CUMHURtYET 20 Birîncikânun 1937 KüçUk hikâye Masal Peride Celâl Penceremin önüne oturmuştum. Gökte elmastan yıldızlar vardı. Ay sedeften bir yuvarlaktı ve etrafı dalga dalga bir beyazlıkla aydınlatıyordu. Bir bulut parçası belirdi, yaklaştıkça büyüyerek ve birIcaç elmas yıldızı örterek tam penceremin karşısına gelip durdu. Ortasmdan iki kapı açıldı, içinde gene buluttan bembeyaz bir sıranm üzerinde oturan bir ihtiyar meydana çıktı. Kırmızı atlastan uzun bir Göklerin hâkimi sözünü bitirince kızıcübbe giymişti. Başı açıktı ve beyaz saç na döndü: lan, bulutlara kanşmıştı. Gözleri sema « Şimdi habeş kölenle saraydan çının ipek lâciverdi üzerinde parlıyan elmas k;p gidebilirsin.» dedi. yıldızlara benziyordu. Bana dikkatli dikO zaman Yıldız Sultan sevincinden katli baktı. Sesini kulağımm dibinde duygüldü. Fakat yanaklarında güller açmadum. dı. Sonra vedalaşmak için babasına koş Beni dinle, dedi, nihayet herşeyi tu ve babası onu göğsünden itince ağla sana söyliyeceğim, Yıldız Sultanm başma mağa başladı. Gözlerinden inciler dökülgelenleri öğreneceksin. medi. Artık yürürken bastığı yerlerde esBana ne anlatacaktı? Yıldız Sultan kisi gibi elmaslar da parlamıyordu. Yüzü kımdi? Bilmiyorum.. sclgun, gözleri fersiz bir hal almıştı. ihtiyar derin derin içinî çektikten sonGöklerin hâkimi bana döndü: ra anlatmağa başladı: « Bunun sevgilisini çağır, onu alıp Yıldız Sultan, babası gökler hâ gitsin» dedi. Koştum. Habeş köleyi kakiminin; güldüğü zaman yanaklannda apının dışmda buldum ve getirdim. Gökçan gülleri, ağlaymca gözlerinden dökülerin hâkimi ona karşısında boynu bükük len nadide incileri ve yürürken arkasında hareketsiz duran kızını gösterdi. Gözle bıraktığı kıymetli elmas parçalannı toprinde müstehzi bir mana belirerek: laması için yanına verdiği Habeş köleyi Işte, dedi, kızımı sana veriyorum. sevdi. Zaten ben bunu ne zamandanberi şimdi artık ne ağlarken gözlerinden incisezmiştim. Hele onları iksir havuzunun ler dökülüyor, ne gülerken yanaklannda başmda gördüğiim zaman herşeyi iyice anladım. Habeş köle Yıldız Sultanm diz çiçekler açıyor, ne de yürürken elmaslar lerinin dibine oturmuştu. Yıldız Sultan ayaklannm bastığı yerde parlıyor. Bü gülümsedikçe yanağında beliren gonca tün bu meziyetlerini kaybetti, yalnız bir meziyeti var: Seni sevmek.. Onu al ve lan topluyordu. sarayımdan çık git.. Köleye dikkat ettîm. Gözleri bir kor «Kızımı sana veriyorum» sozünü işitgibi yanıyordu, çıplak esmer vücudünün bütün adaleleri ihtirasla gerilmişti. Yan tiği zaman habeş kölenin gözleri sevinclarına yaklaştım, köleyi savdım, Yıldız le parlamıştı. Fakat Göklerin hâkiminin Sultana niçin ağladığını sordum. Boynu son sözlerini duyunca birdenbire sevinci nu büktü, kalbini avuçlıyarak: «Ah, onu kayboldu. Dönüp hayretle Yıldız Sultaseviyorum..» diye, cevab verdi. «O bir na baktı ve onun gözlerinden süzülen haköle, dedim. Sultana sultan gerek. Sana