22 Şiıkat 1938 CUMHURÎYET Büyük davalar thtısadî harekctler Uçüncü Avusturya Bugün Avusturya, üçüncü defa olarak yeni bir hayata doğmaktadır, Avusturya isterse her şeyin fevkine çıkar Yazan: KURT [Avusturya Basvekilinin bu uzıst, bu yakmlarda Viuanada intişar sahasma çıkan bir escrinden iktibas edilmi$iir. Son günlerde cereuan eden hâdiselerden bir iki hafta evvcl vazumıs olan bu sat'rları şauanı dikkat bulduğumuz icin iktibas ediuoruz.] «Hans Von Hammerstein, 1935 se resinde, Avusturya kültürüne dair ver diği bir konferdınsta Avusturya tarihini anlamanın kolay olmadığını, fakat, «Avusturya» mefhumunu anlaşılır bir hale gttirmenin bundan daha güç olduğunu c sdylemisti. Hatıb «Avu ruryanın ne derrek olduğunu müteaddid Avusturyalıya sorunuz, diyordu, alacağmız cevablar, az çok zeki ve ekseriyet itibarile ince ve zalif olacaktır. Fakat, göreceksiniz ki, bunlordan hiç birisi tam olmıyacak ve sizi gerçekten tatmin etmiyecektir. Birçok lan da miitereddid kalacaktır. Hatta, korkarım ki, alacağmız cevablardan hiç birisi ateşli bir inanın ifadesini teşkil etmiyecektir. Bununla beraber Avusturyalılann elinden Avusturyayı alınız, hepsi, kaybettikleri şeyin ne olduğunır derhal idrak edeceklerdir. Avusturya, gerek iklim itibarile, gerek insanî noktadan, kelimenin doğru manasile, mutedil bir memlekettir.» Eski Avusturya Bu, daima, hatta bizim inanmak istemediğimiz zaman bile böyle olagelmiştir. Oyle devirler olur ki, makul haddi mu hafaza etmek için, büyük gayretler sarfı zamrî olur; herhangi ifrat, çok çabuk sirayet edebilir. Bu ifratları bertaraf etmek, eski Avusturya zamanında, çok eskidenberi hükumetin daimî şıan idi. împaratorluk ve bilhassa, her içtimaî nizamın, saadetini gaye edindiği millet, bu tarzı hareketten fayda görmüştür. Ancak dahilî muvazene her taraftan tehdid edildiği, siyasî ihtiraslar, siyasî mücadeleyi kendileri için yegâne hikmeti vücud telâkki edenlerin dar muhitini a şacak derecede şümullü ve gitgide şid deti artan kanşıklıklar husule getirmeğe başladığı zamandır ki eski Avusturya, temellerinden sarsılmağa başlamıştır. Vaktile birinci Avusturyanın bulun muş olduğu her tarafta, bugün bile, yani o Avusturya ortadan kavbolduktan yirmi sene sonra, ayni meseleler ve ayni anlaşmazlıklar fazlasile devam ediyer. Bunlan bilmemezliğe gelmek, gizlemek, eski Avusturya hakimiyetinin daha mü samahakâr ve daha mutedil devrinde kullanılan usullerden daha cezrî tedbirlerle ortadan kaldırmak daiyesinde bu lunmak, bu meselelerin hallini kolaylaştırmağa kâfi değildir. Birinci Avusturya, bugün hiç kimse için tehlıke arzetmemektedir. O, küllerınin altından, eski şeklile, her halde dirilecek değildir. Bu itibarla, birçok sahalarda, lüzumsuz hicaba ka pdmadan, onun mektebinden ders almak faydalı olur. Vaktile Avusturya hududlarının için de toplanmış olan geniş topraklar gezil diği zaman, oralarda, el'an eski Avusturyanın eserlerine rasgeliyor; ve bunlar, gerçekten, mutlu delillerdir. Zira, bu izler, yeni devir ve o yeni devrin fikirleri noktasmdan zararlı telâkki edildikleri VON SCHUSCHNİGG Avusturya Başvekili için, son derece büyük bir itina ile silin nıış görünmekle beraber, yüreklere acib bir lısanla hitab eden bir hatıra canlan dırıyorlar. Bu hatıra, maddî, yahud millî veya siyasî birşey olmad.