26 Nisan 1938 CUMHURİYET lspanya harbi Franko ordusu Akdeniz kıyılarına nas I indi? lspanya harbi, beşeriyeti yükselten manevî kıymetlerin de çiğnendiği, medeniyete yaraşmaz hareketlerle doludur frç^f* iktısadî hareketler Kömür davamız Üç yıllık yeni maden programımı zın başmda yer alan kömür davamızın gerek yurd içi iktısadî hareket, gerekse haricî ticaretimiz bakımından nekadar önemli olduğu malumdur. Eti kömü ocaklarmda yılda 1.100,000 ton lave kömürü istihsal edilmiştir. Diğer ocakların da bununla muvazi olarak istihsalâtınm artırılmasını istihdaf eden programm esasınm hazırlanmış olduğunu Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün bülteninin son gelen nisan nüshasın daki rakamlarla görüyoruz. Bültende son bir senelik maden is tihsal vaziyetimiz arasında bulunan kömür istihsalât, istihlâk ve ihracımız hakkındaki istatistik bize gösteriyor k kömür istihsalâtımız seneden seneye artmıs bulunmaktadır. 1923 te. yani Cumhuriyetin ilk yılmda 597.499 ton olan Tüvenan istihsalâtı 937 senesinde 2.306.869 tona baliğ olmuştur. Gene buradaki yekundan öğreni yoruz ki havzada Cumhuriyet devrinde istihsal edilen kömür miktarı 23,610.046 tondur. 923 senesinde memleketimizdeki kö mür sarfivatı 518.880 tonken geçen sene 1,177.868 tona vükse^cıiştir. Bilhassa son bir sene icinde, yani 936 yılına nazaran. dahilî istihlâkte 200 000 tonluk bir vükselme olmuştur. Bu inkişaf vurdumuzun umumî iktısad ve yurd daşlarm refah seviyesinin yükselişi bakımmdan sevincli bir neticedir. Vakıâ, son vıllarda kömür ihracatı mızda küçük bir azalış görülmüştür. Fakat bunun bir taraftan haricî piya salann darahşı. diğer taraftan da is tihsalâtm kısmı azamınm süratle ge nislemekte olan dahilî piyasaya kapa tılmasmdan ileri geldiği muhakkaktır. Haricî ticaretimiz bakımından bir noksan olan şu vazivetin yeni üç yıllık programın tatbikile düzeleceğine şüphe etmemek lâzımdır. F. G. Büyük davalar PENCERESiNDEN Hakikî kıymetler emberlayn'ın kabineden çekilmeğe mecbur bıraktığı Eden'in dün ya siyaseti hakkındaki düşüncelerini bir münasebet getirerek parlamentoda takdirle anıp alkışladığını gazeteler yazdılar. İngiliz Başvekili, kendi sözlerine kıymet verdirmek için adeta Eden'in mülâhazalanna sığınıyor ve iki de bir: «Onun dediği gibi» ve «onun düşündüğü gibi» tarzında cümleler sıralı yordu. Bu biçimde söylenen nutuk, gene gazetelerden anlaşıhyor ki çok alkışlanmıştır. Fakat gazeteler o alkışlann hakikatte kime aid olduğunu nedense yazmıyorlar. Büyük Okyanusta Amerika havacılığı Yazan: HENRİ BOUCHE Amerikanın, Büyük Okyanusa karşı bir vaziyette bulunması dolayısile, Amerika tayyarecıliğinin halletmek zaruretinde bulunduğu mesele, yeryüzünde emsalsizdir. Amerika, bundan yüz on beş sene evvel, Monroe kongresinde deruhde ettiği vecibelerden ve cenubda Avustralya ve Yeni Zelanda ile, şimalde Japonya ile olan mübadelelerinin ehemmiyetinden dolayı, Amerika kıt'asının garbında, müdafaa sistemlerini, menfaatlerinin azametile mütenasib bir hale koymak mecburi yetini duymuştur. Son yarım as ırdaki bahrî faaliyetın sebebi. müstemleke