Kot dazürde iki Kral, bir eski Hükümdar, ikî eskî Başvekil ve birçok sabık Nazır toplaştı Vindsor Dükü, Avusturya Prensine «Aziz dostum, Insanm artık hiç vatanı olmaması ne kadar feci!» diyordu Boldvin eski Kralla karşılaşmamak için hemen Kan'dan ayrıldı Eden siyaseti bırakamıyor kil, beş veya altı eski meb'ustan mürekkeb bir delege heyeti gönderiyordu! Bütün telgraf ve telefonlar meşgul. Her taraf Amerikan gazetecilerile dolu. Bunlardan birisile raslaştım. Uç haftadır burada, Vindsor Dük ve Düşesinin gelmesini bekliyormuş. Adamcağız yorgunluktan bitmiş. Her dakika telefon, telgraf, haber; altmda bir otomobil, gece ve gündüz şehri dolaşıyor. Otel, kazino, lokanta... Fakat nafile. Boşuna azizim, diyor, onlar [Dükle Düşes] görünmedikleri gibi, görünmekten de kaçmıyorlarmış.. Ağlar gibi ilâve etti: Şaşılacak şey.. İstirahat ediyorlarmış... Doğru, dirleniyorlar. Kap d'Antıb otelinin önüne vardığım zaman, meşhur otomobilleri Dük ve Düşesi kır gezintisine götürüyordu. Araba geçerken dikkat ettim aman hatmnızda iyi tutunuz bayanlar! Düşesin üzerinde san yünden parlak düğmeli kısa bir tayyör, boynunda deniz mavisi bir eşarp vardı, saçlarını gene zar'f bir eşarpla sarmıştı. Duk ise, ta Gal prensliği zamanındaki gibi gene golf elbisesi gıymişti, ayaklarmda koca man bağlı Tirol kunduralan görülüyordu. Dük ve Düşes, Kap otelinin ilk katınm yarısını işgal ediyorlar. Maruf Lu Vey villâsının sahibleri [Düşes geçen sene Fransaya geldiği zaman orada oturmuştu] Mösyö ve Madam Herman da geldikten sonra burası kendilerine dar geliyor. Çünkü kâtib, dedektif ve saire olarak yanlannda yedi, sekiz kişi daha var. Düşes apartımanına bir Amerikan bar yaptırmış ve geçen gün dostlanna meyva usaresinden içkilerle bir koktey parti vermiş. Sa Gras [Düşesin unvanı] kendisile muannidane meşgul olanlara fena kızmakta ve yakında anne olacağına dair rivayetleri tekzib etmektedir. Dük ve karısı buradan tekTar Versay'a gitmiyerek Nöyyi'de oturacaklardır ve bu civarda bir malikâne aramaktadırlar. Ikisi de Avusturya işinden heyecan içindeler. Arşidük Fransuva Jozef'le, Loren Dükünün de burada olduğu söyleniyor. Sabık Kral Edvard, geçen gün elini Arşidükün omzuna koyarak, boğuk bir sesle: Aziz dostum, demiş, insanın artık hiç vatanı olmaması nekadar feci!.. Meşhurlarm istirahat günlerinden akisler 2 Nisan 1938 CUMHURİYET İspanya harbi bittikten sonra doğacak harb tehlikesi SAN'AT ABİDELERİMİZİN HALi Vindsor Dükü ve Düşesi Nis'te İsveç Krah Gıistav, Kan'da tenis oynuyor Kot d'Azür (Cote d'Azure) Fransaiın cenubunda Kan, Nis, Monako, Antib, Vilfranş gibi çiçek bahçesi halinde süslü ve güzel şehırlerle bezenmış, her nevi oyunlar, ve eğlencelerle bir zevk mu" hiti haline getirilmiş şen bir sahildir. Bilhassa sonbaharda buraları dünyanın her tarafından gelenlerle dolar ve Akdenizin bu kıyısı bir dünya cenneti halini alır. Kot d'Azür, birçok kralların, devlet adamlarının ve meşhur zenginlerin sık sık ziyaret ettikleri, hatta villâlar, malikâne" ler alarak yer edindikleri bir arzı mev'ud veya bir arzı mes'uddur. Geçen hafta birçok maruf sımalar Kot d'Azür'de adeta toplaştılar: Iki Skandinav Kralı, Vindsor Dükü ve Düşesi, iki sabık îngıliz Başvekili, M. Eden ve saire ve saire.... Kana giden bir Fransız gazetecisi şunları yazıyor: «Ekspres istasyona girdı. Lord ve Ledi Boldvin