6 Eylul 1937 CÜMHURIYET Seyyah gelmesine hiç de Balkanlı esnaf kongresinden beklediğimiz fayda hizmet etmemiştir Az tahsisatla bu büyük işe ugraşacağımıza, bazı noksanlarımızı tamamlasak şüphesiz daha iyi olacakbr İstanbul şehrinin üçüncü Balkan festivali bitti. Gelecek sene bir dördüncüsünü tertib etmeden evvel bu seferki festivalden beklenilen netice ile alınan neticeyi bir gözden geçirelim. Fakat bu mukayeseden evvel festival tertib etmekten maksad nedir, bunu bir anlıyahm. Festival, bayram, şenlik manasına gelir. Turizmin ehemmiyetini takdir eden şehir ve devletler memleketlerine, şehir lerine seyyah celbetmek icin sencnin muayyen aylannda, haftalannda muhtelif şenhkler tertib ederler. Bu şenliklere memleket haricinden olduğu kadar memleket dahilinden de seyyah, ziyaretçi gelir, şehrin görülecek yerlerini, tabü güzelHklerini, eski eserlerini görür, banyo ve kaplıcalarından istifade eder. Tabiî ve sun'î servetleri olan, görülecek veya istirahat yerleri olan ve bunları misafirleri nin ihtiyaclarına göre ihzar ve arzedebilen şehirler festival tertib ederek umumî alâkayı bir kere de muayyen bir aya veya haftaya teksif ederler. îktısadî prensipin turizme tatbikmdan başka birşey olmıyan bu tedbir yani mevcud vasıtalardan azamî derecede istifade etmek prensipi, az zamanda çok şey görmek istiyen brrçok ziyaretçinin işine gelir. Turist lâalettayin bir zamanda gelse şehrin hususiyetini kısa bir zamanda göremez. Tiyatro ve operaların tatıl ve gezilecek yerlerin kapalı zamanına rasgelebilir. Halbuki festival zamanında şehrin bütün tezahürleri kısa bir zamana sığdırılmıştır. Tiyatro, opera ve konserlerin en güzel, en müntehab parçalan arzedil mektedir. Festivaller bir şehrin tabü gü zelliklerini, san'at abideleri, tiyatro ve musiki kabiliyetini bir kere de muayyen bir zamana teksif eden turistik pazarlardtr. Modern turist modern tüccar gibi az zamanda ve az para ile azamî iş görmek ister. Bu şerait tahünda iş görmek içm alışverışm temerkuz etmesı ve teşkılatlanması iktıza eder. Bu mukaddemeden sonra zarureü daha çok anlaşılacak olan bizim İstanbul festivaline gelelim: Bir defa İstanbul şehrinin festivale ihtiyacı var mıdır? Festi valde tabiî ve sun'î eserlere ilâve edilen tezahürler bilhassa tiyatro, opera, operet, revü, konser ve hatta beynelmilel kon grelerdir. Yabancı memleketlerden îstanbula gelecek seyyah tstanbulun tabiî güzelliğini, tstanbulun müze ve camilerini, velhasıl bediî ve tarihî abidelerini görecek olan seyyahtır. Fakat bunlan ne zaman ısterse görebilir. Bizim yapabileceğimiz jey, bunlarm görülmesüıi kolaylaştırmaktır. Opera, operet ve revülerkniz oknadığı için bunlardan arzedeceğimiz birşey yok. Kalıyor «bize aid bir hususiyeb> göster tnek! Balkan festivalleri fikri bunu daha teşmil ederek Istanbulu, Balkan hususi yetlerinin, Balkan oyun ve şarkılarmın merkezi yapmak istiyor! Nihayet birkaç saate sıkıştmlabilen bu tezahür, bize gelen seyyah adedini fazlalaştırmağa çok fazla yardım edebilir mi? Çünkü festi val ayına isabet eden sair eğlencelerde bir hususiyet yok. Ağustos ayında şehrin herhangi bir bahçesinde Naşidi görmek, Tepebaşı varyetesile Taksim