3 Eylfil 103? CUMHUfiltfET |meraklı HiKAYB KARTALLAR FİLOSU başka birşey yoktu. Tel üzerinde mari fet yapan cambazlar gibi cllerimizdeki tüfeklerimizle muvazene bulmağa çahşı yorduk. Hayvanlar bizden ziyade sıkmtı çekiyorlardı. Yanhş bir manevra veya adım ncticesi düşüp binbir parça olmaklığımız işten değildi. Fakat rehberim memgörünüyordu: Romalılardan kalan zarlar.. Roma İmparatorlarından «August'le Tiber zamanlarında Ren hududunda MCMLCkCTLCHftC FAVDALl BTLGÎLER \ Çok kıymetli bir mezar!.. Vaktile Amerikada Los Angeles şeh« rinde gayet mütevazı ve çalışkan bir öğretmen varnuş. Adı Mister Goodness. Bu adam 1906 senesinde ölmüş ve şehrin mezarlığına defnolunmuş. Goodness'ın bugün 54 yaşındaki kızınm sefalet içinde yaşadığını gören bir ^ÇOCUKLAR. bekliyen Roma askerlerinin zarla ku mar oynamasını bildikleri son günlerde açık ve aşikâr bir surette meydana çıkmıştır. Almanyada yapılan yeni otomobil yolları için o civardaki arazi kazıl dığı sırada bir çelık mahfaza içerisinde üç tane fıldışi zar bulunmuştur. Çelik mahfazanın yanında o vakit Roma as kerlerinin giydikleri bir demir başlıkla kırık bir kargı da ele geçtiği için bu zarların Romalılara aid olduğunda şüphe kalmamıştır. «Drake» harb gemisini ziyaret eden tngiliz çocuklanna tngiliz bahriyeli lerinin cemilesi: Sıra ile büyük boruyu üfleterek onlan eğlendiriyorlar. Iranda yeni oteller yapılıyor Geçen gün bizim mcşhur avcı Bay Saidi geldi: Artık, dedi, fakirden hiç bahset miyorsun.. Vakıâ asıl kabahat de bende.. Seni ziyaret edip sermaye vermedim ki yazasm!. Bak, çok meraklı bir maceram var.. İstersen bunu hemen bu hafta küçük karilerine sun! Hay hay! Diyerek bir sigara takdim ettim, bir de kahve ısmarladım. Tatlı tatlı aniat mağa başladı: Bir zamanlar Cenubî Amerikada «Peru» da İka şehrindeydim. Amma sade avlanmak maksadile değil.. Ayni zamanda ticaret kasdile.. Bir arahk, ancak otuz kilometro ötede Reyaz kasabasına gitmem icab etti. Yollan iyi bilmediğim için tabiî yanıma bir rehber almaklığım lâzım geliyordu. Tanıdığım yerlilerden birine müracaat ettim. Romatizmalarının yürümesine ve ata binmesine mâni olduğunu mahzun mahzun anlattı. Bir ikin cisine fikrimi açtım, sanki ona beni aya kadar götürmesini teklif etmişim gibi gülmekten katıldı. Üçüncüsü ise, takvime bakıp hangi ayda bulunduğumuzu öğ • renmemi tavsiye etti. Nihayet niyetimin ciddî ve işimin aceIe olduğunu anlıyan birine tesadüf ettim. Bu sınm gibi ince vücudlü ve bronz yüzlü bir köylüydü. Senor yabancı, dedi, birinciteşrin ayındayız. Reyaz'a gitmek için Ayguso vadisinden geçmek lâzım.. Orası şimdi kartal filolarile doludur.. Şöyle kaldır başını bir o tarafa bak!.. Bu sefer gülme sırası bana gelmişti, katılarak: Galiba, dedim, sen benim kim oldugumu bilmiyorsun.. Ben yüz metrodan pireyi vururum. Afrikada aslan, Asya da kaplan, Kolorado'da ayı avlamış a damım.. O kuşlardan mı korkacağım?.. Üstüste birkaç kurşun çektim mi, men husların filolarını dağıtır, köklerine kib rit suyu ekerim.. Haydi sen, böyle yaptnacık ağızlan bırak da yüz Peru kuruşu verirsem benimle beraber gelir misin, onu söyle! Köylünün gözleri faltaşı gibi açıldı: Yüz kuruş fena değil, dedi, fakat körü körüne beni takib edecek, benim istediğim yoldan geleceksin.. Kartal fılolannm hücumuna uğramamak için başka tarikle gideceğiz.. Pekâlâ!. *** Atımı aldım, silâhlığımı taktım. Ben [ıazır oluncıya kadar o da hayvanile geldl Tıkır tıkır yola düzüldük. Bir saatkk bir yürüyüş bizi yakmdaki dağm eteğine ulaştırdı. Oradan kurumuş bir derenin patağını takibe başladık. îki vadi sık a laclarla kaphydı. Gökü kat'iyyen gör nüyor, mütemadiyen yan karanlık bir »ölgelikte mesafe katediyorduk. Biraz sonra merdiven gibi yontulmuş bir kayaığa vâsıl olduk. Burada hayvan üstünde »itmek kabil değildi. İndik, atlanmızı fedeğe aldık. Yürüdük, yürüdük bitmek jilmedi. Bu müşkülât ilelebed devam e iecekmiş gibi bir kanaat zihnimde yer eti. Nihayet genişliğe çıktık amma, yol ıamına iki tarafı uçurum dar patikadan Komşumuz îranm bir kısım arazisi kurak sahalardan ibaret olduğu için oradan geçen kervanları teşkil eden in sanlar ve hayvanların geceleri konaklamaları için kayaların içerisine oyulmuş bir takım hanlar vücude getirilmişti. Eski devirde bu vaziyet belki hoş gö rulüyordıysa da, her manasile asrileş meğe karar vermiş olan dost memleket buralarda insanların ve hayvanların ay Ayguso vadisinden kısmen uzak olduğumuz için çok müsterihim, diyordu, biraz fazla yoruluyoruz amma, zarar yok!.. Yorulmak da söz mü, ben bitkin bir haldeydim. Neyse güçbelâ düzlüğe kavuştuk. Hayvanlara tekrar atladık. Keyfime payan yoktu. Bu sevincimi ifade etmek için şarkı söylemek istiyordum. Lâkin ilk heceyi telâffuz etmeme imkân kalmadı. Rehberim: Eyvah, mahvolduk! Diye bağırdı. Tam karşımıza gelen güneşin ziyalan zaman zaman gölgelenıyor ve bu gölgeler gittikçe bize yaklaşı yordu. Basımı kaldmp havaya bakmca kalabalık bir kartal filosunun üzerimizde olduğunu gördüm. Simsiyah renkleri, iğri gagalan, geniş kanadlarile hakikaten korkunc şeylerdi. Maamafih köylünün telâşmı mubalâğalı ve korkusunu fazla buldum. Bak, dedim, onlan ben şimdi na sıl dağıtırım!. Tüfeğimle nişan alıp tetiği çektim. Gökte acib haykırmalar oldu. Fakat hiçbir kartal yere düşmedikten maada filo nun erkânı da birbirlerinden uzaklaşmadılar. Rehberim: Onlara silâh para etmez, dedi, bir sığınak bulup saklanmaktan başka çare yoktur.. Fakat bu yolda şimdiye kadar görünmezlerdi.. Demek buraya da musallat olmuşlar!. Aman kaçalım!.. Sıkı koşalım!.. Rasgele bir tarafa doğru ileri atıldik. Kartallar da bizi takib ediyorlar, dur madan tepemizde dönüyorlar, arasıra bizi daha iyi seçmek ve gagalamağa neremizden başlamak lâzım geldiğini kat'iyetle teyin etmek için inip yaklaşıyorlardı. Ben sayılarını otuz, kırk diyeyim.. Sen elli de!. Tekrar silâhımı kullanmak istiyordum amma, bir iki tane öldürmüşüm ne fayda, düşüncesi beni bundan menediyordu. Tam bu mülâhazada iken uğursuz kuşlardan biri yedeğimdeki beygirime hücum edip hayvanımı gagalamaz mı? Zavaîlı bu taarruz karşısmda tabiî ürktü, yularını tartakhyarak elimden kurtarır kurtarmaz başını alıp dörtnala kaçtı. Kartallar, haydı bu sefer onun peşınden!. Hacet yok, dedi, şurada iki yüz adım ötede siper bir yer var.. Oraya sığınırız. Ondan sonra istediğin kadar kurşun yak! Nefes nefese köylünün gösterdiği yere girdim. Burası küçük bir mağara, daha doğrusu bir yarıktı. İkimizi güç ahyordu. Rehberimin hayvanı açıkta kalıyordu. Yularını boynuna atıp serbest bıraktı ve böyle bir maceraya atıldığı için kendi kendine lânetler okumaktan da geri kalmadı. lkimiz de canlanmızı kurtarmış, selâ Bilmeceyi çözenler Amerikan şirketi, babasmın mezanm ondan satın almaya kalkmış ve bu uğurda kendisine 900 bin dolar para vermiş. Fakat, o şirket, bu işi sırf hayır ve muavenet maksadile yapmış zannet « meyin. Los Angeles'teki o mezarlığın arazisinde zengin bir petrol membaı mevcud olduğu anlaşılmış, kuyulardan birinin de tam Goodness'in mezarmm bulunduğu yerde kazılması icab edi • yormuş. Kıymetli adam, işte buna derler. Di* risi memleketine, ölüsü de kızına ya • rıyor! Japonyada garib bir müsabaka! Japonyada Kiyoto şehri civannda çok garib bir müsabaka yapılmıştır. Müsabakanın esası şu şekilde tertib edilmiştir: Dahil olanlar muayyen bir mesafeyi motosikletle katedecekler, bir n ayrı barınabilecekleri misafirhane ler yapmıya başlamıştır. Oralarda, alelâde otellerde olduğu gibi lokanta ve kahvehane kısımlan da bulunacak. Kaza ve saire vukuunda ilk tedavinin yapılmasına hizmet edecek küçük mikyasta eczaneler tesis olunacaktır. met sahiline ermiştik amma, o anda u aktan gördüğüm feci manzarayı ömrüm oldukça kabil değH unutamıyacağım. Zavallı atım, koşuyor, sağa sola yalpalar vuruyor, fakat üzerine çullanan kartal ara karşı kendısini müdafaa etmek im kânını bulamıyordu. Gagalanmış yerle rinden kanlar sızıyordu. Daha fazla sabredemedim. İlk kurşunu biçareyi nişan alarak çektim. Zavallı hiç olmazsa böyle işkence ile can çekişip duracağına birden ölsün!. Sonra deli gibi bir bir daha.. Hep kartalların üzerine.. Heyhat, silâhlığıma az kurşun koymuşum.. Asıl depo hayvanın terkesinde kalmış!. Neyse, altı kartal düşürmüştüm ya, bu da bir intikam sa yılmaz mı? Bir teselli değil mi? Rehberim de birkaç tanesinin hakkından geldi. Fakat aksiliğe bakm ki onun kurşunlan da çarçabuk bitti. Benim atın cesedini didikledikten sonra, kartallar bu sefer boşlukta serseri dolaşan rehberimin ahna çullandılar. O zavallıyı eziyet çekmekten kurtannak im kânııu da bulamadık. Çünkü elimizde tek kurşun kalmamıştı. Onun ısırıhp yere yuvarlanışını ve sonra da etlerinin lime lime koparılışım hiddetten kudururcasına ve teessürden bayılırcasma seyrettik. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazan rmş olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat kazananlarm isimleri her aym ilk haftasında neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Cihangir Kumrulu sokak 42 No. da Muallâ. 2 Ankara Işıklar caddesi Güzeller sokağı 12 No. da Nazmiye Ergil. 3 înegöl merkez okulu 248 Makbule Yoldaş. 4 Erzincan orta okul 479 Nusrat Sezal. 5 Keşan Zafer okulunda 195 Şevket Akdemir. 6 Kurtuluş Tepeüstüpalas 6 No. da Nikola. 7 Mersin Cici berber çırağı Corç. 8 Mersin Kışla caddesi berber Selim. 9 Tarsus Misakı Millî okulu 73 Kemal Yağlı. 10 Adatepe gemisinde ikinci bo lükte Raü HayrL 11 Bahkesir Gazi ilk okulu 571 Ismet. 12 Dumlupınar ilk okul 86 Hüdai. 13 îzmir orta okul Kemal Kan. 14 Urfa Vatan okulu 66 Coşkun Demir. 15 Konya Hakimiyeti Milliye ilk okulu 58 Fakir. 16 Bursa Erkek lisesi 602 Ahmed. 17 Kütahya lisesi 291 İhsan Yağman 18 Osmaniye orta okul Saibe Emel. yerde motosiklerten inmeden durup hiç kimsenin yardımına ihtiyac göstermeden bir şövale üstündeki kâğıd üzerine sulu boya ile iyi bir resim yapa caklar. Müsabakada birinci gelen Üniversite Hukuk talebesinden Harito Kagakura, bir saat yedi dakikada 69 kilometroluk bir mesafe katettikten maada, bir pi rinç tarlasınm üzerinde uçan kuğu kuşlarını tasvir eden mükemmel bir de resim vücude getirmiş. Eylul bulmacası~^) YAZISIZ HİKÂYE Köylü: Yüz kuruş için, diyordu, sevgili hayvanımı feda ettim.. Üç misli ziyana girdim! Korkma, dedim, ben ziyanlannm hepsini tazmin edeceğim! Verdiğim bu teminat onun sükunet bulmasına yardım etti: Ancak karanlıkta buradan çıkar, yıldızların ışığında yolumuza devam edebiliriz, dedi, geceleyin kartallar pek fazla faaliyet gösteremezler! • ** Gece yürüyüşü gündüzkünden çok daha eziyetli ve yorucu oldu. Fakat canımızı kurtarmıştık ya.. Yarı ölü halinde sabaha karşı Reyaz'a vardık. r Balık nasü tutulur? Yukarıki on iki sayının yerine birinciden başlıyarak öyle harfler yerleştiriniz ki kelimenin ilk ve son harfleri müşterek olmak üzere vilâyetlerimiz den birinin eski ismi bu dairenin içinde evvelâ üç defa tekerrür etsin, sonra da hiç kesilmeden binlerce ve milyonlarca defa mütemadiyen okunabilsin! Bu bulmacayı doğru halledenlerden birinciye be§ lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib kıymetli bir hediye takdim olunacak ve diğer yüz kişiye de muhtelif mükâfatlar verilecektir. Ce vabların eylul sonuna kadar <Cum • huriyet Gazetesi Çocuk Sahifesi> adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar hediye alamazlar. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de sıraları geldiği vakit gazeteve basılır. Ağustos bilmecesintle hediye kaza I I nanların isimleri yarınki sayımızda1 I dır. I