14 Eylul 1937 CLıMHUKlYET Ilk mekteb muallim kurslarının faaliyeti İstanbul Maarif idaresi tarafından açılan altı kurs büyük faideler temin edecektir Son iki sene içindt, şehrimiz maarif hayatmda, hemen her bakımdan, memnuniyeti mucib hareketler görülmekte dir. Yeni neslin talkn ve tedrisini, istik bal için kuvvetli ve salâhiyetli birer un sur olarak yetişmelerini arzu eden ve bununla yakmdan alâkadar olan her va tandaşm sevinçle müşahede ettiği bu h reketlerin, maatteessüf yalnız ilk tedri sata inhisar ettiği görülüyor. Yavrularımızı eski medrese bozması havasız binalardan kurtarmak, bunlann yerine modern, sıhhî ve tam teşkilâth yeni binalar ikame etmek, üıtiyac nisbetinde ve her köyde lüzumu kadar mekteb binası hazırlamak, talebelerin azamî istifadelerini temin için, en son usulü tedris kaidelerine uygun olarak ders malzemesi bulundurmak, aç kannla okıımak mecburiyetinde kalan fakir ve gıdasız yav rulara gıda temin etaıek, tatil zamanla rında çocuklan sokak hayatından kurtanp onlara sıhhî ve faydalı bir tatil za mara geçirtmek için talebelerin tedrisa tından istifade temin edecekleri muktedir ilkmekteb muallimi yetiştirmek için muallimlere mahsus kurslar açmak. Bütün bunları bu hareketler listesine ithal edebiliriz. Burada tatil kurslan üzerinde bir miktar duracağız. Bazı meslekler, kendi sahalannda çalışacak elemanlan, ekseriya bu maksad için açılmış olan mekteblerin yetiştirdiği insanlar arasından seçerler. Fakat bir kısım mesleklerin böyle hususî mektebleri bulunmadığından bunlar için lâzrnı olan elemanlar, kurslar vasıtasile yetistirilir. Gerçi muallimlik için birçok muallim mekteblerimiz vardır. Buralar dan çıkan genclere çocuklanmm tevdi ediyoruz. Fakat bu gencler kâfi gelme diği için gerek ilk tedrisatta, gerekse orta tedrisatta olsun, başka meslek mek teblerinien çıkanlan da muallim yapıyoruz. Bunlar, yeni girdikleri mesleğin mektebinde okumadıklan, usulü tedris ve çocuk terbiyesini takib etmedikleri için yeni mesleklerinde muvaffak olaınamalan gayet tabiidir. Diğer taraftan muayyen bir meslek îçin o mesleğin mektebinden yetişmiş olanlar da, kendi sahalarında vukua gelen değişiklik ve yenilikleri, bizzat iş hayatı içm mütekâmil bir surette takib etmeğe imkân bulamazlar. Bu takdirde o mesleğe aid evvelce öğrenilmiş olan kaide ve usulleri bir makine gibi basma kalıb tekrar ederler. Buna meydan vermemek için meslek müıttesîblerini daima mesleğin yeniliklerile karşı karşıya bulundurmak icab eder. Zamanımızda bu vazife kurslar vasıtasile yapılmaktadır. İstanbul Maarif îdaresi de bu noktadan hareket et miş, geçen sene açılan yazı tekniği kursundan edinilen tecrübe ile îstanbul ilkmekteb muallimlerine mahsus olmak üzere Istanbulu tarîh ve coğrafya bakımmdan tetkik etmek, îstanbulu tanıma, okuma tekniği, tahrir tekniği, resim ve elişi tekniği ve müzik tekniği olarak alü kurs açtı. Şayanı takdirdir ki bu mevzular üzerinde