30 Mart 1938 CUMHURİYET Şeker Şirketi umumî heyeti dün toplandı Şeker istihlâki 90,132 tonu buldu Şeker pancarı ziraatinin 50 bin çiftçiye kısa bir zamanda tamimi takdir edildi Ankara 29 «Türkiye şeker fabrıkalan» şirketi hissedarları heyeti umu miyesi bugün şiıketin merkezinde ve Z.İ raat Bankası idare meclisi reisi Sabil Sağıroğlunun riyasetinde toplanroıştif. Şirketin 1937 yılı muamelâtı hakkındaki idare meclisi raporuna nazaran, 1936 yılırıda ilk normal kampanyasına başlarken şirket bir yandan gerek teknik işletme bakımmdan mevcud tesisatın, iş letme tarzınm ve teknik oersonel vas'ta lannın olduğu kadar fabnkalann pancar ihtiyacmı emniyet altında bulundurmak ve çiftçinin istihsal randımanmı yükseli mek üzere ziraî vaziyelmi ve ziraat teş kilâtmı, ziraî çalışma sisten;ni, ziraî sa halannın gübre ve sulama islerini, hasarat ve batakhklarla mücadcle usullenn: ziraî ve iktısadî bakımdan pancar ziraa • tinde münavebe tarzlannı da tetkik ettirjnek için dünyaca tanmmış mütebassıs lardan mürekkeb ikişer kişılik iki heyet gehrmiş ve vu mütehassıslar tarafmdan yapılan tetkikler sonunda verilen rapor lara davanarak faaliyetini bem smaî ve hem de ziraî sahada teknik ve iş letme ve teşkilât bakımlarından esaslı ve rasyonel bir programa bağlamış bu lunmaktadır. elde edilen neticeler her veçhile takdire şayandır. Muhit için büsbütün yeni olan bir ziraat şubesinin, binleıce ekim saha sma dağılmış 50,000 çiftçiye, inamlmı yacak kadar kısa bir zamanda tamirn t\~ mek, son derece sitayişe lâyıktır. Ve bu zannımızca şimdiye kadar misli oltııyan bir Ntir. Bu hadisenin emsaline ne Isnanya, îngiltere, trlanda, Finlandiya, Es tonya, îran ve Amerika Bnleşik devlet leri gibi pancar ziraatine veni başl.yan ve başlamak üzere olan memleketlerde, ne de yeni bir kiiltür nebatını tamime çalışan ülkelerde rastlanabilir. «Romanya ve Macaristanda soya fasuiyesi, Sicilya, Brezilya ve Peru'da pamuk, İsveçde yaz buğdayı.» Gene rapordan öğrendiklerimize göre Ziraî cephede, pancar sahalarının su Ianma, gübreleme, münavebe gıbi işleri iizerinde de şirket esaslı tedbirler almış bulunuvor. 1932 senesi kampanyasTnda kurakhk ve hastalık yüziinden ancak 51,575 ton şeker istihsal edilebilmiştir. Halbuki, 1935 yılının haziranında şeker satış fiatlannın ucuzlahlması netice unde istihlâk aydan aya ve seneden seneye her rürlü tahminleri aşan ibr nisbetŞirket ziraat teşkilâtının mesaisi te artmış bulunmaktadır. İdare meclisi raporuna alman ve müÖyle ki, 1934 yıîına msbetle 1937 satehassıslar heyetinin şeker fabrikalan zitışlan yüzde 85 fazlalaşmış ve 90,132 raat ve fen heyetlerinin mesaisi hakkında tonu bulmuştur. raporlanna kaydetmiş olduklan takdir Bu sene 50 bin ton şeker ithal kâr mütalealarda şöyle denilmektedir: edildi Şeker pancarı ziraatine başlamak ve onu bir kaç sene icinde yapmak keyfiyeBu vaziyet karşısında memleketin şetinin muvaffakiyetle başanlmış olması ker ihtiyacmı karşihyabi'mek içia bu seşirket ziraat teşkilâtının son derece iyi ne dışarıdan 50 bin ton şeker ithal etmck çalışmış olduğunu isbat eder. mecburiyeti hasıl olmuş^ur. İstihlâk hacGezdiğimiz zıraat mıntnkalannda te mi, fabrikalanmızm normal istih:al hacker teker edindiğimiz intıbd, şirket ziraat mini aştığından yeni yeni şeker fabrikateşkilâtının mükemmel fen raemurlan ye ları kurmak lüzumu karşısmda kalan şirtiştirme ve istihdam etmeğe muvaffak ol ket, bu hususta lâzımgelen tetkik ve tecduğu ve Avrupa memlek'Jılerinin iyi ça rübelere başlamış bulunmaktadır. lışan ziraat fen teşkilâtile daha bugünder Rapordan ögrendigimiz çok dikkate pekâlâ mukayese edilebileceği merkezin şayan bir nokta da Türkiyede şeker fi dedir. 