ğı için, ondan, siyasî neticeler çıkanlamaz. İkinci Avusturya devrinde, vatanı mıza karşı olan vazifelerimizı yerine getırmesini bilemedik ve belki de, ondan utanc duymamız bu yüzden oldu. Anton Wildgans, Avusturyaya dair olan nutkunda bıze vazıfemızi şöyle hat rlattı: «Yeni Avusturyayı yapan bizlerin, eski Avusturyayı inkâr etmemize lüzum yoktur, bilâkis. Zira, mes'uliyetini kabul ettiğimiz bu miras, lânetlerle ve ıshrablarla nekadar dolu olursa olsun, hemen herşeyi eski Avusturyaya medyun olduğumuzu pekâlâ biliyoruz. Bu mirasta, hakikî kıymetler de mevcuddur. Tevkire şayan bir kültür, hususî bir insaniyet telâkkisi, bu bahsettiğimiz kıymetlerdir.» Dünya buğdayında istihsal fazlası mı ? Dünya buğday istihsalâtının seneden seneye yükselişmi endişe ile takib edenler var. Londra buğday tetkik heyetinin son neşrettığı raporda, beynelmilel fiat larm ve istihsalâtın şimdi'ik iyi olduğu, fakat iki, üç seneye kadar yeniden fazla istihsal buhranı olacağı kaydediliyor. Malumatın önümüzdeki baharda müstahsil memleketlerin istatistikleri vasıtasile tetkıki kabil olacaktır. Gene Londra buğday tetkik heyetinin raporuna göre, 1938 istihsal senesi dünya buğday rekoltesi 4,020,000,000 buşildır. Geçen senenın dünya buğday istihsalâtının bu miktardan 30,000,000 buşel daha az bulunduğunu biliyoruz. Şunu da ilâve edelim ki, ilk rakama istatistikleri henüz neşredilmemiş olan Sovyet Rusya ile Çin ve Mançuri istihsalâtı müstesnadır. Biz kendimizden paha biçebiliriz. Buğday rekoltemiz 932 senesinde 1,9 milyon ton idi. Bu miktar 933 de 2,6, 934 de 2,7, 935 de 2,5 ve 936 da da 2.8 milyon tona yükseldi. Son istihsal senesinin rekoltesi de bundan aşağı değildir. Dünya buğday istihsalâtı, bir fazla l:ğa doğru gittiğine ve tahmin edildiği gibi iki üç seneye kadar yeni bir istihsal fazlası buranı olacağma göre, beynelmiIe! ticaret âleminde yeni bir takım düzensizliklere de intizar etmek lâzımdır. Fılhakika bu takdirde 933 934 seneleri anlaşmalanna iştirak eden müstehlik memleketlerin, bu yeni vaziyet karşısında tercih edecekleri şekil ne olacaktır? Şimdiki politikalanna sadık mı kalacaklar, yoksa serbest politika siyasetine mi döneceklerdir? Acaba müstahsil ve buğday ihracatçısı memleketlerin bundan evvel alacaklan bir tedbir bulunmıyacak mıdır? Bütün bunlann cevabını zaman verecek... F. G. Japonlar cephelerde PENCERESİNDEN sıkı taarruza geçtiler İstanbul radyosunda Hopei civarında kanlı muharebeler oluyor. Şansi mıntakasında harb birdenbire şiddetlendi Umacılar aym üstadımız müderris Bay; Feridden bir mektub aldım, Felsefeyle şiirin rengü nurunu birbirine mezcederek bize bir çok felsefî şiirler ve şiir ıtıile dolu hikmet vecizeleri okutan üstad bu mektubunda şöyle diyor: «Çocuklarımızın maddî, hakikî hayat» lannı güzel, makul ve manalı hikâyelerle inkişaf ettirmek lâzım gelirken o masumların henüz teşekkül ve tenemmüv halinde olan dimağlarını evham ve haya* lât âleminden başka bir yerde vücudü olmıyan korkunc masallarla doldurmak» tan, onlara umacıların insan eti yediklerini, sihirli bir çizme kuvvetile bir adımda bilmem kaç fersah yol alan gulyabanilerin koşularını ve bunlara benzer daha bir çok saçmasapan şeyleri radyo başmda dinletmekten hasıl olacak neticenin fay« dası mı vardır, zaran mı?» Kanton müdafaasında vazife alan genc kızlardan mürekkeb bir sıhhiye grupu zehirli gaz maskelerile talim yapıyorlar Hankov 21 Çin tebliği: Pinghan lamıştır. Japonlar, Tayuvan'm yüz mil cephesinde Şinşian civarında fevkalâde