Büyük Britanya konsolosunun elini sıktılar, Madam Eden'le kucaklaştılar ve vagonlarma girdiler. Fotoğrafçılann elinden kurtulmağa muvaffak olduklan anlaşılıyordu. Gar şefi bağınyor: Haydi trene! Paris, Kale ve Londra için. Haydi trene! Gar komiseri birdenbire sarardı; Lord Boldvin'ın sesi duyuluyordu: Çabuk ol Samoel Hor! Samoel Hor? İngıltere Dahiliye Nazırı burada idi de onun haberi mi olmamıştı? O sırada geniş omuzlu bir adam eski Başvekihn vagonuna golge gibi, daldı ve komiser geniş bir neles aldı. Şaşı lacak şey değil mı, Lord Boldvin'ın hususî dedektifınin adı Samoel Hor'du ve Loyd Corç da Kan'da adamcağız bundan hiç de gurur duymuOtelin ayni katında, bir kızile beraber, yordu? Loyd Corc da oturuyor. Atlatılan karşdaşma Kap oteli ve Eden Rok bahçeleri gene, M. Boldvin epeydır buradaydı. Şim ihtiyar İngilizlerle dolu. Eski başvekil di de Vindsor Dük ve Düşesi Kan'a ge lerile eski krallarmdan daha az alâkadar liyorlardı. Herkes, tahttan çekildiğinden^ olmuyorlar. îhtiyar diplomat boyuna geberi ilk defa olarak Kral Edvard'ın ziyor, golf oynuyor, yazıyor, okuyor ve Boldvin'le karşılaşmasmdan doğacak va alay ediyor. Pariste Fransız devlet adamziyetleri merak ediyordu. Acaba eski hü larının kendisine gösterdıği nezaketten kümdann onu tacını bırakmağa ve der pek memnun. hal İngiltereyi terketmeğe mecbur eden Leon Blum'la Pol Bonkur'a, beni adamla, otellerde, lokantalarda, golf sa kabul ettikleri için itab ediyorlar. Fakat halarında yanyana buluşması nasıl ola ben on yedi sene mevkii iktidarda kalmış caktı? bir adamm, hâlâ Saltanat Meclisi Has Bereket versin ki Lord Boldvin, bun azasıyım. Sonra M. Çemberlayn, M. dan kurtulmak için, Vindsor Dükü gel Flanden'i, M. Eden de nazırken M. Pol meden evvel Kan'ı terketmeğe karar ver Reynoy'u ayni şekilde kabul etmediler mi? mişti. Kızıma, Paris Hariciye Nezaretinde, Kan polisi müthiş faaliyet ve teyak vaktile Briyan'la pek çok görüştüğümüz kuz içinde.. Çünkü iki Skandinav Kralı, bir sürü prens ve prenseslerile bir mihra saatli salonu, Versay'da sulh muahedece ailesi burada. Bu kâfi değilmiş gibi sini imzaladığım aynalı salonu göster İngiltere de bir eski kral, iki eski başve dim.» M. Eden'in günleri M. Eden, Lord Boldvin'le bol bol görüştüğünü gizlemiyor. Uç gününü onunla beraber meb'us Sir Sidney Herbert'in villâsında geçirdi. Foreyn Ofis'in [İngiliz Hariciye Nezareti] sabık şefi; geçen gün kendisini ziyarete gelen, Kralın müşaviri Rober Vansittar'la başbaşa fazla kalmamak için, mütemadıyen piyesler yazmaktan pek yorgun. Eden siyasî cereyanlarla yakın ve kuvvetli alâkasını kesemiyor, hergün muntazaman Londra ile telefonlaşıyor ve hergün bir sürü evrak ve mektub alıyor. Bugünlerde tngiltereye giderek intihab dairesinde bir nutuk söyliyecekti. Fakat bilâhare fikrini değiştirerek telefonla mıntaka muhafazakâr kulübüne itizarda bulunmuş. Meşhur şair Rüdyar Kipling'in dul karısı, ve Lord Derbi de buradalar. îngiliz ricalinin Kotdazür'de toplaşması bazılanna Kap Antip Nis mihverinin Londra kabinesini tehdid etmekte olduğu zannını da vermiş! tki Kralın hayatı Kan'a gelen İsveç ve Danîmarka kralları demokratlıklari)t; bu ekselânslan geride bırakıyorlar. Denizciliğile ' ma'rüf; ve «Denizci Kral» unvanım alan Danimarka hükümdarı, kazinodaki masasında tenis merakile meşhur olan îsveçli meslektaşına şöyle