CUMHURİYET 18 Mart 1938 Kliçük hikâye Yangından doğan hayat sun ki, ben de, ona tahammül etmek için az ıstırab çekiyorum!.. Maamafih üzülme evlenmem sevişmemize mâni olmaz!.. Yalnız, daha tedbirli hareket ederiz!.» Arkadaşma hasta olduğunu söyledi. Zaten ölü gibi sararan yüzü onu tatmine kâfi gelmişti... Çıktılar. Eve geldi.. Ne yapacaktı?... Onu rezil etmek, uydurma faziletini bir paçavra gibi yüzüne çarpmak için kıvranıyordu. Fakat karakteri buna müsaid değildi.. Bavullarını hazırladı... Herşeyini gömdügü bu yerlerden uzaklaşırken, onun saadetine kâfi gelen'üç bin lirayı da Süheylâya göndermeği unutmadı. Onu unutmak için hergün değiştirdigi memleketlerde ne büyük ısbrablarla kıvranmış, iradesini nekadar yormuşlu... *** « Kurtardığınız bayan sizi görmek istiyor...» Uzandığı karyoladan fırladı.. Üç gündür yattığı hastanenin bu beyaz odasından öyle uzaklarda dolaşıyordu ki.. Hastabakıcının sesi onu ikaz etmege kâfi gelmişti.... Süheylâ da buradaydı. Yanıbaşında ki orada yatıyordu. Fakat bu ne küstahIıktı?.. Kendisini hangi yüzle görmek istiyordu!... Onu kurtardıgı yetişmiyor muydu ? Yoksa gene, fazilet ve dogruluk tas lamaga mı kalkacaktı. Dişlerini gıcırdattı... Üç yıl süren azabın hesabını sormak üzere; hastabakıcınm ardmdan yürüdü. Hemşire önlerindeki kapıyı gösterip çekildiği zaman odaya şiddetle atıldı... Fakat taş gibi katılaşmıştı. Karşısmda, beyaz örtüler içinde büsbütün çocuklaşan, ipek saçlı, ıslak gozlü genc bir kız yatıyordu. Kimdi bu?... Yoksa, kurtardıgı insan Süheylâ değil miydi?.. Genc kız, şaşkınlığını görerek, çocuk bakışlanndaki endişe ve heyecan dolu ışıklarla, konuştu: Bu akşam çıkacağınızı soylediler... Size teşekkür etmem lâzımdı. Siz olmasaydmız muhakkak ki bugün ben sag olmıyacaktım. Hayatıma bu kadar kıymet verdigimı zannetmeyin... Yalnız, ölseydim arkamda, tek ümidinin alevler içinde kavruldugunu duyarak tnahvolan annemin canlı cesedini bırakacaktım.. Biliyorum, kurtulusum, garîb bir tesadüfün eseridir. Biliyorum bu sizin için nekadar acı oldu. Yalnız, kollarınızda taşıdığınız genc kızı, lânetle andığınız, nefretle düşündüğünüz bir kadın zannettiniz!... Halbuki o, annesinin son günlerini mes'ud geçirmeği düşünerek çalışan bir Üniversite talebesiydi. Kaçan kızınm odasmı kiraya vererek geçinen kadıncağızın yanında oturan fakir bir talebe.. Bu tesadüf, sizin umdugunuz şekilde neticelenseydi, belki nefretinizi silecek bir rol oynardı. Halbuki, sadece, dürüst olmaga ça lışan bir kızın ve kızınm verdiği kuvvetle yaşamağa çalışan hasta annesinin minnettarlıgını kazandınız... O kadar!.. Size tekrar teşekkür ederim.» *** Orhan, çok mes'uddu. Alevlerde yanan Süheylâ idi sanki... Arkasından ıs tırab bırakmıyan bir ölümle yanmıştı. Bedia ile evlendiler... Temiz, olgun, faziletli karısile öyle mes'uddu ki Siiheylâyı bile affetmisti. Muazzez Kaptanoğlu Hapisane yıkılıyor