a leyhtarı bir memleketin Asya paktlarına kadar toprak edınmesınin sebebi, ve hava vesaitinin, bizzat Büyük Okyanusun nisbetlerine uydurulması sebebi hep bu dur. Daha 1923 şubatında yapılan seri halinde hava bombardıman tecrübeleri, büyük zırhlıların lefevvukunu, hatta mevcudiyetlerinin zarurî olduğunu ortaya koymuş bulunuyordu. Amerika deniz tayyareciliğinin şefi ve banisi olup, bir kabili sevk balonu kazası neticesinde vefat eden Amiral Moffett, o tanhte şu fikri ileri sürmüştü: «Deniz tayyareciliğinde asıl mesele, donanmayı, deniz 1800 kilometre daha fazla mesafeye kadar taarruz hareketleri yapabilecek vesaitle teçhiz et mektir. Bunun için de deniz tayyareciliği, müteharrik deniz kuvvetlerinin ayrıl maz cüz'ü olmalıdır. Donanmanm hava taarruzlarına karşı müdafaa vesaitine gelince, bu vesait, donanma ile birlikte hareket edebilecek bir hava kuvveti şeklinde olursa, en fazla müessir olabilir.» Birleşik Amerikanın, müstakbel on beş yirmi senelik deniz tayyarecilik pro gramı, bu sarih sözlerde mündemicdi ve mükemmel surette tahakkuka da başla mıştı. 1925 haziranında, bizi Honolulu limanına getiren Japon gemisi Amerikan muharebe filolarının hayli yakınından geçtiği sırada, tayyarelerin, mancmıklara takılı ve yerli yerinde durduklarını gör müştük. O tarihte, Avrupada buna benzer birşey henüz mevcud değildi. Langley limanında, Amerikanın ilk tayyare nakIiye gemisini nhtımda görmüştük. Birkaç hafta sonra, San Diyegoda, bugün mü teveffa kumandan Rodgers, bize, Havay adalarile doğrudan doğruya temas etmek üzere içinde uçuş yapacağı ilk büyük deniz tayyaresini göstermişti. 12 nisanda Cati'ye doğru yapılan hücumda bir bombardıman Pariste çıkan L'illustration mecmuasıtnn Ispamjada bulunan harb muhabiri, Franko'culann Kaialonıjaıja girişlen hakkında $u yazıyı uazıııor: İspanya dahilî harbinde, en mukaddes sembollerin, beşeriyeti yükselten en bü yük manevî kıymetlerin bile, kinlerin en çirkinine değilse bile, en mutlak bir istihkara hedef teşkil ettiği muhakkaktır. Gerçi, ne zaman silâha müracaat mecburiyeti hasıl olsa, ve son söz topa verilse, gaye tahrib olur. Lâkin, boğazlaşmanın yalnız ziruhlara münhasır kalması ve ö liilere şamil olmaması lâzımdır. tki defa öldürmenin ne faydası var? Ve ölüleri cezalandırmak neye yarar? Işte, cephenin ilk hattındaki Hueska mezarlığını işgal eden anarşist milisler böyle yaptılar. Dört beyaz duvarla çevrili ve üzerine tek tük birkaç servinin gölgesi serpilen bu ölüler diyarında, kızıl efrad, ölülere nekadar hakaret kabilse yaptılar, en menfur hareketleri icra ettiler. Bu, bahtları çok kararsız adamlar, acaba ne düşündüler? Dinsizliklerini göstermek suretile, ruhî hürriyetlerini, düşünce, his ve imanm her türlü an'anevî şeklinden tecerrüd ettiklerini mi isbat etmek istediler? Mezarlara taarruz etmekle, cesedleri kabirlerinden çıkarmakla, ço cuk iskeletlerini sırtüstü otlara sermekle, siyasî, dinî bir medeniyeti, içtimaî bir nizamı, müesses bir vaziyeti ortadan kaldırdıklarına mi kanidirler? Malum değil. Fakat, buna mukabil, meçhul kalamıyan birşey var ki, o da, cehennemin