13 Birincikânun 1937 CUMHURİYET 1 Başvekil Celâl Bayar dün mühim bir nutuk söyledi [Baitaraft 1 tnci sahifede'] Ekonomide ilk şart isükrardır Arkamızda bıraktığırmz sene beynel milel ekonomik vaziyet itibarile çok muhtelif manzaralar göstermiştir. Bilirsiniz ki ticarette ve ekonomide şartı esasî istikrardır. Buna rağmen geçen yıl bütün cihan hayatı iktısadiyesinde istikrar görülme miş ve bilâkis zaman zaman bu istikrar bozulmuştur. Buhranın nihayete ermek üzere olduğu farzedildiği bir anda cihan siyasî hayatınm tesirile olacaktır ki bir teslihat devresi başlamıştır. Bu teslihat devresi bazı iptidaî maddelerin alınmasmı temin için hararet göstermiştir. Ve ticaret hayatında bir ilerleme hamlesi vukua gelmiştir. Buna makus olarak bazı memle ketler daima satıcı olduklan, fazla mal satmak ihtiyacında bulunduklan halde biiyük ihracat kabiliyetlerinin azaldığmı açıktan söylemekte tereddüd etmemiş lerdir. îstikrarsız diye tavsif ettiğim hâdise budur. Fakat memleketimizin haricî ticareti üzerinde bunların tesiri görülmüştür. Evvelâ bize çok mal satmak ve bi zim prensipimiz itibarile nekadar çok mal satılırsa o kadar Türk malı almak iktıza ederken bazı memleketler mal satmak kapasitesini kaybettiklerinden dolayı bizimle alışverişlerinde sekte olmuştur. Harici ticaretimiz Hulâsa olarak 1936 senesi nihayetlerile 1937 senesi içerisinde haricî ticaretimiz, tam manasile, hususî bir mahiyet arzeylemiştir. Yani bu bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Eğer milletle beraber hükumetiniz bu dönüm noktası üzerinde bütün teyakkuzunu toplıyarak dürüst ve isabetli hareket etmek imkânını bulmamış olsaydı, memleketimiz bundan zarar görebilirdi. Mesele aksine olmuştur diyebilirim. Ziraî istihsalâtımız geçen seneye nazaran bazı maddelerde eksik ve bazı maddelerde fazla olmak suretile bize büyük bir fark göstermiş bulunuyor. Fakat haricî ticaretimiz büsbütün başka bir manzaranın tesisi altında kendisini gösteri yor. Şu halde noksan ithalât vuku bulduğu takdirde, memleketimizde mallar üzerinde biz de satış için yeni yeni mahreçler bulmak mecburiyetindeydik. Yeni bir mahreç bulmak kolay bir iş değildir. O, hayatı ve an'aneyi değiştirmek kadar güçtür. Memlekette iş hacmini artırmak ve hayat üzerinde müessir olan bazı maddeleri ithal etmek suretile ucuzluğu temin et mek prensipini takib ediyoruz ve bu se bebledir ki kontenjanı malum olan şekilde kaldırdık. Kontenjanm kalkmış olması ve satışlan buna muvazi olarak da temin etmek gayreti bize ne netice vermiştir? Bunu şimdi rakamla huzurunuzda arze deyim: On aylık haricî ticaretimizin mukayesesini yaptığımız zaman şu rakamlan görüyoruz: 1935 senesinde 143 milyon 1936 senesinde 158 milyon 1937 senesinin yani içinde bulunduğumuz senenin on ayı zarfmda 183 milyon liıa. Geçen senenin ayni aylanna nazaran haricî ticaretimizde 25 milyon liralık bir fazla vardır. Bu, Türk ekonomisinin iş hacmine ilâve edilmiş bir miktardır. İh racatımız geçen seneye nazaran on ay zarfmda, on milyon lira fazla kaydet mektedir. îthalâtımız da bu nisbette yükselmiştir. Bundan anlıyabiliriz ki bu röpriz denilen devrede alınan tedbirler tesirini göstermiştir. Bütün cihan hayatında siyasî olsun, iktısadî olsun yeni bir sür prizle karşılaşmadığımız takdirde diyebiliriz ki Türk ticareti umumiyetle geçen senelere nazaran bu sene bizi memnun edecek şekilde cereyan etmek istidadını göstermektedir. Bittabi bazı maddelerimiz üzerinde biraz ferahlık olduğu gibi bazı maddelerimizin satışlan üzerinde de sı kıntı mevcuddur. Fakat burada ifade etmeliyim ki ikisini de kül kalinde mütalea ediyoruz. Bize bu ümidi vcren diğer nokta da gene cihan ekonomi politikası üzerinde tebeddüle doğru meyli sezmiş olmaklı ğımızdır. Bazı iptidaî maddelerin diSer memleketlerde bol olarak yetişmiş olması, istihslâtın genişlemesine vesile olmuş tur ve bu itibarla mal satmak istemiyen memleketler yeniden satış iştihasını göstermeğe başlamışlardır. Şu halde bizim prensipimiz, maİımızı alanın malmı alın/ esasına istinad ettiği için ticaretimiz tabiî şeklinde ve seyrinde yürüyecektir ve buna bilhassa hükumetimiz dikkat etmekle kendisini mükellef addeder. kın «konjonktür» bürosu bana 10 aylık hesablarını verdi. Bunlar içinde görüyo rum ki bizim için hiç şikâyet edilmiyen ve iyi bir sene addedilen 1936 senesine na zaran 1937 senesinin on aylık hesabı yüzde 51 nisbetinde bir istihlâk fazlalığı kaydetmektedir. Bu, bize ispat eder ki milletimizin alış kabiliyeti mütemadiyen ve mütevaliyen yükselmektedir. (Alkış lar). Burada, diğer bir bahse geçmezden evvel, müstahsillerimize bir noktayı ha tırlatmak istiyorum. Bizim haricî ticaretimiz adeta bir hesabı cari şeklindedir. Malum olan klering hesablandır. Klering hesablarında 27 milyon lira birikmiş paramız vardır. Bu para, Türk malı alınması kaydi şartile, Cumhuriyet Merkez Bankasında nakden mevcuddur. Ayni zamanda Türk piyasasına ecnebi memleketlerinin veresiye olarak kısmen kısa ve kısmen uzun vadeli olmak üzere toplanan, mebaliğ miktan 32 milyon li radır. Bunlar da vadesi geldiği zaman Cumhuriyet Merkez Bankasına yatacak ve Türk malı satın alınacaktır. Buna mukabil bizim de yalnız Almanyada birikmiş paramız vardır. Bunun miktan, ihracat mevsimine girdiğimiz zaman 44 milyon lira idi. Bugün 18 buçuk milyon liraya düşmüştür. Fakat buna mukabil Almanya piyasasının Türk pi yasasından veresiye satışından mütevellid alacağı vardır. Yani biz kendi hesabımr za asla açıkta değiliz, bunu bu suretle muvacehenızde ifade etmekten maksadım alınan tedbirlerle Türk müstahsili için müşteri bulunduğunu göstermektir. Müs tahsilin sadece dikkat edeceği nokta bol istihsalât yapmakla beraber beynelmilel piyasaya göre maliyet fiatmı ayar etmesidir. Eğer biz memleketimizin bugünkü inkişaf seyrini arzu ettiğimiz veçhile tam manasile bir refah devresine intikal ettir mek istiyorsak, gerek sınaî sahada olsun, gerek ziraî sahada olsun, müstahsillerimizin mutlaka beynelmilel maliyet fiatını gözönünde tutmalan ve o miktarlara göre istihsalâtı temin etmeleri kendileri ve büyük milletimiz için zarurî bir keyfiyettir. Aksi takdirde almacak herhangi bir tedbir sun'î olur. Ben isterim ki buradan maruzatımı müstahsil işitsin ve kendisinin kulağma gitsin ve tedbir almakta gecik mesin. Birinci beş senelik sanayi proğramtmız Muhtelif zamanlarda, muhtelif vesilelerle birinci beş senelik programımızdan bahsedilmiştir. Ben öyle zannediyorum ki bu sanayi programımızın izah edilecek hiç bir noktası kalmamıştır. Yalnız ben bu rada, huzurunuzda, şu kadarcık söyliyebilirim. Birinci beş senelik sanayi programı bitmek üzeredır. Bunun bittiğini belki gelecek sene burada, içtimaımızda size tepşir edebileceğim. Birinci beş senelik sanayi programı nasıl vücude gelmiştir? Bunun teknik cihetlerinden, tesisatından, idare tarzından ve satışlarından bahşede cek değilim. Birinci beş senelik sanayi program tesisatı, inşaatı ve mütedavil ser mayesile bize 90 milyona malolmuştur. 90 milyonluk bir eserdir. Bu 90 milyonluk eser bizim ne malî ve ne de para politikamızı tazyik etmeden vücude getiril miştir. Bunu bu suretle ifade etmekten maksadım Türkiye hükumetinin her yaptığı işte çok hesabh hareket ettiğini, tabiî kaynaklarından hiç birisini forse etme den eserlerini birer birer milletin nazan takdirine arzetmiş olduğunu göstermek tir. (Alkışlar). 90 milyon Türk lirasmı modest bir meblâğ olarak telâkki edecek memleketler vardır. Fakat bizim için maalesef henüz 90 milyon lira büyük bir paradır ve bu büyük parayı hiçbir istihsal ve tahsil membaını tazyik etmeden elde etmiş ve işimizi görmüş bulunuyoruz. Bunun manasını elbette takdir buyurursunuz. Madenlerimiz Dahilî istihsalât ve istihlâklerimize gelince.. Haricî ticaretimizin 25 milyon liralık fazlasına rağmen dahildeki istihsalâtımız ve istihlâkâtımız ne raddededir? Elbette bu, merak edilecek bir meseledir. Sümer Bankın fabrikalan faaliyettedir. Diğer hususî fabrikalar da faaliyettedir. Haricden memleketimize bu sene arzettiğim veçhile fazla mal ithal edilmiştir. Bizzat merak ettim. Rakam istedim, Sümer Ban Hükumetiniz ve İktısad Vekâletiniz bu sene Ulusal Ekonomi ve Arttırma haftasında millete küçük bir hediye verdi. O hediye üç senelik maden programıdır. Madenlerimiz şimdiye kadar bizden maada herkesin malıydı. Türk madenleri üzerinde herkes spekülâsyon yapmak ve dilediği gibi müsbet veya menfî şekilde rapor vermek hakkını haiz olduğunu zannederdi. Hükumetiniz kurduğu müesseselerle, memlekette bu yer altı servetlerinin tetkikatmı tamik etti ve bitirilenler üze rinde tesisatını yapmağa karar verdi. Bunlardan rantabilite hesablarına nazaran rasyonel olduklan anlaşılanlar derakab faaliyet sahasına aülmıştır. Bu faaliyeti bakır, kurşun, demir, altın ve gümüş üzerinde toplamaktayız. Kömür havzasındaki yeni rasyonel tedbirlerle birlikte bu madenlerimizde bütün programlarile, plânlarile, parasile işletilmeğe hazırdır. Ayni zamanda memleket içinde henüz mevcudiyeti tesbit edilmiyen birçok madenler vardır. Bunlann bir kısmı tezahürat halinde bulunmuştur, bir kısmı da bize, eskiler tarafından işletilmiş, fakat programsız ve plânsız bırakılmıştır. Eskiler, olan vazifelerinden birisi memlekette iş hacmile beraber para volümünü ayarlıyarak, ikisini muvazi olarak göstermektir. Klâsik nazariyede derler ki, merkez bankaları bunu yaptıklan takdirde başka hiç bir şey yapmış olmasalar dahi vazifelerini ifa etmiş olarak kabul edilebilirler. Bi zim nazarımızda enflâsyon, ihtiyacdan fazla para çıkarmıştır, muzırdır. Fakat ihtiyac varken enflâsyon endişesile para çıkarmamak ve piyasayı bir vaziyette bı rakmak dahi ayni drecede muzırdır. Ve buna verilen isim deflâsyondur. Şu halde biz millî menfaatimiz itibarile enflâsyonu reddettiğimiz gibi elbette deflâsyonu da reddederiz. Bizim için hakikat olan mesele tabiî şeklini bulmaktır ve ihtiyacımızla para volümünü ciddî ve samimî bir surette ayarlamaktır. Merkez Bankamız bu nokta üzerinde şüphesiz ki hassastır ve Bütçemiz mütevazindir Ekonomi denince finansın, maliyenin hassas bulunacaktır. Hükumetten de lâhatıra gelmemesi gayrikabildir. Acaba zım gelen müzahereti elbette görecektir. haricî ticaretimizdeki inkişaf bu memleDahilî emniyet kette malî menabii forse etmeden yapılan Ekonomik meselelerin, malî meselele işler iş hacminin çoğalması, mali vaziyerin ve para biriktirmenin bağlandığı bir timiz üzerinde ne tesir yapmıştır? Elbette faktör vardır. O faktörün ismini bilirsi merak edilecek bir meseledir. Maliyemiz niz, emniyettir. Dahilî emniyet, haricî tçayet dürüst, gayet selâbetli bir esasa isemniyet.. Eğer bu faktörlerden emniyet tinad etmektedir. Bütçesi kat'i ve samimî faktörü noksan olursa bunu sehpanın bir olarak mütevazindir ve bu kat'î ve samimî ayağına benzetebiliriz. Ayakta durma olarak mütevazin olan bütçenin bu hali sma imkân yoktur. Şimdi sizinle aziz vailânihaye devam edecektir, ettirilecektir. tandaşlanm, emniyet faktörü üzerinde kı(Şiddetli alkışlar). Çünkü, arkadaşlar, saca konuşacağım. Benım görüşüme ve bir devletin bütçesi mütevazin olmazsa hükumet kurmağa imkân yoktur. Hüku temas ettiğim vatandaşlarımın bana tel meti kurmazsa ordusu yoktur, ordusu ol kin ettikleri kanaate göre Türkiyede tetnazsa emniyet mesnedi yoktur ve bina essüs eden asayış şimdiye kadar olan enaleyh mütevazin olmıyan bir bütçenin geçmiş devirlerimizin hiç birinde teessüs arkasından muhakkak bir anarşi bekle etmemiştir. Vaktile tetkikata çıktığımız mek zarureti vardır. Biz bu anarşinin zaman, yani bizim hayata karıştığımız memlekette doğmasına değil, memleke zamanlarda, ilk iddia olarak serdedilen timiz hududlarmdan bakmasma dahi mü memleketimizdeki, kasabamızdaki bu şe saade etmiyeceğiz. (Şiddetli ve sürekli al kavet meselesi ne olacaktır? Suali idi. kışlar). İşte bütçe muvazenesi bizim nazaBugün az çok kabadayılık an'ancsi ile rımızda bu kadar hassas bir meseledir. A şekavet merkezi addolunacak muhitlericaba bütçemiz ne haldedir? Size bir, iki mizde dahi şekavetin ismi unutulmuştur. mukayeseli rakam okuyacağım. Bilirsi Asayiş fevkalâde bir surette teessüs et niz ki bütçe senesi hazırandan başlar ve miştir. Bu şekaveti san'at ittihaz edebilen ayn bir senedir ve şimdi bu ay altıncı ay vatandaşlarımız dahi sapanına sarılmış, dır. hayatlarını bizzat kendi gayretlerile kazanmaktadırlar. Bu, Cumhuriyet rejimi Vergi tahsilâtımızın altı aylığı: nin millete bahşettiği büyük bir nimettir. 1935 senesinde 95 milyon, 1936 se (Alkışlar). nesinde 127 milyon, 1937 senesinde 147 Bizim memleketimizde smıf kavgaları milyon. (Alkışlar). yoktur, smıf ihtirası yoktur, birbirini menMalî politikamız üzerinde ekonomi faat saikasile didikliyen yıkıp bitirmek ispolitikamızda olduğu gibi duracak değitiyen ayrı ayn insanlar yoktur. Hepsi lim. Yakın zamanda Büyük Mil Türk namı ve vahdeti altında toplanmış let Meclisinde bunun etrafmda çok tnübarek insanlardır. (Sürekli ve şiddetli uzun izahat ve maruzatta bulundum. alkışlar) Memleketimizde bilâistisna her Esasen burada tafsilâta girmekle sizi sıkferd sayile, kudretile zekâsile memleketin mak saded harici addedilebilir. kendisine verdiği nimetleri kullanır, ve Millî tasarruf kudreti, zekâsı ve istidadı nisbetinde Mevduat kısmına geçiyorum. Mille müstefit olur. Bunun istifadesine mâni otin kazancı ne raddededir? «Pouvoir Iabilecek hiç bir tedbir, hiç bir kanun, d'achat» nın, satın alma kabiliyetinin yükhiç bir engel yoktur ve olmıyacaktır. (Süseldiğini ve yükselmekte olduğunu size arrekli alkışlar) Şu halde vatandaşlanm zetmiştim. Buna işaret etmekle beraber la dahilî emniyet