16 Nisan 1938 CUMHURİYE1 Limonluk cenneti Belçika serleri Bugün bu işte çalışan adamlar 20,000 i bulmakta ve senelik istihsal miktarı senede 50 60 milyon liraya varmaktadır Iktısadî hareketler MISIR MEKTUBLARI: İhracatçıyı himaye meselesi Son yılların iktısadî kaıdelerindeki değişiklikleri, ticaret anlaşmalarının serbest dövizle ticaretten klering yolile mübadeleye doğru gösterdiği meyli bilmiyen yoktur. Bütün bunların; üzerinde en mühim tesiri yaptığı unsur muhakkak ki ihracatçı olmuştur. Ticarî kaidelerdeki değişiklikler, dünya siyasî havasmın bozukluğu, birçok memleketîerin ötedenberi mukad des sayılan ticaret kaidelerim ve hatta muahedeleri hiç saymalan daima ve daima ihracatçıyı yeni endişelere, yeni külfetlere sokan vaziyetler olmuştur. Devlet, sanayii himaye politikasına vasıta yaptığı teşvıki sanayı kanunile, bin lerce vatandaşın sanayi sahasının tehlikesiz iş yamasını temin etmiş ve sanayici her türlü himayeye mazhar oimuştur. Devlet, madenciliğimizi de himayeye muhtac görmüş ve yeni maden kanunile bu zümre için de birçok himaye tedbir leri almıştır. Bunların yanında zannede riz, ihracatçı için de himaye tedbirleri almak zamanı gelmiştir. Ticarî eksperlerin ilk defa ticaret anlaşmasmda rol almalan münasebetile yazdığımız yazıda zikri geçen konuşmada; o zamanki İktısad Vekâîeti müsteşan ve şimdiki Ziraat Vekılimiz Faik Kurdoğlu, bu mevzua da ehemmiyetîe temas etmiş ve ihracatçının himaye edıleceğini hatta bir kısım ihracata prim verilmesi cihetinm de tetkik edilmekte olduğunu söylemişti. Bunun tahakkuk edeceği günün uzak olmadığını ümid etmek isteriz. Fakat bu nun tahakkukundan daha evvel ihracatçı için alınabilecek bazı himaye tedbirleri olabileceği kanaatindeyiz. Meselâ ihracatçının vergilerinde bazı değişiklikler yapmak kabıldir. Eskiden ihracat tacirlerimiz maklu vergiye tâbi idi. Her ihracatçı, kazansa da kazanmasa da vereceği para miktarını bilmekte ve bunu göze alarak iş yaprnakta idi. Halbuki şimdi 2395 numaralı kanunla ihra catçı da beyannameli vergiye tâbi tutulmuştur. Bunun ıcab ettirdıği külfetlerden birçok tacirler çekınerek ruhsatnamelerini bile geri vermişlerdir. Bu şekilde ihracatçılığımızın hacmi küçülmüştür. Vakıâ şu şekil ithalâtçıya da şamildir. Fakat ihracatçı ithalâtçıya nazaran na mütenahi tehlikelere girmiş, döviz takyidatı, haricî rekabet ve parasaının alınama' ması ihtimallerıle mütemadi mücadelede bulunmaktadır. Bu itibarla her çihetten kolaylığa lâyık ve muh'ac bir vaziyettedir. İhracatçıyı bazı vergılcrden muaf tutmak, prim vermek ideal bir tedbirdir. Fakat ondan evvel hiç değilse alınan vergilerin tahsilinde kolaylık göstermelıyiz. F. G. Rüştü Aras Kahirede nasıl istikbal oluneîu? Hükumetin kuvvetlenmesi Azhar medresesi ve saray Birinci Faruku halife yapmak fikri PENCERESİNDEN Sekiz çatallı yol izim diyarımızda üç yol agzı, dört yol başı gibi tâbirler çoktur, hatta Dörtyol adlı bir kasabamız ve Kadıköyünde de Altıyol ağzı ismini taşıyan minimini bir köşemiz var. Aziz yurdumuzun birçok yerlerini dolaşmış olduğum halde o Altıyol ağzında beliren rekoru geride bırakacak bir ad duymadım. Yani yedi yol, sekiz yol, dokuz yol ağzı gibi bir tâbir işitmedim. Oyle zannediyorum ki bütün Türkiyede altı yolun birleştiği tek bir nokta vardır ve o da Kadıköyündedir. Fakat Londrada sekiz yol ağzı olarak tesbit olunan yerler pek çok. Bunlardan