kapılarını ardma kadar açtıklandır. Duvarlarını yıkıp içinden tabut lannı çıkardıklan dört lâhidden, hüku metçiler, bir bar yapmışlardr. Daha ötede, küçük bir kilise berber salonuna tahvil edilmiş, bir köşesine, karmakarışık bir halde, ölıi kemikleri yığ;lmıştır. Bir başka mezar, kabili iştial mayi maddeler deposu haline getirilmiştir. Diğer bir mezar taşını, bir milis askeri ikametgâh haline getirmiş, ölünün yerini diri almıştır. Ce nazeler gömülmeden evvel son duaların okunduğu küçük mezarlık kilisesini, A narşistler ahır yapmışlardı. Kabristan yollarından birinin dönemeç noktasında, başı kesilmiş bir ihtiyar kadın naşı yatı yordu. Daha uzakta, parçalanmış tabutlardan mürekkeb bir yığm, korkunc manzara arzediyordu. Bir köşede bir kabir parmaklığı üstüne yerleştirilmiş mezar kapağmdan mamul bir masa, bir saman yığını, taştan yapılmış bir ocak bakiyesi ve haşaratla dolu esvablaı görünüyordu. Mezarların üstündeki saliblere gelince, bunlarra hemen hepsinin üst kısmı parçalanmıştır. manzarası Hueska, taarruzundan ve Saragosa etrafındaki kızıl çemberin gevşemesindenberi, Franko'cuların en büyük hedefi, Akdeniz sahilinde bir noktanm zaptı ve Valensiya ile Barselon arasındaki rabıta nın kesilmesi idı. Bu hedef, askerî ve siyasî bakımdan büyük bir ehemmyet arzediyordu. Bu hedefe ulaşmak, Franko'cular için, düşmanlarının şah damarını kesmek demekti. İki kızıl kuvvetı birbi rinden ayırmış ve her ikisini de sırf kendi vesaitile mücadele mecburiyeti karşısm da bırakmış olacaklardı. Esasen, evet on on beş gün evvel, Franko'cular, birinci bir hamle ile Tortoza yakinıne gelmiş bulunuyorlardı. Fakat, kızılların mukavemeti, o noktada hayli kuvvefli olmuş ve Tortoza'ta ulaşılamamıştı. Başkumandanlık, bu hususta hiç ısrar etmeden, daha cenuba, Morellâ'nın ilerisine ve Akdeniz kıyısında küçük bir köy olan Vinaroz isti kametinde taarruza geçmeğe karar verdi. Işte, erkânıharbiyenm lutufkâr yardımı sayesinde yakında takib imkânını bulduğumuz harekât, 12 nisan salı günü baş layıp fasılasız devam eden bu harekâttır. Artistik ve mimarî güzelhklerile meş hur, bir dağ tepesinde kâin eski bir müstahkem şehir olan Morella, 4 nisanda, kızıllar tarafından tahliye edilmişti. Kızıllar telâş içinde firar ettiklerinden, şehri tahrib etmemişler, yalnız eli silâh tutacak yaşta altmış kadar erkekle birlikte 3000 tane döşek alıp götürmüşlerdi. Büyük erkânıharbiye, Vinaroz üzeri ne yapüacak taarruzu, ıtina ile hazırla mıştı. Galica ordusunu teşkil eden müteaddid fırkalar General Aranda'nm emri altında toplanmıştı. Harbde pişmiş, ta limli, disiplinli efraddan müteşekkil olan bu kıt'alann askerî kıymeti müteaddid defa anlaşılmıştı. İspanyol askeri, hiçbir askerle mukayese edilemiyecek kadar cüretkârdır. Tehlikenin ne olduğunu bilmez. Düşman ateş menzilinde, açıkta dolaşa cak kadar ihtiyatsız, makinelitüfek kur şunu akhna gelmeden taarruza geçecek kadar cesurdur. Sıkı bir ateş karşısında, yere yatmasmı emreden zabitine, bir lejyon neferinin verdiği şu cevap, bu cür'etkârlığa iyi bir misaldir: «Ben buraya, erkek gibi ayakta savaşmağa