bahçesinin her sene gittikçe basitleşen programlanm istanbul festivalleri tktısadî hareketler Japonyada medenî hayat başlamamıştır Halk, hâlâ en kanaatkâr şerait içinde yaşar, Japon istihsalinin hesabsız ucuzluğu da bu sebebden ileri gelir Bir küstah Belgrad'dan verilen bir telgraf, bu aym 11 inden 21 ine kadar Belgrad'da arif, gerçekten zarif bir bayan toplanacak olan Balkanlararası esnaf birgeçiyordu. O, ağında av beklikleri kongresine Türkiyenin de iştirak liyen bir örümcek gibi şöyle bir etmek karannda olduğunu bildiriyordu. krmıldadı, birşeyler mınldandı. Fakat baHafta içinde alâkadar makamların bu yana işittiremiyince gene köşesine yerleşkongre için hazırlandıklan göze çarpıyor. ti, kirli sakalma bir sürü murdar kelime Balkanlararası esnaf kongresinden bıraktı: seyretmek mümkündür. Tatile rağmen beklenilen müsbet netice bir «Balkanlı Boyun, bosun devrilsin kaltak. Döfestival şerefine temsil veren Şehir tiyat Esnaflar Birliği» kurulmasıdır. Dünyanüp yüzüme bile bakmıyorsun. Çalımın nın her yerinde olduğu gibi Balkanlarda rosu da yabancı ziyaretçiyi alâkadar etkoynundaki vesikadan mı? Vesika ek da sermayesi küçük ve yaptığı iş hacmi mez sanınm. meğine el açarsın inşallah! Fesrivalin en cazib numarasını teşkil dar olan esnafın bir birlik kurmasından Hayretten donakalmıştım, bir yana çeeden Beylerbeyi sarayında verilen balo pek de büyük faydalar beklenemiyece kilerek ve sigara yakar gibi vaziyet ala • ğini ileri sürenler vardır. Halbuki bu işnun da festival haricinde verilmesi mümrak onu ibretle kanşık bir nefretle seykündür. Her sene tekâmül eden itfaiye le alâkadar olanlar hiç de böyle düşünre dalmıştım. Aman allahım, ne kılıktı o müyor, alınacak iyi netıcelerı şimdiden töreni de keza. kılık, ne kurumdu o kurum?.. Başında Deniliyor ki, îstanbu! festivali daha görmüş gibi, seviniyorlar. pırnallıktan koparılıp çamura batınlmış Diğer Balkanlı esnafın bizden alacaziyade memleketknizin sair yerlerinden bir küme çah gibi rengi belirsiz bir yığın gelecek ziyaretçi içindır. Keşke böyle ğı şeyler bulunabileceğini gözönünde tutkirli saç vardı. Sakalı, o murdar saçlan olsa. Çünkü üç festivahn ziyaretçilerini makla beraber bizim esnafın Balkan estemiz gösterecek kadar pisti. Ceketi, yütetkik edenler bunlann münhasıran İstan nafından istifade edebileceği, alacağı çok zünden lime lime görünüyordu, lâkin as» bul ahalisinden terekküb ettiğini anla şeyler bulunacağı, bulunabileceği unutultar tarafından sağlamdı, koynuna yerlej* mamalıdır. makta güçlük çekmemişlerdır. tirdiği büyücek bir rakı şişesini, tehiike • Meselâ; bundan üç sene evvel, TicaFestival tertibile meşgul olan îstanbul sizce muhafaza ediyordu. Belediyesi festival komitesinde vazifelerı ret Odasının da önayak olmasile ortaya Ben bu garib adamı derin derin goz • Bir Japon evinde hayat olan zevat sırf fahrî oarak çaışmaktadır. konulan bir «asrî kahveler kurma» meden geçirirken bir mektebli genc yanımız* selesi vardı ki bir türlü neticelendirilemeİşin teknik cihetini başaran Beledıye iktıUzakşarkta, büyük fütuhat devresine Japonya, halk kütlelerinin hayat sevi dan geçti ve alkolik herifin örümcekleri sad