5 e ker pancar ziraatinin icab ettiı atlannın, Almanyadan, Çekoslovakya diği yüksek bakım ve şirket ziraat teşki dan, Macaıistancian, Holandadan, îtalîâtının mesaisi sayesinde, köylünün UTVU yadan, Romanyadan, Bulgaristan ve mî ziraat tarzlan ve dığer tarlaların du Yugoslavyadan daha ucuz olmasıdır. rumu daha bugünden salâha yüz tutm $irketin idare meclisi ve murakıblar ğunu, devir ve s£vabahmizde tekrar tekraporlarile kâr ve zarar hesablannın tasrar tesbite fırsat bulduk. vibinden sonra Cumhuriyet Merkez BanElde edilen neticeler takdire kası Genel Direktörlüğüne tayini dola şayandır yısile inhilâl eden idare meclisi azalığma Aralanndaki büyük farklara ragmen Ziraat Bankası Genel Direktörü Nusret mıntakaların kâffesinde sımdiye kadar Meray intihab olunmuştur. (a.a.) fhtısadî harekctler Gölcükte yeni tersane PENCERESİNDEN Bu yıl tersanenin kurulmasına başlanacağı gibi Bir mektubun hikâyesi bir taraftan da Gölcükte yeni bir şehir yapılacak eşhir ve tezyif kasdinde olmadığım için ne yerin, ne de mevzua ilgili kimselerin adını vermiyerek sadece hikâyeyi anlatacağım: istanbuldan Avrupada tahsille meşgul olan gene bir yurddaşa bir ay evvel bir mektub göndermiştim. Seyahatim sırasında kendisini gördüm, mektubumda tedarik olunmasını rica ettiğim kitabları bulup bulmadığını sordum. Bana şu cevabı verdi: Mektubunuz geldi. Fakat bana verilmedi, geri gönderildi. Neden? İki ismimden ilk kullanılanı sonra, ikinci kuîîanılam evvel yazmışsınız, müvezzi bu değişikliğe baktı ve mektubu bana göstermekle beraber vermedi, geri götürdü! Ahmed Rasim yerine Rasim Ahmed, Halil Rüştü yerine Rüştü Halil yazılması gibi dalgınlıktan ileri gelme bir yanlışlığı müsamahaya lâyık göremiyecek kadar vazifesinde ciddî davranan bu garib kafalı ve garb zihniyetli müvezzie kızmak mı, gülmek mi lâzım geleceğini kestirememekle beraber gene dostuma şu fıkrayı anlatmaktan geri kalamadım: Büyük rütbeli adamlardan biri çok sadık ve o nisbette alık olan uşağına bir mektub verir: Haydi, der, koş, bu kâgıdı füân yerde oturan filân adama götür! Uşak merdiven basamaklarını üçer üçer atlıyarak, sokakları rüzgâr gibi aşarak emrolunan yere varır, efendisinin adını verdiği kimsenin yanına çıkar ve mektubu beş adım uzaktan gösterir: Bizim efendi, der, bu mektubu sana yolladı! Ev sahibi elini uzaür, zarfı almak ister: Ver bakayıml Veremem. Neden? Efendi bana mektubu götür dedi, ver demedi! Adamcağız hayret içinde anlatmağa çalışır: Mektub kimse yazılmışsa ona veriîmek için gönderilir. Senin elindeki zarfm üstünde de benim adım yazılı. O halde vermelisin. Vermezsen içinde ne oldugunu ben nereden bileceğiml Uşak, kafasmı sallar ve herife ders verir: Bana götür dediler, ver demediler. Götür başka, ver başka! Bu vaziyet karşısmda