CUMHURÎYET 14 Mart 1938 Güneş Alsancak maçı 4 2 vaziyette yanm kaldı p" IBaştaraft 1 inci sa.Ulieie) > Güneş: Cihad Faruk, Reşad Öıner, Rıza, İbrahim Salâhaddin, Niyazi, Melih, Murad, Rebii. Alsancak: Hilmi Ali, Cemil Rasim, Enver, Necmi İlyas, Saim, Sabri, Basri, Hakkı. Çok çamurlu bir sahada oynanan o yuna iki takım birbirine tamamile zıd iki tesirin altında başladılar. Güneşliler; hasımlannm bir gün evvel aldıklan çok fena neticeden kendılerine göre hesablar yürütüp, mukayeseler yapıp, bu maçı nasıl olsa kazanmz zihniyetile işi sıkı tutmuyorlardı. Alsancaklılar da; bir taraftan bir gün evvelki akıbete uğramamak, diğer taraftan da zannedıldiği kadar, büyük farklarla mağlub edılebilecek bir takım olmadıklarmı göstermek için, bütün gayTetlerile oynuyorlardı. Beşînci dakikada Melih sahanm or taîarmdan aldığı topla beraber, Alsan cak sağ müdafii Ali ile yanş ederek îzmir kalesine yaklaşh ve yerden köşeyi bulan bir vuruşîa Güneşe birinci golü ka zandırdı. Başlangıcda ve kolaylıkla yapılan bu gol yukanda anlattığımız iki haleti ruhiyenin oyuncularda adamakıllı yerleşmesine büyük amil oldu. Güneş oyunculan rakiblerini küçük görerek fanteziye kaçan hareketler yapar ve o ça murlu havada top sürmeğe teşebbüs ederken Alsancaklılar hep beraber canlı davranmalan sayesinde oyunun merkezi sıkleh'ni sık sık Güneş nısıf sahasına intikal ettirmeğe muvaffak oldular. 1 dar, Izmîrli futbolcular Güneş kalesi için çok tehdidkâr bir vaziyet aldılar. Bir aralık Faruk kaleye girmek üzere olan Sabriye arkadan yetişerek topu kornere armak suretile güzel bir kurtanş yaptı. Fakat bir dakika sonra ayni oyuncunun bir hatası Saimin îzmir hesabına ikinci golü yapmasına sebeb oldu. Ve birinci devre 2 2 beraberhkle bitti. Güneş Alsancak maçı etrafında Izmirli futbolcuların reisi hâdise hakkında izahat veriyor Dünkü Güneş Alsancak maçının yarıda kalmasile neticelenen hâdise hakkında oyunu idare eden hakem Âdemin söylediklerini maçın hıkâyesi sırasında bulacaksınız. Diğer taraftan Izmirli futbolcu kafilesinin reisi Bay Cemil, vaziyeti şu şekilde anlatmaktadır: « Hâdise spor muhitinde yanlış akisler uyandırdı. Bizim sahayı terkettiğimiz zannediliyor. Halbuki takımımız oyunun orta yerinde sahadan çıkmış değildir. Maçı idare eden hakem görmediği ve nasıl yapıldığmı bilmediği bir hatalı hareket üzerine ezbere favul cezası vermiş ve bununla da ikhfa etmiyerek hatah hareketten mes'ul addettiği oyuncumuz Cemili sahadan çıkarmak istemiştir. Mevzuubahs oyuncunun sahadan çıkmadığımn da aslı yoktur. Ancak hakem Cemile: «Ulan çık dışan!» gibi ağır bir hakarette bulunmuştur ki bu da bîttabi haklı bir teessürü mucib olmuştur. Bu lâfa karşı Cemilin: «Dı«arı çıkanm. Fakat bana «ulan» diyemezsiniz» demesi hakem Bay Âdemi sinirlendirmiş ve oyunun kal?n kısmını idare etmemesine sebeb olmustur. Ben bizzat sahadan çıkarken Ademden maçı idareye devam etmesini rica ettimse de kabul etmedi.» İzmirli kafıle reisi bu vesile ile tstanbullulann Alsancağa karşı gösterdikleri sevgî tezahürahndan çok mütehassis olduğunu söylemiş ve takımı namına te«ekkürlerini bildirmemizi gazetemizdcn rica etmiştir. takımına ilk sayıyı kazandırdı. Diğer taraftan Muhafızgücîi, bugün nedense kendisinde görmeğe alışmadığı rr.