6 CUMHURİYET 27 Nisan 1938 BEYRUT El Cezire muhafızına nasıl tecavüz edildi? bir istiklâle sahib olursak o zaman bu gibi vukuatın önüne geçmek mümkün olur!> Bu işleri hakikaten müstemlekecile rin tertib ettiklerine buralarda vâkıf olmıyan hiç kimse yoktur. Fakat, hiç kimse bunu açıktan açığa söylemeğe cesaret edemediği gibi, Suriye hükumeti de, bilâkis, işi saklamıya çalışıyor. Hatta Dahiliye Nazırmm gazetecilere ver diği beyanat bile bilâhare neşirden menedilmiş, onun sözlerini yalnız bir Beyrut gazetesi neşretmiştir. Suriyeyi parçalamakta ve bilhassa Cezirede yerleşmekte ısrar eden Fransız müstemlekecileri, o havalide bulu nan bütün katoliklere hâkim olmuş bulunuyorlar. Bunlan son dereceye ka dar şımartmış oldukları gibi gene o mmtakanın Kürdlerinden birçoğunu ve bütün Ermenilerini ellerine almışlardır. Bu defaki Hasce hâdisesinin bütün unsurları kâmilen katoliktir. İçlerinde biraz Kürd ve biraz da Ermeni vardır. İsyanm merkezi kilise olduğu muhakkaktır. Şam hükumeti mürettiblere karşı gayet şiddetli tedbirler alacağım ifade ediyorsa da bu niyetlerini tahakkuk ettirebileceğine inandığı yoktur. Fransızlar, sevgili katoliklerini Şam hükume tinin milliyetçi tedibine teslim etme mek için her şeyi yapacaklardır. Komiserlik Delegesi Kont Ostrorog'un bizzat Hasçe'ye gitmek üzere bulunduğu Şamdan haber verilmektedir. Lâik Fransamn bu katoliklik siya seti bütün Suriyede ve bütün müslü man Lübnanda herkesi bıktırıp usan dırmıştır. Son günlerde Şam gazeteleri Lâzi kıyyede Alevilerin katolikleştirilmesi için sarfedilen mesai aleyhinde neşri yatta bulunuyorlar. Müstemîekeciler, Cezirede olduğu gibi Lâzikiyyede de böyle bir «ayırma> politikası takib et mektedirler. Orada mühim miktarda katolik bulunmadığı için ötedenberi Alevileri Şamdan ayırmıya çalışırlar. Fakat, Şam gazetelerinin neşriyatma ba kıhrsa rühban teşkilâtı vasıtasile dö külen paralar ve sarfedilen emeklerle birçok yerlerde cahil Alevilerin kato likliğe kazanılmasına uğraşılmakta ve bunlarm dinlerini değiştirmek kabil olmadığı zaman bile hiç olmazsa katoliklere «dostî olarak bağlanması temin edilmekte imiş. MEKTUBLARI: Yeni vapurlarımız Grekoromen dünya güreş şampiyonası İstanbul Bursa yolu, üç saate indirilecek Almanyada Krupp tezgâhlannda in şa olunan ilk vapurumuz olan Tırak va purunun mayısm on beşinci pazar günü limanımıza geleceği anlaşılmıştır. İlk vapurumuz o gün merasimle karşılanacak, ve sancak çekme merasimi yapılacaktır. Tırakın Mudanya hattına tahsıs edıl mesi kat i olarak takarrür etmiştir. Yeni vapur, bu seferi normal bir seyirle iki buçuk saatte yapacaktır. Bu suretle İs tanbul Bursa yolu üç saale inmiş ola caktır. Vapur ayni günde gidiş ve dönüş seferleri yapacağı için Bursaya sabah gidip akşam dönmek kabil olacaktır. Almanyada inşa olunan ikinci vapu rumuz Sus da Bandırma hattına tahsıs olunacaktjr. Sus Bandırmaya üç buçuk saatte gidecektir. Yeni vapur geldikten sonra Baadırma postalan gündüz yapılacaktır. Sus temmuz sonuna doğru limanımıza gelmiş olacaktır. Üçüncü Etrüsk vapurumuz ise ağustos nihayetine doğru limanımıza gelecek ve Mersin' hattına tahsis olunacaktır. Yeni vapurlarırr.ızın gelmesınden sonra Denızyollannda sefer müddetleri çok kısala cağı gibi, Denizyollarının Devlet Demiryollarile ahengi bakımından da seyrüsefer tarifeleri esaslı şekilde değişecektir. Bunun icin Denizbankla Devlet Demiryollan idaresi arasmda temaslara başlanacaktır. ^ Bu mesele Suriye Hükumet Meclisine hazırlanmış İlk iki günde takımımızm umumî bir isyan mahiyetini göstermiştir aldığı neticeler Beyrut, 23 nisan aramak lâzımdır. Ne zaman muahedesiz Evvelki mektubumda bahsettiğim El Cezire muhafızı meselesi, ilk gelen haberlerde gösterildiğinden daha çok mühim bir hâdise olarak tezahür etmek tedir. İş, sade muhafızın geriye döndürül mesi ve tahkir edilmesi gibi bir mak sadla değil, belki bütün Suriye hüku metinin bu vilâyetten sürülüp çıkarıl ması gayesile hazırlanmış ve umumî bir isyan mahiyetini göstermiştir. Halk, Hasce yolunda Muhafızı tevkife çalışırken, ötede bizzat kasabada da hükumet dairesini isgale teşebbüs etmiş bulunuyordu. Hükumet dairesi, polis karakol ları hücuma uğramış. bir takım memurlar hükumet konağından dışarı atılmış, hatta birkaç memurun evi yağma ve bizzat bu memurlar asiler tarafmdan tevkif dahi edilmişlerdir. Ayni hareket, Kamışhda da zuhur etmiş. fakat, orada ilerilemeden bastırılmıştır. Hasce'deki hâdise büyümüş olsaydı, Suriye hükumeti büyük bir müşkül karşısında kalacaktı. Bereket versin ki Muhafızı takib eden üç jandarmanm ve bir zabitin gösterdiği gayret saye sinde Vali, halkm elinden kurtanlmış ve ondan sonra da kasabadaki jandar mamn yardımile isyan basürılmıştır. Fakat, Valinin otomobili. taş ve sopa larla hücum eden asiler tarafmdan harab bir hale getirilmiş ve bizzat Vali ile kansı ve çocuğu büyük bir tehlike ge çirmişlerdir. Son gelen haberlere göre, o arbede esnasmda ölenlerin miktarı beşi, yaralananlarm sayısı da otuzu geçmiştir. Yaralılarm bir kısmı ağır bir halde hastanede yatmaktadırlar. Bunlardan bazılannın daha ölecekleri zannediliyor. Hâdise, Şamda ve Beyrutta büyük bir heyecan uyandırdı. Şam hükumeti ga yet şiddetli tedbirler aldı. Dahiliye Nazırı Sadullah Cabiri, gazetecileri kabul ederek: « Eğer böyle bir hâdise, her hangi bir başka medenî memlekette cereyan etmiş olsaydı, orada hükumet bütün Hasce'yi yerle beraber tıraş ederdi. ölenlerin sayısı, maalesef, beştir; bunun çok fazla olmasım temenni ederdim!» Demiştir. Gene son gelen tafsilâta göre, halk, Muhafızın otomobiline hücum ederken: Hani bizim İlyas Merşomuz? Onu niçin birlikte bize getirmedin? Diye bağırmışlardır. İlyas Merşo, Tevfik Bey Şamiyye'yi kaçıranlarm elebaşısı idi. Suriye hükumeti, Fransızlarla pek uzun münakaşadan sonra, muhakeme edilmek üzere, bunu arkadaş