CUMHURİYET 23 Ağustos 1937 KUçük hikâye Promete şin üstünde nân beyza haline gelmiş bir başka demir aldı. Tabloda, atmacanın, Promete'nin vücudüne gagasım daldırdığı noktayı iyice hesabhyarak, orada bekliyen bir esiri çağırdı: Al şu kızgın demiri, dedi; şunun sağ kaburgasınm en altma yapıştır; ba tırma, yalnız üstten dokundur! Nikostrat, hizmetkârm, yanına yaklaştığını gördü. Dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. Kızgm demir, etlerinde cızırdadığı zaman bu tebessümü kaybet medi. Fakat, demirin teması uzayınca, göz leri bulandı; şakaklannda iri ter damlalan birikti. Önce boğuk boğuk haykır dı; sonra, bir çocuk hıçkınğı gibi, kesik kesik inlemeğe başladı. Parrasios, ayni sakin tavırla, onun çehresini tetkik ediyordu. Bu sahne nekadar devam etti bilmi yorum; belki akşama kadar. Bu atölyeden, adeta sürüne sürüne çıktığım saati de habrlamıyorum. Baygınlık geçiriyordum. Tepeden tırnağa kadar, bütün vücudüm ra'şalar içindeydi. Kapıdan çıkarken, birdenbire bir sessizlik oldu; sonra, uzaktan gelen bir sesin: Hayvan herif! Bir dakika sonra gebersen olmaz mıydı? Dediğini işittim. Bu Parrasios'un sesiydi. Ertesi gün, Parrasios'un, Partenon için yaptığı tabloyu ne suretle vücude getirdiği işjtilince, bütün Atina, büyük bir nefretle ayaklandı. Halk, akm akın, ressamm, kapılan kapalı köşküne hücum etti. Kalabahk, bir tek ses halinde haykırıyor, Parrasios'u öldürmek istiyordu. Ben de bu kalabalığa karışmıştım. Maksadım, dostumu kurtarmak, ona §efaat etmek değildi. Çünkü, onun bu cezaya müstahak olduğuna, ben hcrkesten fazla kanidim. Nikostrat'm iniltisi hâlâ kulaklarımda çmlıyordu. Halk, uzun müddet haykırdı, durdu. Ressamm evi bir mezar kadar sessizdi. Ne meydanda bir esir görünüyor, ne perdeleri inik pencerelerden bir baş uzanıyordu. Nihayet, Parrasios, birinci katm bir penceresinde, kırmızı harmaniyesile, kollannı kavuşturmuş olarak göründü. Kalabahktan, gökleri titreten bir ses yük seldi. Halk bir ağızdan haykırıyordu: Katil! Barbar! Filip'in hampası! Nerede o öldürdüğün esir? Onu bize ver! Ona, bir kumandana lâyık cenaze alayı yapacağız. Seni de zehirliyeceğiz! Ze hirliyeceğiz! Zehirliyeceğiz!... Parrasios, bu öfke sağnağım sonuna kadar bekledi. Gürültü azalınca, yavaşça eğildi, ayaklan dibinde duran Promete tablosunu aldı; iki yanından tutarak kaldırdı; evvelâ, pencerenin kenarına daya dı, sonra, yavaş yavaş, adeta dindarane bir hürmetle başının hizasına kadar kaldırdı. Koca tablo, yukan doğru o şekilde kalkmıştı ki, eser, artistin yüzünü ka patmış ve artist, eserin arkasında kay bolmuştu. O zaman, kalabalığı derin bir sessizlik kapladı. Herkes, biraz daha ilerledi, biraz daha yaklaştı. Beşer ıstırabı, beşerin ebedî acı ve ölüm karşısındaki aczi, bu insan başlannın üstünde, ilk defa olarak tecessüm etmiş bulunuyordu. Birkaç kişinin gö'zünden yaş geldi. Ortalığı derin bir mabed sükutu kapladı. Etraftan, tekrar haykırmak, tehdid ve ölüm âvazesi fırlatmak istiyen bir iki ses, yükselmeğe çaIıştı... Ve müthiş bir alkış tufanı, bu sesIeri susturdu. Bu, san'atm zaferiydi... Çeviren: HAMDİ Akşehirde iki feci kaza oldu Bir kadınla çocuğu sellere kapılarak boğuldu Akşehir (Hususî muhabirimizden) Akşehir kazasımn Yenice köyünde bir saat kadar devam eden fırtınah yağmurdan sonra köyü sel basmış, bir kadmla küçük çocuğu sellerde boğulmuştur. Köyde 15 kadar ev sellerin tesirile yıkıîmış, bir takım evler de kısmen zarar görmüştür. Felâketi haber alan Kızılay Kurumunun Akşehir şubesi köyün imdadma koşmuş ve gereken âcil yardımları yap maktan geri kalmamıştır. Bu sel felâketinden müteessir olan yalnız 1 10 ailedir. Hâdise etrafında akseden haberler mü balâğalı olduğundan en doğru olarak bu haberi kabul eylemek lâzımdır. RADVO Zarah Leander Tenerif adasına gidiyor «Dans devam ediyor!» filminin kahramanı, son çevirdiği kordelâda İsveçli bir genc kız rolünü oynuyor Zarah Leander, geçen sene bütün dünyada olduğu gibi memleketimiz de de «Dans Devam Ediyor!» kordelâsile sinema seyircilerinin gözlerini kendi üzerine çekti. Bu, onun iîk filmi olmasma rağmen muvaffakiye tini temin etmişti. Derhal Ufa şirketile bir kuntrat akdetti, birkaç filim birden çevirmeğe hazırlandı. Işte «La Haba nara» onlardan biridir ve bir meraklı diyarlar kordelâsı Zarah Leander'in enteresan bir pozu olacaktır. Haricî manzaralan Tenerif adasında çekilecek jisör Bruno Duday, teknisyenler, figürantir. Onun için Zarah geçen gün Berlin lar da ayni trende.. den Hamburg'a ve oradan da Tenerif aRejisör Bruno Duday: dasına hareket etmiş, Berlin istasyonunda Zarah hepsini anlattı, diyor, bilgazetecilere şu beyanatta bulunmuştur: mem ben başka ne ilâve edeyim.. Tene Böyle bir seyahate vazife dola rif adası benim için yabancı bir yer deyısile de olsa çıktığımdan dolayı fe\ka ğildir. Geçen sene çevirdiğim «Almanlâde memnunum. «La Habanara» fil yaya Dönmek tstiyen Adam» filminin minde yarattığım şahsiyet Astree Cron]* dış sahnelerinden bir kısmmı da orada çehelm isminde İsveçli bir genc kızdır. Bu virmiştim. genc kız teyzesile birlikte Amerika ve Filmin diğer şahsîyetlerinî kimlerin Hindistana seyahat ediyor. Puertorico'da temsil edeceklerini soruyorsunuz.. Don bir adamla karşılaşıyor. Bu adamın ismi Pedro'yu yeni jönprömiyelerimizden FerDon Pedro d'Avilla'dır. Don Pedro çok dinand Marian oynuyor.. Astree'nin teyzengindir ve kadınlara düşkündür. Göriir görmez Astree'ye âşık oluyor. Genc zesini Julia Serda yaratacak.. isveçli dokkız belki Don Pedro'yu sevmiyecektir. toru ise Karl Martel yaşatacak.. AkşaFakat musiki ve bulunduklan yerin gü müstü hepimiz Wangoni transatlantiğin zel manzaralan onda bir takım coşkun deki kamaralarımıza yerleşeceğiz!. hisler husule getiriyor. Nihayet evleniyorlar. Aradan on sene geçiyor. Astree bu münasebetsiz izdivacın fecaatini o za man anlıyor. Şimal insanlarile cenub insanları arasmdaki merbutiyetin ancak böyle pamuk iplığine bağlanmış kadar zayıf olmasını da pek tabiî buluyor.. İhtiyar Briaksis, etrafına toplanıp kentJisini dinliyen genclere, ressam Parrasios'un, Akropol'daki Promete tablosunu nasıl yaptığmı şöyle anlattı: Yüz yedinci Olimpiyadın son senesiydi; yani, Eflâtunun öldüğü sene. O yıl, bütün Yunanistan harb içindeydi. Atina mağlub olmuştu. Makedonya Kralı Filip, zaptettiği Olynthe şehrini hâk ile yeksan ettikten sonra bütün ahalisini esir almış, pazarlarda satılığa çıkartmıştı. Ressam Parrasios, çoktanberi tasar ladığı Promete tablosuna model yapacağı esiri işte o Olynthe'li esirler arasından seçti. Bu, vücudünde, kuvvetle kudreti bir arada temsil eden, heykel gibi bir erkekti. Nikostrat adını taşıyan o esiri ilk defa olarak gördüğüm gündenberi elli sene geçti ve bu müddet zarfında, ben binlerce model gördüm. Fakat o heybeti, o ihtişamı bu modellerin hiçbirisinde bulamadım. Ne yazık ki, Promete tablosuna, o ilâhm kendisinden daha lâyık bir mo. del olan Nikostrat, bir tek defa Poze edebildi ve Olympe ilâhlannı kıskandıracak kadar muhteşem vücudü bir heykeltraş kalemine ilham kaynağı olamadı. Parrasios, Promete tablosuna başla mıştı. Eserini görmek için bir gün evine gittim. Atölyesüıe girdiğim zaman, beni karşılayışındaki ciddiyeti ve azameti asla unutmıyacağım. Ayakta, kendi boyuna yakın yükseklikte bir tahtanın başmda çahşıyordu. Hafif bulutlu havanm, atölyeye verdiği loşluk içinde, uzun boyu büsbütün uzamı? gibi görünüyor, fevkalbeşer bir mahluk hissini veriyordu. Yüzünde büyük bir asud«lik okunuyordu; hatlan, buruşuklan silinmiş, kaybolmuş gibiydi. ^ Bana hiçbir söz söylemedi; selâm vermedi; yüzüme bile bakmadı. Tablosunu, henüz bulunan renkli balmumu usulile boyuyordu. Elindeki kızgm demirin ucunu, renkli balmumlarımn durduğu kutuya daldınp oradan tahtaya götürüşünde ve renkleri işleyişinde öyle bir emniyet ve öyle bir kat'iyet vardı ki, damla damla boyalarla âlem yaratan bir ilâh kadar salâhiyetli görünüyordu. Onun, eserile, salonun bir köşesi arasında gidip gelen bakışlannı takib ederek, ben de o kb'şeye baktığun zaman, birden, donakaldım. Esir Nikostrat, orada, iki kolu ve iki bacağı iplerle gerilip bir kayaya bağlanmış, çırçıplak yaüyor; çathyacak gibi şişen bazularının bütün kuvvetüe iplere asılmif, onlan koparmağa çahşıyordu. Bir müddet, kendimden geçmişçesine, hiçbir şey düşünemedim. Bu manzara, kafamdan, düşünme kabiliyetini silmişti. Bir rüya aczi içindeydim. ö esnada, Parrasios'un, çehresi ka Har, hareketleri kadar tabiî ve hâkim bir sesle: Haykır! Emrini verdiginî işittim. Bu ernir mukabelesiz kalınca, Parrasios, bir kere daha: Haykır! Dedi. O zaman, kayaya gerili Nikostrat'ın, salonu çınlatan zoraki bir kahkaha fırlattığı duyuldu ve bu kahkahadan sonra, esir: Hayır, diye bağırdı, haykırmıya cağım. Vücudüme, iplerle bağladığın uzuvlarıma belki hâkim olursun; fakat yüzüme, yüzümün çizgilerine emrini geçiremezsin! Hayır, yüzümde aradığın çiz gileri sana göstermiyeceğim; tablonu bitiremiyeceksin! O zaman, müthiş, pek müthiş bir şey oldu. Parrasios, ayni sükunetle, elindeki kızgm demiri bıraktı: yanıbasındaki ate Rtı aıksamki program J İSTANBUL: 12,80 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13.05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 1G.30 Afrika av hatıraları: S. Salâhaddin Ci » hanoğlu tarafmdan 20,00 Riîat ve arkadasları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafmdan arabca söylev 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haber leri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VİYANA: 18,05 karışık yayın 18.35 ŞAN VE MüSIKI 18,50 PIYANO KONSERİ 19,05 karısık yayın 20.30 ŞARKILAR VE O PERA PARÇALARI 21,05 melodiler ve konuşma 22,10 Salzburg'dan naklen: BÜYUK KONSER 23,35 muhtelif haberler 23 45 gramofon, haberler, dans plâkları. BERLİN: 18,05 KÜÇÜK KONSER 18,35 hakikî hikâye 19,05 OPERA PARÇALARI 20,05 sütçüler kongresi 20,25 ODA MUSİKİSİ 21,05 haberler 21,15 EĞLENCELİ KON « SER 22,05 MUSIKI 23,05 hava, haber ler, spor 23,35 dans musikisi ve eğlencelî konser. PEŞTE: 18,05 PİYANO VE ŞAN 18,35 konfe rans 19,05 ÇİNGENE ORKESTRASI 20,10 konferans, gramofon 21,15 ORKESTRA KONSERİ 22,45 haberler, hava23,05 CAZBAND TAKIMI 24,05 haberler, gramofon, haberler. BÜKREŞ: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,20 konferans 31,15 ODA MUSEKISİ 22,05 kitablar ve mecmualar 22,15 ŞARKILAR . 22 35 hava, haberler, spor 22,50 KONSER23.50 haberler. BELGRAD: 18,25 MUHTELİF ŞARKILAR 18,45 gramofon, ulusal yayın, haberler 21,05 O PERA YAYINI 23,05 haberler 23,20 orkestra konseri. LONDRA: 19,05 ASKERÎ BANDO 19,05 KEMAK VE PIYANO 20,35 haberler, hava ve saire 21,05 ORKESTRA KONSERİ 21,3( AÇIK HAVA KONSERİ 22,40 ORG KONSERİ 23,20 kanşık yayın 23,35 ORKESTRA KONSERİ, hava, haberler, gramo • fon. PARİS [P.T.T.l: 18,05 karısık yayın 19,05 ŞARKILAR • 19,20 gramofon, haberler, eğlence ve saire 21.35 komedl 23,35 haberler, gramofon, hava. ROMA: 18,20 KARISIK KONSER 18,55 karışıl yayın 21,45 KARISIK MUSİKİ 22.0J VIYOLONSEL KONSERİ 22,55 filim res migeçidi 23,05 koro konseri, sonra dan, musikisi, istirahat esnasında haberler, ha> va. Nasraddin Hocanın türbesi Akşehirde meşhur Nasraddin Hocanın mezannın tamirine başlanmıştır. Bu vesile ile Nasraddin Hocanm mezannı içinde bulunduran mezarlığın duvarlan da yenileştirilecektir. Akşehir bu sıralarda ayn bir yeniliğe de kavuşmak üzeredir: Tatlı su kıyıla nnda en güzel plâjlar tesis olunabileceğini anlatan bu hareket orta Anadolu için eşsiz bir nümune olacakür. Ankaradaki Çiftlik havuzunu görerek ondan ilham alan Akşehir Belediyesi nihayet Akşehri de bir plâja kavuşturmağa karar vermiştir. Kasabanın içme su yundan başka hanl hanl ve bol bol akan tatlı sulan da vardır. Bu sular muhtelif küçük havuzlarda toplanır ve her havuz kendi ailesi için bir plâj hizmetini gorür. Fakat umumî hayat bunlardan mahrumdur. Akşehir Belediyesi bu sudan istifade ederek çok büyük bir havuzda sulan toplamağa ve bir plâj vücude getirmege te şebbüs eylemiştir. Bu teşebbüsün çok yakında kuvveden file çıkacağı ve Akşehrin değerini kat kat artıracağı muhakkak addediliyor. Anteb Şehidler abidesi etrafında park c Zarah ile beraber filmi idare eden re Amerika ve Avrupada gösterilen yeni ülımler Kaçan nişanlı Adapazarında Belediye faaliyeti artıyor Adapazannın meşhur Çark mesiresi Adapazar (Hususî) Şehrimizdeki büyük mikyasta ilerilemektedir. Belediye faaliyeti göze batacak dereceŞehirde bir de dahilî tclefon kurul de faaliyet göstermektedir. Başarılma ması takarrür etmiş, bu hususta tanzim ğa çalışılan işler arasında şehirde iyi su edılen şebeke haritası İzmit postası fen tesisatının vücude getirilmesi başta müfettişliğine gönderilmiştir. Şehir dagelmektedir. Buadan başka yolların ta hilî telefonuna abone olmağa talib pek mirine ve şehir içindekilerin parke ile çok kimse vardır. döşenmelerine bilhassa ehemmiyet veBelediye, pazar günleri buraya gelen rilmektedir. Bu maksadla mühim mik trenlerdeki halkın bilhassa Çark mesitarda yontulmuş taş stoku vücude ge resine rağbet gösterdiklerini nazan ititirilmiştir. Sokakların ve dolayısile şeh bara alarak buralarmı esaslı surette irin temizliğini temin için yeni çöp ara mara karar vermiştir. Bu maksadla debalan tedarik edilmiş, îtfaiye de 6400 renin betondan bir rıhtımı olacak ve liralık bir arazözle takviye edilmiştir. kenarlara demir ve süslü parmaklıklar Bozuk olan lâğımların tamiri işleri de çeküecektir, , Gazianteb (Hususî) Parti ve Belediyenin yaptığı masrafla vücude getirilen Gazianteb Şehidler abidesi etrafında büyük ve muntazam bir park yapılması Yansen'in verdiği imar plânı ica bındandır. Hâlen abide etrafında bazı ıslahat yapılmış ve bir kısmı çimlen miştır. Bu park Alleben mesiresine kadar anfiteatr şeklinde uzanacak ve gayet muntazam ve modern olacaktır. Etraftaki binalarm istimlâki bitmiştir. meslek aşkını tecrübe için uvdurma bir cinayet hikâyesi icad ediyor. Fakat ConFransız hava manevraları nie tesadüfen hakikî bir katil hâdisesinin Tuîuz 22 (A.A.) Dün hava manev ipuçlarını ele geçiriyor ve evlenmesile faraları esnasında «Mavi» tarafm tayya aliyetine halel gelmiyeceğini bu suretle releri, Montpellier, Sete ve Carcasso ispat etmiş oluyor. Amerikan gazeteleri ne'u bombardıman etmiş ve ışıkların filim hakkında müsaid neşriyat yapmaksöndürülmesi talımleri yapılmıştır. «Kır ta ve Gene ile Ann'ın bu hakikatten zimızı» ların deniz tayyareleri, iki defa yade hayal mahsulü olan macerayı kuvMarsilyayı bombardıman etmiştir. vetli bir şekilde yaşatmakta olduğunu Fecir vakti «Kırmızı» tarafm birçok yazmaktadırlar. kişilik dört tayyaresi, «Mavi» taraf hatlarınm 150 kilometro gerisine 150 kiYoşivara şilik bir paraşütcü müfrezesi indirmiş Fransız filmidir. Pariste gösterilmek tir. Bu parasütçüler, Mirabeau sur Durapicp'de bir köprüyü bilkuvve tah tedir. Mevzuu Maurice Dekobra'nın biı rib etmişlerdir. eserinden alınmıştır. Biraz «Madam ButTimes muhabiri Berlinden terfly», biraz da «PortArthur» a ben zemektedir. Başrolleri Pierre Richard ayrıldı \Vilm, Japonyalı genc artist Miçiko TaBerlin 22 (A.A.) Times gazetesinin naka ve Sesu Hayakaua oynamışlardır. muhabiri Norman Abbut, dün saat 21,35 te Nord Express katarile Berlini Münekkidler Pierre Richard Willm ile terketmiştir. Muhabiri yüz kişi kadar Miçiko Tanoka'nun rollerini gayet iyi teşyi etmiştir. Bunlardan sekseni Ber oynadıklarını, Sesu Hayakawa'nın ise lin ecnebi matbuat cemiyetinin azası hâlâ sessiz filmin tesiratından kurtulamaidi. dığını yazıyorlar, bilhassa ikinci dereceMacar ve Avusturya Başve de bir vazife almış olan Roland Tou tain'in buradaki oynayışmı pek beğeni killerinin mülâkatı yorlar. Viyana 22 (A.A.) Macar Başvekili Daranyi dün Salzburg'a hareket Çekoslovakyanın Portekizetmiş, oradan da Steilgen'e giderek Suşnig ile görüşmüştür. deki menafiinin himayesi İyi haber alan mahfiller bu zîyaretî ÂParis 22 (AA.) Lizbonla Prag aravusturya ile Macaristan arasmdaki ge sında siyasî münasebatm kesilmesi üzerek siyasî sahada, gerekse iki memleket rine?, Çekoslovakya hükumeti Lizbonricalini birleştiren dostluk bakımından daki Çek menfaatlerinin korunmasını mükemmel olan münasebetlerin yeni bir Fransız hükumetinden istemiş ve Frantezahürü addetmektedirleEı ^ " ^N. sız hükumeti bu talebi kabul etmiştir. Amerikan filmidir. Nevyorkta göste riliyor. Gayet hoş ve eğlenceli bir vo<i vüdir. Kordelânm başlıca şahsiyetlerinin ikisi de gazetecidir ve delişmen şeylerdir. Amerikan gazetecileri esasen ne vakit Amerika filimlerinde delişmen olmıya rak gösterilmişlerdir. Jerry (Gene Raymond) ve Connie (Ann Sothern) iki rakib gazeteye mensub muharrirlerdir. İkisinin nişanlanması her. iki gazetenin müdürlerini küplere bindiriyor. Connie'nin çalıştığı gazetenin sahibi muharririndeki Tren düdük çalıyor.. Lokomotif ne fes alıyor.. Sallanan mendiller arasında kafile uzaklaşıyor.. Bir bakımdan sine ma artistliği hiç de fena bir meslek deBu akşam şehrin muhtelif semtlerindi ğil.. Hem eğlence, hem seyahat, hem nöbetçi olan eczaneler şunlardır: kazanc. Fakat içyüzünün pek de öyle İstanbul cihetindekiler: olmadığını kaç defalar tekrar edip durEminönünde (A. Minasyan), Beyazıdd; (Asador), Kuçükpazarda (Necatı Ahmed) ma dık mı. J Eyubsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehremi nınde (Hamdi), Karagümrukte (Arif), Samatyada (Erofilos), Şehzadebaşmda (Ham di>, Aksarayda (Şeref), Fenerde (Hüsa • Madam, emrinize amadeyim! meddin), Alemdarda (Esad), Bakırköydı Amerikan filmidir, Nevyorkta gösteril 'Istepan). Beyoğlu cihetindekiler: mektedir. Kordelâ yan «Aşk ResmigeçiTünelbaşında (Matkoviç), Yüksekkaldı • di», yarı da bir zabıta dramı şeklinde vü nmda (Vingopulo), Galatada Topçula cude getirilmiştir. Asıl maksad, hayatın caddesinde (Merkez), Taksim Istiklâl cad dan bıkmış olanların kurmuş olduklan bir desinde (Kemal Rebul), Şişlide Osman • kulübde cereyan eden kanşık vukuatı beyde (Şark Merkez), Kasımpaşada (Mü • eyyed) Haskoyde (Nesim Aseo), Beşiktaş göstermektir. Bunun için de sempatik biı ta (Süleyman Receb), Sarıyerde (Nuri). prens Florizel ile kulübün reisi esrarlı bir Üskudar, Kadıköy ve Adalardaküer: mis Vandeleur icad edilmiştir. Robert Üsküdarda (İmrahor), Kadıköyünde Mo> Monrgcmery, Karsvie'li prens, Frank dada (Nejad Sezer). Altıyol ağzında (Mer Morgan sabırlı yaverini, Reginald O kez>, Büyukadada (Şir.asi Rıza), Heybcli ven ise haîkı güldürmek için epeyce faz de (Halk). la gayretkeşlik gösteren komik şahsiyeti İRTİHAL temsil edıyorlarmış. Münekkidler, filmin Kuşadası Ka}Tnakamı İlterin karde kusurlarından ziyade güzel bir kadın olan şi ve merhum Rüsumu Bahriye tahsı Rosalind Russell'in Mis Vandeleur'ıin memuru Nadlrin damadı, Babaesk fena ro!e, fena bir makiyajla ve fena zi Müddeiumumisi Haşmet vefat etmiştir yalar altında çıkarıldığından şikâyet e Kendisine rahmet diler, kederli ailesinı diyorlar. tazivet evleriz. NÖBETCt ECZANELEP HALK OPERETÎ Amerikan filmidir. Londrada gösteril23 ağustos pazartes akşamı mektedir. Mevzuu bir zabıta dramıdır. Bebek bahçesinde Hayalî olmakla beraber eğlencelidir. Zozo Dalmas'ın Yekdiğerile akraba olan ıkı milyonerin iştırakile birbıri ardısıra ölüp gittiklerini görüyo HALİME ruz. Bunlarm ikisı de Narkopin denilen 24 ağustos salı akşamı Bebek bahçeve müthiş bir mide sancısile insanı alıp sinde Zozo Dalmas'ın iştirakile götüren zehirle zehirlenmişlerdir. Şimdi HALİME sıra onlann varisi genc kıza geliyor, o da öldürülmek üzere iken kızla alâkadar delikanh kendisini bu tehlikeden kurtan yor ve tabiatile onunla evleniyor, milyonlara konuyor! Münekkidlerin mütalealanna göre Margaret Lindsay cesur genc 4 Dördüncü Vakıf Han dördüncü kızı pek kahramanane bir şekilde temsil kat, 18 numara Telefon: 23426 ediyor. KingKong filminin baş artistleBüyük şebit ve kasaba parklarr. rinden Bruce Cabot da halâskâr delikanAnıt, meydan, çocuk parkları ve lıyı pek güzel yaşatıyor. Joseph Calleia villâ bahçeleri için nodern proje da gangster'i mükemmel yaratıyormuş! ve plânlar hazırlar; keşifnameler Bununla beraber umumî bir fikir olarak tanzim eder. Projelerin arazide kordelânın pek fazla parlak olmadığını tatbikatuu deruhde ve taahhüd da ilâve ediyorlar. eder. Büket, nişan sepeti ve çelenkler için yapılan siparişler sür'atle haPortekiz Başvekiline yapılan zırlanır. suikasd Çıçek, sebze tohumları; fide ve fidanlar; süs, meyva ağaç ve ağaçLizbon 22 (AA.) 4 temmuzda Başçıklan; bahçe alât ve edevatı ve vekil M. Salazar'a karşı yapılan süi ehliyetll Bahçivanlar gonderir.* kasdle alâkadar bütün şahıslar halen Katalogu (50) kuruştur. yakalanmış bulunuyor. Alâkadarlara parasız gönderilir. Bunlann haricden talimat aldıkları nm sabit olduğu bildirilmektedir, Yeşil Fener | Bahçe Mimarı J IVIeviud Paysal