müdürlüğüne bağlı turizm bürosudur. miştir. «Balkanlı Esnaf Birliği» Balkan girmiş olduğu, orada cereyan eden harb yesini daha ne vakte kadar ayni kanaathabrlatan eğri büğrü vücudü hemen titİstanbul festivali gibi muazzam bir işin esnafı arasında turistik hareketleri temin lerden anlaşılan Japonyada; tetkikat yakâr vaziyerte muhafazaya kadir olacak redi, dili ağzında oynadı, sakalma gent idaresi büronun hakikaten canla başla ça edince bizim kahveci esnafı da Atinada, c panların yazdıklarına, bakılacak olur a tır? Bu sualin cevabını vermek güç ol üç beş kelime döküldü: lışan birkaç memurunun takatmı aşmak Belgradda, Bükreşte, Köstencedeki kahveleri, kulübleri görecek ve herhalde Tokyo haric, henüz medenî hayat başla makla beraber öyle tahmin olunabilir ki Efendi oğlum, bana balunaz mmtf tadır. Bu sebebden dolayıchr ki, Beylerbunlardan bir hisse alacaklardır. Bu mi mış addolunamaz. Bu mütalea ile Ja kazancı yüksek ve vâsi mikyasta ihracat bir kere? beyi salonunda sabahlara kadar ayakta sali hamamcılarımız, terzilerimiz, mobil ponların ve bilhassa büyük şehirlerde o yapan bir milleti ilelebed medenî hayat Genc mektebli bu mınldanışı, çupiıe kalındı, bu sebebden dolayıdır ki bu seferyacılanmız, bilhassa otelcilerimiz için teş ruran halkm, büyük şehirler halkına icablanndan ahkoymak kabil olamıya yok ki, duymadı, yürüyüp uzaklaşb. Lâ« ki festivalde Türk ekipleri Balkanlı kommahsus zaruri ihtiyaclara lüzum duyma caktır. Bugün için haricle temas ve mü kin o murdar ağızda da salyalaşmış cümmil edebiliriz. şularımızdan daha iyi bir oyun göstere«Balkanlı Esnaf Birliği» nin bizim es dığı manası çıkarılmamalıdır. Yalnız Ja nasebeti az olan Japon halkı yann; ha leler peyda oldu ve kulağıma kadar akıp mediler. ponya bir Avrupah yahud Amerikalı için ricî tesirlerle medenî ve lüks hayatın ta geldi. Herif, şu şekilde söyleniyordu: Başka memleketlerde turizm bürolan naf hesabuıa bu faydası bile az şey deifade ettiği manada henüz medenî haya dını tadacak ve Japonyada halk kütle Gendiğine doyma inşallah. Dile • ' ve alâkadar müesseseler festival işine ğildir. ta atılmış değildir. ğin yüreğbde kalsın, yerin kara topralc lerinin içtimaî bakımdan isrihale ve in F. G. yardım ederler. Her müessese kendine olsun. Hayat seviyesi itibarile çok aza kana kılâb devresi başlamış olacakhr. terettüp eden vazifeyi, deruhde ettiği işi Gelip geçene içinin çamurlarını fiske at eden Japon halkının amele ve çiftçi tamamen başlamak suretile festival ko Şirketihayriyenin yeni fiske atan, genc kızlara ve genc erkeklere kısmı bugün için memleketin nail olduğu mitesinin işini kolaylaşbrır. vapuru felâket, musibet ve ölüm temenni eden bu refah seviyesile mütenasib bir hayat sürFestivalden beklenilen neticenin nazaŞirketihayriyenin Balattaki atölyele memektedir, demek mubalâğalı olmaz. baykuş ruhlu, baykuş babşlı, baykuş a • rî olarak, çok mühim olacağını nazarı iti rinde inşa ettirmekte olduğu yeni vağızlı murdar sarhoşa bir iki kelime söy • bara alsak bile teşkilâtçılık öğreninciye pur bu ay sonuna kadar ikmal edilecek Bilhassa çiftçiler için hayat çok evvel lemek için içimde bir ihtiyac uyanmıstı. kadar