geldim, kadın gibi yere yatarak değil!» ADUYEDE Bir kız kaçırma davası Işte, 12 nisan sabahı, Morella ile Vinaroz arasında, harbe giden efrad bunlardı. Vadide, 1100, 1200 metre irtifaındaki tepelerin hâkim bulundukları noktada, ekserisi 155 lik obüs toplann dan müteşekkil olan ağır batarya, ovayı dövüyordu. Bir tepeden, Navar dördüncü erkânıharbiyesi top ateşini tanzim ediyordu. Atışlar, oldukça süratli idi. Her Fakat, bunları sıraya dizmeğe ne lü patlıyan mermi bir yangın tutuşturuyordu. zum var? Bir fikir uğrunda ihtirasa kapı Geride, piyade, nihaî hücum dakikası lan bu adamlann ef'alini ölüm hakkın nı beklemekteydi. daki telâkkilerinde olduğu gibi, tam bir Vakit öğle sulan oldu. Hükumet topsır bürümiıştür. Evet, ölüm telâkkileri bir çusu susmuştu. Düşman pıyadesi de sükut sırdır. Zira, onların da, kendi mezarlık ediyordu. Yalnız, bir Rus tankı bir an ları ve oraya gömdükleri ölüleri vardır. meydanda göründü, fakat uzağa gitmeOnun da şayanı hayret manzarası var. di. Frankist mermilerinden bir ikisi onu Müselles şekilde, san topraktan bir saha ebediyyen durdurdular. da, anarşist mezarfcırı, hain sefalet dizisi Saat on beşe doğru hükumetçi bom teşkil edıyor. Her mezarın etrafı dikenli bardıman ve avcı tayyarelerinden mürektelle çevrilidi:. Ve her birinin başı ucun keb bir filo, 5,000 metre yüksekten ge da bir tabelâ ve bir numara vardır. Ne çerek bir bomba yağmuru yağdırdı. Haîsim yazılıdır, oe de bir işaret konulmuş sarat hayli ehemmiyeili olmakla beraber fur. Numaraları 1 den başlıyor, 82 de askerî hedeflerden birine ısabet vaki ol bitiyor. Yeni ölüler de düşünülmüş, me mamıştı. zarları hazırlannıştır. İşi daha çabuk biîki saat sonra, Kati kasabası ve kasatirmek ve ölüler gündüz ışığmdan, daha baya hâkim tepeler işgal edilmiş bulunuçabuk kaçırmak için açılmış büyük bir yordu. Solda, Frankistler Sert'i tehdid sandık vardır. Busayede, bir kürek toprak altında tutuyorlardı Hükumetçilerin bu attıktan sonra, biı numara daha ilâve et anî baskın karşısında şaşırdıklan aşikâr mek suretile, defiı işi asgarî hadde indi olarak anlaşılıyordu. rikniştir. Arazi, Akdenize kadar, oldukça an Bütün bu feci nanzaralar, 22 mart tarihinde, Katalonye istikametinde yapı lan taarruzî harekdin başladığı nokta olan Hueska'yı, ker itibarla, akıldan çıkmıyacak dehşetlerle dolu bir yer haline getiriyor. Bu şehrin ismi, Franko'cular için, belki büyük^birhatıra teşkil eden bir sembol olacaktır. Fckat, gelip geçen bir yabancı, her türlü siyasî fıkirden azade bir yolcu için bu sermol, daha güzel ferdalar yaratmak kabilyetmde olduğunu iddia eden bir medenıVete yakışmıyacak bir tereddinin delili ol.caktır. zalıdır. Maamafih, tepeler, gittikçe al çalmakta olduğundan, Vinaroz'a yaklaşıldığı nisbette, hükumetçilerin vaziyeti ve müdafaa imkânları güçleşıyordu. 