ız neticesiz ve ahenksiz bir vaziyette oynuyor. Hatlannda hiç irtibat yok. Hücum hattını teşkil eden en kıymetli oyunculan kale önlerinde maalesef çok beceriksiz davranıyorlar. Halbuki siyah beyaz takım, Muhafı zın bu ahenksizliğinden istifade ederek sıstemli bir oyun tarzile hasım kalesini birbirini kovalıyan akınlarla sıkıştınyor. 20 nci dakikada Şerefin gene sıkı bir şütü Muhafız ağlanna takıldı. Bir dakika sonra da Muzaffer Muhafız kalesine üçüncü golü yapmağa muvaffak oldu. r tkinci devre ikinci devreye İzmirlıler çok ümid verici bir şekilde başladılar. İlk dakikada Saim çok müsaid bir fırsat yakaladı, İbrahim arkadan yetişip topu kornere at mak suretile muhakkak bir gol tehlikesini savuşturdu. Sağdan çekilen korner topu Güneş kalesinin sol korner köşesine ka dar göndermiş bir halde ilen birinci devrede sert hareketi üzerine zaten bir ihtar almış olan Necmi Ömere bir favul daha yaptı ve bunun üzerine oyundan çıkanldı. Bundan sonra Melih bir dakika fasıla vermeden üstüste iki gol atarak Güneşi 42 galib vaziyete getirdi. Top bir aralık Alsancak kalesinden uzaklaştığı sırada Melihin yerde kıvrandığı görüldü. Oyun durduruldu. Yan hakemi ortaya koşarak Ahmed Âdeme birşeyler söyledi, oyuncular hakemin etrafmı sardılar, uzunca süren bir münakaşadan sonra hakemin ellerile bitti, işaretini vererek ve düdük çalarak sahadcm çekildiği görüldü. Oyunculardan sonra halk da bir müddet bekledikten sonra, «tadyomdan çekildi ve bu maç da bu suretle bitmiş oldu. Stadyomun giyinme odasında hakem Ahmed Âdemle görüşerek hâdisenin mahiyetini sorduk, bize şunları söyledi: « Oyunu ve topu takib ettiğim sırada arka tarafımda Melihin yerde kıv randığm» görerek oyunu durdurdum. Yan hakemi hâdisenin Alsancak sol müdafii Cemilin top yokken Melihe bir tekme vurmasından ileri geldiğini söyledi. Ben de Ceımîi dışan çıkarmak istedim. îtaat etmeyince maçı tatil ettim.» On beşinci dakikada Ömerîn çok îleri kaçmasından istifade eden Hakkı kısa bir ortalayış yaptı. Top birçok Güneşli ve Alsancaklı oyuncunun önünden resmigeçid yapar gibi geçerek îlyasm ayağma kadar geldi; o da plâse bir vuruşla takımına ilk beraberlik golünü kazandırdı. Bu gol, bir tarafı şaşırtnr.şa benzerken diğer tarafın da gayretini artırdı. Gü neşliler kendılerini toplıyarak düzgün bir oyuna sapmak istediler; fakat bu sefer de çamuru hesablamadan yerden paslaşmağa teşebbüs ettiklerinden rakib oyun Ankaradaki maç culanndan ewel çamurun mukavemetile Ankara 13 Millî küme maçlarına karşılaştılar. bugün de havanın oldukça soğuk olma Devrenin bitmesine on dakika kalın sma rağmen Şehir stadını dolduran mu cıya kadar iki taraf da bir gol daha ya azzam bir kalabalık önünde devam olunpabilmek için çok çalışh. Fakat müda du. faalar karşı tarafa bu fırsatı vermediler. Dünkü karşılaşmasmı 2 0 kazanan Bu sırada Alsancak sağ müdafiinin na Beşiktaşın bugün karşılaşacağı Muhafız zikâne bir harekete teşebbüsü takunına gücüne karşı alacağı netice merakla bekbir gole mal oldu. Tac çizgisi civannda leriyordu. Fakat bu merak oyun başladıMurada favul yapan bu oyuncu gidip ğı zaman aşağı yukan kısmen zail olmuş kalesinin önünde adam ve yer tutacağma