CUMHURIYE1 21 Eylul 1937 aldanış «Alfa zaviyesinin Sinüsii, Teta zaviyesinin Tanjantına müsavi olacak olursa...» İhtiyar âlim bir saattir artık bir kelime bile yazamıyor, başlamış oldugu cümleyi de bitiremiyordu. Saçlan oksijenle sarartılmış, ince burunlu, masum bakışlı, iri gözlü, kalın dudaklı ve büyük ağızlı cazib bir yüz, dimağındaki bütün Alfa, Teta zaviyelerini, bütün Sinüs ve Tanjantlan darmadağm ediyordu. Hiddetle kalemini bırakarak ayağa kalktı. Ve odanın içinde dolaşmağa başladı. Niçin, niçin o kız, gözlerinin o kadar îçinc bakmış ve o kadar içten, o kadar canlı bir sesle kahkahalarla gülmüştü? Niçin, Niçin? Bu muammayı bir türlü halledemiyordu. Anlıyamıyordu. îhtiyar âlim hiç evleranemişti. Aşk, kadın gibi mefhumlar onun için tam manasile X kadar meçhuldü. Üniversite haricindeki hayatı, ihtiyar bir kadmın bakmakta olduğu evinin şimdi içinde bulunduğu kütübhanesinde çahşmak ve u yumakla geçiyordu. Evlenmemesinin, hayatına bir kadın katmamasımn, aşkı tanımamasmın yegâne sebebi de çirkin, hem de adamakılh çirkin olmasıydı. Şimdi geniş bir sakal ve bıyığin kapladığı ve başka gözlerden gizlediği yüzü meydana çıksa kendisine bakan kadm gözlerinde bugün bile hoşnudsuzluk ye nefret lşıklan yanardı. Ne garib tecellidir; o hayatında bir 'defa bile yüzüne bakarak tebessüm eden bir genc kız görmemişti. Başkalanna bu harikulâde saadeti bahşeden güzel ka dınlar, genc kızlar ona bakhklan zaman derhal degişirler, güzel yüzlerinde derhal n«fret ve antipatinin kalın ve soguk çizgileri belirir, gözlerini onun gozlerinden kaçmrlardı. O, güzel kadın ve genc kızlann insanın gözlerine bakarak nasıl tebessüm ettiklerini ancak sinemalarda görmüştu. Şimdi, arük «peyce «güzellejmîştî.» Ihtiyarlığın yüzlere çizdigi, gözlere verdiği manalar, senelerin gözlerine taktığı kalın camlı gözlükler, bilhassa sakalının lutufkâr tüyleri onu çok değiştirmiş ve inandıgı gibi güzelleştirmişti. Geriye, ilk bakışta çirkinligini belli eden sade iri ve çarpık burnu kalmıştı. Fakat o kız niçin, niçin gözlerinin o kadar içine bakmış ve o kadar canl» bir sesle kahkahalarla gülmüştü? Nicin, niçin? Işte bunu düşünürken bütün hayan gözünün önünden akan bir s*ı gibi geçi yor, tamamile ilme vakfetmiş oldugu bahtsız hayatını düşünüyordu. Demek ki ancak ve ancak hayahmn ellinci senesinde kendisine büyük bir muhabbetle ba kan güzel ve cazib bir genc kızın gözlerile karşılaşmaıı mukaddermiş. Halbuki o, bu anı oekadar büyük bir heyecanla beklemişü. Kat'iyyen çalışamıyacağını anladı. 'Ah niçin bir lâhza bile durmamı?, ve kendisine o kadar içten bakan o bir çift güzel gözün sahibile tanışmak vesilelerini aramamışb? Ya onu bir daha yerînde bulamazsa? Bu takdirde hayatınm en mes'ud ve en büyük manevî fırsatını da kaçırmış olacaktı. Fakat buna pek ihtimal vermiyordu. Büyük bir cadde üzerinde kırmızı boyalı bir dükkânda gelene geçene tombala çektiren genc kız niçin yerinden aynlsın? Birdenbîre aklına vüzünü cörmek sreldi. Bir ayna aradı. Ve ancak o zaman senelerdenberi farkına varmamış olduğu bir eksikliği müşahede etti. Evinde ayna yoktu. Bunu öğrenmek, içinde garib bir iç üzüntüsü yarattı. Sonra insiyakî bir hareketle siyah şapkasını ve bastonunu aldı. Sokağa çıktı. Yürüyordu. Hayatında asla hissetmemiş oldugu tatlı bir heyecan içini kaplamıştı. Sık sık vitrinlerin önünde duruyor ve vitrinin camına akseden şeklini tetkik ediyordu. Heybetli ve vakarlı duruşunu beğendi. Evet bu duruşu, tam manasile karşısmdakine hürmet telkin ediyor ve yüksek bir mevki sahibi olduğunu îfşa ediyordu. Başka bir vitrinin önünde kravahnın çarpık olduğunu farkederek düzeltti. Ve nihayet büyük caddenin üzerindeki kırmızı boyalı dükkân göründü. O, dükkânı görünce yeniden bir heyecana kapıldı. §imdi kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Gayriihtiyarî bir hareketle dükkânın karçı tarafındaki kaldırma geçti. Ve yanında yürüyenleri kendisine si • per yaparak ilerledi. Dükkânın tam hi zasına vâsıl olunca, süratini süratin* uydurdugu ihtiyar bir kadının çapkasının tüyleri arasından hırsızlama baku. Oh, genc kız oradaydı. Süratini arnrdı. Sonra karşı kaldınma geçerek geri döndü. Kırmızı dükkâna bir dükkân kala durdu. Büyük bir kararsızlık içindeydi. Nihayet iradesine gene hâkim oldu. Tanıdık bir çehreye rasgelmemeğe dikkat ederek birkaç adım daha attı. Şimdi içinde ni$an atılan, tombala çekilen kırmızı dükkânın yanıbaşında bulunuyordu. Birçok insanlar buraya neşe içinde giriyorlar ve gen« neşe içinde çıkıyorlardı. O, »anki birisini bekliyonnuş gibi ev velâ yolun iki tarafına, sonra cebinden çıkardığı saate uzun uzun baktı. Kulagına saçlan oksijenle sarartılmış genc ve güzel kızm sesi geliyor ve bu ses onu tehyiç ediyordu. Ve düşünüyordu. Bir 6Ürü karmakanşık projeler, plânlar zihnini kanştınyor du. Herhalde fâkir bir kız olacaktı. Bankalarda biriken ve büyük bir yekuna varan paralan ne güne duruyordu. Esasen üniversite tatildi. Derhal uzun bir seyahate çıkacaklardı. Nereye? Bunu dü şünmeğe lüzum görmüyordu. Ya tanı dıklan? Onlar da vız geliclerdi. Bu kadar sene papazlara rahmet okutacak inziva hayatı kâfi bir kefaret değil miy di? Hatta icab ederse üniversiteden <£i çekilirdi. Nasıl olsa tekaüdlük müddetinı doldurmuştu. Parası da vardı. Mademki yüzünde hiçbir nefret alâimi belirmiyen genc ve güzel bir kız gözlerinin ta içine bakmış ve candan, içten bir kahkaha ile gülmüştü. Tam bu sırada önünde acıklı bir lahne cereyan etti. îri yapılı bir genc, elbi • sesinden kırmızı dükkânda çalıştığı an laşılan on, on iki yaşlarında bir çocuğu dışan çekerek yavaş, fakat ihtiyar âlimin harfi harfine duyduğu bir sesle sordu: « Al şu çeyreği de bana cevab ver. Şu tombala dolabının yanındaki sanşın kızla tanışmak istiyorum. Fakat üzerinde bir acayiblik var. Insana tuhaf tuhaf bakıyor. Sebebi nedir?» « Bakar kördür de ondan!» İhtiyar âlim, sanki bir anda acı ve ıstırab dolu elli yıl daha yaşamı« gibi ir kildi. Ve bastonuna dayana dayana yürüdü gitti. Yazan: MURAD SERTOĞLU Millî gelir Her sene artıyor ve halk refaha doğru gidiyor İktısad Vekâleti 19351936 yılı millî gelirimizi tesbite muvaffak olmuştur. Varılan neticede millî gelirimiz 19331934 ziraî mahsul senesinde bir milyon 150 bin, 19341935 ziraî mahsul senesinde 1.250,000,000, 19351936 ziraî mahsul senesinde 1,330,000,000 lirayı bulmuş tur. Bu rakamlara göre, millî gelirimizde, 19331934 senesine nazaran 19341935 senesinde yüzde 8,7, 19341935 senesine nazaran 19351936 senesinde yüzde 6.4, 19331934 senesine nazaran 19351936 senesinde ise yüzde 17,5 nisbetinde bir artış göze çarpmaktadır. Millî gelirimizin adam başına isabet eden hissesi ise 19331934 senesinde 73 lira 65 kuruş, 19341935 senesinde 78 lira 55 kuruş, 19351936 senesinde 82 lira 15 kuruş olarak tesbit olunımıştur. Buna göre, nüfus başına millî geli rimizin muhtelif senelerdeki artması 19331934 senesinden 19341935 senesine kadar yüzde 6,77, 19341935 senesinden 19351936 senesine kadar %4,53, 19331934 senesinden 19351936 senesine kadar ise yüzde 12,61 nisbetindedir. Millî gelirimizin hakikî kıymetin deki tezavüdü ise 19331934 senesine göre 19341935 senesinde yüzde 4,6, 19341935 senesine göre 19351936 senesinde yüzde 1,8 ve 19331934 senesine göre 19351936 senesine kadar iki senelik tezayüd yüzde 6,5 tur. Millî gelirimizin tesbitile eîde edi len bu rakamlar millî ziraat, ticaret ve endüstrimizin günden güne arttığını, faaliyet ve istihsal sahasını geniş lettiğini açıkça göstermektedir. Bunun neticesi olarak da halkın refah seviyesi günden güne yükselmekte ve tediye kabiliyeti de o nisbette artmaktadır. İktısad Vekâleti, millî gelirimi zin 19361937 senesinde de geçen sene lerde olduğu gibi fazlalaşan bir seyir takib edeceğini ümid etmekte ve umumî netice üzerinde çok müessir olan bellibaşh zlraî maddelerin rekoltelerine dair şimdiye kadar yapılan tahminler nazarı itibara almarak bu neticeye vardığını beyan etmektedir. RADYO Kraliçe Victorya ve Anna Neagle Güzel İngiliz artisti çevirdiği filimle sinemaya, tarihe ve ingiliz milletine de hizmet etmiştir Ç Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musiklsi 12,50 havadla 13,05 muhteli fplâk neçriyatı 14 sonİklnci Turk Tarih Kurultayının neşri (Kurultaym müteakıb toplantı gün ve saatleri her toplantı sonunda bildirüecektir.) 18,30 plâkla dans mıısikisi 19,30 konfe rans: Beyoğlu Halkevi namına 20 Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk muslkisi ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rıza taraîından arabca soylev 20,45 Nezihe ve arkadaşları tarafından Türk musl&lsl ve halk şarkıları, saat ayan 21,15 orke&tra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesl günün programı 22,30 türkçe şan: İnci tarafından, piyano refakatile 23 son. VİYANA: 18,05 kanşık yayın 20,30 SENFONIK KONSER 21,45 gramofon, eğlencell ko nuşma 22,45 MUSIKI 23,15 haberler, hava 23,25 DANS MUSIKISI 24 haberler 24,05 DANS MUSİKISİ. BERLİN: 18,05 MUSİKİ 18,45 haberler, karışıfc yayın 20,20 EÖLENCEI! MUSİKİ 21,05 haberler 21,15 MUSİKİ VE DANS HA VALARI 21,55 piyes 23,05 hava, haberler, spor 23,35 karışık yayın. PEŞTE: 18,35 ÇİNGENE ORKESTRASI 19,40 gramofon 20,15 ŞAN KONSERI 20,50 siyasi haberler 21,05 karışık yayın, haberler 22,15 KONSER 22,50 gramofon 24,05 haberler 24,15 CAZBAND TAKIMI1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 gramofon, konferans 20,45 OR KESTRA KONSERI 21,40 VIYOLONSEI, KONSERİ 22,35 karışık yayın 22,50 AKŞAM KONSERİ 23,50 haberler. BELGRAD: 18,25 KONSER ve KEMAN KONSERİ 19,55 halk melodllerl, ulusal yayın, haberler 21,05 SENFONIK KONSER 22,05 mizah, haberler 21,25 PİYANO KONSERİ, DANS MUSİKİSİ. LONDRA: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 19,55 PİYANO VE ŞAN 20,35 karı$ık yayın 21,05 açık hava konserl 22,45 röportaj 23,05 MUSDCİ, DANS ORKESTRASI 24,35 hava, haberler, gramofon. PARİS [P.T.T.]: 18,05 gTamofon, şilrler, gramofon, ko nuşma 19,05 ŞARKILAR, PİYANO KONSERİ 19,35 gramofon, haberler, eğlencell yaym, halk şarkıları, radyo fantezisl 22,35 ODA MUSİKISİ 23,35 haberler, fconus ma, hava ve salre. ROMA: nşık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 KLASİK MUSİKİ 23,15 KORO KONSERİ, sonra DANS MUSİKİSİ, istirahatlerde hava. haberler. 18,20 MUSİKİLİ H İ K A Y E L E R 18,55 ka Makyaj kuvveti insanı nasıl değiştiriyor: Anna Neagle «Victoria the Great» filminde Kraliçenin genclik ve yaşlılık devrelerine aid rollerde Almanlann yapbklan «Vals Harbi» filminden sonra sinema ve tiyatro âle minde bir «Kraliçe Victoria» modası başladı. Ingiltere tarihi için çok mes'ud bir devir yararmrş olan bu yüksek §ah siyetin hayab birçok senaryo muharrir lerini ve piyes müelliflerini alâkadar etmeğe ba§ladı. Bir kıstm kordelâlar ve tiyatro parçaları vücude getirildi. Son o larak da Pariste Madelaine tiyatrosun da Gaby Morley «Victoria Regina» piyesinde bu jahsiyeti çok alâka verici bir tarzda temsil etti. Diğer taraftan mühim bir İngiliz sinema kumpanyası «Victoria the Great» isminde bir filim yapb. Genc îngiliz artisti Anna Neagle bu kordelâda büyük bir mırvaf f akiy«t kazandı ve «Venedik Sergisi» nde bu filim «Milletler Kupası» nı aldı. Anna Neagle bizim m«mleketimizde pek de tanınmamış,tır. Çünkü îngiliz fi • limleri bizim piyasada pek tutmamıştır. Fakat genc îngiliz artisti ötedenberi ta rihî roller oynamakta büyük bir şöhret sahibidir. Buna ragmen Kraliçe Victoria'yı yaşatmakta epey müşkülât çekmiş ve san'abnın kuvvet ve kudreti sayesindedir ki en nihayet bütün o müşkülleri bertaraf ederek ortaya pek kuvvetli bir eser çıkarmış, Kraliçenin altmış senelik hayatını seyircilerin nazannda gayet büyük bir meharetle canlandırmıştır. Yaptığı kusursuz makiyajla Kraliçe Victoria'nın cismen nasıl tıpkısı olduysa, ruhan da o şahsiyete o kadar fazla yaklaşmıştır. Kadın hükümdarın son devir lerini idrak etmiş birçok yaşlı adamlar sinema artistinin en küçük hareketlere, yüz buruşturu?lara varınayâ kadar Kraliçe Victoria'ya benzediğini itiraf etmişler, o devrin tarihini inceden inceye tetkik ederek Hindistan împaratoriçesinin hususî hayatını en küçük teferruatına kadar öğrenmiş olanlar da bu itiraflann doğru olduğunu tasdik eylemişlerdir. Hele Kraliçenin son zamanlannı tasvir eden parçalarda o güzel ve genc artistin nasıl olup da bu yaşlı ve ihtiyar kadının kılığına girdiğine herkes şaşmış, parmak ısırmıştır. Anna Neagle sin«ma ile birlikte tarihe ve îngiliz milletine ettiği bu hizmetle doğrusy büyüjc.iftiharlar duyabijir. . Bir lise talebesi kayıb Adana Erkek lisesi telebelerinden 15 yaşında Sadreddin Çanka 9 eylulderfberf kaybolmuş tur. Ailesi tarafmcran keyfiyet zabı taya haber veril miş ve şimdiye kadar yapılan bütün taharriyata rağ men çocuk bulunamamıştır. Sadreddin Çanka Sadreddin Çankanın nerede olduğunu bilenlerin, Adana Erkek lisesi mü dürlüğüne malumat vermesi rica edilmektedir. Düzcede tütün mahsulü çok iyi üufee frTÜsusî) Adapazarı, Hen dek, Düzce, Bolu şosesi, Türkiyerün en işlekİktlsfedî yblları arasmdadır. Hergön vasatî olarak 1000 nakil vasıtası, gelir ve geçer. Bolu şosesi, tzmit hududu sona erdikten sonra intizamını kaybediyor. Kâh iyi ve kâh güzel bir yolda Diiz ceyi buluyorsunuz. Maahaza, yol boyu amelerle dolu.. Bu yolda Melen ırmağı üzerinde büyük bir köprü inşa edile cektir. Köprünün temelleri atümış, fakat kereste olmadığı için inşaat dur • muş. Bol kereste içinde kerestesiz kalmak insanın hayretini mucib oluyor. Düzcenin göze ilk görünü|ü iyi değil.. Tahta evler, harab binalar, yıkık ve toprak sıvalı bir şehir... îçinde gezdikçe, sokaklarını gördükçe, intıbaıni2: yavaş yavaş, değişiyor, (fena değil) di yorsunuz. Fakat, yatacak bir otel, ye mek yiyecek ve lokanta bulamayınca ve kasabların açıkta et sattıklarım görünce fikriniz tekrar d^ğişiyor. Kazanm eskiden fa^la olan katil, cerh, hırsızlık ve kız kaçırmak gibi vak'aları pek azalmış. Vali Salim Gündoğan bu mıntakada demir gibi bir idare kurmağa muvaffak olmuştur. Sağhk hayatında sıtırıa mücadele teşkilâtmın büyük ve ehemmiyetli rolü olmuş. Bütün köylere gidilerek hastalık az zaman içinde önlenmiş ve hâlâ da hummalı ve mütevali bir çalışma var. Şehrin iktısadî hayatında tütünün çok mühim mevkii var. Bu seneki mahsul pek nefis verekolte randımanlıdır ( ünden. Evvelki gece Taksimde Zambak sokağında Emine adında bir kadın yüzün" den büyük bir kavga olmuş, iki otomobilde bulunan dört kişi birbirlerini dövmüşlerdir. Kavga kanlı bir şekil almak üzere iken devriyeler yetişmiş ve suçluları jrakalamışlardır. Otomobillerde arama yapan polisler, otomobillerden birinde bir mavzer tabancası bulmuşlardır. Tahkikata de vam edilmektedir. . Samsunda büjrük bir resim sergisi açılıyor Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraş lar Birliği Samsunda zengin bir sergi açacaklardır. Bu serginin küşad merasimi birkaç güne kadar Samsun Halkevinde yapılacaktır. Sergi açık bulunduğu sırlarda birlik mümessili olarak Samsuna giden res sam Şeref Akdih tarafından bir de konferans verilecektir. Sergide yüzden fazla resim teşhir edilecek ve bir hafta kadar devam ede cektir. Bir izah Üsküdar Tramvay şirketinden şu mektubu aldık: «Şirketimiz idaresindeki değişiklik hasebile, son günlerde b a a İstanbul gazetelerinde çıkan haberlerin, şirketimizin salâhiyettar şahsiyetlerinden verilmediğini kaydeder ve gazetelerin kendi fikir ve mütalealarmdan ibaret olduğu anlaşılan bu yazılarm, yanlış telâkki lere yol açmaması için tavzüıini dile riz. İSTANBULLULAR iSTEDiGiNiZ OLDU Kahramanlıklarla dolu TURK eserini bir hafta daha gösteriyoruz TRAKYA MANEVRALARI HALK KAHRANİANLARI AŞK TOrkçe sözlO G ü N E Ş i Hakikî kangsterlere t a ; çıkaran büyük san'atkâr (Chestere) in şahe eri ve I 1937 1938 senesinin en gözde sinema yıldızı ve Dedikodulu aşk maceraları bütün dünya gazetelerinf dolduran sevgilisl ROBERT TAYLOR AŞKSAADETİNCEI LİK ve GÜZELLİK ŞAHESERİ Bugün Meşhur tenor JAN KIPURANIN şaheseri MiLLî başlıyor NAMUS BORCU Fransızca sözlü Gedikpaşa A Z A K S İ N E M A S I Çarşıkapı Bugün matinelercen itibaren yeni sezona başlıyor Istanbulda ilk defa: Herkesin bahsettigi büyük jÖDprömye GRETA GARBO'nun sevdiji ROBERT TAYLOR'un son filimlnrinden ÎRTÎHAL Sabık tüccardan ve Antalya eski meb'usu Murad Şerefli (Şerializade) refikası ve Sibir yağı şirketi muhasibi Vefa Şerefli ve Şişli Belediye tahsil şubesi memuru Muhtar Şerefli validesi diş tabibi Mutahhar Soylu kayınvali desi vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 11 de Şişlide Bomonti istasyonu civarında Samanyolu sokağında 34 nu marah hanesinden kaldırılarak namazı Teşvikiye camisinde kılınacak ve E\nibde ailesi kabristanma defnedilecektir. Cenabı Hak rahmet eyliye. tarafından nefis bir surette yaratılan büyük ^^m^a^^mmm^m^^m^^ Numarah biletler satılmaktadır. BARBARA STANVI'K MELEK Telefon: 40868 ^ H a Bu akşam KADINLIGIN YILMIYAN SIRRI ilfiveten: PAUL MUNI'nln son fllmi ADAM gosterümekte olan büyük Fraoaız Sinemasının beyaz perdesine şeref verecektir. ^ a Bu hafta S Ü M E R Sinemasmda Görfilmemiş bir muvaffakiyetle ViCDAN MUCADELESi Şaheserini takdir nazarlarile seyrediyor ve candan alkışlanıyor. Baç rollerde: RENEE St. CYR JULES BERRY S U Z Y PRiM Euarenğiz bir hava içİnde bir aşk romanı.... ilfiveten: EKLER JURNAL son dünya havadialeri ve MERMER SANAYII Oğretlcl filim filimlerİDin en mühimml, Parislisi vc en ihtiraslısı Meşhur Kus muharriri P U Ş K i N'in ölmez eseri PİERRE BLANCHARD" MADELEiNE OZERAY MARGUERiTE MORENO ANORE LUGUET AÇA K I Z I iPEKte ( LA GARÇONNE ) Cuma akşamı Teşekkür Sevgili babamız sabık İstanbul Li man reisi emekli albay Mahmud Göktalayın irtihali münasebetile gerek cenaze merasiminde bulunmak ve gerek telgraf veya mektubla bizleri taziye etmek suretile kederimize iştirak eden dostlarımıza ayrı ayn teşekküre sonsuz teessürümüz mâni olduğundan kendi lerine karşı duyduğumuz minnet his lerinin gazeteniz vasıtasile iblâğını dileriz. Göktalay ailesi ERTUĞRUL SADİ TEK Bu gece (BÜYÜKADA) da (Aman Hanım Sus) ve (Kılıbık) Cumartesi (BÜYÜKDERE) Aile tiyatrosunda HAVIR ! Yarın akşam S A R A Y sinemasmda MARiE BELL HENRY ROLLAN ve JACQUE CATELAiN' in temsili ve ViCTOR MARGUERiTE* in meşhur romanı ve senenin en böyük Fransız filmi ERKEK tiliminin ilk iraesidir. Haftanın en büyük muvaifakiyeti olacakbr. KIZ Değil, Bir Hafta Daha A L K A Z A R Sinemasmda Sevgili halkın arzusunu yerine getirdik. «BAY TEKİN AFRİKADA»