13 nisan muharebesinin hedefi, San Mateo ile Şert kasabasma hâkim kayalık yaylâ olduğu için, o muharebe, 12 nisan gününden daha şiddetli olmuştur. O gün sabahleyin saat 6 da, milisler, kasabayı tahliyeye hazırlanıyorlard: ve saat 10 da, son milis neferi, halkı mükemmelen soyduktan sonra San Mateo yolunu tuttu. Muharebe, bir saat kadar, son derece, Bakırköy civannda Şamlar köyün den Ahmed, Ayayorgi köyünden Emi ne ile sevişmeğe başlamış ve iki sev dalı beraberce kaçmağı kararlaştırmışlardı. Muayyen günde Ahmed. arkadaşı Mustafayı da yanma alarak Ayayorgi köyüne gitmiş, fakat Eminenin evvelce verdiği karardan vazgeçtiğini anlayınca z"avallı kızı saçlarından tutarak zorla sürüklemek istemiş. Eminenin fer yadını işitenler jandarmaya haber vermişler ve yetişen jandarmalar da Ah medi yakalamışlardı. Bu kız kaçırma hâdisesinin muhakemesine Ağırcezada bakılmağa başlan mıştır. Ahmed, evvelâ kızın kendisine söz verdiğini, fakat karanndan vazgeçmeAmiral Moffett'in mevzuu bahsettiği ;i üzerine hiddetlendiğini sövlemiştir. harekât sahaları da, o tarihte hayli iddiaMuhakeme. gelmiven bazı şahidlerin de lı görünüyordu. Bugün, o mesafeler fazla :elbi icin baska bir güne bırakılmıştır. fazla aşılmış bulunuyor. Nasıl ki, o z a Gülizarın vaziyeti man düşünülen bütün programlar da buBir müddet evvel Gülizar isminde bir gün geri bırakılmıştır. kadın, Tophanede ağabeyisinin katili 1938 senesi bidayetinde, Birleşik A Kâzımı tedarik ettiği bir tabanca ile merika deniz tayyare kuvvetleri, Büyük arkasmdan ateş ederek öldürmüştü. Okyanus harb filosuna filen merbut buAğırcezada devam eden bu muhakeIunmakta, 1000 tayyare ve deniz tayyamenin bundan evvelki celselerinde Güresini, ayrıca da 250 talim ve ders tayyalizann idamı istenmişti. Gülizar halen Bakırköv Emrazı Akli resini ihtiva etmekhtedir. Serviste bulıfnan dört tayyare gemive hastanesindedir. Dünkü celsçde Emiinden her biri, 18 tayyarelik dört filotilrazı Aklive hastanesine tezkere yazı iarak Gülizarın mahkemeye gelebile â ile mücehhezdir. cek vazivetteolup olmadığının sorul Demek oluyor ki, bugün, Amerika taymasma karar verilmiş ve muhakeme are gemileri 300 den fazla avcı, torpil baska bir güne talik edilmiştir. e bombardıman tayyaresile teçhiz edil miş bulunmaktadır. Bu sayı, yakında diiddetle devam etti. Frankist topçusu, ;er bir tayyare gemisinin de ilâvesile ar;endi kuvvetlerine isabet korkusile ateş tacaktır. 14,200 tonluk bir altıncı gemi :esmişti. Saat on beşe kadar beyhude ye rıin daha inşasma başlamıştır. Reisicumre kararsızlık içinde vakit geçirdikten bur Ruzveltin teklıf ettiği deniz teslihat sonra, birdenbire, yaylâyı, kırmızı ve sa ırogramında, ayni tipte iki yeni gemi dan küçük bayrakların doldıırduğu görüldü. ıa vardı !ır. Frankist piyade, hedefine ulaşmıştı, AyBu sekiz tayyare gemisi sayesinde Ani zamanda, bir tank, tamamen tahliye merika, Büyük Okyanusta en az 600 edilmiş olan Şert kasabasma girmiş, arka ayyarelik bir üs vücude getirmiş olacak, sından da Navar k't'alan yetişmişti. Ki donanmanm vaziyete göre bu üssü nerede liseye derhal bayrak çeküdi ve tank top lâzımsa orada bulunduracak, bu sabih ları, ovada, kasabaya doğru ilerliyen bir ayyare meydanlan, nazarî bakımdan, Rus tankına ateş etmeğe başladı. Topçu iğer gemilerin taarruzundan masun kabataryaları da alelâcele mevzilerini ter lacak şekilde, istediği yerde müdahaleye kederek ilerlemeğe başladılar. Zira er ve taarruza geçebilecektir. tesi günü San Mateo'yu zaptetmek icab Ruzveltin yeni programı, ayni za ediyordu. manda, tayyare ve deniz tayyaresi adediPerşembe günü, Saragosa kiliseleri, paskalya duasına gelen halkla hmcahmç dolu oldular. Bir saatte San Mateo ol gun bir meyva gibi düştü. 