27 Mart 1938 CUMHURİYET SON HâdiseJer arasında Haç üstünde balta kuyucularımdan, gözünü aç tıgı gündenberi «Aldı Nemse bizim nazlı Budini» türküsünü duyarak büyümüş bir Tuna Türkü, bana gönderdiği mektubda, Mehmed Akifin Avusturyaya aid bir hatırasını anlatıyor. Büyük Harbin son senesinde, Safahat şairi, Viyanada imiş. Bir gece, bütün şehri uğultulara boğan çan sesleri arasında uyanır, pencereden bakar: Çocuklardan ihtiyarlara va rtncıya kadar, bütün halk, ellerine birer mum alarak sokaklara fırlamı», sevincden haykınyor! Zafer ümidlerinin kesildiği bir devirde bu sevincin manasını anlamıyan Mehmed Akif de hemen giyinir ve sokağa çıkar. Tanıdığı bir Viyanalıya rastlayıncıya kadar, geceyansı peyda olan bu garib coşkunluğun sebebini anlıyamaz. Nihayet bir bildiğini yakalar ve ona sorar: Ne var, ne oluyor ? Muharebeyi mi kazandık? Ve Viyanalı tanıdığından şu cevabı alır: Hayır! Muharebeyi kazanmak da bir şey mi? İngiliz ordusu, General Allenbi'nin kumandası altmda Kudüse girdi! Senelerdenberi Türk çizmesi altında inliyen şehir, salibe kavuşuyor. Yaşasm Kudüs fatihi! Bu çan uğultusu günlerce devam etmiş ve pek az sonra, Mehmed Akif, harbi kaybettiğimizi haber almış. Bu hikâye doğru ise bize bütün vatanî ve millî endişelerini unutarak, hıristiyanlık hesabma, müttefiki Türkiyenin ve kendi millî varlığının aleyhine bir zaferi selâmlıyan, sevincden günlerce coşan bir papaz Avusturya çiziyor, Bu hikâye, böyle bir memleketin istiklâlini kaybetmeğe ta o zamandan namzed olduğunu gösterir. Salib uğruna bütün millî menfaatlerini tepen bu papaz ve yobaz Avusturyanm haçı üzerine Hitler'in baltayı asması pek kolay oldu. Bu hikâye, baltalı haçm zaferini izah ediyor. Büyük davalar M. Pittar'ın konferansı Profesor, oyma ve kabartma işlerle resmin tarihini ilmî esaslara dayanarak izah etti Ankara 26 Profesor Pittar, bu gün saat 16 da Halkevinde beşinci kon feransmı vermiştir. Seçkin bir dinleyici kütlesi tarafından takib edilmekte olan bu seri konferanslardan bugünkünde profesor Pittar şuıılan söylemiştir: *• «• Preistorik san'atm ilk defa olarak keşfi tarihinin yüzuncü senesini pek ya kında tes'id etmek kabil olacaktır. Bu keşif Cenevre civanndaki Fransa topraklarında Veyrier de vaki olmuştur. de vardır. Bunlardan birçok misaller zikretmek lâzımdır. Bunu çok isterim. Fakat bu bahse ayırabildiğim konferans müd detinin darlığı dolayısile sözlerimi kısaltmak mecburiyetindedim. Doğrusu mağaralar san'atı harikulâde bir şeydir. Hele bu san'atkârlann nekadar güç şartlar içinde çalıştıkları düşünülünce, bunlann yaptıkları resimlerdeki şekil ve vaziyetleri nasıl hakikate bu kadar mutabık olarak yapabildikleri suali varid oluyor. Mağaralardaki magdaleniyen resim ve gravürlerinin en kuytu y«rlerde ve ek seriya bu mağaraların methallerinden 500 800 metre içerilerde yapılmış olduğunu unutmıyahm. Yakınşark ve ingiliz Italyan müzakeratı Yazan: JORJ MEYER İngiliz ttalyan görüşmelerinde, her iki tarafın ele alacağı meseleler son derece şümullü ve geniştir. Bunlann, Yakınşarka aid olanlarını, Kahiredeki Mısır ve ecnebi siyasî mehafilinde edinilebilen kanaatlere göre, ana hatlarile gözden geçirelim. îngiliz ve Italyan Imparatorluk menafiinin ve nüfuzlannın çatıştığı can daman noktasında bulunan Mısır, faşist