20 Eylül 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

20 Eylül 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Eylul 1937 CUMHURlYET ^IIIIINtnilllllllllllllllllllllllllllllllllillllllllltlllltlllllllllllllllllllllllllllllimilllllUIIIIIIİIIIIIIIIIIIIUIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIinillllllllllı. Fuardan mektuplar Izmir, Manisa ve ticaret odaları paviyonları Izmir, eski Aydın Zeybeğini bir miras halinde muhafaza ediyor, insan burada otuz sene evvelki havayı teneffüs eder gibi oluyor Iktısadî hareketler Ihracatın kontrolundan alınan netice Türkofise ve Ticaret odalarına haricden gelen mektublardan anlaşıldığına göre Türk ihrac mallarının kat'î bir standardizasyona tâbi tutularak ihrac edil mesi her tarafta memnuniyet uyandır maktadır. İhracat tacirlerine gelen sipariş mektublanna da bu cihetin bilhassa kaydedildiğini ve bunun sipariş sebebi olarak gösterildiğinı müteaddid defalar gözlerimizle gördiik. İki, üç yıldanberi îktısad Vekâleti ihrac mallarının standardize edilmesi üzerinde ısrarla çalışmaktadır. Fındık ve yumurtayı peynir, peyniri de kuru ü züm takib etri. Palamut ve hububatın standardizasyonu nizamnameleri de el dedir. Görülüyor ki, îktısad Vekâleti ihrac mallarının ıstıfası ve ihracatın kontrolu işinde titizdir. Esasen bunun başka çıkar yolu olmadığı da görülmüştür. Dahildeki fırsat düşkünleri uzun yıl lar ihrac mallarının arasına akıl ve hayale gelmedik yabancı maddeler kanştırarak, haricdeki rakib ve düşmanlanmızın elbırliğile aleyhte propaganda yaparak mallarmıızı mümkün olduğu kadar kötülemişlerdi. Son senelerde bu fena tesirin izalesi için çok uğraşılmış ve muvaffak da olunmuştur. Artık ne Hamburg li manında dibine kadar açılan yapağı balyalarına, ne de Nevyork rıhtımının ü zerine dökülen incir sandıklanna tesadüf edilmiyor. Türk tüccan bu nimeti görünce standardizasyonun külfetini çoktan unutmuştur. Korsan denizaltılar yakalanabilif mi? Sıkı bir takib karşısında bu gemilerin ne gece, ne gündüz faaliyet göstermeleri güçtür, derhal ele geçerler Yazan : Emekli Kurmay binbaşı Celâl Dinçer Asker gözile ııııııımıııııııııııııııııııııııııııııııııiııııtllr Girilir • Çıkıhr asreddin Hocanın oğlile anlaşamamak fıkrası meşhurdur: Oğul, son derece inadcı olduğu için babasının her sözünü tersine dinler ve ters olarak yerine getirirmiş. Meselâ Hoca, yarı açık duran kapıyı «kapa» dese inadcı oğlan ardına kadar açar ve aç dediğı kapıyı çivilemeğe kalkarmış. Bir gün baba ile oğul dejrirmene buğday götürürlerken dereden geçmek mecburiyetine düşerler. Oğlan buğday yüklü atın üstünde olarak önde bulunuyormu?. Arkadan gelen Hoca bakmış ki buğday çuvalı suya düşecek kadar eğilmiş. Fakat çocuğa «çuvalı düzelt» diye bağırsa sözünün tersine yapılacağını biliyor. Onun için ters emir veriyor, «çuval suya düşecek, düzeltme ha» diyor. Çocuk bu sefer babasının sözünü dinliyerek çuvalı düzeltmeğe lüzum görmez ve buğdaylar da takımile suya düşmez mi?.. Bu aksiliğin sebebini hayret ve ıstırab içinde soran Hocaya inadcı oğlanın verdiği cevab şudur: Kırk yılda bir kere sözünü dinlemek istedim, onda da zararlı çıktık!.. * *# Eski Şehreminlerimizden biri vapur iskelelerinden Köprüye çıkış ve Köprüden isıkelelere iniş işini nizama bağlamak merakma kapılmış ve merdiven başlanna «buradan çıkılmaz», «buradan inilmez» sözleri yazılı büyücek levhalar astırmı$tı. Vapur yolculanndan mübalâgasız söylüyorum yüzde doksanı bu lcvhalara gülümsiye gülümsiye bakıyorlar, üzerlerindeki yazıyı yüksek sesle v« her heceyi belirte belirte okuyorlar, fakat inilmez denilen yerden iniyorlar, çıkılmaması icab eden merdivenleri de hpış tıpış tırmanıyorlardı. * * * Seyir halinde bir denizaltı gemisi Nyon konferansı Akdeniz emnıyetının temini mevzuuna taalluk eden müzakereerini bitirdi ve bu anlaşmıya ıştırak eden devletlerin çoğu irilâfnameyı tasdık ederek fılen ışe başladılar. Hatta dün gazetelerde gördüğümüz bir habere göre Nyon konferansı mukarreratile onun zeylini teşkil eden kararfann tatbıkma fılî sahada ılk girişen Algerıe isımli Fransız harb gemisi olmuştur. Okuduğu muz habere göre bu harb gemisi Fransız ticaret gemılerini aramağa teşebbüs eden, General Franco'ya mensub bir kruvazörün bu teşebbüsünü meneylemiştir. müsaid bulunması lâzımdır. Daha sonra da bu yerin koyu bir renk arzetmesi (meselâ deniz içindeki kayaların vücude getirdığı gölgelik mahaller olması) icab eder. Aksi halde denizaltı gemisi balık avcısının eline kolayca geçen baygın ve sersem balık gibi tayyarenin, yakalanması en kolay avı olur. Gece hareket ettikleri halde dahi denizaltı gemileri tehlikeden kurlulmuş oi mazlar. Çünkü muhtelif yer ve isrikametlerdeki dinleme istasyonları tarafından hareket halinde çıkardıkları gürültü sebebile yerleri kestirilerek üzerlerine sü ratli torpıtolar veya hücumbotlan saldınlır ve bunların atacaklan su bombala rile tahrib edilirler. Gerek tayyareler, gerekse seri d«nizüsrü gemileri tarafın dan kullanılabilen bu su bombalan o kadar müessirdirler ki denizaltı gemisinın kendisine isabet etmeseler dahi civarın da vukua gelecek infilâktan ha*ıl olan sarsıntı ile geminin hassas olan cihazlarını altüst ederler. Bittabi neticede tahtelba hir hareketten sakıt kalır; ya suyun yü züne çıkarak teslim olmak mecburiyetine düşer, yahud da eğer sarnıclarındaki suyu boşaltacak olan rulumbalan da bozulmuşsa batar, gider. Görülüyor ki denızalh korsan gemilerinin gece yapacaklan hareketler dahi emniyet altmda degil dir. Bundan sarfmazar, ticaret gemileri Boğazlar gibi, tahtelbahirlerce kontrolu kolay olan, tehlikeli mıntakalardan ge celeri geçroezlerse korsan denizaltı gemilerinin gece faaliyetleri esasından suya düşer. Izmir Vilâyet paviyonuna bir bakış îzmir (Hususî) Büyük fuar ha vuzunun tam karşısmda ve Sümer Bankin bir şaheser gibi yükselen paviyo nunun yanıbaşmdayız. Kapmın üstünde şu cümleyi okuyoruz: Türkiye Ticaret Odaları. Içeri girince. zengin, fakat biraz in celik ve intizamdan mahrum, daha doğrusu eşya fazlalığının pavıyonun darlığile çarpışmasından mütevellid mah süs bir karışıklık gözüme çarptı. Tiirk toprağının üstündeki her şeyi, her işi, her eseri, her mahsulü taşıyan bu paviyonda, size rehberlik edip iza hat verecek yoktur. Ziyaretçi, kendi bilgisi, kendi idraki ve tetkik kabiliyetile