15 nisanda da, Vinaroz zaptedildi. Artık, hedefe irişilmiş, hükumetçi İs panya ikiye bölünmüstü. Bir tarafta Valensiya vardı, cte tarafta Katalonya. Fakat, neticenın ne olacağını şımdıden kestirmeğe imkân ycktur. Frankist ordu, mütemadiyen manevra yapan, kumandanları sevkülceyş mütehassısları olan ve gündengüne askerî terbiyesini arttıran bir kuvvettir. Muhtemeldir ki, lspanya harbinden alınacak ders, anzalı arazide daima zayiatı mucib cephe taarruzları ye rine çevirme hareketlerinin müraccah bulunduğu merkezinde olacaktır. ni de şaşılacak derecede artırmak imkâ nmı vermis olacaktır. 1931 senesi için, mevcud tayyare miktarının 2,123 olması mukarrerken, şimdi 3000 tayyareye ib lâğı düşünülmektedir. 1938 1939 malî senesi zarfmda 950 tayyarenin inşası derpiş edıldiği göz önüne getirilirse, Amerikadaki tayyare sanayiinin faaliyeti hakkında bir fikir edinilmiş olur. Bu muazzam tezayüdün, muhtelif sınıflara ne şekilde ve ne nisbette taksim edileceği hakkında henüz resmî malumat mevcud değilse de, inşasma bas]anacak tayyare gemilerile zırhlıların miktarı ve bunların alabilecekleri kara ve deniz tayyarelerinin adedi malum olduğuna göre, baslıca faaliyetin, bugün esasen 16 filohllâsı mevcud d"niz tayyarelerine hasredileceği anlaşıhyor. Mevcud 16 filotillâyı teşkil eden bu tayyarelerin hemen hepsi kanad açıklığı 32 metre olan 1000 beygir kuvvetinde iki motörle mücehhez, saatte 200 kılo metre sürat yapan Comolidated P.B.Y. tipi deniz tayyareleridir. En son manevralarda, bu çarelerden 18 tanesi, Kaliforniya sahilinden hareket ettikten yirmi dört saat sonra Havay adalanna inmiş lerdir. O manevra esnasında naklettikle Siyasette rekabetin garib bir cilvesi ri zabit ve tayfa takriben 130 kişi idi. sayılmak lâzım gelen bu hâdise bana yaBu kadar genış harekât sahasının ver km tarihten bir fıkra hatırlattı. Fıkrayı, diği imkânları kolayca tasavvur etmek kelime kelime kitabdan iktibas ediyokabildir. Her biri 5 ilâ 8 kişi taşıyan 200 rum: büyük deniz tayyaresini, Amerika, bu «Değerli devlet adamlanndan Moralı gün bile, Pasifık Okyanusunun büyük bir diye anılan bir Osman Efendi vardı. Pek kısmında, ayrı ayrı deniz ve hava hare vakur olduğundan devrinde Ata Bey gekâtına sevkedebilecek vaziyettedir. Bu çinen meşhur Halet Efendiye boyun eğtayyareler, icabı halinde, donanmanm mezdi, dalkavukluk etmezdi. O da bu kısmı küllisine bir iki saat içinde, ve kendine güvencn adamı îstanbulda tut * donanma uzak mıntakalarda bulunuyor mayıp mücerred tahkir için hasis işlerle sa, bir iki gün zarfmda yetişebilecekler taşralarda dolaştınrdı. Osman Efendi ise dir. vakannı bozmıyarak her nereden olursa Bu müstakil hava kuvveti, bittabi mü olsun devlete faydalı işler görmekten gehimmat ve malzeme noktasmdan, deniz ri kalmazdı. ve hava üslerine bağlı bulunmaktadır. «Haletin nedimlerinden Keçecizadtf Amerika bahriyesinin sabih iaşe ve tamir şair İzzet Molla bir gün efendinin yagemileri, bu bakımdan, fevkalâde mü nında iken Moralının geldiği haber verilir. kemmel mütalea ve ihzar edilmiş bir huHalet Efendi de hemen yerinden fırlar» susiyeti haizdir. sofaya seğirrir, misafiri hürmetle karşılar. 