cenubunda ve Şansi'nin şarkında taarruşiddetli bir harb olmaktadır. Fenkşu'a za geçmişlerdir. girmeğe muvaffak olan bir düşman kolu Hankov 21 Çin tebliği: inhizama ugTatılmıştır. Bu suretle Kay ] Muharebe, Veikve'nin birkaç mil şifeng'e karşı Japon tehdidi bertaraf edJ malinde şiddetle devam ederken Japon miştir. lar, Pinghansj; istikametinde ilerliyorlar. Çin kıtaatı Tsinpu'nun şimal mınta Çin kuvvetleri Tsinpu istikametinde taarkasında düşmanın çok şiddetli topçu ate ruza geçerek şiddetli bir muharebeden şine rağmen Şovşien ve Liangşiatien üze sonra şimal mmtakasma doğru mühim bir rine taarruzlarına devam ediyorlar. 300 ilerleyiş kaydetmişlerdir. Çin kuvvetleri, Japon askerı öldürülmüştür. Şehır dahi Lingsiaten üzerine ilerliyorlar. Bir Çin linde dün başlıyan sokak muharebeleri müfrezesi Tsining şehrine düşmanın şidbilhassa Tsining'in şimal kısmında şiddet detli topçu ateşine rağmen girmeğe mulenmektedir. Japonlar, şehir üzerindeki vaffak olmuştur. Japonlar, şiddetli bir hakimiyetlerini muhafaza için büyük gay mukavemet gösteriyorlar. Şehir sokaklaret sarfediyorlar. Tsinpu'nun cenubun rında kanlı çarpışmalar oluyor. daki Çin kıtaatı ileri yürüyüşlerine devam Tsinpu'nun cenub mıntakasında 200 ederek Pengpu'nun şimalinde 15 mil Japon askeri esir edilmistir. Japonlar kadar ilerlemişlerdir. Penkpu'nun cenubu garbisinde mütemaDiğer taraftan Japon kıtaatı Susov j s . diyen takviye kıt'aları alıyorlar. Muhatikametinde yaptıklan tazyiki artırmış rebenin şiddeti her an artmaktadır. 12 lardır. Hopei'nin garb sahilini elde etme Çin tayyaresi Pinghan? cephesinde Ja ğe çalışıyorlar. Bu mmtakadan altanış mil pon mevzilerini bombardıman ederek daşötede çok kanlı bir çarpışma cereyan et mana mühim zayiat verdirmiştir. Sisjmektedir. en'in şimalinde 20 Japon tankı ve SangSansi mıntakasında da üç aylık bir teh tayyare meydanında da 12 Japon sükunetten sonra muharebe tekrar baş tayyaresi tahrib olunmuştur. (a.a.) Bu dü.şündürücü suale cevab verme* den aziz üstada bir noktayı hahrlatmak isterim: Masal söyliyenler birer mürebı bi demektir. Mürebbiler de manevî derd« lere derman araştıran hekimler sayıhr, Eski tarihlerde ise emci diye anılan he* kimler, hastalar üzerinde heybetlerile d« bir tesir yapmak, daha doğrusu illeti kw lıklannın korkuncluğile korkutup kaçır» mak için saçlarını bir deste yılan zanno* lunacak biçimde örgü örgü uzatırlardlg sakallarına mutavvel bir haşmet verirlet* di. Gözlerini koyu koyu sürmelerlerdî* sırtlanna «ecelâcayib» postlar geçirir» lerdi, boyunlanna çeşid çeşid taşlar, ka< buklar asarlardı. Bundan ötürü kadınları densizleşen çocuklan korkutmak, sustur* mak ve uyutmak isteyince «emci geli« yor!» derlerdi. Umacı, bu emciden boz^ ma imiş! Öyle sanıyorum ki istanbul radyosu da çocuklara masal söyletirken manevî hekimlik sayılan ruh mürebbiliğini bir emci düşüncesıle ifa etmek istemiş ve masal mevzularını bu telâkkiye uygun düşürmek için umacılardan bahse lüzum göstermiştır. Eğer Television tecrübeleri terakki vc tekemmül ederek radyolarda eşhasın ve eşyanın temasasma imkân husule gelirse umacı masallarına umacı sima larının da refakat ettiğini görmek şu nümunelere göre galiba mümkün olacaktır. İşin şaka tarafı böyle. Çiddî tarafma gelince ben, üstadın sözlerine tek bir ke* lime ilâve edecek değilim. Fakat masal* dan maksad, çocuklan eğîendire eğlen* dire tenvir ise o