birini ilk gördüğüm vakit şaşırdım. Bana İngiltere payitahtını gezdirmek zahmetine katlanan nazik vatandaşa da hayretimi söylemekten geri kalamadım. O, gülerek şöyle bir cevab verdi: İngilizlerin dimağmda da (sekiz çatallı yol Le chemin aux huıt embranchements) işler!.. Cevab çok zarifti. Çünkü bu söz bir yandan Buda'nın (Bouddha) hâlâ kıymetini muhafaza eden İncilindeki temel hükümlere temas ediyor, bir yandan da İngilizliğin o hükümlerden ne yolda istifade ettiklerini hissettiriyordu. Budizmin felsefe denebilecek en canlı ta»afını bu kadar kuvvetle kavrıyan genc vatandaşa o felsefe ile İngilizlik arasındaki münasebeti izah ettirmek istedim. Ricamı reddetmedi ve anlattı: Buda'nın, dedi, sekiz çatallı yol akidesıle ne derin bir hikmet telkin ettigini bilirsiniz. O, sekiz çatalı şu sıra ile tesbit etmişti: 1 Her fikir, mutlaka tenkid olunmalıdır. Çünkü tenkide alışan kafa, hiç durmadan hakikat ardında koşar. Yanlış itikadları ve telâkkileri cazib dahi olsalar yıkabilmek için de tenkide alışmak lâzımdır. İngilizlerde bu hassa, çok kuvvetlidir. 2 Doğru irade ve doğru emcl. îngilizler bunu ilme, san'ata bağhlık manasına almışlardır. 3 Doğru söz. İngilizler, sîyasette bile, bu akideye sadık kalmağa çalışırlar. 4 Doğru iş. 5 Doğru maişet. Bu, yiyip içme, giyinip kuşanma masraflarında yorgana göre ayak uzatmak demektir ki her İngilizin şiarıdır ve hayli bir zahmete ihtiyac gösteren bu yolun temin ettiği haz da «açık alınlı» kalmaktan ibarettir. 6 Doğru ihtimam ve doğru dikkat. İngilizler bunu yapılan iyi ışlerden ve yahud yapılmasından çekinilen kötü işlerden dolayı maddî mükâfat veya manevî şanüşeref beklememek şeklinde telâkki etmişlerdir. Ferdî hayatlarmda bu telkine göre da\Tanır gibi görünüyorlarsa da hizmetin mükâfatlandırılması, umuma zarar veren kayidsizliklerin cezalandırılması meselesini bu mevzu ile karıştırmamayı da unutmuyorlar! 7 Doğru çalışma. Buna verilen manalar İngilizlerce kendi yurdlanm yükseltecek her işe el vurmak ve her teşebbüse tereddüdsüz girişmek şeklindedir. 8 Doğru murakabe. Bu düstur her İngilizin ruhunda yer almış ve îngiltere tarihi «milletçe murakabe» usulünün adeta aynası haline gelmiştir. Londrada rehberim olmakla beni minnettar eden genc vatandaşın bu izahını dinledikten sonra sekiz büyük yolun birleştiği geniş meydana bir daha baktım ve böyle sekiz çatallı yolların bizde de vücud bulduğunu görecek mes'ud nesle imrendim. Hoeylaret serlerinin kuş bakışı bir manzarası Avrupanın çiçek yetijciren memleketleri arasında, Belçikanın inkâr kabul etmez bir tefevvuk sahibi olduğu muhak kaktır. Belçikada sık sık açılan çiçek sergileri halk arasında öyle büyük bir rekabet ve çiçekçiliğe karşı öyle bir merak uyandırmıştır kı, modern ticaret usulle rıne uygun olarak ışletılmeğe başlanan bu istihsal şubesi, Belçikada, millî servet kaynaklarının en belli başlılanndan bir; haline gelmiştir. Belçika çiçekçiliğinin bu inkişafında en birinci âmil Kral İkinci Leopold ol muştur. Onun, Loeken'deki limonluklarda harikulâde güzel çiçek ve fidan ko leksiyonlan, bülün dünyada mevcud hususî tesisatın en mükemmehdir. Otuz altı sütun üzerine istinad eden muazzam bir kubbenin örttiiğü bu camlı bahçe, içlerinde 2 metro boyunda yap raklarla süslü üç yüz elli senelik ulu palmiyeleri, türlü renk ve kokuda nadide çiçeklerile bir binbir gece manzarası gösçiçekçileri, seri