20 Birinciteşrin 1937 CUMHTJRIYET Bir tayyaremiz ölümle boğuşanlara erzak attı Başvekâlet vekili, ne derece tehlikeli olursa olsun, felâketzedelerin kâmilen kurtarılmasını istedi [Baştarafı 1 inct sahifede] ya tutulan beş büyük yelkenli, Midyc açıklarında Serfes koyu önünde bekleş mektedir. Yelkenliler, dün de yazdığımız gibi, demirliyerek ve birbirlerine halatla tutunarak fırtmayı atlatmağa çalışmış lardır. İçinde kırka yakm tayfa bulunduğu tahmin edilen beş yelkenlinin azgın de nizle altı gün süren mücadelesi, çok korkunc ve müthiş olmuştur. Zavallı tayfalar, altı gün altı gece bir taraftan yardım bulamadan dağ gibi dalgalarla, müthiş rüzgârla, yağmurla ve nihayet şiddetli bir açlıkla raücadele etmişlerdir. Tahlisiye idaresi, bütün tedbirlere müracaat ederek imdad istiyen biçarelerin yardımına koşmuş, fakat bu imkânı bulamamıştır. Gemicilerin sabahtan akşama kadar durmadan imdad istemeleri, vaziyetin çok vahim olduğunu göstermiş, evvelki gün karadan gönderilen tahlisiye müfreze ve vasıtaları da müspet bir neti ce alamamıştır. Tahlisiye idaresi umum müdürü Necmeddin, vaziyeti bir telgrafIa hükumete bildirmiş, zavallılann kur tarılması için evvelâ havadan yardım tedbirlerinin alınması icab ettiğini kay detmiştir. Karadenizdeki fırtına faciası Kardeş Mısırın, yarm için ümidleri ve mesaisi (Battarafi 1 tnei nahifede) kat Italya, ayni zamanda, M:sınn dostudur ve birçok kereler, Duçe, bu dostluğu yalnız sözlerile değil, harekâtile de ifade etmiştir. Bu böyle olmasa bile, her halde Mısır, o kadar kolaylıkla yutu lur bir lokma değildir. Vâkıa ne büyük bir ordumuz, ne de büyük hava kuvvetlerirhiz yoktur. Bu bir hakikattir. Lâkin, hürriyet ve istiklâlini nıüdafaaya karar vermiş ve azmetmiş bir milletimiz vardır. Yaşamak ve bütün dünya üe en iyi dostluk münasebetleri içinde yaşamak istiyen M. Metaksas Azimle devam ettiğimiz Ankarada hale teşkil eden ittifakımız, harb sonrasi devresinin en ziyade dikkate şayan hâdiselerinden biridir ve belki de sulhu kendilerine emel edinen milletlere bir misal olarak gösterilebilir. Hükumet yardım çareleri araştırıyor Başvekâlet vekili Celâl Bayar, faciaya muttali olunca, vaziyet ne derece tehlikeli ve imdad imkânlan ne derece müşkül olursa olsun yardıma koşulmasını, bir kişinin hayatımn dahi tesadüfe terkolunmamasını ve hepsinin derhal kurtarılması çarelerinin araştınlmasını bildirmiştir. Evvelki gece yola çıkarılan, Midyeye erzakla bütün kurtarma vasıta ve aletlerini, bir tahlisiye müfrezesini götüren kamyonet facia mahalline yetişmişse de sahilden yardıma imkân bulamamıştır. Bu vaziyet karşısında gerek İstanbul, gerekse Kırklareli Valilikleri Cankurta ran idaresi umum müdürlüğü, birlikteiıarekete geçmiş, Türk Gemi Kurtarma şirketine müracaat edilerek bir kurtarma gemisinin facia yerine gönderilmesi is tenmiştir. Kurtarma gemîsi gönderildi Şirket, evvelki akşam, Hora adlı kurtarma gemisini tahrik etmiş ve felâ ketzedelerin imdadına göndermiştir. Fakat maalesef, bu koca kurtarma gemisi de Boğazdan çıkar çıkmaz müthiş dalgalarla bocalamağa başlamış, geri