larile birlikte bir hayli zaman evvel Şama getirmeğe muvaffak olmuş. fakat henüz muhakemelerine başlıyamamış tır. İşte. asiler bu İlyas Merşo'yu iste mekte imişler. Bu defaki isyamn mürettibi olmak üzere Hascenin Habbi ismindeki Başpapazmdan bahsediliyor. Hatta bir aralık bunun bir Fransız tayyaresine binerek Beyruta veya Lübnanm başka bir tarafma kaçtığından bahsedildi. Ancak Şam hükumeti bu kaçma riva yetini tekzib etmektedir. Şam gazeteleri bu hâdise etrafmda şiddetli tefsirler yapmaktan çekiniyor îar. Yoksa, bu hâdisenin de müstemîe keciler tarafmdan tertib edildiğini söylemekte ittifak edecekler ve çok ağır yazılar yazacaklardır. Ancak buralarda müstemîekeciler aleyhine yazı yazıla maz; derhal gazete kapanır ve yazanlar <halkı isyana teşvik» cürmile itham edilirler. Bundan dolayı gazeteler, yalnız ima ile iktifa ediyorlar. Meselâ, bir tanesi diyor ki: <Hâdisenin sebebini istiklâlsiz mua Hedede ve yahut muahedeli istiklâlde Ask ve macera romant : 56 Tallin 21 (Sureti mahsusada giden arkadaşımızdan) Türk millî güreş ta kımı bu sabah Estonyanın merkezi olan Tallin'e vardı. îstasyonda Güreş Federasyonu reisile umumî kâtibi Türk takı mmı karşıladılar. Sporcularımız Bristöl otelinde hazırlanan daireye yerleştiler. Güreşlere iştirak edecek milletlerden henüz hiçbiri gelmemiştir. Bir iki gün içinde bütün takımlar burada toplanmış bulu nacaklardır. Güreş takımı beş gün süren yol esnasmda yalnız Varşovada bir an trenman yapabildi. Yarı ağırda en büyük ümidimiz olan Büyük Mustafanm elinde kan çtbanı çıktığından ağlebi ihtimal müsabakalara gi remiyecektir. (Nitekim de giremediğini telgrafla haber verdiler.) Mersinli Ahmed de henüz 84.5 kilodur. 79 kiloya inmesi için büyük perhiz yap tığı gıbi burada da hamama devam ede rek sıkletıni indırmeğe çalışmaktadır. Estonya Federasyonu müsabakaların mükemmel bir surette cereyan etmesi için büyük hazırlıklar yapmıştır. Yirmi üç nisanda güreş kongresi yapılacak, müsabakalar yirmi dört nisanda başlıyacaktır. Lç gün devam edecek olan müsaba kalar sabahtan, başlayıp akşama kadar sürecektir. Buranın gazeteleri Yaşar, Mersinli Ahmed ve Büyük Mustafadan büyük bir alâka ile bahsediyorlar. Fakat en fazla dikkati celbeden Çoban Mehmeddir. Herkes «Çoban, Çoban» diyip duruyor. Çobanın büvük şöhreti burada herkesin ağzındadır. İnşallah Çoban da bizi mahcub etmiyecektir. Çek hükumeti Haylaynın tekliflerini reddediyor IBaştarafı 1 inci sahıfede} de ehemmiyetii bir mevzu teşkil edeceği haber verilmektedir. Zira, 1 İngiltere ile Fransa, Çekoslovakyanın mülkî tamamiyetinin zâminidirler. 2 M. Haynlayn'ın metalibi ile Çekoslovakyanm haricî siyaseti arasmda sıkı bir münasebet vardır. Salâhiyettar mehafil, M. Haynlayn'ın programının kabule şayan olmadığını beyan etmektedir. Zira bu program Çekoslovakya devletinin hatta mevcudiyetini bile tehlikeye ilka edecektir. Ayni mehafil, Paris ve Londra tarafmdan Prag !