diyordu: Majeste, senin deniz yanşla nna riyaset edeceğin söyleniyor. Eğer bana bu rekabeti yaparsan ben de gelecek sene bir tenis maçmda hakemliği üzerime alacağım! îsveç Kralı hergün tenis oynuyor. Dün bir kaza oldu, top hükümdann gözlüklerine çarptı ve onu gözünden hafifçe yaraladı. Hiç yanmdan ayrılmıyan doktor Kazerman derhal pansımanmı yaptı ve seksenlik kral hemen maça tekrar başladı amma, yazık ki ilk defa olarak yenildi! Danimarka Kralı kısa bir ikametten sonra Parise hareket etti. Lâkin yolda garib bir kaza oldu, dışarıdan gelen bir taş hükümdann kompartımanındaki camlardan birini kırdı. Tren durduruldu, dehşetli korkuya düşen komiser tahkikat yaptı ve hâdise anlaşıldı: Meğer taş lokomotifin tekerleklerinden fırlıyarak pencereye çarpmış! Netice kendisine arzedilen demokrat hükümdar hayretle eğildi: Allah allah!.. dedi, lâkin taşın bana başka birisi tarafından atılabileceğini bir lâhza olsun nasıl aklınıza getirdiniz? Işte majeste, altes ve ekselânslann Fransadaki hayatmdan bazı parçalar... Eski Başvekillerden Lord Boldvin, ve Loid Corç refikalarile beraber Kot dazürde, M. Eden Nis'te istirahat ediyor IBaşmakaleden devami Çünkü Almanya ile İtalyanın, ne iddia ettikleri gibi kendilerile hemhudud olmıyan İspanyada komünizmin yerleş roemesi için, ne de Franko'nun kara gözleri için, bu kadar silâh, can ve para feda ettikleri kabul olunamaz. onların maksadı, yarın kopacak bir Avrupa harbi için, şimdiden îspanyaya hâkim olmaktır. Böyle bir harbde, Almanya ile İtalyanın îspanyayı ellerinde bulundurduklan tak dirde, elde edecekleri istifadeleri şöyle bir gözden geçirirsek, bu fedakârlıkların Yazan; SALÂHADDIN GÜNGÖR asıl manasmı anlamış oluruz: 1 Fransayı, tabir caizse, arka kapı 1 smdan tehdid etmek mümkün olacaktır. Fransanın Almanya ve İlalyaya karşı olan hududlan Akdenizden Şimal deni zine kadar, ya müstahkemdir, yahud da İsviçre, Belçika gibi bitaraf devletlerle ayrılmıştır. Fransa İspanya hududunda ise, meselâ Almanya Fransa hududunda olduğu gibi, kuvvetli tahkimat yapıl mamıştır. Burada Almanya ve İtalya ile elbirlıği etmiş bir İspanya bulunursa, Fransa, ordusunun bir kısmını da buraya ayırmak mecburiyetinde kalacak, Almanya ve İtalyaya karşı zayıflıyacaktır. 2 İspanyanm hem Al^denizde, hem Atlas Okyanusunda kıyıları, deniz üs leri, müstahkem limanları vardır. Bu kıyılarla Balear adalarından tayyareler ve denizaltı gemilerile Fransanın Afrikadaki müstemleke İmparatorluğu ile olan muvasala hatlarını, bilhassa en kısa yol olan Cezayir Marsilya yolunu müessir surette tehdid etmek kabildir. 3 İspanyol Fasından ve Libya'dan J yapılacak hareketlerle Fransanın şimalî Mempaşa camisinin altında paraziv dükkânlar Afrikadaki Tunus, Cezayir ve Fas müstemlekelerine taarruz etmek kabildir. GerTenekeciler, hırdavatçılar, nalburlar, debilmiş? Cami altmda kâğıd > deposu, çi, Fransa, şimalî Afrikada hayli kuv şekerciler, küfeciler ve süpürkeciler a şeker fabrikası kurulmasma müsaade e\etlidir amma, buralardaki müslüman rasında, on dakika var ki, aşağı yukan dilir mi hiç?.. halk, mütemadıyen Fransaya karşı tah dolaşıyoruz. Kâh sağımızda, kâh solu Müezzinin anlattığma göre, daha Brıik edilmektedir. Bu tahrikâtın akim kal muzda kalan minare, meşhur şarkıdaki kaf idaresi kurulmazdan evvel, eski dığmı ve müslümanların Fransaya sada kervan kıran