Mahkumların ekserisi başka yerlere gönderildi Istanbul hapisanesinin yıkılması işi müteahhide verilmiştir. Hapisanedekı mevkuflardan bir kısmı diğer hapisane lere sevkedilmiş olmakla beraber halen bu binada 500 kadar mahkum bulun maktadır. Bunlardan bir kısmı Edirne ve Zonguldağa ve mevkufiyetlerinin çoğunu geçirmiş olanlar da Imrahya gönderileceklerdir. Mütebaki kısım ise Istanbul tevkifanesine nakledilecektir. Cezaevleri kanununa tevfıkan bunlardan hüsnühal sahibi olanların geceyi tevkifanede ge çirmek üzere hidematı âmmede çalıştırılmaları icab etmektedir. Vilâyet, bunlarm yol inşaatında çalıştırılmalarını teklif etmiş, fakat mahkumlardan bir kısmınm yol inşaatmdan daha hafif işlerde istihdam edilmeleri icab ettiğinden keyfiyet alâkadarlardan sorulmuştur. tzmite gönderilen mevhuflar îzmit 17 (Telefonla) îstanbul hapisanesindeki mevkuflardan bugün buraya 25 mahkum getirilmiştir. Orhan, dünün adamı olmaktan kur tulmak için biitün hatıralarını çiğniyerek doğduğu, büyüdüğü, alıştığı yerlerden uzaklaştı. Üç yıl!.. Maziyi düşünmeden.. Başmı arkaya çevirmeden daima ileriye, daima yeniye koştu. Kafasmda sabit bir fikir vardı: Unutmak!... Hayatını altüst eden o vak'ayı bir daha hatırlamamak... Gezdi, eglendi, hatta «mes'udum» dediği anlar yaşadı. Ve bu üç yılın sonunda, kuvvetli olduğuna inandığı giin tekrar yurduna döndü. Avrupadan geldiği gündenberi ilk defa dostlarınm elinden kurtulabildi. Bu akşam, tek başına hedefsiz, mak sadsız dolaşmak istiyordu... Evden çıktı.. Ayaklanna tâbi olarak yürüyor... Aç gözleri üç yılın hasretini bir anda gidermek ister gibi etrafta dolaşıyordu. İşte, çocuk oyunlanna sahne olan bahçeler.. îşte, gencliğine ilk adımı attığı, deli kanlı olmak gururunu ilk defa duyduğu sokaklar.. Yabancı memleketlerde göz leri bulutlanarak ufuklarda görmeğe çalıştığı başlan sisli minareler.. Birden, yanıbaşında motör homurtu suna karışan klâkson seslerile silkindi!.. Gecenin karlarla alacalanan karanlı ğını cehennem hızile yaran yangın ara baları.. Şaşkm gözlerle etrafma baktıgı za man korkuyla ürperdi... Buraya ne zaman ve nasıl gelmiştü... îlk aşkının doğduğu ve gene ilk aşkınm gömüldüğü bu yollara hangi hisle, hangi tahlil edemediği duygu ile sürük lenmişti. Yangm yakın yerde olacak... Civar apartımanlarm pencereleri açılıyor.. Sokaklarda gece kıyafetile dolaşan adamlar var. Birden, kafasmda ıstırabla oyulan bir acaba duyuldu: Onun evi olmasın?!.., Koşuyordu.. Bütün kuvvetini ayaklanna vermiş, makineden bir adam gibi düşünmeden, duymadan koşuyor. Evet aldanmamıştı... Kızıl bir meşale gibi gecenin göğsünde yanan ev Süheylânın evıydı. Gök kızıl bir alev gibi kalabalıga eğilmiş... Karla örtülü dallar alevlerle bo yanıp mercan kollar gibi göklere uzan mış.. Bunlarm ucunda kızıl, kırık bir ay sallanıyor. Ve kızıl tavandan mütemadiyen kızıl kıvılcımlar dökülüyor. Orhanın düşüncesi durmuş gibî.. Gözleri onun penceresinden ayrılmıyor. Bir kadın çığlıgı taşlaşan vücudünü harekete getirdi: « Kurtarın.. Kızı kurtarm.. Yanacak.. Kızı kurtarın!..» Atıldı.. Bu bir delilikti munakkak! îtfaiye neferleri bile korku ile titredüer.. Çünkü ev, baştanbaşa tutuşmuş. Orhan, alevleri hiçe sayan bir saldı rışla merdivenleri çıktı. Kapıyı üç yıl evvelki alışık omuz hareketile açıp, beyaz gecelikli, gözleri dehşetle büyümüş, saçları omuzlarına dökülmüş, çocuk gibi titriyen kızı kucaklıyarak geldiği yollardan geri döndü. Çıldırmış gibiydi: Lânet olsun.. Seni kendi elimle mi kurtaracaktım.. Sen ölmeğe mahkum dun.. Sen ölmeliydin!.. diye söyleniyordu. Boşluğa dü?fer gibi oldular... Kendisini kaybetmişti. *** Orhan, temiz bir ailenin oğludur. Annesi, babası onu büyük bir servetle ha yatta yalnız bıraktılar. Ne genc kızların hulyalarına giren levend boyu vardı.. Ne beyaz perdede hayranlıkla seyredilen artistlerin parlak yüzü!.. Güzel değildi... Fakat, içinin temizliğini aksettiren koyu derin gözleri.. Ka ranlıkları elle tutulacak kadar koyulasan geceler kadar siyah dalgalı saçları.. Esmer yüzünde daha beyaz gözüken par lak dişlerine takılan çocuk kahkahalan ve sesinin sıcak ahenaile insanı güzellik ten çok saran manalı bir başı vardı. Süheylâyı bir bahar akşanıı görmüş ve hemen begenmişti. O, fakir bir ailenin güzelligile sımartılmış kızıydı. Fakat Orhan, bunu çocuk yaşının geçici bir tesiri olarak kabul etmiş, dosllarının bütün itirazlarına rağmen onunla nişanlanmıştı.. Bir ay sonra evlenecekler di. Bir akşam... Bir arkadaşile Bebeğe kadar uzandılar.. Bebek kazinosunda guruba karşı köpüklü biralarını içecek lerdi. Orhan birden dehşetle titredi. Yanı başındaki camlı bölmeden Süheylânın zevkten baygmlaşmış sesi geliyordu. Aldanıyor muydu acaba?... Dinledi" « Ne yapalım yavrum. Üç bin liran olsaydı seninle evlenirdik. Fakat ikimizin de beş parası yok. Zannediyor mu Romanyalı artist: Edvard G. Robenson Mütemadiyen gangster olmaktan bıkan artist Napolyon, Danton ve Bazil Zaharof gibi şahsiyetleri temsil etmek istiyor Beyaz perdede daima zalim ve hain adam rolünü oynıyan Edvard. G. Ro benson hususî hayatında çok tatlı ve kuzu gibi yumuşak bir insandır. Süse de pek meraklıdır, kravatında iğne, par maklarında yüzük eksik olmaz, çok göz çeken renkte yelekler giyer, kokulu ve pek pahalı sigaralar içer. «Küçük Sezar» da, «Baltalı adam» da, «Son döğüş» te etrafa dehşat saçan bu büyük ve korkunc artist yeni bir faciada mühim bir vazife aldı. «Ehenjniyetsiz bir cinayet!» filminde başrclü oynuyor. Buna rağmen Edvard san'at sa hasındaki gayesine erişmiş değildir. Çünkü o, ötedenberi sinemada Napolyon, Danton ve Yunanlı Bazil Zaharof gibi şahsiyetleri canlandırmak istemektedir. Öyle ya, biri harbin, ikincisi ink.lâbın, üçüncüsü de karışık maliye ve iktısad işEdvard. G. Robenson lerinin kahramanı