4 Ikincikânun 1938 CUMHURİYET Londrada verilen mühim bir konferans M. Tüık oıdusu Yakmşark politikasında kuvvetli bir âmil bulunuyor IBastarafı l inci tuntfeae) Roosevelt bek Kahirede hâdiseler lenen nutkunu Kralın emri okunurken Mecliste gürültüler oldu söyledi {Battarajt 1 tnci sahttede) JBaitaraft 1 tnct sahifede] Hong Kong'a 250 bin Çinli iltica etti » • ı Bu içtimaa ötedenberi Ingiltere ile Türkiye arasında mukarenet tesisi uğrunda birçok hizmetleri sebkeden Sir Ernest Bennett riyaset etmistir. îlk söz alan Britanya telsiz neşriyatı korporasyonunda çalışmakta olan Bayan Emel Gazimihal olmuştur. Bayan Emel, «Türk kadmlarınm bugünkü vaziyeti» mevzuu üzerine verdiği konferansta; lâik esaslar üzerine kurulan yeni Türk devletinin Türkiyede kadmlann hürriyetlerine sahib olmalanna basamak taşı teşkil eylediğini, bugün Türk kadmınm daha ziyade alacak bir hakkı kalmadığını, çünkü Türk kadınının Türk erkeğile ayni müsavi hakları kazanmış bulunduğunu söylemiştir. Bayan Emel, sözüne devamla demiştir ki: « Artık Türk kadını erkekten ayrı bir nahluk değildir. Serbest mesleklerde, bankalarda, fabrikalarda, ziraatte, tay yarecilikte ve her işte mevki sahibi bulunuyor. Ayni zamanda hürriyetin birdenbire gelmesile Türk kadını sert bir imtihan geçirmistir. Birdenbire karanlıktan aydınlığa çıkılması boş kadmları çaşırt mıştı. Lâkin yeni hayata Türk kadmları alısmakta ve değişikliğin doğru olduğunu isbat etmektedir. Türk kadın muallimlerinin derin tesiri memleketin en uzak köşelerinde bile kendisini göstermektedir. Türk kadını ev idaresi ilmini de ihmal etmemektedir. Çünkü bunlar kadınm ilk vazifesi validelik olduğunu, içtimaî hayatın temeli aile ve ev olduğunu ve annelik imriyazının içtimaî zevklere feda edilemiyecek kadar büyük bulunduğunu takdir ediyorlar ve herşeyden evvel bedenî ve ahlâkî cihetten terakki idealini korumak lâzım olduğunu da biliyorlar.» İki dünya arasında rabıta Bayan EmeJ Gazimihalden sonra yüzbaşı Tracy Philips «Yeni Türkiye iki âlem arasında hat ve sulhtur» mevzuu üzerine konferans vermiştir. Mumaileyh şu suretle sözüne başlamıştır: « Türklerden bir çoğu 1922 senesinden itibaren ve Cumhuriyetin ilk günlerinde Japonyanm nasıl garblileşmiş olduğunu ve bu Asyalı memleketin; Avrupanın deniz aşm memleketlere taştığı bir zamanda bununla nasıl münaeebette bu lunduğunu itina ile tetkik etmişlerdir. Modern Türkiye artık Asya ile Av rupa arasında sed vazifesi gören bir devlet değil şark ile garbi birbirine mezceden bir âmil bulunuyor.» Yüzbaşı Tracy Philips Atatürkün politikasını resmî izahata istinaden şu suretle tarif ve tadad etmistir: 1 Türk halkını Avrupa usulünde Çubuk barajı temizlendi sıhhî tedabirden ve içtimaî muavenetten Ankara 3 (Telefonla) Çubuk baramüstefid etmektır. jınm suları tamamen boşaltıldı. Bara 2 Türkiyenin millî iktısadınm teme jın temizleme ameliyesi yapıldı. Boşalan sular, civardaki araziye tevli ziraat olduğundan buna hususî surette zi edilmiştir. Temizlik ve muayene bititina göstermek ve umum köylülere ziraat tiğinden baraj buçünden itibaren dolmakineleri tedarik ve istimaline imkân durulmıya baslandı. Boşalma hâdisesivermek ve her aileyi bir çift sapan hay nin şayam dikkat bir tarafı da baraj vanına sahib' yapmak ve iklimi her nok " dan külliyetli miktarda ve büyük cesatada ziraat ve ormancılık için tecrübe ve mette baİık çıkmasıdır. Bu suretle şemodel çiftliği tesis etmektir. hirde iki gündür bir balık bolluğu da 3 Türkiyenin dahilî ricareti teşki vardı. M. Roosevelt bundan sonra Amerikanın dahilî siyasetine temas ederek ezcüm7 Malî oihete gelince şarkî Avru pada Türkiyeninkinden sağlam bir para le demiştir ki: « Millî hayatımız biri ziraat, diğeri yoktur. sanayi olmak üzere iki büyük kuvvete is8 Güzel san'atlara ve spora gelince ilk resmî Türk resim sergisi bu yıl açıldı. tinad ediyor. Ziraî işlerimizi büyük çiftTürkiye hükumeti hiçbir kimsenin oku lik sahiblerile müstahsillerin menfaatlerini mamış kalmamasmı ve millî terbiyei be daha iyi bir şekilde koruyacak surette deniye için şimdiden bir spor plânı vü tanzim etmek mecburiyetindeyiz. Bu suretle bir taraftan fazla istihsal buhranıcude getirmiştir. nın, bir taraftan da işsizliğin önünü almış 9 Millî müdafaaya gelince bu seolacağız. neki askerî manevralar muhtelit harekât Malî ve iktısadî işlerimize gelince: şeklinde olarak havadan, karadan ve Bankacılardan ve sermayedarlardan müdenizden birlikte yapılmıştır. Ecnebi mürekkeb küçük bir ekalliyetin milletin iktıtehassıslar Türk ordusunun şimdi gayet sadî hayatını kontrol altında bulundurmamuazzam ve mehib bir kuvvet olduğun sına bundan sonra müsaade etmiyeceğiz. da müttehiddirler. Türk ordusu yakın Bu sahada müteveffa Cumhurreisi M. şark politikasında kuvvetli bir amil buluWilson'un başladığı işe henüz bitmemiş nuyor. Tayyare piyangosu hava millî müdafaası ic 'n yeni yeni tayyareler ilâve nazarile bakarak kat'î adımlar atacağız. Her işte olduğu gibi malî ve iktısadî sahaetmektedir.» da da ihtilâlcuyane hareketlere muhalif Konferansçı yeni Türkiyenin haricî bulunuyoruz ve bu işleri başardığımız zapolitikasından da uzunuzadıya bahsede man da münhasıran demokraük esaslarrek Iskenderun Sancağındaki yeni vazi dan mülhem olacağız. yeti, Saadabad misakını, Akdenizde Italîktısadî ve malî sistemlerimizi milletin yanm gösterdiği faaliyetin Türkiyede menfaatlerine en uygun bir sekilde yeniyaptığı aksülâmeli anlatmıştır. den tetkik ve tanzim edeceğiz. Bunda Yüzbaşı Tracy Philips konferansına muvaffak olmak için kongrenin derhal işu suretle hatime ve netice vermiştir: cab eden kanunlan hazırlamasını hara« Türk ırkı Çinden Akdenize ve retle tavsiye ederim.» bunun üzerinden Avrupanm içerilerine Gümüş piyamtut dardu kadar yayılmıştır. Türk ırkı ve şimdilik Londra 3 (A.A.) Roosevelt'in bu ırkın en garbdaki camiası şark ve garb gümüş siyaseti hakkmdaki beyanatına âlemleri arasında esaslı bir rabıta teşkil intizaren gümüş piyasası durmuştur. Bir etmektedir. Türkiye Saadabad misakile sabah gazetesi tarafından verilen haberin arkasını ve Balkan ıtilâfile şimalini ve hilâfına olarak beyaz maden fiatlarınm Akdenizin şar'. havzasında Ingiltere ile tesbiti tehir edilmiyecek ve muameleler menafii müşterek bulunmasından dolayı her zamanki gibi saat 14 e doğru başlıyagarbını temin etmiş olduğundan Türkiye caktır. Cumhurreisi haric politikasına ahiren yeGümüş fiatlarında değişiklik ni bir istikamet vermiştir. Bu ay Kemal yapılmadı Atatürk garblılaşmış Türkiyenin ikinci tekâmül devresine haklı bir itimadla gir Vaşîngton 3 (Hususî) Hükumet, mektedir. Atatürkün Türkleri artık Tür bütün tekliflerin hilâfına olarak gümüş kiye, yahud (daha manidar olarak) fiatlannda hiçbir tebeddülât yapmamağa Türk halklan uğrunda tesanüd ve sulh karar vermiş'Jr. için savaş yapmaktadır.» Amerikanm bu karan her tarafta müsaid bir tesir yaomıstır. lât ve standardize ve millileştirme esas larına dayanmalıdır. 