ıükumetine yapılmış olan itidal vesayasmm arifesinde M. Haynlayn'ın göstermiş olduğu radikalizmden dolayı hayrete düşmüşlerdir. Siyasî müşahidler, Südetlerin metalibi ile Macaristanda Çekler alleyhinde ya pılmış olan nümayişler arasmda bir mü nasebet görmektedirler. Dün Macaris tanda 50,000 kişi «Trianon muahedesini ve Sovyet Rusya ile mevcud olan rnisakı sebebile Avrupa sulhu için tehlikeli olan Prag hükumetinın siyasetini» prtesto et mek maksadile bir nümayiş yapmışlardır. Siyasî müşahidler, Südetlerin kongresile Budapeşte nümayişlerinın Fransa tarafından ihdas edilmiş olan siyasî Fransız sistemi aleyhine müteveccih müşterek bir manevra olduğunu beyan etmektedir. ler. Umumiyetle zannolunduğuna göre İngiltere ile Fransa pek yakında Çekoslovakyaya dokunabilecek bütün hâdiseler hakkında kat'î bir müşterek hattı hareket tesbit edeceklerdir. Avusturya aleyhinde yapılmış olan neş * riyatı hatırlatan neşriyata bij'amıştır. Gazeteler, M. Haynlayn'ın programı hakkmdaki mütalealarına aşağıciaki başlıklar kabilinden muazzam başiiVJar koymuşlardır: «Prag'a son bir ihtar» «Artık hiçbir tesviye sureti mümkün değildir.» Siyasî mehafilde hâkim olan mütalea, Çekoslovakyanın şimdiki kanunu esasisinin Avrupa suihu için bir tehlike olduğu merkezindedir. Maamafih siyasî müşahidler Alman * yanın ecnebi memleketlerdeki faaliyeti « nin «oek ziyade elâstikî» olduğunu ve Prag'a karşı zecrî tedbirler ittihazma kalkışmanın çok büyük bir muhatara teşkil etmesi halinde Berlinin Çekoslovakyadaki Alman ekalliyeti hakkında muvak * katen bir anlaşma yapmağa muvafakat edeceği mütaleasındadırlar. Müşahidler, M. Göbbels'in geçenlerde Nürenberg'de söylemiş olduğu nutkun bir fıkrasını ha « tırlatmaktadırlar. Mumaileyh, bu fıkra •* sında şöyle demişti: «Siyaset, yalnız sevkulceyşî bir ilim değil, ayni zamanda tabiyevî bir ilimdir ve Almanya harekete geçmek için muvafık anı yani asgarî muhatara arzeden saati intihab etmelidir.» Ecnebi mehafil, Almanyanm Çekos « lovakyaya karşı hattı hareketini henüz tesbit ermemiş olduğu mütaleasındadır. Bu mehafil, Almanyanm Almanyaya komşu olan memleketlerdeki Alman e i kalliyetlerine aid olan nazi akidesmde bazı tadılât yapabileceğini tahmin ermektedirler. Südet Almanları messlesi Zehirli gaz kursları Şimdiye kadar müteaddid kazalarda toplanmakta olan ve halka zehirli gaz lerden korunma çarelerini öğreten kursların adedi her kazada altıyı, yediyi bulmuştur. Kurslar, teşrinievvelde tekrar tedrisata başlamak üzere mayıstan itibaren faalivetlerini tatil edeceklerdir. Almanya: 1 Portekiz: 1 Önümüzdeki hafta İtalyanın Milâno şehrinde dünya kupası tasfiye maçı ola rak İsviçre ile karşılaşacak olan Portekiz millî futbol takımı pazar günü Frank furtta Alman millî takımile bir maç yapmıştır. Almanlar asıl turnuvada Portekiz İsviçre maçının gahbile oynıyacaklanndan, bu iki takımla hususî mahıyette olmak üzere bırer defa karşılaşıp müstakbel rakibleri hakkında bir fikir edinmek istiyorlardı. İsvicre Almanya maçı berabere bitmişti. Portekiz Almanya maçı da 11 beraberelikle neticelenmiştir. Dünya kupası tasfiye müsabakalannın birincisinde Sofyada 11 berabere kalan Çek ve Bulgar millî futbol takımları pazar günü Prag şehrinde ikinci müsabakalannı yapmışlardır. Neticede Bulgarlar 60 mağlub olmuşlardır. Bu suretle Çekler asıl turnuvada Fransamn Havr şehrinde Holandaya karşı oynamak hakkını elde etmişlerdir. Çekoslovak gazetelerinde Prag 26 (A.A.) Bütün gazeteler, müttefikan, Südetlerin kongreshin arkasında Almanyanm elini görmektedir. Sağ cenahın organı olan Pondelni gazetesi, M. Haynlayn'ın nutkunu takbih etmekte vc ezcümle şöyle demektedır: «Bu nutuk, M. Haynlayn'ın şimdiye kadar söylemiş olduğu nutukların en küstahçasıdır. Bütün Çekler ve büKin Slo vaklar, siyasî akideleri ne olursa olsun, «asla» diyeceklerdir.» Merkezin naşiri efkân olan Mordani Noviny, yazıyOr: «M. Haynlayn'ın taleblerini Çekoslovak milletinin kabul etmesine irrkân yoktur. Südet Almanları liderinin nutkunda herhangi bir müzakere icrasına esas olacak makul bir teklife tesadüf ejnedik.» Gazetelerin en şiddetli tenkiJIeri M. Haynlayn'ın nutkunun Çekoslovakyanm haricî siyasetinin yeniden gözden geçiril mesini taleb eden kısmına tevcih edilmiştir. Siyasî müşahidlerin ekserisi, 1 Südet Almanlarla meskun ara zinin hududlarının tahdidi keyfiyetinin kabulü gayrikabil olduğu, 2 M. Haynlayn'ın Südetler fırkasınm bir razi teşekkülü olarak tinınması talebinin gayrikabil olduğu mütaleasındadırlar. Zira, böyle bir hal, Çekoslovakyanın bir kısmının kayıd ve şartsız olarak Hitlerizm tâbi kılmak teşebbüsüne yol açmak olur. Siyasî mehafil, M. Haynlayn'm me talibine Almanya tarafmdan muzaheret edilip edilmemekte olduğunu sı;a!e şayan görmektedirler. Bu mehafil diyor ki: Şayed böyle ise Südet Almanlar meselesi, beynelmilel bir mahiyet ik'isab etmiş olur. Çekoslovakyadaki lngiliz sefiri Londraya gidiyor Londra 26 Prag'daki îngiliz sefirinin Südet Almanların metalibi yüzünden tahaddüs etmiş olan vaziyet hak kında şifahî bir rapor vermek üzere yakında Londraya gelmesi beklenilmekte * dir. Diplomasi mehafili Büyük Britanyanın M. Haynlayn'ın bütün metalibinin Çekoslovakya tarafmdan kabul edilmesine muarız olduğunu, fakat Prag hüku * metine azamî fedakârlıklarda bulunmağı tavsiye etmiş bulunduğunu beyan et * mektedir. (a.a.) İlk iki günlük güreşlerin neticesi İlk iki günkü güreşler neticesinde ta kımımızın ferd itibarile vaziyetini şöylece hulâsa edebiliriz: 56 kiloda Küçük Hüseyin İsveçliye tuşla mağlub, Letonyalıya tuşla galib gelmek suretile 3 fena puvanı vardır. 61 kiloda Yaşar, Letonyalıya tuşla mağlub, ikinci günkü güreşte de minderi terketmek suretile 5 fena puvanı doldur muş vaziyette tasfiyeye tâbi tutulmuştur. 66 kiloda Yusuf Aslan Estonyah ile İsveçliye tuşla mağlub olmuş ve tasfiyeye uğramıştır. 72 kiloda Saim Polonyalıya tuşla galib, Estonyalıya tuşla mağlub olarak 3 fena puvan almış vaziyettedir. 79 kiloda Mersinli Ahmed Letonyalıya sayı hesabile mağlub olduktan sonra ikinci güreşte de minderi terkederek tasfiyeye tâbi tutulmuştur. 87 kiloda Büyük Mustafa çıban çıkararak güreşlere iştirak edemediğinden bu sıklette temsil edilemedik. Çekoslovakya: 6 • Bulgaristan: 0 Cezalandırılan hakemler Dünkü Ulus refikimizde «Cezalandı* rılan hakemler> başlığı altmda T. S. K. Ankara mıntakası başkanlığının şöyle bir tebliğini okuduk: «İdare ettikleri futbol müsabakala • rında müesses usul ve nizamlara mu * halif hareket eyledikleri görülen futbol hakemlerinden İbrahim ve hakem namzedlerinden Asıma Ankara kulübleri « nin resmî ve hususî müsabakalanndS bir daha hakemlik vazifesl verilmeme* sinin kararlaştırıldığı tebliğ olunur.> Ankaradaki Güneş Harbiye maçı • nin hemen akabinde verilen bu ceza, Ankara mıntakasmın müdahale edilm&« si lâzım gelen hallerde kat'iyyen gev* şek davranmadığım göstermektedir. İsı tanbul mıntakasmın da şimdiye kadau birçok maçlarmda tarafgirlikleri, ida resizlikleri veya bilgisizlikleri gün gibî meydana çıkanlar için Ankarada yapıldığı gibi icab eden mukabil tedbirleri almasmı temenni ederiz. GÜMRÜKLERDE Bazı maddelerin gümrük resimleri indirilecek Öğrendiğimize göre, hükumet, memleketimize ithal olunan bir takım maddelerin gümrük resimlerini indirmek imkânları üzerinde tetkikler yapmaktadır. Bazı maddelerin gümrük resimlerinde yapılacak tenzilâtla ithalinin tahdi dine imkân olmıyan, memleketin sanayileşmesi, muhtelif sahalarda terakkisi için haricden getirilmesi muhakkak lüzumlu bulunan maddelerin ithali de kolavlaşmış olacaktır. İktısad Vekâletinin ele almış olduğu maddelerin başında motörlü vasıtaların gümrük resmi zikrediliyor. Otomobil ve memlekete lüzumu olan sair motörlü vasıtaların gümrük resimlerinde esaslı tenzilât yapılması derpiş olunmaktadır. Kezalik telsiz alıcı (radyo) makinelerinin gümrük resimlerinde de tenzilât yapılması, bu arada ele alınmış mevzular arasmda bulunmaktadır. Önümüzdeki haziranda bu hususta mühim kararlar verilmiş olacağı ümid edilivor. Bursa bisiklet yarışları Bursa (Hususî) Bisiklet müsaba kalannın beşincısi pazar günü Gemlik yolunda yapılmıştır. 75 kilometrelik bu müsabakada bir kaza olmuş; Acar İd man yurdundan Faruğun bisikleti 16 ncı kilometrede kınlarak feci bir surette yere düşmüştür. Faruk harika kabilinden olarak bu büyük kazayı hafif atlatmışhr. Yüzünden ve dizinden yaralanan Faruk, otomobille Bursa hastanesine getirilmiş ve ayakta tedavi edilmiştir. Müsabakayı 2 saat 32 dakikada Acar İdmandan Bekir birincilikle bitirmiştir. İkinci Acardan Kemal, üçüncülüğü Hüsameddin kazanmışlardır. Çoban gene galib Tallin 26 Türkiye ağır siklet şampiyonu Çoban ikinci karşılaşmasını Al man şampiyonu Ehre ile yapmış ve bu rakibini de 13 dakika 38 