1937 deniz ve hava manevraları, sabih Uzunca bir musahabeden sonra Morali üslerin, deniz tayyareleri için olan fay veda edip giderken de gene önüne düşer, dasını meydana koymuş olmakla beraber, merdiven başma kadar teşyi eder. İzzet uzak mıntakalarda bulunan harb gemi Molla, Halet Efendinin bir kaşık suda lerinin harekâtma yardım vazifesile mü boğmak istediği bir adam hakkında onun kellef olan müstakil büyük deniz tayya gösterdiği bu saygıyı görünce şaşınr ve relerinin, Büyük Okyanus sahillerine ve sorar: adalarına serpiştirilmiş muntazam üsler Efendim, senin bu adama etmediden istifade etmesi zarureti de muhak ğin fenalık kalmadı. Böyleyken önünde kaktır. adeta küçülüyorsun. Elini, eteğini öpecek Panama kanalından Behreng denizine derecelere geliyorsun. Sebeb ne? kadar Pasifik kıyılarında yer yer deniz Halet Efendi şu cevabı verir: ve hava üsleri inşaatı hararetli bir surette Evet. Ben bu adama çok fenalık devam ediyor. ettim. Elinden memuriyetini aldım. Nü Bu faaliyet ve bununla muvazi ola fuzunu kırdım. İstesem canını da alabi rak ileriliyen ticaret tayyareciliği faali lirim. Lâkin herifin üzerinde Osman yeti Amerikanın esaslı iki gayesine cevab Efendilik var. Onu bir türlü anlamıyoteşkil etmektedir. Bu gayelerden biri, A rum. Kendisini gördükçe de böyle saygî merikanın, kendisine karşı mes'ul vaziyet göstermeğe mecbur oluyorum. takındığı Avrupa derecesinde kuvvetli Halet Efendinin bu sözündeki doğrubir müdafaa hattı tesisi, diğeri de, ticaret luğu izaha lüzum yok. Dünyada ne mal, yollarının muhafazası, himayesi ve ısla ne ikbal baki değildir. Akla ve hayale hıdır. gelmez bir çok sebeblerle mal elden çıBurada, mübadelelerin nisbî ehemmi kar, ikbal ışığı söner. Yalnız bilgi ve yeti, bittabi çok büyük rol oynamakta san'at bünyeye yapışık altın bilezikler dır. Amerikanın, Çin Japon harbi kar olduğu için yangma, zelzeleye, hırsıza şısında aldığı vaziyet ve bu harbden mü karşı mahfuz kalır. revellid vahim hâdiselerin hallinde gösFakat her âlimin, her san'atkânn da terdiği hüsnüniyet nazan dikkate alına mutlaka şerefli bir ömür geçirdiği kabul cak olursa, şu basit hakikat kendiliğinden olunamaz. Altm bileziklerini kendi ihtimeydana çıkar. Amerika, Çinle senede yarlarile, kendi dileklerile gene kendi el1 10 milyon dolarlık ahşveriş yaptığı hal lerine kelepçe yapanlar ve herhangi bir de, Japonya ile yaptığı ticarî mübadele sebeble zelil yaşıyanlar da vardır. H ü ner, işte bu Osman Efendi gibi düşmanı350 milyondur. Amerika ticaret tayyarelerinin bugün nı hürmete mecbur etmektedir ve bu bahYeni Zelandaya yaptıklan, yann Avus tiyarhk da ancak haysiyetli, açık alınlî tralyaya yapacakları seferler gözönüne