bulunuyordu. Çünkü Beşiktaş dünkü Muradın gönlünü almak için asıl futbol muvaffakiyetsiz oyunun Ankarada bı vazifesini ihmal etti. Ortalanan topu ka raktığı menfi intıbaı silmek için çok canlı pan Melih de Güneşin ikinci golünü yap bir surette oyuna başladı ve bu başlayışıtı. nm semeresini elde etmekte gecikmedi: Şeref beşinci dakikada sıkı bir şütle Bu golden sonra, devrenin sonuna ka Bir dakika kadar kısa bir zaman zarfmda arka arkaya yenilen iki gol Mu hafızın kuvvei maneviyesini adamakıllı sarsmıştı. Muhafız gerek kuvvei maneviyesinin sarsmtısı ve gerekse Beşiktaşın müessir ve hâkim oyunu karşısında çok daha ağır bir mağlubiyete uğramamak için biraz canlanır gibi göründü. Fakat ne yazık ki yaptıklan bütün hücumlar hiç fırsatçı olmıyan akmcılarının elde ettik leri gol vaziyetlerİHİ kullanamamalan yüzünden daima neticesiz kaldı. Öyle ki, müteaddid defalar boş kale veya kaleci ile karşılaşan Muhafızgücü muhacimleri ayaklarındaki topu ya dışarıya ve yahud kalecinin kucağına atarak emsalsiz fır satlarm kaybma sebebiyet veriyorlardı. Galibiyeti aşağı yukan garantilemiş bubulunan Beşiktaş, rahat ve taktik bir oyunla tekrar muhafız kalesini zorlamağa başladı. 30 uncu dakikada Şerefin sıkı bir vuruşıle dördüncü ve 36 ncı dakikada, kale önlerinde husule gelen bir karga şalıktan istifade eden Rıdvanın ayağile iki gol daha yapan Beşiktaş devTeyi 50 lehine bitirdi. İkinci devre başladığı vakit Beşikta şm güzel oyunu mukabili, Muhafızın ayni bozuk oyununa ısrarla devam etmekte olduğu görülüyordu. Bu devrede de günün talihli oyuncusu Şeref 13 ve 40 ncı dakikalarda iki sayı daha yaparak gol adedini 7 ye çıkarmıştı. Son beş dakika büyük bir enerji sar file harekete geçen Muhafızın lehine cereyan ettise de netice üzerinde bir değişiklik olmadığından maç 70 Beşiktaşın galibiyetile nihayetlendi. Misafir takım bu akşamki ekspresle tstanbula hareket edecektir. d'kleri bir sırada kazandıklan bu golün \erdıği hızla sıkı bir oyun çıkarmağa başlamışlardı. 25 inci dakikada, gene soldan Galatasaray kalesine akan bir Beykoz hücu munda Kâzım çok güzel bir şütle takı mına ikinci golü de kazandırdı. Devrenin bundan sonraki kısmında Galatasarayhlar biraz canlanır gibi ol muşlardı. Maamafih bozuk ve talihsiz bir oyun oynuyorlardı. Nıtekim 35 inci dakikada Hâşim Beykoz müdafilerin den sıyrılarak kaleci ile karşı karşıya kalmıştı. Fakat attığı şüt kale direğine çarparak Necdete geldi. Necdetin çek tiği ikinci şüt de kalecinin elinde kaldı. Bu fırsatı kaçıran sarı kırmızıhlar devreyi 2/0 mağlub bitirdıler. ikinci devrenin ilk on dakikası gene mütevazin bir cereyan takib etti. Fakat sankırmızılılar tedricî bir surette oyunu Beykoz yan sahasına nakletmeğe başlamışlardı. 18 inci dakikada bir Galatasaray hü cumunda top 18 çizgisi içinde Beykozlu müdafiin eline çarptı ve hakemin verdiği penaltı ilç san kırmızıhlar bir gol kazandılar. Galatasarayhlar bu golden sonra mahsus bir üstünlük tesis etmişlerdi. Fakat oyun bundan sonra sert bir şekil aldı. 2/1 vaziyeti kaçırmak istemiyen Beykozlular sert bir oyun oynamağa başla mışlardı. 