beklememiz icab eder. aksi tak tir. Şirket bu vapurun makine kısmını lerine nazaran dahi hemen hemen değişEldıvensizdim, fakat elimi mendille sar • dirde İstanbul Belediyesine çok lâzım o da dahilden tedarik etmek imkânmı memiş denilebilir. Orada, ziraat vâsi mikdıktan sonra onun kirli saçlannı ve kirli lan birçok paralar beyhude yere israf bulmuş ve evvelce sabık Mısır Hidivine yasta makineleşmiş olmadığı gibi büjük îstanbul Defterdarlığı tarafından Ba sakalını yakalayıp sormak istiyordum: edilmiş olur. Maatteessüf birinci, ikinci aid iken limanımızda sökülmüş olan bir çiftçilik ve binlerce dönümlük çiftlikler Ne hakla elin nur gibi kızına kal yatın makinesini yeni vapura koymuş yoktur. Küçük mikyasta fakat toplu bir lıkhanede mühim ıslahat yapılmıştır. Bave üçüncü festivalin masraf ve varidatını tak dersin? Ne hakla genc bir aslan yavtur. halde çalışan çiftçi sınıfın radyo, oto lıkhaneye gelen bahklar şimdiye kadar tetkik ve mukayese edecek rakamlar mevrusuna beddua edersin? Sen ırz düşmanı, cud değildir. Festivali daha mükemmel Unkapanî köprüsüne burada mobiî, dikış makineleri ve saire gibi le Balıkhane önünde merkezden alınan su hâyâ düşmanı, hayat düşmanı bir şerır vazım ve eşya ile başı hoş değildir. Sa larla yıkanmaktaydı. Halbuki buraya lâtertib etmeğe ve âleme ilân etmeğe kalmüşteri yok nayi amelesi de çok kanaatkâr ücretlerle ğım sulannın akmakta olduğu anlaşılmış misin? Yoksa yolkesenliğe mi çıktın ve fcarsak bu mas'raffaV daha" *£y&de "artâf. silâh yerine ağız ağusu mu kullanıyorsun? Unkapanî köprüsünün hurda demir çok mütevazı bir hayat sürmektedir. tır. Bu vaziyet üzerine Defterdarlık bir Düşünmelidir ki beynelmilel festival yaKanuna karşı suç işlememek kaygusile halinde satılığa çıkarüdığı yazılmıştı. pan şehirler tezalıürlerini muhtelif memJaponyanın vâsi mikyasta mensucat su dubası tedarik etmiştir. Bugünden iti vicdanımın emrine uymak ihtiyacı ara • Köprüye dahilde alıcı çıkacağı zanne leketlerin gazeteleri vasıtasile ilân etti dilmemektedir. Yalnız harice gönder ihracatçısı bir memleket olmasma rağ baren dubaya Sarayburnu açığmdan de sında bocalarken bizim matbaanm mute • rirler. Bir de bu ilân dolayısile propagan mek için Köprünün demir aksamma bir men büyük sanayi dahi bu memlekette niz suyu doldurularak Bahkhaneye geti medi Sabri uzaktan göründü ve yanıma da meselesi de mubtacı izahtır. Festival çok talibler vardır. Fakat, hükumet bollaşmış değildir. Ecnebi memleketler rilecek ve balıklarm bu suretle temiz su gelir gelmez sordu: komitesinin program tanzimi hususunda hurda demir ve emsalinin ihracını ka de ve hatta İngilterede, Almanyada, yer ile yıkanması temin edilmiş olacaktır. Bu herifi mi seyrediyorsun? uğradığı müşkülât ve bu işe tahsis edile nunla menetmiş olduğu cihetle köprü li mallarla müthiş surette rekabet eden Evet. bilen sermayenin azlığı sebebile beynel satılsa bile bunun harice sevkine mü Japon mallan küçük tezgâhlarda, dört Kan davası yüzünden Onu benden sor. Yüzsüz bir dilen milel mikyasta propaganda yapılanuyor. saade almak lâzımdır. Binaenaleyh es beş kişilik aile atölyelerinde imal olun cidir. Babasından kalan