ha'inde çiçek yetiştirmeği düşünmüşlerdir. Bunun neticesinde, bugün, Gand havalisinde, senenin bir iki ayı, muazzam begonya tarlaları görülme ğe başlamıştır. Belçika toprağının, üzüm yetiştirmek hususunda da çok verimlı olduğu, asır larca evvel anlaîilmıştı. Fakat, bu servet, Belçika eyaletlennde bağ yetıştırmeyı yasak eden kardina! Mazarin'in emrile işletilmez olmuştu. Sonraları, 1865 senesinde, bir Belçikalı bu toraklann bağcı lığa çok elverişli olduğunu düşünerek üzüm yetiştirmek için bir limonluk vücude getirmiş, onu dığerleri takıb etmiş ve dokuz sene sonra, bu ilk limonluğun yanısıra 35,000 limonluk peyda olmuştur. Bu 35,000 limonluğun ifade ettiği sermaye yüz milyonlarca Belçika frangı ve senevî kömür sarfiyatı 150,000 tonu buluyordu. Bu limonluğun, bir senede yetiştirdiği üzüm miktarı 350 ilâ 400 kilo olduğuna göre, istihsalin mecmuu 10 milyon kiloya terir. baliğ olmaktadır ki, bu da 50 ilâ 60 milÇiçekçiliğe fevkalâde elverişli olan Belçika toprağı mahsulleri, harbden ev yon frank bir kıymet ifade etmektedir. vel pek çok miktarda ihrac edilirdi. Fa Belçikanın, limonlukta yetiştirdiği çi kat harbin felâketlerine inzimam eden çek ve üzüm, milyara yakın bir sermaye kontenjan, döviz kontrolu, gümrük tari işidir. Limonluk miktan 4050 bindir ve felerinin artırılması ilâh gibi iktısadî ted bu işte çalışan insanların sayısı 20 bini birler ihracatı durdurduğundan, Belçika bulmaktadır. Kahirede Azhar camii Kahire, 10 nisan Türkiye Hariciye Vekili Dr. Aras, dündenberi Mısır topraklarında bulunuyor. İskenderiyeden itibaren her ayak bastığı ve kendini gösterdiği yerde Mısırın halk kütleleri tarafından hararetle ve heyecanla alkışlanan Dr. Arasın şahsmda Türkiyeye ve Atatürke karşı gösterilen sevgi ve hürmet cidden beklenıldiğinden fazla oldu. Mısır, İstiklâlini yarım veya tam idrak ettiği tarihtenberi ilk defa olarak Kahireyi ecnebi bir devlet Hariciye Vekili ziyaret ediyor ve bu da Türkiyenin mümessilidir. Bunun için Mısır, bir taraftan müstakil varlığının ilk hâdisesini görmek zevkini tadarken, öbür taraftan da bu kadar eski hatıralarla bağlı olduğu Türkiyenin misafirliğini kabul etmiş bulunuyor. Mısırın eski sahibi olan Osmanlı İmparatorluğunun bugünkü varisi sıfatile, istiklâlini kazanan Mısırın ilk resmî ziyaretini yapmakla ona karşı içindeki dostluk duygularını tam göstermiş bulunmaktadır. Son iki haftadanberi Dr. Arasın ziyaret günü tesbit edilmiş bulunuyordu. Bu iki haftanın biri, birçok ölüsü ve pek çok mecruhile bir intihab mücadelesi değil, bir intihab muharebesi şeklini almış olan siyasî vukuatm gürültüleri içinde geçti. Buna rağmen, bütün Mısır matbuatı Dr. Arasın ziyaretini, daha ilk günden itibaren makalelerle karşıladılar. Al Mokattam, Hariciye Vekilimizi «Avrupanın bu meşhur diplomatı» diye tavsif etti. Bütün gazeteler, Mısırla Türkiye arasındaki tarihî münasebetlere aid hatıralar yazdılar; Mısırın yüksek aileleri İstanbulun aileleri ve Osmanlı devlet adamları arasmdaki akrabahklardan bahsettiler. Halka mahsus kahvehanelerde Atatürkün, Dr. Arasın resimleri asıldı. Hulâsa, Mısır, Türkiye mümessilini büyük bir heyecanla karsılamak için günlerdenberi hazırlandı ve dündenberi de Dr. Arası, her yerde ve her vesile ile alkıs^vıp duruyor. *** İntihabat, bildiğimiz gibi Vefd'in kat'î mağlubiyetıle neticelendi. Son neticeler belli olduğundanberi, adedleri otuzdan fazla olan müstakillerin büyük bir kısmı hükumet fırkasına iltihak etmekte olduklanna göre hükumet, mecliste kuvvetli bir istinadgâha sahıb olmuş demektir. Bundan dolayı, geçen hafta içinde kabinenin istifası ve yeni bir şekle girmesi bir hayli bahis mevzuu olduktan sonra, şimdi buna lüzum kalmamış görünüvor. Vefd'in uğradığı mağlubiyetten son ra, Mısır, dahilî siyaset bakımından yeni bir devreye girmiş bulunmaktadır. Bu devrenin mümeyyiz vasfı, bundan böyle Mısır işlerinde hükümdarhk makamının nüfuzunun temin ve hatta tahkim edıl miş bulunmasile tavsif edilmek lâzımdır. Vefd'i mağlub eden kuvvet hükumet ve taraftarlannın siyasî nüfuzlan değildir. Bu, bizzat Birinci Farukun halk arasında kazanmış olduğu teveccüh ve mu habbetin eseridir. Buna, bizzat Vefd'in haşin idaresinm de tesiri oldu. Temsil ettiği demokrasi kuvvetine güvenen Nahas Paşa bir taraftan yüksek siyaset muhitini, diğer taraftan da hükümdarı kendisinden soğutmuş olmasaydı, hükumetin yaptığı bütün müdahalelere rağmen, bu derecede mağlub olmazdı. Şimdi, Mısır için yeni bir tarih başlı yor, demektir. Bu tarihın hususiyeti, memleketin muhtelif siyasî kuvvetlerinin tedricî olarak Birinci Farukun etrafında toplanması şeklinde tezahür edecektir. Bariz surette görülüyor ki hükümdar bir taraftan orduyu, öte taraftan Azhar medresesi muhitini ve nihayet yüksek siyaset mehafilini tedricen daha kuvvetle nüfuzu altına alacak ve ayni zamanda halkla da meşgul olacaktır. *** Azhar medresesile saray arasındaki münasebetler, bir zamandanberi çok sıklaşmaktadır. Bugünkü Mısırın en mühim bir siyasi sıması mahiyetini almış olan Al Marazi pek sık olarak saraya gidip gelmektediı. Her hafta, cuma namazına giden hükümdarı Azharîler, hemen daima «yaşasın halife!» diye al kışlamaktadırlar. Bir zamandanberi dönen rivayetlere göre Birinci Farukun da halife olmağa meyli artmaktadır. Birinci Faruku halife yapmak fikri etrafmdaki hareketler, artık teşebbüs devrine bile girmiş bulunuyor. Gazetelerde görüldüğüne nazaran, şeyh Marazî muhtelif islâm memleketlerindeki ulema mu hitine birer mektub göndererek «umumî bir islâm meclisi» kurulması hakkındaki fikirlerini sormuştur. Muhtelif islâm memleketlerinden gönderilecek bir ta kım murahhaslardan mürekkeb bir meclis toplayıp bunda bu memleketler ara sındaki müşterek menfaatlerin müdafaası maksadile bir elbirliği yapılıp yapılamı yacağı mevzuu tetkik edilecektir. Eğer bütün islâm memleketleri bu müracaate müspet cevablar verecek olurlarsa o zaman bu meclis toplanacak ve bunda hi lâfet meselesi de görüşülecektir. Eğer bu esnada da murahhaslar arasında hilâfet bahsine karşı mülâyim bir fikir izhar edilirse Mısır hükümdanna bu vazifenin verilmesi teklif edilecektir. Şimdiki halde bu mesele, sırf Azhar muhitinin hususî bir teşebbüsü halinde meydana konuluyor. Resmî Mısırın bu tesebbüsle bir alâkası olmamakla beraber eğer teşebbüs yürüyüp umumî bir tema yül kendisini gösterecek olursa o zaman işe resmî Mısır da alâka gösterecektir. Hatta gazetelerde bahsedilen ve kısmen de rivayet ve tahmin halinde bulunan bu hareketin asıl mahiyeti, şeyh Marazînin teşebbüsüne gelecek cevablardan sonra, yakında iyice anlaşılacaktır. Af. TEKER Alman matbuatında bazı falsolu neşriyata dair [Başmakaleden devam\ Serlerde yetiştirilen üzümler Gayrimübadilleri sevindiren haber (Baş tarafi 1 inct sahifede) Yumurta ihracatçılarımn Ispanyadan alacakları [Ba.sta.Taft 1 tnct sahifede] Lâyiha son şeklini aldı Ankara 15 (Telefonla) Gayri mübadillere tahsis edilen malların vergileri hakkmdaki kanun lâyihası Maliye ve bütçe encümenlerinden geçerek son şeklini aldı. Lâyihaya göre gayrimüba dillerin istihkakma karşılık tutulan gayrimenkullerin satılarak tescil ve müşterilerine teslim olunduğu tarihe kadar ta hakkuk etmis ve tahsil edılmemiş olan bina ve arazi vergilerile belediyeye aid resimleri terkin olunacak ve henüz satılmamış olanlardan dahi satılıp müşterilerine teslimi tarihine kadar tahakkuk edecek olan vergi ve resimler aranmıyacaktır. Lâyiha Meclisin pazartesi günkü toplantısında aörüsülecektir. Yumurta ihrac nizamnamesi bir teklif ve İngiliz amele partisi liderinin seyahati Londra 15 Amele partisi meb'uslarından Arthur Henderson, perşembe günü Budapeşteye giderek Naib Hortı ve diğer bazı ricalle temas edecektir Meb'us 26 nisanda Pragda bulunacak ve bu şehirde Benes, Hodza ve Südet ekallıyetinin şeflerile görüşecektir. seyahati Henderson'un bu sehayati amele parBelgrad 15 Miloçer şatosuna git tis'nin icra komıtesi tarafından tasvib mekte olan Kral Piver ıle Valide Kraliedîlrrnstir. çe Mari ve Prens Tomislav ve Andre, geçmısler " düstur» feshedildi Split şehrinden ve askerî ve istasyon da resmî, sivil makamların Tunus 15 Hükumet, sokaklarda mümessillerile halk tarafından hararetmü=el!âh nümayi'Ierde ve tahrikâtta bu le alkışlanmışlardır. lunmus ve hâmi devletin hukukuna teca İngiliz Bahriye Nazırı Pariste vüz etmis oldu&undan dolayı «Yeni DüsParis 15 (Hususî) Bugün Londratur» adndaki Tunus liberal fırkasmm dan burava gelen îngıltere Bahriye Nafç1 "„*> V?rar vrrni=tır. zırı M. Daf Kuper. Fransız Bah Bu tedbir, Tunusta vukua gelen son riye Nazırile uzun bir mulâkatta bu kargaşalıklar üzerine ittihaz edilmiştir. lunmuştur. Yumurta ihracatını tanzim eden yeni ihracatı murakabe nizamnamesi dünden itibaren mer'iyet mevkiine girmiş bulunuyor. Fakat nizamname filen bugün tat bik edilecek ve ilk defa bugün Yunanistana sevkolunacak yumurtalar bu esasa göre kontrol olunacaktır. Yumurta ihracatçıları Iktısad Vekâletinin şehrimizdeki kontrol heyetine mü racaat ederek çok müşkül olan sandıkları telleme isinin başka bir şekle sokulmasını istemişlerdir. Yumurtacılar bunun yerine sandığm ortasından bir demir çember vurulmasmı teklif etmektedirler. Kontrol Bunun içindir ki arasna gözümüze iliheyeti teklifi İktısad Vekâletine bildire şen Türk aleyhtarı neîrıyatın Alman cektir. matbuatında tesadüfen ve dikkatsizlik yüzünden yer bulduğunu kabul ederek nasMacaristanda tevkifat yonal sosyalist hükumetinin artık buna Budapeşte 15 Zabıta, Yahudi k.a mâni olacağını umuyoruz. nununa karşı mukabelebilmisil olmak ü Dostluklarımıza olduğu kadar kendi zere «Macar devletl alevhine bir boyko mazimize ve kendi şerefraize de bağhyız. taj» tertib etmiş olmakla itham edilen yüz Dünyanm neresinde olursa olsun hakkı kadar kişiyi tevkif etmiştır. mızdaki cereyanlardan Tark efkârını haberdar etmek vazifemizdir. Yugoslav hanedanının kımızdır. Türkler rr.erkezî Avrupaya ne maksadla gittiler. Bu gidıs Avrupa me deniyeti için bir âfet olabilir miydi? Viyananın kurtuluşunda muvaffakiyet A vusturyalılara mı aıddir? Alman prens lerine mi? Polonya Kralı Jan Sobyeski'ye mi? Yoksa bütün hıristiyanlığa mı? Bunları