olduğu için o kadınla pek şır, hizmetçilere iş buyurur, o gün yapıdı. Onun için, para diyince Parihan da, iyi bağdaşmıştı. Giyinişi, yaşayışı, şıma lacak yemekleri ahçı ile konuşur, arada herkesten pek başka türlü düşünürdü. nk Amerikan kızlarına pek benzerdi; ken bir dadısı ile de şakalaşırdı. Onun üstünPara, nasıl kazanılır, onu kazanmak için, dini onlara benzetmek pek hoşuna gi de biraz olsun sözü geçen ancak bu kapaylaşmak için insanlar birbirlerile nasıl derdi. dıncağızdı. Doğuşur, bunları ya hiç bilmiyordu; yaEvin içinde ahçı, hizmetçi, uşak, şoför, var)