binlerce lirayı cinayet Binaeneleyh festivallik hali olmıyan ki köprüyü almak istiyenler, evvelâ bu maktadır. İzmit (Hususî) Adapazanmn Ak yedi, dilenciliğe başladı. Para vermiyenbu hale propaganda yapamıyan ve dı ihrac müsaadesinin alınmasım şart koş1936 yılında bütün dünya piyasala yaz nahiyesinde garib bir facia olmuş lere ağız dolusu küfür eder, bu suretle maktadırlar. şandan seyyaıh getiremiyen bir Beledirına sevkolunan Japon mensucatının, İn tur. Ormanda odun kesen 50 yasmda gündeliğini doğrultmağa çalışır. Fakat yenin bu işte ısrar etmesine lüzum yokAı^kadaşlarına imrenmiş! gilterenin mensucat üzerine ihracatından Yusuf isminde birisi, 20 yaşında Meh garabet onun gurubdan sonraki vazijre tur. Her sene bu işe tahsis edeceğimiz Taksimde Sürpagobda oturan Kara daha fazla olmasma rağmen, Japon hal med tarafından öldürülmüstür. Yusu tindedir. Bu küstah dilenci, güneş batarbirkaç bin lirayı îstanbulu ve Türkiyenin bet, Floryada yeni plâjda yıkanırken fun oğlu 15 yaşında İdris de babasının ken evine doğru yollanır, kapısının önüasair turistik şehirlerinin propagandası için yüzerek açılan arkadaşlanna imrenmiş kı; temin ettiği bu kazancla lükse meylet intikamını almak kasdile Mehmedin de de karısile hizmetçisi tarafından karyabancı gazetelere versek daha iyi ol ve o da açılmak istemişse de yüzmek memiştir. Japonyalılar yiyecek, içecek, gi babası 60 yaşında Alimanı agır surette şılanır. Rakı sofrası yukanda hazırdır. maz mı? Alman, Fransız, îragiliz ve Ital bilmediğinden su yutarak batmıştır yecek hususunda temizlik ve ihtiyacdan yaralamıştır. Hemen üstündeki elbiseyi atar, robdöşamyan gazeteierrnde muayyen mevsimlerde Etraftan yetişilerek Karabet kurtarıl fazlasına iltifat etmemekte ve böylece brını giyip keyif catmağa başlar. Domuz zannetmiş teesadüf ettiğimiz beynelmilel turistik mış.fakat pek fazla su yuttuğundan a kanaatkâr bir hayat sürmektedir. Mutemedimiz Sabri ile biz, DivanyoSon zamanlarda mısır tarlalarına domemleket ve şehirleri arasında Rumen, yıltmak kabil olamamış ve hastaneye Japon işçiliği bilhassa mensucat üzelundan Kız lisesine, Halk Partisi Istan muzlar ârız olmuş ve tarlalar beklen Yugoslav, Bulgar ve Yunan plâj ve kap nakledilmiştir. rine olan kısmı muhakkak ki dünyanın mek meoburiyetinde kalmıştır. Bu yüz bul merkezi binasına giden yol üzerinde hcaları yanında Türkiyenin turistik şe en temiz ve en çok işini çıkarmaktadır. den domuz sanılarak yaralanan ve öl konuşuyorduk. Küstah dilenci de o yol hırlerinin de ilânlannı görsek fena mı lara yayılan umumî halâlan temiz tut Bunların ucuza mal edilmesi ve böylece dürülen insanlar da vardır. Adapazan üzerinde gelip geçene küfür savuruyordu. olur? sak ve buna mümasil daha birçok nok haric piyasalarda rekabeti imkânsız bir mn Karaburçak nahiyesinde Rıza is M. TURHAN TAN Hatta turistlere musallat olan satıcı sanlan tamamlasak seyyah getirmek için hale getirmesi esbabmı gene Japonların minde bir genc Salâhaddin ismindeki lan ve çocuk dilencileri ortadan kaldır çok daha iyi etmiş olmaz mıyız? lüks merakına dalmış bir millet olmayı arkadaşını domuz sanarak av tüfeğile Boru fabrikası tesisi etrafm* sak, büyük caddeleri ve büyük meydanM. E. şında aramak lâzrmdır. vurmuştur. Balıkhanede Bahklar temiz deniz suyu ile yıkanacak onu, güleryüzle karşıladı. yerek yüzünün mutad ekşiliğini unuttu lacaktı? Bir boru fabrikasmm tesisi etrafmda Sıkıldım, bunaldım! racak tatlı gülüşmelere ağzmı, dudakla Şekib, annesinin telkinlerile bu yeni vapılmakta olan tetkikat ilerlemekte Diyemedi. nnı alıştırmağa çabalıyor; lâstik korse ile vaziyeti, hiç yadırgamıyacaktı; belki de dir. Filhakika başta îstanbul Sular idaEvinden şikâyet etmek, kendinden şi biraz biçim alan tümsek göbeğine elile gizli bir sevinc duyacaktı. resi olmak üzere birçok müesseselerin kâyet etmek gibiydi; bilhassa bunu, sev vurarak: Melike, kadın olduğu için, kadmları ve bishassa taşra belediyelerinin boru Yazan : Mahmud Yesari diği insana karşı söylemeğe utandı. Bu, biraz inse!.. Eskiden, öyle in biliyordu. Kansından ayn yaşıyan bir parası için tahsis ettikleri para mü * ** Bugün gitmeyiversen, ne olur? cak yaramaz. Karar sıcaklık işte... cecik belim vardı ki... Kendimi kapip genc erkek, dost, ahbab, arkadaş bütün him bir yekuna baliğ olmaktadır. Hü Soruşunda, yalvarışında, bakışında saEvde, bir hafta, on gün kalmak niye koyuverdim, pek hantallaştım! Melike, cevab verecekti, fakat onun genc ve ihtiyar kadmlar için, heyecanlı kumet bunu nazarı dikkate alarak bir boru fabrikasmm tesisi işile alâkadar mimî değildi; kocasmın vereceği cevabı, «bize» diyişi, genc kadmın sükununu tile gelen Melike, dört gün sonra, süku Diye şikâyet ediyor; fakat beline ke bir mevzudu. olmaktadır. o içinden vermişti: bozmuştu. İkisi de hasta, ıkisi de «derd nunu kaybetmeğe, sinir buhranlan geçir merini takıp, başına beresini geçirince, Bu genc erkeğin karısı, hasta olmakla Kabil değil... Bu fabrikanın Terkos şirketinin ye • li» ydiler; Huriye, hayvanî zekâsile, a meğe başlamıştı. aynaya şöyle bir göz atıyor; bu muaye • beraber gencdi ve güzeldi; karı koca birrine kaim olan îstanbul Sular idaresi Şekıb, kaşlannı kaldırdı, dudck'arını ralanndaki yakınlığı, bir tek kelime ile neden, imtihandan kendini muzaffer çıkGenc kadın, kendini, yeni bir âlem birlerini severek evlenmişler ve hâlâ sev tarafından tesis edilmesi de muhte büktü, içini çekti: anlatmış, duyurmuş oluyordu. içinde sanıyordu; kaynanası da değişmiş mış buluyor ki: gilerinin ateşi sönmemiş iki yanık sevgili meldir. Kabil değil, sevgilim! Melike, başını pencereye çevirmişti: ti. îlk günler, pek dikkat edemiyen Me Artık biraz kılıgıma kıyafetime ba gibi birbirlerini seviyorlardı. Kocası gidince, Melike, yukarı katta, like, yavaş yavaş, ihtiyar kadındaki gen kacağım... Daha kırk yedi yaşmdayım. «Bize», soğuk da iyidir. Genc erkekte, birçok genc kızm, genc Bir arabacı yaralandı sokak üstündeki odaya girdi, pencere ö Amma küçükhanım, fazlası fena celme hevesinin farkına varmış, ve bu Kart kanlar, ne tuvaletler yapıyorlar? kadmın, ve belki de genc kızlardan, genc nündeki koltuğa oturdu; odasını, düzelt dır. Edirnekapı cihetinden gelen arabacı hevesin, geçkin kadmı bir ihtiras gibi sar Artık, ben de şıklaşacağım! kadınlardan daha çok yaşlı kadınlann meği, sepetlere yerleştirilmiş