yaşamakla mümkün olur, Çemberlayn'ın Eden'i hürmetle anm smdan dahi bu hakikat tezahür ediyor. getirilirse, Amerika için dördüncü derecede ehemmiyeti haiz olan bu pazarın, bugün ayda 10 milyon dolarlık ihracata imkân verdiğini ve tayyare yüzünden bozulmuş olan bir vaziyeti, gene bu süratli muvasala vasıtası sayesinde düzeltebile ceklerini düşünmek güç birşey değildir. Amerikanın, Avustralyaya ve Yeni Zelandaya verdiği tayyare vesaiti hatta askeri malzeme, şimdi bile hayli manidar telâkki edilebilecek bir miktarı bulmuş tur. Kanadada olduğu gibi, burada da, coğrafya, imparatorluk konferanslarının bütün kararlarından daha kuvvetlidir ve havacıhğın, Amerikanın, iktısadî müna sebetler hususundaki bu faikiyetini kolaylaştırması lâzımdır. Zira, Amerikanın havacılıktaki kudreti, Avrupa büyük devIetlerinin kuvvetinden hem daha büyük, hem teslihat işine o derece boğulmamıştır. Büyük Britanya ile Amerika arasındaki bu rekabet, bittabi mühim siyasî akisler uyandırmakta ve bu akisleri doğuran Amerika havacılığınm hakiki mahiyerini anlıyabilmek için, ve onu, muhtelif Avrupa devletlerinın hava kuvvetlerile, Ja oon ve Amerika hava kuvvetleri arasında ve bunların, Asya kıt'ası yakınında, Çin ve Malezya denizlerindeki inkisaflarını tetkik etmelidir. M. TURHAN TAN Teşekkür Anî ölümile kalbimizi parçalıyan Hraderim Muhiddin Soralm gerek ebedi istirahatgâhma kadar teşyiini yapmak suretile zahmetlerini esirgemiyen, gerekse bizzat veya mektub ve telgrafla acılarımızı azaltmak için lutufkârlıkta bulunan büyüklerimize ve vefakâr dostlarımıza şükranlarm arzına tees sürüm mâni olduğundan gazeteniz le iblâğını saygılarla rica ederim. Kadıköy Bahariye Merkez bakkaliyesî sahiblerinden Havreddin Soral Teşekkür Akay idaresi müfettişlerinden zev cim Fuad Olçerin ölümü dolayısile acımı paylaşmak icin evime kadar zahmet edip gelen sevgili dostlarıma ve cenaze töreninde bulunan muhterem meslek arkadaslarile bilhassa direktör, basmü fettiş ve basmemuruna borclu olduğum minnet ve şükramn iblâğma muhterem gazetenizin tavassutunu dilerim. Zevcesi Fahrive Olcer Henri Bouche Müessif bir irtihal Merhum İzzet Halim Yağlıkçı zevcesi, Türk Tütün Limited eksperi Nuri ile Leman Yağlıkçı ve Perihan Almaym valideleri ve Merkez Bankası memur larından Salâhaddin Almavm kaym validesi Bayan Meliha Yağlıkçı vefat etmiştir. Cenazesi Şişlide Ananyan apartıma nından kaldırılarak namazı Feriköy camii serifinde kılındıktan sonra Feriköydeki makberei mahsusasma defnedil miştir. Merhumeve Allahtan mağfiret ve rahmet diler. kederdide ailesine beyanı taziyet ederiz. Acıklı bir ölüm Mühendis Bay Sami Arının kardeşi, emekli yarbay Vefiğin damadı, Hamid Küseftenin kaynı, Halkalı Ziraat mektebi Meyvacılık grupu mütehassısı Bay Şevket Arın dün sabah hayata gözlerini kapamıştır. Cenazesi bugün Beşiktaşta Valideçeşmesindeki 94 numaralı hanesinden kaldırılarak öğle namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra ailesi makberesine defnedilecektir. Kendisine Tanrıdan rahmet dilerken kederdide aılesine de sabırlar temenni olunur. I Robert Chenevier ,