dönmeğe mecbur olmuştur. Kurtarma gemisi, dün öğleden sonra Büyükdere önüne gelmiş ve orada demirlemiştir. Gemi süvarisine geceyarısından sonra tekrar hareket emri verilmiştir. Gemi, bu sabah hava yatıştığı takdirde felâketzede yelkenlilerinbulunduğu mahalde olacaktır. Askerî bir tayyare koşuyor imdada Denizden ve karadan yardım görmi yen biçareleri biran evvel kurtarmak, hiç değilse zavallılann denizle mücadele enerjilerini artırmak, açlıklarını gidermek için ancak havadan tayyare ile muave net edilebileceği düşünülmüş, Denizyollan îdaresinin elinde kurtarma tayyare leri olmadığı için askerî bir tayyarenin uçurulması hususunda Başvekâletin ve Büyük Erkânıharbiye Reisliğinin müsaadesi istenmiştir. Nihayet verilen emir üzerine îzmir hava garnizonuna mensub subay Avni ile Halılin idaresindeki bir askerî tayyaremiz, dün, sabahm çok erken bir saatinde Yeşilköye gelmiş ve saat 7,30 da da Midye istikametinde uçarak bir bir millet istikşaf yapmıştır. İtalyanın Trablusa yaptıgı sevkiyat, îtalya ile dost olduğumuzu zannettiği tlk yardım uçuşu miz müddetçe biz, Mısırlılan alâkadar Çok alçaklardan uçan tayyareden geetmez. Bu harekât, İtalyanın kendisini ve milere yiyecek, içecek dolu torbalar atılAvrupa vaziyetini alâkadar eder ve her mış, bunlardan ancak birkaçı felâketze aalde Avrupa vaziyetini istihdaf etmekdelerin eline geçmiştir. Bu yardım esna tedir. Dediğim gibi, cenub Afrikasmı asmda yelkenlilerden biri demirini tarayalâkadar etmez. rak Boğaza doğru hareket etmeğe başla Mısırda nekadar îtalyan var? mış ve çok yorucu mücadeleden sonra Büyük bir koloni. Tahminen elli, dün akşam Kilyos açıklanna gelmiştir. altmiş bin kadar. Mısırda büyük men Eğer gemi mukavemet edebilirse, bugün faatleri vardır. Bununla beraber Mısır lımanımıza selâmetle gelebilecektir. hükumeti ve halkı, kendilerini diğer ko Iki gün evvel parçalanarak batan di lonilerden kuvvetli görmezler. ğer yelkenlinin tayfalan Kum adası de Arab birliği hareketinde Mısırın nilen 1 "içük bir kayalığın üzerinde sula bir rolü var mıdır? rın çekilmesini beklemektedirler. TayyaFi'len hayır. Bugüne kadar Mısır, re, istikşaftan sonra bu kayalığın üze • esasen, kendi istiklâlile meşguldü. Fakat rinde de uçmuş, çok feci bir halde bulu Arab birliği hareketine hükumetin bü nan bu zavallılara da yiyecek aünışbr. yük bir sempatisi vardır, ve bunu, hâd buhranlarda birçok kereler göstermiştir. Tayyarenin ikinci uçuşu Dün saat 10 da ayni askerî tayyare, Meselâ, son zamanlarda, Filistin mese bir defa daha uçurulmuş, içinde batta • lesinde, Mısır Hariciye Nazın, Cenev niye, cankurtaran yeleği, erzak, konyak, rede, diplomasi âleminde büyük akisler sigara ve kibrit bulunan birçok torbalan uyandıran bir beyanatile Filistin meseleyelkenlilerin içine atmıştır. Bu son mua sinde Arablara karşı ne dereceye kadar venet ve imdad hamlesile tayfalann hep bağlı olduğunu bildirmiştir. Mısmn şimdiki dahilî vazîyeti haksi, açlıktan kurtanlmıştır. kmda biraz malumat verir misiniz? Kazazede gemilerin birkaçının sahibi Her şeyden evvel junu söyliyeyim olan