17 Ağustos 1937 CTJMHURÎYET Akdeniz meselesi ngiltere Akdeniz kapılarının yüzüne kapatılmasına meydan veınnîyecektir)) Söyle bir harekete teşebbüs etmek ve buna lüzaheret eylemek istiyen kim olursa olsun mâni olmak mecburiyetindeyiz» Yazan: Winston Churchill İhtısadî hareketler Türkiye Polonya ticaret anlaşması Polonya, haricî ticaretimiz de henüz yirminci mevkii işgal etmektedir. 1936 senesinde Polonyaya yapnğımız ihra cat 925,000 lira ve Polonyadan yaptı ğımız ithalat da 432,000 liradır. 1935 senesinde ise ihracatnnız 230,000 lira, ithalâtımız da 229.000 lira idi. Görüldüğü gibi Polonya ile olan ticaretimiz seneden seneye inkişaf etmektedir. Büyük ordu manevraları bugiin başlıyor Atatürk hususî trenle Trakyaya hareket etti Atatürk, Basvekil ve Fevzi Cakmak dün geceyi Çerkezköyünde geçîrdiler Virgüle dair ün dumanı üstünde bir fıkra gözüme ilişti: Virgüle dair!..* İfade kuvvetli, düşünceler isabetliydi. Fakat zamanımızda virgülden bahsolunması, hele o işaretin yerinde kullanılmadığmdan dem vurulması ilk bakışta tuhaf görünüyordu. Nasıl görünmesin ki virgülün yurdumuza gelişinden, yazımıza girişindenberi en aşağı altmış yıl geçti. Bu kadar zaman içinde noktalı, noktasız virgüllerin, ifadede açıklık temin eden öbür işaretlerin ne suretle kullanılacağını hâlâ öğrenmemişiz?.. Fıkra sahibi bu iddiada olup haksız da görünmüyor. Çünkü elde bu gibi bilgileri, dil kaidelerini, cümle kurmak usulünü öğretecek bir kitab bulunmadığını söyliyerek iddiasını kuvvetlendiriyor. * •* Akdenizdeki vaziyet, Büyük Britanj'a Neville Chamberlain'la M. Mus le İtalya arasında, Habeşistana dair oıi arasında teati edilen mektublar, arak tahaddüs edecek herhangi ihti ce, bir dostluk arzusunun mevcu lâftan çok daha ehemmiyetlidir. Şayed. ti hakkında teminat verdiği halde, İspanyol harbi, umumî vaziyetin tah n Avrupada, haklı olarak, çok yükmin ettirdiği veçhile, General Franco bir ehemmiyetle karşılandı. İspannun zaferile bitecek olursa, yeni İspann ve İspanya adalarile müstemle rinin tamamiyeti mülkiyelerinin, ya ile faşist yahud nazist milletler a Itere için çok büyük bir ehemmiyeti asmdaki münasebat, son derece vahim olduğuna dair, M. Eden tarafmdan bir şekil alacaktır. Âlgeciras'da ve Ceuta'da, boğazların snen pek samimî sözler gözönüne •ilerek bu mektublar hakkında mu iki sahiline, büyük obüs bataryaları ve daha küçük çapta toplar tabiye edil ;me yürütülmemelidir. gilizlerin İtalya ile kavgalaşmağa miştir. Bu toplarm mermi mahrekleri Lstekleri yoktur. Bılâkis, Akdenizde denizin üstünde birleşiyor. Bir harb , İngıliz İtalya dostluğunun ve zırhlı filosu, gece karanlığından istifasenelere kadar hiçbir zaman inkı de ederek ve duman arkasma gizlene uğramamış olan bir hüsnü niyetin rek, nisbî bir emniyet içinde boğazdan ımını âmir bulunmaktadır. Biz İn ;eçebilirse de, en ciddî tehlike, dünyaler, vukua gelen müessif değişik nm en büyük ticaret yolunun kapatıl •rden, kendimizi mes'ul addedeme ması ihtimali şeklinde tahakkuk ede Habeşistan, bizim itirazımıza rağ bilir. , İtalyanın ısrarı üzerine Milletler Bir istihkâmın bir bataryaya ateş etdyetine kabul edilmiştir. mesi başka, bir bataryamn bir limana abeşistanın İtalya tarafından zaptı, ateş etmesi gene başkadır. Cebelüttarık ıen vuku bulmuş bir taahhüdün ih limanı, Britanya donanınası için, her ıden başka birşey olmamıştır. Bu an, istifade edilemez bir hale gelebilir. [, İngilterenin, müzaherette bulunFakat, mesele bundan ibaret değil ı taahhüd ettiği Milletler cemiye dir. Balear adalanndaki vaziyet, son harekete geçirmekten hâli kala derece endişeaverdir. Maltanm, İtalyan dı. İtalyanlar, uzak mıntakalarda, hava kuvvetlerinin kısmı küllisine mürüzündeki devletlerin hepsinden cavir bulunması keyfiyeti, esasen bu Î fazla fütuhatta bulunan, son kırk deniz üssünü, harb zamanında istifade ; içinde, Boers cumhuriyetlerini imkânı olmıyan bir hale getirmiştir. ii ülkesine ilhak eden ve Sudanı Pantelleria çıplak kayalığının îtalya eden bir devletm, Habeş harbinden tarafından tahkimi, Büyük Britanyaya, M. TEZEL derece müteessir olmasını hayretle münhasıran Büyük Britanyaya müte üladıklarmı müteaddid defalar söy veccih bir harekettir. Son zamanlarda Et fiatları Lşlerdır. tahkim edilen Rodos ve Leros'daki çok Et fiatlan mevsim başmdanberi yük akat, Britanya efkârı umumiyesinin kuvvetli istihkâmlar, bataryalar ve haManevra sahasındaki topçularunız :a gösterdiği başlıca mesele, Habe va üsleri, şarkî Akdenizi alâkadar e selmişti. Birkaç gündenberi fazla hay van geldiğinden et fiatlannda küçük bir trenle, Meclis namına manevralarda yer almış bulunuyorlar. Sabahleyin samın zaptından ziyade, Avrupada der. bulunacak meb'uslarımız da Çorluya at beşte, kendilerine verilecek vaziyet1un idamesi hususunda bütün ümidKızıldenizde, Masavva'da, îtalyanlar, tenezzül husule gelmiştir. gitmişlerdir. lere göre harekete başlıyacaklardır. n bağlandığı misaklarm açıktan a diğer bir kuvvetli üs tesis etmişlerdir Birçok kıt'alar bugünden kara ve haBüyük Erkânıharbiye Reisi ve ma ihlâl edılmiş olması keyfiyetıdır. Muhteris nazarlar, Kızıldenizin şark kıŞüpheli bir ölüm va hücumlarına karşı tamamile gizleniyeti erkânı Sirkeci istasyonunda askearlımanter ve demokratik bir mil yısına dönmektedir. Orada, Libya'da mış bir vaziyettedirler. Manevra saharî merasimle teşyi edilmiştir. Beyazıdda oruran Ahmed oglu Mehefkârı umumiyesinin, Totalitaire henüz, kalabalık bir İtalyan ordusu sında gözle hiçbir şey görmek mümkün münhasıran turizm maksadile inşa e med Arif evinde ölü olarak bulumnuş • umet şekline muarız olması ve dikMareşal harekân sahasında değıldır. rlerin mütearrızane hareketlerini dilmiş olan ve Mısır hududu istikame tur. Saray 16 (Hususî muhabirimizden) Başhakem karargâhı, manevra hazırtinde giden sahil yolu ve İtalyan radikkuzla takib etmesi pek tabiidir. Bu ölüm Adliye tababetince şüpJıeli Büyük Erkânıharbiye Reisi Mareşal lıklarını yapmak üzere Saraya gitmiş taraftan Fransanın ve İngilterenin, yosunun, bütün Orta Şarka durmadan görüldüğünden cesed morga nakledil Fevzi Çakmak bugün buraya geldi. Ma tir. ,ci plânda Rusya olduğu halde teş yayılan propagandası vardır. nevraya iştirak edecek olan kıtaatı tefmiştir. Meb'uslarımız manevra sahasında Bütün bu faaliyet, devam ettiği müdettikleri, diğer taraftan İtalya ve tiş ettikten sonra kumandanlardan izaÇorlu 16 (Manevraları takibe gıden ıanyanm vücude getirdikleri muaz detçe, sürati gitgide artan, en dosdoğru hat aldı. Aldığı izahatı müteakıb kıtaaSofyada düşen Alman arkadaşımızdan) Meclis namına maı zümrelerin gölgesi, bütün dünya şekılde bir tehlike teşkil etmektedir tın bulunduğu mevzilere gitti. nevralarda bulunacak olan meb'uslarıAkdenizde serbestî, İngilizler için, en tayyaresi atisini, gitgide büyüyen bir zulmet Atatürk geceyi Çerkezköyünde mız bugün saat 14 te buraya geldiler ve büyük ehemmiyeti haizdir. Orada, müde bırakmıştır. Her hassas insanm halk tarafından tezahüratla karşılan geçirdi Sofya (Hususî) îrana gitmekte ifesi, bu derece korkunc bir karşı esses dostluklarımız ve taahhüdlerimiz dılar. Çorlu 16 (Manevraları takibe giden vardır. Orada Yugoslavya Krallığı varolan iki motörlü bir Alman bombardınaya mâni olmaktır. Trakya valilerile Trakya Umumî Mü arkadaşımızdan) Büyük Önder Atadır. Orada, bize, çok uzun zamandan man tayyaresi, Sofya Tayyare meyda abeşistanın İtalyan İmparatorluğu türk, Basvekil İsmet İnönü, Mareşal fettişi General Kâzım Dirik de buraya beri sempati ile ve siyasetle bağlı Yunından kalkar kalkmaz motörlerinin iki • ilhakınm tasdıkı, bu azametli meseFevzi Çakmak ve refakatlermdeki ze gelmiştir. nanistan Krallığı vardır. Büyük Harbm sinde de vuku bulan ârıza dolayısile ye•re kıyas edılerek nazarı itıbara a nalıdır. Milletler Cemiyeti, paktın galibi, güzide General Mustafa Kema re inerken parçalanmışur. Tayyarenin ya tarafından ihlâline karşı protes lin idare ettiği ve Yunanistanla arasın Alman radyo memuru yaralanmış, diğer ınu, çirkin emri vakii kabulden im daki münasebat şimdi daha ahenkli o üç Alman pilotuna birşey olmamıştır. ı etmek suretile gösterdi. Bu pro lan modern Türkiye vardır. Bütün ma.o ilânihaye devam edecek mi? Tev nalarile Filistin vardır. Ahiren Millet' ler Cemiyetine aza olarak kabul edilen olsun mâni olmak mecburiyetinde ka ler, hakh dahi olsalar, muayyen bir Mısır Krallığı vardır. lacağımızı, henüz vakit varken açıkça ddetle tahdid edilmişler midir? Yok söylemekliğimiz lâzımdır fikrindeyim. Emellerimiz nekadar sulhperverane dünya, kara bir liste üzerine yazıl Bazan, bu gibi hususatta, sade bir İi olursa olsun, bu dostluklardan ve bu ; millet isimlerinin ve hepsi, Cenevsan kullanmak daha iyidir. Amiralhk ittifaklardan ayrılmaklığımıza rıza gösin defteri kebirlerine muntazaman yeni Birinci Lordu, eski İngiliz İtal /dedilmiş şıkâyetlerin, gitgide ağır teremeyiz. Onlar, bizim için, şarka gi yan dostluğunun ihyası lehinde sözler den başlıca yol üzerindeki geçidimizin an yükünü taşıyarak yoluna devam söyledi fakat, bu ittihadın hangi esas serbestisi kadar mühimdir. Akdeniz edecek? lar üzerinde tekrar tesis edilebıleceğin kapılarının yüzümüze kapatılmasma ;ayed böyle olacaksa, ikinci bir ilâh anlatmadı. Herhalde, Akdenizin, İtal meydan vermiyeceğimizi, bu harekete muharebesi karşısında, emniyet ve yan gölüne inkılâbını tecrübe esası ü teşebbüs etmek veya böyle bir teşebbü âmetimiz, herhalde, ciddî surette zâ Manevra sahasındaki askerlerimiz yürüyüş halinde se müzahir olmak istiyen kim olursa zerine kurulamıyacak olsa gerektir. uğramış olacaktır. 16/7/937 tarihinde Ankarada im zalanan Türkiye Polonya ticaret anlaşması mer'iyete girmiş bulunmaktadır. Anlaşmanın müddeti 1 senedir. Müddet, hitammdan 3 ay evvel feshedilmediği takdirde kendiliğinden 1 sene daha temdid edilmiş olacaktır. Polonya, yeni ithalât rejimi kararna memizin 3 üncü maddesine tâbi memle ketler mcyanında bulunduğu, yani ihracatımıza yüzde yirmiden aşağı döviz ver diği için Polonyadan vâki olacak ithalâtımız hususî bir listeye tâbi tutulmuştur. Yeni anlaşma ile Polonya bize şu kontenjanlan vermektedir: Krom, bakır ve Harekât sahasmdaki kahraman askerlerimiz mevzilerine zımpara madeni 10 bin ton, kuru üzüm girmek Uzere hareket halinde 1500 ton, incir 1400 ton, susam 1250 (Baştarafı 1 inci sahifede) vat geceyi Çerkezköyünde geçirmişler ton, yün ve tiftik 1000 ton, pamuk 1000 Atatürk halk tarafından büyük alkış dir. ton, palamut ve palamut hulâsası 700 Manevra yerinde son vaziyet ton, taze yemişler 500 ton, ceviz ve fın larla teşyi olunmuştur. Mareşal harekât sahasında Çorlu 16 (Manevraları takibe gıden dık 500 ton, taze ve tuzlu deniz balıkarkadaşımızdan) Büyük Trakya mahareketi lan 500 ton, tütün 500 ton, kuru sebzeBüyük Erkânıharbıye Reisi Mareşal nevraları yarın sabah (bu sabah) saat ler 250 ton, zeytinyağı 200 ton, şarab Fevzi Çakmak ve Büyükerkânıharbıye beşte başlıyacaktır. Manevraya iştirak 200 ton ve ilâh.... heyetimiz dün sabah şehrimizden ma edecek birlikler son hazırlıklarını da Görüldüğü gibi Polonya bizim harici nevra sahasma hareket etmişlerdir. Bu ıkmal ettiklerinden manevra sahasında ticaretimizde çok mühim bir rol oynıyabilecek memleketler meyanındadır. Memleketlerimizin coğrafî vaziyetleri de bunu icab ettirmektedir. Yeter ki biz Po lonya piyasasını iyi tetkik edip ona göre vaktinde tedbirler almış bulunalım. Bu hususta Balkan komşulanmız çok iyi neticeler elde etmişlerdir. Bir meslektaş tarafından virgüle dair doğru, iğri mülâhazalar yürütülmesi bana o işaretin tarihçesini hatırlattı. Malum olduğu üzere osmanlıcada frenklerin Ponctuation dedikleri noktalama usulü yoktu. Yazı dılınde soğuk bir zincirleme sürüp gidiyordu. İnsanlar konuşurken ne« fes alıp verdıkleri, bu sayede sözlerine daha keskin bir açıklık getirdikleri halde osmanlıca yazıda okuyucuya nefes aldırmalc düşünülmezdi. Altmış yıl kadar önce bu garabetle mücadele fikri uyandı, frenklerin yazıda kullandıklan işaretleri kabul etmek için bir cereyan başladı. Kamusülâlâm sahibi Şemseddin Sami, bu cereyana hem hız, hem nizam verenlerdendi. Muhafazakârlarla ilmî yolda münakaşa eden de oydu. Hatta Tenkit Usulü adile bir risale de yazmıştı. Virgül başta olmak üzere yazıda işaret kullanılmasına kötü bir bid'at diyenleri susturmaya savaşmıştı. Virgülü mikroba benzetip osmanlıcayı ondan korumak istiyen muhafazakârlar, mukaddes lisan tanıdıklan arabcada böyle işaretler bulunmadığını ileri sürerek halkın taassubunu körüklüyor, ilmî bir meseleyi hükumet işi haline koymak yolunda yürüyorlardı. îkinci Abdülhamid zamanında en iyi arabca bilen kimse olmak şöhretini taşıyan, Galata Sultanisinde arabca okutan, o dile aid birçok eserler yazan Zıhni Efendi, hakkı taassubuna tercihte tereddüd etmedi, yazı işaretlerinin kabul edılmesine fetva verdi. Onun bu bahiste tutamağı Kur'andaki secavend denilen işaretlerdi. Secavendler başka dillerden olup durma, birleşme, aynlma işaretleri olarak Kur'ana konmuştu. Zihni Efendi bu örneği ileri sürüp virgülle arkadaşlarınm kullanılmasını caiz görüyordu. Hatta noktalama işaretlerine gelince ad takmaktan da çekinmemiş, virgüle sekte, üstüste iki noktaya noktateyn, ( ) işaretine kılameteyn, « » işaretine nemnemeteyn, noktalı virgüle menkute demişti. Taaccüb, istıfham, nida işaretleri onu nedense alâkalandırmıyordu. İşaret bahsinde bütün ağırlık virgül üzerindeydi. Çünkü osmanlıca yazılarda tadsızhk vavlarm çokluğundan ileri geliyordu, o çirkin zincirleme de hep vavların yardımile vücude getirilebiliyordu. Şimdi virgül virgüldür, öbürleri de garb dilinde taşıdıklan adlarla anılmaktadır. Eğer onlan yanlış kullananlar varsa onlar kitab bulup da dil kaidelerini öğrenemiyenler olacak. Ayıblanamazlar ki?... lff M. TURHAN TAN bakarken, kalbi sancılanmağa başlamıştı. gayet ihtiyath konuşuyordu; bunu sezen yiniz. Dışarıda, sizin gibi binlerce has nızla duyacağmız facialar, size, derdi « talar var, dolaşıp duruyorlar... Gencsi nizi... O, koruyu kocasile birlikte gezecekti; Melike, güldü: Şekibe bunu vadetmişti. j Koruda birdenbire değişişime belki niz, burada göreceğiniz tedavi, ilerisi için Hemşire Sabahat, sessîz gülüyordu: iyidir. Bugün duyduğu sürprizleri, yeni his merak ettiniz. Olmıyan derdinizi unutturacaktır. Melikenin yorgun yorgun dinlediğini Hemşire Sabahat; eh, biraz! der gibi leri; sevinc, şaşkınlık; koku ve görüş keMelike, ayağa kalkmıştı; ellerini, hemYazan : Mahmud Yesari görünce, biraz eğilerek gözlerinin içine şire Sabahatin omuzlarına koydu: yifleri gibi küçük saısmtılan, kocasınm bakıyordu. Melike, içini çekti: baktı: Ara sıra böyle oluyorum. yarunda, onunla birlikte duyacaktı. Başkalarının felâketi, beni eğlen • Çamların çeşid çeşid gölgelendirdiğı di. Affedersiniz, belki saygısızlık edi dirmez ki. Elini göğsüne bastırdı; karyolanın keNeden bunu düşünmemişti? Unut e ara yollar, tatlı bir loşluk içinde, Ikisi de, biraz önceki sevinclerinde, isyorum, size nasihat vermek haddim de Hemşire, krpkırmızı olmuştu, keke narına oturdu: ;a sola, ileriye geriye kıvrıhyor, gö teklerinde haklı idiler. Orası, ümid, is muş muydu? İçim daralıveriyor... Nefesim ke ğil. Hayır! Kör, kınk iğne, yürüyordu. ledi: ıüp kayboluyorlardı. tikbal düşündürüyordu; bir hastahaneyi, silir gibi oluyor... Neler aklıma geliyor, Melike, hemen doğruldu ve gücenmiş Melike, sıçnyarak ayağa kalkn: Çamların altmı, kuru çam dikenleri, bir sanatoryomu, hastalığı hatırlatmaktan Kimseyi eğlendirmez... neler düşünüyorum, bilemezsiniz. An gibi gülümsedi: Dönelim. t kıllı bir keçe gibi kaplamıştı. Koru bile öyle uzaktı ki... Melike, kırdığı potun dehşetini ve ma Rica ederim, neler söylüyorsunuz? nasızlığını anlamıştı, hemen hemşire Sa>rağın iniş ve yokuşları arasında, hep Levantinlerin sonunda, korunun arka Hemşire Sabahat bir bakışta, genc latamam ki... ıulmadık manzaralar halinde, göze kısmını yeşil bir duvar gibi ayırmış olan, kadınm ruhî bir buhran geçirdiğini an Hemşire Sabahat, ona yaklaşmıştı, Sizi, lezzetle dinliyorum. bahatin ellerine sarılmıştı: prizler sakhyordu. yerden birer demet gibi açılmış açık tatlı layıvermişti. Birşey sormadı, hatta şaş •her zamanki gibi sessiz nezaketile gül Hemşire Sabahatin yüzü, kıpkırmızı Affedersiniz; ben, o fikirle o makMelike, şaşırmıştı: yeşil kısaboylu çamlara doğru yürüdüler. mış da görünmedi, başını eğdi, sessiz ne müyordu, kaşları hafif çatılmıştı, gözleri olmuştu, gülmeğe çabaladı: sadla söylememiştim. Bana, gücenmedibiraz sert bakıyordu, sesi yumuşaktı: Bu, nekadar değişik çam? Bazı söylemek istediklerim var da niz ya? Affedersiniz. Hemşire Sabahat, bir çam dalınm u zaketile: Göre göre alıştığı için, hemşire Saba cunu tuttu, parmaklan arasında iyice u Nasıl isterseniz! dedi. Hiçbir şeyiniz yok... Söyledikle onun için... Siz, kendinizi boş boşuna üGenc kadının samimiyetle yalvanşı, t, onun kadar şaşmıyordu: Melike, akşam küründe uyuyamamış rinizi anlıyorum... Artık biz, göre göre züyorsunuz. Uzülecek, sıkılacak birşey ğuşturur gibi sıktı, sonra, parmaklannı hemşire Sabahati o kadar şaşırtmıştı ki Hakikaten öyle... Bu koruyu ye burnuna götürdü, kokladı: tı; ayni şeyi düşünmek, onu harab etmiş anhyoruz, biliyoruz, sizin söylemenize de yok. Allaha şükür... genc, güzel, aslan söyliyecek söz bulamıyordu: dren İngiliz, çok meraklıymış. Bun hacet yok... Hemşire Seniha, bana, siz gibi kocanız var. Allah, ağzınızm tadmı ti: Mis gibi kokuyor... Bu çamlardan Aman güzelim, ne münasebet? •ı hep, elile, birer birer yetiştirmiş. Ortada ne var? Hiçbir şey yok... den çok bahsetti. Şuraya geleli, bir iki bozmasın, birbirinizi seviyorsunuz. Para kolonya yapılıyormuş. Yüzü kıpkırmızı, kekeliyordu: Geniş levantin tarlasına geldikleri zahafta oluyçr... Hemşirelerden hademe sıkmtısı da çekmiyorsunuz. Peki, ne diye Melike de, elini uzattı, bir dal ucunu Öyle ise, bana ne oluyor?.. Söyleseniz de ne çıkar, güzelim. ın, Melike, kısa bir çığlık kopardı: Şekibden şüphelenmem doğru değil... lere kadar, herkes, sizi seviyor... Siz, üzülüyorsunuz? tuttu: Melike, onun ellerini bırakmıyordu: Ne güzel... Hemşire Sabahat, başını doğrultmuşVe genc kadın, kendi kendine tekrar huyunuzun iyiliği, kibarlığınız, nezake Öyle mi, bakınız, hiç bilmiyordum. tinizle herkese kendinizi sevdiriyorsunuz. tu; uzun bir göğüs geçirişten sonra: Beni eğlendirmez, demekle, zaten Hele çiçek açtıklan vakit... Parmaklannı koklarken, hak verdi: ediyordu: İlk geldiğiniz günler mahzun olmanız kendim hakkında en fena hükmü vermiş Size, biraz geziniz; ahbab, arka Şekibden şüphelenmem doğru de Elimle koparmak isterdim. Doğru... Ne güzel kokuyor... tabiî idi. Fakat, nedense, hâlâ ısınamaolmuyor muyum? Bu, benim hodbinliği daş olunuz, diyişimin bir sebebi vardı, Şüphesiz... Istediğiniz kadar koÇamların önüne konmuş, küçük tahta ğil... mi göstermez mi? nrsınız. Ve buna rağmen, müphem, kararsız, dınız. Evinizi düşünüyorsunuz. Bunda dedi. sıraya oturdular. da haklısmız. Doktor da söylemiş, bir iki Melike, anlamamış, bakıyordu: Hemşire Sabahat, ellerini Melikenin Fakat iki kadın, birbirlerine bakular. Melike, koyu yeşil bir koyun sürüsünü manasız düşüncelere dalmaktan da kenay, buna katlanacaksınız. Maşallah, iyi Ahbab, arkadaş olursam?.. ellerinden çekti: emşire Sabahat, kıpkırmızı olmuş, ba andıran sıra sıra levantinlere, bodur fıs dini alamıyordu. Gözünüzle göreceğiniz, kulaklarıİArkast ıı eğmişti; Melike de, birşey söyleme tıklara, yelpaze yelpaze açılmış çamlara Akşam, hemşire Sabahat, Melike ile siniz de.. v Hastalığmıza hiç merak etme Edebî tefrika : 43