başbaşa kalıyor. Muhakkak ki, solda îstanbul Ticaret Odası köşesile başlı yan bu paviyon muhteviyatı, istihsalât ve mamulâtımızın sayısız tenevvüü ve nefaseti hakkında insana mükemmel bir fikir vermeğe kâfidir. Fakat gene Türkiye Ticaret Odaları zannediyorum ki, Odalar tam surette paviyonundan bir köşe iştirak etmemişler, bazılarının kupkuru isimleri mevzuubahstir. Ne eşyası var, olmasıdır. Geçen sene Manisa merkezi 160 bin çuval üzüm kaldırmış ve hepne grafiği, ne tablosu, ne bir şeylerü. sini satmıştır. Paviyonda ismi geçen Ticaret OdalaBu arada dokumacılık köşesine ba n şunlardır: kanlar, maruf Gördes halılarını görürAnkara. tstanbul, Bursa, Diyarbekir, ler. Çok eski bir tarih ve yükseklik taBurdur, Malatva, Kayseri, Mardin, Ayşıyan Gördes halıcılığı, paviyona en nedın, Sinob, Fethiye. Bavındır, Urfa, fis parçalarile gelmiştir. Bodrum. Antalva, Eskişehir, Kütahya, Kapıdaki §ık Zeybekleri gördükten Samsun, Ordu, Milâs, Balıkesir, Bartın, sonra içeriye girince, İzmir paviyonu Bandırma. nu, biri açık ve sade, diğeri kübik ve Her Oda, kendi mıntakasınm eserle mavi bir fon içinde gizli ışık tertibatırinden nefis birer koleksiyon yaparak na gömülmüş iki kısımdan ibaret gö buraya gelmiş. rüyorsunuz. Samsun Odasınm tütün sergisi onüntlk kısım, Izmir Vilâyetinin turistik de dikkatle duruyoruz. Memlekette kıymetlerile yeni kalkınma faaliyetinVarlığı büyük bir kıymet teşkil eden den haber veriyor. îzmir, hiç şüphesiz, tütün, burada, sigaralanmızın içinde tarihî eserleri itibarile bu mıntakanın savrulan bir nesneyi değil, nefis bir en zengin bir vilâyetidir. san'at eserini hatırhyoruz. O kadar da Eski erkek ve kadın köylü kıyafetini, gÜ7el hazırlanmış. Ticaret Odaları paviyonunun, gele eski çevreleri, işlemeleri, eski silâhları cek yıl, daha geniş bir binada, daha ve köylü sazlarını bir araya toplamış. zengin şekilde hazırlanması hem müm însan, Ödemiş, Tire, Alaşehir dağlarıııkün, hem de lâzımdır. Ticaret Odaları da otuz sene evvelki havayı teneffüs paviyonu, deyip geçmiyelim; burada eder gibi oluyor. Maamafih, köylünün yeni kıyafeti de bütün varhğımızı, bütün servetimizi tanıtmak istiyoruz. Bu böyle olunca, burada hazırdır. paviyonun da, Türkiye mahsullerinin Vaktflar paviyonu en iyi, en bol şekilde teşhirine müsaid Vakıflar idaresi, bu sene bütün Türolması lâzımdır. kiyeye şamil eserlerile, oldukça zengin Tirede tütün mahsulü bu sene çok iyi Rekoltenin 2,5 milyon kilo olacağı zannediliyor Şimdi temizliğe misal gösterilen Türk Şüphe yok, Akdenizdeki kontrola ve malı ve dürüstlüğün semfcolü olan Türk emniyetın muhafazasına iştirak edecek ihracat ticaretile iftihar ehnek hakkımız devletler üzerlerine iki taraflı bir yük aldır. mışlardır. Bunlardan birisi sulhun muhaF. G. fazası yolunda bütün insanlığa karşı deruhde ettikleri mes'uliyetli fakat şerefli vazifedir. Ikincisi ise bu kontrolu yapa cak deniz ve hava kuvvetlerinin mucib olacaklan masraflardır. Lâkin herhangi bir harbin icab ettireceği masraflar ^f mucıb olacağı felâketler yanında bu masraflar milletlerin seve seve katlana caklan kaza, belâ sadakası nev'inden küçük şeyler addolunmak icab eder. Bu mevzu üzerinde fikir işleten oku yucular Akdenizdeki emniyet işinin, bilhassa korsan denizaltı gemilerine karşı, nasıl temin edıleceği noktasına takılmış ol salar gerektir. Bu yazımızla bu noktaya da khsaca temas etmek istiyoruz. » * * Her harb vasıtasınm bir zayıf tarafı vardır. Denize dalarak kendilerini deniz üstündeki hasımlarınm gözünden saklıyabilen denizaltı gesmileri (tahtelbahirld) de bu hükmün şümulü içindedirler. On ann zayıf tarafı da denizin içinde hareket ettikleri halde dahi tayyareler tarafından kolayca görülebilmelerindedir. Hatta iş bu kadarla da kalmaz. Sahiî ere yerleştirilen dinleme merkezleri dahi bu sahillere nisbeten yakm mesafelerden hareket eden tahtelbahirlerin yerlerinı kestirebilirler. Şu hale göre Akdenizde ki korsan denizaltı gemileri bu iki kuvvetli hasımdan çekinerek hareket etmek ve yahud korsanlıklaruıa büsbütün nihayet vermek mecburiyetindedirler. Tayyarenın gözünden kurtulmak için bunla rm yapabilecekleri şey geceleri hareket etmek, gündüzJeri deniz dibinde yatmak olabilır. Lâkin bu da bazı şartlara bağlıdır. Bir defa yatılacak yer azamî 100 120 metro derinlikten fazla olmamalıdır. ünkü bugünün denizaltı gemileri daha fazla derinlikteki suyun tazyikma daya namazlar. Ondan sonra yatılacak yerın kayahk olmaması ve geminin oturmasına tzmir ve Manisa oaviyonları Fuardaki îzmir ve Manisa paviyon ları çok güzeldir. tzmir, eski Aydın Zeybeğini bir miras halinde muhafaza ediyor ve kapısmda, oyah, uzun püsküllü fesi, mor çepkeni, geniş kuşağı ve silâhlığı, kısa, siyah kavtan örmeli donu, dizlerine kadar tozIu§ıle iki Zeybek oturuyor. Manisanın kapısının üstünde de Ge diz ovasının bağcı kızlarını hatırlatan ve koltuğunda üzüm sepeti taşıyan bir l kız heykeli. Manisa paviyonu; ince bir zevk ve itina ile hazırlandığı daha Uk bakışta •mlasılan Manisa paviyonu, bu zengin 5ğe Vilâyetinin gerek şimdi içinde buunduğu kalkınmayı, gerekse kazana:ash müstakbel yenilikleri tamamile fade edebilen bir kösedir. Bu paviyonla, Manisa, iktısadî, kültürel, spor ha •eketlerine aid grafikleri, eski kütübıanesinin kitablan, m^htelif ziraî mah•ullerile büyük bir koleksiyon gibi göe carpıyor. Grafiklerde. tablolarda gördüŞümüz »ilgiler ve rakamlar arasında görüvo • u z ki, Manka vakında yeni bir kütüblaneye ve büyük bir stadyoma kavuşaaktır. Pavivonun diger köşeleri, üzüm, tü ün, pamuk ve dokumava ayrılmıştır. Pamuk köşe^inde görüyoruz ki, Maisa Vılâveti, Türkivenin yeni pamuk areketine ayak uvdurmus bir vilâyeımizdir. Meselâ. 928 de 2125 ton olan rtihsal. 935 te 13,558 tona vükselmiştir. Manisa, arıcıdır da.. Methalin saŞ taîfındaki arı kovanile grafıkler bunu Dsterivor. Vaktile 47.326 eski sistem an kovanıa malik olan Manisa, bu güzel ve zenin işe yeni bir istikamet vermek is ?miş ve şimdiden 5000 küsur yeni an Dvanı tesis etmiştir. Manisanın üzüm grafiğinin diğer bir ususiyeti, bütün dünya istihsalât ve ishlâkâtı hakkında malumat vermekte ve ifadeli bir paviyon acmıştır. Kısa ve karşılıklı iki pasaj üstünde, hemen hemen bütün memleketteki bol ve zengin vakıfların tabloları teşhir edilmektedir Bizdeki vakıflar arasında gerek vari dat, gerekse tarihî kıymet bakımından d'kkate sayan olan neler var, neler? En çok ziyaret edilen pavivonlardan biri de budur Her tablo ve her vitrin önünde hayretle dikkatimiz elele vererek duruyordu. Birkaç yüz sene evvelki Türk tezhip san'atını taşıyan kitablar da unutulmıvarak buraya getirilmiştir. Kösede, Atatürkün gayet güzel bir büstü yükselivor. Eski san'atkârane yazılar, çiniler, oymalar, sıra sıra eski eserler.. Vakıflar, kendi arazi ve bahçelerinin meyvala rım da unutmamış, onlan da teşhir edivor. Eski ölçüdeki vakıf telâkkisi buraya ?irince tamamile insanın kafasından uzaklaşıyor. O. R. G. Tire (Hususî) Bu yıl Tire tütün leri, Küçük Mendires havzası içerisin de evsafının yüksekliği, istihsaldeki terbiyesinin mükemmeliyeti itibarUe mücavir, njymtakalara nazaran çok ne fistir, .„ , Muhtelif Amerikan kumpanyalarile, Felemenk, Ostro ve Herman şirketle rinin ve yerli tüccarlarımızm iki aydanberi Tirede yapmakta bulundukları tetkik ve tesbitlerde, mahsulün vaziyetinden büyük bir memnuniyet beyan etmişler ve îzmirdeki merkezlerine muhtelif nümuneler göndermişlerdir. Tire tütünlerinin, istihsal mevsiminde yılın kurak, sıcak ve rüzgârlı geç. mesine rağmen yetiştirme usullerinde fennî tarzların tatbikı ve ayni zamanda 2506 sayılı kanun hükümlerine çiftci nin riayeti hususlarının temini mah sulün kalitesinin yükselmesine sebeb oldugundan bu seneki tütünlerin geçen yıla nazaran mukavese edilemivecek derecede iyi ve nefis olduğu anlaşıl mıştır. 936 senesinde (2663) hektar zerivat tan iki milvon 668 bin kilo tüfün alm mıştı. Bu miktarın iki milvon 592,100 kilosu bir bucuk av gibi kısa bir zaman cinde satılarak tütün ekicisine 1.681.790 lira bir servet temin etmiştir. Bundan dolavıdır ki tütün ziraati Tirede her vıl artan bir ra^bet ve alâka görmektedir. Bu vıl, 3226 hektar zer'ivat vaoılmıstır. Mevsimin mahsul üzerinde husule getirdiği gayritabiî neticelere rağmen ttihaz ve itina olunan tedabir sayesinde yetisen tütün, hem üstün evsafı haiz oluB, hem de iki milvon 48 bin kiloyu bulmustur ki bu miktar kaza rekoltesinin kat'î bir ifadesi savılamamaktadır. Bu rakamm derambar hitammda takribî olarak iki bucuk milvon kiloyu bu"aŞı zannedilmektedir. Tire müstahsili vetistirdiği tütünün nefasetini hesablıvarak bu vıl. geçen sene fiatlanndan her halde daha fazlaına sa f ara5mı ümid pfmektedir. Son günlerde iskele gişelerinin bir kısmına «girilir», «çıkılm> kelimeleri yazılı birer plâka asıldığını gördüm. Fakat dikkat edayorum: Bilet almağa gelenler gene yüzde doksan nisbetinde ters davranıyorlar, üzerinde «çrkılır» yazılı plâkanın yanından giriyorlar ve girilecek yerden güle güle çıkıyorlar. Şu halde Nasreddin Hoca kıssasındaa hisse alarak plâkalan üzerlerinde bulunan yazılann aksani gösterecek istikametlere asmak, icab etmez mi? Gişe memurlannın bu yazı ile alâkalanmalan, rahatça iş görebilmeleri bakıBu kısa tetkik gösteriyor ki Nyon konmından, dogru olsa gerek! feransının temin ettiği netice Akdeniz M. TURHAN TAN deki seyrüsefer emniyetini yeniden kurH: mağa hakikaten hizmet edecek mahiyetN. N. lmzalı mektub sahlblne: tedir. Buna nazaran korsan denizaltılanİmlâ anarşlsi hakkında arkada^un Penın şimdiden e«as üslerine dogru yola yaml Safa çok kuvvetll yazüar neşrettl, çıkmış ve hatta varmış olmalan pek muh bazı temennilerde bulundu. Blr gün bu katemeldir. Nyon konferansı hükümleri rışıklığa nlhayet verllecek ve iml&mız nlam altına almacaktır. Yalnız Tilmlz kelldevam ettiği müddetçe bunlann tekrar mesini Tehnlz yasanak İmlâ 1si değildir, Akdenize dağılmalarına da ihtimal yok bllgi işidir. İmlâmız kanşıklıktan kurtulsa bile kabillyetsiz Tllnıizler o kellmeyl Teltur. mlz yazarlar. Dağ manasuıa gelen kuhu CELÂL DlNCER bozup guh yazanlar gibi. Bu hatalann önüne gecilmek için de o glbl kelimeleri Bursaya giden lstanbullu mümkün olduğu kadar tullanmamak icab eder. Blze ne Tilmlz, ne Telâmiz gerek. Şegezginler ker glbl türkçe karşılıklan dururken onBursa 19 (Telefonla) Beşiktaş Kı ları hele yanİLş olarak niçin kullanmalı! M. T. T. zılay cemiyetinin tertib ettiği deniz gezintisine iştirak eden 300 îstanbullu bugün Bursaya gelerek Atatürk abidesine Sabıkalı Cemilin marifeti çelenk koydular, şehri gezdiler, Çe Maruf sabıkalı Paşazade Cemil, tekkirgede Havuzlu parkta uzun müddet rar ortaya çıkmış ve yakalanmıştır. Ceoturup eğlendiler. Saat 8 de Mudanya mil, Eyübde îslâmbeyde oturan Reşa dan Çanakkale vapurile îstanbula dön dın bazı eşyasını çalmış ve yakalan düler. mıştır. Millet Meclisinin fevkalâde içtimaı Akşehirde yapılacak büyük kanal Akşehir (Hususî muhabirimizden) Akşehirde bulunan Vişnelidere suyu nun bir kanalla Aksehir çayına birles tirilmesi ve bu suretle Akşehir çayı si1 yunun çoğaltılarak ziraatte kendisin den tam bir istifade temin edilme" düsünülmüş ve faaliyete geçilmiştir. Vişnelidereyi Akşehir çayı ile birle r tirecek olan kanalm inşası işi teşriniev velin birinci günü ihalesi yapılmak üzf re eksiltmiye çıkarılmıştır. Kanal beton olacak ve Akşehir çayı ile Vişnelidere birleştikten sonra temin olunacak kuvvetle şehrin elektrik e nerjisi de artırılarak büyük smaî te şebbüslere girişilecektir. Akşehirin istikbali üzerinde büyük ve hayırlı bir rol oynıyacak olan bu kanal ihaleden sonra hemen inşa ettirilecektir. Nafıa müdürü Niyazi Kiper bu kanalın proje ve keşifleri için tetkikler yapmaktadır. Konyada bir kız erkek oldu Konya (Hususî muhabirimizden) Karamamn İlisıra köyünden gelerek Konya Memleket hastanesine vatan 12 yasmda Leylâ ismindeki kızcağız, operatör Asil Mukbil tarafmdan yapılan amelivattan sonra erkek olmuştur. Leylâ, böylece erkek oluverişinden çok memnundur. Kendisi şimdi ise mektebin üçüncü sınıfında bulunuyor. Ha yata ne suretle atılmak istediğini sordum. Orta tahsilini bitirmek niyetin de olduğunu, bundan sonra da babası gibi çiftçi olmak istediğini söyledi. Leylânın kendisinden küçük daha üç kız kardeşi vardır. Ebeveyni, bir erkek çocukları olmadığı için son derece müteessir bulunuyorlardı. Leylâ henüz erkek adı almamıştır. Fakat hastanede erkeklere mahsus olan kısımda yatmaktadır. İçtimadan intıbalar: Solda Başvekilimiz nutkunu söylerken sağda Vekiller Mecliste, aşağıda solda: Numao Menemencioğlu hitabet kürsüsünde, sağda Meclis salonundan bir görünüş

Bu sayıdan diğer sayfalar: