CUMHURIYET 7 Birincikânun 1937 Güneş Feneri 42, Galatasaray da Vefayı 41 yendi Bayramın ikinci pazar günü lik maçlaının beşinci hafta karşılaşmalarına Tak.im, Kadıköy ve Şeref stadyomlannda ievam edilmiştir. Bu haftaki Lik maçları Trikolor maçları Rumen takımı, Şişliyi 2 1 yendi; Beyoğluspora 2 • 0 yenildi, Galatasarayla 0 0 berabere kaldı Güneş: 4 Fenerbahçe: 2 Bu maçların en mühimmi Şeref stadyomunda cereyan eden Güneş Fener bahçe müsabakasıdır. îstanbulsporlu Nuri Bosutun idaresinde cereyan eden oyır na takımlar şu şekillerle iştirak ettiler. Güneş: Cihad Faruk, Reşad Yu suf, Rıza, Daniş Salâhaddin, Ömer, Melih, Murad, Rebii. Fenerbahçe: Hüsameddin Sedad, Lebib Reşad, Angelidis, Esad Naci, Niyazi, Bülend, Fikret, Orhan. 1 Bu maçın il : yirmi dakikası mahsus bir yavaşlıkla ve beraberlikle geçti. Fenerbahçenin birinci golü 25 inci dakikada bir Fener hücumunu, ekseriya yaptığı gibi, geriden takib eden Fikret Niyaziden bir pas aldı, kaleye 20 metrodan fazla uzak olmasına rağmen çok güzel bir şüt çekerek takımma birinci golü kazandırdı. Güneşin birinci golü Bu maçta, Güneş hücum hattının atletik kabiliyetteki oyuncularından takımı nı en ziyade istifade ettiren, sakat oynanıasma rağmen, Salâhaddin olmuştur. Nitekim bu oyuncunun dennleme olarak Melihe verdiği her pas Fener kalesi için bir tehlike oldu ve bunlardan biri, 43 üncü dakikada golle neticelendi ve birinci devre 11 beraberlikle bitti. Güneşle Fenerin ikinci golleri îkinci devrede Güneş akınlan daha tehlıkeli bir şekil aldı. 10 uncu dakikada Muradın yaptığı güzel bir gole Bülend 14 üncü dakikada şahsî bir gayret neti cesinde mukabele ederek vaziyet 2'2 berabere oldu. Fakat, bundan sonra, Güneşliler mu hakkak kazanmak azmile oyuna devam ettiler. Fenerbahçe hücum hattında Fikretten baska diğer oyuncular hiç bir iş göremez hale gelince, oyunun merkezi sıkleti san lâciverdlilerin nısıf sahasına intikal etti. Bunun neticesinde Melih Hüsameddinin elinden kaçırdığı bir topa yetişerek üçüncü Güneş golünü yaptı. Biraz sonra da Salâhaddinin inişile ortalayışını iyi takib eden Murad plonjon yaparak topa vurduğu bir kafa darbesile takımma dördüncü golü kazandırdı ve maç bu suretle 42 Fenerbahçenh maglubiyetile bitti. Beşiktaş: 1 Beykoz: 1 Şeref stadyomunda yapılan Beşiktaş Beykoz maçı bir sürprizle, 11 beraber likle bitti. Oyunun başlangıcında Beşiktaşlılar Hajati vasıtasile bir gol kazandılar. Bu gol Beykozluları teyakkuza davet ederek herşeyden evvel rakiblerine sayı fırsab vermemek için çalışmağa sevketti. O yun bu yüzden Beşiktaşhlann lehlerine olmak üzere tek kale haline döküldü. Yirmi iki oyuncunun sahanm yansına yı i cnerbahçe • Güneş maçından bir enstantane ğılmalan Beykozun işine yaradı ve getirdise de iş işten geçmiş oldu. SüleyBeşiktaşlılar başkaca gol yapamadan bi maniye müdafaas biraz da şansının yarrinci devreyi 10 galib bitirdiler. dımile Topkapmın hücumlarına karşı kaİkinci devrede Beşiktaşlılar tekrar ve lelerini muvaffakiyetle ve gol yemeden hemen hakimiyeti ellerine aldılar. Fakat krudular ve maç 20 Topkapmın mağ dakikalar ilerileyip galibiyeti sigortalıya lubiyetile neticelendi. cak ikinci golü çıkaramadıkça sinirlentstanbulspor: 6 Eyüb: 0 diler, sinirlendikçe de gol atmak ihtimalTaksim stadyomunda birinci maçı îslerini daha fazla kaybettiler. Buna mutanbulsporla Eyüb takımlan yaptılar. kabil Beykozlular, bu devrede hücum Oyunu muhakkak kazanmak azmile hatlarında Kâzım, Şehab ve Turhanı bıoynıyân İstanbulsporlular ilk dakikalar rakarak kaçamak akınlar yapmağa teşebbüs ettiler. Nihayet, bu akınların biri se da Sabih vasıtasile birinci gollerini yapmeresini verdi ve Şehab yerden ve köşe tılar. Bundan sonra Eyüb kalesi çok sı yi bulan bir şütle Beykozun beraberlik kıştı ve Sami san siyahlıların ikinci golünü yapmağa muvaffak oldu. Maç bir golünü attı. îkinci devrenin başlangıcında Vefalı Maçın bitmesine bir çeyrek kala yapı müddet bu şekilde devam ettikten sonra lar üstüste birkaç akın yapmak teşebbülan bu golden sonra Beşiktaşlılar Beykoz Eyüb takımı da açılır gibi oldu ve oyun sünde bulundular. Fakat bu hücumlan kalesine yüklendiler. Sağlam yapılı oyun da tevazün hasıl oldu. Birici devre 20 muvaffakiyetle defeden Galatasaraylılar culardan müteşekkil Beykoz müdafaası İstanbulspor lehine neticelendi. oyunun cereyanını tekrar kendi lehlerine ikinci devrede istanbulsporlular baş çevirdiler. Galatasaray lehine verilen ve siyah beyazlıların bütün teşebbüslerini tan sona kadar hâkim oyna.dılar. 9 uncu Danyalin çektiği bir kornerde topU'jra • önledi ve maç 11 beraberlikle bitti. dakikada Sami üçüncü, 26 ncı dakikada kahyan 'Bülend acelesiz bir vuruşia Vefa Süleymaniye: 2 Topkapı: O Enver kalecisini dördüncü defa mağluh ettL Kadıköy stadyomundaki Süleymaniye Sabih dördüncü, 40 ncı dakikada l= l beşinci, biraz sonra da Sâtrtfı tr#!l^ ^t)lTopkapı maçı Süleymaniyelilerin 20 gaGalibiyeti garanti eden Galatasaray leri yaptlar. Bu arada Evüb kalecisi Ha lılar bundan sonra kendılerini sıkmama :belerile neticelenmiştir. Bu maçın birinci devresi mütevazîn bir lid omzundan fena halde sakatlanarak ğa başladılar. Bunda Vefanın sert oyunu şekilde cereyan etmiştir. Takımlar zaman sedye ile hastaneye nakledildi. Halidin da müessir oldu. VefaHar yedikleri dört zaman hakimiyeti ele almışlar ve birer de omuz kemiğinin kırıldığı anlaşılarak alçı gole rağmen oyun tarzlannı bozmadılar gol yapmışlarsa da hakem bunlann ikisini ya konulmuştur, sıhhî vaziyeti iyidir. ve bir hücum esnasında kazandıklan PeGalatasaray: 4 Vefa: 1 naltıdan Muhteşemin çok sıkı bir şütile de ofsayd addederek saymamıştır. Birinci devre 00 beraberlikle bitmistir. Taksim stadyomundaki ikinci lik ma bir gol kazandılar. İkinci devreniu başlangıcında Süley çı Galatasaray ile Vefa takımlarını karOyunun bundan sonraki kısmı daha maniyeliler rakiblerinin durgun davranış şılaştırdı. Saha oldukça kalabalıktı. Lik fazla karşılıklı hücumlarla devam etti. larından istifad» ederek 9 ve 13 üncü da maçlarının bidayetindenberi çıkardiklan Galatasaraylılar oyunun son dakikalarınkikalarda olmak üzere üstüste iki gol muvaffakiyetli oyun dolayısile Vefalıla da lehlerine olan bir penaltıdan istifade yaotılar. Bu i! i <»ol TonVanıMan eravrete rın bu sene kuvvptli bir varlık gösterecek edemedıler ve biraz sonra da maç 4 1 Galatasaraylıların galibiyetile neticelendi. Galatasaray, Vefanın zaman zaman sertliği favüllü bir oyun şeklini alan oyununa rağmen çok güzel ve seri bir oyun Maç adedi Galib Beraber Mağlub Attığı gol Yediği gol Puvan ovnadı ve haklı bir galibiyet kazandı. 5 4 Galatasaray 1 8 22 14 5 3 Fenerbahçe 1 Ankara ve îzmir lik maçları 1 7 20 12 5 2 Beşiktaş 3 9 20 12 Ankara ve İzmirde bayramın ikinci 5 3 1 Vefa 1 15 9 12 günü devam edılen lik maçlarında şu ne5 3 Güneş 1 1 14 7 12 ticeler elde edilmiştir: İ. Spor 5 1 .2 9 2 9 8 Ankarada Altınordu Güvencspor 5 Beykoz 1 2 9 2 5 10 5 Süleymaniye 1 1 müsabakası 2 2 beraberlikle bitmiş. İz3 7 16 8 5 1 Eyüb 4 5 6 29 mirde Ateş, Doğansporu 4 1 yenmiştir. 5 Topkapı 1 4 3 17 6 Her iki maç da yağmurlu bir havada oynanmıştır. leri ve hatta Galatasaray! yenecekleri bile umuluyordu. Takımlar sahaya şu Vadrolarla çıktı lar: Galatasaray: Necmi Salim, Süavi Celâl, Eşfak, Fazıl Necdet, Süleyman, Bülend, Haşim, Danyal. Vefa: Haluk Sülevman, Saim Namık, Lutfi, Abdüş Mustafa, Şükrii, Lâtif, Muhteşem, Hüseyin. Hakem Beşiktaşlı Rüştü. Oyun çok seri başlad.. îlk on dakika mütevazin hücumlarla geçti. Vefalılar sert olmakla beraber müessir bir oyun çıkarıyorlardı. Buna mukabil Galatasaraylılar daha verimli oynuyorlardı. İlk 15 da kika da bu suretle geçti. 16 ncı dakikada bir Galatasaray hücumunda Necdet Vefa kalesine yakın bir mesafede yakaladığı topu sıkı bir şütle Vefa ağlarına taktı. Bu golü beş dakika sonra Süleymanın çok güzel vole şütle ikinci golü takib etti. Galatasaraylılar ikinci golden sonra daha sıkı bir tazyik kurdular. Açıklar vasıtasile yaptıkları hücumlar Vefanuı mu vaffakiyetli oynamasma rağmen, gene daimî bir tehlike yaratıyordu. San Kırm;zılılar bu mütemadî hücumlan neti cesinde üçüncü gollerini de çıkarmağa muvaffak oldular. Haşim 35 inci dakikada fevkalâde sıkı bir şütle uzaktan üçüncii golü de yaptı ve ilk devre bu suretle 3 0 Galatasarayın lehine bitti. Galatasaray • Trikolor maçından güzel bir sahne Rumenlerin Trikolor takımı bayramın birinci ve ikinci günleri Taksim stadyo munda Şişli ve Pera ile, dün de gene Taksim stadyomunda Galatasarayla üç maç yaptılar. karşı oynadı. Halid Galibin idaresinde cereyan eden bu oyuna Galatasaraylılar şu şekilde çıktılar: Necmi Süavi, Salim Fazıl, bedii (sonra Eşfak), Mustafa (ikinci devrede Celâl) Danyal, Haşim, Bülend, Süleyman, Necdet. Birinci devrenin ilk çeyrek saati san kırmızı hücum hattının bir gol fırsatı panayırile karşılaşması ve bunlann hepsinin kaçırılmasile geçti. Bundan sonra sahanm bir çamur deryası halinde bulunmasından iki taraf da oyunlannı yavaşlattılar ve maç, zevksiz ve heyecansız bir şekil aldı. îkinci devreye 00 berabere vaziyetinde başlıyan iki takım bir aralık canlı bir oyun tutturdularsa da bu hal pek kısa bir zaman sonra tekrar durgunlaştı. Maçın bitmesine yirmi dakika kala Galatasaray kalesi aleyhine çok sert bir rüzgâr esmeğe ve sağanak halinde* şiddetli yağmur yağmağa başladı. Fakat Rumenler tabiatin kendilerine bu yardımından istifade etmesini beceremediler ve oyun sağanaklı bir alacakaranhkta O'O beraberlikle bitti.:.•;:"••„ Galatasarayın bazı muhacimleri, bilhassa Süleyman, yapışkan çamura rağmen, lüzumsuz çalımlarla rakiblere bir hayli top kaptırdı. Trikolor: 2 Şişli: 1 Şişli Trikolor maçı 2'1 misafirlerin lehlerine neticelendi. Bu maçın üç golü de birinci devrede oldu. Evvelâ Şişlinin küçük boylu sol içi şahsî bir gayretle takımma ilk golü kazandırdı. Rumen müda faası Şişlıde oynıyan Vehabın zeki ve müessir oyunu karşısında biraz bocaladıktan sonra vaziyete hâkim oldu ve oyu nun merkezi sıkletini Şişlinin sınıf sahasına intikal ettirdi. Trikolor hücum hat tında takımın en iyi oyuncusu olan sol açık bilhassa nazarı dikkati celbediyordu. Güzel bir hücum sırasında bu oyuncu çok sıkı bir şütle takımma beraberliği kazandırdı. Birinci devrenin sonlanna doğru da ayni oyuncunun çektiği bir korneri hü cum hattmın ortasında oynıyan arkadaşı kafa ile gole çevirdi. İkinci devrede Trikolor ekseriyetle çok hâkim oynadı, fakat Şişli "îriütJafaâSırrfh trterjık " müdahaleîerl yüzünden gol atamadı ve bu ' maç 21 Rumenlerin galebesile neticelendi. Beyoğluspor: 2 Trikolor: 0 Pazar günü yapılan Trikolor Beyoğluspor (Pera) maçı çok güzel oldu. Perahlar Vlastardis, Filipar gibi kıymetli oyuncularından mahrumdular.. Buna rağmen yerlerine ikame edilen gencler enerjilerıle bunlan fazla aratmadılar. Birinci devrede Perahlar hakemin verdiği bir penaltıdan istifade ederek ilk gollerini yaptılar ve Rumenler 10 mağlub vaziyetteyken haftaym oldu. İkinci devrede Rumenler mağlub vaziyetten kurtulmak için çok çahştılar, rakiblerine nisbetle hayli üstünlük gösterdiler, fakat Peranın müdafaası Trikolorun akınlarına muvaffakiyetle mukabele etti. Maçın bitmesine on iki dakika kala Bambino, sol açığile iyi bir anlaşma neticesinde Rumen kalesine kadar sokuldu ve rakiblerinden bir kaçının birden müdahalesine rağmen çok güzel bir şütle takımına ikinci golü kazandırdı. Oyun bu suretle Peranm 20 çalibiyetile bitti. Fenerbahçe Beşiktaşı 4 2 yendi Fenerbahçe stadyomunda dün Beşik taşla Fenerbahçe takımlan arasında bir dostluk maçı yapılmıştır. Havanın yağ murlu olması yüzünden maçta pek az seyirci bulunmuştur. Bu müsabakanın ilk devresinde Beşiktaşlılar Şerefin ayağile iki gol yapmıslardır. Fenerliler de bir gol atmışlardır. İkinci devrede Fenerbahçe hâkim bir oyun oynamış, üç gol daha yap^rak maçı 42 galib olarak bitirmiştir. Kıılüblerin pııvan vaziyeti Fransa Italya millî maçı Paris 6 (A.A.) Parc Des Princes stadında dün öğleden sonra Fransa ile Italya arasında yapılan beynelmilel maç 0 0 beraberlikle neticelenmiştir. Fransa bu neticeyi dünya kupasını kazanan meşhur ekipe karşı istihsal etmiştir. Oyunun heyeti umumiyesinde îtalyanTrikolor: 0 Galatasaray: 0 îar hâkim vaziyette oynamışlarsa da FranTrikolor takımı dün üçüncü ve son ma sa müdafaası karşısında gol yapamamış çını Taksim stadyomunda Galatasaraya lardır. Oyledir de niçin ayrılıyorsun? Senin duydukların nedir? Bana havadis getirecektin ? Ben sana hepsini anlatınm. Şimdi anlat. Senin o sözlerinden sonra ben Kızıltoprakta kimsenin yüzüne bakamaz oldum. Rukiye düşündü. Yüzünde hileden ve fesaddan ziyadî şefkate benzer endişeler görünüyordu. Parmaklarının ucunu alnınm buruşukluklan arasında gezdirdi; sonra başını yavaş yavaş bana doğru kald.rdı: Ben duyduklanmı söyliyeceğim, dedi, iftira ise vebali uyduranların boynuna!.. Sabırsızlıkla: Söyle! dedim. Doğruldu, içini çekti ve önüne bakarak: Söyleyim... dedi. Bir tereddüdü vardı. Başını tekrar kaldırdı ve yüzüme bakarak: r Türlü şeyler söylüyorlar, dedi, senin Zehra mevki sahibi bir adamın metresi imiş. Bu taraflarda oturuyormuş. Kim? O adam. Bu evin etrafından aynlmıyormuş. Fakat seninki onunla konuşmak istemiyormuş. Rukiye sözünü bitirmiş gibi durdu. Niçin konuşmak istemiyormuş? diye sordum. Korkuyormuş! «muş» değil, bilmiyor muyuz, hani onun bütün korkulan bu imiş. Kimden korkuyormuş? Rukiye başını iki taraf a sallıyarak: Ah... Adeta roman! dedi. Bilmem yalan, bilmem sahi... Onun köyünde bir sevgilisi varmış. İstanbula kadar gelmiş. «Kocandan başka erkekle görüşürsen seni öldürürüm!» diyormuş. O da bu evin etrafından ayrılmıyormuş. Dedikodunun bu noktası, Ömeri namusumun bekçisi haline koyuyordu. Biraz evvel kovduğum adamın bana karşı merd görünüşile bu sözü arasında b ' r münasebet bulur gibi oldum. Sonra? dedim. Ve birdenbire sualimi değiştirdim: Kimden duydun bunlan? O adamın burada memleketlisi varmış. Kahvede oturup anlatıyormuş. Herkesin ağzmda. O mevki sahibi adam kimmiş! O da mı Kızıltoprakta oturuyormuş? Göztepede mi, bir yerde. Fakat hergün buraya gelip gidiyormuş. Bunu kim söylüyor? Ben Rana Hanımdan duydum. Rana Hanım kim? Benim şimdi çıktığım evin hanımlarından biri. Onlar da mı biliyorlar? (Arkast var) Korkuyorum ! Tefrika: 55 Yazan: Seruer Bedi Senin bana borcun yoktur! diye bağırdı. Yeni aydan beş günlük alacağı vardı; bir ikramiye kabul etmek şöyle dursun bu alacağını da reddederek elimi öptü, ağır ağır çıkıp gitti. Ben de beş on dakika sonra, ne yapacağımı bilmeden, sokağa uğradım. Rukiyeyi aramak aklıma geldi. Onu bulup hemen eve getirmek bana büyük bir kuvvet ve teselli verebilirdi. Hemen onun çalıştığı eve doğru gittim ve bir bakkal çırağı yollıyarak onu dışanya çağırttım. İstasyonda buluştuk. Hemen bizp gelebilir misin? diye sordum. Hemen mi? Hemen. Bir diyeceğin mi var? Hayır. Daima için söylüyorum. Hizmet için. Tahminfmden fazla sevindi: Ne demek! Elbette! diye bağırdı. O evden hemen ayrılabilir misin? Simdi... Şimdi... Bana yanm saat ızın ver. Biraz durduktan sonra ilâve etti: Sen bana şu pencereden kendini at de atayım. Heyecanının manasını anlamıyormu ^ m gibi, resmen lüzumu olan bir teselli sözü söyledim: Ne yapalım, kader... Öyle lâzım geliyor! Başüstüne. Emme ben sana bir gün gelsem de diyeceklerimi desem... Düşünürüz, diye mırıldandım. Sonra tehlıkeli bir bahisten kaçmak için: Sana bir aylık da ikramiye vere ceğim, dedim. İstemem, sen sağ ol! Dedi ve uzaklaştı. Ben de yukarı çıktım, giyindim ve tekrar bahçeye indim. Acele hiçbir işim olmadığı halde, bir yere vaktinde yetişmek istiyenler gibi içimde sebebsiz bir telâş ve sıkıntı vardı. Biraz sonra Ömer elinde iki paketle görünmüştü. Yanıma gelirken cüzdanımı çıkardın. BM hareketimi görünce paketleri yere attı ve kollarını yukarı kaldırdı: Pekâlâ. Bekliyorum. Eve döndüm. Zehra bahçede idi. Hayretle etrafına bakıyordu. Belki evde kimseyi göremediği için şaşırmıştı. Yolda gelirken ona Ömeri savdığımı ve yerine Rukiyeyi çağırdığımı söylemeğe karar vermiştim. Bahçe kapısından içeri girdiğim zaman o da bana doğru birkaç adım attı. Yaklaştım. Soğukkanlılıkla dedim ki: Senden ayrıldıktan sonra ben yalnız kalacağım. Osmanla yapamazdım. Bana Rukiye gibi bir kadın lâzımdı. Gene onu buldum. Osmanı savdım ve onu çağırdım. Şimdi gelecek. Birdenbire avcunu ağzına kapatarak hu çığlık kopardı: A!... Gitti mi? Yüzüne dikkatle bakarak sordum: Gitti. Ne var? Ağzına götürdüğü avcunu bütün yüzüne kapadı. Geriye doğru bir adım atarak sendeledi. Yere düşecek sandım. Tahminimi boşa çıkaran bir çeviklikle hemen geriye döndü. Birkaç adım yürüdü. Birşey söyliyecekmiş gibi durdu, sonra koşarak uzaklaştı. Bu haberin onu yıldırım gibi çarptığına şüphe yoktu. Belki de içeride baygınLklar geçiriyordu. Fakat onun talihine iştirak etmemeğe kendimi alıştırmak için peşinden gitmedim. Bahçede sinirli adımlarla dolaşıyor ve Rukiyeyi bekliyordum. Kadın yarım saat demişti. Daha evvel geldi. Bahçenin tahta parmaklıklı kapısından, elindeki ağır bohçalara ve paketlere rağmen, muzafferane bir girişi vardı. Beni gördüğü halde hiçbir işaret yapmrdan içeri koştu, paketlerini bırakıp geldi. Kameriyede oturuyordum. Beni görünce ilk sorduğu şey şu oldu: Hanım gitti mi? Burad . Gitmedi amma gidecek. Arkasından hemen dedim ki: Rukiye Hanım, istediğin gibi, seninle yalnız kalacasız. Fakat ne de olsa hâlâ buradadır o. Sakm bir hürmetsizlik yapayım deme. Bozusuruz. A... Gidecek olduktan sonra yapar mıyım? Eline, ayağına sıcak su bile dökerim. Faka* nasıl oldu bu, Fazıl Beyciğim, nihayet nasıl anladın? Elcağızmla mı yakalad n? Hayır... Zehranın bir fenalığını görmedim. Rukiye de elin.' ağzına götürdü ve bağırdı : A... Gene mi öyle söylüyorsun? Görmedim. Rukiye Hanım, görmedim diyorum sana. A... Sağır sultan duydu, sen hâlâ duymadın mı? Birşeyler duydum ama bunlar senin ima etmek istediğin tarzda fenalıklar değil.