1 tkincîteşrin 1937 CUMHURÎYET M. Tataresco dün AnkaradanlFransa, Italya fütu| Pedagoji hatmı tanıyacak mı gelerek memleketine gittî Çocuklarda Aziz misafirimizin beyanatı «Türk Rumen ittifakınm artık ferdlerîn ruhuna sinmiş olduğunu söylemek isterim» Aziz misafirimiz (.Battaraft 1 tnct sahifede) Haydarpaşa rıhtımında Rumen Baş vekili Vali Muhiddin Üstündağa hitab ederek Ankarada gördüğü hüsnü kabul* den ve yolda yapılan tezahürattan dolayı memnuniyet beyan etmiştir, Haydarpaşada Patrikhanede Dost memleket Başvekili Haydarpaşa nhtımından emrine tahsis edilen mo töre binerek doğruca Fenere gitmiştir. Fener vapur iskelesine çıkan muhterem misafirimizi iskeleden patrikaneye kadar olan sahada halk mütemadiyen alkışla mıştır. Rumen Başvekili Patrikanede patri ğin elini öpmüş ve bunu müteakıb kısa bir hitabede bulunmuştur. Buna kısa bir hitabe ile mukabele eden patrik, dost misafiri selâmlamış ve memleketimize geldiğinden dolayı memnuniyetini izhar ede rek Rumen milletine saadetler temenni etmiştir. Patrik, M. Tataresko'ya hatıra olarak bir altın salib vermiştir. M. Tataresco'nun yeni bir portresi Kâfi derecede vazıh olan bu sözlerime başka birşey ilâve etmek istemiyorum.» Dost Rumen Başvekili, îzmitte türkçe bir nutuk irad ettiği hakkındaki suale cevaben de şunlan ilâve etmiştir: « Güzel türkçe hakkında ne yazık ki kâfi derecede melekem yok. Fakat yakında gene memleketinize vaki olacak seyahatimde beni türkçeyi tamamen konuşabilir bir halde göreceksiniz.» Avdet Saat 16,40 da Perapalastan aynlan dost Rumen Başvekili doğruca rıhtıma inmiş ve nhtımda bulunan «Romania» isimli vapura binerken Vali Muhiddin Üstündağ, Emniyet Müdürü Salih Kılıc, askerî erkân tarafından uğurlanmış ve bir kıt'a, resmi selâmı ifa etmiştir. «Romania» vapuru saat tam 17,50 de hareket etmiş ve vapur çok uzaklara açılıncıya kadar uğurlıyanlan ve askeri se lâmlamıştır. Muhterem misafirimizle birlikte evvelce îran Hariciye Nazın Samiî Han ile birlikte şehrimize gelen dost tranın Bükreş sefirile Rumen Başvekâlet kalemi mahsus müdürü, Romanya emniyet başmüfettişi Husarescu ve Köstence Emniyet Müdürü Antonescu da birlikte gitmişlerdir. Romanya vapuru limanımızdan ayrı lırken limandaki bütün vapurlar müte madî düdük seslerile muhterem misafiri selâmlamışlardır. Muhterem misafirimizin beyanatı ktymetli Fenerden otomobille Perapalasa dö nen büyük misahrimiz, biraz sonra patriğin iadei ziyaretini kabul etmiştir. Kısa bir istirahatten sonra Istanbul matbuatı mümessillerini kabul eden Rumen Başvekili şu beyanatta bulunmuştur; « Sözlerime Türk matbuatına te şekkürle başlmak isterim. Dostumuz ve müttefikimiz Türkiyeyi ziyaretim münasebetile dost Türk matbuatında yer bu lan yazılardan dolayı sizlere teşekkürler ederim. Ben, az konuşmağı, fakat çok iş görmeği severim. Ankarada böyle hareket ettik. Az konuştuk, fakat çok iş gördük. Türkiyedeki beş günlük ikamet ve seyahatim esnasmda her sınıf Türk halkı tarafından her vesile ile ve her yerde gösterilen ve gerek gidişim, gerekse gelişim esnasında yollarda şahid olduğum teza hürattan dolayı teşekkürlerimin halka bildirilmesini Türk matbuatından dile rim. Şahsımda, Rumen milletine müte veccih bulunduğunu