olan fotoğ Mustafanm atları arkadan gelen tramKararını tazeliyor, ve aynadan aldığı gözleri vardı. Genc kadın, ısrardan sıkılmıştı; kendi makta olduğunu gÖrerek donakalmıştı. vayın kampana çalmasmdan ürkmüş ve raflan, çerçevelen çıkarmağı, asmağı, ar iyiliği için de olsa, fazla ısrarlar karşısmSaçların? alâninon kestiren yaşlı kadın, emniyetin gururile sokağa fırlıyordu. Şekib, evine bağlı bir erkekti; evinden alabildiğine arabayı sürüklemişlerdir. hk düşünmüyordu. da, kendini vesayet altma girdim, sanı şimdi parmananta alışmıştı. Melike, buna için için memnun oluyordışarıda eğlenmek istese bile, bir iki ge Bu esnada arabacı Mustafa muvaze • Üşüyordu; paltosunun yakasmı da kal yordu: Melike, hiç sesini çıkarmadan, merakh du; onu, rahat bırakacaklardı; kaynanaceden sonra, yorulur, bıkar ve evine ko nesini kaybederek yere düsmüş, vücudırmış, ellerini koltuk altlanna sokmuş, bir filim seyreder gibi, hatta biraz da sının gülünc olması, ve yahud hoşa git Peki, dedi. Odaya geçerim. şardı. Eğer arkadaşlannın zoru olmasa, dünün müteaddid yerlerinden yaralantitriyerek sokağa bakıyordu. Kapı, gıcırHuriye, koğulduktan sonra gene tek zevkle bakmaktan kendini alamıyordu. mesi, genc kadını hiç alâkadar etmiyor dışanda eğlenmeği hahnna bile getirmez mıştır. Mustafa Cerrahpaşa hastane damadan yavaşça açılmıştı; hizmetçi kız, Kaynanası, yeni kimono, yeni bluz, yeni du; bir kocaya varsa, hatta bir dost tutsa, sine nakledilmiştir. rar ayni yere konan sinekler gibiydi: teldolaba yaklaşan bir kedinin sinsi yü Melike, gene aldmş etmiyecekri. Fakat di. Fakat, eve, ayağına gelecek olursa?.. Saat on buçuk... Kür yapmıyacak gömlekler, yeni tuvaletler yaptırmıştı. rüyişile yaklaştı; sesinde bir sır arkadaşhBu dinc, yakışıkh genc erkeğin gönlümısınız? Hava açık, yahud az yağış oldu mu, ihtiyar kadınm, bu gencelme ihtirası, MeKöpek ısırdı ğı vardı: nü çelmek; onu, avuclannın içine almak, like evde yokken, tehlikeli bir çığır aç Melike, ne cevab verdi, ne de dönüp sabah bir fasıl, akşamüstü bir fasıl, sokaBeyoğlunda Kuloğlu sokağında otu Küçükhanımcığım, burada üşürsü baktı; yalnız halınuı üzerinde bir kedi do ğa çıkıyor; ya sinemaya, ya bir ahbaba maz mrydı? sevijme amatörleri için, elbette heyecanlı ran Nazlı isminde bir kadın, ayni so nüz... Odanızın sobasını yaktım; sıcak laşması, biraz sonra kapınm sessizce ka gidiyordu. Sokağa çıkmazdan evvel, saKaynanası, gencleşîp şıklaşmca, eve, bir maçtı. Bu maçı kazanmanm şerefi, ne kakta oturan Eleniye aid köpek tara sıcak oturun..* genc ve şık ahbablar da çağıracak ve mu fedakârlıklara değmezdi. pandığım duydu. fından ısırılmıştır. Köpeğin kuduz ol • atlerce aynanın önünde duruyor, tekerlek Yılışık bir gülüşle eğilmişti: Yanşı kazanan, rökor kırmış olacaktı. ması ihtimaline binaen her ikisi de KuGenc kadın, o gün, akşama kadar o gözlerinin gri sürmelerini biraz koyulan hakkak bir «gün» ü de olacaktı. Şekib, duz hastanesine sevkedilmişlerdir. Amma çok sıcak değil... Bize, sı dasında oturdu; ve kocası geldiği zaman, dınyor; aynadaki aksine hafifçe gülümsi bu yeni vaziyet karşısında lâkayd mı kalArhası var) Edebf tefrika : 63 da tetkikler