burada uzun uzun tahlile girişecek değiliz. Objektif ve hakikî tarih ilmi hükmünü vermiştir. Yalnız şu var ki milliyet hissini kuvvetlendirmek için gecmis düşmanlıklarını hatırlatmak ve tazplemek sakat bir siyaset sistemidir. Türk matbuatında hiçbir yabancı millet aleyhinde neşriyat görülmüyorsa bu, halkmrzda ve matbuatımızda milliyet duygusunun insanlık menfaatle rine en uygun dereceye yaklaştığını îsbat eder; yoksa Tmk gazeteleri kontrola tâbi değildirler. Biz Türkler, milletlerin birbirlerine diş bilemelerile değil, ancak kar«ılıklı sevgi ve saygı duvmalarile hakikî bir medeniyet yaratılabileceğine inanıyoruz. Denizbankta yeni tayinler yapıldı IBa&arafi î inci sahiiede] Müdür muavinleri geliyorlar Denizbankın Almanyada bulunan Umumî Müdür muavinleri Harun ve Tahir Kevkeb yarın şehrimize döneceklerdir. Balıkçılık ve deniz mahsulleri subesi Ankara 15 (Telefonla) İktısad Vekâletinde Balıkçılık ve deniz mahsulleri subesinin Denizbanka bağlanması takarrür etmiştir. M. TURHAN TAN Konak vapur iskelesi geldi İzmir 15 (Telefonla) Denizbank tarafından yaptınlan Konak vapur iskelesinin acılma töreni dün yapılmıştır. İlbay Fazlı Güleç, Şarbay Behcet Uz, Müstahkem Mevki komutanı General Rasiînle davetlilerin bulunduğu törene askerî mızıkanın çaldığı İ ct iklâl marşile ba«lanmi6tır. Müteakıben İlbay Fazlı Güleç hayırlı muvaffakiyetler temenni eden sözlerle kordelâyı keserek iskeleyi işlemeye açmıştır. Prof. Pittar'm altıncı konferansı Profesör Pıttar, dün altıncı konfe ransım vermiştir. Değerli âlim, bu konferansmda kablettarih san'ata aid ilk keşfin yüzüncü yıldönümünü tes'id et mek mümkün olduğunu söylemiş, kablettarih san'atta iki hususî vasfı teba rüz ettumistir. Mağdaleniyen'lerin ha yatına da temas eden profesör ezcümle demiştir ki: c Mağdaleniyen'lerin mağaralar daki hâkleri ve resimleri mağaraların en karanhk kısımlarında, methalden 500. 600, 800 metre ileride vücude getirümiştir. Artistlerin ufacık lâmbalarla sahayı tenvir etmekte olduklan zannolunuyor. Fakat ?avani hayret olan nokta, şudur ki. bu artistler, bu kadar az tenvir vasıtalarma malık oldukîarı halde havvanların nisbetlerini muhafaza etmeğe muvaffak olmuslardır.> Atlantikte bir facia Atina 15 (Hususî) «Oros Ki! loni» isminde bir Yunan vapuru Atlan tik denizinde Asur adaları şimalinde sefer yapmakta iken içmden vaki olan bir infilâktan ikiye bölünerek batmıştr. Tayfasından dört kişi parça parça olmuş di ğerleri denizden toplanarak kurtarılmışlardır. NAD1R NAD1 Galatasaraylılar centiyeti yarın akşam bir danslı çay partisi veriyor Galatasaraylılar cemiyeti tarafından yarın akşam Tokatlıyan salonlarında bu yıl mezun olacak Galatasaray lisesi son sınıf talebeleri şerefine danslı bir çay partisi verilecektir. Davetiyeler, lise kapısından ve Ga latasaray Spor kulübünden temin edilebilir. Yugoslavyada fena havalar Belgrad 15 Sırbistanın cenubunda birkaç gündenberi havalar fena gitmekte ve münakalât güçlükle yapılabilmektedir. Haber ahndığına göre, Kruçe ve civarmda karın yüksekliği bir metroyu bulmuştur. Bu şehirle Gostivar arasında münakalât durmuştur. Teşekkür Kıymetli hemşiremin irtihali sebebile gerek cenazesine gelmek ve gerek muhtelif suretlerle elemimize iştirak etmek lutfunda bulunan muhterem dost ve arkadaslarıma bütün ailemizle teşekkür ve minnottarlıklarımı arzeylerim. Vakıflar Umum müdürü Fahreddin Kiper