müstemlekeciliğinin işgalleri yüzünden garb ve şimal hududlannda, diğer şark memleketlerinin hepsinden daha fazla bir tazyik hissetmektedir. Garb hududlan üzerinde tecemmü eden müteaddid îtalya anavatan fırkasının mevcudiyeti, Roma hükumetinin neşrettiği bir çok beyannamelerin teskin edici ifadesine rağmen, Mısırın kendi emniyeti aleyhine doğrudan doğruya müteveccih, devamlı ve münakaşa kabul etmez bir tehdid teşkil etmektedir. Filhakika, Mısır ordusu, hemen hemen mef kuddur. Çoğu yukan Nil vadisinden gelme kur'a efradından müteşekkil birkaç piyade taburile bir miktar süvari ve topçudan ibarettir. Bu ordu, asker kıt'asından ziyade bir zabıta kuvvetidir. Kadrolannın teknik kıymeti şüphelidir ve bu kadrolann düzeltilmesi için zarurî oan talim ve terbiye, uzun zamana ihtiyac gösterecektir. Mısırda bulunan İngiliz rdusu ise taknben 16000 neferden ibarettir. Gerçi, motörlü vesait cihetinden zengin ve teşkilât bakımmdan mükemmel ise de, bir harb vukuunda Mısırın istilâsına mâni olamıyacağı ve Süveyş kanalınm hayatî noktalannı müdafaa kudretini gösteremiyeceği muhakkaktır. Bu kuvvetin, elindeki vesaiti ne olursa olsun, elyevm Libyada tahaşşüd etmiş olup, Italyan erkânıharbiyesinin plânları tahakkuk ettiği takdirde, Trablustan gelecek yeni kuvvetlerle çabucak bir misline çıkacak olan 100,000 kişilik kuvvete mukavemet edemez gibi görünmektedir. Diğer ta raftan, Habe^istanda bulunan bazı Italyan kıtaatınm şimalde, Tsana gölü civannda, ve Nilin membalarmda yaptıklan son harekât, Sudan smırlanndaki tazyikı son derece artırmıştır. nalmm, îtalya lehine olarak bitaraflığı ve kontrolu hakkındaki itilâf vardır. Bütün bu meseleler, Mısın, birinci derecede alâkadar eden şeylerdir. Mısır emniyetinin maruz bulunduğu tehdid daha fazla devam edecek olursa, son defa aldığı istiklâli bir hayalden ibaret kalır. 1936 tarihli îngiltere Mısır muahedesi nin imzasından geçen senenin son günlerine kadar Vefd fırkasına mevdu bulu nan Kahire hükumeti, ordunun teşkili ve memleketin müdafaasının temini hu susunda hiçbir tedbir almamak gibi bir ihmal irtikâb etmiş, Montrö konferansındanberi bütün faaliyetini parti siyasetine aid beyhude münakaşalara sarfederek nihayet iktidar mevkiinden uzaklaştırıl mıştır. Halefleri, askerlik meselesine, lâyık olduğu ehemmiyeti verir görünüyorlarsa da, neticeler pek aheste meydana çıkıyor. Hakikatte, ordudan, tayyareden ve bahriyeden mahrum olan Mısır, Ingilterenin askerî kudretine arzı iftikar mecburiyetinde kalmakta ve dolayısile, as kerî ve bahrî himayesini temin imkânla nnı, 26 agustos 1936 tarihli îngiltere Mısır muahedesi maddelerinde aramakta dır. Mısır, bu hususta, Nil vadisinin, îngiltere împaratorluğunun emniyeti için elzem olduğu ve onu müdafaa etmenin Mısır için olduğu kadar Büyük Britan ya için de zarurî bulunduğu keyfiyetin den istifade etmektedir. Daima muvaffak bir müessese Türk Ticaret Bankasî umumî heyet bugün Ankarada toplanıyor Türk Ticaret Bankası umumî heyeti, bugün Ankarada toplanacak tır. Bu müessese miz, millî bankalar arasında kendine lâvık olduğu mevkii almış bulunu yor. Memleketin ta nmmış bankacıları tarafından temsil Bankamn umum olunan idare mec müdürü Said Başak lisince tanzim edilen senelik rapor, bank a n m malî, iktısadî ve smaî sahada attığı canlı hamleleri 1937 senesinde muvaffakivetle ilerlettiğini ve parlak neticeler aldığını ispat etmektedir. Yurdumuzun iktısadî ve smaî kalkınmasmda aldığı rolleri şuurlu bir prog ramla tatbik eden müessese, geniş mikyasta alâkadar olduğu Ticaret Türk Anonim şîrketi (merkezi Ankarada) v e Ormancılık ve Endüstri Ltd. Şirketi (merkezi B a r t m d a ) n e ilâveten 1937 zarfında merkezi İstanbulda Ü r ü n Ti caret T ü r k Ltd. şirketini kurmustur. 