4 Kömür madenleri ve yeni keşfedilen demir cevherini muhtevi arz tabakalarının Türk dökümhanelerinin ihtiyacına tekabül eylemesini temindir. 5 Sanayiin inkişafı bahrî ticarette fazla tonaja ihtiyac göstermiştir. İlkba harda bir hayli yeni gemi sipariş ve teçhiz edilecektir. Deniz Bank balıkçı filosunun tesisine malî vardımda bulunacaktır. 6 Millî hükumet tarafından şimdiye kadar beş bin kilometroluk yeni de%miryolu inşa edilmiştir. Demiryolların idaresi de letin elindedir. Türkiyenin başlıca şehirleri beynelmilel hava yolla nna bağlanacaktır. da kendisine düşen vazifeleri ifadan bir an bile geri kalmıyacaktır. Bu işi başarabilmek için kuvvetli olmak Iâzımdır. Bu sebeble millî müdafaa vasıtalanmızı kuvvetlendirmeğe azamî ehemmiyet vermeliyiz. Kendi nzamızla deruhde etmiş bulunduğumuz bütün taahhüdlerimizi yerine getireceğiz. Amerikan milleti demokrasinin yaşıyacağına inanmış bulunmaktadır. Etrafı mıza bir göz a.ttığımız zaman sulhun ancak demokrat memleketlerde mevcud olduğunu ve demokrasiden eser kalmıyan memleketlerde milletlerin sulha veda etmiş olduklannı görüyoruz. Amerikan milleti, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da var kuvvetile sulha bağlı kalacaktır. Amerikan milleti, müstakbel sulhunu münhasıran demokraside görüyor.» Eski Başvekil Nahas Paşa, gürültü arasında ayağa kalkarak bir nutuk irad etmeğe başladığmdan reis, Nahas Paşay sadade davet etmiş, fakat eski Başvekil sözlerine devam etmistir. Reis gazetecilerle halkın meclisten çıkarılmasını emretmiştir. Bütün bu tedbirlere rağmen meb'uslar meclis binasını terketmediklerinden, reis elektriklerin söndürülmesini emretmiştir. Bunun üzerine meb'uslar binayı terketmek mecburiyetinde kalmışlardır. Meclis içtimamdan sonra Vefd fırkası, Nahas Paşanın riyasetinde fevkalâde bir toplantı yaparak yeni vaziyeti tetkik ve müzakere etmistir. Bu müddît zarfında zabıta meclis binası civarında şiddetli tedbirler almıştır. Cenubda, Pukow Tientsin demiryolu boyunca geniş Japon harekâtı başladı. Çinliler de muzafferane ilerlediklerini bildiriyorlar Hongkong 3 (A.A.) Hongkonga gelen Çin mültecileri mühim bir mesele teşkil etmektedirler. Gayrıresmî tahmin lere göre bunların aded; 250,00 dir. Bu miktar hergü ı çoğalmaktadır. Çin hastaneleri h.ncahınc doludur. Hastalar ha pisanelere yatırılmış, hükumetin sivillere mahsus hastanesi fakir mültecilere tahsis edilmiştir. 5^,000 Çirli mülteci, Şanghay imti yaz mmtakasmın garb hududunu geçmiş lerdir. Bu nıntakaya girmek, bu sabah tanberi serbesttir. Bu mültecilerin hepsinde de hususî müsaadena.neler vardır. Japonlar, silâhlan olup olmadığ.nı anlamak üzere mül tecileri dikkatle aramakta, üzerlerinde çıkan kıbri. L 'uiarmı bile musadere etmektedi.ler. şısmdayız. Bu hâdiselerin nasıl bir süratle seyredeceğini hiç kimse tahmin edemez. şuna kanaii. ki san ırk, Cenabıhakkın nasib etmiş olduğu saadet hissesinden mütenaim olacak ve beyazların hegemonya sının sona ermesi, Avrupalılarla Amerika lıların mütemadiyen bahsetmekte olduk ları adalet ve insaniyet devrini hakikaten açacaktır. Şu nokta üzerinde ısrar etmekten korkmuyorum ve icabında bütün dünya muvacehesinde ısrar edeceğim: Beyazların san ırkların boyunlanndakî boyundurtklan, ortadan kalkmahdır. Tabiî istihlâsm süratle tahakkuku, umumî bir iştiale bais olacaktır.» Yeni Başvekil lehine yapılan tezahürat Kahire 3 (Hususî) Başvekil Mehmed Mahmud Paşa parlamentonun fes hinden bahsederek, Kralın bu hareketinin Mısır kanunu esasisine tamamen uygun olduğunu söylemiştir. Halk, Başvekili ziyarete giden îngiliz elçisi Sir Mires Lampson'u şiddetle alkışlamış ve Başvekilin balkona çıkmasını istiyerek tezahürat yapmıştır. Başvekil Mehmed Mahmud Paşa balkona çıkarak halkın dağılmasım istemiş, ne lehte, ne de aleyhte nümayiş yapılmasmı arzu etmediğini söylemiştir. Dahilî siyaset Harb vaziyeti Londra 3 (A.A.) Uzakşarktan alınan haberlere göre, Pukow Tientsin demiryolu boyunca süratle ilerlemekte dirler. Japonların hedefleri, Yeuchow'dur. Japon kuvvetleri, daha şimdiden Ta ian'ın 24 kilometro cenubunda bulunan Taveukov'a vasıl olmuşlardır. Burada şiddetli muharebeler olmaktadır. Çin tekliflere yanaşmıyor Nankin 3 (A.A.) Dört Çin mu rahhasmın şimalî Çindeki Japon kuvvetleri başkumandanı General Natsui ile sulh şartlarını müzakere etmek üzere yakında Nankine gidecekleri hakkmdaki haberler kat'iyetl' tekzib edilmektedir. Japonyanm noktai nazart neymiş? Bir Çin telgraftna göre... Bir Çin membamdan gelen telgrafa göre de, Çin generali Changfahkwei'in kumandasındaki kıt'alar, Hankow istikametinde muzafferane ilerlemektedirler. Bu generalin pişdar kuvvetleri, Han kow istasyonu yakininde bir noktayı işgal etmişlerdir. Londramn bir tekzibi Londra 3 (A.A.) Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Mısırdaki siyasî vaziyetin bazı gazetelerde sureti tefsiri diplomatik mahfilleri hayrete düşürmektedir. Bu gazeteler Mısırda hasıl olan vaziyeti îngiltere için bir hezimet ve Italyan propagandasının bir muvaffakiyeti şekinde göstermektedirler. Bu hususta salâhiyettar mahfiller, Vefd partisi iktidar mevkiine geldiği zaman Italyan nüfuzunun tesirleri hakkmda buna benzer tefsirlere tesadüf edil miş olduğunu fakat hâdiselerin bu iddiayı kat'î surette tekzib ettiğini hatırlatmaktadırlar. Partiden kovulanlar Kahire 3 (A.A.) Meb'usan meclisinin gürüUülü toplantısından sonra içtima eden Vefd partisi parlamento grupu, meb'usan meclisi reisi Ahmed Mahir Paşayı, doktor Hamid Mahmudu ve diğer bazı meb'usu partiden tardetmiştir. Sanıldığına göre yann başkaca bazı azalar hakkında tard karan alınacaktır. Paris 3 (A.A.) Le Tepms gaze tesi, Çindeki Alman sefiri M. Trant mann tarafından Mareşal Şan Kay Şek'e tevdi olunan Japon sulh teklifleri nin Tokyo hükumetinin asla Çinde arazi bakır^ından bir istifade araştırmamakta olduğuna da"' olan beyanatile tezad teşkil etmekte oulunduğu mütaleasındadır. Çin tayyarelerinin bombardımam Şanghay 3 (A.A.) Çin tayyare Zira Çinin Japonyayı bilhassa alâkadar leri, dün öğleden sonra Nankin hava etmekte olan rnıntakalan bilfiil Tokyo oıun kontrolu altına konulmuş bulunmak meydanında duran iki Japon bombardı man tayyaresini tahrib etmişlerdir. Bu atadır. k;n, Şanghay Japon mahfilleri tarafından Bu gazetî ilâve ediyor: Japonya tarafından yapılmış olan ve teyid edilmektedir. Çin hücumu, Japon yapılması muhtemel bulunan tekliflerden ları gafil avlamıştır. Çin tayyareleri bombalarını attıktan müstakil olarak Şan Kay Şek, ya sonr\ Japon tayyarelerinin havalanıp kendüşmanı Çin içlerine çekerek, onu yıp randırmak ve bitkin bir hale getirmek su dilerini takib etmesine vakit bırakmadan retile muvaffakiyetle mukavemeti temdi gözden kaybolmuşlardır. de kifayet edecek askerî vasıtalara malik lki el bombası daha atıldt bulunduğundn ve yahud yeni bir takım Londxa 3 (Hususî) Tedhiş harehâdiseler zuhuru üzerine haricden kendi ketlerinin şiddetle tecziye edileceğine dair sine bir muzaheret yapılmasını hesaba verilen kararlara rağmen bugün Şanghaykatmakta olduğundan dolayı muharebe da iki el bombası daha atılmıştır. ye devama azmetmiş görünmektedir. Bombalardan biri Japon başkonsolo Sovyet elçiliği yanmış! suna karşı atılmış, fakat konsolos kurtulŞanghay 3 (A.A.) Japon ordusu muştur. namına söz söylemeğe salâhiyettar bir zat, Bir tngiliz yatı taarruza uğradt Nankin'deki Sovyet büyük elçiliği esas Londra 3 (Hususî) Hongkong cibinasının yanmış olduğunu teyid eyle vannda üç îngilize aid hususî bir yat milmiştir. liyeti meçhul bir gemi tarafmdan taarruza Japon gazetelerinin bildirdiğine göre, uğramıştır. İnsanca zayiat yoktur. Sovyet büyük elçilik müsteşarımn evi de M. Eden Fransaya gitti başka bir yangra sebebile hafif miktarda Londra 3 (Hususî) Hariciye Nahasara uğramıştır. zın M. Eden bugün mezunen cenubî Japon Dahiliye Naztrı ne diyor? Tokyo 3 (A.A.) Kaizo isimli si Fransaya gitmiştir. M. Eden ayın 16 sına yasî mecmua, Dahiliye Nazın Amiral kadar Fransada kaldıktan sonra, MilletSuetsuou ile yapılan bir mülâkah neşret ler Cemiyeti toplantısına iştirak etmek üzere Cenevreye gidecektir. mektedir. Japonyanm Uzakşarktaki maksadlarr nı açıkça izah eden Nazır, Çin ile Mançuko ve Japonyanm ideolojik bir siyasî ve iktısadî blok teşkil etmeleri lâzım geldiği noktasında ısrar etmiştir. Beyazlarm Asyadan çıkanlması ihti malini derpiş eden Nazır, bundan sonra demiştir ki: « Halihazırda dünya tarihinde büyük akisler bırakacak olan hâdiseler kar i Nümayişlerde 45 kişi yaralanmış Kahire 3 (A.A.) Son günlerde payitahtta siikun hüküm sürmüş ise de bazı eyaletlerde Nahas Paşa ve Vefd partisi lehinde nümayişler olmuş ve polis ile çarpışmalar vukua gelmiştir. Tanta'da bu gibi nümayişler esnasında 45 kişinin yara landığı söylenmektedir. Mekteb program ve talimatnameleri Ankara 3 (Telefonla) Muhtelif mekteblerin ders programlarile tali matnamelerini vücude getirmek için Maarif Vekâletinde yapılan çalışmalara devam ediliyor. Program ve talimatnameler 1939 yılında toplanacak olan Maarif Şurasmca tetkik edilecektir. Ispanya cephesine giden tngiliz meb'usları Beynelmilel liman muhasara edildi Londra 3 (A.A.) Amele partisine mensub 9 meb'us, bu sabah Ispanyaya hareket etmişlerdir. Bazı kimseler, bu meb'usların Aragon cephesine, bazı kimseler de Madrid'e gittiklerini söyle ölçülere aid yeni talimat mektedirler. Meb'uslar İngiltereye dönAnkara 3 (Telefonla) Ölçüler ni dükleri zaman mitingler tertib edecekler zamnamesinin areometrelere aid faslı ve Ispanyol cumhuriyetçilerine yardım e mn tatbikına mahsus talimat alâkadarlara bildirildi. dilmesi için nutuklar söyliyeceklerdir. di. Doris onu dinlerken, bilgiç bir tavırla başmı sallıyor, tasdik ediyordu. Milânoda, Pariste, Linden ve Rene ile beraber bulunduğu sırada, bu mevzua dair belki yüz defa münakaşa dinlemişti. Mosse, operayı diriltmek için yegâne çare olarak, bu memleket dahilinde, seyyar bir opera tropu dolaştırmağı düşünüyordu. Genc muganniler, yeni sesler, bilhassa ucuz fiatlar lâzımdı. Eski operalan da tazele mek zarurî idi. Fiatlan indirmekle bera ber, piyesleri kıymetli eserlerden intihab etmek, hele siyah elbise mecburiyetini kaldırmak*şartb. Mosse, içini çekerek: Ne çare, diyordu, memlekette zengin kalmadı. Para yok. Mosse, sadece: Tamam, dedi, tanıdınız i§te. Londra 3 (Hususî) Japon kuvvetleri beynelmilel Tzing Tao limanını muhasara ettiklerinden Çinliler şehirden kaçmışlardır. Bir Arab daha idam edildi Londra 3 (Hususî) Filistinden bildirildiğine göre, bu sabah Akkâda bir Arab daha idam edilmiştir. J Vicki BAUM 64 Küçük bir adam, ikinci sınıf bir orkestra şefi. Fakat işın erbabıdır. Doris «bana ne?» der gibi omuzlannı silkti. Mosse, onun bu hareketini dikkatle takib etti ve: Siz epey gelişmişsiniz, dedi. Nasıl oldu bu? Operette çalıştım. Kafe konserde çılıştım. Mosse, onu kırk ikinci sokakta küçük bir İtalyan lokantasına götürdü. Brodvvay caddesinin akşam kalabahğını yararak, tramvayların, ışıkların ortasından geçer ken, sabih buzlar arasında yüzen bir fok balığını andınyordu. Dorıs'e: Arkadaş arıyorum, dedi, bizim Madam Florida'ya gitti de... Doris soğuk soğuk güldü, çıkh ve yeni baştan tuvalet yapb. Kendisini bekliyen akıbeti biliyordu ve ona tamamile hazırlanmıştı. Sokağa ç:ktıklar. zaman, Mosse onu bir otomobile bindirdı. Doris dişlerini sıktı ve arabaya girdi. Bazil'le geçirdiği geceden sonra bu gibi maceralar ona o kaYazan: Hamdi VAROĞLU dar kolay görünmüyordu. Nehrin üstünde ziyadar reklâmların akisleri pınldıyordu. Bindikleri otomobil, iki sıra araba o r tasmdan geçiyordu. Doris bir aralık, karşı sahilde, ihtiyar Bryant'm evinde, onun tecrübeli gözleri önünde, Cici'yi kucağına alıp bannmak ihtiyacını Şiddetle duydu. Ayni zamanda, cesaret verici bir hare ketle Mosseye sokuluyordu. Mosse, eldivenli elini onun dizine ko yarak kendinden uzaklaştırdı ve neza ketle: Madam, dedi, ben iş adamıyım, âşık değilim. Sizinle iş yapmak istiyorum. Anlatabiliyor muyum? Güzel vücudünüzle ve güzel gözlerinizle şahsan alâkadar değilim. Yalnız, bunlara kıymet biçiyo rum ve iyi bir fiatla satmağa çalışıyorum. Bu hareketim dürüst değil mi? Doris, sükunet buldu ve köşesine çe kildi. Taksi, dura dinlene ilerlerken Mosse, maksadını ona izah etti. Metropolitan ve alelumum opera bir buhran geçiriyor du. Diriltmek için bir çare bulmak lâzım Çevlren: Mosse dedi k i : Doris'i eskiden tanıdığınıza mem " nun oldum. Fakat şimdi onu müstear is mile, Dorina Rossi diye çağırmak lâ zım. Hangi isimle isterseniz oyle çağı nnz. Ben onu herkesten daha iyi tanınm. Senelerdenberi, rasgeldiğim yerde onun macerasmı anlabr, dururum. Siz bunu bilmiyor mıydınız? Odaya ilk giren bendim. Mis Hart kanrevan içinde, yatakta yatıyordu. Ben bitişik odadaydım. Tabanca sesini işittim, Ducky'ye «bir saniye mü saade et, şekerli bebek» dedim. Ducky'yi tanıdınız mı? Hani şu esmer kız. Kori dora çıktım. Yanımızdakı odadan bir inilPotteri tanıyıp tanımadığını Doris'e ti gelir gibi oluyordu. Oraya koştum. scrdu. Doris, gene hafızasını araştırdı. F. O. bayılmış, yerde yatıyordu. Genc Enkazı karıştınyor gibi idi. Unutmak için kız da baygın bir halde yatakta yatıyorpekçok zahmet, hatta işkence çekmişti. du. Tabancayı atan adam kızın yanına Şimdi, Nevyorkta, bütün hatıralar, tekoturmuş, aptal gibi sırıtıyordu. Çenesine rar kımıldanıyor, tabaka tabaka açılıyor, bir kroşe çektim, aşağı indim, Ransom'u diriliyor, canlanıyordu. çağırdım. Polise koştuk, sonra, cankurDalgın gözlerle düşünerek: taran arabasma bindim, yarahyı en yakm Potter... diye tekrarladı, Potter?.. hastaneye kadar götürdük. Gecelik gömMosse, onun yüzüne bakarak: leğinden dışanya durmadan akan kanı Sermayedar bulabilirsek operanın hiç unutamıyacağım. Mavi bir gecelik prorüktörlüğünü o yapacak. gömleği idi değil mi? Kanlı ve mavi bir gömlek. Oyle midem bulanıyordu ki, üç Doris, mübhem bir cevab verdi: Mösyö Shugers Fransız operası gözlük takü, Doris'i tepeden brnağa süz gün içmeden kendime gelemedim... Na Evet, galiba tanıyonım.. dü; sonra, gözlüğü, gri esvabmın dış ce sıl olur da sizi tanımam! Hatırlıyordu. Beli korsalı, modası geç nm yıldızı Dorina Rossi. Shugers eğildi, Doris'in yanıbaşındaki bbe yerleştirdi. (Arkan var) bir redengot giyen, yaşlı bir adam... sandalyayı çekip oturdu ve: Ben, fransızca yemek yemesini biîJC Sjî îj* lirim amma, konuşamam. Dedi. Doris cevab verdi: Bir hafta sonra Shugers'le görüştüler. Ben ingilizceyi çok iyi bilirim. Doris, bu görüşmenin bir tesadüf eseri mi olduğunu yoksa Mosse tarafından mı haShugers otuz beş yaşlannda bir adamzırlandığmı bir türlü anlıyamadı. Simsar, dı. Kaşlannı çatarak ona baktı. O da onu Doris'i, Colony Restaurant denilen lo tanıyordu, fakat nereden: kantaya, ikindi kahvaltısına götürmüştü. Doris: Shugers'e orada tesadüf ettiler. Doris'in Salzburg'da bulundunuz mu? diye arkasında, Pariste aldığı rob vardı ve sordu. t saçlarmı, Rene'nin tarif ettiği şekilde, a r Shugers parmaklannı şaklatarak: kaya doğru taramışb. ihtiyar Bryant'm Hayır, Mis Hart, Greatneck'te buverdiği yüz dolardan yirmi dolar kalmışlundum. tı ve Mosse'nin vadinden başka da ka Dedi ve gözlerini kısarak bir kahkaha zanç ihtimali yoktu. Doris, lokantayı dolattı. Dudaklannın kenanndaki çizgilerle, duran Amerikalı kadmlann ortasmda, bir yüzü, takallüsler neticesinde büzülmüş Avrupalıyı andınyordu. Birçok masalar ihtiyar bir komedi artistini andınyordu. dan, dönüp dönüp ona bakhlar. Bu kadar Gülmeğe devam ederek: kibar bir lokantaya hiç gitmemişti. Ken Bahsi kazandım, dedi. F. O. ye söydini, sahnedeymiş gibi, müsterih hissedi ledim. Bu Mis Hart'tır, dedim. F. O. yordu. benden daha iyi bilmesi icab ettiği halde, Doris bir piliç salatası yerken Mosse hayır o değil diye inad etti. işte bahsi bir aralık uzaklaştı, başka bir masaya kaybetti. Şimdi, bütün bir şişe Bourgone yaklaştı, ve orada oturan adamla beraber şarabını bakalım nasıl içecek. Hem de dönüp geldi. Doris, yanıbaşmda: yarım saat içinde bitirmek şartile. E, na Mösyö Shugers. sılsınız bakalım Mis Hart, iyi misiniz? Sözünü işitince başmı kaldırdı. O zaShugers, bütün bunlan bir nefeste söyman Mosse, onlan biribirlerine tanıttı: leyip bitirdikten sonra durdu, gözüne bir