CUMHURtTET 12 Birlneiteşrln 1937 MESHUR 7URK ZAFERLERi Ankara meydan muharebesi Yazan: Celâl Dincer 3 Bunlar Osmanh ordusu sol cenahının ikinci hattında ve Rumeli tmnarlılarının gerisinde tertib almışlar; muharebenin son şiddetini bulduğu demde düşmana değil, kendi ordularına, «1çakçasına, geriden saldırmışlardı. Halin cereyanmı gören Osmanlı ihtiyat kuvvetlcri kumandanı Şehzade Mchmed Çelebi bu fcna vaziyeti düzeltmek için derhal ileri atılarak savaşa karıştıysa da Osmanlı ordusunun içinden gelen hıyanet dalgası aikerin ruhî haleti üzerinde pek fena tesir yapmış olduğu için vaziyet düzeltilemcdi. Bu sebebden Timur ordusunun şiddetli taarruzlan kargısında; gerilcye gerileye bu cenah, Bahadırtepeye ( 4 kilometro geriye) kadar çekümeğe mecbur oldu. lı kuşaklarla sanlmıstı. Bunların çoğu ile ayrı ayn çarpı$a çarpışa; bazılarını, bo|luklan arasından dolaşa dolaşa çıkıp kurtulmağa mu vaffak oldu ve şimal istikametinde yol almağa başladı. Maiyetindeki Sipahiler de çok azalmış olduğu halde 15 16 kilometroluk melafeyi yorgun hayvanlarının üzerinde katetmişlerdi. Fa kat Timurun, arkasından sevkettiği atlı kuvvetler ona gittikçe yaklaşıyorlardı.Şimdi yamaçlarında Mahmud oğlan köyünün bulunduğu tepenin kayalık burnunu i nerken ayağına taş giren Yıldırımm yağız atı yere yıkıldı ve hayvan değijtirmeğe vakit kalmadan yetişjp bastıran Mahmud oğlanın askerleri (Timurun pek sevdiği bu zat Çağatay Hanı ünvanını taşıyordu) Beya zıdı yakalayıp esir ettiler. Halbuki hükümdarlarına ve batkumandanlarına yol aç mak üzere önden giden Si Bir lira için işlenen cinayet Samatya cinayetinin muhakemesine dün başlandı Bundan iki ay evvel, Samatyada, kömür kayığı içinde bir lira için sandalcı Kemali odunla kafasma vurup sersemlettikten sonra, bıçakla öldürerek cesedini denize atmaktan suçlu Ibrahim Hakkının muhakemesine dün ağırceza mahkeme sinde başlanmıştır. Suçlu Jbrahim, mahkemede sunları söylemiştir: Kemali ben vurmadım. O gün, Mehmedin çalıştığı kömür kayığına gidecektim. Kemalin sandalile gittim. Orada birlikte yemek yedik. Kemal birdenbire önümden kayboldu. Ba;ka bir sandalla sahile çıktığını zannettim. Ben dc Kemalin sandahna binerek sahile çıktım. Her halde, denize düşmüş olacak!» dedi. Bundan sonra, cinayetin işlendiğini gözlerile gören katilin yeğeni 18 yaşla rında Ahmed dinlendi. Ahmed dedi ki: Dayım lbrahimle Kemal, kömür kayığına geldıler. Orada birlikte yemek yediler. Dayım, Kemalden bir lira iste di. Kemal vermedi. Bunun üzerine İbrahim, Kemalin kafasına odunla vurarak, onu bayılttıktan sonra, bıçakla yaraladı. Cesedini kaldırıp denize attı. Bana da gördüklerimi kimseye açmamamı tenbih etti!» Suçlu tbrahim, yeğeninin ifadelerini yalanlamak istedi: îftiradır, kabul etmem.. dedi. Duruşma gelmiyen {ahidlere tebligat yapılmak üzere başka güne kaldı. Bir Profesör imtihan şeklini kusurlu buluyor «Imtihanlarda şanıın oynadığı rolü kimse inkâr edemez. Bu tebeble imtihana mutlak kıymet izafesi doğru değildir» Artık kıuca (Ünivertite meseleıi) leklini alan ve görünüşe göre sade bu sene sınıfta kalan talebeyi değil, fakat bundan sonrakileri de, hatta bu irfan yuv*sına yeni ayak basmif olanları da düşündüren bu derd henüz devasını bulmuj değildir. Biz de, bu buluşa küçük de olsa, bir yardımı dokunur düfünceıile arajtırıp, sonifturuyoruz. Dündenberi aksaklığı ısrarla iddi» edilen imtihan Uİimatnamesinin bazı maddelerinin tadili lehinde, alâkadar muhitte, bir cereyan başUdığı löylenmektedir. Bu huıusta görüftügümüz profesörlerden biri fikrini şöylece hülâsa etmijtir: « Imtihanlarda lansın oynadığı rolü kiırue inkâr edemez. Bu sebeble imtihana mutlak kıymet izafe etmek doğru oUmaz. Beynelmilel şöhreti haiz ceza âlimlerinden Feri Hukuk Fakülteıinden mezun olurken ceza usulü dersinden güçhalle 5 numara alabilmi«tir. Bizdeki ımtihanlarda mümeyyiz yoktur. Hocanın sahsî mütalea»! herıeydir. Halbuki tek kişi pekâli hissiyatma mağlub olabilir. Yahud teıadüfen çok güç ve karıjık bir tual sorabilir. Filhakika Pariıte de ımtihanlarda bir kifi bulunur, fakıt tonunda jüri toplanır. Imtihın haddi zatında bir heyecan dernektir. Bazan bu heyecam artıracak vak'aUr olur. Metelî bir talebe imtihana girmek için sabahleyin erkenden Ünivertiteye gelir ve öğleye kadar beklerse o talebede kuvvetli maneviyat aramak doğru olamaz. Bir yandan da dediğim gibi bizde bir profesör talebesinin diğer derslerdeki imtihanlardan aldtğı çok iyi neticeleri hü kümsüz bırakacak derecede hikimi mutlaktır. Halbuki Fransada denlerin heyeti umumiyesi bir blok tejkil eder. Orada yalnız üssümizan nazarı itibara alınır. Binaenaleyh bir derıten sıfır almamak şartile talebe muayyen üssümizanı doldururta muvaffak olmuı »ayılır. Bizde eleme imtihanında bazı derslerden imtihan mecburîdir. Bir de kur'a ile bazı derslerden imtihan edilir. Mecburi, yani ihtisas derslerinden muayyen numara «lınmadıkça sınıf geçilmez. Halbuki elyevm tatbik edilen niztmnameye göre talî derslerden alınan numaralar az olursa talebenin esaslı dersten aldığı numara hiçe iner. Bunun doğru birtey olduğunu kim iddia edebilir? Bütün bunlar, bence, imtihan talimatnamesi üzerinde tevakkuf etmek, zannediyorum. Bu talimatnamede bazı tadilât yapılmak lüzumunu göıte rir.» Diğer taraftan, dünkü sayımızda beyanatları çıkan profesörlerin sözlerine karjı löyle denmektedir: « Bılhassa Hukuk ve Fen Fakül « tesinde imtihanların neticelerinden memnun görünebilmeğe imkân yoktur. Çünkü sınıf geçme nisbeti açılış günü verilen he»sbdaki rakamlara uymuyor. Meselâ U 4 nisbeti Hukuk sınıflarına göre tahlil edersek varılacak netice; birinci sınıfta dönenler yüzde 75, ikinci sınıfta yüzde 70 tir. Sonra da îstanbul Üniversitesini mütemadiyen Paris Üniversitesile mukayese etmek asla doğru olamaz. Paris Ünivcrsitesinde dünyanın her tarafından gclmiş hatta fransızcayı doğru dıirüst bilmiyen gencler vardır. Bunlar tabiatıle bir mıiddet, okudukları mektebin dilini bgreninciye kadar sendeliyeceklerdir. Sonra da Paris Üniversitesine sırf Pariste bulun mak, talcbelik haklarından ve imtıyazlarından istifade etmek için yazılıp da senelerle gczip eğlenen gencler vardır. Orada Üniversiteye devam mecburiyeti bile yoktur. O halde neden şeraiti bize hiç uymıyan Paris Üniversitesile mukayese yapılıyor da, meselâ Alman, îngiliz veya Italyan Üniversitelerıle yapılmak istenmiyor. Bakınız oralarda sınıf geçme nisbetleri vasatî olarak yüzde 75 tir, ki bizde bu nisbet sınıfta kalanlan gösterir. Sonra