1937 senesi bilânçosuna ilişik kâr ve zarar hesabının tetkikinde. bankanın b u sene 682 721 lira 96 kuruş kâr temin ettiği görülmektedir. Bu k â r d a n : 54.638 lira 45 kuruş amortisman ve provizyon tefrik edildikten, umumî masraflar ve mevduata verdiği faizler cıktıktan sonra bakiye kalan kârdan 1934 ten evvelki işlerden mütevellid 27,497 lira 12 kuruş zarar i m h a edilmiş ve b u n d a n başka 1934 senesinde tabakkuk edip her sene k â r l a n n d a n kısmen imha suretile bakiye kalmış olan 124.794 lira 17 k u r u ş dahi b u sene t a mamen kapatılmıştır. Bankanın inki^af se\Tİni bilânço rakkamları üzerinden takib favdalı olacağından yeni ellere intikal t a r i h i olan 1934 senesinden itibaren: 1934 senesi bilânçosu yekunu 6.439.240.22 1935 > » > 6 691.044 82 1936 > ' > > 12 524198.08 1937 » > > 22.067 592.06 liraya baliğ olduğu görülür k i 1934 v e 1935 senelerine nazaran iş hacminin dört misli ve 1936 ya nazaran da yüzde yüz arttığı anlaşılmaktadır. 1934 ilâ 1937 bilânçolannm tetkikin de m e v d u a t m artışile eski p l â s m a n l a n n tedricen azalışı ve yeniden iş sahasma dağıtılan mebaliğ şu mukayeseli tabloda görülür: MEVDUAT 1934 T. L. 2.169.975 94 1935 > 3.147.782 67 1936 > 4.106 886 83 1937 > 5.689.963.20 PLASMAN Yekun Yeni 2.133,097,35 528,887,64 1.807,550,32 1,744,289,47 2,784,433.94 4,025,990,35 3,291,102,70 tşe yarar keşifler ne zaman oldu? Preistorik san'at eserleri bakımmdan dünyanm en zengin memleketi olan Fransada, önceleri, ne bu ilk keşfin ne de bunu takib eden diğer keşiflerin farkına vanlmadı. Orinyasiyen'lerin heykeltraşlığı ve gravürü keşfetmiş olduklarını söylemiş tik. Fakat bunlann san'atları Magdale niyen'lerde bulduklarımız kadar kemale varmamıştır. İlk işe yarar keşifler 1871 1875 tarihleri arasında olmuştur. Bugün preistorik mobilier mobilye san'atını en iyi gösteren koleksiyonlara malik olmak şerefini iki müze paylaş mış bulunuyor. Bunlar Paris civanndaki Sen Jermen müzesüe Britiş Müzeumdur. Sen Jermen müzesi öbürkünden, kıyas kabul etmez derecede zengindir. Preistorik san'atta mağaralar san'atı, mobilier san'atı olmak üzere iki hususî vasıf farkolunur. Bilhassa kendilerinden bahsetmemiz icab eden Magdaleniyen ler perdah ve cilâ taşları kargılar, ok fırlatıcıları ve hançerler.. gibi kullandıklan bütün şeyleri süslerlerdi. Oyma ve kabartma bir takım ziynet eşyası icat ettiler ve bunlan pandandif olarak kullandılar. Ayni zamanda taştan, tahtadan, Ren geyiği boynuzlarından ve fı! dişinden de bir takım oymalar ve ka bartma işleri yaptılar. Fakat bunlar ne birer âletti, ne de müzeyyenat... O zamanın san'atkârı nasıl çalışıyordu ? San'atkârların küçük kandillerle et raflarını aydınlattıklan tahmin olunabi lir. Fakat şaşılacak şey, onlann bu kadar az ışık veren vasıtalarla yaptıkları resimlerde hayvanlann tabiî nisbetlerini