yıldızı gibi, bize yolumuzu mütevelliler camiin altını parça parça kat gösterdiğini kabul etsek bile Fransa, büsbütün şaşırttı. Camiin kapısrnı bir kiralamışlar. Sonra, bu kiralanan yer büyük bir Avrupa harbinde şimalî Afri" türlü bulamıyoruz. Nihayet son bir da ler, gitgide (mülk) e kalbedilerek ta kadan getireceği kuvvetlerden ve ham nışma yaptık: puya bağlanmış! Bu ihmal yüzünden, maddelerden mahrum kalarak bir kat Rüstempaşa camiine nereden gi şimdi, camiin altında koca bir çarşı var. daha zayıf düşecektir. Almanlar, Fran rilir?... Müezzinin derdi, anlatmakla biter gimüstemlekelerinden sanm Afrikadaki Daracık bir koğuğu gösteriyorlar: bi değil: Arab ve zenci olmak üzere, iki buçuk îste!.. Seyyahlar geldiği zaman, nekadar milyon kişiyi tedricen askere alacağım heSiyahlanmış taş merdivenlerin bît üzüldüğümü size tarif edemem, diyor, sab ediyorlar. Fransanın seferberlik baştiği yerde, cami, bütün azametile karşı öğle saatleri geldi mi, avluda köfte kolar başlamaz Cezayir ve Tunustan Franmıza çıktı. kusundan, balık dumanından durulmaz iaya nakkdeceği muvazzaf ordunun mevYirmiye yakm dükkân ve d«ponun, oluyor. cudu 125,000 kişidir. .Afrikadaki mu etrafını çepçevre parazit mantarlar giDüşünün bir i e r e : Camii ziyarete geTtazzaf ve ihtiyat Fransız kuvvetlerinin bi sardığı bir ulu san'at ağacı! Avrupaya hiç nakledilememesi veya çok len seyyahların vazivetini... Onlar, buKanunî Süleyman kızı (Mihrimah) m geç nakledilmesi Fransa için hayatî ehemrunlarmda mendil, öğüre öğüre avlu » kocası Rüstem Paşa namına, ölümün miyeti haiz bir meseledir. dan geçerken, ben de utancımdan yerin 4 îspanyanın, Almanya ve italya den sonra 968 yılmda (1561) mimar Ko dibine geçiyorum. nın müttefiki olması, îngiltere için de teh ca Sinanın pergerile çizilen ve onun eSonra, gizli bir sır emanet eder gibi ikedir. Cebelüttarık üssü, îspanyadan lile yükseltilen ihtişamlı abide... kulağıma eğiliyor: Ayak sesimizi duyan müezzin, belli ki gelecek taarruzlara karşı daimî bir teh Bu yakmlarda bir müjde haberi did altmda bulunacağı gibi, boğazm Af uyanık bir adam, yanımıza geliyor ve duyduk amma, bilmem doğru mu? Sözrika sahilinin karşısındaki Rıf de Ispan ziyaretimizin sebebini kestirir gibi o de camiin altındaki dükkânları kaldırayanındır. caklarmış! Hemen, Allah vere de doğru larak: 5 İspanya sahilleri, Rif sahillerile İsterseniz, diyor, size ilkin camii çıksaydı' Canım. efendim. kaç paralık iş ki... Topu topu on altı dükkân.» beraber, Fransanın olduğu gibi, İngilte gezdireyim! renin de Akdenizden geçen muvasala yoMüezzin önde, biz arkada, parazit Bir dakika sonra, kendimizi emsalsiz lunu tehdid edecekrir. Şarktan İtalya, bir çini hazinesinin içinde buluyoruz. çarşıyı dolasmağa çıktık. Acıkça söyligarbden İspanya, Akdenizin garb kısmı Müezzin, bu kabartma çinilerin vaktile yeyim ki: Eski Evkafın manevî şahsi nı, îngilizler ve Fransızlar için çok tehli îznikte kurulan bir fabrikadan geldiği yeti için, bu çarşı bir yüzkarasıdır. keli bir hale getireceklerdir. Bu takdir ni anlatmağa çalışıyor. Mütevelliler elinde, kendi akibetine Fakat biz, artık bir sey dinliyecek bırakılan bu nefis san'at eserine, hiç de de, İngilterenin Akdeniz yolile Mısıra ve Süveyşe yardımı imkânsız denilecek ka halde değiliz. Sanki, yeşil, yemyeşil bir mi acımamışlar? Birkaç bin lira