ev sahibi ctayanamaz, bağırır: Yıkıl eşşoğlu eşek! Uşak sükunetle döner, mektubu efendisine verir ve «Dostumu bulamadın mı?» denilmesi üzerine macerayı anîatınca adamcağız şaşkm şaşkın sorar: Ne dedi bizim dost> Eşşoğlu eşek dedi amma bu soz sana mıydı, bana mıydı anlamadımî Fıkrayı bitirdikten sonra ben dc gene mektebliye sordum: Müvezzie siz de birşey söylediniz miydi? Gülerek cevab verdi: Mantar dedim, çünkü burada kullanılan küfürlerin en büyüklerinden biri de mantardır!.. Konserveciliğimiz Konserveciligimizin gerilemesini riyazî bir kat'iyetle ortaya koymak için 1939 senesinde üç buçuk milyon kutuyu bulan sarfiyatm bugün bir buçuk milyona ka dar düştüğünü zikretmek kâfidir. Görüyoruz ki, şu hal alâkadar makamların dikkat nazarmı celbetmekten de geri kalmamıştır. Türkofis, Istanbul Ticaret ve Sanayi Odası ve Millî Sanayi Birliginin mühim bir san'at ve ticaret şubesi olan konservecilik üzerinde muhtelif bakım lardan tetkikler yaptıklarını biliyoruz. Konserve sanayii, tedennisine omuz sil kip geçemiyeceğimiz bir vaziyettedir. Sanayi bakımından, konserve yapan müesseseler bir hayli çok ve kuruluş itibarile köklüdür. îstanbulda yedi, Istanbul dısında dört fabrikadan maada, üçü Geliboluda, biri Marmara adasında, biri Erdekte ve diğer biri de Zonguldakta olmak üzere altı balık konserve fabrikası vardır. Konservelerimizin istihsal ve dahilî istihlâki nasıl azalmakta ise ihracatı da öylece düsmektedir. 931 de 94,573 lirahk ihracat yapmıştık. Bugün bu miktar 25,000 liralığa kadar inmiştir. Bütün bunlar neden böyle olmuştur> Muhakkak ki bunun bir veya müteaddid sebebleri vardır. Alâkadarlar bu sebebleri şöylece hulâsa etmektedirler: 1 Halk, konserveden tiksinmiştir. Buna bir kısım fabrikaların kötü imalâtı sebeb olmuştur. 2 Büyük şehirler cenub vilâyetlerile muvasala temin etmişler, ucuz tarife lerle nakledilen sebze ve meyvalaıı senenin hemen dokuz ayında bulabilmişler dir. 3 îstanbulda bahçıvanlık gerile miştir. Sebze istihsalâtı azalmış, konservelerin majiyet fiatı yükselmiştir. 4 Teneke fiatları çok yükselmiş, kutularm maliyeti artmışür. 5 Memleketin muhtelif yerlerıne sevkedilen konserveler pahah nakledili yor. 6 Bazı doktorların konservelerde ka.fi vitamin bulunmadıgı iddiasile ye nilmemesi hususundaki tavsiyeleri istih lâke tesir etmiştir. 7 Bazı vergiîer imalâtı müşkülleştirmiş ve maliyeti yükseltmiştijr. Şu sebebler gösteriyor ki, kons«rve sanayiimizin düstüğü müşküllerden kurtulması çarelerini, gene evvelâ bizzat fab rikaların, sonra devletin ve en nihayet bulması icab edivor. F. Gr T Maarif müdürlügiinün bir tavzihi EKin İstanbul Maarif müdürlüğünden şn mektubu aldık: «Gazetenizin 29/3/938 tarihli nüshasınm sekizinci sahifesinin halk sütu nunda «Tedbir alınmasım istiyor» başlığı altmda çıkan yazıda İstanbul 11 inci okulun ikinci smıfında bir ço cuğun kızıl hastalığına tutulduğu, okul başöğretmeni hâdiseyi Belediyeye ha ber verdiği halde henüz tedbir alınmadı5ı yazılıdır. Bu okulda kızıl hastalığına tutulan talebe olmadığı hükumet doktorlue^ı nun 24/3/9P8 tarihli raporundan anla şılmıstır. Keyfiyetin aydınlatılmasını dilerim.