saniyede ku caklayıp yere çarptıktan sonra tuşla yenmiştir. (a.a.) Galatasaray kulübünden: Tallin 26 Uçüncü turda FinlândiBerlin 26 Havas Ajansı muhabî Kulübümüzün tertib etmiş olduğu vo rinden: yalı Perttunen Türk erkmeni küçük Hüseyni 19 dakikada tuşla yenmiştir. İki de Ieybol turnuvası evvelce yapılan fikstür Alman gazeteleri, Çekolovakyaya karfa mağlub olan erkmen tasfiyeye uğra mucibince 30.4.938 tarihinden itibaren şı tıpkı Hiller ve Şuşnig arasmda Bertesdevam edecektir. mıştır. Saim de tuşla mağlub oladu. gaden'de yapılan götüşmeler arifesinde bir kadının karşısında bu kıskanclığı duyar. Sen ondan daha güzelsin ve seni seviyorum! Teşekkür ederim amma, bu akşam, hislerimde aldanmış olmaktan korkuyorum. İçimde size aıd bulunmamanm, hiç bir zaman bana sahib olmamış bulunmanızın sevinci varken vereceğim cevab hiç bir kıymet ifade etmiyecektir. Öyle hissediyorum ki, bu akşam size vereceğim cevabdan dolayı yarın nadim olacağım. Peki, öyle olsun. Beklerim. Fakat, aynlmadan evvel şunu da söyliyeyim ki seni seviyorum ve aşkım senin sadece yüzünü görmekle iktifa edemiyecek! Baş döndürücü aşk sözlerine, sarhoş eden buselere ihtiyacım var. Lâkayd ta vırlar takınarak senb yanında yaşamak işkencesine aylardanberi tahammül ediyorum. Artık takatim kalmadı, Mukbile. Beni anlamam istiyorum. Seni seviyorum ve aşkıma senden muka bele bekliyorum. dığim bu hiddetin asıl manasında sen yanılmış olamazsm. Senin hakkında beslediğim hislerin, benim üzerimde yaptığın tesirin asıl mahiyetini kadınlık duygularm sana keşfettirmiştir. İnanmazsın Mukbi le, seni, görür görmez sevdim, diyebili rim. Daha ilk günlerde.. Yoo! ilk günlerde diyemezsiniz. O zaman bana tufeylî muamelesi ediyordunuz. Bu muamele fazla devam ermedi. Odamda bir albüm karıştırırken, çocuk luk arkadaşlarmdan birinin resmini gör düğün akşamdan itibaren sena zevcem nazarile balfmağa başlamıştım. Hayretle yüzüne baktım. O çocuğu pek az tanıyordunuz, dedim. Hiç mütecessis değilsin, Mukbile. Biraz merak etseydin, resmi bende de bulunan o çocukluk arkadaşın hakkında,, ihtiyar Abdudan biraz malumat edinmeğe çalışırdın. Tanır mı dersbiz? Abdu pek çok kimseyi tanır. Size bu çocuk hakkında malumat verdi miydi? Ben birşey sormadım... Fakat sen sorarsm diye tahmin etmiştim. Saimle küçük Hüseyin de yenildiler ÖLtİM Binbaşı mütekaidi Bay Hüseyin Avnl Gerli mustarib bulunduğu hastalıktan kurtulamıyarak rahmeti rahmana ka • « vuşmuştur. Cenazesi Beyoğlunda Toz koparandaki hanesinden kaldınlarak namazı öğleyin Beyazıd camiinde ba • « del'eda Edirnekapısındaki aile makberesine defnolunacaktır. Berlindeki hava Nakleden: Hamdi Varoğlu Hayır... Fakat, hakikaten beni bırakrp gitmeği hâlâ düşünüyor musun? Biraz evvel, beni kıskandığından bahsediyordun... Kıskanclık, hemen hemen aşkm delilidir. Vallahi, biraz ewe\ size ne dediğimî, hatta aylardanberi neler söylediğimi şimdi hatırlamıyorum. Bir