kazanummana düşmüşüz. dar güç bir hale girecektir. mak uğruna, bir daha yerine konulamıBir avuc çiniye. bütün bir medeniye yacak bövle bir şehkârı nasıl feda ede Görülüyor ki İspanyanın Fransaya ve îngıltereve düşman, Almanya ve İtalya tin nakışlannı isliven Türkün bu nefis bilmişler?.. Hayret etmemek imkânı ile müttefik bir memleket olması, iki garb tablosu karşısmda hayranlık dakikaları yok. devleti için çok tehlikelidir. Gerçi Fran geçiriyoruz. Hele mihrabm önündeki Dünkülerin bu affedilmez hatasms ko, dahilî harbi muvaffakiyetle bitirip îs çinileri, seyretmeğe kıyamıyoruz. Bize tamir etmekte biraz daha gecikecek opanyaya hâkim olunca, ecnebi devletle gözlerimizin temasile bu yeşil mücev lursak, san'at tarihi, dünküler gibi, bizl rin, yani Almanya ve İtalyanın oyunca herler, solacak. paslanacak gibi geliyor. de affetmiyecektir. ğı olmıyacağını söylüyorsa da, bakalım Müezzin, biraz daha yanımıza soku Rüstempaşa camii gibi bir hazineyi, bu vaıdlerı samimî mıdır? Samımî olsa larak içli bir sesle: bu acıklı vaziyete sokan zihniyetler, arbile, bakalım Almanya ile İtalya, yaptık" Ne yazık ki, diyor. bu emsalsiz ha tık, aramızda yaşamıyor. Jarı fedakârlıkların sıfıra inmesine razı zine, emniyet altmda değil! Atatürkün günündeviz. Onun kurtarolacaklar, Franko'yu rahat ve serbest bıVe ayağını yere vurarak ilâve ediyor: dığı İstanbulun, gene kendi dilile cTürk rakacaklar mıdır? Bugün, ispanyada Şu dakikada (32) ton kâğıdın üze tarihinin serveti> olduğunu biliyoruz. 75,000 İtalyan ve Alman gönüllüsile rinde bulunuyoruz! Bu servetin en küçük parçası üzerine 600 700 Alman ve İtalyan tayyaresi Bu otuz iki ton kâğıd, cami için bir dahi, kıskanc bir itina ile titremek mecvardır. Bakalım, bunlar dahilî harb bitin barut fıçısı kadar tehlikelidir. Küçük buriyetindeyiz. Bunu yapmadığımıa ce, Ispanyayı Franko'ya bırakıp gıdecek" bir kibrit alevi, koca camii mahvede halde, bir gün avuçlarımız içinde îstanler midir? bilir!.. Böyle bir ihtimali düşündükçe bul adı verdiğimiz bu süslü kelebeğin tozlarmdan başka bir şey bulamıya Fransada, İngiltere ile müstereken îs adeta uykularım kaçıyor... panya islerine müdahale taraftarları var Peki, diye soruyorum. Evkaf ida cağız! dır. Bunlar, Franko'cular, Akdenize da resi, nasıl olmuş da bu derece gaflet SALÂHADDİN GÜNGÖR yandıkları veya hükumetçilerle mütareke yaptıklan zaman, Fransız kuvvetlerinin, ihtiyatî bir tedbir olarak Minorka adasr nı, Kartajen ve Alikante limanlarmı işgal etmesini teklif ediyorlar. İtalya ise, Fransanın İspanyada böyle bir harekete girişmesini hemen bir harb sebebi addedeceğini söylüyor. İngiliz Başvekilinin, geçen sün, İngilterenin muvasala hatları tehlikeye girince harbedeceğini açıkça söylediğini de unutmıyalım. Almanya ile İtalyanın emrine tâbi bir İspanya, İngiliz İmparatorluğunun Akdeniz yolu için, mühim bir tehlikedir. Onun içindir ki Franko'nun kat'î mu~ vaffakiyetile beraber Avrupa, İspanya yüzünden yeni bir harb tehlikesi geçirecektir. Temenni edelim ki diplomatlar, bu dikenli meseleyi de halle muvaffak olsunlar ve Avrupayı müthiş bir haileden San'at abidesinin içinden ve muhteşem çiuilerden bir manzara korusunlar. ABİDİN DAVER Rüstempaşa camisinin altındaki koca çarşı biraz daha gecikecek olursak san'at tarihi bizi de affetmiyecektir Eğer eskilerin bu affedilmez hatasını tamirde,