muhafaza etmeğe muvaffak olmalan dır. Mağaralar içindeki san'at eserleri iki türlüdür. Bunlann bir kısmı çizilerek yapılmış eserlerdir. Diğerleri de boyanarak yapılmış olanlarıdır. Bazan gravürlerin üzerine boya sürülerek bunlan daha parlak bir hale getirmişlerdir. Ben bu süslü magaralardan birçok larını gezip dolaştım. Doğrusu insan bunlara hayran olmaktan kendisini alamı yor. Hele bu mağaralann içinde bulunan san'at eserlerinin çok eski oluşlan, onları vücude getirmek hususunda çekilen güçlükler ve bu kavalarda yazı ilham ettikleri esaslannı düşündükçe insanm takdir ve hayranlıgı bir kat daha artmakta dır. Resimde kullanılan iki türül boya Renkli resim yapmak için san'atkârlar ancak iki boya tedarik edebilmişlerdir. biri, «Peroksit dö Manganez» dediğimiz diğeri bir nevi madenden çıkardıklan turuncu renk boyadır. Bunlann kimyevî tahlilleri yapılmış tır. Şimalî Ispanyada dünyada eşi olmı yan çok güzel bir san'at eseri vardır. Bu freskin 14 metre uzunluğu vardır ve bunun üzerinde bir çok cins hayvan resmi muhtelif vaziyetlerde gösterilmiştir. Bilhassa bunlann içinde, Bizonlar harikulâdedir. Ayni devrin Ipanyol ve Fransız boyalı resimleri mukayese edilecek olursa bun lar arasında pek vazıh farklar görülür, Burada bir İspanyol resim sanatile bir Fransız resim san'atından bahsetmek mümkündür. Dordogne'da küçük bir vadi içinde bir kaya sığınağı vardır ki, bunun içinde de ötekiler kadar harikulâde bir eser bu lunmaktadır. Bu eser kalker üzerine iri kabartma halinde islenmiş bir sıra at gravürüdür. Buna Kapblan atları diyorlar. PEYAMISAFA lnsan reaimleri niçtn yapmıyorlardı ? Meydana çıkanlan bu son piyesler preistorik san'atm izahı noktasından çok ehemmiyeti haizdirler. Temsil edilen resimler hemen tamamile hayvanlardır. Pek az olarak nebat resmi yapmışlardır. He k insan resmi enderdir. însan resimlerinin bu eskiliği, adeta hemen hemen yok gibi oluşu beşeri sanatkâr olmrya sevkeden esbabı anlamak, daha doğrusu anlamıya çalışmak bakı mından da aynca dikkate şayan bir vak'a arzerd. Milletler Cemiyeti müşterek emniyet ve küçük devletler [.Başmakaleden devam] Eğer bu san'atı heyeti umumiyesile tetkik edecek olursak vehlei ulâda nazan dikkatimize çarpan şey bu san'atkârlarda mutad olan realizmdir. Onlann bu sanatları o kadar kuvvetli idi ki yaptıkları hayvan resimlerini tayinde hiç tereddüde düşmemekteyiz. Bundan başka hayvanlann istirahat halinde resimleri yapılmaMagdalenyen periyodu bitince bu mış olması da ayn bir hâdisedir. Bu resimlerden Ren geyikleri atlarla koşarlar san'atm da tamamile ortadan kalktığı göveya ölürler. Hiç hareketsiz değildirler. rülüyor, bunu takip eden periyotta bunlara aid hiç bir iz bulunmamaktadır. Ne Atlar dört nala giderler. «Altamira» mağarasındaki bizonlar olmuştur? Içtimaî ve siyasî hâdiseler mi sıçrar vaziyette resmedilmişlerdir. Süsle değişmesidir.» Yoksa kendi hayat tarzmı, ruhî telâkdikleri eşya üzerinde grup halinde resimler ve sahneler nadiren görülmektedir. kilerini icbar eden yeni bir halk mı ortaya Maamafih bazı atlar ve Ren geyikleri çıkmıştır?. gruplan gibi hep hareket halinde olmak Şimdilik bu hususta bir eser karşısmdayız.» (a.a.) üzere fevkalâde sadeleştirilmiş resimler IUIIH11ımimmn< Numan Rifat Amerikada esham Belgraddan ayrıldı boyuna düşüyor Hariciye Müsteşarımız Endüstri kıymetleri en memlekete avdet ediyor diişük fiata indi Belgrad 26 (Hususî) Üç günden beri şehrimizde bulunan Türkiye Hariciye Vekâleti Umum Kâtibi Numan Rifat Menemencioğlu bu sabahki Semplon ekspresile îstanbula hareket et mistir. Numan Rifat Menemencioğlu Belgrad istasyonunda Hariciye Müsteşan M. îvo Andriç, Hariciye Nezareti Siyasî îsler müdürü M. Smilaniç'le Kalemi mahsus müdürü M. Primuç tara fmdan uğurlanmıştır. Nevyork 26 Yeni bir satış dalgası endüstri kıvmetlerini 1935 tenberi ve şimendifer kıymetlerini de 1932 den beri kaydedilmiven en düsük fiata in dirmiştir. Bir milyon 600 bin esham üzerine muamele yapılmıstır. Dün ise 880 bin esham muamele görmüstü. Borsa mehafilleri bu düşmeyi dünya hâ diselerinden ziyade spekülâtörlerin cesaretlerinin kırılmış olmasma atfet mektedirler. (a a.) Posta, Telgraf müdürleri arasında Ankara 26 (Telefonla) Amasya Posta, Telgraf müdürlüğüne müfettiş Ab durrahman Feyzi, Kastamonu müdür lüğune Çanakkale müdürü Hayri, Ça nakkale müdürlüğüne de Kastamonu müdürü İhsan tayin edildiler. Fon Papen Ankaraya geliyor Berlin 26 Almanyaya yaptığı fevkalâde hizmetlerden dolayı geçenlerde Hitler tarafından nasyonal sosyalist partisinin altm madalyasile taltif edilen eski Viyana büyük eiçisi fon Papen Ankara Büyük Elçiliğine tayin olunacaktır. haksızhklar yaptılar. Ve «Artık bundan sonra emniyetlerimizi müştereken temin edeceğiz!» dediler. Karşılarında değil emniyetlerini hatta istiklâllerini kaybetmiş milletler vardı. Bu vaziyette müşterek emniyetten bahsetmek çocukluk olmaz mıydı? Halbuki bu kahramanlar vaziyeti kavnyamamışlardı. Sahiden dünyayı cennete çevireceklerini sanıyorlardı. Düşmanlarının elinden silâh almmıştı. Kuvvet onlarda idi. Niyetleri de hürmete değecek derecede yüksekti. Şikâyetlere kulak asmadılar, «Nasıl olsa istediğimizi yaptırınz, müşterek emniyeti biz temin ederiz!» dediler. Bu suretle farkına varmadan iştirak emniyetinin değil, tıpkı orta zamanlarda olduğu gibi kuvvet emniyetinin hüküm sürmekte berdevam olduğunu ilân etmiş bulundular. Anlaşmak ve karşılıklı inanmak olmadığı zaman kuvvetin saltanatı pek az devam eder. Ve işte yirmi sene bile tamamlanmadan o koskoca, muazzam projelerin yavaş yavaş fakat devamlı bir surette ta temellerine kadar yıkıldığını gördük. Hatalardan biri de müşterek emniyet sisteminin realist esaslara dayanmamasmdadır. Bir insan, hayatını bir ideal uğrunda kullanabilir ve kullanmalıdır. Yalnız göbek şişirmek için yemeği adi buluyoruz. Halbuki bir milletin yaşaması başlıbasma bir idealdir. Devlet adamları, güzel de olsa bir fikir uğrunda, bir gaye uğrunda, idare ettikleri milletleri baskası hesabma fedakârlığa sevketmek hakkına malik değildirler. Habeşistan misalinde gördük. Büyük bir ekseriyet o zavallı Afrika halkma içi yanarak acıdığı halde yardım için hareket teşebbüsünde bulunan kimse çıkmadı. Habeş harbinde müşterek emniyet mekanizması faaliyete geçirilseydi şüphesiz Habeşistan kurtulacaktı. Fakat burada, yardımcı milletlerin bazı karşılıksız fedakârlıklar göze almaları lâzım gelivordu ki buna kolay kolay yanaşılamazdı. bir harb olacak veya olmıyacak. Fakat Avrupada omuz omuza sıkışık bir vaziyette oturan irili ufaklı devletler ergeç yeni bir emniyet sisteminin çerçevesi