> Mimar Sinan için ihtifale hazırlanırken [Başmakaleden devam\ Ziraat Bankası U. Müdür muavinlikleri Ankara 29 (Telefonta) Başvekiî Celâl Bayar, bugün öğleden evvel Cumhuriyet Merkez Bankasile Ziraat Bankasını ziyaret etmiş ve bankalar erkânile bir müddet görüşmüştür. Oğrendiğime göre Ziraat Bankasına, banka kanunu mucıbınce iki umum müdür muavininin tayini kararlaşmıstır. Muavinliklerden birine bankanın teftiş heyeti reisi Mithatın diğerine de îkîsad Vekâleti iç ticaıet umum müdürü Mümtazın tayini muhte meldir. Mimar Sinanm yaratt'.ğı şaheserlerin he halde durduklanna hiç dikkat ettiniz mi? Diğer san'atkârlarımızmkiler nasıl, gördünüz mü? Anadolu topraklannm kıskanc bir sevgıle bağnna gömdüeü eserler müstesna, meydanda kalmak felâketine uğrıyan atalarımızdan kalma nemiz varsa hangi şerait içinde muhafaza olunduklarını biliyor musunuz? Bunlardan bazılarmın karşısmda utanmadan, yüzümüz kızarmadan duraıak kabil değildir. Bir çoklan asırlardanberi tamir yüzü görmemişlerdr. Bazılarmın damını, saçağmı otlar, fidanlar hatta arsız ağaclar bürümüştür. Etraflanndaki meydanlar darala darala küçücük bir sokak haline gelmiş, kiminin duvarlarına ba«ka bir evin temelleri yaîlanmıştır. Bu manzaraları görüp de bir zamanlar bu şaheserleri yaratanların torunları olduğumuzdan şüphelenmemek elden gelmiyor. *** Celâl Bayar hükumeti tarihî eserlerimizi meydana çıkarmak, tamir etmek ve korumak için gerek hususî organlarla gerek vilâyet ve belediyelere yardım suretile yeni kararlar almış bulunuyor. Bu şüphesiz çok rrasraf ve zaman istiyen bir iştir. Mimar Sinanm hatırasına ihtifal tertib edeııler aralarmda bir «Sinan Cemiyeti» teşkil ederek san'atkârm harab olmağa yüz tutan eserlerile yakından ve bilfiil meşgul olsalar daha hayırlı bir is yapmış oîmazlar mı? Onlardan örnek alarak diğer büyükîerimiz için de bıma benzer teşekküller harekete geçerse hükumetin vazifesi hayli koUylaşmış olur. Garb rnemleketlerinde, eserînîn yaşamasmda fayda görülen bütün meşhur adamlara mahsus toplantılar vardır: Mîkel Angello cemiveti, Dante cemiyeti, Bach cemiyeti gibi. Burılar temsil ettikleni adamm hatırasını taziz maksadile ihti Sinir ve ruh hekîmlerinin aylık ilmî toplantısı Türk Nöro Psihiatri cemiyetinin nisan toplantısı ayın birinci cuma günü öğleden evvel Bakırköy Akliye ve Asabiye hastanesinde yaoılacak, sinir ve akıl hastahklarını alâk?dar eden fennî mesail görüsülecektir. Mart ictimamda bel kemiğine aid oldukca az tesadüf eAdapazarmda yapılan dilen bir bozukluktan ileri gelme bir ortamekteb nuha basısı piesi gösterilmiş, temarüz Adapazarı (Hususî) Yeni yapıl süsü veren bir isterik hasta ve hezeyanmakta olan büyük ortamekteb binasma larının şekli itibarile Tnünaka«;avı mu • bazı kısimların ilâvesine lüzum görül rin bir vak'a mev7uu müştür. Ortamekteb koruma heyeti 14 bin liraya çıkacak oian yeni kısım için ÖLÜM bir esya piyangosu tertibine karar verBayan dul Ed. Maguin, Bayan dul Son bir hafta içinde Adat>azanmn Pauline Alphonse Maguin, Bay ve Bamuhtelif yerlerinde birkaç tütün ka yan Ulvsse Maguin ile bütün akraba rakeısı vaka^anmıs, kacakcılar, musa ları, pek sevgili oğul, birader ve kaymdere edilen tütünler ve tütün kıyımına biraderleri ACHİLLE MAGUİN'in mahsus havanlarla Müddeiumumiliğe teslim edilmişlerdir. dünkü