üzerinde ittifakı tam millî tasarruf ne raddededir? Millî ta memiz vardır. Görüyorum ki siz de beni earruf her gün büyük hamlelerle artmak* tasvip buyuruyorsunuz. tadır ve bu tasarruf memleketin iş ha Haricî emniyet yatma kanşmakla umrana yardım etmekŞimdi haricî emniyete geçiyorum: tedir. Çocuklarımızdan başlıyan bu gü Bütün dünya gözden geçirildiği taktel âdet bütün milletçe seve seve tat bik edilmektedir. Şurasmı tebarüz ettir dirde bütün cihan içinde düzenliğin mevmek isterim ki tasarruf etmek sadece şah cud olduğunu iddia etmek fazla safdillik sî menfaat değildir. Tasarrufun mana olur. Ve böyle bir iddiayı tekzib edecek, sında miHî ekonomiye hizmet vardır. Ve muhtelif memleketlerde hâdiseler mev tasarruf, heyeti umumiyesile bir milletin cuddur. Zaman zaman muhtelif diyarUresas servetini ve esas sermayesini teşkil dan kulaklarımıza top sesleri gelmekte eder. Bizim memleketimizde bu sermaye dir. Bu vaziyeti bu suretle kısaca hulâsa kudreti ne haldedir? Mevduat kelimesi ettikten sonra derakab kendimize intikal içerisinde küçük ve büyük cari hesablarla etmek isterim ve derim ki Türk vatanın1 beraber umumî tasarruf miktarlan da da istihdaf eden hususî mahiyette ve umumî hildir. Bu suretle maruzatta bulunuyo mahiyette olsun bir tehlike mevcud de rum. ğildir. Böyle bir tehlike görülmüyor. Hükumetinizin iki taraflı ve çok taraflı, ve 1935 senesinde 198 milyon muhakkak surette sulh emelile yaptığı 1936 senesinde 230 milyon 1937 senesi haziran gayesinde 277 dostluk muahedeleri ve misaklar karsılıkh emniyetimizi kurmaktadır ve biz karşımilyon. (Alkışlar). Milletin tasarrufu budur ve banka mızdakilerin hakkma ne kadar riayet etlarda nakit olarak mevcuddur. (Sürekli mekte isek elimizi uzattığıtnız ve dostluğumuzu ifade ettiğimiz devletler dahi ayalkışlar). ni surette bizim his ve fikrimiz gibi sulh Paramtzın Utikrarı meselesi Aziz vatandaşlanm, her sene burada emelile bize ellerini uzatmaktadır. Bunbir mesele mevzuu bahsolurdu. Ben de dan şüphesiz ki bir muvazene teessüs edikısaca mevzua temas edeceğim. O da yor. Fakat asıl esas kuvvetimiz memle millî paranın istikran meselesidir. Geçen ketimizin potansiyel kuvveti vahdetimiz sene ve ondan evvelki senelerde derhatır ve bilhassa milletimizin eşsiz etrafmda ve edersiniz ki birçok memleketlerin paraları emniyet altında bilâkaydü şart bulunmuş çökmüş, inhidam eylemiş, sukut etmiştir. olmasıdır. (Alkışlar) Memleketimizde Bu inhidam arasında ayakta duran ve a bu suretle sulhun nigehbanı olan organize yakta durmasına kat'iyetle karar verilen büyük bir kuvvet mevcuddur. Bu kuvvet Türk parasıdır. Türk millî parasıdır. (Sü Türk milletinin bütün mezayasını Türk rekli alkışlar). Bütçemiz mütevazin, ha milletinin tarihteki bütün kahramanlık ve ricî ticaretimiz bizim için şayani memnu şehametini nefsinde toplamıştır. Biz onun niyet, vergi tahsilâtımızın muntazam, bil ismine sadece ordu diyoruz ve onunla ifmiyorum ki Türk parası üzerinde topla tihar ediyoruz. (Sürekli alkışlar) Her nabilecek, tekâsüf edebilecek ufak, bu gün geçtikte techizat itibarile, kudret itibarile mütemadiyen yükselen ve büyüyen lutlu bir nokta bulunabilir mi? Eğer Türk parası üzerinde bulutlu bir ordumuz eşsiz Başbuğunun kumandası nokta görenler varsa o insanlar asla sa altında elbette Türk vatanına mütevec mimî değillerdir. Ve Türkün dostu değil cih olacak her tehlikeyi bertaraf etmek dirler. (Bravo sesleri, şiddetli alkışlar). kudret ve istidadındadır. (Alkışlar) BuMerkez Bankamızda her sene altın nu ifade ederken sırf orduya karşı olan stokumuzun çoğaldığını bilirsiniz. Merkez muhabbetlerimizi, tevkirlerimizi arzedi Bankamızm dikkatle takib ettiği bir po yorum. Yakm veya uzak bir tehlike malitika vardır. Enflâsyona mâni olmak, nasında bunu ifade etmiş bulunmuyorum. enflâsyonu türkçe olarak ibtizal kelime Tekrar ederim ki vatanımız için istihdaf sile de ifade edebiliriz. Bilirsiniz ki mer edilmis bir tehlikenin mevcudiyeti mevzuu kez bankalarının en esaslı ve en mühim bahs değildir. Fakat her hangi bir sürpriz işlettikleri bu madenlerde belki de plânsız çalışıyorlardı. Bundan dolayı eskilerin işlettiği bu madenlerin ne cevherleri, ne de halihazırdaki kıymetleri hakkında malumatımız yoktur. Programm ikinci safhası bunların tetkikini âmirdir. M. T . A. Enstitüsü jeolojik tetkiklerini ve bunlar üzerinde işletme hesablarını yapacak, memleketin istifadesine arzedecektir. Bu maden programı çok mütevazi olarak sizlere hediye edilmiş olmasma rağmen üç senenin nihayetinde memleketin iş hacmine 14 milyon lira ilâve edecektir. Memleketin iş hac mine 14 milyon lira ilâve etmiş olmakla beraber bizim için daha hususî bir kıymeti de haizdir. O da, döviz membaımızı kuvvetlendirecektir. Çünkü metal üzerinde alışveriş dövizle yapılmaktadır. karşısmda cihan tahavvülâtı içinde tedbirli olmak lâzım geleceğini ifade için bu maruzatta bulunuyorum. Teşrin ayları Türk tarihinde millî bir hususiyet göstermektedir. Bilhassa birinci ve ikinciteşrin aylarınm 29 uncu günü. Birinciteşrin ayının 29 uncu günü bili yorsunuz ki Cumhuriyet bayramıdır. Cumhuriyet bize bütün hurafeleri yıkmış, onun yerine nurlu bir devrim hayatı ıkame etmiş, Şefimizin idaresi altında bizi her gün birer suretle terakkiye doğru götür mekte bulunmuştur. (Alkışlar) Biz Cumhuriyetimizi takdis ederiz. Biz bu rejimin altında mes'ud olacağımıza inanınz. «Hatay, istiklâiin kutlu olsun» 29 ikinciteşrin Hatay bayramıdır. (Sürekli alkışlar) Elbette ifade edebiliriz ki birinci 29 teşrinin kardeşi yahud evlâdı dır. Geçen sene bu mevsimde Hatay mevzuu bahis olduğu zaman, niçin saklıyalım, içknizde endişe mevcuddu. Hatayı kurtarmak azmi kat'isinde idik. Kat'î netice alınmamıştı. Gönderdiğimiz heyeti murahhasa yolda bulunuyordu. Şimdi milletimizin karşısmda diyoruz ki Hatay kurtulmuştur. Bayramını yapıyor. (Şiddetli ve sürekli alkışlar) Bu hususta kabul olunan rejim behemehal ve tamamile tatbik olunmalıdır. (Şiddetli alkışlaf) Şu halde hep beraber arkadaşlar, sevgili Hataya ve Hataylı kardeşlerimize, se simizi millî heyecanla yükselterek diye lim ki Hatay, istiklâlin kutlu olsun (Kutlu olsun sesleri, bravo sesleri, sürekli ve şiddetli alkışlar.) Başvekilin hitabesinden sonra Kız Lisesi talebeleri bazı parçalar söylediler. Beş senelik sanayi programı mevzulu bir piyesi oynadılar, bunu halk oyunları ve halk türküleri takib etti. Arttırma ve yerli malı haftası münasebetile mekteblilerin ve binlerce halkın iştirakile Ulus meydanında büyük bir toplantı yapılmıştır. Bu tezahürata iştirak eden mektebli ler ve halk Samanpazan mevkiinde toplanarak ve ellerinde haftanın manasını canlandıran levhalar olduğu halde şehrin ana caddelerinden geçerek Ulus meydanına gelmiştir. Burada yapılan merasime tstiklâl marşile başlanmış ve söz alan genclerin heyecanlı hitabelerini müteakıb yerli malı kullanmak ve para arttırmak için andedilmiştir. daha iyiye gitmek idealile çalışan Cum * huriyet rejiminin başanlarını hatırlayın. Aradaki göz karartıcı ve akıl kamaştırıci farkı daha iyi anlarsınız. Millî endüstrimiz, hem kalite, hem çeşid bakımından artık yerli malı kullan şiarına cevab verebilecek bir seviyeye varmıştır. Buna rağmen işitiyoruz ki, bazı yabancı malma düşkün vatandaşlarımız üzerinde yabancı marka taşıyan Türk mallarını pahalı da olsa tercihan aramakta ve almaktadırlar. Vatandaş daima yerli malını ararsa ve daima yerli mahnı tercih ederse tacir de fabrikaya yabancı marka koymayı şart koşmakta bir menfaat görmez. Memlekette tasarruf terbiyesi ve tasarruf itiyadı da gittikçe memnuniyet verici bir şekil almaktadır. Bundan on yıl önce yalnız 17 milyon olan bankalardaki ta sarruf hesabları, şimdi 90 milyon lirayı bulmuştur. Bu artış, bir taraftan haîkın gittikçe tasarrufa alıştığmı, diğer taraftan da biriktirdiği paraları evde saklamadı ğını anlatır. Halk, gittikçe anlıyor ki, evde saklanan paralar, işlenmiyen madenlere benzer, faiz getirmez ve üremez. Tasarruf itiyadının yayılması ve biriken paraların bankalara yatınlmasındaki büyük faydaların iyice anlaşılması yolunda atıacak daha büyük adımlar vardır. Bu sahada halk arasında ve bilhassa mekteb gencliği içinde yapılacak devamlı, sistemi telkinler sayesinde tasarruf hesablan « mız pek kısa bir zamanda 200 milyon li" rayı bulabilir ve bulmalıdır. Memleketimizdeki büyük inşa ve imar faaliyetinin iki büyük kaynağı vardır: Biri devlet bütçesi, diğeri de tasarruf hesaban. Devlet bütçesi yıldan yıla artryor. Bu demektir ki milletin geliri ve refahı yükseliyor. Milletin geliri ve refahı arttıkça, tasarruf hesablannın da yükselmetabiidir. Meselâ bütün millet efradmın yılda biri biri üzerine birer lira bankaya yatırdığını farzetsek tasarruf hesablan mız birden 17 milyon lira artar. Onun için küçük paraları hor görmiyelim ve milletçe tasarrufa alışalım. Herşeyde olduğu gibi tasarrufta da millî birlik, cephe ve ideal vahdeti kuvvet ve bereket yara br. Bize her bakımdan îstiklâline kavuş • muş ve her sahada her yıl yeni hamlele rin, yeni başanlann, yeni kalkmmalann kaynağı olan bir vatanın evlâdları olmak aadetini tattıran Büyük Onderimiz Atatürke bağlılıklar dileyerek minnetlerimizi sunar, size de tasarruf ve yerli malı haftanızı kutlular ve gelecek yıla daha fe " rahlık verici ve daha aydın neticelerle çıkacağımıza olan sarsılmaz inancımı tek rarlarım. Kâzım özalpın nutku Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu reisi Millî Müdafaa Vekili General Kâzım Özalp da radyoda bir konferans vermiştir. Bu nutkun da mühim kısımlannı bildiriyorum: « Sekizinci Tasarruf ve Yerli malı haftası bugün başladı. Bu haftaya devIetçe ve milletçe verdiğkniz ehemmiyetin sebebi nedir? Bu hafta Türkiyenin bütün mekteblerinde dersler hep tasarruf ve yerli malı mevzuları etrafmda dönüyor. Çocuklar müsamereler tertib ediyorlar. Grup grup bankalara, fabrikalara gidiyorlar. Mi tinglere iştirak ediyorlar, nutuklar söyleniyor, vitrin müsabakaları yapılıyor, Halkevlerinde toplantılar oluyor. Kısaca bütün Türkiyenin çehresinde bir ekonomi seferberliğini andıran bir hal var. Şehrimizde Dün, Ekonomi ve Arttırma Haftası • nın ilk günü idi. Bu münasebetle, şehrin bellibaşlı geçid yerlerine tramvay, vapur, otobüs gibi nakil vasıtalarına vatandaş lan yerli malı istihlâk etmeğe davet eden vecizeler ve tablolar asılmıştır. Vitrin müsabakasına iştirak edecek er lan mağazalar, bugün vitrinlerinde yalnız yerli malı eşya bulunduracaklardır. Birçok büyük müesseseler hararetli surette müsabakaya hazırlanmaktadırlar. Jüri heyeti, bütün vitrinleri tetkik ederek Bunun neden böyle olduğunu anlıya hafta sonunda, karannı verecektir. bilmek için bunun böyle olmadığı zamanVitrin müsabakasında kazananlara ları hatırlamamız lâzımdır. kıymetli hediyeler ve madalyalar dağıbCumhuriyet çocuklan ve Cumhuriyet lacakbr. gencliği o zamanları bilmezler. Fakat Izmirde bir kilo kömür 12 bizler yani istibdad ve meşrutiyet devirlerini yaşamış olanlar o zamanlan pek iyi kuruş hatırlanz. O zamanlar, bize mekteblerde îzmir (Hususî) Şehirde odun ve kale nin aslında kavele olduğunu maden kömürü vaziyeti, hem halkı, öğretirlerdi, amma, kimse yerli malı kul hem de Belediye ve vilâyeti düşündürlan, kimse para biriktir demezdi. meğe başlamıştır. Odun kömüründe mevcud stokun ihtiyaca kifayet edeceği Neden? Çünkü o vakit bir millî ekosöylenmesine rağmen, iki üç gün evvel nomiden mahrumduk. Bu memlekette her soğuğun anî yükselişinden istifadeye millî olan gibi millî ekonomi de bize kalkışan kömürcüler, fiatı 12 kuruşa Atatürkün ve Onun inkılâb rejiminin tatkadar yükseltmişler ve depolarında kötırdığı nimetlerden biridir. O zamanlar mür bulunmıyan, bilhassa fakir aileler, Türkiyede sanayi, hiç denilecek kadar acı bir şekilde sızlanmışlardır. Belediye geri ve sayılı idi. Çünkü kapitülâsyonlarla nihayet 8 1 0 kuruş bir narh esası tutsımsıkı bağlı bulunan memlekette bir muştur. Ancak bunun da neye istinad sanayiin doğmasına ve gelişmesine imkân ettiği meçhuldür. Çünkü bir habere nayoktur. Mevcud birkaç fabrika da hep zaran odun kömürü İzmire 3,5 kuruşa yabancıların elindeydi. Ayni suretle de mal olmaktadır. Binaenaleyh bu kömümiryollarımızı da yabancılar yapıyor ve rün 810 kuruşa satılması doğru görülişletiyordu. Bankalar, madenler de ec memektedir. nebilerin inhisannda idi. Maliyemiz, DüVilâyet, civar vilâyet ve kazalardan yunu Umumiye denilen bir yabancı ha kömür celbine teşebbüs etmiştir. Piyaciz müessesesinin hâkimiyeti altında idi. sada maden kömürü de yoktur. Kısaca millî ekonomi mefhumu içine ne girerse hepsi yabancı ve gayrimillî idi. Verem Mücadele cemîyeti Böyle bir memlekette, milletin bir millî bir doktor arıyor ekonomi terbiyesi almasma, millî ekonoİstanbul Verem Mücadele Cemiyeti Başmi şiarlarile harekete gelmesine, millî eko kanlığından: Cemiyetimiz tarafından Encmi ideallerine bağlanmasma imkân var yübde fakir veremliler için kurulmuş olan dispansere bir başhekim almacaktır. Bimıydı ? rinci sınıf dahiliye mütehassısı ve verem Şimdi vatandaşlanm, bütun iktısadî ve hastalığı Ile iştigal etmiş tabiblerin Cemimalî manivelâları yabancıların elinde ve yet merkezine müracaat etmelerL hakimiyetinde bulunan bir memlekett bakkal ve kasabların millileştirilmesinden Yurddaş! 17 milyon Türkün senede 17 milyon başka bir ideal bulamıyan saltanat rejimi Türk lirası biriktirebilmesi için her Turdüşünün, bir de bütün politik, sosyal kün bankaya senede bir lira yatırması ve ekonomik davalarında tam istiklâline kâfidir. Ulusal Ekonomi ve Arttvma Kurumu kavuşmuş ve her yıl yeni ve daha yüksek hedeflere varmanın verdiği hız ve şevkle