CUMHURİYET 29 Eylul 1937 Osmanlı Rasputinî a Ç Şehir ve Memleket Haberleri ) Lise ve ortamekteb muallimleri Nakil ve tayinler dün Maarif Müdüflüğüne Siyasî icmal Üçler konferansı irmi dört buçuk milyon nüfuslu İspanyol milleti bütün efradı komünist ve faşist diye iki cepheye aynlıp kendi aralannda on beş ayranberi kanlı bir surette boğuşmaktadır lar. Bu iki cepheye haricdeki ayni siyasî mezheblere mensup devletler ve teşek • küller tarafından silâh ve gönüllü muharib suretinde mütemadiyen muzaheret edılmesile îspanyadaki dahilî harbin ha« rice de sirayet ederek bir Avrupa harbi ve hatta yeni bir Umumî Harb doğur ması ihtimalinin gündengüne kuvvet bul" ması üzerine, İngiltere ile Fransa, bunun önüne geçmek istemişlerdi. Evvelâ işe Milletler Cemiyetini kanştırmağı düşünmüşlerdi. Elli küsur milletin ıçtirak ettiği bir heyetin İspanya mesele sini halledemeyip bilâkis büsbütün karış» hrdığı anlaşıldığından daha mahdud bir heyet tarafından bu işe bakılması düşünülmüş ve bu maksadla îngiltere ile Fransa tarafından Londradaki ademi müdahale komitesi meydana getirilmişti. 27 devletin iştirak ettıği bu kalabalık heyet dahi, İspanyaya haricden silâh ve gönüllü verilmesini menetmeğe ve bu nıemnuiyeti tatbik ve murakabe mak sadile bir kontrol sistemı koymağa karar verdiği halde gene İspanya meselesinin Avrupa sulhu için olan vahamet ve tehl.kesini bertaraf edememişti. Çünkü, her kafadan bir ses çıkan ve sözünü tutmıyan azalan bulunan böyle bir kalabalık heyetin işinde birlik ve azim görülmemişti. Artık meselede yakmdan alâkadar bulunan devletlerden teşkil edilecek daha mahdud bir heyetin daha pratik ve müessir tedbirler irtihaz edeceğini düjü • nen îngiltere ile Fransa, malum Akdeniz konferansım ortaya atmışlardı. Konfe • rans 12 devlet arasında aktedilecekti. Sonradan Almanya ile Arnavudluk Ital* yaya muzaheret maksadile buna iştirak etmediler. Italya dahi, nihayet, kendisine İngiltere ile Fransanm haklarına müsavi olmak şartile murakabe hakkı tanınması üzerine bu konferansın mukarreraüna iştırak etmiştir. Üç büyük devletin, Akdenizde müsavî salâhiyet ve hakla nasıl kontrol yapa cakları Pariste toplanan üç tarafm amirallan arasında kararlaşhnlmaktadır. Bu suretle Akdeniz konferansı esas iribarile üç büyük devlet, yani İngiltere, Fransa v» ttalya arasında toplanmış oluyor. Şimdi, îngiltere ile Fransa, bu üçler heyetinin bütün îspanya işlerine baka « cak bir konferans halini almasını düşün • müşlerdir. Fransız Hariciye Nazm Ce nevrede iken bu fikri îtalyan mümessilinden istimzac etmişti. Daha sonra Romadaki Fransız mümessili de Romayı is • kandil etti. Arkasından îngiliz mümessili de bu fikri tasvib ve tervic eylediğini bil dirdi. İtalyadan müsaid bir telâkki görülmesi üzerine îngiltere ile Fransa bütün îspanya işlerinin üç büyük devlet arasında bakıhp halledilmesini resmî bir nota ile îtalya hükumetine bildinnege karar vermişlerdir. Şimdi Almanyada bulunan Musolini Romaya avdet ettiği zaman îngiliz Fransız notası verilecektir. îtalya, îspanyamn haricî münasebetle* ri itibarile mukadderatmın en ziyade alâkadar devletler arasında halline muanz değildir. Şu kadar var ki son sözü söyliyecek heyette kendisinin beraberce hareket için îngiltere ile Fransanm karşısında yalnız ve ekalliyette kalmasına razı ola • cağı şüphelidir. Siyasî bir heyet, Akde • nizin murakabesini tanzim edecek Amiraller konferansı gibi teknik mahiyetteki toplantılara benzemez. Binaenaleyh İtalyanm, îspanya mu kadderatını tayin edecek heyette Ahnanyanın da bulunmasını istemesi muhtemeldir. Meğer ki Almanya, Akdenizin kontrolu işinde olduğu gibi İspanyadaki bütün işlerde de îtalyayı tevkil etsin. Al manyanm, müttefiki Japonyanm arkasını koruduğu ve Sovyetleri Avrupaya bağlı bulundurduğu bir sırada, Avrupanın ötebaşındaki bir işe karışmaktan çekindiği aşikârdır. Binaenaleyh üçler konferan sının îspanya meselesinin halline muvaffak olacağı ümid edilebilir. j, n Doğru değil mi ? Once bir Yurd Bilgisi kitabı İsmi lâzım değil; gazeteci arkadaşlardan biri, bir ay kadar evvel, bütün İstanbuldaki meslektaşlarına bir sürü dersler vermişti. Hem de, bu dersleri, şöyle kimseye görünmeden arka kapısından içine girdiği. Vekiller vagonunun bir köşesinde, limonlu bir kadeh rakıyı içerken gizli gizli dinlediği görüş melerden ilham alarak verdiğini de söylemişti. Bu gazetecilik profesörü, birkaç gündür, meslektaşlarına verdiği ve vermediği bütün dersleri tamamile unutmuş görünüyor. Gazeteciliein en mühim kaidelerinden biri her duyduğunu yazmamaktır. Öj^le haberler vardır ki memleket menfaatleri ya hiç vazılmamasını. yahud da sırası gelince yazılmasını icab ettirir. Bizim arkadaşm, bu kaideden tegafül ettıği yetişmivormuş gibi bir de üstelik yalan olduğunu bile bile bir takım sokak ve kahve dedikodularını da «fakal şayiaların da kertdilerine mahms bir siyasî kıymeti olduğu için bunları da olduğu gibi kaudetmeui doğru bulduk.» diye kocaman harflerle hem de Ankaradan yazması, ortalığı karıştırmaktan başka neye atfedilebilir? Bu sokak ve kahve haberlerinin icinde öyleleri var ki bizim fuzulî gazetecilik profesörünün ortamekteblerde okutulan yurd bilgisi kitabından bile haberi olmadığım gösteriyor. Sanki Türkiye Cumhuriyeti, 1923 yılındanberi, programsız ve inkılâbdan uzak çalışıyormuş gibi Başvekâletteki son değişiklik üzerine, «programlaşmak ve inkılâblaşmak> diye yazılar yazan bu gazeteci, geçenlerde, susuz kalan mahalleler halkınm şikâyetlerini yazdılar diye bütün öteki arkadaşlarını irticala itham ediyordu. Şimdi Türkiyede bir âyan mec lisi teşkil edileceği gibi mürteci bir yalanı sahifelerine koymaktan çekinmiyor. Bu gazetecinin, kendi verdiği nasihatlerle kendi amil olması lâzım geldiğini, daha o nasihatleri verdi ği giirfferde, ye.ni tayyar"elerimîz hakkında yaptığı ifşaat üzerine uğ.Hadığı çok, haklı muahazeden dets ve ibret alarak öğrenmesi lâzımdı. Halbuki halkm tecessüs merakını artırmak ve beş, on nüsha fazla satmak hırsı, yalnız gazeteciliğin meslekî kaidelerini değil orta mekteblerin Yurd Bilgisi kitabm daki hakikatleri de unutturmuş görünüyor. Bu arkadaşa, bir daha Cumhur Başkanlığı Genel Sekreterliğinin son tebliğindeki gibi acı muahazelere uğramamak için, iki cild olan Yurd Bilgisinden birer tane tedarik , edip ezberlemesini ve ancak ondan sonra öteki gazetecilere ders vermeğe kalkışmasını tavsiye ediyoruz. Karadeniz postaları tezyid ediliyor Izdihama mâni olmak için haftada dört posta kalkacak Son zamanlarda Karadeniz seferlerini yapan vapurlar çok kalabalık olmakta d'ır. Hem yolcu, hem yük izdihamının bir aydanberi devam etmesi yüzünden Denizyolları idaresi tedbir almağa ve mevcud vapurlara munzam postalar ilâve etmeğe lüzum görmüştür. Ihracat mevsimi, mekteblerin açılması zamanı, taril sonu gibi sebeblerin âmil olduğu bu izdihamın munzam postalarla bertaraf edileceği ümid olunmaktadır. Denizyolları İdaresi dün munzam posta olarak Vatan vopurunu kaldırmıştır. Vatan vapuru doğru Trabzona gidecek, orada vasıta bekliyen 5,000 koyunu alacak, dönüşte Ineboluya da uğrıyacaktır. Şimdiye kadar, Karadenize haftada üç vapur kaldırılıyordu. Gelecek çar şamba gününden itibaren bu hatta munzam dördüncü postanın işletılmesine başlanacaktır. Karadenize dördüncü postayı yapacak vapurlar doğru Trabzona gidecek ve dönüşte yalnız Ineboluyu tutacaktır. Bu suretle bu vapurlar Trabzon ve înebo luda toplanan yük ve hayvanları alarak ara iskelelerin yük işinı hafifletecekler dir. Tarihî tefrika : 39 Yazan : M. Turhan Tan Kösem Sultanın Uslandıranı! Şişman dudu, içeri iri boylu iki kölenin girdiğini gördü; birinin elinde kara bir kemend vardı bildirildi Lise ve ortamekteb muallimlerinin nakil ve yeni tavin listelerinden bir kısmı dün Maarif Vekâletinden İstan Padişah, bütün hayatını şişman hase riştı. Kendi gözdeliği günlerinde kocası bul Maarif müdürlüğüne tebliğ edil kiye bağladığından devletin ne biçimde tarafından verilmiş altın sahanları, incil miştir. Nakil ve tayinleri aşağıda bildiidare olunduğunu görmüyordu. Zaten peşkirleri, elmaslı kaşıkları, yakut kak • rivoruz: Üsküdar birinci orta okul kâtib ve böyle bir mevzuun var clduğunu anla malı billur hoşaflıklan çıkartarak pek hesab işyarhğına 20 lira ile naklen Dimi| değildi. Amber yakmakla ve dudu muhteşem bir sofra kurdurdu, kendi dasile eğlenmekte devam ediyordu. iresinde çalışan halayıkların her birine varbekir liaesi kâtib ve hesab memuru Onun bu şişman kadını memnun etmek bir türlü elbise giydirerek ayn ayrı vazi Ziya. Bevkoz orta okul kâtib ve hesab için yapmadığı delilik yoktu. Deniz ke felere memur etti, kölelerini süsledi, sa isvarlığına 17,5 lira ile naklen Üsküdar birinci orta okul kâtib ve hesab memunarına açık çıksm, yatağından denizi gör rayın en güzel sesli kızlanndan bir saz ru Asım. Üsküdar ücüncü orta okul insiin diye tersane sarayındaki bahçe du takımı düzdü, yemeklerin aliyyülâlâlarr gilizce stajverliğine 25 lira ile Havrünvarlannı yıknrmış, Halıcde kayıkla ge n yaphrtn, birkaç bohça peşkeş ayırdı ve nisa Perran, Haydarpaşa lisesi alzilmesini yasak etmişti. şişman duduyu beklemeğe koyuldu. manca stajyerliğine 25 lira ile MeFakat şişko haseki bu bağlıhğa ve kenDeli Îbrahim, bütün împaratorlukta lâhat Kemal. Gelenbevi orta okul re dine sunulan kutu kutu elmaslara, yığın eşini bulmak imkânını göremediği meşhur sim staiverliğine 25 lira ile Hesna, An yığın kumaşlara kanaat etmiyordu, öbür küpelerin sevgilisine intikal edeceğini dü kara Gazi lisesi Almanca öğretmenlığihasekilerin nöbet hakkından tamamile şünerek heyecan içindeydi ve dev cüsseli ne 25 lira ile naklen Erenköy kız lisesi maihrum edilmelerini de kâfi bulmuyor gözdesini ziyafete yollarken boyuna ih almanca öğretmen Hermine Leylâ. Adana Kültür direktörü Yunus Kâzım du, sarayda tek kalmak istiyordu. Bu tar ediyordu: 5 lira ile İstanbul Kız lisesi felsefe ve düşünce ile Kösem Sultana bile kafa tut Anam pişman olup da küpeleri türkce öğretmenliğine. Beyoğlu 44 ünmıya başlamıştı. vermemezlik ederse sıkılma, asıl, daha Halbuki Kösem en küçük bir hürmet olmazsa bana haber uçur, hemen geleyim, cü okul beden terbiyesi öğretmeni Fatma Şadive 20 lira ile Cumhurivet orta sizliğe tahammül edemiyecek kadar gu* küpeleri onun kulağından çekip alayım. okul beden terbivesi öğretmenliğine, Erur sahibiydi. Oğluna güveni yoktu ve Şayed verirse el öp, teşekkür et amma yüb orta okul beden terbivesi öğret onun bir delilik buhranı sırasında kendi kulağına takma, koynuna sokup buraya meni Hasan Tahsirİ 35 lira ile Fatih orsini incitmekten çekinmiyeceğini biliyor getir. Çünkü babam onlan nasıl kendi ta okul beden terbivesi öeretmenliğine. du. Bundan ötürü de ihtiyath davranıyor, elile anamın kulağına takmışsa ben de ayni okulda ücretli fen bilgisi bivolodevlet erkânile ve bilhassa Ocak ağala elceğizimle sana takmak isterim. Anla i öğretmeni Cemil 60 lira ile Vefa lirile gizliden gizliye münasebet tesis ede dm, değil mi?.. Haydi güle güle!.. sesi fen bilgisi biyoloji yardımcılığı rek icabmda nefsini korumak çarelerini Öbür Hasekiler ve bütün avrat pazarı na, Bakanhk emrinde bulunan Faik hazırlıyordu. sermayeleri, şişman dudu şerefine ve Sabri 80 lira ile Haydarpaşa lisesi coğBu kıratta bir kadının Samatyadan riiecek ziyafeti duyup kıskanmışlardı. rafya öğretmenliğine, Havdarpasa li sesi tabiiye stajyerliğine 25 lira ile Nusgetirilme bir dudu tarahndan gösterile Valide Sultanın ona dalkavukluk etmerat, Be^iktaş orta okul rivaziye stajvercek saygısızlığı hazmetmesi mümkün de ğe başladığına hükmederek üzüntülü bir liğine 25 lira ile İsmail Kemal nakil ve ğildi. Nitekim şişko hasekinin bir gün hayrete kapılmışlardı. Bununla beraber avin edilmislerdir. kendisini görmemezliğe gelerek dehlizde hepsi odalanndan veya koğuşlanndan sırt çevirmesi üzerine küplere bindi, ili başlannı uzatıp ejderha kılıklı dudunun ADÜYEDE ğine kadar hınç kesildi ve yıllarca diller zıyafete gidişini seyre hazırlanıyorlardı. O, önünde altın saplı değneğine daya Sarayburnu mahzenindeki cide destan olacak bir şekilde öc almak na dayana yürüyen Kızlarağası Taşyatar azmile çarçabuk bir plân çizdi. nayetin muhakemesi bitti Zaten Şivekâr Dudunun Padişahı Ali Ağa, iki koltuğunda birer seçme haPaçavra çalmak üzere Gül Mehme kendine bendetmesine, her gün bir kıy layık, ardında altı köle olduğu halde din, Sarayburnundaki paçavra mahze metli armağan kopararak sandıklarını, birkaç yüz kilo kardan yapılmış ve ünine girerek, depoda bekçilik eden Sesepetlerini de bedenine benzetip alabildi zerine sırmalı kostümler, elmaslı taclar Iim Hoca adında zavallı bir adamı bı ğine şışırmesıne kızgınd:. Bu itibarla son geçirilmiş iri bir kış korkuluğu gibi ağır çakla yaralayıp öldürmekten suçlu Ab, gördiiğü saygısızlık, bardağı taşıran damdullahla Serkisin ve katillerin blçağını la kabilindendi. Fakat Kösem Sultan, iresine geldi. Deli îbrahim, bü yürüyen emizlemek için yarunda alıkoyarak. ; iradesini hissine hâkim kılmayı bilen bir tepeyi gözden kayboluncrya. kadar k/taâi tendilerine suç OTtaklığı yapan Abdulkadın olduğu için hıncını belli etmemiş odasının kapısından takib etmiş ve sonra lahm metresi Saimenin muhakemeleri ti, küçük bir kızgınhk sezdirmiyerek he bir mindere kapanarak hayalen gene o» dün Ağırceza mahkemesinde netice nun enini boyunu, bacağım kalçasmı mesablannı sessiz yürütmüştü. lenmiştir. Mahkeme, bu cinayetin saha etmeğe girişmişti. maznunlardan hangisi tarafından ya Nitekim o saygısızlık hâdisesinden üç Kösem Sultan, gelini demek olan ye pıldığını kat'î surette tesbite imkân olgün sonra, oğlunun yanına gidip de şişdinci Hasekiyi sayılan üç yüzü aşkın bir madığını nazarı dikkate alarak her ikiman dudu ile karşılaşınca da son derece soğukkanh kaldı, neş'eli neş'eli konuştu. köle takımına karşılath, kendisi de oda sinin de onar sene ağır hapse konulmaHatta oğlundan ziyade Şivekârla meş smda ve ayakta olarak onu kabul etti, larına ve suçu gizlemek teşebbüsünde gul oldu ve onun küçük bir tepsi hacmin öpüp koçtu, yanına oturttu, muhteşem bulunan Saimenin yirmi gün müddetle deki yanaklarını okşıyarak anaca şefkat sofra, yandaki odada pırıldayıp duruyor hapsine, katillerin Selim Hoca veresesive saz takımı şişman dudunun şerefine ne verilmek üzere biner lira tazminat gosterdi: kıvrak nağmeler püskürüyordu. Ödemelerine karar vermiştir. Tombulum, dedi. Gittikçe şekerKaynanayla gelinin candan musaha Yeniköy Nahiye müdürünün leşiyorsun, âfet oluyorsun. Seni böyle beleri ve saz fasıllan uzun bir müddet görmekten Allah biliyor ya sevinc duyumuhakemesi sürdü. Sonra gülüşerek, şakalaşarak ye vorum. Yalnız bir kusurun var. Ahmed Nusrat isminde birinden 25 mek yenildi, şurublar içildi, altın IiğenDududan evvel Deli Ibrahim atıldı: ira rüşvet alırken, cürmü meşhud halerde eller yıkandı, incili peşkirlerle ku Neymiş kusuru anne. Ben malımda runuldu, başbaşa kahnmak üzere büyük inde yakalanmak iddiasile mahkemene eksik görüyonım, ne gedik. e verilen Yeniköy Nahiye müdürü odaya girildi. Kösem tatlı tatlı gülümsedi: Alâeddinin, dün de birinci asliye ceza Şivekârın gözü hep küpelerdeydi, onmahkemesinde duruşmasma devam e Kusur dedimse tombulumun şu yanı lan biran önce alıp savuşmak, maskara dilmiştir. bozuk, bu yanı ezik demek istemedim. hklarından pek hoşlandığı eşine kavuş Tanrı onu öğüp yaratmış. Aslanıma lâ Cürmü meşhudu yapan polislerden mak istiyordu. Fakat Kösem onun şişkin yık görmüş. İnşallah bin yıl bir yastığa Hamdi şahid olarak dinlenmiştir. Hâ midesini indirmek için neler kuruntuladr baş koyarsınız. Ben onun toy keklik gibi kim, Hamdiye, bazı sualler tevcih et ğmı hesaba katmıyarak öteden beriden bizi yadırgamasını kusur sayıyorum. Bak, miş ve bu arada, Alâeddinin, daireden söz açıyordu, geçmiş günlerin hikâyele çıktığı sırada, elleri cebinde olup ol saraya geleli kaç ay oldu. Bir kez odarini anlahyordu. madığını, baston taşıyıp taşımadığını ma gelmedi, soframda bulunmadı. BuBir aralık dalgınlaşır gibi oldu: sormustur. Hamdi: güne bugün senin