içinde rahata kavuşmağa çalışacaklardır. Temenni olunur ki yirmi senelik tecrübeden alman derslerle daha muvaffak, daha devamlı bir barış usulüne vanlabilsin! Haksever ve idealist esaslara dayanmıyan bir sulh. yeni ve daha kanlı harbleri h^^TTİıvan bir mütarekeden başka bir şey değildir. NADtR NAD1 Bu şerait dahilinde, Mısır istiklâli prensipinin, filen ne mana ifade ettiği cayi sualdir. Mısır, ordu denilmeğe lâyık ve memleketin müdafaasını temine muktedir bir millî ordu teşkiline muvaffak olamadığı müddetçe, Mısır istiklâli kâğıd üzerinde kalacak ve bir kıymet ifade etmiyecektir. Mısır efkân umumiyesi, Süveyş kanalı meselesinin bütün ehemmiyetile tekrar mevzuu bahsolmağa başladığı geçen haftalar zarfında, millî gururla telifi kabil olmıyan bu vaziyete biran evvel nihayet vermek lüzumunu müttefikan anlamıştır. Meclisin feshi üzerine bütün memlekette husule gelen kararsız vaziyet düzelir düzeîmez, Kahire hükumetinin, memleketin âli menafii için çok zararlı olan bu noksanı telâfiye Geçen aylar zarfında, îtalya, müzake çalışacağı ümid edilebilir. ratı kendi isteklerine uygun bir şekilde Nil vadisinin emniyetini, kifayetsizli idare etmek maksadile, bütün bu hassas ği besbelli olan maddî vesaitle temin vanoktalarda, vaziyetini tahkıme çalışmış zifesini, şimdilik Büyük Britanya deruhtır. Başlıca illeti, sevkulceyşî ve manevî, de etmiş bulunuyor. îngiliz zimamdarlan, esaslı menafiinin himayesini temine kâfi mühim bir kısmı, birkaç aydanberi Filisgelmiyeceği inkâr kabul etmez derecede tine sevkedilmiş bulunan kara ordulan mahdud bir daimî ordu bulundurmak o nın bu yüzden uğradıklan zâh, hava lan İngiltere, Afrikanın bu noktasında kuvveti bakımmdan faikiyet sayesinde teçok geride kalmıştır. lâfi etmenin kabil olduğu fikrindedirler. Bu teklif, alâkadar mehafilde, başka Ingilterenin, Roma ile müzakerata girmeği kabul etmekten maksadı, bu asır başka şekillerde karşılanmaktadır. Mısırbidayetinde, İngiliz emellerile Fransız daki bütün ecnebi ve Mısır mehafili, üç müddeiyatını, Nil vadisinde ve Fasta ça senedenberi bu kıt'a üzerinde tazyik icra tıştıran uzun anlaşmazlığa nihayet veren etmekte olan huzursuzluğun izalesi için müzakerata, bir çok noktalardan müşa en güzel çareyi, Londra ile Roma ara bih geniş bir müzakereye girişmektir. smda mevcud müteaddid ve kanşık mese1904 anlaşmalannın dostane itilâfa mün lelerin dostane ve nihaî bir hal çaresine cer olduğu ve bunun da, 34 senedenberi bağlanmasında buluyorlar. Fransız İngiliz münasebatına esas teş Jorj Meyer kil ettiği malumdur. Binaenaleyh, gerek samimî olarak gerek zaruret sevkile sulh istiyen bazı în giliz mehafilinin, Parisle Londra arasındaki 1904 müzakerelerini mümkün kılan anlaşmanın tıpkısı olmak üzere, İtalyan hükumetile çok umumî ve kat'î bir anlaşma yapmak imkânlannı aramalan gayet tabiî idi. Böyle bir anlaşma, tabiatile, mütekabil ve geniş müsaadekârlıklara, ve tahammülü imkânsız bir ihtilâfm nihaî Paris 26 Paris maden endüstrisinsurette halli hususunda mutlak ve samimî de vaziyet öğleye kadar değişmemiştir. bir arzuya sahib bulunmağa vabestedir. Şarkta kuvvetle hüküm süren şerait; İşgal edilen fabrikalarda tam bir sükunei hüküm sürmektedir. Nizam ve asamevcud menafiin ehemmiyeti; tamamen yîşi temin etmek icin tedbir almak lütahakkuku daha bir kaç seneye bağlı o zumu hissedilmemiştir. Grevciler taralan Ingilterenin silâhlanma vaziyeti; biz fmdan ikame edilen nöbetciler atölyelezat İtalyada faşist siyasetinin tekâmülü ri işgal ve fabrikalara girenleri kontrol nü intac eden ahval ve şerait; îngiliz etmektedirler. 