iki dakikadanberi ancak yaşamağa başladım zannedi yorum. Bana sahib olmadığınızı söyliyerek beni hayata iade etmiş oldunuz. Simdi, kalbim ve vücudüm tamamile serbest; ve beğendiğim, intihab etriğim erkekle yaşamakta hür bulunuyorum. Şu dakikada ehemmiyet verdiğim yegâne nokta budur! Ah, Mukbile! Yalvarınm sana, o erkeğin ben olacağımı söyle! Yusuf Haddadın, belimi kavramak istiyen kollanndan sıynlarak, şiddetle mukabele ettim: Yoo! Onu söyliyemem. Bilmiyo rum! Bilemiyorum! Sonra, ıstırabmı görünce, daha yumuşak sesle devam ettim: Rica ederim, Yusuf Bey, beni fazla sıkıştırmayın. Size vereceğim ce vabdan korkuyonım. Aylardanberi size kocam nazarile bakmak istemiyorum... Önce, bana karşı bir yabancı idiniz; sonra, düşmanım oldunuz. Biraz evvel gözyaşlanmz kalbimi altüst etti. Fakat, koşup yanınıza gelişim belki de sırf merhamet eseriydi! Beni seviyor musunuz? Daha dün Kıskanclığma ne diyeceksin Muk yüzüme karşı nefretinizi haykınyordu bile? nuz. Sus, Mukbile. Senin lâkayd tavır O doğru. Fakat, her kadın kendinlann karşısında mecbur kalarak göster den güzel, kendinden fazla sevilen başka Aklıma gelmedi.., Şimdi nadim Yüzünde derin bir elem okunuyordu, oldum. Mademki hisleriniz üzerinde mü Ellerini tuttum: essir olan bu çocuk resmi imiş, bilseydim Rica ederim, Yusuf Bey, dedim sorardım. makul olunuz. Bu bahsi burada bıraka O tesiri yapan. resmin kendisî de lım. Bakın ortalık ağarıyor. Yorgunuz, ğil. Belki de, bir hahraya karşı duyduğunuz kalb bağlılığı, benim üzerimde sinirliyiz. Söyliyeceğüniz sözler divanece olacak. Biraz sonra gene bulaşacağız. müessir olmuştur. O çocuğu unutmamış olmaklığım Bu gecenin hâdiselerini, salim kafa ile düşünüp muhakeme etmiş oluruz ve somı? Evet. Annenizin, boynunuza astı ğukkanlıhkla konuşuruz ohnaz mı? Soğukkanhlıkla mı? Lâkaydî içinğı madalyon içindeki çocuk resmini ya de, öyle zalim sözlerin var ki! Aşk, sonınızdan hiç ayırmayışınız... Sizin, sev diklerinize nekadar bağlı kalabildiğinizi, ğukkanhlıkla telif edilebilir mi? Seni sebu madalyon, bana mütemadiyen hanrla viyorum Mukbile. Bunu, bugün de, yann da hesab etmeden ve düşünmeden tan bir vesile oldu. haykıracağım. Gülümsemekten kendimi alamadım. Kat'î bir tavır takmdım ve: Bu kadar hassas olduğunuzu bil miyordum, dedim. Ben, dedim, şayed günün birinde Ben de öyle. . sizi sevdiğimi söyliyecek clursam, emin oİkimiz de sustuk. Yusuf Haddad a lunuz ki bu, bütün hayatım müddetince yağa kalkmış, karş:mda duruyor, dikkat devam edecek olan bir söz olacaktır ve le bana bakıyordu. Nihayet: o zaman, hiçbir mülâhaza, size karşı besliyeceğim bu duygudan dclayı beni ne Demek ki, yarm bana bir cevab vereceksiniz... Düşünüp, beni sevmeniz damete sevketmiyecektir. mümkün olup olmadığma karar verecekYusuf Haddad, ellerimi üstüste birkaç siniz öyle mi? Ah, zavaüı ben! Verece defa öptükten sonra yammdan ayrıldu ğiniz cevabdan korkuyorum! (Arkast var)