olan bu adamların ruhî haletlerini yaşatmak elbette onun gi gangster filimlerini methetsin, Edvard bi büyük bir aktörün en büyük enıelı ol bunlardan bıkmıstır. Aslen Romanyalı olduğu halde 10 yaşındanberi Amerikamağa lâyıktır. da yaşamış ve büyümüş olan san'atkârm Mütemadiyen gangster olmak. isti onlara karşı kini ve garazı büyüktür. dadlı bir san'atkân tatmin edebilir mi? Daima o şahsiyette görünmeyi bir zül Velev ki sonunda hain insanlarm lâyık saymaktadır. olduklan cezalan çektiklerini gösteren Birçok lisanlar bildiği, fransızcayı, albir filimde halka ahlâk dersi vermek nimancayı iyi konuştuğu için gencliğinde yetile oynansa da!. Eger sinema olma sahne aktörü iken Brodvey'de pek çabuk saydı, birçok kmseler Alkopon gibi, muvaffakiyet kazanmıştır. Sinemaya intiDesmond Taylor gibi insaniyet düşman sab ettiği zaman ilk çevirdiği sessiz filimlarının mevcudiyetinden haberdar bu de Rişard Bartelmes*le Doroti Giş'e lunmıyacaklar, fakat ayni zamanda bu partöner olmustur. Gledi Loyd isminde canavar tıynetli şahsiyetlerin adabt kuv bir artistle evlidir, ondan on iki on üç yavetleri tarafından nasıl fedakârane ta şında bir oğlu vardır. Aile sahibi bir akib edildiklerini de bilemiycceklerdi. dama artık gangsterlikten kurtu'.up saKim ne isterse söylesin, istediği kadar kin yaşamak icab ettiği kanaatinded'r. c RADVO «ı nrosrram J HALKEVLERtNDE Konferans Maruf emrazı akliye ve asabiye doktorlarımızdan Dr. Hüseyin Kenan, cumartesi akşamı saat 8 buçukta Beyoğlu Halkevinin Karlman karşısmda Nurziya sokağındaki salonunda tsinir hastalıkları» mevzulu çok mühim bir kon ferans verecektir. Konferansı, iki piyesin temsili takib edecektir. Toplantıya 16 yaşından küçük çocuklar kabul edilmiyecektir. *** Eminönü Halkevinden: Çanakkale zaferi yıldönümü 18 mart 938 cuma akşamı saat 20,30 da Evimi zin Cağaloğlundaki merkez salonunda aşağıdaki program gibi kutlanacaktır: Bu toplantı için davetiye yoktur. Herkes gelebilir. Program: 1 Çanakkale zaferi: Abidin Daver tarafmdan. 2 Çanakkale şiirleri: Sevim Levend ve Naki Tezel tarafından. 3 Çanakkale hatıraları: Kemal Emin tarafından. * * * Beşiktaş Halkevinden: Beşiktaş Halkevinde 18 mart 938 cuma günü akşamı doçent Enver Ziya tara fmdan Çanakkale zaferi hakkında bir söylev verilecek. ayrıca ulusal kâhra man piyesi temsil edilecektir. Daveti yeler Halkevi idare memurluğundan alınmaktadır. *** Şişli Halkevinden: Martın 18 inci cuma günü akşamı saat 21 de Halkevimizde doktor Niyazi Ali tarafmdan (çocuklarda difteri hastalığı ve korunma çareleri) hakkında bir konferans, Bayan Muallâ ve arka dasları tarafından da bir konser verilecektir. ANKARA: 12,30 muhtelif plâk neşriyatı 12 50 plâk: Türk musiklsi ve halk şarkılan 13,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 muhtelif plâk neşriyatı 19,15 Türk musikisi ve halk şarkılan (Hikmet Rıza ve arkadaşları) 20 saat ayan ve arabca neşriyat 20,15 solo saksofon: Nihad Esengin (pıyanoda Marsel Bi) 20,45 karışık plâk neşriyatı 21 konferans: Parazltolog Nevzad 21,15 plâkla dans musikisi 22 ajans haberleri 22,15 yarınki program. ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikLsi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisl 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 17 İnkılab tarihi dersl: Üniversiteden naklen Receb Peker 18,30 Beyoğlu Halkevi Gösterit kolu tarafmdan bir temsil 1915 çocuk terbiyesi: Ali Kâmi Akyüz 19,55 borsa haberleri 20 menüeket şar kıları: Nebil oğlu Ismail Hakkı 20,30 hava raporu 20,33 Ömer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 İnci ve arkadaşları tarafmdan Türk musikLsi ve halk şarkı ları, saat ayarı 21,15 Mustafa ve arka daşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları 21,50 orkestra 22,45 ajans haberleri 23 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23,20 son haberler ve ertesi günün programı 23,30 son. VİYANA: 18,25 KEMAN MUSİKİSİ 19,05 karışık yayın 20.30 AKŞAM KONSERİ 21,05 piyes 23,15 haberler, hava ve salre 23,25 EGLENCELİ KONSER 24 haberier 24,05 EĞLENCELI KONSER. PEŞTE: 18,35 gramofon 20,20 PİYANO MUSt KISİ 20,50 hatıralar 21,30 EGLENCELİ KONSER 22,40 haberler 23,05 ÇINGENE ORKESTRASI 24.05 inglllzce haberler 24,10 DANS MUSİKİSİ 1,10 habcrler. 18,05 HAFİF MUSİKİ 19,05 havadis 18,20 HAFIF MUSİKİ 19,45 konferans 20 BUYUK KONSER 20,40 OPERA: GİZİİ lzdivac (Cimaroza) nın 23,20 gramofon, haberler. VARŞOVA: 17,20 ASKERÎ BANTKJ 17,55 karışık yayın 21,05 SENFONIK KONSER: Bet hofen, Vagner, Ravel'in eserleri, istlrahatlerde haberler. PARIS [P. T. T.]: 18.05 KEMAN KONSERİ 18,20 kuatt 18,35 MUSİKİ VE ŞAN 19,05 EÛLENCELİ KONSER 20,05 konferans 20,35 ŞARKILAR 21,05 haberler 22,05 konferans 22,35 8ENFONIK KONSER: Mozart ve Brahms'ın eserleri 24,35 haberler, gramofon. C Bir iki salırla •İC «Sikago yangmı» ismindeki büyük filim vaktile bu Amerika şehrinde hakikaten vukua gelmiş olan müthi? yangmı tasvir etmektedir. Bu kordelâ bizlm paramızla 3 milyon lira masrafa mal o^ muştur. Bu para da epey birşey olmakla beraber hakikî yangınm sebeb olduğu zarar ve ziyanın yanında bir hiç demektir. Çünkü Şikago yangınınm mucib o'duğu zarar ve ziyan 300 milyon Türk lira sıydı. •jt Fransada maden amelesinin hayatını tasvir eden bir filim vücude getiril miştir. Bu kordelânın adı «Grizu» dur. Malum olduğu üzere grizu, ocaklarda hasıl olan ve ateşin temasile patlıyan bir gazdir. Ayni kadını seven iki ameleden biri kasden bu, gazi patlatarak ötekini imha etmek istemektedir. Işte eserin mevzuu bu şekildedir. Denizbank müdür muavinlerinin tetkikleri Denizbank Umum müdür muavinleri, dün öğleden evvel Havuzlar, öğleden sonra da Denizyolları idarelerinde ça lışarak tetkikler yapmışlardır. Muavinlerin gelecek hafta tzmire gitmeleri muhtemeldir. •^ Beher sene için 5 milyon frank ücretle kuntrata bağlanarak Holivud'a götürülmüş olan Fransız artisti Danyel Doriyö'ye henüz filim çevirtmek nasib olmamıştır. Galiba çalışmağa başlama dan da tatil zamanı gelecek ve Fransaya dönecektir. «Parisli kız!» kordelâsı için kendisine evvelâ Ronald Kolman arkadaş olarak verilmek istenmiş, sonra cayılmış, Douglas Junior oynatılmak isten miş, o da olmamış, Fredrik Març'a teklif yapılmış ve bunda karar kılınmıştır. Diğer üc meşhur artist Joel Mak Krex, Melvin Douglas ve Françot Tone de o eserde ayrıca mühim roller alacaklardır. Danyel Dariyö bu fırsattan istifade ederek bir taraftan spor yapmış, ingilizce öğrenmis, dinlenmiştir. Diğer taraftan Amerika hayatına alışmış, kocasile bir likte Los Anceles civannı uzun uzun dolasmıştır. J NÖBETÇt Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerlndeki nöbetçi eczaneler: Istanbul ciheti: Eminönunde (Mehmed Kâzım), Alcnı darda (Arif Neşet), Kuraiapıda (Cemil), Küçükpazarda (Hikmet Cemll), Şehzadebaşında (İ. Hakkı), Fenerde (Vitali), Knragümrükte (Suad), Şehremininde (Hamdi), Aksarayda (E. Pertev), Sama'yada (Teofilos), Bakırköyde (Merkez), Eyübde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Şişli Halâskâr Gazi caddesinde (Asıro). Tafcsim Firuzağada (Ertuğrul), İstiklâl caddesinde (Galatasaray), Tünelde (Matkovlç), Okçumusada (Yenlyol), FmCıklı tramvay caddesinde (Mustafa Nail), Ka sımpasada (Vasıf), Halıcıoğlunda (Bar bud), Beşitktasta (Vidin), Ortakoy, Arr.avudköy. Bebek eczaneleri. Kadıköy Moda caddesinde (Bahaeddin), Pazaryolunda (Rifat), Üsküdarda (Omer Kenan), Büyükadada (Şinasi Rıza), Iıeybeliadada (Halk), Beykoz, Paşabahçe A. Hisar eczaneleri. ECZANELER Bu hafta dahi bugünden itibaren A S R Î SİNEMADA Hakikî iki süper film birden Emsalsiz atlet Küçük ve sevimli yıldız Madeni mavnalar Liman idaresi için Havuzlarda yap tırılmakta olan yeni tip üç madenî mavna bitmek üzeredir. Matluba muvafık görülürse ayni tipten yüz tane daha vantınlacaktır. SHIRLEY TEVLE'in JOHN BARRIMORE ile çevirdiği hakikî şaheser JOANNE VEISSMULLER Türkçe sözlü Haydarpaşa Lisesini bitirenler cemiyeti idare heyetinden: 25/2/938 cumartesi günü Eminönü Halkevinde yapılan fevkalâde kongrede ekseriyet olmadığmdan kongrenin 19/3/ 938 cumartesi günü saat 14 te Eminönü Halkevinde yapılacağmı bildirir, cemiyetimizin bütün üyelerini çağırırız. bul Paket postanesinde muamelâtın daha süratle yürümesi için hazırlanan talimatnameyi alarak Ankaraya gitmiştir. Bu talimatname, Gümrükler ve Nafıa Vekâletleri farafından tasdik edilerek 1 hazirandan itibaren tatbik mevkiine konulacaktır, Yeni talimatnamede paket, nümuneler, yeşil etiketli paketler ve kıymeti mukaddereli mektubların muamelâtımn azamî süratle yapılarak gönderilen eline vâsıl olması istih daf edilmiş ve bu imkânlar hazırlan mıştır. Yeni şekle ?5re. paketler gene eshabı