çerçeveye ne umacının, ne gulyabaninin sokulamıyacağını söylemek isterim. Umacıyı kırk ayaklı ahtapo* ta, gulyabaniyi insanların şerefini ve haysiyetini kıtır kıtır yiyen cehalete çevirmelc güc müdür? Gölciik Çocuk Esirgeme Kurumunun faaliyeti Uçüncü Avusturya, ıstırablardan ve mücadelelerden doğmuştur. Fakat, bugün bile, bir çoğumuzun, ümidsiz zamanlanmızda Avusturyadan şüphe ettiğimiz vaki değil midir? Avusturyanın hâlâ hikmeti vücudü var mıdır? Yaşamak hak k:na sahib olduğunu ilâna devam edebilecek mi? Avusturyalı sıfatile, Avustur ya vatanı hakkında söz söylemek hâlâ mümkün müdür? Bu suallere, ancak: «Bin kere evet!» cevabı verilebilir. Şekil, vücud fanidir. Fakat ruk kalır, o ölmez. Ve tarihin verdiği dersi anlamak, mazimizin büyük seslerine kulak vermek de bize düşen bir i§tir. Bu memleketin ismi mevcud olduğu gündenberi, orada daima şüphe eden insanlar bulunmuştur. Buna rağmen, A vusturya, otuz sene harbine, on sekizinci asır iğtişaşlarına, Napoleon devrine, harb Köprünün altında çok garib ve esran bncesi yıllarının bütün kargaşalıklarına ve nihayet, her şeye rağmen, ölürfi halin bir türfü anlaşılamryan bir kaza olmuş de yaralı olmasına rağmen, o harbe de tur. Dün sabah saat onda bir sandal Hagöğüs germıştir. licden Köprü altına doğru gelmiş ve Yeni Avusturya Köprünün limana çıkan sağ gözünden Bugün Avusturya, üçüncü defa ola geçmeğe başlamıştır. Sandal tam liman ıak yeni bir hayata doğmaktadır ve bu kısmına çıkacağı sırada o esnada esmekdoğuş, Avusturya vatanının, hayatını ida te olan sert poyrazla karşılaşmış ve san me edeceğine ve başarılacak bir vazifesi dal birdenbire dönmüştür. Bu hali Köpbulunduğuna inananların gitgide daha rü altında bulunan beşinci şube memurları nadirleştiği bir zamanda vuku buluyor. hayretle seyrederlerken birdenbire san Diğer Alman memleketlerinde doğup dalm baştarafında bulunan çuval için sonradan Avusturyalı olanlar pek çok dc ve ağır olduğu tahmin edilen bir cistur. Bunlar meyanında, ve bunların hep min de başaltma doğru yuvarlandığı ve sinden büyüğü Ludvvig Von Beethoven sandalın bir saniye için alabora olduğu dir. Eeserini bizim memleketimizde ya görülmüştür. Bir anda gözden kaybolan ratmış, bütün dünyayı Viyanadan fethet sandal ve sandalcı bulunamamıştır. miş ve mirası ile mezan bize vedia olarak Suyun yüzünde yalnız sandalın iki kalmıştır. parça tahtası kalmıştır. Sandalı sandal Bugünkü gibi, Avusturyanın son saati cısile birlikte sulara gömen ağır cismin geldiği sanılan bir devirde, kurtuluş mu ne olduğunun tesbitine çalışılmaktadır. harebelerinde, bu en büyük üstad, as kerlerimizin şairi Heimich von Colliss'in şu mısralannı bestelemişti: «Avusturya, eğer isterse, herşeyin fevSon zamanlarda kine çıkar: İstiyor, istiyor!» şehrimizde meçhul Bethoven'in bu elyazısı, 1934 sene sinde, hazinei evrakımızda bir tesadüf bir dolandırıcı tü remiş, evlere gide neticesinde bulundu. rek vergi tahsildan O elyazısında denildiği gibi olsun ve olduğunu söyliyerek mukadderat yerini bulsun. mühım mıktarda doÇünkü Avusturya öyle istiyor... landırıcılık yapmış Kvtrt von Schuschnigg tı. Vaki şikâyetler üzerine girişilen tahkikat neticelendiril Dolandıncı İzmirli.. i h s a n miş ve nihayet do landırıcı yakayı ele vermiştir. Bu adamın adı İzmirli İhsandır. Suçlu, temiz kıyafetile dolandıncılığını gizliyor, fakat asıl tahsildar gelip de para istediği vakit herşey anlaşılıyordu. îhsan bugün Adliyeye verilecektir. Garib kaza Sandal ve sandalcı bir anda gözden kayboldu Teruel düştü (.Baş tarafı l inci sahifede) zayıf olarak tecelli etmıştir. Teruel as ~ kerî bakımdan alınmış telâkki olunabilir. Bununla beraber, abluka edilmiş olan düşman kuvvetleri, acele bir surette şehri tahkim etmeğe ve sokaklarda siperler kazmağa başlamışlardır. Yalnız, Teru el'in düşmemesi imkânı mevcud değildir. Bidayettenberi Teruel harekâtını bizzat General Franco idare etmiştir. Barselon'un tebliği Barselon 21 Millî Müdafaa Nezaretinin tebliği: Teruel'deki harekât, dün de büyük bir şiddetle devam etmiştir. Mansueto'yıı ellerinde tutan cumhuriyetçiler, ikinci hatta çekilmeğe mecbur kalmışlardır. Düşman, bütün gayretlerine rağmen, kıt'alarımızı buradan çıkaramamıştır. Sol cenahta da, cumhuriyetçiler, Rio Turia vadisine dayanan ikinci hatlara çe kilmişlerdir. Teruel'in müdafaasi, düşmanın şehir yakınlarında işgali altında bulunan mevziler sebebile güçleşmiştir. Fakat buna rağmen dün Teruel'in müdafaası için fevkalâde kahramanlıklar gösterilmiştir. Düşmanın zaptettiğini bildirdiği Castralvo hâlâ elimizde bulunmaktadır. Havas'ın verdiği havadis Calamocha 21 Ha\as ajansı mu habirinden: Teruel şehrinin Frankistler tarafından tamamen işgali artık bir saat meselesi halini almıştır. Frankistler dün sabah şehri ihata etmişler ve hatta dün öğleden sonra şark ve cenubu şarkî islikametinde yeniden ilerlemişlerdir. Frankistler, Teruel Valence boyunca haylı ilerlemişl^rdir. yolu Tekirdağlının ikinci büyük muvaffakıyeti Sahte tahsildar nihayet yakayı ele verdi [Baştarafı 1 inci sahifede] Şampiyonumuzun bu galibi yeti, seyirciler tarafından şid detle alkışlanmış ve meşhur organizatör Raoul Paoli bu par • Iak neticeden sonra, Tekirdağlının pek yakın bir zamanda Fransız şampiyonu Deglan'la da Sihirli çizme ile adam uçurarak eski karşılaşmasının imkân dahiline devirlerin küpe binmiş ve yılandan kam« çı kulanarak havalanmış devlerine yegirdiğini bildirmiştir. niden vücud vermekten ise şu uçuş zevki Pehlivan anlatıyor : çocuklara tayyare hikâyelerile tattırmak Dün gece maçtan sonra Tekirdağlı masalcıhk san'atına aykm bir iş mi olur? Hüseyni telefonla bulduk. Galibiyetinin Buralarını radyoyu idare edenler dü* haklı neş'esini yaşıyan Hüseyin, Bulgar şünedursun. Fakat bize terettüb eden Bankof'u nasıl yendiğini şöyle anlattı: vazife, radyo mevcelerinde umacılann « İlk üç dakika karşılıklı deneme sesi, gulyabanilerin gürlemesi, sihirli çiz* lerle geçti. Bulgarın çabuk kesileceğini melerin şıkırtısı duyulur duyulmaz ço> anladım. Beşinci dakikada ku\vetli bir cuklarımızı makine başından uzaklaştırelense ettim. Bankof, bundan kurtuldu. mak, yahud istasyonu değiştirmektir! Fakat müteakıb hücumlarıma tesirsiz M. TURHAN TAN hamlelerle mukabele edivordu. Onuncu dakikada ikinci bir elense daha yaptım. DEMlR YOLLARINDA Kendisini kurtaramadı. Tuşla sırtını yere vurduğum zaman umduğum netice Muhtac ve amele olmıyanhasıl olmuştu. Galibdim. Buradan doğruca Londraya gidece ğim. İki hafta kalacağım. Oradakilerle de güreşeceğim. Fakat bunları henüz tanımadiğım için bir fikrim yoktur. Londra dönüşünde Pariste Hindlinin kardeşile de güreşeceğim. Umidlerim çok kuvvetlidir. Korkmayın... Her halde İstanbula arkamı yere getirmeden geleceğim. Beni adım adım takib etmeniz karşısmda çok mütehassısim.» MlinilNIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIfllllllMIIIIMIIİINIMItlltlllltHIIIIIIIIIIMfllllillll lara tenzilât vesikası verilmiyecek Umum Müdür geliyor Bir müddettenberi şehrimizde kalıp tetkikler yaptıktan sonra, bayramertesi İzmire giden Gümrükler Umum Müdürü Mahmud Nedim, bugünlerde tekrar şehrimize gelecek ve tetkiklerine de vam edecektir. Şehir düştü Las Palmas 21 Radyo ile neşrolunan bir haberde Frankist kuvvetlerin dün sabah Teruel'in vaıoşlarını işgal etmi§ olduklan bildirilmektedir. (a.a.) Devlet Demiryolları Umum Müdür * lüğu, iş için Anadoluya giden beşer kişilik amele kafilelerine yüzde yetmiş nisbetinde tenzilât yapmaktadır. Bazı açıkgözlerin, gidecek beş, on yolcuyu birleştirmekte ve amele olarak gittiklerine dair ikametgâhlarımn bu lunduğu mıntaka polisinden vesika almakta olduklan anlaşılmış, Umum Müdürlük vilâyetlere bir tezkere göndererek muhtac ve amele olmıyanlara bu gibi vesika verilmemesinin teminini dilemistir. Treni taşhyorlarmış! İki gündenberi Kumkapı ile Yenikapı arasmdan geçmekte olan Semplon ekspresi, hat boyunda bazı çocuk lar tarafından taşlanmaktadır. Bu yüzden katarlann bazı camlan kırılmış tır. Dokuzuncu İşletme müdürlüğü, mütecasirler hakkında takibat icrası için müracaatte bulunmuştur. fedilmiştir. Kurum, kazaya bağlı diğer bütün mekteblerdeki fakir ve yoksul talebeye de mekteb ve ders levazımı temin etmek kararındadır. Yeni baş kanın bu husustaki gayret ve himmetini şükranla anmak bir borcdur. Yukarıdaki resim, bu kere giydiri len yavrularla Çocuk Esirgeme kuru munun idare heyetini göstermekted(r. Bu balo ile edinilen hasılat, 35 kadar Önde ortada oturan Bayan, değerli başrçok fakir yavrunun giydirilmesine sar kan Nadir Okandır. Gölcük (Hususî) Gölcükte henüz yeni kurulmuş olan Çocuk Esirgeme kurumunun başkanlığını Amiral Şükür Okanm eşi Nadir Okan kabul etmiştir. Başkanın Gölcük mahfilinde fakir ço cuklar adma hazırladığı baloda vali ve amirallarla birçok subay ve memurlar bulunmuşlardır. Avusturya, İspanyadaki konsoloshanelerini kapattı Londra 21 (Hususî) Avusturya Mes'ud bir nikâh İnhisarlar sabık İstanbul Başmüdürü hükümeti bugün Madrid, Valansiya ve Lutfi Gencanm kızı ve Millî Reassü Barselondaki konsoloshanelerini kapat rans İstihbarat müdürü Aziz Göknil, mıştır. İş Limited müdürü Bedri Göknil ve Ziraat Bankası hukuk müşavirlerinden Domuz zannetmiş Mazhar Göknilin yeğeni Semiye Genca Kozan (Hususi) Domuz sürek avı ile. eski Dahiliye Nazırlarından Hacı yapılırken Mahyalar köyünden Hasan Adılin oğlu ve Üniversite profesörle oğlu Mahmud, ormanın içinde duyduğu rinden Ebül'ulânm yeğeni değerli mübir hışırtıyı domuz zannile köy bekçisi hendislerimizden Orhanın, Beyoğlu Mürtaza oğlu Ahmedin üshine ateş etEvlenme memuru huzurunda nikâhlan miştir. kıyılmıştır. Amsterdam Felemenk Veliahdi Köy bekçisi derhal ölmüş, Müddeiu Prenses Juliana'mn Mes'ud bir yuva kurmağa hazırlanan kocası Prens mumilik hâdiseye vazıyed etmiştir. genc çiftleri tebrik ederiz. Bernhard yeni doğan kızile bir arada. înegöl Halkevinde kurslar İnegöl (Hususî) Haftanm muay yen günlerinde Halkevimizde muhtelif kurslar verılmektedir. Bunlardan biri yurd bilgisi ve öz türkçe dersleri, diğeri de zehirli gazler üzerinden verilmektedir. Birinci kursa kırktan fazla genc devam etmektedir. Zehirli gaz kursları daha büyük bir rağbet görmekte ve buraya her ders 200 den fazla dinleyici gelmektedir.