şüphesiz gördüğüm bu tezahürata, bir taraftan da Balkan Antantı çerçevesi dahilinde bulunan Türk Rumen ittifakınm artık ferdlerin ruhuna sinmiş ve yaşıyan bir ittifak olduğunu ispat etmesi itibarile işaret etmek isterim. Türkiye Romanya ittifakınm ve bülün bu vadideki çalışmalann daha fay dalı neticeler vermesine hep beraber çahşmak lâzım geldiğini de ilâve edeceğim. Polİ8 müdürünnn verdiği ziyafet Emniyet Direktörü Salih Kılıc, dün Modadaki Deniz Kulübünde Romanya polis başmüfettişile Köstence Polis Müdürü şerefine bir öğle yemeği vermiştir. Aziz misafirimiz tzmitten geçerken İzmit 30 (Telefonla) M. Tatares Mekteblerin açılmasına ve bütün bir cektir ve bu ikinci tarzda yapılan faaliye küçük çocuklar büyüklerden önce yemek tatil sessizlik içinde uyuyan dershanelerin birinciden kat kat üstün olacaktır. yemeli ve saat yedide yatağa girmelidir. hayat neşesile dolmasına birkaç gün kalMuallimlerin ve ana babalann bunu Kışm yazdan daha fazla uyunduğu için, dı. nazarı iü'bara almaları son derece lüzum kış günlerinde sabahlan derse mümkün Buna yalnız çocuklannı bir sınıf daha ludur. olduğu kadar geç başlanmahdır. yükselmiş görecek olan ana babalar deAnvers pedoloji lâboratuannın pedo Çocuklan çok uyuduklan için ceza * ğil; biz muallımler de seviniyoruz. Se lojik servisi müdürü doktor Schuyten de landırmak ise bir faciadır. Uyku müddeviniyoruz, çünkü biz de, ancak mekteb 1908 de mekteblerde yaptığı bir sürme tini tayin edecek bizzat uzviyettir. Sür de yaşanan sevimli bir faaliyetin hasretin naj tetkikinde, mektebe giden çocukla menaj neticesinde kanda hasıl olan zehirduymuş bulunuyoruz. Fakat bu kendin nn, mektebe gitmiyen çocuklardan daha leri izale edecek diğer bir vasıta da ha * özleten mekteb faaliyetinin tanzimi lü az mukavim olduklarmı ve daha çok has vadır. Çocuklan açık havada, kırlarda thtilâf kolay kapanmıyacak Paris 31 (A.A.) Echo de Paris zumunu da takdir ediyor ve düşünüyo talandıklarını ve öğleden sonraki kursla yaşatmak, dinlendirmek için pek fayda ruz: ra devam eden talebelerin de öğleden ev lıdır. Onların sinema, tiyatro gibi kapalı gazetesinde Pertinax diyor ki: Çocuklan mümkün olduğu kadar az vel mektebe gidenlerden daha fazla has yerlerde fazla kalmalanna; mektebden « Italya hükumetinin hareketine bil talığa yakalandıklannı müşahede etmiştir. çıktıktan sonra kazlno ve emsali gibi mahassa fena bir usul, her fırsatta bize na yorarak çalıştırmak için ne yapmalıyız?.. Mekteb çocuğu sıkar ve onun maddî hallerde vakit geçirmelerine mâni olmak Bu mühim sualin cevabı, ancak yorgun hoş göriinmekten ibaret devamh bir ka inkişafını geciktirir; bu muhakkaktır. lâzımdır. rann nişanesı nazarile bakmak muvafık luk probleminin ne olduğunu iyice bilmeÇocuklan çalıştırırken dikkat edilecek Monnard adlı bir doktor da, mektebe olur. Bu suretle Fransaya karşı maksadı ğe bağlıdır. Bu ise henüz pek az tanın mış bulunmaktadır. Bu itibarla yorgun giden altı ve yedi yaşındaki çocuklarla, diğer bir nokta da onları beyhude yor mahsusa müstenid bir cephe almak, fa şizm reisini bir senedenberi kaybettirmiş luğun sebeb ve neticelerini tetkik etmek mektebe gitmiyen ayni yaştaki çocuklar gunluklardan korumaktır. Biz buna çok olduğu tam diplomatik temsilin menfaat faydalı olacaktır. Bugün yorgunluğun arasmda bir tetkik yapmış ve birincilerle defa hiç ehemmiyet vermeyiz. Halbuki lerinden kendisini mahrum etmeğe sevket ölçülmesi ve tayin edilmesi için mütead ikinciler arasında, mektebe gitmiyenlerin çocuğun çahşma odasındaki bir saatin mektedir. Roma hükumeti, kat'î surette did usuller vardır. Hatta bunlann sayısı lehinde olmak üzere bariz boy ve ağırhk hafif tik takları, yoldan geçen arabala bizimle niza çıkarmak istemiştir. Eğer kırkı bile bulur. Fakat bu usullerin hiç farkı bulmuştur. Aynca, bilhassa orta ve rın gürültüleri onu çok zaman dikkat et« Roma hükumeti, meseleyi hal ve faslet biri, bizi tamamile tatmin edecek bir mü yüksek tahsildeki talebeler arasında mi mekte olduğu mevzudan ayınr. Bu se « .nek niyetinde olsaydı kolaylıkla bir ta kemmeliyette değildir. Bununla beraber yopluk da pek çoktur. Fakat bütün bun eble dershanelerin sakin bir muhit halikım çareler bulunurdu. Maatteessüf Ro sahih bir surette ölçülemiyen bu vakıa, lann daha mühim ve endişe verici bir ta ne getirilmesine hakikî bir ihtiyac vardır. Ayni suretle, gözleri işgal etmemek ma hükumeti, guya şikâyetlerden müte bizi, azçok devamh bir takım bedenî te rafı da vardır ki o da yorgunluk ve sürşevvüşler halinde tezahür eden yorgun menaj neticesi hasıl olan bir takım mara için de, dershanede ve duvarlannda fazşekkil bir kolleksiyon vücude gitirmek isa eşya ve resim bulundurulmamalıdır. zî hallerdir. luğun varlığmı kabulden menedemez. tiyormuş gibi davranmıştır.» Walther «Sınaî Psikoloji» adlı ese « Doktor A. Mathieu bir makalesinde Yorgunluk nedir? De la Rocque'un orgam olan Peti rinde: Yorgunluk, J. J. Rousseau enstitüsü Fransada yapılan bir tetkik neticesinde, Journal diyor ki: «Zamanımızm büyük rneselelerinden mekteb sürmenajından hasıl olmuş vak'a«italyanın tasavvur edilmîyecek dere profesörlerinden Walther'e göre: Azalann çok devamh olduğunu ve nevropati birisi de, sâyin aklî bir surette organize cede gayrimünasib bir anda vukua gelen nm üf'ulevî iktidamun, bir aşırı çahşma (la Neropathie)^ nin çoğaldığını yazmak edilerek beyhude yorgunluğun azaltıl • ve M. Mussolini'nin yeni haricî siyaseti (fartı mesai) neticesinde davet edilmiş ta, aynca bu nevropatinin irsiyet yolile masıdır.» diyor. nin neticesinden başka birşey olmıyan ha ve karakteristik bir rahatsızlık (Malais) intikal edeceğini de ilâve etmektedir. Fabrika işçisi hakkında ileri sürülen bu reketi karşısında teessüfte bulunmakla ik ıhsasile müterafık olan azahşıdır. FilhaM. Mathieu bundan başka sürmenaj beyhude yorgunluktan koruma alâkasınkika yorgunluk, beşerî uzviyet (orgatifa ederiz.» nisme) üzerine, çalışmanın yaptığı bir neticesinde uykusuzluk, daimî yorgun dan talebe neden mahrum edilsin? Bi • Humanite'den: luk, zihnî mesaiye kabiliyetsizlik, iştiha âkis çocuklan daha fazla düşünmemiz «Italya hükumeti, Fransayı îtalyan tesir olarak tarif edilmiştir ve netice ola sızlık ve genclikte görülen nevrasteni gibi lâzımdır. Çünkü onlar ayni zamanda mparatorluğunu tanımağa icbar etmiştir. rak bu uzviyete aid faaliyetin azalması bir çok teşevvüşlerin meydana çıktığına daha bedenî inkişaf devresini yaşıyan demektir. Ayni zamanda Londra komitesinin içti da işaret etmektedir. küçük fikir işçileridir. Çalışmanın orga * Fizyolojik bakımdan, yorgunluk bir maı arifesinde Fransayı korkutacağını da nizasyonu hakkında bir iki misal vere « Sefalji denilen başağnsile, burun kaClaparede «Çocuğun ümid etmektedir. Fransa bu muzaaf şan zehirlenmedir. namaları da talebelerde görülen yorgun un: psikolojisi ve tecrübî pedagoji» adlı esetaja mukavemet etmelidir. Walther bir müşahededen bahseder * luk tezahürleridir. Fransa, Londra komedyasının sürüp rinde: «Yorgunluk kanda hususî bir taken diyor ki: Halbuki çocuklann bir mesleğe hazırJtmesine müsaade etmemeli, ayni za kım zehirlerin toplanmasından mütevel«Bir gün büyük bir matbaada bir maanırken aşın derecede yorulmamaları ve rnanda Habeş fütuhatını da tanımamah lid umumî bir hâdisedir.» diyor. O halde sa başında ince bir işle meşgul olan kadın bilhassa sürmenaja uğratılmamalan lâ dır. Cerruti'nin gidişi karşısında heyeca 'orgunluğun izalesi için kanda birikmiş zımdır. Bu itibarla talebenin mesaisini işçilerin önünden küçük bir arabıusjk sık lan bu zehirlerin dağıtılmasmdan, kan na kapılmıyalım, varsın gitsin. dan çıkanlmasından başka çare yoktur. bir hıfzıssıhhacı ve doktor gözile tanzim geçiyordu. Kadmlar bu arabanıri işleri"» Son ekselânsa uğurlar olsun.» Bunun için de dinlenme ve uyku kâfidir. etmek icab eder. Programlann senelere, nin ilerlemesine mâni olup olmadığını hiç Bir tngiliz gemisi batırıldı akat istirahatle kendi kendine zail olan günlük mesainin saatlere tevzii hakikî bir düşünmüyorlardı. Fakat bir psikolok gibi ören ustabaşılan bu noktayı gözünden Londra 31 (A.A.) Prcss Asso yorgunluk normal bir yorgunluktur. Bir htısas içi olarak telâlcki edilmelidir. kaçırmadı. Arabanm başka bir yerden, iation'ın bildirdiğine göre: İstirahat zamanlarınm tayini üzerinde de dinlenme ve uyku ile tabiî bir surette «Jean Weems» ismindeki Ingiliz ge izalesi mümkün olmıyan marazî ve müz ehemmiyetle durmak lâzımdır. Bütün çalışılan masadan uzak bir yerden geç misi, bir asi İspanyol tayyaresi tarafından min bir yorgunluk hali de vardır ki buna bunlardan başka dikkat edilecek diğer mesini emretti. Bunun neticesi olarak batınlmıştır. Gemide murakabe heyetin da sürmenaj (tâb) diyeceğiz. Ço mühim bir nokta da uykudur; zira uyku andnnanm yüzde 25 arthğı görüldü. Çocuklanmızın da bu vaziyetler goz den iki menuır bulunmakta idi. Amirallı uklan sürmenaja uğradıktan sonra de yorgunluk ve sürmenaj neticesinde kanda nünde tutularak çalıştınlmalanna dikkat ;ın tebliğinde, ölen kimse olmadığı tas ğil, bu müzmin yorgunluğu hissetmeden hasıl olmuş zehirleri dağıtan yegâne ilâcrih olunmaktadır. 2349 tonilâto hacmüı nce dinlendirmeliyiz. Çünkü sürmenaj dır. Claparede: «Uyku esnasmda zihnî etmeliyiz. Onlan beyhude yorgunluktan deki Jean Weems gemisi, Thames Side dan kurtulmak kolay değildir. Bunun ve harekî faaliyet durmuş olduğundan korumak için, kullandıklan aletleri ve oShipping kumpanyasına aid bulunuyor için de çahşma ve dinlenme zamanlarım oksinler teşekkül etmez ve zehirler ye turduklan sıralan da mükemmel bir hale yi tayin etmek icab eder. Mütemadi niden teşekkül etmediği için çok çabuk etirmek lâzımdır. Çocuk fena yazan bir du. ehidleri istilzam eden bir faaliyet, mu trah olunur ve kan biraz sonra bun kalemle ve mürekkebi dağıtan bir kâ * ko, Ankaradan dönerken îzmitten geçi allimler ve ana babalar tarafından asla lardan kurtulur. Diğer taraftan da dik ıdla uğraşarak daha fazla yorulabilir. i heyecanlı tezahürata vesile olmuştur. istenmemeli, çocuklar buna mecbur edil kat ve münasebet fonksiyonlan faaliyet Bilhassa sıralar talebeyi rahat bir vazi« stasyonu hmcahmc doldurmuş olan îz memelidir. Çahşma saatlerinin arasına erini tatil ettiklerinden zihnî intıbak ih ette tutacak şekilde olmahdır. Aşırı ezbercilik ve spor da, sünne • mitliler, Rumen milletinin değerli mü dinlenme zamanlan da koymak suretile, tiyaclan için kullanılmıyacak olan asabî kuvvet, uyanıkken yorulmuş ve hırpalan naja uğratır. messilini selâmlamışlar, Vali, halkın ta kaybolan kudreti temin zaruridir. Çocuklanmızi sevelim!.. Düşünelini zimlerini bildirmiştir. M. Tataresko şunClaparede, çahşma arasındaki dinlen mış nesiclerin tamiri için kullanılmış ove koruyalun!... lur » diyor. an söylemiştir: melerin ehemmiyetini, fizyolojik bir tec HAYDAR TOLUN Büyük psikolok ve pedagok, aynca: « Atatürk vatanında büyük ve par rübe ile pek güzel göstermiştir ki bu tecçocuklann uyku esnasında büyüdükleriak faaliyete şahid olmak sevinci ve sulh rübe de şudur: e müsalemet yolunda tam bir mutabakat Bir adaleye otuz takallus icra ettirmek ni ve bilhassa nısıf kürei dimagilerinin Turan cemiyetinin' kongresi v le dönüyorum. îzmiti çok sevdim. İkinci iuretile takatsiz bırakılırsa, bu adaleyi arttığını söyliyerek derin bir uykuya dalTuran Neşri Maarif ve Yardım Cemiyeümış olan çocuklann uyandırılmamalannı defaki gelişimde muhakkak burada bir tamamile eski haline getirmek için iki sanln kongresi, dün ekseriyet olmadığından kaç gün kalmak karanndayım.» at dinlendirmek lâzımdır. Fakat bu faa tavsiye etmektedir. ikincitesrinin yedLsine tesadüf eden gelecek Bu keyfiyet bir çok doktorlar tara pazar günü sabahleyin saat 10 da DlvanyoM. Tataresko'nun bu sözleri alkışlan iyet esnasmda araya bir istirahat konurlunda Hıfzıssıhha Müzesi karşısmdaki 43 dı. Tren hareket ederken M. Tataresko, sa, yani on beş takallustan sonra bir müd fmdan da müşahede edilmiştir. Bunun numaralı binadaki merkezinde toplanacakdet durulursa, hasıl olan yorgunluğu gi için çocukların erkenden yatmaları bir tır. Mensub azaların gelmeleri Cemiyetın ürkçe olarak: dermek için yalnız yarım saat kâfi gele itiyad haline getirilmelidir. On yaşmdan riyaseti tarafmdan rica edilmektedir. Sağ olun! diye haykırdı. {Baftarafı 1 tnci Bahifede) Fransız ve Ingiliz mümessillerinin bu babda sarfetmiş olduklan bütün gayret ler, Italyan siyasetinin devletler arasm da husule getirmiş olduğu muhalefet hareketile karşılaşmaktadır. Esasen Habeşistan İmparatorluğunun tanınması meselesinde Fransa hükumeti nin siyasetinde bugünkü ahval ve şerai dahilinde bir tahavvül husulü beklene mez. Şu halde İtalyanın Paris ve Fran sanın Roma sefaretleri gayrimuayyen bir müddet için sefirsiz kalacak dernektir. yorgunluk ve sürmenaj Yazan : Haydar Tolun (Çaprılar, Konferanslar, kongrelerj Yazan: Vicki BAUM Diye haykırdı. Öyle yüksek sesle bağırmıştı ki, şoför Perkins bile, biran için sükunetini kaybetmişti. Doris, belki de fazla uzaklaşmış bulunduğu için, bu sesi duymamış, olacak ki cevab vermedi. Caddenin kalabalığı arasından, elile ona bir selâm yolladıktan sonra, Lokantanın kapısmdan girdi, kayboldu. Doris, heykeltraşla aralarındaki mü nasebetin sadece dostluktan ibaret olduğunu anlattığı zaman yalan söylemiştı. O, Bazil'in metresiydi. Daha doğrusu, hırs ve heyecan dolu birkaç saat için metres olmuştu. O macera şimdi unutulmuş gibiydi. Başladığı kadar anî bir şekilde bitmiş ve Doris Hart'ı şaşkm ve münkesir bırakmışb. Nemirof'la bir evde otunıyor, onun çamaşırını yıkıyor, çorablarını ta mir ediyor, çayını pişiriyordu. Kendisine benzemek şöyle dursun, insan şekline bile benzemiyen muammaalud heykellere model vazifesi görüyordu. Doris Hart, Bazil'in kendisini tekrar kollan arasma Hamdi VAROCLU 6 alacakı anı heyecan ve sabırsızlıkla beklıyordu. Fakat, heykeltraşm, kendisinden uzak durduğunu, daha doğrusu kendismi uzakta tuttuğunu hissediyordu. Şimdi, Bazil, demir karyolasına uzanmış, yatıyor; Doris, karyolanın yanında duran bir iskemleye oturmuş, düğme di kiyordu. Stüdyo soğuktu; Bazil, otomatık havagazi saatine atacak para bulamadığı için odayı ısıtamamıştı. Doris, uyuyup uyumadığmı anlamak için, Bazil'in saçlarmı yavaşça kaldırır ken, Bazil, birdenbire onun elini yaka ladı, meraklı birşey seyreder gibi baktı, sonra, gene öyle camid birşey gibi, dikişin üstüne bıraktı. Doris, içini çekti. Aradan bir müddet geçti. Bazil, sordu: E, sonra? Bir saattenberi tek kelime söyleme mışti. Doris, tanıdığı erkekler arasında, susmasını ve bilhassa uzun müddet susmasını, onun kadar iyi bilene rasgelme mişti. Lâkırdıyı yanm bırakmadan evvel Çeviren: söylediği en son cümleyi hatırlamağa lıyarak tasvib etti. Evet, bu şaşkmlığı tasavvur edebiliyordu. çalıştı: Doris, dalgın gözlerle, devam etti: Sonra, dedi, babam, ihtikanı rie İşte o zaman işler kanşmağa baş den, beş gün içinde bldü. ladı. Teyzem, meğerse ihtiyar bir be İpliği dişile kopardı, öteki düğmeyi kârm yanmda ahçı değil miymiş? Sonra aldı. Uzun bir sükut daha oldu. evlenmiş, ondan da olmuş. Mektublan Bazil, tekrar sordu: hep yalandan ibaretmiş. Zaten Amerika E, sonra? ya gidenler hep böyle yapıyorlar; mem Sonra, bermutad parasızlık devam leketlerine yazdıkları mektublarda efsaetti. Üstelik borclar yığıldı. Babamm nevî hayatlarından bahsedip, eşi dostu hastalan artık para vermez oldular. O kandırıyorlar. Şimdi ben de öyleyim. len doktora hiç kimse borcunu ödemiyor. Büyük babama mektub yazdığım zaman Evimiz satıldı. Ufacık bir evdi. Beni de Schuhmacher lokantasmda sevöz oldu mektebden aldılar. Annem, ne yapaca ğumdan bahsetmiyorum. Yüksek devlet ğmı bilmiyordu. Babam onu gayet ra memuru olan bir adam için böyle bir hahat yaşatmıştı, şimdi acısı çıkıyordu. Anberin ne demek olacağmı bir düşün! Bu nemin, Nevyorkta bir kızkardeşi vardı. aileden dünyaya geleceğime, bayağı bir Oradan bize mektublar yazar, müreffeh, ailenin çocuğu olsaydım keşki! Bu sıkınmükemmel bir hayat sürdüğünü anlatırdı. t'ları çekmezdim. Bereket versin, annem Aklımıza o geldi. Bir parça para tedarik biraz sonra öldü. Bu hayat ona çok ağır ettik, Amerikaya hareket ettik. Annemin geliyordu. telâşı görülecek şeydi. Kanaryasını, pa Bazil, Doris'in yüzüne dikkatle baktı pağanını bırakamamış, beraber götürü «köşelerden, çıkıntılardan ibaret bir mahyordu. Eşyamızı on altı çıkına doldur muştuk. Annem, koltuğunun altma, emek luk!» diye düşündü. Haşin, baştanaşaği tar hamur teknesini sıkıştırm'.ştı. Nevyor haşındi. Annesinin ölümünü, sanki tabiî ka kadar nasıl gelebildiğimize hayrette birşeymiş gibi «bereketversin annem ölyim; amma nihayet geldik işte! Bingshe dü» diye nasıl da sükunetle anlatıyordu. im, yani geldiğimiz yer, on iki bin nüfuslu Bu haşin kadmı, bazan, en ufak bir tebir kasabadır. Nevyork'a ayak bastığı masla kmlıverecek bir cam parçası gibi mız zaman nasıl şaşaladığunızı tasavvur gördüğü de olurdu. edebilirsin tabiî! Bazil, yerinden kalktı, son yapmakta Bazil ona doğru döndü ve başını sal olduğu eskisin üstünde örtülü ıslak bezi kaldırarak, Doris'e: eskise, ısrarlı, âdeta kindar nazarlarla Lutfen biraz kontrjur durur mu baktı ve ileri doğru atılarak çamuru mın» cıklamağa başladı. sun? dedi. Doris, gülerek: Doris ellerini bitiştirdi. Bazil, ona, mazisi hakkında ilk defa olarak o gün sual Vaktile boksörlük ettin mi? sormuştu. Doris, hayatını, memnuniyetDiye sordu. Onun bazan aldığı pehlile anlatmıştı. Bunu anlatmaktan ne ümid van tavırlan, Doris'i, gayriihtiyarî, izah! ettiğini kendi de bilmiyordu. Belki biraz edilemez bir hayranhğa sevkederdu içini dökmek istemiş, biraz teselli aramış, Bazil, birdenbire: bu öldürücü şehrin dikenli yollarında yü Evet, dedi, şimdi bile pek şiddetlî rürken gösterdiği büyük cesaret için tak para ihtiyacı karşısında kahrsam dayak dir beklemişti. Bunların hiçbirini göreme yediğim oluyor. yince, kalktı; sandığın üstüne çıktı. ÖmBu evet, biraz evvelki sualin cevabıy* rünün en büyük kısmını bu sandığın üs dı. Fakat, aradan o kadar zaman geçtünde geçirdiği kanaatindeydi. Ayni za mişti ki, Doris, sorduğu suali unutmuştu manda, yün ceketini de çıkarmağa ha bile. Bazil'in cevablan, yıldız ışığı gibi» daima geç gelirdi. zırlandı. Bazil: Ben de senin hakkında bazî şeyler Bırak, soyunma, dedi, yalnız, hat bilmek istiyorum. lara bakacağım. Bilmeğe değer birşeyim yok kî. Doris, onun en son defa verdiği pozu Kendilerine Grandük süsü vermiş dört aldı. Bu soğuk atölyede, giyinik olarak Rus muhacirinden biri benim. Babam gapoz vermesine müsamaha gösteren Ba zeteci gibi birşeydi. Herhalde annem de zil'e minnettardı. Doris'in, bugün, ekse vardı amma, hatırlamıyorum. Rusya hakriya olduğu gibi, şefkate ve muhabbete kında hiçbir şey bildiğim yok. Yalnız, büyük bir ihtiyacı, teskin edilemez bir babamm zaman zaman hapse girdiğini, susuzluğu vajdı. Babası, eskiden, onu benim de, halamın yanında otufduğumu arasıra öper, severdi. Fakat o öldükten biliyorum. Nihayet, günün birinde babara sonra, hiç kimse kendisini okşamamış, Rusyadan ayrıldı. Bu dediğim Harbdeo sevmemişti. evvel oluyordu. Belki de memleketten kaçıyorduk. Önce kızakta, sonra Bu poz iyi mi? Diye sordu. Bazil, ufak bir işaret yap de boyuna uyuduğumu hatırlıyorum. tı. Sonra bir iki adım geriledi, çamurdan varı