mekteblerimizde ders veren mualliklerin yüzde doksanı bu kurslara devam etmek üzere müracaat etriler ve isimlerini kaydettirdiler. Fa kat bütün bu talibleri kurslara kabul etmek bu sene için mümkün olmachğından tarih, coğrafya ve yurdbilgisi kursuna 278, okuma tekniği kursuna 205, tahrir tekniği kursuna 151, resim îş tekniği kursuna 248, müzik kursuna 152 kişi kabul edildi. Tarih, coğraf ya ve yurdbilgisi kursuna yazılan 275 kişi, biri tarih ve coğrafya, diğeri lstan bulu tanıma ismile iki kursa tefrik edil mek suretale maksada vusul için tedrisata imkân hazırlandı. Kurs programlarma göre tarih bakı mından tetkikat şöyle yapıldı. Tarih ve coğrafya tetkiklerinin maJıiyeti ve hedefleri hakkında konferanslar, müzeler ve muhtelif tarihî eserlerin tetkiki, coğrafya bakımmdan Istanbulun tetkiki için Haliç mıntakasındaki muhtelif fabrikalarda, Boğaziçinde, Rasadhanede, su membalannda, civar göllerde tetkikat yapıldı. Okuma tekniği kursunda, okuma üzerindeki tetkiklerin kısa bir tarihçesi, okumada altnan fena neticelerin sebebleri, mektebin de yanlış ve hatalı tedris tarz lannuı tenkidi, teneffüs hareketlerinin okumağa tesiri, sesli ve sessiz okumada belli başlı hatalar ve bunlann neden te vellüd ettikleri, sesli ve sessiz okumada mevcud hatalara karşı alınacak tedbirler tahlil ve teşrih edildi. Tahrir kursunda ise çocuk leJıçesi ve çocuğun kelime hazinesi, tahrirde tekâ mül meriıaleleri, tahrir nevileri, tahrir vazifelerinin tashihi meselesi izah edildi. Resim ve elişi kursunda fırça basması, STIIU boya ile resim tenkidi, kola pişirmek, kitre, ebru, nişasta, abajur kâğıdı yap mak, kâğıd kesme ve kâğıd koparma usulleri, guvaj ve patates basması, linol işleri, tel işleri, şalbon ile resim, teneke işleri gösterildi. Müzik kursunda, müzik tarihi ve nevileri, alaturka ve alafranga meselesi, müzik ses ve evsafı, solfaj müzik yazısı, diyez, bemol, bekar, gam, majör, minör, tonalite, icra şekilleri ve saire gösterildi. îdare, bütün bu noktalarda maksada vusul için Avrupada tahsilini ikmal elmiş, mütehassıs sertifikasmı almış kıymetli şahsiyetleri muallim olarak kullandı. Dersler, bunlar tarafından verildi. Geçen seneki yazı tekniğinin verdiği tecrübelerle bütün bu kurslar ve bu faydalı mesai meydana geldi. Bu seneki kursların da, ders senesi içinde temin edeceği faydalardan ve tecrübelerden alınacak derslerle önümüzdeki tatil de daha feyizli bir mesai devresinin hazırlanacağı ümidini besliyoruz. istanbul Maarif Idaresini bu feyîzli ve verimli çalışmalarından dolayı takdir etmemek mümkün degildir. fhtisftffî hnrvhptlpr Yeni buğday mahsulü Bu seneki buğday rekoltesi ve mahsulün kalitesi artık kat'îye yakm bir s.ekilde, bilinmektedir. Bilhassa, Ziraat Vekilimiz Şakir Kesebirin, yeni rekoltenin geçen seneki kadar olduğunu temin etmesile piyasadaki tahminler, resmî bir ağız tarafından da teyid edilmiş oldu. Bu itfbarla, gerek müstahsil olan köylü, gerek