2 gol yiyen san kırmız.lılann bütürt gayreti neticeyi değiştirmedı ve oyun Galatasaray tazyikı altında 21 Beykozım galibiyetile neticelendi. Böylece Gala • tasaraylılar, bir defa daha bir maçm netî* cesiz tazyikle değil; golle kazanıldığıni öğrenmişlerdir. Bu münasebetle §unu d4 kaydedelim ki eskiden canlı bir oyun oy« nıyarak çok gol çıkaran Galatasaray; muhacim hattı, artık gol yapamıyan be* ceriksiz bir hale geldi. Halbuki bu ha< ayni futbolculardan mürekkebdir. lacak şey! Şa§ı« İkinci küme maçlarî Dün Şeref stadında ikina küme maç** larına da devam edılmiş ve Anadoluhi • san, Beylerbeyine 32, Fener Yılmaz* Doğanspora 52, Davudpaşa Ortaköy* 51 galib gelmişlerdir. Dün Fener stadında yapılan ikincî küme maçmda Kasımpaşa Altınordıi takımlan mütevazin bir oyundan sonra 33 berabere kalmışlardır. Bisiklet yarışları başladı Ankara 13 Bisiklet federasyoml tarafmdan 16 bölgede hep birden baş « lamak ve sekiz hafta devam etmek üze « re tertib edilen seri bisiklet yanşlannın ilki bugün Ankarada yapılmıştır. Program mucibince kros kontri şek • linde olan koşu sabahleyin hafif hafif yağan kar dolayısile bir kat daha ehen> miyet almış, takib otomobili ve moto • sikletlerde bulunan meraklılara çok heyecanh dakikalar yaşatmıştır. Muhtelif kulüblerden 19 bisikletçî • nin iştirak ettiği bugünkü koşuya tam sa* at 10 da şehir stadyomu kapısı önünda başlanmıştır. Taşhan, Sankışla, Mezba» ha önünden orman çiftliği ve fundalık içinden geçilerek emniyet abidesi yolils Merkez Kumandanlığı önünde nihayet bulan yanşı, Ankara Gücünden Eyüb m, Yılmaz 38 dakika 35 saniyede birincî gelerek bitirmiştir. Ayni kulübden Nurî Kuş iki saniye farkla ikinci, Demirçan • kayadan Yakub Koşar üçüncü ve An •, kara Gücünden Erdoğan dördüncü gel< miştir. », Bu sıralarda Beykozîulann tehlikeli bir akınını karşılıyan kaleci Necmi sa katlanarak oyundan çıktı, yerine merkez muavin Adnan kaleci oynamağa başladı. Galatasarayhlar 10 Lişi kalmakla beraber dakikalar geçtikçe Galatasara yın baskısı artıyordu. Oyun adeta bir tek Beykoz: 2 Galatasaray: 1 kale şeklini almıştı. San kırmızıhlar hiç olmazsa bir beraberlik sayısını çıkarabilDün, öğleden evvel, Şeref stadyo mek için azamî bir gayret sarfediyorlar munda şild maçı için Galatasaray dı. Beykoz takımlan karşılaştılar. Fakat Beykozlular da hiç ümid etme Galtasarayt Necmi Suavi, Reşad Mustafa, Adnan, Celâl Necdet, Sü dikleri bir zamanda elde ettikleri bu galeyman, Eşfak, Haşim, Bülend. libiyeti kaçırmamak için kuvvetli bir n»üBeykoz: Safa Halid, Behadır Sa dafaa oyunile mukabele edıyorlardı. Bideddin, Mehmed, Galib • Turhan, Bi rinci devrede gevşek bir oyun oynıyarak lâl, Şehab, Kemal, Kâzım. Hakem Adnan Akın. Oyun Galatasarayın bîr akınile başladı. Bu ilk akın Beykoz müdafaasında kesildi. Mütekabil bir beykoz akını da ayni akıbete uğradı. Saha çamur ol duğu için kayıyor, her iki takım da top kontrolunda müşkülâta uğruyorlardı. îlk cn dakika top iki kale arasında sürüklenip durdu. 