Mahmud kaptana dün akşam Midki, halk tarafından çok sevilen Kral Fayeden şöyle bir telgraf gelmiştir: «Gemilerden biri çapasını kopararak ruk hazretlerinden büyük şeyler bekliyohareket etmiştir. Diğerleri limanda se ruz. Talih ona bütün lutuflarını vermiştir. Zekâ, sevimlilik, şahsiyet, durbinlik lâmette.» Bu telgraftan anlaşıldığına göre, ka hassalan onda tamamile mevcuddur. Ozazede gemiler büyük tehlikeyi atlatmış nun bizi, arzularımıza uygun bir istikbale çötüreceğine itimadımız vardır. Hüku bulunmaktadırlar. nıelimize gelince, Mustafa Nahas PaBugün Gemi Kurtarma şirketinin Hora gemisi, kurtarma işini başarmak üzere şanın teşkil ettiği hükumet, mecliste büfacia yerine gitmeğe çalışacaktır. Gemi, yük bir ekseriyete istinad etmektedir. Biyelkenlilere gene yanaşamazsa, havadan liyorsunuz ki, hükumet tamamen müntehab bir meb'usan ve üçte beşi müntehab, yardıma devam olunacakür. ' " ikide beşi mansub bir âyandan teşekkül Bugünkü hava eder. Her iki meclis, müştereken çalış Yeşilköy meteoroloji istasyonundan amaktadırlar. Büyük ümidlerimiz var. lınan malumata göre, dün barometre Pek tabiî, belki bizim de, her müstakil 767 milimetre, hararet en çok 15,6, en az millet gibi kusurlarımız olacaktır veya o13,8 santigrad olarak kaydedilmiştir. labilir. Lâkin bu eksikliklerden dersler Rüzgâr şimali şarkiden saniyede beş alacağız ve ümidlerimizi tahakkuk ettirmetro süratle esmiştir. Hava kapalı geç meğe çalışacağız. miştir. Muhtelif fırkalar arasmda başlıca meBugün havanın Trakya, Kocaeli ve seleler üzerinde ihtilâf yok gibidir. BilâEge mıntakalarında fazla bulutlu ve ya kis, tamamile mutabakat vardır. Yalnız, ğışlı olması, rüzgârların Karadeniz ve pek tabiî olarak, dahilî ve teferrüat üzeMarmara kıyılarile ege sahillerinde kuv rinde ihtilâflar vardır ki, bunda kimin vetle esmesi muhtemeldir. haklı olduğunu, itimadını ve reyini ver mek suretile, intihabat devrelerinde, ef Beyoğlu Halkevinde konser kârı umumiye tayin edecektir. Sözlerimi bitirmeden şunu söyliyeyim. Beyoğlu Halkevinden: Ben, şahsan, gazetemin başında bulun Evimizin Ar şubesi komite üyelerin duğum müddettenberi, Abdülhamide ve den Müfid Hasan İmşir, Ankara Riyaonun rejimine karşı tamamen muhalif seticumhur orkestrasına tayin edildi tim, ve aleyhine idim. Lâkin, şimdi, yeni ğinden Evimizden ayrılacaktır. Bu arTürkiyeye karşı, bütün Mısırda derin bir kadaş Evimizin Tepebaşındaki merkez binasında 23/10/937 cumartesi günü ak muhabbet, bir alâka ve hürmet vardır. Hepimiz, büyük ıslahatçı Atatürkün zeşamı saat 21 de bir konser verecektir. kâ, cesaret ve kabiliyetlerine hayranız. Programda, Corelli, Kreisler, Schu bert, Seyfeddin Asaf, Tchaikowsky. J. Onun, arkadaşlanle beraber, başlamış S. Bach, Seyfeddin Asaf, A. Monti'den olduklan eserde muvaffakiyetini bütün kalbimizle diliyoruz.» parcalar vardır. {Bastarafı 1 tnct sahtjede) mahsusu imza etmişlerdir. Ekselâns Ge neral Metaksas Yunan sefirile birlikte öğleden evvel Hariciye Vekilini, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmağı ve Başvekil Vekili Celâl Bayarı ziyaret etmiştir. Hariciye Vekili doktor Rüştü Aras, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ve Başvekil vekili Celâl Bayar, Generale mukabil ziyaretlerde bulunmuşlardır. Bayan Metaksas <k öğleden evvel Bayan Celâl Bayarı ve Bayan Fevzi Çakmağı ziyaret etmiş ve bu ziyaretler de Bayan Celâl Bayar ve Bayan Fevzi Çakmak tarafından iade edilmiştir. Muhterem misafirimiz öğle yemeğini hususî olarak Yunan elçiliğinde yemiş lerdir. Öğleden sonra Başvekil Ekselâns General Metaksas saat 15,30 da Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhalik Rendayı ziyaret etmiş ve Abdülhalik Renda bu ziyareti iade eylemiştir. Bu akşam saat 20,30 da Başvekâlet Vekili Celâl Bayar ve refikası tarafın dan misafir Başvekille Madam Metaksas şerefine Ankarapalas otelinde bir akşam yemeği verilmiş ve bu yemeği saat 22,30 da başlıyacak bir kabul resmi takib ey lemistır. terir. Bu imtisal nümunesi, iki millet a rasında hüküm süren dostluğun muvafıklığını ve hakikiliğini gösteren yeni bir ispat daha getirerek Türk ve Elen vatandaşlarını mutaain edebilir. siyatet Balkan Antantımn büyük eteri Bütün refah ve saadet unsurları arasında en kat'isinin sulh oldugu fikrile meşbu bir halde, bu sulh ve anlaşma siyasetine azimle girmiş bulunuyoruz. Milletlerimizi birbirine bağlıyan kırılmaz rabıtaların inkişafına, otoritesinin ve heyecanınm yardımını getinnekten hiçbir zaman hali kalmamış olan ve daha yakınlarda Türk matbuatı mümessillerine söylediği güzel sözlerle bu rabıtaların mahiyetini tebarüz ettiren ekselânsmız, An karayı ziyaretlerile, devamlı ve ahenk tar bir seyirle ilerliyen bu dostluğun parlak bir safhasını açmıştır. Ekselânsınızın bu ziyaretlerinin yarattığı bayram havası içinde ve kalblerimizi dolduran sevincle, kadehimi mufahham hükümdarlan, Majeste Elenler Kralının sıhhatine, dost ve müttefik Elen milleti nin refahına ve bu akşam muhterem misafirlerimiz olan mümtaz hükumet reisile nazik refikalannm saadetlerine kaldın yorum.» General Metaksas'm cevabı Başvekil vekili Celâl Bayarın nutku Ankara 19 (A.A.) Elen Başve kili Ekselâns Metaksas şerefine bu ak şam verilen büyük ziyafette, Başvekil vekili Celâl Bayar, aşağıdaki nutku söylemiştir: « Bay Başvekil, Majeste Elenler Kralı hükume ü'nin mümtaz reisine derin bir memnuniyetle hoş geldiniz der ve şahıslarında dost ve müttefik asil Elen milletini selâmla rım. Topraklanmıza girdiğinîz dakikadan itibaren, Türkiyeye yaptığmız bu muhabbetkâr ziyaretin istisnasız herkeste uyandırdığı derin sevinci ekselânsmız her halde müşahede etmişlerdir. O ziyareti ki, Türk milleti ve Cumhuriyet hükumeti, yalnız tam bir hissiyat ve kalb beraber Iiği üzerine değil; fakat ayni zamanda fikir beraberliği ve karşıhklı menfaatle rin iyi idraki üzerine müesses bulunan sarsılmaz Türk Elen dostluğunun yeni bir tezahürü olarak karşılar. Esasen millotler arasmda, müşterek bir ideal istihdaf eden menfaatler ve ayni fikirler üzerine iptina eden bir dostluktan daha sağlam bir dostluk tasavvur olunamaz. tftihar ettiğimiz nokta tnsaniyet üzerine vahkn endişelerin çökmüş olduğu ve daha iyi bir istikbal için yapılan teşebbüslerin neticesiz gay retler halinde dağıldığı bir zamanda milletlerimiz arasmda sarsılmaz bir dostlu ğun vücud bulmuş olmasmdan dolayı hakkiyle iftihar edebiliriz. Balkan Antantımn kudreti Balkan Antantı dost ve müttefikleri mizle sıkı bir işbirliği halinde, ihtiyatkâr bir ilerleyişle ikdam ve cesaretle, fırünalar ve karışıklıklarile tanmmış bir mıntakada değişmez bir sulh ve emniyet binası kurduk. Hemen hemen bütün Balkanlan kap lıyan bir arazi ve altmiş milyonluk bir nüfus kütlesi, bugün, bütün dünyaya, son derece mütecanis ve son derece ahenktar bir birlik manzarası arzetmektedir. Bu muhteşem başan, daha iyi bir is tikbal aramakta bulunan herkese bir imtdsal nümunesi teşkil edebileceği gibi hüsnüniyet ve anlaşma zihniyetinin milletleri nerelere kadar RÖtürebilecegini de gös Korkuyorum ! Tefrika: 13 Yazan: Server Bedi dik. Enjeksiyonlar ve kuvvet ilâclan Şaziyeye hiç tesir etmiyordu. Bunlardan zaten hiçbir şey beklemiyen karım, gü nünün yarısını yatakta geçiriyor, sokağa pek az çıkıyor, konuştuğu zaman beni dinlemeği söylemeğe tercih ediyordu. Eskiden de böyleydi ama şimdi sessizliği artmıştı. Bir cümle söylemek onu çok yoruyordu. Evin havası değiştiği için komşular da uğramaz olmuşlardı. Şaziye de onlara gitmiyordu. Zehra, bütün ümidleri kı rılmış bir insan gibi, yüzünü soldurmağa başlıyan aşikâr bir hüzün içinde, vazifesini yapmaktan başka birşey düşünmü yor, boş zamanlarında kitab okuyordu. Bir iki defa onu sinemaya gönderecek oldum, istemedi. Reddinde hiçbir huşunet, gizli isyan veya dargınlık yoktu. Zehir lenmiş gibi isteksiz ve mahzun duruyor du. Onu alıp bize götürecektik. Ne yapmak için? Ne yaparız? Hiç... Oturup konujuyoruz, dansediyoruz, eğleniyoruz. Zehranın sizden farklı bir vaziyeti olduğunu, evde bL takım işler gördüğünü bilmiyor musunuz? Biliyoruz. İşi olmadığı zamanlar... Kızm sözünü kestim: Yavrum, dedim, maalesef onun her zaman işi var. Bundan sonra daha fazla olacak. 5 a z »y e biraz rahatsız... ' Kızlar sustular. Yüzümde ciddî bir teessür ve endişe görmüş olacaklardı. İtiraz etmediler ve kısa bir selâm vererek ayrıldılar. O gündenberi kızlar bize bir daha hiç uğramadılar. Zehra da yeni vaziyetini sessizce kabul etmişti. Şaziye çabucak bu değişikliğin farkına vardı, hatla en büyük tesirin benim tarafımdan geldiğini anladı ve bazı imalarla bunu bana hissettirdi, fakat hiçbir şey sormadı. Artık Zehrayı müdafaa etmiyordu. Ben de çok neşesizdim. Paraca sıkıntım yoksa da üstüste iki iş de kaybet miştim. Evin havasmı değiştirecek kadar Evin içinde hepimiz gölçe gibi scssiz keyfim voktu. Bazı akşamlar benim de çenemi bıçak açmıyordu. Sofrada Şaziye şama doğru bir titreme duyarak yatağa ile bir kelime bile konuşmadığımız gün girmiş. ler vardı. İki gün sonra bunun bir zatürree ol Birkaç defa Zehra rüyama girdi. Uy duğu anlaşıldı. Beşinci gün, doktor bakuda, uyanıkken hiç farkmda olmadığım na: «Kalb çok zayıf» dediği zaman'Şabazı derin hislerim meydana çıkıyordu. ziyeyi kaybetmek ihtimalini ciddî surette Hep rüyamda Zehranın genc bir adam düşünmeğe başladım. En çok şaştığım la evden kaçtığım görüyor ve gözü ko şey, onun son zamanlardaki hissi kablellay kolay yaşarmıyan ben, ağlıyordum. vukuu idi. Böyle bir felâketin bende haZehrayı eve kapattıktan sonra içimde o sıl edeceği tesiri bilmiyordum. Herhalde na karşı derin bir utanc da vardı. Onun çok sarsılacaktım ve yaşamaktan hiç zevk sessizliği ve itaati bu duygumu büsbütün almaz olacaktım. Midesi bozuk bir adaderinleştiriyordu. Gurunım onun gönlü ma şekerin bile acı gelmesi gibi esasen esnü almak için en ufak bir rücu hareketi ki zevklerimden çoğu beni rahatsız etmeyapmama mânidi. Sade ona kitablar ge ğe başlamıştı. Şaziye hastalanır hastalanmaz, garibdir, bende eski şiir ve edebiyat tirmekle iktifa ediyordum. hevesi tepti. Uykuya dalan hastanm Bu hal uzun süremezdi. Yazıhanede başucunda beklerken Zehraya getirdiğim ortaklarım bile dikkat ettiler: «Sen çok romanlann hazin pasajlannı okuyordum. değiştin. Eski neşeni kaybettin.» diyor Şaziyenin hastalığı Zehra ile benim lardı. Para kazanma oyunlarını da sevaramda ilk defa sarih bir his iştiraki humez olmuştum. Hemen hemen dünyada sule getirdi. İkimiz de ayni büyük keder hiçbir emelim kalmamıştı. içindeydik ve hastanın akıbetine dair hiçEvde üç kişi, bu tarafımızla birbirimibir şey konuşmadığımız halde, ikimiz de ze çok benziyorduk: Üç ümidsiz insan yaklaşan bir felâket önünde bulunduğuhaline gelmiştik. Evin havasmda büyük muzu hissediyorduk. fırtınalardan evvelki nefes tıkayıcı dur Bir gün kapının önünde ben doktorla gunluk vardı. konuşurken Zehra da yanımdaydı. DokBir akşam eve gelince bütün hayatımı tor şöyle birşey söylemişti: değiştirecek bir hâdisenin başlangıcı kar Esasen kendisi çok zayıftı. Zayıfşısında kaldım. Şaziye bir gün evvel ban lık bir hastalık değildir ama her hastalığa yo yapmıştı. Soğuk almış. Ertesi gün ak istidadı olmaktır. Kalb yorgun olmasay Yunan hükumeti reisi Ekselâns Me taksas aşağıdaki nutukla mukabelede bulunmuştur: « Bay Başvekil, Muvasalatımdanberi mazhar olduğum hararetli kabul ve hakkımda ibzal olunan muhabbet eserleri beni derin bir tarzda mütehassis etmiştir. Ekselânsınızın bana hitab eden ve asil Türk milletinin mem leketim hakkındaki dostluk hislerinin bir ifadesi olan samimî sözleri Yunanistanda heyecanlı bir makes bulacaktır. Bu sözlere gerek şahsım namına, gerek Kraliyet hükumeti ve dostluk ve ittifak paktımıza bağlı olduklarını ve ona sarsılmaz bir iman beslediklerini temin etmekle hissi yatlarına sadıkane tercüman olduğuma e Celâl Bayarın Yunan gazetecile* rine beyanatı min bulunduğum bütün vatandaşlanm Ankara 19 (A.A.) Başvekil ve namma hararetle teşekkür ederim. Genc Ttirkiyede yaratılan işler kili Celâl Bayar Ankarapalasta yapılan Güzel memleketinizi ve onun modern resmikabulde, Yunan gazetecilerine aşa* hükumet merkezini ziyaret etmek fırsatı ğıdaki beyanatta bulunmuştur: « Dost ve müttefik memleketin hünı bulduğumdan dolayı bilhassa bahtiyakumet reisini kabul etmek ve Başvekil rım. Çok kısa bir zaman içinde Türkiyede elde edilen muazzam terakkileri bil M. Metaksas gibi güzide ve çok sempamiyor değildim. Fakat Türk milletinin tik bir şahsiyeti tanımak fırsatını buldu mübeccel bir Şef olarak malik bulun ğum bugünkü kutlu günün sonunda size makla bahtiyar olduğu Büyük Yaratı şunu demek isterim ki, Türkiye ile Yu cının ilham ettiği hamle sayesinde onun nanistanı birbirine bağlıyan dostluk tari* mümtaz arkadaşlannın yardımile yapıl fe muhtac olmadığı gibi ve herhangi bir makta olan harikulâde eser karşısında teyide de ihtiyac göstermemektedir. Sizin vasıtanızla bütün Yunanhlara' duyduğum hayranlığı ifade için söz bulagönderdiğim kardeşçe dostluk selâmlan mıyorum. Yeni Türkiyeyi her ziyaret eden, kurucu bir işde bütün verimile ça alâkayı celbetmesi icab eden tasrihaü lışan kuvvetli ve kıymetli bir milletin ar muhtevi olmak gerektir. Filhakika şurası^ zettiği bu cazib manzara karşısında mep nı kaydetmek icab eder ki, Türk Yu • hut kalan dürüst ve sadık bir müttefik nan dostluğunun bariz vasfı onun dina • olan Yunanistanın dost Türkiyenin bu mikliğinde mündemicdir. Münasebatımw çok güzel inkişafından meserret duymak zm eriştiği seviyeye rağmen gün geçmi ^ ta olduğunu söylemiye bilmem lüzum yor ki, bu feyizli dostluk, iki memleketin var mıdır? yüksek menfaatleri nef'ine olarak devamh surette gösterdiği delillerle mezkur münaTürk Yunan dostluğunun sebatın daha büyük bir resanetine doğrU mahiyet ve kıymeti Kalblerinden mazinin kinlerini sile müessir olmasm. Yunanistanla Türkiye arasındaki bu rek onun yerine bir sulh ve kardeşlik ideali koyan milletlerimiz arasında kurulan samimî itimada müstenid ve kardeşçe teşentente cordiale günden güne resanet riki mesai siyasetinin hararetli taraftan bulmaktadır. En eski ve en aziz arzula yım ve bu hususta herşeyde olduğu gibi nmdan birinin, Türk Yunan mukare uzağı görmesini ve müşkülât içerisinde netinin, canlı bir hakikate inkılâb ettiğini başarmasını bilen Büyük Şefimin çizdiği görmek benim için bir siyaset adamınm yolda yürüyorum. Türk Yunan dostluğu bu tahakkuk* duyabileceği en büyük meserretlerden biri lardan biridir. Ve birbirine kardeşçe birolmuştur. leşen iki millet, yüksek anlayışlan ve biltttifaktmtz bir misal olarak hassa menfaatlerinin tefevvuku ve yekgösterilebilir diğerine olan tabiî temayülleri sayesinda Müşterek tarihimizde kat'î bir mer kurulabilen mükemmel eserden dolayı iftihar edebilirler. dı korkulmazdı. Fakat yorgun. Başvekil M. Metaksas'ta çok nadut Sonra bir de «çok» ilâve etti: görülen vüs'atte bir devlet adamı buldum. Doktor kapıdan çıkınca, Zehra yere Majeste Kralın kendisine dost memleketdüşecekmiş gibi sallanıyordu. Yanma te işgal ettiği yüksek mevkii tevdi etmiş gittim. İki elini de omuzlarıma koydu, olmasmı pek güzel anlıyorum. Yunan başmı göğsüme dayadı ve hüngür hün milletinin de kendisine hududsuz bir iti gür ağlamağa başladı. mad beslemesini de keza anlıyorum. Dost Zehrayı o gün sevmeğe cesaret ettim. ve müttefik Yunanistan, mufahham hüFakat bu ne garib sevgiydi: Zehranın kümdarmın dirayetli ve bu büyük vatan* Şaziyeye bağlılığmdan ve gözyaşların perverin mahir idaresi altında daha bü * dan kuvvet almıştı. Yani, ikimiz de Şayük bir refah ve günden güne artan bir ziyeyi sevdiğimiz için birbirimizi seviyorkuvvet yolunda inkişaf edeceğine emin duk. Halbuki bu sevgi, Zehranın kalbinolabilir. Başvekil M. Metaksas'ın tıpb de de, benim kalbimde de Şaziyenin yebenim gibi Türk Yunan dostluğu davarini tutmak istiyen hain bir duygu değil sına sıkısıkıya bağlı olduğunu bilirim. V« miydi? Şaziyenin muhabbet mirasını yibugünkü noktai nazar teatilerinden sonra yerek beslenmeğe hazırlanmıyor muydu? bir kere daha bundan memnuniyet duy * Zehra Şaziyeye parçalanırcasına hiz dum.» met ediyordu. Günde iki üç saatten fazla Matbuat müdürlüğünün uyumaz oldu. Hastanın ve evin bütün işziyafetinde lerini gördükten başka sokağa, doktora, Ankara 19 (A.A.) Bu akşam telefona, eczaneye de koşuyordu. matbuat müdiriyeti umumiyesi misafir gat Felâketten üç gece evvel, Şaziye ba zeteciler şerefine Anadolu kulübünde bir na: Gördün mü? dedi, ne fedakâr kızl ziyafet vermiştir. Çok samimî bir hava içinde geçen ziBana son günlerimde nasıl hizmet ediyor. yafetin sonlarına doğru, matbuat başmüDün... sen yoktun... hep ellerimi, diz lerimi öpüyordu, «senin yerine ben hasta şaviri Bürhan Belge, genel direktör namma bir nutuk irad etmiş ve buna Yu * olayım.» diye ağlıyordu, Sonra dirseği üstünde doğruldu, kı nanlı gazetecilerden M. Matamatos ce* zarmış hummalı yüzünü bana doğru u vab vermiştir, Nutuklarda iki müttefik raemleket gazetelerinin dostane ve mühira zatarak: rollerinden bahsedilmiştir. (Arkasi var\ Günden güne daha sıkılaşan teşrikı mesaimizin bariz vasfı olan hulus ve açık sözlülük bu sulh eserinin genişlemesine müsaid havayı yaratmıştır. İtüfakımızm bu suretle Balkan Antantımn müjdecisi olduğunu söyliyebiliriz. Menfaat birliği ve ayni sulh emellerile birleşmiş olan ve birliklerinin manevî kuvveti de işte bunda bulunan Balkan Antantının dort milleti, eskiden daimî karışıklık ocağı addedilen Balkan yanm adasını Avrupanın en sulhçu ve emniyetli mmtakalanndan biri ha ^ line getirmiş olduklarından dolayı ifti * har edebilirler. Milletlerimizin bundan ummuş olduklan şey tamamile gerçek * leşmiştir. Beynelmilel sahada Balkan Antantımn dört devleti, mütekabil mü •* nasebetlerine hâkim olan itimaddan do « ğan tek bir azimle müteharrik bir kütle halinde gözüküyorlar. Bay Başvekil, İki milletimizi birleştiren bağların nekadar kuvvetli ve çözülmez olduğunu bugün bir kere daha müşahede etmek bei nim için büyük memnuniyettir. Bütün kuvvetimi bu bağların sıkılaşmasına has^ rediyorum ve mufahham hükümdarıra Majeste Kralın bu işin başarılmasına olan derin alâkasını görmek benim için büyük bir haz oluyor. Ekselânsınızın ve mümtaz iş arkadaş* Unnızm kıymetli müzaheretlerile bu bağ« ların hergün daha ziyade kuvvetlenece * ğine ve parlaklaşacağına eminim. Bu duygularla mütehassis olarak, Tür< kiye Cumhuriyeti Reisi Ekselâns Büyük Atatürkün sıhhatine, dost ve müttefik Türk milletinin refahına, mümtaz hüku* met reisinin ve nazik refikalannm saade* tine kadehimi kaldınyorum.» i