tarafmdan Paket postanesinden almacaktır. Fakat. bugün gümrüŞe gelen paket ertesi günü sahibine teslim edilebilecektir. Küçük paket, yesil etiketli paket ve nümuneler posta müvezzileri tarafından sahiblerire pötürülecek ve gümrük resmi varsa bu da gene müvezziler tarafmdan tahsil edilecektir. Posta işleri müdürü tbrahim, îstan Paket postanesi için talimatname GARDEN Tanınmış Parodist DUO GA BOR ile ispanyol şaniöz ve TARZAN KUÇUK KAÇIYOR ALBAY harikulâde macera filminde •• PİERRE DECOURCELLES'in meşhur romanını okuyanlar H ^ Teşekkür Büyük validemiz Bayan Esmanm vafatı münasebetüe cezane merasiminde hazır bulunan ve kederlerimize iştirak eden muhterem zevata ayrı ayrı te şekküre teessürlerimiz mâni bulundu ğundan saym gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Fuad. Vehbi, Vevsi Emre dahsözü GuıelLLjClALA BELLA'nm numarBİarına başlarcaları şerefine Pek yakında Q M M P D sinemasının VEFAT îstanbul Postanesi emekli memurlanndan Nuri Çağıl eşi, Gureba hastanesi sinir mütehassısı Rifat Çağıl, îstanbul Müddeiumumî muavini Fehmi Çağıl, Süleymaniye kız orta okul öğretmeni Azize Cağıl. Fatih on üçüncü okul öğ retmeni Makbule Kormanın anneleri Hatice Cağıl kısa bir hastalıçı müteakib dün vefat etmiştir. Namazı bugün öğlevin Sultanahmed camiinde kılmarak Merkezefendi medfeni mahsusuna defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. ERTUĞRUL SADÎ TEK T ; vatrosu Sah (Bakırköy) de (Sevda macunu) vodvil 3 perde çarşamba (Üsküdar) da ve 28 mart pazartesi (Kadıköy Süreyya) da Büyük suare: (Aktör Kin) 5 perde TURAN TİYATROSU Bu akşam San'atkâr Naşid ve arkadaşları Hakkı Ruşen, Eyüb Sabri, Rıfkı birlikte Matmazel Miçe Pençef varyetesinin iştirakile (Aşkîn ölümü) komedi 3 perde yarın akşam vereceğl göstereceŞi senenin en .güzel Fransız filmi olan Fevkalâde Miss süvareye fHM FANFAN ve KLODİNE ihtiraslı filmini aörme^e gideceklerdir. sizi davet eder. BY RO N BENNY PEYTON ZENCİ CAZI ile bütün eğlence trupunun parlak muvaffakiyetleri devam ediyor Pazar günleri saat 17Vİ ta yeni numaralarla • FevkalSde matfne idaresindeki Peşiktaş SUAD PARK sînemasında ••H» a H H a a İLEYLAKLAR AÇARKENİ l ^ ^ ^ ı ^ Kerrali muvaffaklyetle devam ediyor. ^J Ç Askerlik işleri ") DEANNA DURB1N ı Samatya'da ŞEN SiNEMA'da : Bu^ün 2 tiım birden Tütün ikramiyesi alanlara Eminönü Askerlik şubesinden: Eminönü kazası Malmüdürlüğünden maaş alıp da Beykoz Askerlik şubesinden ttitün ikramiyesi alan malul subay, erıerle şehid yetimlerinin kayıdları Beykoz As kerlik şubesinden silinerek Eminönü As kerlik şubesine devredilmis olduğundan alâkadarlann on gün zarfmda (üç fotoğraf, rapor, resmî sened, maaş ve nüfus cüz danlarile birlikte) Eminönü Askerlik §ubesine müracaat etmeleri üân olunur. RUSJAPON MUHAREBESİ (Türkçe) ve GüMüŞ MAHMUZ AŞK Bugün İÇİN ViCTOR F^ ANCEN T Ü R K YAŞIYOR sinemasında SUZY PRİM RENEE DEViLLERS