salı günü anî olarak vefat etti ğini kemali teessürle ihbar ve cenaze Pariste hazin bîr ölîîm merasiminin 31 mart yarınki perşembe Merhum General Na^minin oğlu Bay günü saat 10 da Pangaltı Sent Espri kiAbdurrahman Bolar, Pariste oturduğu lisesinde icra edilecegini bevan ve isbu ilânm davetiye makammda telâkki edilotelde füc'eten vefat etmiştir. Bay Abederler. durrahman ticarî bazı islerî için birkaç ay evvel İstanbuldan Parise gitmişti. Şark Halı T. A. şirketi Çalışkan, müteşebbis bir gencdi. Ke Serik ve Direktörlerinden derli ailesine beyani taziyet ederiz. ACHİLLE MAGUİN'in faller tertib etmel^ beraber daha ziyade o dehaların mahsulünü muhafaza etmek ve tanıtmak için çalışırlar. Sinan gününde bu noktaları hatırlamamız mutlaka lâzımdır. Çünkü esersiz bir Sinanın herhangi bir adamdan farkı kalmaz. Herhangi bir adam için ihtifal yapmadığımıza da emin olma^yız. dünkü salı günü aniyen vefat ettiğini ve cenaze merasiminin 31 mart yarınki persmebe günü saat 10 da Pangaltıda Sent Espri kilisesinde icra edileceğini kemali teessürle beyan ve son teşyi vazifesinde bulunmak arzusunda bulunan ehibba ve dostlarının vakti mezkurda kilisede hazır bulunmaları ve işbu ilâ nm davetiye makammda telâkki edil mesini rica evler. NADİR NAD1 • Yavuz, haviızda Atak mayin gemisi kızaktan nazlı bir tan, müstahdemin ve amelenin istirahatleeda ile denize doğru kaydığı zaman he rinin temini için evler inşasını emir buyurpimiz sonsuz bir sevinc içinde idik. Tür dular. Filhakika, çalışan bir adamdan iyi kün denizcilik gurunı kabannıştı. Harb randıman alabilmek için herşeyden evvel Akademimizin yetiştirdiği güzide Deniz onun istirahatini temin lâzımdır. Türk akurmay yarbayı Ruhi bana hitab ederek: melesi bütün dünya amelesinden fazla « Azizim bu, bir küçük mayin g*; sevgiye lâyıktır. Şu Atak gemisinin denimisidir. Fakat bu küçük mayin gemisi ze indirme işinde amelemizin nasıl fedagtinün birinde ne yapar, bilir misin, diye kârane ve nekadar cansiperane çalıştık elile biraz ileride yatan bir gemi grupu larınız gördünüz. Bu amele ayni zamanarasmda, ufak bir gemiyî göstercji ve şu da san'atmm da eridir. Onda yüksek bir kabiliyet vardır. Hele böyle yeni bir gesözleri ilâve etti: <£ Bu gördüğün gemi «Nusret» ma mi insasma başladık mı bilseniz bunun yin gemisidir. 18 mart Çanakkale mu ikmali için nekadar yürekten çahşıyorlar» Şimdi Gölcükte yeni bir şehir kuruluzafferiyetini kazanaa bu gemidir. Bu gemi 18 marttan bir iki gece evvel Boğaza yor. Kıymetli müteahhid Bay Rauf gütorpil dökmek suretile İngiliz Fransız zel bir hükumet konağının insasını bitir donanmasını hezimete ugrattı. Bu mu mek üzeredir. Sonra burada baHçeler vaffakiyetüe Rus Çarlıgmın sukutuna içinde 400 amele evi yapılacakür. Bir tarjiftan bu inşaat yapılırken diğeı taraftan sebeb olan da odur...» Yeni ismi «Sardun» oîan hn gemiyi tersane plânının ilk kısmını teşkil eden teziyaret etmek millî bir vazife idi. Fakat sisat vücude getirilecektir. Bu tesisat ve inşaata aid plânlar maruf Avrupa fabrivaktin darhğı buna mâni cldu. Türkün denizciliğe karşı olan aşkı bü kalarına gönderilmiştir. Mayısa kadar yükrür. Gölcük deniz fabrikalannın kıy teklifler gelmeğe başlıyacak ve nihayet metli müdürü Albay Naime «Bu küçük be§ altı ay sonra inşaat başlıyacaktır. Bir gemiler göz doyurmuyor, daha büyükle yandan îstanbulda sivil tersane tesis edirinin denize indigini istiyoruz» dedim. lirken diğer taraftan buna muvazi olarak Gölcükte askerî tersane yapılmış olacakDerhal cevab verdi: « Buradaki tersanemiz henüz mo br. Tersane demek ayni zamanda mühendern değildir. Fakat buna ragmen burada derhal bir muhrib inşasına başlıyabi dis ve işçi demektir. Mevcuda ilâveten liriz. Fakat bunu, yeni yapılacak mü Alman ve îngiliz tersanelerinde çalıştı kemmel tersanemize bırakarak şimdilik nlmak suretile yeni elemanlar yetiştiril donanmanın diğer ihtiyaclarım temin e mektedir. Kıymetli inşaiyecimiz Ata Avdecek ve müreferrik hizmetlerde çalışa rupa veya Amerika fabnkalarından bi rinden mühendislik diploması almak üzecak gemilerimizi ikmale çalışıyoruz.» Kıymetli Albaym odasmda Ertuğru re yakmda Gölcükten ayrılacakhr. iyi lun Japonya seyahati habrası olmak üze ingilizce bildiği için gene inşaiyecimiz, re Tokyodan gönderilmiş Türk Japon dokuz ay bir Amerikan müessesesinde bayrağını birleştiren bir tablo göze çarpı çalışarak mühendislik diploması alacaktır. Inşaiyeci Atanın plânlanna göre yayordu. Atatürk devrinin memlekete yeni bir pılmağa başlanmış olan Dalgıc gemisi tersane kazandırmakta olmasmm deniz elektrik kaynağile yapılacakür. Başvekilimizin denizcilerimize göstersubaylarımıza verdiği sevinc sonsuzdu. diği itimad yerindedir. Yavuzu havuz Ve şunlan söylüyorlardı: « KjymetH Başvekilimiz hemen her lamak için Almanyadan getirilen bir tarafı denizlerle çevrilmiş olan memleke mütehassıs her gelişinde ancak üç, dört timizde modern bir tersanenin lüzumuna gün kalmak şartile yedi, sekiz bin lira tamamile kani bulunuyorlar. Geçenlerde almakta idi. Atak mayin gemisinin deniGölcüğe geldikleri zaman mevcud deniz ze indirme merasiminde sabih havuza afabrikasmı gezdiler. Burada büyük işîer lınmış oldugunu gördüğümüz bu sevgili yapılabileceğine inanc getirdiler ve biz gemimizi bu defa her zamankinden daha lere güvendiler. Kendilerine Holandalı mükemmel bir surette havuzlıyan fabribir şirket tarafmdan hazırlanmış olan kalar fen heyeti reisi gene bir deniz binmüstakbel tersanemizin plânlannı takdim başıdır. Gölcüğün şehircilik bakımmdan da ettik. Bunları beğendiler ve bu plânların tatbik sahasma konulması için lüzumu o imanna çalışılmaktadır. îzmitin kıymetli lan tahsisatın ilk kısmmın bu sene bütçe Valisi eski îstanbul Belediye Reis muaM. TURHAN TAN vini Hâmid burada bataklıkların kunı sine konulacağını vaid buy fcdular. Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Arasm tulması, yol inşaatı ve saire gibi husus ÖLÜM da bu hususta bizim lehimizde olan yar larda büvük bir faaliyet göstermektedir. dımlarını unutamıyacağız. Başvekiî Ce İzmitten îstanbula kadar yapılacak oTıbbiye ders nazırı merhum Ferik lan asfalt şose bu havaliyi îstanbula bağ Ahmed Paşa hafidesi, Adliye hukuk lâl Bayarın kıymetli bir düşüncesini ay müdürü merhum Niyazi Beyin kerimerıca kayda şayan buluyoruz. Kendileri, lamak suretile çok faydaîı olacaktır. si, Artvin muhakemat âmiri merhum Fuad Du^ar nlâmn diper kısımlanna lakdimen zabi Süleyman Hüsnü Beyin zevcesi, Ankara Temyiz mahkemesi Ba^müddeiumumî muavini Mehmed Ali Davranın hem?îresi, orta tedrisat öŞretmenlerinden Gül«=üm Niyazinin ablası Bavan [Baştarafı 1 inci \Bastaran 1 tnci sahıfede] Pakize Davran evevlki gün Cevizliktesublan arasmda yapılan tevkifler müua Bu kuvvet «Millî muhaf^z» kuvvetlerini ki hanesinde vefat etmiştir. Cenaze tösebetile, bütün Tunus milletinin vatan teşkil eden 200,000 kisi ile birlikte sefer reninde birçok zevat ve mekteb talebeperverliğine hıtab ederek neşrettiği be berliğin ilk gününde silâh altma alınabi leri bulnnarak aHe mezarına defnedil mistir. Hatemli ailesine taziyetlerimizi lecektir. yannamenin metnini de bıldirmektedir. Muntazam ordunun askerleril^ vücu bevan ederiz. Lötan gazetesinin ayni makalesinde işaret ettiği veçhile, Arab nasyonalistle de getirilecek olan ihtiyat kuvve'inin ih Mevlid rinin organı olan Aksiyon Tunizien ga dasma hiçbir kanun müsaid değildir. FaCok gene vaşmda vefat eden Fuad zetesi şu mealde bir makale neşretmistir: Lat parlâmentonun asskerî encümeni Su Eğer Fransa, Tunus millelini ikinci dt • hususta tanzim edilmiş bir kanun lâyıha A^ra^nm f veğenic ve Kâzım Refiğin kızı recede bir millet gibi telâkki etmekte de smı tetkik etmektedir. Erkâmharbiye, s° seveili re ikam erminin rnhuna ithaf vam ederse, sıkı tecrübe zamanlarında ferberlik emri çıkar çıkmaz kendiliğinden edilrnek u'eTe 2 n^an 1938 cumartesi Tunusluları kendi yanındı görmediği za tatbik sahasma geçecek olan urrunıî bir <îünü saat 14 30 da Teşv^kiye camiinde Mevlid oknnac?*mdan akraba, dost ve man taaccüb etmemelidir. Bütün tethiş ve kanunun kabul edilmesmi istemektedır. onu vakmdan ve uzaktan tanıvan ve tedib hareketleri, bu vaziyeti kat'iyyen Bu kanundan maksad halkı gönüllü ya sevenlerin teşriflerini rira ederim. değiştirmiyecektir. Akdeıızde Fransız zılmağa teşvik etmek ve harb baslad^tan Vecihi Gür'un filosunun bir tek muvaffakıyetsizliği üze üç ay sonra silâh altındaki kuvvetleri ya rine, şimalî Afrikada cebi; ve şiddet üze nm milyona çıkarmaktır. Bahriyenin ise rine müesses olan Fransız müstemieke takriben 40,000 kişilik bir ihtiyat kuvveti nüllülerin seferber hale konulması pla • nını tetkik etmek üzere toplanan konferanimparatorluğu Arabların kini altında vardır. Bahriyede askere almak işleri de memnuniyete şayan bir haldedir. Dentz sı açan ordu büyük erkâmharbiye reisı yıkılacaktır. General Malin Craig demiştir ki: Lötan gazetesi, makalesini şöyle bitir erkânıharbiyesi donanmanın tamamıle « Amerika elindeki muazzam insan seferber hale konulması için bu kuvveti mektedir: kuvvetini sür'atle silâh altına alabilirse «Fransa, vaziyetten haberdar ediîmis kâfi görmekte ise de ayni zamanda seferhükümdar veya diktatör olsun aklı ba bulunmaktadır. Herhalde Düsturu Cedid berlik emri çıkar çıkmaz gönüllüierin yafinda hiçbir insanm kendini bu kuvvete şeflerine, niyetlerini Fransız hükumetin zılması işini kolaylaştıracak yeni bir ka ezdirmek istemiyeceğini akli selim kabul den gizlemiş bulundukları suçu isnad o nun tetkik etmektedir. Vaşington 29 Harb zuhurunda gö eder.» (a.a.) lunamaz.». (a.a.). «Fransız müstemleke Amerika da ordusunu takviye ediyor imparatorluğu yıkılacak»