12 nci dakikada Beykozlular ortadan sola uzanan bir hücumla Galatasaray kalesine indiler. Bu sırada 18 pas içinde topu yakalıyan Beykozlu Kemal yerden bir vuruşla topu sol köşeden Galatasaray kalesine soktu. Beykozlular ümid etme Beyoğlu Halkevinin kır koşusu Dünkü maçta solda Güneşten Rebii ve sağda Melih, Alsancak kalesine hücumlan esnasında Aşk ve macera romam î Beşiktaş Güneş Ücok Muhafız Fenerbahçe Galatasaray Alsancak Harbiye Millî küme maçlarında Mağlub Attığı gol vaziyetleri kulüblerin Yediğı gol Puvan Maç adedi Galib Berabere 6 4 5 7 5 3 5 3 5 4 3 . . Dünkü koşudaa bir görünüş Beyoğlu Halkevl tarafmdan tertib edilen kır koşularının sonuncusu dün Şişli Hürriyettepesi arasında yapıldı. Mesafe 3060 metre idi. Yarışa 80 miisabık yazıldığı halde havanın çok fena olması ancak 30 atletin iştirak etmesine sebeb oldu. Bu sene daima birinci gelen Galatasaraylı İbrahim bir haftadanberi hasta olduğu halde yarışa girdi. Bu yüzden üçüncü oldu. Arkadaşları Sokrat, ve îstepanm da gelmemelerinden Zira, sizin kadar huysuz görünmeğe ugraşan bir kadına da, ben nadiren tesadüf ettim. A\rukat, hayretler içinde, bizi dinli yordu: Bu yaptığınız hiç doğru bir şey değil, dedi. Aranızdaki suitefehhümü artırmakta ne fayda var? Siz, azizim Yusuf Haddad Bey, tanıdığım insanların en makulu ve en mükemmelisiniz. En eski ve en asil bir aileye mensub olan sizin gibi güzide bir muharrir, ve tam manasile kibar bir erkek, bir gene kıza karşı bu derece şiddetli davranamaz. Kaldı ki, o gene kız, isimlerinizi birleştiren izdivacm kurbanı olmak noktai nazarından, sizden de ileridir. Yusuf Haddad, biraz asık bir çehre ile sordu: Mukbile Nusret Hanımın, kanu nen benim zevcem olması, kendisini neden böyle merhamete seza bir vaziyete koyuyor, bunu anlıyamıyorum. Avukat, derhal ona hak verdi: Doğru! Mukbile Nusret Hanım sizin ne mevkiinize, ne şahsî kıymetinize birşey söyliyebilir. İsminizi taşıyan herhangi bir kadın için bunlar mucibi şereftir. dolayı Galatasaray tam takım madı. ! Neticede Beyoğlu Halkevinden Sergii 12,24 dakikada birinci, Hakkı (Beyoğlu Halkevi) ikinci, İbrahim (Galatasaray)] üçüncü, Receb (Güneş) dördüncü, îzaü (Beyoğluspor) beşinci oldular. Takım halmde ise, Beyoğlu Halkevl birinci ve beşinci, Beyoğluspor ikinci ve altıncı, Kasımpaşa üçüncü ve yedinci, Güneş dördüncü oldular. Tabiî! Yalnız, onu sîze bağlıyan rabıta, hâdisatm zarurî bir neticesidir. Bu hususta kendisinin ne arzusu sorulmuş, n« de reyine müracaat edilmiştir. Benim vaziyetim bunun tıpkısı değil mi? Erkek ruhile gene kız ruhu arasmda fark vardır. Ancak, şu var ki, bundan dört sene evvel karşılaşmış ve bugün sizi birbirinize yaklaştıran rabıtayı o zamaa tesis etmis olsaydınız, hiç şüphe yok ki şimdi, kelimenin tam manasile karı koci olacaktmız. Eminim ki, o takdirde, ikî* nizden hiçbirisi bu rabıtanın teessüsünden dolayı nedamet duymıyacaktı. Basımı salladım: O biraz şüpheli! dedim. Avukat sözünde ısrar etti: Hayır, hanımefendi, hiç de şüpheli değil. Hatta daha ileri giderek diye« ceğim ki, müvekkilimin, kurbanı olduğu o çirkin hâdise zuhura gelmeseydi, siz zevcinizi sevecektiniz, o da sizi sevecekti ve ayrılmağı asla akla getirmiyecektiniz. (Arkası varl 1 2 1 2 2 2 5 2 1 4 2 18 16 6 7 12 5 5 2 3 6 9 20 7 4 17 5 17 12 11 9 8 7 6 4 J Nakleden: Hamdi Varoğla Bu yolda bir teklifi zaten kabul etmerae imkân yoktur. Hiçbir mülâhaza beni bu hususta ikna edemez. Emin olunuz ki bu cihete benim de kat'iyyen ehemmiyet verdiğim yok. Sizinle, bundan daha fazla tanışmak arzusunda değilim. Yusnıf Haddadın nezaketle kanşık müstehzi sözleri sinirime dokunmağa başlıyordu. Zaten, münakaşaya alışık de ğildim. Hele, bu adamın, kendisini ka dmlardan yüksek gören mağrur bir erkek tavrile söylediği sözler, üzerimde bir tokat tesiri yapıyordu. Yusuf Haddad, birdenbire tavrını değiştirdi. Bu îşe bir karar verelim, dedi. Size, böyle, olduğumuz gibi kalmamızı teklif ediyorum. Yani, dün, nasıl, biribirini tanımıyan, biribirinin mevcudiyetin den haberi olmıyan iki yabancı idiysek, gene öyle iki yabancı olarak kalalım. Aramızdaki nîkâh? Kanun nazarında mevcud kalır, o kadar. Siz, dün olduğu gibi yann da, Türkiyede veya başka yerde, istediğiniz şekilde yaşarsınız, herkes sizi Mukbile Nusret Hanım olarak tanır. Buna mukabil ben size, istediğiniz miktarda nafaka veririm ve keza kendi tayin edeceğiniz miktar tazminatı da öderim... Israr etmeyiniz, reddediyorum... Manasız bırşey bu. Siz parasız bir kızsınız, ben size bir servet teklif edi yorum... Vereceğiniz para ne kadar çok olsa, teklifinizi kabul edemem... Siz, sade kendi arzunuzu nazan itibara alıyorsu nuz, vereceğiniz parayı görüyorsunuz. Fakat, hesaba katmadığınız birşey var beyefendi. Ben gene bir kızun. Gencliğimi sizin uğrunuza feda etmemi istiyor sunuz. Hürriyetimi, istedığkn gibi yaşı yabilmek hakkımı elimden almağa kal kışıyorsunuz. Herkesin nazarında Mukbile Nusret olarak kalacağımı söylüyorsunuz. Lâkin kanun nazarında evli bir kadın olacağıma göre, ikinci bir izdivac imkânı kalmıyacak. Şayed, günün birinde, beni bahtiyar edebilecek bir erkeğe tesadüf edersem, mes'ud bir ev kadmı olarak yaşamak ihtimalini bugün niçin s«lbedeyim? Bütün bunlan, tanımadığım, hatta tanımak şöyle dursun kendisinden kabil olduğu kadar uzak durmak istediğim bir kimse uğrunda, yani sizin uğru nuzda feda etmemi ne hakla benden istiyorsunuz? Mahvolacak olan hayatımı hangi para ödiyebilir beyefendi? Hayır, teklifinizi kat'iyyen reddediyorum! Asabiyetten sesim titriyordu. Yusuf Haddadın tekliflerini reddederken, artık, sadece, onunla zıd gitmeği düşünmüyor, gene kızlık hulyalarımı, saadetkni müdafaa ediyordum. Yusuf Haddad lâkırdıya karıştıgı andanberi sükutu muhafaza eden Habib Hasrun, birdenbire araya girdi: Yusuf Haddad Bey ve siz Muk bile Nusret Hannn, müsaade buyurursanız aranızı bulmak ve tecrübeli bir ihtiyar sıfatile size bazı nasihatler vermek isterim... Hissiyatmızı, bildığiniz gibi, birbirinize söylemenize ses çıkarmadım. Daha ilk hamlede, acı sözler teati ettiniz. Hiç sebeb yokken, birbirinizi incitmek istiyorsunuz. Halbuki, her ikiniz de, ayni suitesadüfün kurbanısmız. Avukatın sözünü kestim: Evet amma, müvekkilinîze takaza etmekte ben hakhyım. Neden? Yusuf Haddad Bey, geçen gün beni evinden kovmakla, hiç kimseden görmediğim bir hakarete maruz bırakmıştır. Bu, sırf bir yanhşlık neticesidir. Müvekkilim, biraz evvel, sizi hakikî Mukbile Nusret Hanım olarak tanıdığını, benim vasıtamla söylemiş bulunuyor. Omuzlarımı kaldırarak cevab verdim: Buna rağmen, o türlü bir tanışmadan sonra, Yusuf Haddad Bey, benim için hayatta tesadüf ettiğim insanların en az sevimlisi olarak kalacaktır. Yusuf Haddad bir kere daha eğildi ve: Hiç olmazsa bu noktada fikirlerîmîz bir olmalıydı, hanunefendi, dedi.