ananım. Sayende mal Bak, dedi, sana birşey göstereceksahibiyim. Köşemde altınım da var, el< Elleri cebinde olup olmadığına tim, unuttum. dikkat etmedim. Çünkü paravı, yere amasım da. Hiçbir şeyim olmasa rahmetli Ve el çırparak içeri giren haremağa tıp kaçması tehlikesi vardı. Buna mâni babanın kulağıma taktığı şu küpe yeter. )lmak için gözlerimle yerleri âraştıra Tombul kızım bir gün gönlümü almak sına emir verdi: isteyip odama gelseydi, benimle bile bir Gazanferle Bilâla söyle, benim ak yürüvordum. Amma, kolunda bason olduğunu gördüm.» çorba içseydi ben de elbet analık borcu Uslandıranı getirsinler. Hâdiseyi ihbar eden Ahmed Nusrat nu öderdim, küpelerimi ona armağan eUslandıran?.. Şişman Şivekâr bu isimse: derdim. den birşey anlamamış ve eğlenceli birşey Hayır, elinde baston yoktu, di Deli îbrahim, şişman dudusuna ver göreceğini sanarak merak içinde bekle vordu. mek için bu küpelere çoktan göz koy meğe koyulmuştu. O sırada etrafın ga Suçlu Nahiye müdürü ise, daima basmuştu. Fakat anasından çekinerek dü rib bir sessizliğe büründüğünü, saatler on taşıdığmı söylüyordu. şüncesini açığa vuramıyordu. Şimdi o denberi devam eden cıvıltınm, gürültü Bunun üzerine şahid Hamdi, elinde nun kendiliğinden böyle bir arzu belirt nün kesildiğini sezinsed', meraktan en baston olup olmadığım da pek kat'î otiğini görünce sevindi, geniş geniş güldü. dişeye geçti, Valide Sultana sordu: larak bilmediği cevabmı verdL Köleler, halayıklar hep çekildiler Hakkın var anne, dedi, Şivekâr Muhakeme, Ağrıda bulunan komiser Fahrinin çağırılması için başka güne kusur etmiş. Sen onun toyluğuna verip galiba. Her taraf ıssız. Belki gitmişlerdir. Birazdan gene bırakıldı. hoş gör. Gene analığını göster. boy gösterirler. Öyle ise yanri öğle yemeğini be Arif Orucun muhakemesine Şivekâr ister istemez susarken içeri iri nimle büe yesin. cumartesiye başlamyor Hay hay yesin, küpeleri de takın boylu iki kölenin girdiğini ve onların yer Yurd haricinde, vatan aleyhine neş öper gibi eğilerek Valide Suhanı selâmsın! t riyat yapmaktan suçlu Arif Oruç geBütün Hasekilere ayak öptüren, oğlu ladıktan sonra eşik önünde durduklarını çenlerde İstanbula dönmüş ve tevkif eüzerinde de büyük bir nüfuz yürüten gördü. Birinin elinde çöreklenmiş uzun dilmişti. Arif Oruca isnad edilen suç, Kösemin böyle ayağına kadar gelip, yal bir kara yılanı andıran kara bir kemend rejim aleyhine neşriyat yapmaktır. Bu varırcasına diller döküp kendisini yeme vardı. :uça temas eden ceza kanununun, (Arkast var') ğe çağırması, üsteük bir de rüşvet vadet146 n a maddesi, idamı müstelzim bu mesi şişman dudunun gururunu okşadığınunmaktadır. dan yağlarını oynata oynata gülümsüyorBir otomobil kazası Sorgu hâkimliği, Arif Orucu Türkiye du. için için böbürleniyordu. Şoför Sadığın idaresindeki 1820 nu umhuriyeti Teşkilâtı Esasiye KanunuKösem, kurduğu plânın ilk safhasmı maralı otomobil, dün, Şehremininde nu değiştirmeğe matuf neşriyat yapmak fu suretle yürüttükten sonra oğluna elini Millet caddesinden geçerken Celâl a iddiasile Ağırcezaya sevketmiştir. öptürerek, Şivekârın terli alnını öperek dında bir gence çarpmış ve yaralamış Önümüzdeki cumartesi günü suçlu dairesine çekildi, ziyafet hazırlığına gi tır. Şoför yakalanmıştır. nun muhakemesine başlanacaktır. MÜTEFF.RRİK Pirinc degirmenleri hakkında bir karar Fabrikacıhğa taalluk eden ve pirinç değirmeni adı verilen pirincin çeltiğini ayıklamak, temizlemek, elemek ve beyazlatmak gibi işler gören tesisatı zi raat makinelerinden adle gümrük resminden muaf olarak memlekete sokulmasını istiyenler görülmektedir. Tarifede yazılı çeltik makineleri tabiri üzerinde alâkadar makamlann yaptığı tefsir ve tahlile göre, bu tabirin mahsulü harman yapıp sap ve samandan taneyi ayıran çeltik harman makinesi «Batöz> olduğu anlaşılarak tarife bu şe.kijde düzeltilmiştir. Binaenaleyh çeltik makinelerinden ayn olan ve fabrikecılığa müteallik bulunan pirînç değirrrienlerinden gumrük resmi ahnacaktır. Nafıa Vekili Ankaraya gitti Şehrimizde bulunan Nafıa Vekili Ali Çetinkaya bu akşam Ankaraya gide cektir. Istanbulun kurtuluş bayramı 6 teşrinievvel İstanbulun kurtuluş bayramıdır. tstanbul halkı mütareke nin kara günlerinden kurtulduğu bu günü her sene olduğu gibi bu sene de tes'id edecektir. Bu merasime aid program Partice hazırlanacaktır. ŞEHtR tSLERt Soguk ve sıcak asfalt İş Bankası önünde yapılan yolun bir kısmı soğuk, bir kısmı da sıcak asfalt olarak yapılmaktadır. Her iki kısım da nümune halinde yapıldığı için ameliyat sonunda bunlardan biri tercih edilecektir. Tercih edilecek olan şekilde yolun asfalt olarak Yenipostane binası önün den Ankara caddesini takiben Belediye binası önüne kadar uzatılması kararlaşmıştır. Doğru değil mi? Frangın vaziyeti Londradan gelen malumat üzerine frank yükselmektedir. Londra borsa sında dün bir frank 144,56 da açılmış ve 144,40 ta kapanmıştır. Bir gün evvelki kapanış, bir tngiliz lirası karşılığı 144,65 franktı. Türk borcu birinci tahvili de dün 14,15 te açılmış. ayni fiatta kapanmıştır. Alman gazetecileri geldi ve Ankaraya gitti Muharrem Feyzi TOGAY Gene bir zabitimiz öldü Piyade ve Atış okulu yarsubayların dan Münir Doğan çok kısa bir hastalığı müteakib vefat etmiştir. Arkadaşları ve dostları tarafından çok sevilen bu gene Dün şehrimize gelen Alman gazetecileri subayın kederli ailesine ve silâh arka daşlanna çok derin taziyetlerimizi su Sekiz Alman gazetecisinden mürekkeb sinden, doktor Schmidt, Hamburger Tabir grup memleketimizde iktısadî tetkik geblart gazetesinden, doktor Nonein nanz. lerd« bulunmak üzere şehrimize gelmiş druch, Völkischer Beobachter gazetesinve dün akşamki ekspreslc Ankaraya git den, doktor von Lobenstahl, Der An miştir. Balkanlarda da iktısadî tetkikler griff gazetesinden, doktor Bissinger, Der Nüshası S knrastur. de bulunan Alman gazeteciler, aşağıda Aufbau gazetesinden. Türkive Harle ki gazeteleri temsil etnvektedirler: Alman gazetecilerine, Propaganda icin icin Doktor Richter, Neuer Wirtschaft Nezareti memurlanndan doktor Schrot *v w11w y v ı u 1 mI Senelik 1400 Kx. 2700 Kr. Dienst gazetesinden, M. Rubara, Der ter refakat etmektedir. Alman gazeteciAlb aylık 750 > 14S« • Deutsche Velkswirtschaft gazetesinden, leri cuma günü îstanbula dönerek, bura400 • Üç aylık 800 » M. Thurau, I>er Freiheitskampf gazete dan Atinaya gideceklerdir. 150 • Soktui Bizayhk Cumhuri yet Abone seraiti