28 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 28 Ağustos 1937 Osmanlı Rasputini f Şehir ve Memleket Haberleri J Ecnebi acentalar ve ihracatımız haddi azamiye çıkarıldı, tedbir alınıyor Siyasî icmal Filistin meselesi ilistindeki mandanm tasfij edilerek memleketin üç parç^ ya ayrılması için Ingiltere h' kumetinin kararlaştırdığı proje, MilletlCemiyetinin manda işlerine bakan dair komisyonu tarafından tetkik edilerek r poru tanzim edilmiştir. Lâkin son söz e lulün onunda toplanacak Milletler Ce miyeti meclisine aiddir. Bundan son İngiliz İmparatorluğu parlamentosu ka rarını verecektir. Fakat bu kararlar n,e olursa olsun t hakkuk eylemsi Filistin meselesinde ya kından alâkadar halklann ve bunların a kasmda bulunan âlemlerin tasvib ve ka bullerine bağhdır. Filistin meselesile a sırlardanberi siyasî, ikbsadî, dinî ve an' nevî alâkalarla sıkı bağh bulunanlar I listinin yerli halkı Arablar, bütün islâ dünyası ve bütün Yakınşark millet devletleri, Basra körfezinden ve İran h dudundan Atlas Okyanusuna kadar v zanan sahada yaşıyan yetmiş mily' nüfuslu Arab âlemidir. Filistinin yerli ahalisini teşkil eden 1 milyon Arab, bu memlekette dünyar dörtbir tarafından gehrilen Yahudi rr hacirlerinin iktısadî ve siyasî cihetten c fuz sahibi oJmalarına karşı senelerdenb kanlı mücadeleler yaparak hakkını kc rumağa çahşmışh. Şimdi memleketin mamur ve zengin ve inkişafı kabil parç sınm ve hemen hemen bütün sahillerir müstakil Yahudi devleti namı altın dünya Yahudilerine verilmesine razı • madığını Filistin Âli Arab komitesi, t kilâtı vasıtasile, bütün cihana ilân etti. I taraftan da tekrar silâha sarılarak mut rezeye başladı. Filistin Arablannın, îngiltere hükun tinin manda idaresini tasfiye için hazır yaptığı bir zamanda hayırlı bir netice lur ümdile bir müddet için tatil ettiği : vaş şimdi bütün şiddetile devam etm< tedir. Diğer taraftan Âli Arab komitesi) müracaat eylediği Arab memleketleri } birden Filistindeki Arab davasınm keı davalan oldugunu bildirdiler. Hiçbir rab hükümdan ve reisi bu davayı beni semekte tereddüd etmedi. Tunus ve I gibi ecnebi hükmü altmda bulunan Aı yurdlarının halkları bile kendi esaret mahkumiyetleri davasına Filistin dav< nı takdim etmişlerdir. Irakta rejim değiştiği halde Fih's meselesine karşı gerek Bağdad hükur tinin, gerek sünnî ve şiî halklann bu d vayı müdafaa azmi değişmemiştir. İslâm dünyasının noktai nazanna g lince, son gelen ajans telgraflannda 1 dirildıği veçhile islâm âleminin muhtı yerlerinden ve meselâ seksen milyon. bir kütle olan Hind müslümanlarile M ke halkmdan Âli Arab komitesile müt sanid olduklarını bildiren cevablar ge miştir. Gene ajans telgraflannda hal verildiğine göre Filistin davasına bakrr üzere eylulün sekizinde Şamda islâm tihadı kongresi toplanacaktır. Bu ko» gre, Filistinin, bütün müslümanlan a l kadar eden ve yabancı bir idare alt girmesine nza gösterilmesine imkân b lunmıyan bir islâm memleketi oldı Milletler Cemiyetine ve bütün cihana 1 direcektir. CD Tarihî tefrika : 7 Yeni ithalât Sanayiciler mevcud vaziyetten şikâyet ediyorlar Tütün Enstitüsü ve ıslahat isleri Tutunlerımızın kalıtesmı yükseltecek tedbirler alınmaktadır Yazan : M. Turhan Tan Sebebsiz yere navlunlar Birden köpüren Sadrıazam Hünkârm koynundan, kendisîne dil çıkaran cüceyi çekip denize fırlatmıştı Hünkâr bütün eğlence âlemlerinde o nu yanında bulundurduğu gibi Kubbe altı müzakerelerini dinlerken de kendisinden ayrılmazdı. Bir gün gene cücesin kucağına oturtmuştu; burnunu fiskeliye rek, koltuk altlarını gıdıkhyarak eğleniyordu. Bir uşak içeri girdi, Sadrıazamın huzura çıkmak istediğini söyledi. İki ka fadar, denize nazır bir köşkte bulunuyorlardı, karşılıklı cilvelerini, şakalarını açık pencere önünde ve dalgaların kahkaha larraı dinliyerek yapıyorlardı. Padişah cücesinden aldığı ve cücesine verdiği zevkin baltalanmasma kızmakla beraber Sadrıazamı kabul etmek zorunda kaldı, öfkeli öfkeli emir verdi: Boyu devrilesi herife söyleyin gelsin! Ve cüceye büyük bir iltifatta bulun muş olmak için altı üstü samur kaplı olan kürkünü açtı: Sen, dedi, koynuma gir, lâlam gidinciye kadar uyu! Kara Mustafa Paşa, herhangi bir durumda zerresini feda etmediği korkunç vakarile salona girdi, mutad olan selâmı verdi, eğilip doğruldu, mühim bir siyas' işi tahlile, teşrihe girişti. Mevzu canlı vezir de heyecanhydı, büyük bir talâkatle anlatryor, anlatıyordu. lbrahim, her vakit olduğu gibi şimdi de kayidsizdi Gözlerini denize çevirerek biraz sonra havuzda güreştireceği kızlan düşünü yordu. Fakat cüce, içi dışı kıllı bir mahpeste kapalı kalmaktan hem sıkılmış, hem bunalmıştı. Havasızlık ve sıcakhk o insan minyatürünü ter içinde »stırab içinde bıraktığından nefes alacak bir fürce an yordu. Nihayet dayanaTnadı, yeni doğmuş normal bir çocuk başmdan da küçük olan sevimli kafasını kürkün yakasından çıkardı, ciğerlerini temiz hava ile doldurduktan sonra yumuk gözlerini Sadnazama çevirdi, hayran hayran baktı ve yüksek bir dağ eteğinden o dağın azametine şaşkınlığını ifadeye çalışan bir tavşan yavrusu safiyetile mini mini dilini çıka rarak dev cüsseli veziri zu'münce selâmladı. Kara Mustafa Paşa, en ciddî bir mevzuu dinlediği sırada dalgalarla ahk alık hasbilıale dalan Padişahın bu durumuna sinirlenip dururken ortada bir cüce başının peyda olmasından büsbütün celâllenmişti. Vezirile devlet işleri konuşan bir hükümdarın koynunda maskaralar sak laması bu sert huylu adamın havsalasına sığar şeylerden değildi. Sözü yarıda bıraknp çıkmak mı, Padişaha vakar ve haysiyet dersi vermek mi lâzım geleceğin kestiremiyerek durduğu yerde elemli bir mülâhaza geçirirken cücenin dilini çıkardığmı, kendisile eğlendığini gördü, tepeden tırnağa kadar gazab kesildi, top ağzından fırlamış iki yüz kilo ağırhğında bir gülle hızile atıldı, kalın ve uzun kolunu Padişahın göğsüne soktu, korkudan gene samur yuvasma kaçan cüceyi yakaladı, köşkün açık penceresinden denize savurup attı. Yüz kilolıık taş yuvarlak lan bir şeftali çekirdeği hafifliğile uzak mesafelere atmıya sürekli idmanlarla alışmış olan dev cüsseli adam, talihsiz cüceyi köşkten belki yüz elli metro ileriye ulaştırmıştı, dalgaların koynuna gömüp bırakmıştı. Deli îbrahim, ilk Iâhzada ne olup bittiğini anlamamış gibiydi. Kara Mustafa nın üzerine doğru atılışı, kuvvetli kolunu koynuna sokup çekişi yüreğine müthiş bir korku verdiğinden oturduğu yerde sallanıp duruyordu. Fakat cücenin denize uçuşundan, Sadrıazamın da hiçbir şey yapmamış gibi sükun içinde geri çekilişınden sonra Padişahlığını hatırladı, hid detlenmek istedi: Sen, dedi, ne hakla benim cücemi denize atarsın? Ben Padişah değil miyim, bir vezirin ne haddıdir ki koynuma el uzatsın, cücemi çekip alsm? Kara Mustafa Paşa, telâş göstermeden onun sözünü kesti: Müsaade buyurun anlatpyım. Ben senın vekılınım, başvezırinım. Bu haysi • yetle kimse beni tahkir edemez, benimle eğlenemez. Koynunda sakladığın pis mahluk bu yapılmaz işi yaptı, dilini çıkarıp benimle eğlendi. Ben de şerefimi korumak için cezasını verdim. Şimdi sen, cücene muhabbetinden dolayı beni cezalandırabilirsin. Boynum kıldan incedir. Kestirecek misin, emret. Boğduracak mısın, emret. Saygı göstererek konuşuyordu, kızgın SÖrünmeden söylüyordu. Lâkin «öldür» derken «ölmem» dediğini sezdirmekten geri kalmıyordu, küçüîmeğe çalışırken bir kat daha büyüyor ve yükseliyor gi biydi. Hünkâr, her karşılaşmada heybetl endamına kamaşan bir gözle bakabildiği sert sesini titriye titriye dinliyegeldiğ kuvvetli ve kudretli vezirin susması üzerine bir kahkaha, sürekli bir kahkaha bıraktı. Aman lala, dedi, ne gidişti o, ne gidişti. Sen kızgındın da farkında olmadın. Ben teresin denize düşünciye kadar altmış takla athğını saydım. Yalan söylüyordu, cücenin taklalannı saymak şöyle dursun, koynundan nasıl alınıp denize fırlatıldığını bile korkudan lâyıkile anlamış değildi. Bununla beraber vezirin şu cür'etini günlerce unutmadı, sevgili cücesinin ö cünü almak kaygusunu gene günlerce zihninden çıkarmadı. Artık Kara Mustafa Paşa onun için bir kâbus kesilmişti. Gerdekleri dolaşırken, köçekleri oyna tırken, havuzlarda güreş yapar ve yaptmrken hep onu düşünüyor, onu görüyor ve onun kalın kolunu koynuna sokuşunu hatırlıyarak iliğine kadar titriyordu. Bu vehmî haletten, kendini her yerde kovahyan bu garib hayaletten kurtul mak için kadınlarla düşüp kalkmayı daha sıklaştırmıştı, Kubbealtma çıkmaz olmuştu. Devlet işlerinde zarurî olan emirleri yazı ile veriyordu, Sadrıazamın yüzünü görmekten mümkün olduğu kadar uzak kalmıya çalışıyordu. Birkaç hafta böyle geçti, cücenin matemi biraz küllendi, vezir korkusu şuur altına geçti ve deli Padişah, gene delice keşifler düşünmeğe daldı. Şimdi ka fasını kadıncıl bir erkeğe tabiatin çizdiği zevk haddini son kerteye kadar ölçmek meselesi işgal ediyordu. Ona göre bu, yaman bir mevzudu, çünkü hekimbaşıdan saray kapıcılarına, Şeyhülislâmdan kasab çıraklarına kadar âlim ve cahil hiçbir kimsenin bu babda kat'î bir söz söyliyemiyeceğinitahmin ediyordu. Onun mecnun düşüncesine göre her yolun bir somı, her evin muayyen bir yüksekliği, her merdivenin birer birer aşılan basamaklan, her cismin eni bo yu olduğu gibi maddî zevklerin de azatnî dereceleri bulunmak lâzımdı. Deli adam bu haddi keşf için bir çare ararken maksadını sezdirmemeğe çahşarak sık sık hekimbaşıyı sorguya çe kerdi: Hammaloğlu, derdi, bir adam en çok nekadar ekmek yiyebilir? O, safiyetle cevab verirdi: Bilinmez ki sultanım. Mid« meselesi. Ben kulun bir dilimi güç hazmederim, bir başkası sekiz somunu bir ağızda kıvırır. Demek adamına göre. Adamına ve iştihaya göre!.. Şeyhülislâm şair Yahya Efendiye de ayni bahsi başka şekilde açar ve ikide bir sorardı: Neden dört kadını nikâhla almıya izin veriyorsunuz da on dört kadın alınmasını yasak ediyorsunuz ? Tahammül ve idare meseleleri düşünülerek böyle yapılmıştır sultanım. Fakat teserri (odalık alma) kapısı açıktır. Kesesine, sıhhatine güvenen erkekler diledikleri kadar halayık alabilirler. Eskilerden en çok kadın alan kimdi aceb? Hazreti Süleyman! Dedem mi? Hayır sultanım. Ya kim bu Süleyman? Hazreti Davudun oğlu. Büyük peygamberlerden biri. Kaç karısı vardı onun? Üç yüz nikâhlısı, yedi yüz odahğı! Vay canına. Benden çok kadın toplamış ha. Yarından tızi yok, onu geride bırakacağım, benimkilerin sayısmı bin iki yüze çıkaracağım. Ne sustun molla. Padişah değil miyim ben. Her istediğimi yaparım. Yaparsınız Padişahım. Allah safayı hatır versin!.. Bu sorgularla maksadma eremeyince kendi dalâletli dehasına baş vuruyor, aradığı haddi tesbit için bir sınama şekli bulmıya savaşıyordu. Nihayet kâşiflikte yeni bir muvaffakiyet gösterdi ve ana iina, kızlarağası vasıtasile, §öyle bir tebiğde bulundu: Onümüzdekî perşembe gîinü sa rayda yirmi dört gerdek kurulsun. Ben g:m yirmi döıt kere evîeneceğim. (Arkası var) Dün Millî Sanayi Birliğinde yenî it halât rejiminden sonra bazı sanayi zümrelerinin, bilhassa mensucat sanayiinin ecnebi mallan rekabeti karşısında kal Zaman zaman memleketimizdeki ec ması dolayısile görüşülmek üzere bir topMemleket tütünlerinin esaslı bir şekiln«bi vapur acentalannın navlunlarını se lantı yapılmıştır. de ıslahile bütün tütün cinslerimizi dünya bebsiz yere ve ekseriya ihracat mevsim Yeni ithal rejimi, bir kısım mallann piyasaları için en mergub kalitelere çıkarlerinde yükselttiklerinden şikâyet eder müsaid şeraitle memlekete girmesi imkâ mak maksadile, İnhisarlar idaresi tara dururuz. Bu derd her sene tazelenir, hüfından kurulmuş olan Maltepe Tütün kumet işe müdahale eder ve ihracat mal nını vermiştir. 922 senesinde devletlere Enstitüsü faaliyetinin birinci kısmını bi lanmız gayritabiî navlunların tesırile yapılmış olan taahhüdlere uygun olarak tirmek üzeredir. yüksek maliyetlerle piyasalara arzedil şimdi bu müsaadeyi vermek zarureti göEnstitü şimdiye kadar, bellibaşlı tütün mek zarar ve vaziyetinden güçbelâ kur rülmüştür. Bu vaziyet dokuz ay devam hastalıklarile mücadele için etüdler yapedecektir. tulur veya kurtulamaz. mış, istihsal mıntakalanna göre en ran Sanayiciler bu dokuz ay içinde bir dımanlı ve iyi tohumları ayırmış, cinsle Ecnebi acentalar, 1 kânunusani 937 de bir takım sebebler ileri sürerek nav kısım mallann memlekette üç senelık ih rin ıslahı tecrübelerine girişmiş ve bu işlunlarını müttefikan yükseltmişlerdi. Or tiyaca tekabül edecek kadar büyük bir lerden aldığı müspet neticeleri her tarafa tada mevcud vapur buhranından ve ihra stok teşkil edebileceği iddiasmdadırlar. tamim etmiştir. catımızın gün geçtikçe artmasından isti Halbuki, bu iddia kendisine söylenen IkTürk tütününün kalite bakımın fade edilerek tröst halinde ortaya atılan tısad Vekili Celâl Bayar şu cevabı ver dan yükselmesini temine çalışan Tütün yeni tarifeler, memleketin zaranna son miştir: Enstitüsü şimdi yeni bir teşkilât ve progzamanlara kadar devam edip durmuştur. « Bir defa bu müsaadeyi vermek ramla ve daha geniş bir sahada faaliyete Şimdi işitiyoruz ki; ecnebi kumpanyalar zarureti vardı. Fakat hiçbir sermayedar geçmektedir. bu yüksek tarife ile de iktifa etmiyerek tasavvur etmiyorum ki mühim bir kıs Evvelce başlanmış ıslah işlerine devam tam ihracat mevsiminin başlıyacağı bu mını modası mütemadiyen değişen eşya edecek olan bu müessese, yeni programigünlerde birçok mallann navlunlannı teşkil eden bu nevi mallara para bağh le şu işlerin de tahakkukuna çalışacaktır: haddi azamiye çıkarmışlardır. Bu arada, yarak üç senelik stok yapabilsin. Bu şe 1 Biologya laboratuarının kurul bilfarz, fındık navlunu 29 şilinden 60 şikilde hareket edecek ithalâtçı buluna ması. line çıkarılmıştır. Memnuniyetle öğrendimaz.» 2 Enstitü bina ve tesisatının tevsi ğimize göre, ecnebi vapur acentalannın ve itmamı. Sanayiciler ise ithalâtçılann büyük memleket iktısadiyatının tamamen aleyhi3 Tütünlerin fumigasion ve desinne bir spekülâsyon mahiyetinde olan partiler ithal ettiklerini, bilâhare yerli feksion esaslarının tesbitL bu kararlarını vaktinde öğrenen hükumet, fabrikalann durmak mecburiyetinde ka4 Tütün ıslahında laboratuar iş • ihracatımızı korumak için vaktinde icab lacağını söylemektedirler. lerinin takviyesi. eden tedbirleri almağa tevessül etmiştir. Vaziyet îktısad Vekiline bildirilecek5 Tütünde küf ve buna benzer an İhracat eşyamızın zamanında taşınabilme tir. zalar üzerinde esaslı etüdler. si için kâfi miktarda vesait teminine çalışılmaktadır. Diğer taraftan İktısad VeADLİYEDE 6 Yaprak tütün kurutma ve denklenmesinde rasyonel usullerin tetkiki. kâletinden verilen bir emir üzerine Deniz Elektrik şirketi erkânının 7 Eksper yetiştirme işleri. Ticaret Müdürü, dün, bütün ecnebi acenmuhakemesi Herbiri çok geniş birer tetkik mevzuu talan nezdinde toplıyarak gayritabiî Elektrik şirketi erkânının muhake olan bu işlerde kat'î neticelere varmak seyükseltilmiş navlunlar üzerinde kendilerile görüşmüştür. Ecnebi acentalara, bu mesine dün de beşinci asliye cezada de nelerce sürecek devamh araştırma ve çalışmalarla kabil olacaktır. anî ve sebebsiz yükselişin Türkiye ihra vam edilmiştir. Muhakemenin geçen seferki celsesincatına karşı menfî bir hareket olduğu, bu INHISARLARDA karann millî iktısadiyatımıza karşı kasdî de, evrakın imhası esnasında şirket tarafmdan bir zabıt varakası tutulup tubir cephe tutmak mahiyetinde telâkki eBir senelik tütün ihracatımız dıldiği anlatılmış, kendilerine fiatların tulmadığı ve ikinci derecede imzaya saMayıs 937 sonuna kadar geçen bir selâhiyettar Lazyan'ın imza salâhiyetini haddi itidale indirilmesi bildirilmiştir. ne zarfında memleketımizden muhtelif bildiren tamimin bir suretinin gönde ecnebi memleketlere 26,324,552 küo tüIhracatımızm artırılması. mallarımızın rümesi için şirkete iki müzekkere yatün ihrac edilmiştir. dış pazarlarında revac bulması için bu zılmasına karar verilmişti. Bu tütünlerin 9,451,162 kilosu İstan kadar itina ile çalışıldığı bir devirde merrtDünkü celsçde şirketten istenen mü buldan, 15,308,920 kilosu İzmirden, leketimizde iş yapan ve para kazanan ec zekkerelerden yalnız birine gelen cevab 1.207,571 kilosu Samsundan, 173,797 kinebi acentalann, meşru halklara istinad okundu. Bu müzekkerede, bu gibi ,ev losu Gazianteb ve 63.102 kilosu da Trabetmiyen sebeblerle navlunlarını yükselt rakın imhası hakkında hiçbir zabıt va zondan gönderilmiştir. miş olmalan hükumet mehafilinde çok rakası olmadığı. yalnız bir kısım evra 936 tütün ıhracatımızm 11,414,637 kifena bir tesir yapmıştır . Alâkadarlar, km imhasında iki zabıt varakasına te losu Almanyaya, 7,434,215 kilosu Ame yapılan son temaslardan sonra acentala sadüf edildiği, yalnız muhasebe müdü rıkaya, 1,733,906 kilosu Çekoslovakya nn ücretlerini makul ve mutedil hadlere rü Pius, kitabet ve evrak şefi Karol ve ya, geri kalanı da muhtelif memleket indirmekte istical göstereceklerini ümid Esham ve Tahvilât Borsası memurla lere satılmıştır. rından Hasan Basrinin huzurile Tünel etmektedirler. febrikasmın kazan dairesinde imha ediOtomobil kazaları len bazı evraka aid 9/5/937 ve 11/5/937 Beyazıdda Çukur handa oturan Durtarihli iki zabıt varakasının dosyalarda sun oğlu Ömer, dün Karaköyden geçermevcud olduğu bildirilmekte idi. ken şoför Halilin idaresindeki 3595 nu Ölçü sahtekârlığı meselesi j| iki gün evvel terazi fabrikatörü Sa muel Benbasat hakkında ölçü sahte kârlığından ikinci bir ihbar vaki olduğunu yazmıştık. Bundan bir buçuk sene evvel de ayni şahıs hakkında ölçü sahtekârlığından bir ıhbar vaki olmuş ve mesele Adliyeye intikal etmişti. Dava henüz bir karara bağlanmamıştır. Dün matbaamıza gelen Samuel Benbasat şunları söylemiştir: « Yeni mesele tamamen asılsızdır. Müessesemden çıkardığım üç kişinin bir iftirası neticesinde bu vaziyet tahaddüs etmiştır. Ben İspanyol tebaasıyım. Istanbulda mal sahibi olamam. Onun için fabrika ve satış mağazalarını bu üç ki şiden birisi namına ipotek ettirdim. Fa kat bunlardan yalnız fabrikanın ipotek işini Tapudan tescil ettirdim. Bu üç kişi beni atlatıp mağazalann ellerınde kalmasını istiyorlar. Istanbuldan kaçmak istemem de ya andır. Paris sergisine gitmek istiyordum. Pasaport çıkardım. Fakat bu yokluğumdan istifade etmek istediklerini anlıyarak seyahatten vazgeçtim ve Dördüncü şubeye giderek pasaportu iptal ettirdim. Hakikatin meydana çıkması için bütün gay retimle çalışıyorum. Ve ergeç buna mu vaffak olacağım.» Dün yeni bir ihbar olup olmadığını ölçüler Müfettişliğine sorduk: « Evet, böyle bir ihbar vakidir ve Vilâyete bildirilmiştir, tabiî icab eden tahkikat yapılacaktır.» Cevabmı aldık. Diğer bir müzekkerede de, gümrük resminden muaf malzemeye işaret konulması, memurlarm, kolaylık için kendileri tarafından yapılan bir usul olduğu ve bunun için kendilerine bir emir verilmediği yazılı idi. Heyeti hâkime, şirkete yazılan bazı müzekkerelere cevab gelmediği için tekiden ikinci bir defa daha yazılmasma karar vererek duruşmayı başka bir güne talik etmiştir. Dubrovnikte resmi kabul Dost gemi zabitanile Limammızda misafir bulunan dost ve müttefik Yugoslavyanın Dubrovnik kruvazörü kumandanı Antun Klinar ile gemide bulunan filo kumandanı Armin Paviç dün saat 1 7 de kruvazörde bir resmikabul tertib etmişlerdir. Çok samimî bir muhit içerisinde cereyan eden ve iki saat süren bu resmikabulde Merkez Kumandanı General İhsan, Heybeli Deniz mektebi müdürü deniz albayı Ertuğrul, tstanbul gazetecileri ve Yugoslav kolonisi bulunmuştur. Davetliler temizliğile bilhassa göze çarpan Dubrovnik'i gezmişlerdir. Yugoslavyanın «Avala» ajansı muhabirî Bu kulitza ile Yugoslav konsoloshanesi me murlarmdan M. Lökok misafirleri karşılamışlar ye kumandana takdim etmişler maralı otomobil çarpmı^tır. Çarpma pek anî olduğundan Ömer tekerlekler altına gitmiş ve başmdan yaralanmıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmış, şoför yakalanmıştır. •^t Ziraat Veklâetine aid bir otomo bil, dün öğle üzeri Köprü üzerinden geçerken 4317 numaralı kamyona arka dan çarpmıştır. Musademede Vekâlete aid otomobil hasara uğramıştır. İnsanYakınşark millet ve hükumetlerine ca zayiat yoktur. lince, bunlar hissî ve siyasî düşünceleî ihsas etmekten geri durmamakta ve Fi tinin, Yakınşarkta büyük ecnebi devle lerin müdahale ve nüfuzlarına daima çık kapı bırakacak ve üssülhareke te; edecek surette, parçalanmasına razı c madıklarını anlatmaktadırlar. Milletler Cemiyeti Mandalar komi yonu bile Filistinin büsbütün parçalaı masına razı olmamış ve bunun tamami ve birliği hiç olmazsa haricî işlerle rn müdafaa ve gümrük meselelerinin mandater devletin idaresinde bulunnr sını ve meselenin kat'î surette halline dar Yahudi muhaceretinin durdurulm sını Milletler Cemiyeti meclisine tavsi ye karar vermiştir. Hulâsa Filistinin p çalanmamasına karşı umumî bir cerej vardır. İhtimal bu cereyanı öğrenmek i de İngiliz parlamentosu, kabinenin pa misafirlerden bazılan çalamak karan hakkında kat'î fikrini • tanı şerefine bir süvare tertib edilmiştir. renmeği tehir etmiştir. Dubrovnik kruvazörü bugün limanı Mithnrrom Fpvrt TOCA mızdan aynlarak, Yugoslavyaya döne cektir. Dost Yugoslav matbuatımn neşriyatı MALtYEL Terfi imtihanları Festival takvimi 28 ağustos: Cumartesi tstanbul Yelken şampiyonası ikinci grup müsabakası Modada saat 14 te Futbol maçı Pire muhtelitile Galatasaray, Beşiktaş muhteliti arasında Bugün ve yarm Taksim stadyomunda Saat 16,30 da Bandolar: Fatihte îtfaiye Bandosu Balkan Festivali Taksîm bahçesinde saat 21,30 3a Belgrad 27 (A.A.) Yugoslav gazeteleri, Dubrovnik adındaki Yugoslav kruvazörünün İstanbula muvasalah hakkında birçok haberler neşretmekte ve bilhassa Türk sivil ve askerî makamatile Istanbul halkı tarafından Yugoslav zabitan ve efradına gösterilmiş olan iyi kabulü tebarüz ettirmektedirler. Gazeteler, ayni zamanda Dubrovnik kruvazörü tarafından yapılan bu ziyaret'n Türkiye ile Yugoslavyayı birbirine bağlıyan dostluğun ve iki memleket bahdir. riyelilerini yekdiğerine rapteden kardeş Gece «aat 21 de Yugoslav knîübu ta lik hislerinin tezahürüne vesile teşkil etrafından Dubrovnik kumandanile zabi miş oldugunu ilâv« etmektedirler,, Salı günü Defterdarlıkta Maliye n murlarının terfii için bir imtihan y? pılacaktır. Bu imtihana kanunî terfi müddet dolduranlar gireceklerdir. Sorulac sualler bu memurlarm çahştıkları d relerin işlerine uygun olacaktır. Cumhuriyet Nüshası S kuraştar. ınnp seraiti lUllu yul Hlll 1 Senelik Albayhk Üç aylık Bir aylık Türkiye için 1400 Ki. 750 » 400 • 150 a Harle lcin 2700 Kr 1450 • 800 Yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: