CUMHURÎYET 26 Birinciteşrin 1937 Osmanlı Rasputini îarihî teffrika : 66 Yazan : M. Turhan Tan { Şehir ve Memleket Haberleri J Sanayi işlerinde işçi buhranı Bir kısım müesseseler çahştıracak işçi bulamıyorlar İş kanununun iş müddetini tahdid eden maddeleri aybaşmdanberr tatbik edildiği halde iş yerleri elân bu şekle intıbak edememişlerdir. Bugün için, iş hayatının en mühim davasını işi yürütmek için işçi bulmak kaygusu teşkil etmektedir. İş Dairesinden başhyarak Ticaret Odası ve Milî Sanayi Birliği hergün bu hususta pek çok müracaatlerle karşılaşmaktadırlar. İşçi buhranı yüzünden bir kısım sanayi erbabı, siparişleri veya daimî olan is.tih salleri karşılar k için iki ekip amele çalıştırmak mecburiyetindt bulunmaktadırlar. Halbuki sanayiin hemen bütün şu belerinde iki ekip teşkil edecek kadar işçi bulunmamaktadır. Bu yüzden iki ekip teşkili büyük bir kısım fabrikalar için hemen hemen imkânsız bir hale gel mıştir. Diğer bir kısım sanayiin de işçisinin kısmı azamını kadınlar teşkil etmektedır. Bu sanayi bilhassa bisküi, çikolata, eldiven, trikotaj, çorab, fanilâ, ıtriyat sanayiidir. FCadınlann gece çalışmalan ileridc büsbütün kabil olamıyacağından bu kısım sanayi daha büyük müşkülât için de bulunmaktadırlar. Siyasî icmal Filistin ve İngiltere başkumandanı, Yakmşarktaki bütün İngiliz hava ve kara başkumandanlarile zunuzadıya görüşerek Fılistmdeki A» rablann İngiliz idaresine karşı silâhlı olarak harekete geçmelerine ve Mısırın diğer hududundaki Bingazi ve Trablusgarbda İtalyanların yaptıklan askerî tahşidata karşı alınacak tedbirleri kararaştırdıktan sonra Londraya dönmüşlerdir. Bu kararların mahiyeti şimdiden anlaşılıyor. Henüz Süveyş kanalı mıntakasına çekilmemiş olup muvakkat bir intikal müddeti için Nilin deltasında ve bahusus İskenderiyede bulunan İngiliz askerî kuvvetleri İngiliz Mısır ittifak muahe desinin fevkalâde ahvale mahsus ahkâmı mucibince İtalyanların harb hazırhğına karşı tertibat almışlardır. Mersa Matruh'taki İngiliz alayı Bin « gazi hududuna yürümüş ve İskenderiye > deki bir îngiliz piyade alayı da mezkur mevzie gitmiştir. Bu suretle İngiliz ordusu, Habeş harbi zamanında olduğu gibi, Trablusgarb ve Bingazideki İtalyan as kerî kuvvetlerine karşı toplanıyor. Dığer taraftan Mısır Harbiye Nezareti sıkı bir ketumiyetle fevkalâde tedbırler almak tadır. Bilhassa, Mısırın mezru ve mamur yerleri Nil boyuna ve deltasına sıkışmış bulunduğundan hava hücumlarile tahribi kolay olan bu dar havalınin müdafaası için geniş mikyasta hazırlanıyor. îngiltere, Filistin Arablarını, bu memleket parçalanarak en zengin yerlerinin teşkil edilecek müstakil Yahudi devletine ve sevkulceyş cihetinden mühim yer ve noktalarının da ingiliz İmparatorluğuna bırakılması plânına yaklaştırmak için kullanmakta olduğu askerî kuvvetlerini gene Mısırdaki ordusundan, almaktadır. Bu defaki siyasî hava, Habeş harbindeki buhranlı zamana benzemiyor. O tarihte bütün Arab âlemi ve müslüman dünyası, hatta bütün Şark îtalyarun aleyhinde idi. Şimdi ise vaziyet berakistir. îtalyaya karşı mevcudiyetini muhafazada şimdilik İngiltereye güvenen Mısır bile bir taraf tan garb hududunda italyan tahşidatına karşı İngiliz ordusile beraber çahşırken diğer taraftan şark hududunda İngiliz ordusunun Filistin Arablanna karşı harekât yapmasîlra ve cebir ve şiddet göster mesine karşı gayet rencide ve hatta münfail bulunmaktadır. v Geçen eylulde, Şam cîvarında, Blu dan'da toplanan umumî Arab ve islâm kongresine diğer Arab ve müslüman yurdlannın mümessillerile beraber Mısır mümessilleri de iştirak etmişlerdi. 450 azanm hazır bulunduğu bu toplantı şu kararı vermişti: «Inglliere, Filislinl parçalamak plâ nını kuvveden fiile çıkardığı lakdirde fcüiün Arab, müslüman ve Asya âlemleri ingiliz mallarma boykot edecek ve bütün mekteb, medrese, cami ve mescidler tngi~ liz aleyhtart mücadele leşkilâtınm pro pasanda faaliyeline açılacakür.» Mısırlıların ayni dil ve duyguda bu i Iunduklan komşulan ve kardeşleri Filistin Arablannın davasına nekadar merbut bulunduklarını anlatmak için FCral Faruka sinni rüşde vüsulüne kadar niyabet eden heyetin reisi Mehmed Ali Paşanın Fılistindeki İngiliz fevkalâde komiserine ve İngiltere Hariciye Nezaretine gönderdiği resmî mektubların şu mündericah kâfidir: «ingiltere Yahudilere yaptığı vadi açık ve kanaatbahş bir surette tut muştur. Lâkin Arablara müteaddid defa yaptığı vaid ve taahhüdleri yerine getirmemiştir..» Hindistandaki seksen milyon müslü * manı temsil eden umumî müslüman kon feransı ve umumî mülüman liki teşekkülleri Filistinin taksimine karsı sonuna kadar mücadele edeceklerini İngiltere hü kumetine bildirmişler ve Bludan konferansına iştirak etmişlerdir. Yüz yirmi milyon mecusî Hinduyu temsil eden've dünyanın en büyük partilerinden biri sayılan umumî Hind kon • gresi dahî taraftarlan arasmda pek ar müslüman bulunduğu halde Filistinin parcalanmasına mâni olmağı kendisine en birinci vazife saymıştır. Reis Nehru İngiltereyi protesto etmiştir. Filistin artık dünyanın en büyük ve mühim meselelerinden biri oluyor. Mnharrem FevTİ TOCAY Doğru değil mi? Bayrak ve polis Dün matbaamıza bir okuyucumuz geldi. Birkaç zamandanberi tahammüJünü kıran ve millî hislerini rencide eden çırkin ve hâlâ devam etmekte olan bir vaziyet etrafında şu «ikâyette bulundu: « Her sabah Aksaraydan tramvaya binerim. Benim gibi yolcular arasmda bınsi vardır kı, bu adam, tevakkuf mahalline Türk bayrağını omuzlamış ve bayrağa da yiyecek çıkınım geçirmis olduğu halde gelir. Bir sabah, iki sabah, üç sabah vaziyet böyle devam etti. Polis merkezine başvurdum. Bayrağa saygının bu adama öğretilmesini, bayrakla ekmek çıkını taşmamıyacağının anlatılmasını rica ettim. Polis: «Benim vazifem değildir, karışamam.» dedi. Saygısı noksan adam, hâlâ ayni yerden, ayni sekilde tramvaya biniyor, polis, hâlâ harekete geçmemiş ve bu adamı ikaz etmemiştir.» Okuyucumuzun hakkı var. Anlaşılıyor ki, bayrağı omzuna alan, çıkını da bayrağa takan yolcu, herkese borc olan bir saygmın edasında kusur ediyor. Bu adam, işin ehemmiyetini takdir etmiyebilir, fakat kendisinden yalnız ihtar yollu bir ikaz yapması rica edilen polis, nizam ve mevzuata uygun olmıyan vaziyetlere karşı nasıl alâkasız ve kavıdsız kahr? Polis, mahmızın, canımızm bekçisi olduğu kadar kanunî mevzuata aykın hareketlere karşı da çok hassas olmalıdır, diyoruz. Dolmabahçedeki kaza tahkikatı Vapurun battığı yerde dün ikinci bir keşif yapıldı Ordu vapurunun batması ve iki kişinin boğulmasile neticelenen kaza için dün bir keşıf daha yapılmıştır. Keşif Müddeiu mumî muavinlerinden Ihsan, liman reisi ve Deniz Ticaret müdürlüğü fen heyeti jefi de bulunmustur. Bu keşif sırf kazanın şeklini tayin bakımmdan yapılmıştır. Keşif#neticesinde ordu vapurunun Hamidiyenin burnu üzerine kıç ambarla makıne arası kısmı üzerinde düştüğü anla şılmıştır. Esasen 56 seneük bir gemi olan Ordunun saçları som dökme çelikten mürekkeb olan Hamidiyenin mahmuzuna tahammül edememiştir. Vapur idaresi kazadan birkaç gün evvel Orduya 40,000 lira fiat verildiğini öne sürmektedir. Ordu, eski bir gemi olduğundan sigortasızdı. Fakat içindeki kömür 22,000 liraya Güven sigorta şir ketine sigortalı bulunuyordu. Keşiflerde Boğazın bu noktasında akıntınm miktan da ölçülrr.üştür. Bu akıntı muhtelif havalara göre değişmiş bulun maktadır. Silebin batmasından mes'ul olanlardan Remzi ve Süleyman, dün, sorgulan yapılmak üzere, jandarma muhafazasmda Adliyeye getirilmişlerdir. Ancak vakit geç olduğu için sorgulan bugün yapılacaktır. D ngiltere Bahriye Nazırı, Iskenderiye* de Akdenizdeki İngiliz donanması Samur ve amber vergisi Ulaklar ve mübaşirler, vergiyi vermiyeceklerin cezalandırılacağını bildirdiği için «tahsilât» pek fazlaydı. F a k a t . . . . Niçin?.. Çünkü Ahmed Paşa, Genc Osman hailesinin gönüllerden henüz silınmiyen ıstırabına güveniyordu, saltanat makamına karşı yeni bir hareket vukua gelemiyeceğini umuyordu. Ordunun bir kısmı da Giriddeydi. Ocaklı ve halk kütlelerinin harb heyecanı yüzünden şu veya bu münasebetsizliklere göz yumacaklannı da tabiî buluyordu. Bu, bir gafletti ve Cinci Hocanın nıhşinaslığı yanında vezirin sathî düşünürlüğünü ispat ediyordu. Fakat ok da yaydan çıkmıştı, harıl harıl yazılan fermanlar ulaklarla dört ta rafa dağıtılarak samur ve amber vergisinin tahsiline girişilmişti. Ulaklar ve mübaşirler, tarholunan vergiyi vermiyecek kimselerin vezir veya kadı olsun hemen azledileceğini tebliğ ettiklerinden «tah silât» ilk ağızda Sadnazamı, Defterdarı ve Padişahı memnun edecek bir biçimde gidiyordu. Bununla beraber dedikocta da hemen alıp yürümüştü. Bedestenin sık sık saray adamlan tarafından basılması ve bu baskınlar yüzünden dükkânlann kapanması, îstanbul halkmın en kuvvetli tabakasmı teşkil eden esnaf ve tüccar kısmma isyan temayülleri asılıyordu ( 1 ) . Hocalar, şeyhlerse kendilerine yüklenen vergi dolayısile boyuna rivayetler, hikâyetler çı kanyorlardı, halkın heyecanınj körüklüyorlardı. Bu rivayetler çok gülüncse de o günün zihniyeti bakımmdan pek mühimdi. Meselâ Sultan İbrahimin talihi müneccimlik usulüne göre zeneb denilen uğursuz noktadan ayrılmıyor denilerek ve bu ta lihi taşıyan hükümdarlarm kendi devletlerine zarar getirecekleri söylenerek gö nüllere kasavet aşılanıyordu. Muneccimlıkten anlıvanlar bu kadarla da kalmıyorlardı, Padisahm talıhini temsıl eden U tarid yıldızmın bilmem hangi derecesinde bulunduğunu ve bu vaziyetin acze, havailığe, hayranlığa, aşka ve deliliğe delâlet ettiğini yayıyorlardı. Samur ve amber vergisinin tarholun duğu sırada güneşin tutulmasını, bir zelzele vukua gelmesini de «büyük bir padişaha zeval ve katlü ihtilâl» alâmeti sayanlar vardı. Bu kadar kalsa gene iyi, araya «evliya» dan sayılanların rüyalan da giriyordu. Bunlardan biri düşünd? «ilkın vezir, sonr emîr öldürülecek» diye bir ses duyduğunu her önüne gelene söylemek ten çekınmıyordu. Ulemadan Hamdızade Emir Çelebi adını taşıyan biri de gene rüyasında babasınm peygamberlerle evliya ruhlarından mürekkeb ilâhî bir mecliste bulunduğunu ve orada kendisine «biz hepimiz, cülus işini başarmağa memunız» denildiğini oda oda dolaşıp hikâye ediyordu. Nakşibendî şeyhlerin den biri güneşin gökten sökülüp atıldığını, bir mevlevî dervişi de aym güneşi örterek yavaş yavaş erittiğini rüyalarmda gördüklerini söyliyerek dedikodu çem berini genişletiyorlardı. (2) alka hak yolunu göstermeğe kudret edinmekti. Bugün de kaza nasbmda bulu nuyoruz. Vazifemiz hak ile nâhakkı a yırd etmektir, mazlumu koruyup zalimi cezalandırmaktır. Nasıl olur da zulme göz yumarız, bu misillu tekliflere itaat ederiz. İşte sana haber veriyorum: Benden kürk ve amber cerrinde ısrar edersemz şu hırkayı sırtıma, şu külâhı da başırr.a geçiririm, kadıhktan feragat ederim. Şami zade, hiddetten gözleri dönmüş olan kadı ile münakaşaya girişmekten onun Şeyhülislâm oğlu olmasını dıişünerek çekindi: Vallahi, dedi, bu işte benim ne sun'um, ne taksirim var, bize yaz derler, yazanz. Oku, derler okuruz. Emri veren, cenabınızdan kürk amber isteyen sahibi devlet hazretleridir. Dilerseniz huzura çıkm, onunla çekışin. Istanbul kadısı bu yü'leşmeye de rıza gösterdi, Sadrıazamın yanına giderek ayni şeyleri söyledi. Ahmed Paşa, dağ dağasız yürüyecegine inandığı samur maslahatmın Şeyhülislâm zade tarafın dan sekteye uğratılmak istenildiğini gö rünce şaşırdı: Efendi, dedi, sen aklını mı kaçır dın? Ülilemre muhalefet ne demektir?.. Yoksa şu genc yaşta kendini babandan âlim ve âkil mi kıyas edersin?.. O, şev ketlu Hünkârm fermanına hemen itaat etti, birkaç parça samur ve amber yolladı. Sen dahi böyle hareket etmelisin, Padişahın gazabından nefsini siyanet eyle melisin! Genc kadı, nefret ve istikrah gösteren bir şekilde başını salladı, koltuğundaki bohçayı açarak bağıra bağıra cevab verdi: Babam mansıbı havfinden zulme göz yumuyor, istenilen şeyi veriyor. Ben kadıhğa teşne değilim, bugün Galataya naıb dahi göndermedım. Sızden niyazım budur ki beni Padisah huzuruna götüre siz. Ana dahi cevab verevim ki bu tarik ile ulemayı müsadere ülilemre münasib değildir. Şayed Padişah doğru sözüme gücenirse gayeti bana üç halın biri ısabet eder: Ya katlıme ferman buyurur ki şehadettir, canıma minnet olur. Yahud beni nefyeyler. Bu dahi nimet olur. Çünkü iki aya karibdir, Istanbul zelzeleden hali değildir. Bu üslub ile birgün yere geçer. Uçüncü hal, Padişahın beni azletmesidir. Bu, hiç umurumda değil. Çünkü bugün naib göndermedim, azlime kendim nza gösterdim. Niyetim şu hırkayla külâhı giyip riyaset köşesine çekilmek tir. (3) ŞEHİR ÎŞLERİ Asfalt yapılacak caddeler Asfalta çevrilecek olan yollann bir listesi Belediye Fen heyeti tarafından hazırlanmıştır. Bunlardan ilk olarak Babıali; Reşadiye caddelerile Sanasaryan hanı önü; Sultanhamamı ve Meydancık caddesi; Mercan yokuşu; Galata yolcu salonu önü; ve Kuledibi meyda nına aid olanlann keşifnameleri yapılmağa başlanmıştır. Bu inşaatın hepsi birden ihale olunacaktır. Keşifnamelerin hazırlanması iki üç ay kadar süre cek ve ilkbaharda da işe girişilecektir. Bunlardan sonra da asfalta çevrilecek yollarm ikinci listesi tertib edilecektir. KÜLTÜR tSLERt llkmekteblerin bahçeleri Maarif müdürlüğü, ilkmekteblerdeki antre ve bahçelerin vaziyetleri iyi bir manzara göstermediğinden bunların düzeltilmesinin temini için ilkmekteb lere tebligat yapmış ve ayni zamanda Nafıanın da yardımmı istemişti. Nafıa mühendisleri, ilkmektebleri dolaşarak antre ve bahçelerin muntazarr bir şekle sokulması işile meşgul olmağa baslamışlardır. Doğru de£il mi? t BORSALARDA Frank tekrar düşmeğe başladı Türk Borcu birinci ^ahvilleri dün Borsada cumartesi gününe nazaran biraz yükselme göstermiş, fakat sonradan duşmüştür. Bir aralık 14,05 liraya kadar yükselen Türk Borcu birinci tahvilleri sonra 13,95 lirada kapanmıştır. Birkaç gündenberi yükselir gibi bir hareket gösteren ve hafta sonuna ka dar bu vazjyeta muhafaza eden frank dün Londra borsasında yeniden düşmeğe başlamıştır. Frank hakkmda Londra borsasından cumartesi günü gelen son telgraf bir İnşiliz lirası karşılığı 146.22 franktı. Dün frank hakkmda bir îngiliz lirası karşıhŞı evvelâ 146.28 frank olarak ilk fiat gelmiş, sonra 146,36 ve daha sonra 147 18 e kadar duşmüştür. Şu şeklin frankta yeni bir sukutun başlangıcını teşkil ettiği ümidi vardır. Çivili geçidler boyanacak Büyük cadde ve meydanlarda karşı dan karşıya geçmek için sarı çiviler yerine boya kullanılmasi rtVfVafîfcfblâcağı düşünülmüş ve bir tecrübe yapıl masına karar verilmiştir. Bu tecpyfee bugünden itibaren Galatada Domuz sokağı önünde yapılmağa başlanacaktır. Tecrübe bir ay kadar devam edecek ve müspet netice alındığı takdirde çiviler kaldırıîarak her tarafta bu şekil tatbik olunacaktır, ÜNÎVERSİTEDE Universitede askerlik dersleri Son gelen bir emir mucibince Üniversi],esje>ıjjlık ^]f«5Î dars. «e talkBİeıin üçte birisinde bulunmıvan talebeler yıl sonundaki imtihanlara kabul edilmiverek kendilerine askerî derslerden dön müş nazarile bakılacaktır. Yıllık askerî tedrisat 60 saattir. Bunun 40 saati amelî talimlere, 20 saati de nazarî derslere tahsis edilmiştir. îzmir Ağırceza mahkemesinde enteresan bir hâdise İzmir (Hususî) Şehrimiz Agırceza mahkemesinde, alâkalı bir cinayet davası görülürken, enteresan bir vak'a olmuştur: Salon müthiş kalabalıktır. Dinleyicilerden bir genc, bir aralık sol bileğinde bir acı hissetmiş ve biraz sonra bileğine bakınca kol saatinin asırıldığını görüp derhal zabıtaya haber vermiştir. Üç polis kapıyı tutmus ve muhakemenin bitmesini belkemiştir. Muhakeme bitince. salondan cıkanların üstünde taharrivat yapılmıs. fakat hiçbir sey bulunama mıştir. Mübaşirler, saatin kanapeler altına atılması ihtimalini de hesablayıp kanarjelerin altına bakarken keskin ve büvükce bir hancer bulmuşlardır. Bu nu müteakib. saatin pencereden bahceve atı^bilece^i düsünülmüs ve orada da araçtırmalar yapılmca, toplu bir tabanca bulunmustur. Anlaşılan, taharrivat basiaması üzerine, bazı sahıslar, bellerindeki bu silâhları fırlatıp her hangi b'r mes'ul'vetten kendilerini kurtarmak istemislerdir. Neticede saat buluna mamıştır. ADÜYEDE Halı hırsızı mahkum oldu Vitali isminde biri bundan bir müddet evvel Kapalıçarşıda, halıcı Hamdi nin dükkânı önünde duran bir halıyı çalarken yakalanmıştı. Vitali dün Sultanahmed ikinci sulh ceza mahkeme sinde dört buçuk ay hapse mahkum e dilmistir. Bir amele yaralandı Eminönü Halkevinin spor salonu için istimlâk edilen evlerden birisi yıktırı lırken bir kaza olmuş ve 45 yaşlarmda Habib ismindeki amele yıkılan duvar altında kalarak ağır surette yaralan mıştir. Yaralı Cağaloğlu eczanesine götürü lerek ilk tedavisi yapılmıs ve kaldırımda oturtularak cankurtaran otomobili nin gelmesi beklenmiştir. Fakat yarım saat zarfmda cankurtaran otomobili gelememiş ve yaralı kanlar içinde bir taksi ile hastaneve volîanmıştır. .' Sadnazam, şişman vücudünü kı mıldata kımıldata bu haykınşı dinliyor, ikide bir lâhavle çekiyordu. Fakat azli, nefyi ve ölümü göze alan cesur kadıya verilecek makul bir cevab bula rrıyordu. Söz bitip de Mehmed Çelebi aba hırkayı, mevlevi külâhını bohçalaymca bir iki kelime olsun söylemek istedi: Huşunet, dedi, irfan ehline cesban düşmez. Hiddetle kalkan nedametle otuSadrıazam bu hikâyetlere ve bu rivarur. Keskin sirkenin de zaran kendi kü yetlere kulak asmıyordu, boyuna amber pünedir. Onun için hodreyliği bir yana ve samur toplatıyordu. Cinci Hoca baş koy, âkil ol. ta olmak üzere hocaların kibar takımı Mehmed Çelebi müstehzi bir sesle vergilerini şevkle, fahirle öder gibi davsordu: ranarak bu salgmın meşru olduğuna filen Sizin düşüncenize göre âkil olmak fetva vermişlerdi. Bursa kadısı Beyati, zulme boyun eğmek midir?.. Bana bunu Edirne kadısı Mustalahzade de vergiyi hemen verenlerin ve o zımnî fetvaya im telkin etmek diliyorsanız boşuna yorulu yorsunuz. Ben size kürk değil, eski bir Z£ koyanların arasmdaydı. çorab dahi vermem. Çünkü bu teklifin Hocalardan «Fermanı hümayun» a r.e şeriatte, ne kanunda yeri var. ilk karşı koyan, samur ve amber vergisini Sadrıazam tahammülün son haddine lânetleme yolunda önayak olmak istiyen yükselmekten geri kalmadı. nefsini zor Galata kadısı Mehmed Çelebi idi. Bu a lıyarak gülümsedi: dam «resmen» âlim ve «resmen» müderrı> lATKasi olan yadigârlardan değildi. Şeyhülislâmın (1) «Tuccar \e erbabı suka ve bedestanoğlu bulunmasına rağmen gerçekten bıl cılara eşyalarmın şasbolunması giran gelgindi, tasavvuf ile de meşgul olduğu için dığınden «artık emnueman kalktı> deyu halkın muhabbetini kazanmıştı. Umum âşıkâre soyleşüp kıymetli eşyalarını bedestandan ve dukkânlardan kaldırmağa bajşsırasmda ona da dıvandan tezkere ve ça ladılar. Ol esnada bir atlı Eskısaray semvuşlar elile Sadrıazam buyurultusu gön tinden bedestana doğru seğirterek «duk derilerek samur ve amber göndermesi e kânlar kapanma'c ferman olundu tiz, kapan» deya çağırarak gezup halk dahi bamir olununca âlim molla gazaba geldi hane isterlerdı, dukkânlar kapandı. Biraz hemen bir aba hırkayla bir mevlevî kü sonra tellâllar çıkup dükkânları açtırdılar. lâhı getirtip bohçaladı, vezirin sarayına Ol gulgulede nicenin malları zayı oldu» Naima C:4 S 266 gitti, baştezkereci Şami zadeyle buluştu (2t Bu dedikodular gene Naima tarıhinve bohçayı açarak içindekileri sedire de (C 4 S. 293) aynen yazılıdır. (3i Naima C: 4. S: 288. Hammer Kırk yaydı: dokuzuncu kitab. Efendü.dedi, benden samur ve \ amber isterler. N raşi, ne mürteşi değilim Hurrem Sultan ki köşemde parça parça samurlar, tutam Tarihî roman tutam amberler bulunsun. Biz medrese M. Turhan Tanın son eseri çıktı lerde dirsek çürüttük, mürekkeb yaladık deve yükünce kitab okuduk. Maksadımız. Bir hırsız mahkum oldu îstanbulun birçok semtlerinde hırsızlıklar ve dolandırıcılıklar yapmaktan suçlu Hilmi isminde bir sabıkalı dün üçüncü ceza mahkemesinde üç sene altı ay hapse mahkum olmuştur. Bir otomobil yandı Şoför Karakaşa aid 3276 numaralı otomobil, dün Eyüb polis merkezi önünde birdenbire bozulmuştur. Bozuk otomobil tamir edilirken her nasılsa benzin deposu ates almış ve yanmağa başlamıştır. Hâdise itfaiyeye haber verilmiş ve otomobil tamamen yanmadan gelen itfaiye tarafından söndürülmüştür. Fakat bu arada Eyüb polis merkezinin telefon telleri yanmış ve merkez, müdiriyetle irtibatmı kaybetmiştir. Bir tramvay kazası Nuruosmaniyede oturan marangoz Nurinin refikası Aliye, 8 yaşlarındaki çocuğu Sabahatle dün sabah Çarşıkapıda tramvay caddesinden gecerken vatman Rızanın idaresindeki 481 numaralı tramvay Sabahate çarpmıştır. Sabahat ağır surette yaralanmıştır. Vatman ise kazadan sonra yoluna devam etmiştir. Sabahat Haseki hastanesine kaldırıl mıstır. Edirnede açılan Talebe Yurdu Edirne (Hususî) Bulundukları kaza ve köylerde ortamekteb bulunmıvan veya lisevi bitirip de Üniversiteye de vatı etmeğe para vaziyetleri müsaid olmıyan cocuklarımıza. tahsillerine de vam imkânlan vermek maksadile ge cen sene Edirne ve îstanbulda kız ve er^ek talebe yatı yurdları açılmıştı. Bu vurdlar. bu sene yeni pavivonlar üâvesile geniş1etılmiş ve talebe kadrosu iki nvsline çıkarılmıstır. Bugün E dirnede 130 kız ve erkek talebe pek az bir ücretle veya parasızca banndırıl makta; yemek, içmek gibi ihtiyacları da temin edilerek okutulmaktadır. Kültür sahasmda atılmıs cok mühim bir adım savıian bu hareketin yıldan vıla genisletilerek Trakva çocukların dan çoŞunun orta ve yüksek tahsil ihtiyacını karşılıvacağı süphesizdir. Ziya Gökalp için yapılan ihtifal tsmail Habibin konferansı Değerli edib arkadaşımız İsmail Habibin bugün Beyoğlu Halkevinin Tepebaşındaki merkez binasmda bir konferans vereceğini yazmıştık. Konferansın saati 18 bucuktur. Dünkü ihtifalden bir intıba Ziya Gökalpın ölümünün onüçüncü lunanlara hitaben kıymetli ölünün ilminyıldönümü münasebetile dün saat 16 da den ve faziletinden bahsetmiş ve 13 seHalkevinden bir heyet değerli âlimin nedenberi sükun içinde yatan büyük müTürbedeki mezanna giderek bir çelenk tefekkirini, Türk milleti ve onun genc ve münevver çocu'JanniTi bir an bile unut koymuştur. Bunu müteakib EminÖnü Halkevî ta madığmı söylemiş ve hatıralarmı hürmetrih şubesi başkanı Halid Bayır, hazır bu le anmıştır. Kuyuya düştü Kurtuluşta Böstan sokağmda oturan 20 yaşlarmda Dimitri, evvelki gece e vine gıderken civardaki üstü açık kuyuya duşmüştür. Kuyudan feryada başlı yan Dimıtrinin imdadma komşular yetişerek genci zorlukla kurtarmışlardır. Cumhuriyet 4bone şeraiti Nüshası 5 kuruştur. Türkiye Haric icin için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı aylık 750 » 1450 » Üç aylık 400 » 800 • Bir aylık 150 » Yoktur