1936 senesi haziramnda îtalyan anlaşmazhğının hallini, her za ilân edilen grev esnasında olduğu gibi mankine nazaran daha yerinde ve daha çok miktarda ihtilâl bayrakları çekil zarurî bir hareket haline getiren mütead memistir. did amiller mevanmdadır. İşgal hareketine pek az grevci iştirak Gelecek müzakereler esnasında mev etmistir. <Mes'uller> fabrikalan işgal zuu bahsedilecek olan ve henüz tamamen eden amele ile evlerirde oturup hâdiselere intizar eden amele arasmdaki irtimalum olmıyan meselelerin teferruatına batı süratle ve ekseriya motosikletle tegirişmeksizin şu kadar söyliyebiliriz ki, min etmektedirler. diplomatik müzakerelerin esasmı teşkil Nesredilen beyanname edecek olan bir çok meseleler arasında, Paris 26 Dün öğleden sonra maden yeni Habeşistan statüsünün tasdikı; Libyadaki îtalyan tahsidatı meselesi; şarkta endüstrisi patronlarımn mümessillerile İngiltere aleyhindeki propagandalara ni Vensan Oryol arasında Paris maden endüstrisinde başlıyan grev hareketi hakhayet verilmesi; Afrikadaki îngiliz ve kmda yapılan görüşmeden sonra maden îtalyan müstemlekeleri arasında mevcud endüstrileri grupu şu beyannameyi neşbazı hudud ihtilâflannm halli: Nil mem retmiştir: balan meselesi; Kızıldenizin emniyeti; «Müesseseler amelenin işgali altmda Babülmendeb boğazı meselesi ve Fransa bulunduğu müddetçe amele murahhastarafından 1935 te, gayrimüstahkem ola larile hiçbir suretle müzakere etmeğe rak muhafaza edilmesi şartile îtalyaya imkân yoktur. Muvakkaten olsa dahi verilen Dumeyre adası meselesi ve niha ye\TTiiyelerin yeniden arttırılmasına yet, en mühim nokta olarak Süveyş ka imkân yoktur.> Eski 2,133.097,35 1,278 662,68 1 040.144.47 734,887,65 Bu rakamlar seneden seneye büyük inkişaflar kaydeden bankanın bilhassa geçen sene içinde aldığı neticelerin ev velki seneîerle kıyas kabul etmiyecek derecede parlak ve verimli olduğuna delildir. Bankanın idarecilerini tebrik eder, yeni sene içinde daha büyük muvaffakivetler dileriz. Atatürkle Irak Kralı arasında Ankara 26 Irak Kralı Majeste Gazi'nin doğum yıldönümü münasebetile aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir: Majeste Birinci Gazi Irak Kralı BAĞDAD Majestelerinin doğum gönlerinin yıl j dönümü münasebetile samimî tebrikle" rimi ve şahsî saadetlerile dost ve kardeş Irak milletinin refah ve ikbali hakkında halisane temennilerimi arzederim. Ekselâns K. Atatürk Türkiye Cumhur Başkanii ANKARA Yıldönümüm münasebetile Ekselânsları tarafından irsal buyurulan tebrik telgrafmdan dolayı pek ziyade müte hassis olarak, samimî tesekkürlerimi ve şahsî saadetlerile asîl Türk milleti nin ikbali hakkındaki en iyi temennilerimi arza müsaraat eylerim. GAZİI Pariste demir sanayiindeki grev Endüstri grupu, bir beyanname neşretti K.ATATÜRK. ' Profesor Afet ve Ankara 26 (Telefonla) ' Tarih Kurumu Asbaskam Profesor Afet, profe sör Pittard ve refikasile tetkiklerde bu^ n m a k üzere yarın Gâvurkaleye gideceklerdir. Aylık san'at ve salon mecmuası Yakında çıkıyor