kikî gözyaşlannı gördü. Sevgilisinin ger eş olması haddine mi düşmüş?» Yıldız çekten artık bütün meziyetlerini kaybetSultan içini çekti: «Onu bana köle diye tiğini anladı. Birdenbire koşup Göklerin verdiler, dedi. Sonradan kalbimin efen hâkiminin ayaklanna kapandı: Ey efendimiz! diye, bağırdı. Kıdisi oldu. Onsuz yapamam artık. O zazmız beni sevmekle bir kusur işlemiş. vallı da yanıp tutuşuyor benim için..» « Aman sultanım, baban, gökler Yalnız onu cezalandınnız. Beni niçin bu güzel saraydan, ve huzuru saadet içinde hâkimi duyarsa, ne der?» yaşadığım yerlerden, kıymetli huzuru Birdenbire ayağa kalkti! « Iyi hatırlattın, dedi. Zaten ben nuzdan koğuyorsunuz? de artık babama gönlümü açmağa karar »vermiştim.» Ve süratle yürümeğe başladı. Onu takib ettim. Gökler hâkiminin huzuruna çıktık. Ben yere kapandım. Yıldız Sultan bir güneş parçası gibi ar • kasından sürünen ipek eteklerini tutarak ilerledi. Babasına yaklaştı ve hiçbir mukaddeme yapmağa lüzum görmeden: Ey benim babam, ey göklerin hâkimi! diye, bağırdı. Kızına acı, kızına merhamet et. Çünkü o aşk denen gözleri dönük canavara kalbini kaptırdı.. Göklerin hâkimi tahtında doğruldu, killur aîasını havada sallıyarak: Kimdir sevdiğin? dedi. Hang! soy«lan bir asildir o?. Yıldız Sultan gözlerinden yerlere in cüer serpilerek inledi: O bir asil değildir efendhnîz. O bir köledir. încilerimi, çiçeklerimi, elmaslarımı toplıyan köle.. Bu sözleri duyunca Gökler hâkimînin gözleri hayretten büyümüştü. Hiddetle ayağa kalkti. Ve asasını tahtma çarpıp ikiye bölerek fırlath: Peki söyle benim sefil yürekli kızım, dedi. Ne istiyorsun? Yıldız Sultan yalvarır gibi ellerini babasına doğru uzattı: Bizi birbirimize bağışlaymız efen dimiz.. Göklerin hâkimi, öldürmek istiyen nazarlarla kızına baktı: Bir daha bu sözü tekrar edersen sana edeceğim bedduadan sakm Yıldız Sultan.. Yıldız Sultan büyük bir kederle yüzü gölgelenerek inledi: Bizi birbirimize bağışlaymız efen dımiz!. O zaman Göklerin hâkiminin vücudü bir yay gibi gerildi, ellerini semaya doğru uzatarak bağırdı: • Ey ulu Tanrım! Onun arzusunu kabul ediyorum. İkisi birbirlerinin olsunlar. Yalnız sen kalbini bir köleye veren bu şerefsiz alçak kızı cezalandır. Dilerim senden ona verdiğin meziyetleri geri al. Artık ne ağlarken gözlerinden inciler dökülsün, ne gülerken yanaklannda çiçek ler açsın, ne de yürürken arkasında kıymetli elmaslar bıraksın.. J Eskisehirde at nesli düzeliyor Vekâletin gönderdigi bîr heyet tetkikat yaptı Eskişehir (Hususî) Eskişehir vi lâyeti ilerdenberi iyi ve güzel at yetiştirmekle tanmmış bir mmtaka idi. Bu vilâyette kara sapan ve koca öküzle ziraat, yüzde seksen nisbetinde azalmış, bunların yerini makine ve traktör işgal etmişti. Çiftçilikte atın rolünü pek ıyi takdir eden köylülerimiz, nakliyat işlerini de at arabalarile temine başlamışlar bir taraftan da koşu hayvanı yetiştirmenin zevkini tat mışlardır. Vekâlet mütehassıs Dr. Çikinin ba§ kanlığı altında Eskisehirde bir tetkik heyeti gönderdi. Bu heyet şimdiye kadar seksen dört köy gezdi. Yedi bin kısrağı muayene etti. Her köyde nadas, ekim, ütün, ot, nüfus vaziyetlerini ihsaî esaslara dayanarak ihtısasın süzgecinden geçiren heyet hayvan ahırlannın ne halde olduğuna, mevcud hayvanların ne gibi bünyevî bir hususiyet taşıdığma, sıfat ve tenasül işlerine de büyük bir ehemmiyet atfeyledi. Şimdiye kadar memlekete yüz lerce damızlık aygır dağıtmış olan Çifteler harasınm at üretme işindeki rolünü de hesaba kattı ve anlaşıldı ki Eskişehir Çifteler bölgesi Ziraat Vekâletinin teşebbüsüne en elverişli bir mıntakadır. Burada kayde değer bir nokta daha varsa o da köylülerin bu teşebbüse karşı gösterdikleri derin alâkadır. Hatta köylülerimiz bu teşebbüsün neticelerini pek iyi takdir ettiklerinden derhal harekete geçmişler, heyete birçok kolayhklar göstermişler ve Ziraat Vekili Şakir Kesebire teşekkür telgrafı göndermişlerdir. Sıfat mevsimi olan ilkbaharda faaliyete geçilecek ve at üretme, at yetiştirme, kısrak besleme, sıfat usulleri, devlet elile orjjanize edilecek, fennî ahırlar, muntazam yemlikler kurulacak, damızlık hayvanlar satın alınacak, koşu, tımar, bakım ve yayım işleri tanzim edilecek ve pek k'.sa bir zamanda vilâyette atsız, bir tek köylü kalmıyacağı gibi üretilen hayvanlar memleketin dört bucağma da gönderilecektir. RADYO Norma Shearer çalışmaya başladı Kocası İrwing Tahlberg'in ölümündenberi ortada görünmiyen artist tekrar hayata karıştı Ç Bu akşamki program j ANKABA: ' 12,30 muhteUf plâk neşriyatı 12,50 plâk^ Türk mıısikLsi ve halk şarkılan 13,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 plâk neşriyatı18,35 ingılizce ders: İzime ipek 19,00 Türk musıkisi ve halk şarkılan. (Makbule Çakar ve arkadaşları) 19,30 saat ayarı ve arabca neşrlyat 19,45 Türk musikisl ve halk şarküan. (Hlkmet Rıza Sesgör ve arkadaşları) 20,15 Nizameddin Kırşan: Spor ko nuşması 20,30 plâkla dans musiklsl 21,00 ajatts haberleri 21,15 stüdyo salon orkestrası. 1 Moussorsky. İn der Krim. 2 Massenet. Menuet et Gavott. 3 Faul Lincke. Lonclo Ficht. 4 Tschaikowsky. Andante Cantabile 21,55 yarınkl program ve Lstiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musiklsi 12,50 havadis 13,05 plâkla Turk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 17,00 Inkılâb dersi: üniversiteden naklen. Mahmud Esad Bozkıırt tarafından 18,30 plâkla dans musikisi 19,00 çocuk tlyatrosu (Tlltil ve Mitil mavi kuş peşinde) 19,30 çocuklara masal: Bayan Nine 19,55 borsa haberleri 20,00 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musiklsl ve halk şarkıları 20,30 hava raporu 20,33 Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkılan (SA.) 21,15 radyo lonik opera: Maruf stüdyo orkestrası refakatlle 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23,00 SON. VIYANA: 18,35 FRANSIZ MUSİKİSİ: Debussy, Faure ve saır bestekârların eserleri 19,05 Noel yaymı, haberler, hava ve salre 20,30 aşk sevincleri ve ıstırabları 21,30 radyo sahneleri 22,05 BUYUK KONSER: Oluok, Wagner ve saır bestekârların eserleri (Şaa ve orkestra ile) 23,15 haberler, hava ve saire 23,50 DANS HAVALARI 24 haberler 24,05 DANS MUSHCİSI. PEŞTE: 18,35 PIYANO MUSİKİSİ 19,05 konferans 19,35 ÇİNGENE ORKESTRASI20,35 kıraat 21,05 ŞAN KONSERI 21,55 haberler 22,15 ORKESTRA KONSERİ: Mozart, Vikes, Trapp ve salr bestekârlann eserleri 23,30 dans plâklan 24,05 haberler 24,25 ÇİNG.ENE MUSİKİSİ 1,10 haberler. BUKREŞ: 18,20 gramofon, havadis 19,20 KORO KONSERI 19,50 konferans 20,05 E6LENCELI KONSER 21,20 konferana21,35 PIYANO KONSERI 22,10 ŞAN KONSB RI 22,35 haberler 22,50 HAFİF MUSİ Kİ 23,50 hab«rler. VARŞOVA: 18,20 KORO KONSERİ 18,55 spor, gr»mofon, ve saire 21,05 VİYANA MUSİKI BI: Schrammel, Beethoven, Mozart, Schubert ve salr bestekftrların eserleri 22,43 edebi yayın 23,05 SENFONIK KONSEB: Mozart ve Beethovenln eserlerl. PARIS [P. T. T.]: 18,50 PİYANO KONSERİ: Schumanin e serlerl 19,05 karışık yayın 20,85 ŞAR KILAR 21,05 haberler 22,05 KONSER 22,35 radyo fantezi 23,05 ODA MUSİKI Sİ VE ŞAN 24,05 radyo fantezisi, haber ler, gramofon. Norma Shearer, Basil Rathbon tarafından tertib olunaa bir suvarede artist David Nivon ile yanyana 1936 senesi eylulünde kocası Irvving Thalberg öldüğü vakit Norma Shearer büyük bir yeis ve matem içine düşmüştü. Çünkü Holivud'da bir aşk izdivacı yapıktan sonra devamlı ve mes'ud bir aile layatı geçiren müstesna şahsiyetlerden biriydi. Onun için bu müthiş ıstırabm karşısında sinema sahasındaki faaliyetine fasıla verdiği gibi, kocasınm hatıralarile dolu Holivud'dan, hatta Kalifomiya'dan u zaklaşmıştı. Aradan aylar geçti. Bulunduğu yer den bile azçok sinema işlerile meşgul olmak mecburiyetinden kendisini kurataramadı. Çünkü înving birçok büyük filim kumpanyalarının hisselerine sahibdi. Bu hisseler veraset suretile güzel yıldıza intikal etmişti. Bu arada evvelce oynaması kararlaştınlmış olan Marie Antoinette kordelâsmı yapıp yapmıyacağı hakkında da bir karar vermesi lâzımdı. Kendine hâkim olduğu bir sırada senaryoyu okudu. Fazla hoşuna gittiği için, ne olursa olsun, Avusturyalı kraliçeyi beyaz perdede yaşatmak arzusundan ken disini menedemedi. Zaten yavaş yavaş küçük gezintiler yapmağa, çocuklann tahsil ve terbiyesile uğraşmağa başlamıştı. 1937 eylulünde tekrar Holivud'a döndü ve orada hukuk talebesi, ayni zamanda yüzme hocalığı yapan bir gence te sadüf etti. Bu delikanlı ona o derece büyük bir itimad vermişti ki kendisini çocuklanna mürebbi tayin etmekte gecikmedi. Artık yavrulanna aid endişesi de bertaraf olmuştu. Binaenaleyh çalışabilirdi. MarieAntoinette filmi için hazırlıklar başladı. Evvelâ, Fransız rejisörü Re noir'in çevirmekte olduğu Marsceillaise filminin 18 inci asırdaki Fransa tarihine müteallik parçalan satın alındı. Bugünlerde de stüdyo faaliyetine germi veri Iecektir. Norma Shearer'in Fransa tah tındaki Avusturyalı kraliçeyi temsil et mesine mukabil Charles Laughton XVI ncı Louis'yi yaşatacaktır. Fersen rolü de Fernand Egravey'e verilmiştir. Büyük Douglas Fairbanks ise Philippe d'Orleans'ı canlandıracaktır. Bu kordelâ bittikten sonra Clark Gable ile «Budalanm zevkleri» isminde bir filim, bunu takiben de Charles Boyer' le diğer bir filim vücude getirecektir. Görülüyor ki bir buçuk senelik bir fasıladan sonra güzel artist müthiş bir çalışma devresîne atılmış bulunuyor. Onun bu sözlerini duyan Yıldız Sultan acı bir çığlık atarak yerinde sallandı, yüzü şu sedef ay gibi beyaz oldu. Çünkü habeş kölenin kendini değil, hiç kimsede bulunmıyan meziyetlerini sevdiğini anlamıştı. Düşmemesi için yardımına koştum, fakat o uzanan ellerimi iterek fırladı, salondan bir çılgm gibi çıktı. Peşinden gittim. Kapının eşiğinde ipek elbisesini buldum. Bahçeye çıktığım zaman Yıldız Sultan yan çıplak ağacların arasmda suyu iksirli havuza doğru koşuyordu. Ha vuza yaklaşınca hiç duraklamadan kaldınp kendini içine attı. Havuzun başma koştum. Onun beyaz vücudü iksir içinde erimeğe başlamıştı bile.. Sonra her tarafı koyu bir duman kapladı ve bu duman kaybolunca havuzun tam ortasında bembeyaz büyük bir nergis meydana çıktı. Elimde Yıldız Sultanm elbisesi, ağlıyarak saraya döndüm. Göklerin hâkimine herşeyi anlattım, o arkasından gelmesini emrettiği habeş köle ile beraber bahçeye çıktı ve havuzun başma gelip de beyaz nergisi gördüğü zaman kendini tutamıyarak ağladı, sonra tekrar saraya avdet ettik. Gözyaşlan dinince Göklerin hâkimi habeş köleyi arattı, bulduramadı, ertesi gün onu havuzun başmda bulduk. Oldu~ ğu yerde taş kesilmişti. Uzun biçimli vücudü esmer boyah bir statü gibi dimdik duruyordu. Bakışlan suların üzerinde, rüzgâr estikçe yapraklan hafif hafif kıpırdıyan büyük beyaz nergise doğruydu.» Köy muhtarı işte böyle olur ,, Köy varidatını artırmak için güzel usuller buldu Inegöl (Hususî) Köyün umumî masrafım karşılamak, köyde yeni yeni işler yapmak için köyün yegâne varidatı bugün salgın denilen usulle her köylünün vakti ve haline uygun olarak köy bütçe sine ayıracağı buğday veya mahsulâtın günlük piyasaya göre satışından ibarettir. Bugün kazamızda bu usulden daha başka ve daha iyişini bulup tatbik eden bir köy görüyoruz: Duma köyü.. Duma köyü Bursa şosesi üzerinde înegölün hududunu teşkil eden 12 kilometroluk mesafede geniş bir araziye malik yalnız ekinle geçinen bir köydür. 12 senedir orada muhtar bulunan Ömer, köylüye ağır gelen bu salgını kaldırma çarelerini aramış ve köyün tasarrufundan elde ettiği para ile köy sandığına köy namma 340 dönüm arazi satın almıştır. Bu 340 dönüm arazide senede üç gün biri çift, biri orak, biri de harman olmak üzere bütün köy halkı çalışır ve bu tarladan elde edilen V Bir iki satırla • y ^ Büyük Harbin nasıl çıktığına dair büyük bir filim hazırlanmaktadır. Bu kordelânın seneryosunu «Son uçuş», «Mayerling» filimlerinin senaryosunu yazmış olan Fransız muharriri Joseph Kessel tertib etmiştir. Bu senaryoda A vusturya Veliahdini öldüren Prencip'in bir kardeşi mevcud olduğu tahayyül edilmektedir. Bu adam Veliahdin muhafız lanndan biridir. Katille muhafızın anneleri bir, babalan ayndır. Ayni zamanda idealleri de ayndır. Biri Sırbistanın bü yümesini, diğeri Avusturyanm yükselmesini istemektedir. Evvelâ, katil kardeşi seven gene bir Sırb kızı sonra diğerine âşık olmaktadır. Ve Prencip'in Veliahde sıktığı kurşunlardan biri de kardeşine isabet ederek onu öldürmektedir. Bu filmi de diğerleri gibi rejisör Anatol Lirvvak idare edecektir. Joseph Kessel diğer taraftan Amerikada çevrilecek olan Jeanne d'Arc kordelâsı için de bir senaryo ha zırlamıştır. •Jç Gelecek ilkbaharda Pierre Blan char Italyada bir filim çevirecektir. Kordelânın henüz ismi konmamıştır. •Jç Fransızların tayyaıeciliğe aid yaptıkları «Guynemer, efsaneler kahramanı» kordelâsı bitmiştir. Bu filmin senaryosunu hazırlıyan ve rejisini idare eden Rene Hervouin'dir. ÖLÜM Bahriye miralaylarmdan Arif Paşazade Rıfkı özdeniz vefat etmiştir. Ce nazesi Fethiyede Fal sokak 2 No. h hanesinden bugün saat 10 da kaldrnlarak Kocamustafapaşa Zümbülefendide na mazı kılınacak, Merkezefendi aile kabristamna defnedilecektir. ŞEHZADEBAŞI TURAN TİYATBOSU Bu gece saat 20,30 da San'atkâr Naşid ve arkadaşları okuyucu küçük Semiha ve Mişel varyetesi Halk ğecesi: Localar 100, her yer paradi 10, (Kâğıdhane safası) komedi 3 perde ERTUĞRUL SADÎ TEK TtYATROSU Bu gece Kadıköy (Süreyya)' sinemasmda BRAVO REJİSÖR Meşhur vodvil 2 perde 1 tablo. Ayrıca: (GÖLGE) piyes 1 perde • ^ f «Newyork Miami» ve «Bakir delikanlı» filimlerinin rejisörü Frank apra'nın bir müddettenberi mensub ol duğu Columbia şirketile arası açılmıştı. Holivud'dan son gelen haberler sinema kumpanyasile sahne vâzıı arasmda bir itilâf zemini bulunduğunu bildirmektedir. «Kaybolmuş ufuklar» eserinin de yara hcısı olan Frank Capra «Onu birlikte götürebilirsin!» isminde Brodway'da fevkalâde muvaffakiyet kazanmış olan bir piyes perdeye aksettirdikten sonra bestekâr Şopen'in hayatına aid bir kordelâ çevirecektir. Şopen rolünü Charles Boyer oynıyacaktır. Fransız artisti Greta Garbo ile çevirdiği «Maria Walewska» filminden sonra sade Fransanın değil, Amerikanm da en büyük aktörlerinden, Paul Muni derecesinde bir san'atkâr addolunmaktadır. ıara ile köyün ihtiyaclan temin edilir. şte bu köy namma çahşılan günden başka köylü kendi malından hiçbir kısım köye vermez. Çünkü bu tarladan çıkan mah îhtiyar sustu ve birdenbire beyaz bu sulün bedeli bol bol köy ihtiyacını karşılut parçasının kapıları örlüldü. Etraf sim Iadığından köylümüz çok memnundur. siyah oldu. Duma köyünün açıkgöz ve çalışkan Uyandım. Vücudüm ter içinde kal halkı köyün mektebine daimî bir gelir mıştı. Kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu. teminini düşünmüş ve 7 dönüm ayırarak kendi kendime «ne uzun bir rüyadı» di buraya da ekin ekmişlerdir. Bundan başye, söylendim ve tekrar uyuyuncıya ka ka 4 dönüm arazi de gene köy mektebi dar epey zahmet çektim. ırin bağ olarak hazırlanımaktadır. f Peride Celâl 21 ilkkânun SALI akşamı Şehzadebaşı TURAN TİYATROSUNDA San'atkâr NAŞİD, kıymetli artistlerden HAÜDE PtŞKİN ŞENLİK GECESİ vodvil 3 perde •^ Rejisör John Beal Holivud'da uğursuzluğa inanmıyan müstesna şahsiyetlerden biridir. 13 rakamından diğerleri gibi korkmamakta, bilâkis bu sayının kendisine saadet getirdiğine kani bulunmaktadır. «Fedakâr müfreze» isminde çevirmekte olduğu son filmi onun idare ettiği on üçüncü kordelâdır. Maamafih bu 13 rakamı diğer bazı hâdiselerde de ona hiçbir felâket getirmemiştir. Bir ağustos ayının 13 ünde doğan John, bir tem muz ayının 13 ünde Helen Craig ile evlenmiştir. Tesadüfe bakın ki karısının Bu suretle 11 dönüm araziden elde e doğum tarihi de 13 mayıstır. dilecek para kendi mekteblerinin noksanlannı ve çocuklarınm kitab paralannı temin edecektir. Bu tarlalann köy namma alınmasında Duma köyü kooperatifinin büyük yardımı dokunmuştur. Koopera tıf de çok verimli bir mesai göstermekte dir. SAMSUNDA Ratk Kitabevi Cumhurivet Gazetesinin ve bütün mekteb kitablan, kırtasiye, mecmua ve gazetelerin tevzi yeridir. En son model daktilo ve fo • toSraf makinelerini de burada bulursunuz. Samsun Garf caddesl SEZAR BORJİYA TURKÇE SöZLU TARiHî MUAZZAM FiLM Bu akşam ve Muammer Karaca birlikte: BİR Gümrük antreposunda inhidam tehlikesi îstanbul Gümrük Başmüdürlüğü Sir kecideki binasından nakledildikten son ra bu binanın antrepo olarak kullanıl masına karar verilmiş ve evvelce Mü diriyet dairesini ihtiva eden kalem oda ları birleştirilerek burası düz bir salon haline konulmuştur. Limana fazla eşya gelmeğe başlayınca buraya da eşya balyalarının yerleştirilmesine teşebbüs edilmişse de yeni antrepo binasının tehlikeli surette sallanmakta olduğu görül müş ve bir inhidam tehlikesi başgöstermiştir. Ancak alt kattaki bir, iki antre po yerinden istifade edilmektedir. R 1 A mmmmmam Kadın sînemasının ' e r k e k bQtfin perestjşkârlannı En Büyük Aşk Filmi En Hissî Gönül Macerası Vâsi salonu, ilâhî yıldız, M A D I C k l C dehakâr sinema kraüçesi m A K L C P I B ve ROBERT DONAT ile beraber çevirdiği nSRTDıdJ'iM ft/ICIKI\»rl IH KLA.KO.BLE B Ü U Y Ü U K A S * istiaba kâH gelmiyecektir. Çunkö; Bu mevsimin ikinci büyük zaferi olan K MYRNA LOY'un VAKINDA Bugüne kadar yaptıkları EN NEFiS FiLiMDIR. rj.azarlarile seyrederek candan alkışlıyacaklardır. Rus ihtilâli zaroamnda cereyan eden büyük bir dram, hakikî ve ihtiraslı bir aşk, muazram bir temsil ... KIZIL İZDİVAC Fransızca şaheserini görmeğe koşacak ve takdir MELEK'te Yerlerînizi evvelden aldınnız. Telefon : 41341