8 Aralık 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Aralık 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Birîncikânun 1937 CUMHUKİYET SON Hâdiseier arasında Uç oğul ecaizade Ekrem Nejadını, Kemalzade Ekrem Cezmisini, Uşşakizade Halid Ziya Vedadını kaybetti. Muharrir denilen insan, uzaktan, beyaz kâğıd üstünde siyah ayak izleri görünen, cisimsiz ve şekilsiz, acayib gazlerden mürekkeb tamamile manevî bir bünyeden ibaretmiş gibi, yiyip içtiğine, yürüyüp gezdiğine, evlenip çocuk yaptığına kolay inanılmıyan, yahud ayakları, omuzları ve ensesi de hassasiyeti ve dirayeti gibi göze görünmez ruh halezonları halinde kımıldıyan bir efsane kahramanı hissini verir. ölmüş ve sağ iki muharririn eserini okurken gözümüzün öniine gelen iki müellif hayali, eğer şahıslarını tammıyorsak, birbiri kadar mevhumdur ve birbiri kadar canlı. Muharrir denilen insanı yalnız eserlerinin babası olarak tahayyül eder, oğullarınm ve kızlarının da müellifi olarak düşünmeyiz. Muharririn eserlerile çocuklan arasında hareket noktalarım ayni yaratma merkezine bağlıyan ince bir doğum münasebeti vardır. Onun ölüme karşı en büyük müdafaalarından biri eserleriyse, öteki de neslinin devamıdır. Nejad gibi, Cezmi gibi, Vedad gibi, üçü de gencliklerinin tam ortasında, neslin o koldan devamım ümid ettiren birer mahsul bile veremeden sönüp giden üç oğul, Türk edebiyatının üç büyük matemi olarak kalacaktır. Büyük üstadımız Halid Ziya Uşşakhgil, müsveddesi olmıyan ve bir daha yazılmasına imkân bulunmıyan bir şaheserini kaybetmiş san'atkârdan daha tesellisizdir. Çünkü Vedad Uşşaklıgil, yalnız bir eser değil, piyanoda mükemmel bir virtüoz olarak tanınan nadir bir san'atkârdı. «Mai ve Siyah» müellifinin dibsiz kederine büyük bir teessürle dalan gözlerimiz karanrken, yegâne teselliyi, oğlundan da Halid Ziyanm bütün öteki eserleri kadar ebedî bir hatıra kalacağından hiç şüphe etmemekte buluyoruz. TürkIngiliz dostluğu Maruf ve muteber bir İngiliz mecmuası memleketimiz hakkında sitayişkârane neşriyatta bulunuyor Londra 3 birincikânun (Hususî mu habirimizden) Britauya mahfillerinin yeni Türkiyeye nekadar büyük bir ehemmiyet verdikleri malumdur. İngiliz mat buatmın bize taalluk eden meseleleri ta kibde gösterdikleri dikkat, Türkiye ile Büyük Britanya arasında esmeğe başla mış olan yeni dostluk havasmın yükseklik ve ehemmiyetine dair ayni matbuat sütuniarında daıma tesadüf edilen yazılarla hakikî mahiyetini iktisab etmektedir. îki rr.emleket arasındaki bu dostluk uzak zamanlardanberi yavaş yavaş inkişaf eden siyasetin mahsulüdür. Bu hususta İngilizlerin neler düşündüğünü bilmek bizim için faydasız değildir. Bu cümleden olarak ^Round Table» ismindeki İngiliz mecmuasmın Türkiyeye aid olarak neşrettiği bir tetkik makalesıni nakletmeğı miinasib gördüm. «Round TabIe/> Ingılterenın, en ciddî ve en muteber siyasî bir mecmuası dır. Yazdığı makalede Britanya ve beynelmilel siyasî meseleleri Büyük Britan ya Imparatorluğu bakımından tetkik edümektedir. Bu makale aşağıdaki mukad deme ile başhyor: «Türkiyenin beynelmilel siyasetteki mevkıının tetkik ve tefahhusuna Lozan muahedesinin ferdasından itibaren başlanmış bulunmaktadır. O vakit ekserisi asker olan Türkiye liderleri bütün meseleleri millî müdafaalannı ikma! ve itmam edici noktai nazara götürüyorlardı. Memleketlerinin vaziyetini hemen bütün hududlar da tehlikeli görüyorlard\ Büyük Britanya ise tıpkı eski Rusya Çarlığı gibi kendilerine fevkalâde düşman telâkki ediliyor du. Sovyet Rusyası yegâne kuvvetli dost sayılıyordu. Harb sonu devresinde Türkiye İngiltere münasebetlerinin inkişafmda Musul petrollar: buhranlı meselesinin 1925 te hal ve tanzimi bir dönüm noktası olmustur. Bundan hemen pek az sonra o vakitki Başvekil Baldvvin Tür kiyenin Londradaki elçisı Ferid Beyi bularak müzakere zemini hazırlamıştı. Bu müzakerelere îstanbulda Rüştü Arasla Sir Ronald arasında devam edildi ve 1926 da imza edilen Türk ingiliz muahedesinin akdine muvaffak olundu. Bu muahede ile Türkiye Irak hududu, Türkiyenin Musul petrollarındaki hissesi tayin ve tanzim edilmişti. O vakittenberi Türkiye ingiltere münasebetleri daima iyileşmiştir. 1929 birincifeşrininde Akdeniz dbnahmasından bir filonun îstanbulu ziyareti ise buz kütlelerini parçalamış, eritmiştir. 1930 daki Türk Yunan anlaşması Yunanlılann Türklere karşı olan mücadelelerinde Türkler aleyhinde bu lunmak vazifeleri olduğunu zanneden bir çok ingiliz siyasî ve muharrirlerini bu zahmetten kurtaımış oldu. 1932 temmuzunda Büyük Britanya ve müstemlekelerinin samimî yardımile Türkiyenin Milletler Cemiyetine girmesi iki milletin barışması için yeni bir dönüm noktası olmuştu. Fakat bütün bunlar ikinci derecede şcylerdi. Türkiye ingiltere dostluğu asıl Türklerin ve Britanyalıların Akdenizle yakın ve orta Asyada oynıyacakları rollere tevakkuf ediyordu. Her iki taraf da muhtelif korkular içindeydi. Büyük Britanva Büyük Harbde Türkiyenin en büyük düşmani olmuştu Loyid C o r cun siyaseh kat'î olarak terkedildi. Diğer taraftan Britanya Türkıyeyi Rusyanm «müşterısı» ve Büyük Britanya Impara torl'i^u menfaat ve yollırına karşı yapı lacak taarruzda Rusyanm en muhtemel müttpfiki görüyordu. Maaşşükran, zamanın mürurıle daha rr^'vul an'ayış'ar meydarıa geldı.» Bu mukaddemeden sonra makale muharriri tetkiklerine şu suretle devam ediyor: «îlk olarak Ingilizler Türk milliciliğinin hilâfet ve panislâmizm ideojilerini terketmekle kendilerine büyük hizmetlerde bulunduğunu anladılar. Bundan sonra yeni Türklerin Rusya ile en iyi münasebetleri arzu etmekle beraber mülî menfaatlerini hiçbir veçhile Rusya plânlarına bağlamak istemediklerini pek çabuk gördüler. Diğer taraftan Türklerin Irak için Britanyadan şıkâyet sebebleri izale edilmişti. Sonra eskiden düşman sayılan Yunanistan ve diğer memleketlerle yapıtan itilâflar sa yesinde tecerrüd hallerir.i terkettiler. Bunun üzerine pek makul olarak Büyük Britanya ile dostluk münasebetlerinin yenilenmesini arzu ediyorlardı. Bu da, Türk cephesınden bırinci rolü oynıyan Kemal Atatürkün İngiliz cephesinden de Sir Corç Klârk'ın sebat ve muvaffakiyetleri yardımile olmustur. Böylece 1935 sonbaharda Türk İngiliz dostluğu büyük terakkiler gösternuş oldu. zarak Rhin'i tekrar askerî işgali altına aldığı zaman Türkiye Britanyanın barış siyasetini açıkça takdir etti. Türkiye ile İngiltere siyasetlerinin »htilâfa düşeceği yalnız bir mesele, Boğazlar meselesi vardı. Bu da ertesi senenin yazmda tanzim ve tesviye edildi. Bundan sonra Türk ingiliz dostluğunu ihlâl edebilecek hiçbir mesele zuhur etmemiştir. Bu esnada iki memleket arasındaki ticarî münasebetler pek süratle düzelmeğe başlamıştır. ingiliz müteahhidleri tarafından ehemmiyetli Iiman işleri yapılacaktır. 2,750,000 lira kıymetinde demir fabrikası kurulması da sekiz ingiliz ticarethanesi tarafından deruhde edilmiştir. «Sovyetler hükumeti «Türk ingiliz ikinci balayı» denilen bu dostluk için çok defalar kıskançlık alâmetleri göstermiştir. Fakat Boğazlara dair yapılan yeni muahede Türk Rus teşriki mesaisınin sıkı olarak devam etmekte olduğunu, hatta şarkî Avrupada siyasî bir mevcudiyet olarak belki de böylece devam edıp gideceğini göstermektedir. Türklerin askerî, siyasî ve iktısadî sebeblerle Sovyetler hükumetile çok dostane münasebetleri mu* hafaza etmeği arzu ettikleri şüphesizdir. Bundan başka zorluk senelerinde gör dükleri Rusya dostluğunu da unutmamışlardır. Fakat Türkler haricî siyasetin ana hatlarında Rusya siyasetinin tıpkısını takib etmekle beraber kendi menfaatlerini ve çok yükselmekte bulunan beynelmilel haysiyetlerini artırmağa mecbur bulun* duklarını Rusyanın anlamasmı bekliyor lar. Yeni dostlar seçmek haklannı bırakmıyacaklardır. Keza meşru millî men faatlerini Rusyanm hatın için terketme lerine ihtimal yoktur.» Makale muharriri bundan sonra Italya ile Türkiye arasındaki münasebetlerin arzettiği garib safhalardan, Türklerin fa şist emellerine karşı şüphelerinden ve 1914 e kadar iki devlet arasında hüküm süren büyük siyasî ve iktısadî bağlardan bahsederek «o vakit Mussolini memleketinin tarihî vazifesinin Aırika ve Asyada olduğunu beyan etmişti. Sonradan bu beyanat tavzih edilmesine rağmen sözleri Türkiyede rahatsızlık doğurmuştu. Sonra bir takım hâdisatla Oniki adaya aid hazırıklar bu rahatsızlığı temdid etmiş oldu. Buna zıd olarak da Türk Yunan münasebetleri bugün fevkalâdedir. iki memleket arasında bütün meselelerin halledilmesi aralarındaki anlaşmayı «ittifak» a irca etmiştir» diyor. Bu makalede Almanyanın Tuna havzası ve Balkanlarda siyasî nüfuzunu artırması ihtimaline karşı Türkiyenin alması muhtemel vaziyetten de bahsedilmek tedir. Bunun için yegâni söylenecek söz «Türkiyenin millî emniyet ve menfaatlerini ideolojilere tercih etmiyeceğinin muhakkak olduğunu zikretmek kâfidir» demektedir. Muharrir makalesinin sonunda Tür kiyenin Iran ve Arab devletlerile olan münasebetlenne geçerek bu hususa dair Lşağıdaki mütaleayı yürütrnektedir: «Yeni Türklerin tevessüe ihtiyaçları yoktur. Siyasî ideolojiler ile de pek alâkadar değildirJer. Bugünkü idare sistemi biraz tadilâtla bir nesli daha tatmin edebilir. Bu müddet zarfında ise çok terakki edeceklerdir. Pek eski zamanlardanberi ihmal edilmiş olan küçük Asyadaki millî topraklarını zenginleştireceklerdir. Memleketleri bugünkü 15 m.lyon (15 değil I 7 dir) nüfusun iki mislini rahatça geçindirebiür. Bu arada siyasetlerinin ana hatlan Büyük Britanya ve Rusya ile dost luklannı muhafaza etmek ve filî olarak «Balkanlar» daki ittihada yardım etmek olacaktır. Bu siyasetin kabinelerin değişmesile müteessir olabilmesi ihtimali yok gibidir.» *** Fransa'daki tahsisatı mesture davası bitiyor Dünkü celselerde iki avukat; Tardieu ve miralay De La Rocke hakkında ağır sözler kullandılar Paris 7 (A.A.) De Larocque davasında, de Larocque'un avukatı Metr Creyssel, mültecilerin müekkili aley hindeki kinlerinin menşei, 6 şubat 1934 hâdiselerine kadar çıkan bir suitefeh hümden ileri gelmekte oldupunu beyar etmistir. Bundan sonra Metr Creysscî, M. Tardieu'ye ve mumaileyhin yazıları. sözlerile ve hakikati istihkar etmek su retile zarar ika etmek arzusuna hücum etmiştir. Vekil, sözüne devamla demiştir ki: € Bu zem davasınm hâkimlerine, bu münakasaların yapılmasına ve ertesi günü tekzibe uğrıvan sehadetlerin dinlenmesine müsaade ettiklerinden dolayı derin minnettarhsjımızı arzederız. Dava hakkında bir karar verildiği za man, Fransada biraz vifak hasıl olma smı temenni ederim.> Müddeiumumî muavininin iddiane mesi kısa olmustur. Mumailevh, kanunun tatbikım taleb etmekle iktifa etmiştir. Celse, kısa bir müddet tatil edildikten sonra söz, M. Tardieu tarafından tahsisatı mestureden verilmiş olan paralara müteallik Pozzo de Borgo'nun maka lelerini ne^retmis bulunan Choc mec muasmın ba<=muharriri albav Guillaume'un miidafaa vekiil Metr Beinex'e verilmiştir. Mumaileyh demiştir ki: « îtiraz edilen mak^lelerin ne^rinde Fransanın manevî sıhhatini himave kavpusu rehber olmustur. Guillaume kimdir? Panlı bir eski muharib. albav de Larocque kimdir? Sukut etmiş bir asker. Onu adeta bir mabud yaptılar, fakat kendisi belki de 13 üncü havvaridir. İsavı 30 akçe mukabilinde satan kendis'dir.> Beinex, müdafaanamesini hürrivet sahasında millî bir uzlasma husulünü temenni etmek suretile bitirmiştir. Davaya öğleden sonra devam edile cektir. IHEM A NALINA MIHINA Nasıî çalışıyorlar ? lman ve İngiliz donanmaları arasmda 31 mays 1916 günü vuku bulan meşhur deniz muharebesini bilirsiniz. Bu savaşa Almanlar Skagerrack Ingilizler Yutland muhare besi derler. Şimdiye kadar bu muharebe hakkında yüzlerce kitab yazıldı. Bunlarm arasında resmî ve gayriresmî tarihler, amiralIariR ve deniz zabitlerinin hatıralan, tenkidler ve methiyeler vardır. Son defa da, deniz binbaşısı Hollaway H. Forst isminde bir Amerikalı, «Yutland Muharebesi» diye 542 sahifelik bir eser yazmıştır. Binnisbe genc yaşında ölen bu Amerikalı deniz zabiti, bilir misiniz, bu kitabı yazmak için kaç sene çalışmış? Tam 18 sene. Adamcağız 18 sene bütün ö'mrünü bu esere vakfetmiş, bu muharebe hakkında dünya deniz edebiyatında nekadar mat" bua çıktise hepsini toplamış, her lisanda çıkan bu eserleri okumuş. Bunu kâfi görmemiş. Her iki tarafın resmî raporlannı ve el yazılarını bile tetkik etmiş. Bunu da kâfi görmemiş. Muharebeye iştirak eden Alman ve ingiliz amiralları, deniz zabitlerile mektublaşarak tarihin kaydettiği bu en büyük deniz muharebesinin sevkulceyş, tabiye, psikoloji ve teknik bütün meselelerini halle çalışmış, bu savaşın hiç bir karanlık ve meçhul tarafını bırakmamış. Böyle bir deniz muharebesi yalnız yazı ve metinle anlatılamıyacağı için eserine birçok krokiler de ilâve etmiş, yaptığı bu krokilerde her iki donanmanın ve bu donanmaları teşkil eden zırhlı fırkaların, kruvazör fırkalarının, filotillâlann hatta münferid gemilerin bütün harekâtını ayn ayn, saati saatine, hatta dakikası dakikasma göstermiş. Amerikan deniz zabitinin kitabını hulâsa eden bir Fransız muharriri, «Bu, hakikî bir sevkulceyş ve tarih abidesidir» diyor ve «Vesaikinin bolluğu, görüşlerinin derinliğile binba|i Forst'un eserinin bu sonsuz ve azametli mevzua tamamile hâkim olduğunu ve bir çok tarihî etüdleri ve münakaşalan kat'î bir netice ve karara bağladığını söylüyor. Fransız deniz muharririnin binbaşı Forst'un kitabından yaptığı hulâsalar ve aldığı parçalar Amerikalmın, bu muha rebeyi hakikaten mükemmel bir surette kavradığını, tahlil ve tenkid ettiğini, şimdıye kadar okuduklarımdan çok yüksek bir eser vücude getirdiğini göstermekte dir. 542 sahifelik bir eser üzerinde, bir muharririn adeta bir havat demek olan 18 sene uğraşması, garbin ciddî muharrir ve tarihçilerinin nasıl çalıştığını gösteren, büyük bir örnektir. Işte garb medeniyetini yükselten hep böyle yılmıyan, yıllar ve yıllar süren çalışmalardır. Darısı başı mıza. ımıUlltllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllffllllimınıraMiı İzci teşkilâtı ıslah edilecek Izcilik, mekteblere ders olarak konulacaktır Ankara 7 (Telefonla) Maarif Vekâleti, mekteblerdeki izcilik teşkilâtını esaslı bir şekilde ıslaha karar vermiş, o r tamekteb ve liselerde önümüzdeki ders yılından itibaren geniş ve programlı izci teşkilâtı vücude getirmek üzere çalışma lara başlamıştır. îzcilik ortamekteb ve liselere ders olarak konulacak, talebe, bu dersten imtihan edılecektır. Filistin tedhişçileri faaliyeti artırdı Cenubda müsellâh bir çete meydana çıkarıldı »...., Kudüs 7 (A.A.) Şimdiye kadar bilhassa Filistinin şimalinde harekât icra etmekte olan tedhişçiler, cenub havalisinde de görünmüşlerdir. Birseba ile Hebrun arasında kâin Damareh kasabası yakı nında müsellâh bir çete meydana çıka nlmıştır. Tedhişçiler, zabıta ile tüfek ateşi teati etmişlerdir, Çete efradı nihayet dağlara kaçmıştır. PEYAMİ SAFA Meclis bugün toplanıyor Ankara 7 (Telefonla) Meclis, yarın saat 15 te toplanacaktır. Ruznamede ezcümle Ankara Belediyesinin muh telif kanunlarla hazineden istikraz eylediği 5 milyon 650 bin liranın tanakkük etmiş ve edecek faizlerile Yenişehirdeki evlere aid tediye müddetinin uzatılması hakkındaki kanun lâyihasmın geri veril mesine dair Maliye Vekâleti tezkeresi, bir kısım kanunların ikinci müzakeresi vardır. Bir tren kazası Barselon Valansiya hattında 12 yolcu öldii Londra 7 (A.A.) Barselon Valencia hattı üzerinde büyük bir şimendifer kazası olmustur. Bu tren, bir vagon kafilesine çarpmıştır. On iki yolcu ölmüş, altı kadar yolcu yaralanmıştır. M. Lansbury yeni zîyaretler yapacak Eski amele lideri, Varşova, Prag, Viyana ve Belgrada gidecek Londra 7 (A.A.) Eski sulh mü cahidlerinden ve amele fırkasının sabık lideri Lansbury, yarın merkezî Avrupada bir seyaha l i çıkacaktır. Mumaileyh, bu seyahatine Prague'dan başlıyacak, orada M. Benes'le bir gö'rüşme yapacaktır. Lansbury, müteakıben Varşovaya gide cek ve orada M. Moscicki ve M. Beck tarafından kabul edilecek, bundan sonra Viyanaya giderek M. Schuschnigg ile görüşecektir. Londra 7 (A.A.) M. Lan«bury, dün akşam sulhçu parlâmento grupuna hitaben bir nutuk söyliyerek ifa edeceği vazifenin bilhassa iktısadî safhasından bahsetmiştir. Kendisi, sulhu harekete getirecek en iyi çarelerden biri tîlâkki edilmekte olan ticaret serbestisi usuîüne rücu meselesinden başka bazı siyasî meselelerı ve bilhassa Lehistandaki YahuJilerin vaziyeti meselesini de tetkik edecektir Mumaileyh, bundan sonra Belgrad, Varşova, Prag ve Viyanayı ziyaret etmesi için davetna meler almış olduğunu büdirmiştir. M. Lansbury'ye «uzlaşma yoldaşları» cemiyeti kâtibleri M. Carter ile M. Bartlett refakat edecektir. Kan gütme sebebile işlenen cinayetler hakkındaki kanun nerelerde tatbik edilecek? Ankara 7 (Telefonla) Kan gütme sebebile işlenen adam öldürme ve buna teşebbüs cürümlerile failleri ve hısımları hakkında yapılarak muamele, bir kanunla tesbit edilmişti. Vekiller Heyeti, bu kanunun tatbik edileceği yerleri bir karamame ile şöyle tesbit etti: «Tuncelinin Çemiskezek, Mazkird. Pertek, Nazimiye, Ovacık ve Plumer kazaları, Elâzığ merkezile Maden ve Pola kazaları, Siird merkezile mülhakatı, Artvinin Hopa kazası, Bingö lün Kigi kazası, Muş merkezile mülhakatı. Bitlis merkezi ve mülbakatı Trabzon merkezile Akceabad ve Vakfıkebir kazaları, Mardin merkez ve mülhakatı, Diyarbakır merkez ve nıülhakatı, Urfa merkez ve mülhakatı Osmaniye ve Islahiye kazaları, Anteb merkez ve mülhakatı, Malatvanın Petürke ve Akcedağ kazaları, Rize mer» kezile Pazar kazası ve Bolunun Düzcc kazası.» Bursada tifo vukuatı artıyor Bursa 7 (Telefonla) Şehirde tifo vukuatı artmaktadır. Yeniden üç tifo vak'ası görülmüştür. Vilâyet umumî sıh kat meclisi valinin riyasetinde toplanarak şu kararları vermiştir: Tifo çıkan evlerle bunlara civar evlerde bulunanlara mecburî aşı tatbik edilecek, bütün mekteblerle imalâthaneler ve hapisaneler gibi müesseseler, jandarma, polis ve belediye memuıldrına ve yiyecek ve içecek satan bütün esnaf mecburî aşıya tâbi tutulacaktır. Meclis, çiy yenilecek sebzelerin de sat'şını menetmiştir. Bursada açılan tayyare modelcilik kursu Bursa (Hususî) Türkiyede Istanbuldan sonra ilk defa olarak buradaki Türkkuşu şubesinde bir tayyare model cilik kursunun açılmış ve faaliyete geç miş olduğunu bildirmiştim. Bütün ilkmekteb muallimlerimizin münavebe ile devam edecekleri bu kurs, yaz:n da kazalardan gelecek diğer muallimlere tayyare modelciliği öğretmeğe devam edecektir. Mual limlerimize, yaptıkları tayvare modelle rinin bütün malzemesini Türk hava Ku rumu vermektedir. Çahşmalar muayyen bir plân üzerinde yapılmakta ve modeller bu plândaki nisbet dahilinde istenilen cesamette hazırlanmaktadır. Burada tayyare modeli yapmayı öğrenen muallimleri miz bilâhare bu işi talebelerine öğrete ceklerdir. Yunanistanda çok şiddetli fırtınalar Atina 7 (Hususî) Yunan denizlerinde çok müthış fırtınalar devam etmektedır. Ege, Girid ve îyonıyen adalarile seyrüsefer tamamile kesilmiştir. Bir çok vapur ve yelkenlilerin akıbetinden endişe edümektedir. Fırtına o kadar şiddetli idi ki Pire limam içinde bile bir çok küçük gemileri batırmıştır. Son zamanlarda yağan hızlı ve sürekli yağmurlar Trakya, Tsalya ve sair bir çok mahallerde büyük hasarata sebebiyet vermiştir. Mesolongi'de iki adam sellere kapıl mıs ve kaybolmuştur. Mısır Hariciye Nazırı çekildi mi? Londra 6 (Hususî) Taymis gazetesi Kralın muvafalcatile Başvekil Nahas Paşanın Hariciye Nazırı Vasıf Paşanm istifasmı kabul etriğini yazıyor. Vasıf Paşanın daha evvel vazifesinden affolunmak için yaptığı müracaatler Kral taraDeniz Bank kanun lâyihası fından kabul edilmemişti. Bu istifanın encümenlerden çıktı resmen ilânı birkaç gün sonra yapılacaktır. Ziraat Nazırı Mahmud Bey Halil Ankara 7 (Telefonla) Bütçe ensiyasî mahfillerde Vasıf Paşanın halefi cümeni, bugün toplanarak Iktısad ve Maolarak gösterilmektedir. liye encümenlerinden çıkmış olan Deniz Irak sefareti yeni binasına Bank kanun lâyihasının tetkik ve müzakeresini bitirdi. Mazbatasını hazırlad'. taşınıyor Kanun lâyihası, perşembe günü azaya Ankara 7 (Telefonla) Irak sefa tevzi edilecek, Meclisin pazartesi top'anretinin Çankayadaki yeni binasına taşıntısında konuşulacaktır. Lâyihada Deniz ması münasebetile yarın saat 1 7 de sefaBankın merkezi İstanbul olarak tesbit rette bir çay verilecektir. edilmekte ve teklifte olduğu gibi Akay ttalya Avusturya Macar idaresi Deniz Banka intikal edecek müHariciye Nazırları esseseler arasında kalmaktadır. KISACA... * LONDRA Croyolon'da yeniden birçok tifo vak'aları goruldu. Hastalığın su ların kirlenmesinden ıleri geldiği anlaşıldı. * ROMA Surıye ve Tunusa aıd bırıkmiş ticaret kredilerinin t&sfiyesıne aıd bir anlaşma imzalandı. * BERLIN Bir laminaj fabrikasında inlilâk oldu, 2 kişi öldü, 9 kişi yaralandı. * ROMA Hafif bir bombardıman tayyaresi 100 kilometro mesafede yeni dünya sürat rökoru kırmıştır. * BERLİN Hitler bu sabah General Ludendorf'u ziyaret etmiş, âcil şifa dile miştir. * BELGRAD Memleketten tardı ka rarlaştırılan Royter muhabirmin başka bir memlekete nakli istendiği zannediliyor. * BERLİN Memleket haricine çıka rılacak olan muhabir Herman, dün bura dan ayrılmıştır. * ROMA Kral, Mareşal Graziani'ye markilik unvanını vermiştir. * Vaşington Üniversitenin himayesi altında toplanan panamerikan konferansı açılmıştır. * LONDRA Şimal kutbunda bulunan bir Sovyet heyeti ilmi tetkiklerine devam ediyor. Şimdiye kadar 48 mevzu üzerinde kıymetli bir müşahede serisi hazırlanmıştır. * BELGRAD Zagreb Başplskoposu Atatürkün Mülkivelîlere verdiği cevab Mülkiye mektebinin kuruluşunun 61 inci yıldönümü münasebetile Ata türke çekilen tazim telgrafına Büyük Şef, Umumî Kâtib vekili Süreyya An yelmanı şu suretle mukabeleye memur etmiştir: Bay Şükrü Kaya Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Okullarımn 61 inci yıldönümü münasebetile siyasal bilgiler okulunun me zunlarmın yüksek duygulannı bil diren telgrafınızdan Atatürk pek mütehassis olmustur. Teşekkürlerile dilek lerinin iletilmesini emir buyurmuşlar dır. Derin saygılarımla arzederim. Umumî Kâtib vekili Cumhuriyet Almanağı Geçen sene ne oldu? Gelecek sen« ne olacak? Makaleler Vesikalar Resimler toplanıyorlar Viyana 7 (A.A.) Roma itilâfını imza etmiş olan devletler konferansı, 10 ve 11 ikincikânunda Budapeştede toplanacak ve bu konferansa, Italya, Avus ^ırya ve Macaristan Hariciye Nazırları jtirak edecektir. Nafıadaki tayinler Ankara 7 (Telefonla) Nafıa Vekâleti idarî müşaviri Süruri, Trakya U mumî Müfettişlik müşavirliğine, tarifeler kısmında mütehassıs Rüchan da idarî müşavirliğe tayin edildiler. ölmüştür. SÜREYYA ANYELMAN «İtalyanın Habeşistana hücumu ve Milletler Cemiyetine karşı gelmesi bu dostluğu takviye etmiş oldu. Türkiye Alman genclik teşkilâtı reisi Milletler Cemiyeti misakmdan kaynıyan geliyor taahhüdlerini tuttu ve cemiyet azasından Berlin 7 (A.A.) Reich gencliğinin bir devletin Akdenizde tahriksiz olarak şefi Baldur von Schirach, maiyetile biruğrayacağı tecavüzde onunla birlikte likte îrandan Halebe gelmiştir. hareket etmeği kabul etti. Almanya hü Yarın Ankaraya doğru seyahatine dekumetinin 1936 martında Lokarnoyu bo vam edecektir. Yakmda çıkıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: