1 Birincikânım 1937 CUMHUÎllYET M. Delbos'un seyahati Fransa Hariciye Nazırı bugün Bükreş'e gidiyor Fransız iş birliğinden ve müşterek hedeflerden bahsederek bu hedefler karşısında müşterek kararlar verilmes lüzumunu tekrarlamıştır.] Bükreş 6 (Hususî) Fransız Ha riciye Nazırı M. Delbos'un yarm (bugün) buraya gelmesi kuvvetli bir ihtimal dahilindedır. Misafir Hariciy Nazınnın karşılanması için bir pro gram hazırlanmıştır. lBa9ta.Ta.li 1 tnct sahtfede\ Japonlar, Nankin kapılarında Bataryalar, şehir üzerine ateş yağdırıyorlar (Bastaratı l tnci lahifede) > Gazetecilere verilen beyanat Varşova 6 (A.A ) Fransa sefaret hanesinde gazetecüeri kabul eden Del bos, Polonya devlet adamlarmı, bilhas sa meslektaşı Beck'le Fransada çok iy bir hatıra bırakmış olan Maresa SmiglyRidz'i görmekle bahtiyar oldu ğunu beyan etmiştir. Nazır, BecK'lt yaptığı hususî görüşmeler hakkında bir tahlil yapamıyacağım, bu işin misafır bulunduğu Beck'e aid olduğunu ve mü nasib gördüğü takdirde onun bu hususta beyanatta bulunabileceğini söylemiştir. Diğer konuşmalar ve bilhassa Fransanın Varsova sefarethanesinde yaptığı görüşmeler hakkında M. Delbos, şunları sövlemiştir: « Polonyada Fransayı nekadar iyi anladıklarım havret ve takdirle gör düm. Yüksek Polonya mahfillerine mensub birçok kimselerle temas ettim ve onların memleketim hakkındaki sözlerinden pek mütehassis oldum. Fran sız Leh ittifakımn yalnız metinlerde değil, kalblerde de ver bulduğuna ka niim. Bu ittifak sulh için elzemdir.> Delbos beyanatma şu suretle devam etmiştir: < Chautemps ile birlikte Londrayı ziyaret ettiğimiz zaman Fransa ile tngiltere arasında samimî ve derin bir tesanüd mevcud olduğunu görmüştüm Üç Kücük ttilâf memleketine seyaha timde birisinden geçerken von Neurath istasvona şelerek beni büyük bir nezaketle selâmlamıştı. Bunlardan sonra Polonvayı zivaretim bana büyük bir kuvvet ve itimad verdi. Fransanın ittifaklarını kuvvetlendirmek için bütün kuvvetimizle çahşıyoruz. Fakat bu ittifakların idame ve kuvvetlendirilmesi kimseve müteveccih deöildir. Biz kuvvetli olmak istivoruz. Cünkü şimdiki vaziyette dünvada zavıf olmak, sözünü geciremeftiektir. Gerek PoTofıyamrf,'Jgerekse zivaret edeceğim diğer memle ketlerin bizim gıbi düşündüklerinden eminim. Biz dünvanın sulh içinde ya şaması icin tesriki mesai etmek istiyoruz. Halihazırda biraz ağır olan havayı berraklandırmak ve Avrupada gerginliği izale etmek istiyoruz > Gayda diyor ki: < Bu görüşmeler neticesinde yeni bir muahede imza edılmesi mevzuubahis değildır. Fakat konuşmalar çok derin bir şekilde fıkirlerin teatisine ve iki memleketin güttüğü Avrupa siyasetinde kendilerini alâkadar eden beynelmilel meselelerin tetkikine hasredileceğinden ehemmiyeti çok büyüktür. İtalya ile Yugoslavvayı birbirine bağhyan 25 mart muahedesi, Kral Aleksandr ve Pasiç'in siyasetine muvafık bulunmaktadır. Onların halef ve muakkıbı da şimdiki Başvekıl Stoyadinoviç'tir.