müstehlik olan kasabalı ve şehirli ve gerekse ihracata dayanan ticaret müvazenemiz hesabına nekadar sevinilse yeridir. Yalnız, bu seneki rekoltenin mıntakalara göre gösterdiği hususiyet ve mahsulün fazlahğından doğacak ihracat fazlalığının husule getireceği vaziyet dolayısile ahnması gerekli olan bazı tedbirler vardır ki bunların hissettirdiği üıtiyac şimdiden meydana çıkmış bulunmakta dır. Muhtelif şehirler Japonyanın eline geçti Yârsız kalmış cihanda... Şanghay'da Japon ordusu, 12 eylulde öğleden evvel Woosung'un 5 kilo Japon ileri hareketi metro garbında bulunan Yang SingŞanghay 13 (A.A.) Japon donanması namına söz söylemeğe salâhiyet Chen'i işgal etmiş ve Şanghay'ın şimali tar bir zat, Japon kıtaaünın cumartesi g&rbismde imtidad eden mıntakada ileri hareketine devam eylemiştir. günü Yangtchang'dan Liouhang'a giden Japonların kazandığı vaziyet yol üzerinde Yangtchang'dan itibaren 5 kilometro ilerlemiş olduklannı beyan etŞanghay 13 (A.A.) Bir aylık miştir. harbden sonra şu cihet anlaşılmıştır ki Çinliler, bu suretle Yangtchang ile Japon kumanda heyeri, Çin kuvvetlerinin Lotien arasmda vücude gelmiş olan boş mukavemet kabiliyetini istisgar etmiştir. luğu terketmişlerdir. Japonların bir «müstemleke seferi» Japonlar, bu sabah şehrin şarkındaki gibi bir iki gemi ve birkaç bin askerle girişmiş olduklan mücadele, az kalsın bir yanş meydanmı işgal etmişlerdir. hezimete müncer olacaktı. Bunun üze Japon ihrac ameliyesi HongKong 13 (A.A.) Japonla rine Tokyo, alelâcele Şanghay'a mühim nn civardaki bir takım müstahkem mev miktarda malzeme ve takviye kıtaaü zileri bombardıman ettikten sonra Bias göndermek mecburiyetinde kalmıştır. Bukörfezinde gene karaya asker ihrac etmiş nunla beraber Şanghay muharebesinin ilk olduklan haberi üzerine bütün şehirde safhası hitama ermek üzeredir. Japon Iar, nihayet sahile ayak atmağa ve ağır büyük bir galeyan başgöstermiştir. malzeme ihracına ve taarruzun tertibaHenüz teeyyüd etmiyen haberlerde ihrac hareketinin mühim miktarda Japon tını içerilere doğru tevsi etmelerine megemilerinin hep bir arada gelmesi sureti dar olmağa kâfi derecede geniş bir arazı le yapılmış olduğu ve bu gemilerin ara parçası elde etmeğe muvaffak olmuş smda 3 kruvazör bulunduğu beyan edil lardır. (Baitaraft 1 tnct aahtjede) Japon ileri hareketi devam ediyor Z. ÇENK tzmitte rüam mücadelesi tzmit (Hususd) Ağustos ayının ortalarında başlıyan rüam mücadelesi vilâyetin bütün mülhakatında hararetle devam etmektedir. Ziraat Vekâleti Salçın Hastahklar mütehassısı doktor Nefi Cevad Akkerman, mücadeleye iştirak eden baytarlara, yapacakları işler etrafında direktifler vererek Ankara ya dönmüştür. Mücadele sahası 2029 köyde 13,340 at olduğu tesbit edilmiştir. Bütün mınta"ka vahdet itibarile birer teşkilâta tâbi tutulmuş ve birer ekip teşekkül etmiştir. Rüam mücadeîesine Baytar Fakültesinden mezun olmuş gencler de iştirak etmektedir. Mücadele 20 ilkteşrine kadar bitirilmiş olacaktır. Bu yılın buğday rekoltesi, yağışlan bol ve düzgün olan garbî Anadolu ile şimalî ve Orta Anadoluda iyidir. Bir sene evvel kurakhktan müteessir olan bu mıntakalarda, köylünün yüzünü güldüren, bereketli bir mahsul idrak edilmiştir. Yağmursuzluktan müteessir olan yerler kısmen Urfa ve Maraş havalisidir. Burada kuraklık, mahsulün bir kısmını yakmıştır. Sürüç ve Haran ovalan da kurakhktan müteessir olmuştur. Şimdi, kısaca mütalea edilen şu vaziyetten sonra müvazeneyi tesis için mektedir. îngiliz bahriye makamatı, bu haberin bazı tedbirlerin ahnması zarureti hâsıl ohakikate muvafık olması pek mümkün luyor: Tamamen devlete mal olmuş bulunan olduğunu beyan etmekle beraber henüz Ziraat Bankası, bir taraftan fazla mah teyid eder malumat almamışlardır. lyi malumat almakta olan mehafil, sul elde eden köylünün gittikçe artan Japonların hedefi, Canton Kovvloon satış kabiliyetini, onun lehine olacak şekilde kontrol etmek ve nâzım rolünü oy demiryolu mıntakasını işgalle Hong Kong'dan dahile levazım ve mühimmat namak mecburiyetindedir. Diğer taraftan gönderilmesine mâni olmak olduğunu bebu satış kabiliyetinin doğuracağı satın alyan etmektedir. ma kabiliyetini kuvvetlendirmek ve iç Ingilizlerin Thracian muhribi, Japon pazar hareketini genişletmek için fiatlaların ihrac ameliyesi yapmış olduklan nn müstahsili memnun edecek bir sevimahalle yakm bulunan Svvatovv'daki înyede bulunması icab etmektedir. giliz tebaasını tahliye etmek üzere hare Beri tarafta kurakhktan zarar gören ket etmiştir. müstahsil vardır. Bunlann zararlannı Swatow'dan gelen haberlerde Japon telâfi edecek yardımm yapılmakta oldu lann ihrac hareketlerinin tardedilmiş olğu görülmektedir. Bu da işin ayn bir ciduğu, ve Çin memurlannın Japonların hetidir. Fazla istihsalin fazla ihracab doğur Çinin cenub sahillerine nüfuz etmiş ol ması gayet tabiidir. Nitekim, geçen 936 duklanna dair bir guna malumat alma senesind* ekserisi 935 mahsulünden ola mış olduklan bildirilmektedir. Japon tebliği rak ancak 1,927,000 liralık buğday ihTokyo 13 ( A A ) Tebliğ: rac ettiğimiz halde bu senenin ilk 6 aŞimalî Çinde, bütün cephelerde, Ja yında 5,326,073 liralık buğday ihrac epon ordusu, kızıl Çin ordusile birlikte hadişimiz bunu en ziyade takviye eden bir hakikattir. Yalnız yeni ihracatm da öl reket etmekte olan Çin ordulanna karşı çülü olması, memleketin menafii ve müs umumî bir taarruza girişmiştir: 1 Pekin Suiyuan demiryolu üzetehliğin ihtiyacı da gözönünde rutulması rinde, YangKao'yu işgal ermiş olan Jazaruridir. F. G. pon kıtaah, 12 eylul günü Tatung isti kametinde ilerlemişler ve Kalgan'a 130 kilometro mesafede ve Yaag Kao'nun 1 kadın + 2 erkek = kavga 125 kilometro cenubunda kâin Chülopu Evvelki gece Mehmedle metresi Hay şehri civannda Çinlilerin mukavemeu'ne riye evlerinde otururlarken Hayriye maruz ve onlara karşı şiddetli ve anudanin eski sevgilisi îranlı Mehmed ansı ne muharebeler yapmak mecburiyetinde zın eve gelmiş ve bunun üzerine bitta kalmiflardır. bi iki erkek arasmda bir kavgadır baş2 Pekin Hankow hattmda 12 lamıştır. eylulde Siangsiang'dan hareket etmiş oBu kanlı mücadelede Îranlı Mehmed ağır surette yaralanmış ve söz söyliye lan Japon kıtaatı, cenuba doğru ilerle miyecek bir halde hastaneye kaldınl mişler ise de vaziyet*e bir tebeddül ya mıştır. Diğer Mehmed de yakalanmış pamamışlardır. tır. 3 Tiençin Tsi nan Nankin demiryolu üzerinde, Machang'ı işgal etmiş olan Japon kuvvetlerinin ileri hareketleri Bir otobüs kazası Dün Çekmece yolunda şoför Ahme devam etmiştir. Bu kuvvetler, Anudane din idare ettiği otobüs Mehmed admda muharebelerden sonra 12eylulde saat bir askere çarparak ağır surette yara 15,30 da Tieoçin'e 70 kilometro mesafede kâin TsingHsien şehrini işgal et lamıştır. mişlerdir. Inıhizam halinde bulunan Çin Mehmed derhal Gureba hastanesine kaldırılmış, şoför Ahmed de yakalana kıtaatı, muharebe meydanmda 400 maktu! ve 2,000 yaralı bırakmışlardır. rak Adliyeye teslim edilmiştir. şüpheleniyor. Melike, bunu candan tasdik etmekten kendini alamadı: Doğru! Hasta genc kız, gülümsemekten de yorulmuştu; gözleri yan kapah, söylü yordu: Unuttuklarını hatıra getirmek de biraz acı amma, acaba, hasta mı oldu Iar, diye düşünmek daha fena değil mi? Melike, genc kızın zekâsını beğen mişti; bu, çok güzel bir tevildi; genc kadın, onun bu kadar ince bir buluşla, çok müşkül vaziyetten sıyrıhvereceğini um mamıştı. Genc kız, anlatıyordu: Acaba, hangisi hasta?.. Beni, merak eder, diye mektub filân da yazmıyorlar olacak... Melike, onu, bu bahsin etrafında oyalamağı denemek istiyordu: Hep fena şeyler aklmıza getirmeyin... Meselâ, misafirleri gehniş olamaz mı? Hasta genc kızm çukura batık, karanlık gözlerinde bir canlılık uyanmış gibiydi: Evet, bunu, iyi düşündünüz. Ve habrlamak istiyen bir dalgmlıkla tavana, duvarlara bakıyordu: Bizim ev, hem eski usul, hem de moderndir. Hısun akrabalar, yalizlerle, Japonların işgal ettikleri yer Tokyo 13 (A.A.) Japon kuvvetleri, Chansi'nin şimalinde kâin bir mevki olan Tatoung'u işgal etmişlerdir. Canton nehri mansabmda kâin Biasray'a bir müfreze çıkarılmıştır. Nankin 13 (A.A.) Çinlilerin bir tebliği Marchang'm Çinliler tarafından tahliyesi haberini teyid etmektedir. Çinliler, Hsingtchi hattı üzerinde Tsang Tcheou'nun on mil şimalinde durmuşlardır. Almanya, ara mı bulmak Utemiç Paris 13 (A.A.) Jour gazetesinin Cenevre muhabirinden: «Çok emin bir membadan öğrendiğimize göre Almanya, geçenlerde Tokyo ve Nankin hükumetlerine tavassut tekli finde bulunmuştu. Şu halde Milletler Cemiyetinin ve bilhassa îngiltere ile Fransanın Çinlilerin yapmış olduklan müracaatin Milletler Cemiyetinin takib Bu bakikati, Türkleri hiç sevmiyen etmekte olduğu usullerin karışıklığı için ve Lepanto çarpışmasmı müttefik hıristide boğulmasma meydan vermemeleri yan donanması için kaside sayılacak biiçin çok ciddî sebebler mevcuddur.» çimde tasvir eden bir frenk müverrihinin Çin tahşidatı kaleminden dinliyelim: Şanghay 13 (A.A.) Çinliler, «Bu parlak zafer neticelerinin hiçten yakında Japonlann Yangchang ve ibaret kaldığını derin bir hüzünle hatırYangtsepoo'dan yapacaklan ileri hare lamamak kabil degildir. Hıristiyanlar ketine karşı koymak üzere Kiangvvan için o kadar şerefli olan muzafferiyet da bir çok btaat tahşid etmektedirler. hiçbir fayda temin etmedi. Çünkü OsPaosham mıntakasındaki Japon kıta manhların Lepanto'da verdikleri zayiatı atı arasmda kolera tevessü etmektedir. süratle telâfi ettikleri ve birkaç ay içinde Şimdiye kadar iki yüzden fazla vak'a eskisinden daha mükemmel bir donanolmuştur. mayı Akdenize çıkardıkları görüldü. Bu azetemizin dünkü sayısında Rene la Bruyere'in Akdeniz meselesi başlıklı bir yazısı vardı, bugün de alt tarafı çıkıyor, aktuel ve beynelmilel bir mevzua temas eden bu yazı gerçekten derin bir vukufla yazılr^ış, Akdeniz meselesinin herkese ayan olmıyan esrarı açığa vurulmuştur. Fakat her güzel gibi bu yazı güzelinin de kusuru var. Biz: «Yârsız kalmış cihanda aybsız yâr istiyen» sözünde tabiî bir hakikat mündemic olduğunu bile bile şu güzel yazıdaki kusuru nahoş bulduk. Çünkü gönül, irfanla hatanın yanyana gelmesini is>temiyor. Rene la Bruyere'in yazısındaki hatalar tarihe aiddir. Bugünün siyasî cereyanlarını çok kuvvetli bir ihata ile kavnyan muharrir, eski tarihe temas eder etmez falso yapmağa başhyor. ParJak, lâtif ve pek cazib bir çehrede kaba bir et benine benziyen bu yanlışlardan biri, Actium deniz harbine temas edilirken: «Romanın Mısıra galebesini temin eden zafer» denilmesidir. Halbuki Actiumda Romanın Mısıra veya Mısırın Romaya hâkim olması gibi bir dava halledilmek istenilmemiş ve belki Roma diktatörlüğünün Antuvan'la Ogüst'ten kime aid olacağı tesbit olunmuştur. Bu, zırvanın tevil edilmesi kabilinden diyelim ki tefsire mütehammil bir hükümdür, ya Lepanto harbi hakkında bilgin muharririn: «Hilâl ve salib harbi idL Salibin zaferile neticelendb> demesine ne buyrulur?.. 7 teşrinievvel 1571 tarihine tesadüf eden uğursuz bir cumar tesi gününde Osmanlı donanmasınm Lepanto (înebahtı» da mağlub olmasile neticelenen deniz harbi, bir kere hilâlle salibi çarpıştırmak için yapılmadı, doğrudan dogruya Akdeniz hakimiyetini bir tarafa maletmek emelile yapıldı. Sonra Osmanlı Türkleri bu savaştan: «Galib sayJu bu yolda mağlub» denilecek bir şekilde çıktıklan gibi her harbden maksud olan siyasî neticeyi de bir mu zaffere yakışacak surette elde etmislerdir. Çinin Milletler Cemiyetine Cenevre 13 (A.A.) Şarkî Asya ihtilâfı hakkındaki Çin notası, Milletler Cemiyetine tevdi olunmuştur. Nota, Milletler Cemiyetinde aza olmıyan devletler aleyhinde zecrî tedbirler almmasile alâkadar olarak statünün 10 uncu, 1 1 inci ve 17 nci maddelerinin tatbikuıı istemekte ve Çinin, kendi tamamiyeti mülkiyesini ve siyasî istiklâlini isthdaf edcn bir tecavüze maruz kalmış bulundu ğunu bildirmektedir. Çin heyeti, ayni zamanda, 30 ağustos tarihli notasma zeylen bir de muhtıra vermiştir. Bu muhtırada, o zamandanberi siyasî ve askerî vaziyette vukua gel miş olan inkişaflar hakkında izahat ve rilmektedir. nklığı, ümidsizliğile bir dakika sonraki canlıhğı, hayata bağlılığı arasında bir ölçü bulmağa çalışb; vardığı son, herşeye, herşeye rağmen kırıklığm, ümidsizli ğin geçici, ve hayata bağlıhğm sarsılmaz bir temel olduğunu anlamak oldu. Nasıl, çok eğlendiniz mi? Diye sorarken, genc kızm hasretle içi yanıyordu. Melike, ona: Hayır, hiç eğlenmedim, hep evde oturdum. Demeğe de çekiniyordu. Çünkü genc kız, bunu bir avutuş sanarak, inanmıyacak; belki de gücenecek, kızacakb. Melike, gene mi yalan söyliyecekti ? Genc kadın, gülüyordu: Size, doğruyu söylersem, inanmıyacaksınız. Neden? Buradan çıktım, doğruca eve gittim; evden hiç dışan çıkmadun. Melikenin umduğu çıkmış, hasta genc kız, inanmamıştı; gözlerini kapadı, yorgun bir gülüşle: Nasıl olur? dedi. Melike, boynunu bükmüştü: Vallahi böyle... Yeni eve taşın dık, yani ben yokken taşınmışlar. Ben, eşyalarımı yerleştirdim. Bu, bir gün, iki, haydi nihayet üç dört gün sürer. Peki, sonra? Misafirlerkniz vardı. vaziyette Venedik hükumeti sulh aramak mecburiyetinde kaldı, çok ağır şartlan ihtiva edeo bir muahede imzaladı. Murahhas Antoniyo Barbaro ile Balyoz Alvaziyo Moçendfon'un imza ettikleri bu muahedenin şartlan birer birer okununca Lepanto deniz harbmi Türklerin kazandığma inanmamak elden gelmez.» Bir düman kaleminden çıkan şu mülâhaza, Lepanto deniz harbinin nasıl neticelendiğini açıkça göstermiyor mu?.. O halde Rene la Bruyere'in hükümleri doğru değildir, demekte haklıyız. Bununla beraber makalenin güzelliğini tekrjy etmeği ve «Kadı kızmda da bu kadar kusur bulunur» demeği de unutmuyoruz. M. TURHAN TAN lar? Mısafirleriniz de mi evde oturdu Edeb! tefrika : 69 !• LA Yazan : Mahmud Yesari genc kız, ne söyliyecekti? Melike, düşündüklerini sezdirmekten çekinerek önüne bakıyordu. Genc kız, içini çekmişti: Hemen hergün gibi telefon ederlerdi. Dün, ağabeyiım telefon etmiş; ben, uyuyormuşum, uyandırmamışlar... Haftada bir iki kere mektub gönderirlerdi. İki haftadır mektub da yok... Sonra her hafta buraya, beni görmeğe gelirlerdi. İki haftadır, gelen de yok... Durdu, sol elini göğsüne bastırarak derin bir soluk aldı, sağ avcunda sıktığı küçük men<hlle dudaklannı sildi: • Acaba, beni unuttular mı? diye düşünüyorum... Melike, hemen başmı dogrultmuştu: Ne münasebet! Bunun imkânı, ihtimali var mı? Sizi, hiç unuturlar mı? Bunu, düşünmeniz bile abes. Kendi istediği, hatta beklediği ceva bm verilmiş olmasına sevinmişe benziyordu; kansız, deri dudaklan bir gülümse meyi andiTan bir gerilişle açılmışb: Unutmazlar, biliyorum... Fakat insan, yalnız kalmca, sevdiklerinden bile Birkaç gündür, o kadar mustaribim ki... Istırab, insanın ümidlerini kınyor... Yastığı düzeltmekten yorulmuştu, gözlerini kapıyarak uzun soluklarla yorgun yorgun inledi. Onun bu halini görmemek için Melike de gÖ7İerini kapa mıştı. Genc kadın, düşünüyordu; ne yapacaktı? Hasta kız, saatlerce söyle^e, o, karşısmda oturup dinliyecek miydir Buna, sinirlen tahammül etmiyecekti. Me like orada düşüp bayılmaktan korku yordu. Birdenbire kalkıp gidemezdi de... Yemek zamanına da, bir saatten fazla vakit vardı. Hasta genc kız, gözlerini yarı açarak Vonuşuyordu: Evdekilere çok üzülüyorum. Melike, genc kızın, ne söyliyeceğini titriyerek bekledi. İhmal edildiğini, aranmadığını söyliyecek miydi? Hayır. Bunu itiraf etmek çok gücdü. Ölümü, uzak bir hayal, bir karaltı halinde değil, elle tutulacak kadar yakm gören ümidsiz bir hastanın yanan, kınlan içi, elbette böyle bir itiraftan ürker, kaçardı. Fakat hasta bohçalarla, çoluk çocuk, ahretlikleri, hizmetçileri de beraberlerinde, cümburcemaat gelirler ve haftalarca kalırlar. Gördünüz mü ya? Misafirler bastırdıysa, şaşınp kalmışlardır. Hasta genc kız, gene ümidsiz bir gülümseyişle, alnının, şakaklarının terlerini kuruluyordu: Mektub olsun, yazamazlar mıy dı? Sonra, evden bir kişi olsun, buraya gelemez miydi? Dedim ya, içlerinden biri hasta... Melike, bir yalanla, onun beyninin içindeki zehirleri azaltmak istedi: Böyle söylemeyiniz. Geçenlerde, eve izinli gitmişrim. Genc kız, yavaşça başını iğdi: Biliyorum. Melike, genc kızm, yattığı yerde herşeyi billşine artık şaşmıyordu, hafifçe güldü: Evet. Doktor, ancak dört beş gün izîn vermişti; inanır mısuıız, misafirlerimiz geldi, onlann yüzünden dört beş gün izin, on günü buldu. Yani diyeceğim, insanın elinde değil. Hasta genc kızın hayali, birden başka ufuklara uçuvermişti; hastalıktan, halsizlikten çok meraktan titriyen bir sesle sordu: Nasıl, çok eğlendmiz mi? Melike, onun bir dakika evvelki kı Melike, cevab vermedi. Hasta genc kız, ona bakmıyordu; bakışlan uzaklara, çok uzaklara dalmışh; sesi, gözlerinin daldığı uzak, meçhul diyarlardan geli yordu: Demek, sinemaya, tiyatroya gitmediniz, öyle mi? Tam mevsimi... Gazetelerde okuyorum, yeni, ne güzel fi limler var. Melike, odaya girerkenki utancmı, oturduktan sonra duymağa başladığı ıstırabı, gittikçe artan sıkmtı ve bunalmayı unutmuş, geçen saniyeler, dakikalarla birlikte şaşkınlığı artarak, hasta kızı dinlıyordu. Onun sözlerine; evet, hayır, da diyemiyor, gülümsemeğe de cesaret edemiyor, bir taş cansızhğile bakıyordu. Genc kız, sinemalann yeni kış prog ramlannı hemen hemen ezberlemişri; bütün artistleri, partönerlerini bilmekle kalmıyor, yeni filimlerdeki rollerin hususi yetlerini de anlatıyordu. Melike, insanlarm, en ümadsiz anla nnda bile dünyaya olan bağhlığmı bu kadar yakmdan görmemişti. Bunun belki, bir teselli tarafı da vardı; fakat bu bağhbk, çok korkuncdu. ^ Hasta genc kız, birdenbire hatırlamış gibi durarak sordu: (ArKasr var)