da herhangi bir universite ile mukayese yapılırken Îstanbul Üniversitcsinin başta kitabsızlık olmak üzere, başkalannda olmıyan mahrumiyetlerini gözönünden uzaklaştırmamak lâzımdır.» Bu babda söz söylemeğe salâhiyettar bir zat ise şöyle demiştir: « Avrupa üniversitelerinden bahsederken oralardaki liseleri de unutmamak lâzımdır. Kaç senedir kitabsız kaldıklarından bizzat gazetelerimizin sikâyet ettikleri ve daha bir sürü derdlerini yakından bildiğimiz liselerimizin verdikleri mahsuller, Ünivcrsitemizde Avrupa Üniversitelerinden daha sıkı bir imtihan süzgecinden geçirilirse elbette haksızlık edilmif olur. Nihayet Üniversitemizden gelişigüzel mahsul alalım da demiyoruz. Fakat talebeyi haddinden fazla sıkarak sınıfta alakoyup ilerideki inkişafının önüne geçmemeği de düşünmelıyiz. Bir yandan da Üniversiteden mezun olan talebenin ileride her kapıda başka itntihanlara da tâbi olduğunu biliyoruz. Meselâ Hariciye, Maliye, Dahiliye ve înhisarlar memur alırken ayrıca imtihanlar yapmaktadırlar. Adliyede de iki sene avukatlık sitajlan vardır.» Universite meselesi n Ankara meydan muharebesinin cereyan ettigi Osmanlı ordusunun sağ sahayı gösterir kroki cenahmda isc vaziyet, aksine îçi boş oklar Yüdınmın kuvvetleri olarak, Tknur ordusunun Siyak oklar Timurun kuvvetleri aleyhine bir cereyan almıjtı. Bu cenaha saldırmıj olan Timur askeri, Timur askerinin atları altında çiğneniyor pahiler (Cankurtaran tepesi) ismini alan Osmanlılann Anadolu tımarhlarile Sırb Iardı. Bu sırada, tecrübeli bir asker olan ilerideki tepeye çıkmıj ve kurtulmuşlardı. Mukadderatm değiımez hükmü rolü kuvvetlerine çatmiftı. Muharcbe burada Minnet Bey Yıldırıma geri çekilmeyi da çok fiddetli oldu ve Timur kıt'alan teklif etti. Fakat teklifi kabul edilmedi. nü oynamış.tı... Ufacık bir taş parçası, nın taarruzları kanlı bir sekilde piiskür Yıldırım daha evvel de Sırb Despotunun kurtulması halinde Osmanlı lmparator tüldükten maada Osmanlılar mukabil ta bu yoldaki teklifini reddetmişti. Ancak luğu hududlarını daha Onbeşinci asır arruza da geçerek Timur kuvvetlerini sol cenahm en son elim vaziyeti hakkın başlannda Tunanın şimaline aşırmağa geriye doğru sürmüş.tü. Tekrar takviye namzed bulunan; lstanbulu da zaptededa haberler geldikten sonradır ki Yıldı edilen üstün mevcudlü Timur kuvvetlerirek Ortaçağı daha o devirde kapaması nin ikinci bir mukabil taarruzları Osman rım, firarileri bizzat durdurmak üzere muhakkak olan Yıldırımı yere sermijti... lılann da yeni mukabil taarruzlarile ne 1000 atlı ile, ordugâhmın bulunduğu, • * * Ye Çataltepeye doğru atını lürdü ve Yeniçeticesiz kalmıstı. Merkezde ise Bu meydan muharebesinin ne askerî niçeriler isabetli oklarile Timur kuv rilerin buraya çekilmesi emrini verdi. Te (sevkulceyşî ve tabiyevî) kıymetlerini, vetlerini büyük zayiata uğratarak yer peye çıkarken, artık Sırbların da sağ ce ne de siyasî neticelerini mütalea etmeğe lerinde sebat ediyorlardı. Bu vaziyet nahı mecburen terketmif olmalan yü bu sütunların dar çerçevesi müsaid de karşısında, Tknurun ihtiyat kuvvetlerine zünden Yeniçerilerin gerisini kufat ğildir ( 1 ) . Yalnız s.u kadarı söylenebi kumanda eden en sevgili torunu Mehmed mak üzere »aldıran Emirzade Meh lir: 6000 kilometroluk mesafeden gelen Sultan dedesinden, sol cenahtaki teh med Sultamn çok kuvvetli bir atlı Timur'un sevkulceyjî harekâtı, düsınanıIikeli vaziyeti düzeltmek üzere «ace hücumuna raıladı. Fakat bir avuç süva nı içinden yıkmağa imkân bulan tedbirle oraya yardım etmesi» emrini al risile, bunlann tekrar tekrar yaptıkları leri, keşif ve istihbaratı, harbi siyaseten dı. Bu Turanlı kahramanlar şid hücumlan geriye püskürttü ve tepeyi tut iyi hazırlamakta ve gerek haricî menfi, detle ve kahramanca saldırdılar. Mu tu. gerekse dahilî müspet propagandası her türlü sitayijin Ustündedir. Yıldınmın sevharebe burada en kanlı ve ölümlü bir je*** kulceytî harekâtı da çok isabetli, tabiye kil aldı. Her iki taraf Türklüğe vergi oMuharebenin bundan sonraki kısmı sahasındaki harekâtı, ordunun talim ve lan celâdetle çarpışıyorlar; Osmanlı taraf ındaki Sırblar da büyük kahraman Yıldınmın, Yeniçeri ve Sipahi olmak ü terbiyesile teçhiz ve teslihindeki muvaflıklar gösteriyorlardı. Iki taraf bir zere, 3 bin kiıilik bir kuvvetle Çatalte fakiyeti ve şahsî kahramanhğı pek bükaç defa birbirlerini ileri, geri sür pede (Yarbayırlannda) bu tepenin et yüktür. müsjer; muharebe sahnesi dalgalanan canlı bir deniz halini almıştı. Bu cenahta muharebe eden Anadolu tımarlıları, yurdları Osmanlılar tarafından zaptedilmiş olan Saruhan, Aydın, Menteşe, Germiyan halkından idıler. Memleketleri zaptedildikten sonra buralann beyleri Timura iltica etmişlerdi. Bu sırada bu beyler de Timurun yanında bulunuyorlardı. Bunlar kendi eski askerlerine görünmekle beraber onlann kumandanlarına da isimlerile seslenmek suretile bu yiğit as kerlerin nıhlan üzerinde tesir yapmağa çahstılar ve muvaffak da oldular. Mu harebenin daha çok Osmanlılar lehine cereyan etmekte olduğu bu cenahta da Anadolu tımarlıları şimdi Timur tarafına geçmiş, arkadaşlannı savaş meydanında terketmişlerdi... Bu sırada sol cenah kuvvetleri ( R u meli tımarlıları) kumandanı olan büyük Şehzade Süleyman, Yıldınmın sefih Veziriazamı Ali Paşa ve erkândan diğer bazıları tarafından «Namusu devleti kurtarmak» bahanesile kandınlarak götürülmüştü. Bunlar bu hareketlerile yarın nasıl olsa sona erecek olan fanî hayatlarını kurtarmak için namusu askeriyelerini kapkara bir leke ile kirletmişlerdi.Şimdi başsız kalan Rumeli tımarlıları da ayni yoldan akmağa başlamışlardı. Bu sırada küçük şehzade Çelebi Mehmedin maiyeti erkânı da 1000 kadar askerle Amasya taraflarına çekilmek üzere, cep henin sol cenahını terketmişler, Çelebinin muharebeye devam etmek hususundaki ısrarlarına kulak asmamışlardı. Artık Osmanlı cephesinin her iki cenahı da sökülmüş, hele sol cenah tamamen orta dan kalkmıştı. Bu sırada Timurun ihtiyat kuvvetleri • de Osmanlı sağ cenahında yalnız kalan Sırblara bütün siddetile saldırmakta ve sabahtanberi kahramanca çarpışan, fakat şimdi adedce zayıf kalan askerleri geri sürmekte idi. Sabahtan ikindiye kadar bir adım bile gerilememis ve Timur ordusuna pek büyük zayiat ver dirmiş olan merkezdeki Yeniçeriler şim. di geri ve yanlarından da hücumlara uğrıyorlar, bu yanlarda bulunan kıt'alar Timur ve Yıldınm, Türklüğün bu iki çok kah büyük kabiliyeti birbirlerile çarpısacak ramanca bir çarpıjmadan ibarettir. ları yerde biri »arkta, diğeri garbda istiBu çarpışma esnasında kırılan kı lâlarına devam etselerdi jarkta Türk ırlıcı yerine eline geçen bir harb baltası kile meskun bütün ülkeler birleşmi; olur; aksama kadar onun biricik sahıî silâhı ol garbda da Türk istilâsı, henüz Avrupamuştu. Bu emsalsiz kahramanlık sahnesi nın çok geri bulunduğu o devirde, son hızını alarak bütün merkezî Avrupaya ni Timur, dünyanın bu essiz sevkülceyş şamil olabilir ve ondan sonra gelecek dâhisi, Abadan köyünün hemen jimali Türk sevkülceyşçilerinin himmetile düngarbisindeki tepeden seyrediyor; bu kaya haritası bugün dahi bambaşka bir şedar celâdetle muharebe eden düımanına kil arzedebilirdi... karşı artık kazandığına füphe kalmıyan yaptığı nevmidane ve fakat zaferin kıymeti ve büyüklüğü karıısında haklı bir gurur duyuyordu... Akşam olmak üzereydi. Yıldırım, ar tık muharebe sahasını geldiğine nihayet kani terketmek lâzım olmujtu. Elinde rafını çeviren 70 bin kifiye karşı Ankara radyo istasyonu için hazırlık Ankarada tesis edilecek modern radyo istasyonunda ingilizce, almanca ve fransızca spikerliği ifa edecek olan Emel Gazimihal Londra daki radyo mektebi kurslarına başlamış • tır. Ankarada inşa edilecek olan yeni ve kuvvetli istasyon önümiizdeki eylul a Emel Gazimihal yında faaliyete başlıyacaktır. 'ADÜYEDE Parmagı kırılan piyaniıtin davası tzidor Priman adında bir piyanist Londra birahanesinde dans ederken, ayağına bastığı bahanesile tanıdıklarmdan Moskoviç'le kavga etmiş, ve Mos koviç tarafından atılan şiddetli bir yumrukla sağ elinin üçüncü parmagı sakatlanmıştır. Piyanistin Moskoviç aleyhine açtığı davaya, dün üçüncü ce za mahkemesinde bakıldı. İzidor, birahanede geçen hâdıseyi anlatarak parmagı sakatlandığı için artık piyano çalamadığından bahsetti ve: < Moskoviç, fırsat bulursa beni öldürecektır!» dedi. Suçlu, iftiraya uğradıgmı iddia edi yordu. Şahidlerin çağınlması için du ruşma kaldı. DENIZ İSLERI ÜNlVERStTEDE Denif tfleri Müstefarmm Fen Fakültesinden 7 kimya tetkikleri mühendisi mezun oldu Deniz tşleri Müsteşan Sadullah Gü ney Ankaradan şehrimize gelmiştir Müsteşar burada bir müddet kalacak ve muhtelif işlerle meşgul olacaktır. De niz Müsteşarının bu meşguliyeti ara sında Liman tşletme idaresini. Deniz yolları îşletmesini, Deniz Fabrika ve Havuzları müdürlüğünü ziyaret ederek yeni rıhtım ve antrepolar inşaatı, Al manyada yaptırılmakta olan posta vapurlarımızın inşaat vaziveti, sivil ter sanemizin ıslah ve tevsii işlerini ayrı ayrı tetkik etmesi muhtemeldir. Sadullah Güney, dün Deniz Ticaret müdürlüğüne gelerek deniz işleri üzerinde bir müddet meşgul olmuşrtur. Bu sene îstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinden 7 kimyager mühendıs mezun olmuştur. Çok lüzumlu olan bu ihtiyac şimdiye kadar Avrupaya talebe yollamakla temin ediliyordu. Hükumetin hazırladığı büvük sınaî programında vazife alacak olan genc kimvager mühendislerimize mesailerinde verimli başarılar temenni ederiz. Mezunlann isimlerini aşağıya yazı yoruz: Tahsin Gazimihal. Hüsameddin Pı nar, Samim Aksu, Ömer, Sezai Koray, Ybrgi, Bayan Makbule. Garib bir dolandırıcılık davası CELÂL DİNCER kalan 3 0 0 atlı ile Çataltepenin |imali »arkisi istikametindeki (şkndi burada Sığırlı Hacıköy bulunuyor) Timur kuvvetleri ü Not: Dünkü yazıdaki Yıldınmın Timura taarruz için kaçırdığını söylediğimiz fırsatın aynl günde taarruza imkân vermediğini, çünkü aksama az vakit kalmış, aradaki mesafenin kat'ı için bile 3 4 saatlik zamana ihtiyac bulunmuş olduğunu ifade eden satırlar zühulen çıkmamı^tır. İlâve ve itizar olunur. C. D. (1) Gerek bu tafsilât, gerekse çok kıymetli mütaleat için karilerimln şimdi İs zerine ansızın saldırdı ve bunlan yanp tanbul Komutanı olan Korgeneral Ömer geçti. Fakat çember tek katlı değildi. Halls Bıyıktayın eserine müracaatlerini Tepe birbiri arkasındaki müteaddid can hararetle tavsiye ederim. C.D. înebolulu Gullâççı İzzet isminde biri. Sılivrikapıda, Naciyenin evine giderek: Ben Ankaradan geliyorum.. Kızm Pakize sana, öteberi gönderdi. Fakat hamallık yasak olduğu için bunları sana getiremedim. Araba tutacaktım. Param yoktu, Bana araba parası olarak altmış iki kuruş ver! demiş ve kadın dan parayı alarak savuşmuştur. Naciyenin müracaati üzerine yakalanan tzzet, dün birinci sulh ceza hâkimi Resid tarafından sorguya çekildi. tzzet dedi ki: Ben dört aydanberi İneboluday dım. îstanbula, geldiğim gündü. Evüne gidiyordum. İki kadın önüme çıktılar: Ay, sen Ankaradan geldin mi? diye sordular. Ben de: Havır! Ankaradan değil, îneboludan geldim! dedimse de inandırama dım: İlle, sen Ankaradan geldin. Eşya lar nerede? diye sordular. Meğerse, bana bu iftirayı atacaklarmış! Hâkim, İzzetin serbest bırakılmasına karar vermiştir. Viyana 11 (A. A.) Reisicumhur Denizyolları idaresi Vatan vapurunu Miklas, Başvekil ve hükumet azası hazıı bir Türk armatora satrmştır. Bu arma olduğu halde yeni Tuna köprüsünü açtor, vapura mukabil Denizvolları ida mııtır. resine bir senede Zonguldaktan 75 bin ton kömür taşıyacaktır. Vatan vapuru Halicde tamir ve tadil edilerek şileb olarak ve gene Türk bayrağı altında çalışacaktır. Denizyolları idaresi, Almanyada ya pılmakta olan yeni vapurlan önümüz deki şubat ayından itibaren gelmeğe başlıyacağı için elinde bulunan eski ve şileb olmağa müsaid İnönü, Sadıkzade gibi vapurlarını da yakında satılığa çıkaracaktır. Vatan vapuru fatıldı Yeni Tuna köprüsü Gayrimübadiller kongresinde ekseriyet olmadı îstanbuldaki gayrimübadiller dün saat 14 te Eminönü Halkevi konferans salonunda senelik kongrelerini akdet • mek üzere toplanmışlardır. Bu toplantıda bazı hususat konuşu lacak ve senelik çalışma ve hesab raporu okunarak yeni heyeti idare inti habı yapılacaktı. Fakat dün ekseriyet hasıl olmadı ğından nizamname mucibince kongre 20 teşrinievvel çarşamba gününe tehir edilmiştir. Antalya meb'usunun ayağı alçıya alındı 14 yaşlarında Muzaffer isminde bir çocuğun idaresindeki motosiklet, ge çenlerde, Antalya meb'usu Rasıh Kaplana çarparak yaralanmasına sebeb olmuştu. Meserret otelinde, yatmakta olan Rasih Kaplanın ayağı alçıya alınmıştır. Adliye tabibi Enver Karan, dün kendisini otelde muayene etmiştir. Paris sergisindeki Macar paviyonunda Macar şaraplannı halka tanıtmak üzere bir Şarab şenliği tertib edilmiştir. Resimde bir Macar genci güzel bir Macar kızma üzüm verirken görülmekteciir. Geçenlerde tspanya sularmda bir tahtelbahir taarruzuna uğradığı, sonra bu taarruzun tekzıb edildığı İngiliz Basilisk muhrıbi.