> Gayda, makalesinin sonunda Yugos lavyanm da îtalva gibi komünistliğe karşı bulunduğuna isaret ederek iki memleketin iktısadî is birliğinde gös terdikleri mesaiyi takdir ve methet mektedir. ; «Messagero> gazetesi Stovadinoviç' n şahsma karşı en samimî bir istikbal hazırlanmakta olduğunu, çünkü bugünkü Yugoslavya Basvekilinin memleketinin İtalva ile olan münasebetlerinin düzel mesi zaruretini vaktile görüp de tahakkuk ettirmek suretile Pasiç'in sadık b'r talebesi ve halefi bulunduğunu ileri sürmektedir. Berlinden alman telgraflarda Almsn matbuatımn Stoyadinoviç'in bu ziyaretine büyük ehemmivet atfetmekte ol duklan bildirilmektedir. Monako gazetesi, bu ziyarete tahsis ettiği bir makalede: «Fransa Hariciye Nazırı, Varşovada orta Avrupa meseleleri için konuşur ken Roma ziyaretinin pek başka bir manası vardır. Zira Yugoslavyanın hakikî menfaatlerini görerek Fransız nüfuzundan kurtulduğunu ilân ediyor.» demektedir. Çin hükumeti, İtalyanın Mançukoyu tanımasını protesto ederek Milletler Cemiyetine müracaat etmiştir. Çin, bu tanımayı Milletler Cemiyeti paktına ve Dokuz Devlet muahedesine aykırı bulmaktadır. Japonlar son yaptıklan taarruzlarda muvaffak olmuşlar. Nankin yolu üzerinde en büyük şehir olan Tuyung kapılarına vârmışlardır. 5 kânunuevvelde Mareşal ÇanKayŞek, Alman Büyük elcisile yaptığı müzakereleri bitirmiş, Japonların silâhlı tazyiki kalkmadıkça hiç bir sulh müzakeresine eririşmiye imkân olmadıçım ve her şeyden evvel Japon kuvvetlerinin Çin topraklarından geri çekilmesi Kahire Mısır Başvekili Nahas Paşaya karşı yapılan suıkasdi protesto icab ettiğijıi söylemiştir. eden Mısır gencliği Başvekilin evi önünde tezahürat yaparken. Nankin cephesinde şimal mıntakasında Tauyang'ı alan Japonlar, iki kola Şanghay Taiyuan civarında büyük ayrılmışlardır. Birinci grup düsmanı Çin seddmi aşan Japon askerleri. takibe, diğer grup da Nankinin üzerine doğru yürümeğe başlamışlardır.] Tuyung düştü Şanghay 6 (A.A.) Japonya namına söz söylemeğe salâhiyettar bir zat Nankin'in 35 kilometro cenubu şarkisinde kâin Tuyung'un zaptedildiğini söy lemiş ve hükumet merkezinin de yakm da düseceğini ilâve etmiştir. Bir tehir yantyor Nankin 6 (A.A.) Pukow öğle den sonra Japon tayyareleri tarafından bombardıman edilmiştir. Şehirde çıkan büyük yangınlar devam etmektedir. Ankara ve Atinavı da ziyaret edecek Paris 3 (Hususî) Fransa Hariciye Nazırı Delbos'un Varşova, Bükreş, Belgrad ve Prag'a yapmakta olduğu seyahati bitirdikten sonra yakmda yeni bir seyahate çıkarak Ankara ve Atinayı da ziyaret edeceği resmî mehafilde kuv vetle tahmin olunmaktadır. M. Del bos'un Türkiye ve Yunanistanı ziyare inde Berlin Londra mülâkatlarmdan Avrupanm yeni siyasî Balkanlara taalluk eden meseleler gö üşüleceği de Tiran Arnavudluk istiklâlinin 25 inci yıldönümü munasebetıle Kral Zogo Berlin Madmazel Paunsin ile karile hemşirelerinin ve Nazırlarının huzurunda yapılan büyük resmigeçidden deşi beynelmilel buz sporlan müsaba« Şanghay 6 (A.A.) Tüfek ve ro bir manzara. kasmda birinciliği kazanmışlardır. velver taşıyan iki Japon polisi, beynelmilel mıntakanın polisine haber vermeden Nanking Road'da îngiliz tabiiyetinde bulunan bazı kimselere aid olan Great Eastern oteline gelerek hepsi de Çinli olmak üzere üç erkekle bir kadını tevkif etmişlerdir. İki Japon polisinin yaptıklart Bir Fransız gazetesinin mütaleaları Pariste çıkan L'întransigeant gazetei, Fransa Hariciye Nazırı İvon Del bos'un orta Avrupa seyahati hakkında diyor ki: «Ağac meyvasından tanılır. Londra anlaşması üzerinden daha kırk sekiz saat geçmeden, Avrupa diplomasi uf «unda, bir sükunet belirdiŞi inkâr kaul etmez bir hakikattir. İvon Del bos'un seyahatile artması muhtemel olan bu salâhm sebebi nedir? Hitler Halifax mülâkatının ferda sında, bazı kimseler, Fransanın infirada düseceğini tahmin ediyorlardı. Londra mülâkatının ferdasında ise, Fransız îngiliz elbirliğinin nadiren bu kadar sıkı olduğu sövlenebilir. Esasen, ecnebi matbuat da bunu 'Eadede müttefiktir. Berlinde çıkan Çorrespondance Po itique gazetesi, nesrettiği yazıda: «Lonrada neşredilen tebliğe nazaran. Fran;ız ricalinin ziyareti, alâkadar iki devet için kat'î surette müsaid bir netice /ermiştir» dedikten sonra şu cümleyi lâve ediyor: «Almanya, Fransa ile înfiltere arasında cereyan eden bu isti arî mahivette görüsmeleri kavıdsız ve Mevkuflar Hongkew'e götürülmüşler ve bir saat kadar sorguya çekildikten sonra serbest bırakılmışlardır. Japon polisleri imtiyaz mmtakasma Bund'dan girmişlerdir. Bindikleri iki otomobil seyrüsefer işaretlerine ehemmiyet vermeden süratle sokaklardan geçmiştir. Zannedildiğine göre Japonlann bu hareketi, cadan istectği zaman mıntakada müstakiHen tedbir almak nirctinde bulunduklanna bir işarettuv . ^ . . . ,.„„, Diğer cihetten Japon kıt'alannm în giliz müdafaa mıntakası civannda bulu nan 200 Çin kayığını zaptetmiş oldukları bildirilmektedir. Nankin bombardıman ediliyor Şanghay 6 (A.A.) Bir Japon membaından öğrenildiğine göre, Japon kıt'alan, Nankin'in 3 mil uzağında bir noktaya kadar gelerek şehri bombardı man etmeğe başlamışlardır. Londra tngiliz Alman dostluğu cemiyeti Londrada Lord Halifax şerefine bir ziyafet vermiştir. Resmimiz Lord Halifax'ı, Alman Büyük elçisi von Rıbbentrop'u ve Cemiyet reisini yanyana gösteriyor. Amsterdam Holanda Kraliçesl Wilhelmine birkaç gün evvel bir 0J0mobil kazası geçiren damadını ziyarete gidivor. Seyahat karsısında ttalyan matbuatı Roma (Hususî) Yueoslavya Baş vekili M Stovadinovic iki gün sonra burava gelecektir. Gazeteler şimdidpn bu zivaretin ehemmivetini tebarüz et tirmektedir. İtalyan matbuatı başsahi felerine Yugoslavva Basvekilinin re simlerile birlikte 1918 de Belgrad sa rayında Hırvat ve Sloven murahhaslarınm ictima ederek simdiki krallığı tesis ettiklerinin tarihî resimlerini de dercetmektedirler. «Giornale d'İtalia> gazetesinde ma ruf fasist muharrir Gayda, bu zivaretin iki memleket arasında mevcud dostluğun samimiyetini göstermekte olduğu nu, İtalya ve Yugoslavva hükumetlerini idare edenlerin şahsî temaslarile bu samimiyetin daha ziyade takviye edileceğini vazmaktadır. şartsız müşahede etmiştir. Nitekim, Almanya ile İtalya arasında sıkı ve devarnlı bir temas, gayet tabiidir.» Şımdi, Alman makamatının, M. Delbos'u, Berlin istasyonunda ne gibi hislerle selâmlıyacaklarını biliyoruz. Delbos, orada, Avrupa emniyet ve selâmetinin bağlı bulunduğu tarihî anlaşmayı Londrada bir kere daha ilân ettiren bir hükumetin mümessili olarak karşılanacaktır. Avrupa sulhunun vabeste bu lunduğu bu anlaşma, îngiliz siyasetile Fransız siyasetinin tam tesanüdüdür. Chautemps kabinesi, son derece müşkül ahval ve şerait içinde, bize, îngil Londra Londrada açılan kuş sergisinde M. Andy Wilson Skoç şivesile tereden, sulhun tarsini ümniyesini ge • konuşan ve gülen bir kuş teşhir etmiştir. Konuşan ve gülen kuşşimalî Hintirmiştir.> distandan Londraya götürülmüştür. «belki de cildini, yahud vücudünü beğenmiştir» diye düşündü. Sonra, gene neşe ile sordu: Sözün kısası, aynca bir para daha istiyorsunuz değil mi? Kıyasıya gidiyorsunuz. Söyleyin bakalım, kaç para daha lâzım? Doris düşündü Üç bin dolar diyecekti. Fakat, son dakikada biraz daha gayret etti: Beş bin!. Dedi. Bryant, on bin hesablamıştı. Bu miktarı işitince memnun oldu. İş iyi gidiyordu. Vanderfelt, bu meseleyi, yüz elli binden aşağı kurtaramazdı. Cebinden mürekkebli kalemini çıkardı, defterine birşeyler yazdı, sonra, Delmonte'nin kâtibinden gelen 0 küstahça mektubun üstüne bir adres karaladı. Bu, avukatım Vanderfelt'in adresidir, dedi. îyileştiğiniz zaman, bu işi kanunî şekilde hallederiz. Oğlumu da badema görmemenizi isterim. Icab eden bütün izahatı ben kendisine veririm. Anlaşıldı mı? Doris, gözleri duvarda asılı eski çelenklere takılmış, dalgın bakıyor, ihtiyarın söylediklerini işitmiyordu. «Bunlar manasız şeyler» diye düşünüyordu. Sal vatori, bir sürü lâfla, Bryant'ın teklifini kabul ettikl ,rini anlattı. Heyecandan şakır şakır terliyor ve mütemadiyen Hart diye hitab ettiği Dorisi ve kendisini küçük göstermemek içL ne yapacağını bilemiyordu. Doris, birdenbire, ihtiyar Bryant'm ceketini yakaladı Vı. olanca kuvvetile asıldı. Nefes nefese söylemeğe başladı: Bütün bunlar manasız, lüzumsuz şevler. Ben para istemiyorum. Paraya ihtiyacım yok. Bütün bunların yerine, Nemirofu hapisten çıkartabilirseniz, sizden bir santim bile istemiyorum. Bunu yapabilirsiniz değil mi? Onun yaptığı hareket, nihayet bana ve ona aid bir iş... Nasıl olur da bu yüzden mahkum edilebilir? Onu hapisten kurtarın... Paranızın lâfını bile işitmek istemiyorum. Bryant, ceketine sıkı sıkı yapışan genc kıza hayretle bakıyordu. Kişmir şal yere rlüşmüştü; Doris mütemadiyen titriyordu. Bryant, onun haline acıyarak gülümsedi ve kend' kendme şöyle düşündü: «F. O. j a aldırdığı bile yok. Ben de kalkmr, budala gibi, ondan vazgeçsin diye doksan beş bin dolar para teklif ediyorum.» Sonra, Dorise cevab verdi: Hükumetimiz gerçi bozuk düzen gi 1;vor amma, tehlikeli adamları uluorta hapse attıktan sonra, tekrar çıkartacak kadar değil. İhtiyarın dudaklannda nazik bir tebessüm vardı. Nemirofu hapisten çıkartm^nın nelere mal olacağını bir an içinde hesab etmişti: Bu işi sonra düşünür, bir çare ararız. Diye ilâ1 c etti. Genc kızın parmaklan gevşedi ve Bryantm eteğini bıraktı. İhtiyar, devam etti: Meşhur bir muganniye olduğunuz zaman, Nemirofu, benim gibi bir ihtiyara nazaran daha kolay kurtarabilirsiniz. Bryantm Dorisi biraz neşelendirmek için söylediği bu söz, genc kızm simasında yeniden bir değişiklik husule getirmişti. Pürtelâş, sordu: Sahi mi söylüyorsunuz? Bryant, kendini tutamadı, Dorisin ateşler içinde yanan yanağını okşadı. Ne olürsa olsun, verdiği doksan beş bin dolara rağmen, gene kendisini bir dolandıncı mevkiinde görüyordu. Juddy'yi kocasından ayırtan, tabancalar patlamasına sebebiyet veren, ortaya koskoca bir rezalet cıkartan genc kızı, büsbütün başka türlü tasavvur ediyordu. F. O. nun her zaman düşüp kalktığı kadınlar, başka türlü idi. Bryant: «F. O. bu kıza lâyık değil» diye düşünmekten kendini menedemedi. Sonra, Salvatorinin önünde iğildi ve Dorisin, yorganm üzerinde duran elini tutup kaldırdı, incitmeden öptü. Londra Sans Opi admdaki bir Skoçyalı gözleri kapalı olduğu halde kendisine gp'sterilen mektubları okuyor, renklerini ayırıyor. «Röntgen gözlü adam» şöhretini kazanan Sans Opi resimde görüldüğü gibi gözleri alçı içerisincLe olduğu ve sım sıkı bağlı olduğu halde gözleri açıkmış gibi her şeyi görüyor. gu papağanı ve odayı dolduran uhrevî havayı hatırlıyarak ürperti geçirdi. «Bu hasta kız, 0 odada nasıl otunır? Zavallıcık. Beş senelik mukavele istiyor, yirmi dört saatlik ömrü olduğu şüpheli.» Bu düşünce ile onu yaralıyan Nemirof komünistine ve kendi oğluna karşı büyük bir tehevvüre kapıldı. «Her zaman söylerim. Bizden müyonlar da çekseler, neticede zarara uğrıyanlar gene kadınlar dır vesselâm.» diye düşündü. Sigarası dudaklarında, bir taksî geçsin d'Ve bekledi. Bu ziyareti gizli yaptığı için kendi otomobiline binmemişti. Görünürde hiçbi otomobil yoktu. Bryant, dökülmeğe başlıyan iri yağmur damlaları altında, yaya olarak yürümeğe başladı. Hesablaşmak üzere, genc kızı, Vanderfelt'in yazıhanesinde tekrar göreceğind< n dolayı seviniyor ve bu sevincine de hayret ediyordu. *** Yazan: Vicki BAUM Hamdi VAROÛLU Çevlren: 38Bryant, cebinden, bağa bir gözlük çıkardı ve okumağa başladı. Doris, onu, bu halile, kendi babasına benzetiyordu. İhtiyar Bryant, mektubu okuyup bitirdik ten sonra, gülümsiyerek: Ciddî bir adam, dedi. Sulh muahedesi gibi mektub yazmış. Sonra zihninde bir hesab yaptı ve ağır ağır devam etti: Altmış bin iki yüz dolar ediyor. Ufak bir para des;il. Matmazel, ayni za manda, mösyö ile birlikte, yaşıyacağma ve dolaşacağına göre, beş sene müddetle, ayda üç yüz dolar da o eder... Salvatori atıldı ve kat'î bir ifade ile: Ayda dört yüz dolar. Dedi. Esasen Bryant da bu kadar hesab etmişti. Rezaleti, rövelver faslını ve oSlunun divanece fikri sabitini hep bir arada gözönüne getirmiş, üstüste yüz bin dolar vermeği kararlastırmıştı. Pek sıkı şırsa yüz yirmi bin de verecekti. Tahmin ettiği miktardan daha azla kurtulduğunu görerek bir hırsız gibi seviniyordu. Neşeli bir eda ile: Yani, dedi, her ayın birinde, profesöre ücretini, Matmazele de dört yüz dolarını yollıyacağız öyle mi? , Doris, gayriihtiyarî: Şayed Delmonte beni kabul ederse e ben daha beş sene yaşarsam! Diye düşündü; bu düşüncesini de, yüksek sesle söylememek için kendini zor zaptetti. Hatta, bunun yerine, şu cevabı verdi: Sıhhatim bozulursa, ihtiyaten bir kenarda param bulunmalı. Bankada, ayrıca, küçük bir sermayeye ihtiyacım var. Doktorlara her zaman için muhtacım. Çalışamıyacağım aylar olur... Bryant, kazandığı on bin doların elden gittiğini görerek canı sıkıldı. Dorisin hakikaten hasta olduğunu da ancak o zaman farketti. Bu kızm dümdüz, fazla samimıyetten dolayı cazibesiz bir siması vardı. Oğlunun bu kızı beğenişine bir türlü akıl erdiremiyordu. Biraz daha dikkatle baktı. Kendi tecrübelerine istinaden Delmonte, teşrinievvel ayında Nev"orka geldi. Doris, iki yüz dolar ücret verdi ve üç saate yakın şarkı söyledi. Sesi tamamile kısılmıştı. Salvatorinin talim ettiği teneffüs tekniğîle, doktor Williamsın tavsiy? ettiği usul biribirine kanşıKapıdan çıktıktan sonra, derin bir ne yor, genc kızı bocalatıyordu. Doris yeni fes aldı ve bir sigara yaktı. Odada, has robunun altından, sırtını terlerin kapladıtaya hürmeten sigara içmemişti. Merdi ğını hissediyordu. ven başında, Salvatorinin odasındaki dol(Arkasi var)