13 Ağustos 1937 CUMHURİYET SON HâdiseSer arasında lngiltere ve Italyanın anlaşacakları nokta Akdenizde Statükonun muhafazası Bir İngiliz gazetesine göre iki devlet de Akdeniz üslerindeki teslihatı azaltacaklarmış. Duçe yeni bir nutuk daha söyledi Deyli Telgraf gazetesinin Roma muhabiri gazetesine şu telgrafı çekmiştir: Mevsuk olarak öğrendiğime göre lngiltere ile îtalya arasında muallâkta bulunan meselelerin hal ve tesviyesi için gelecek teşrinievvelin iptidalannda müza kere başlıyacaktır. İtalya hükumeti ya kınlafmaya ehemmiyet vermektedir. Burada zannedtldiğine göre, en müs« tacel mesele îspanyadaki dahilî harbe bir nihayet vermektir. İtalya hükumetinin fikrine göre, İspanyada sulh ve sükun avdet etmedikçe Akdenize aid İngiliz ltalyan anlaşmasının inkişafı için müzakereye girişmekten bir fayda melhuz değildir. Zaten îtalya efkân umumiyesi Habeşistandaki İtalyan İmparatorluğu İngiltere hükumeti tarafından tanmmadıkça yeni müzakerelei hoş görmiyecektir. Bu neticenin, Milletler Cemiyeti büyük meclisinin gelecek toplantısında kolayca elde edilebileceği bekleniyor. Yapılacak müzakerelerin etı mühim cilıeti Akdeniz İngiliz İtalyan anlaş masındaki §u maddenin tefsirine aid olacaktır: «İngiltere ve italya hükumetleri Akdeniz havzasındaki < azi üzerinde millî hukuku hükümranî noktasından statükoyu tadil etmek yahud tadil edildiğini görmek arzusunda bulunmadıklarmı teyid ederler.» Burada bir kısım mütefekkirlere göre, millî hukuku hükümraniye aid statükoya, teslihat dahi dahil olduğundan, bu madde gerek İtalyanm gerek İngilterenin elindeki müstahkem mevkilere de kabili tatbik bulunmaktadır. Bu fikrin mantıkî neticesi olarak İtalyanın elindeki on iki ada ve Sicilya ile İngilterenin elindeki Cebelüttank, Malta ve Kıbnsın teslihatım tahdid üzerinde dostane bir anlaşma yapmak icab ediyor. lunmuş olduklarını söylemiş ve manev ralann ve kendi seyahatinin dünyanın her tarafmda alâka ve dikkati Sicilya üzerine çekmiş olduğunu kaydederek gerek bu ve gerek faşist gendikler kışlasmın küşa dı münaseberile faşist faaliyeti umdesinin ana noktasının İtalyan milletinin askerî hayata daima daha kuvvetle hazırlan ması olduğunu bildirmiş ve: «Harb nıhu olmıyan bir millet sefale' te ve esarete mahkumdur.» Demiştir. M. Mussolini, Sicilyalı Crispi'nin bu gün yeni bir devreye giren îtalyan İmparatorluğunun kurucularından biri oldu ğunu hatırlatarak sözlerini, faşist hüku metinin Sicilyalıların askerî meziyetleri ne ve faşist imanına güvendiğini kayde derek bitirmiştir. Roma 12 (A.A.) M. Mussolini, Catane'da bir nutuk irad ederek îtalya nın satvetli bir devlet, ancak sulha hâdim bir devlet haline gelmek arzusunda olduğunu beyan etmiştir. Duçe, faşist doktrininin bütün italyan milletini askerî hayata hazırlamak olduğunu ilâve eylemiştir. Hatib, netice olarak, İtalyan Imparatorluğunun ihdasının müstakbel asırda hesabı nakabil bir ehemmiyet ve şümule malik olacak bir unsur olacağını söyle miştir. Ubeydullah ve Hâmid beydullah, Hâmidin yanına gömülmeği vasiyet etmiş. Benzeşirlerdi. Sade yaşça değil; muhite sezdirmeden, benliği bütün içtimaî kayıtlardan gizlice kopararak derin bir yaşama iştahma bağlıyan, epiküryen, reybî ve müstehzi mizaclarile. Ikisine de seksen yaşmı aşmak iradesini veren şey, her türlü aşkın ve imanın üstünde tuttuklan yaşamak ihtirasından, mes'uliyetsiz, taahhüdsüz ve tasasız yaşamak ihtirasından aldıklan hızdı. Dâhii azamın ve fâzılı muhteremin dehası ve fazlı, incitmeden ve incinmeden yaşamak hususunda, benliklerini her türlü içtimaî musademeden korumakta gösterdikleri meharette tecelli eder. İkisi de, biri İngiliz, öteki de Arab kırması, halis iki Osmanlı efendisiydi. Ubeydullahın gencliğindeki politika maceraları, politikadan ziyade macera faslına kaydolunmak lâzım ge len serazad bir ruhun içtimaî değil, birinci derecede şahsî galeyanlarıdır. Nitekim, genclik gidince, Ubeydullahın ruhunda, cihanın her türlü hâdisesine eyvallah dediren bir tevekkül febefesinin bah kaldı. Ubeydullah da, Hâmid gibi, ömrünün son yıllarında, eşlerine bizim fikir dünyamızda belki hiç tesadüf etmek mümkün olmıyan bir nevi «sage», bu kelimeyi ermiş diye tercüme etmeğe çok temayülüm var tipini temsil eder. Kendilerile temas edenlere verdikleri büyük huzur ve tevekkül duygusu, dünya hevesleri içinde çok oynamış ruhlanmn mücerred hayattan ve ölümden başka her türlü meseleyi tasfiye etmiş sakin iklimlerinden gelen havanm tesiridir. Kemal dedikleri şey bu mu? Hele bir o yaşa geliniz bakalım. Uzakşarktaki ezelî IHEM NALINA MIH1NA davanın içyüzü Sanayi Birliği Japonya, hedefi ((fütuhat)) olan plânını tatbik edecektir Bu takdirde Uzakşarktaki diğer devletlerle de harb çıkması muhtemeldir. Japonya metodlu şekilde buna hazırlanmaktadır 2 *| I okuzuncu Yerli Mallar Sergisi, dün akşam, kapandı. Bu serginin en büyük faydası, iki hakikatin tecellisine hizmet etmesi olmuştur: 1 İstanbulda, daimî bir sergi binasma kat'î bir ihtiyac vardır. 2 İstanbul Sanayi Birliği, artık amatör bir teşekkül olmaktan çıkarılarak esaslı ve kuvvetli bir surette teşkilâtlandırılmalıdır. İstanbulda, daimî îbir sergi binasma ihtiyac olduğunu, sergiyi açarken İktısad Vekilimiz de söylemiş ve böyle bir bina yapılmağa teşebbüs edildiği takdirde, hükumetin yardımını vadetmiştir. Dokuz senedir, Yerli Mallar sergilerini kuran ve kendisi de bu yıl on yaşma giren Sanayi Birliğinin ciddî surette teşkilâtlandırılmasına gelince bunu da, İstanbul Millî Sanayi Birliği Umumî kâtibi Halid Güleryüz, kapanan serginin açılma töreninde temeni etmişti. Daimî sergi binasile Sanayi Birliğinin teşkilâtlandırılmasını birbirine bağlı ve birbirini tamamlıyan iki iş addetmek yanlış olmaz. Sanayi Birliği, kuvvetlenirse daimî sergi binasmı yapmağa teşebbüs edebilir. Aksi takdirde, sergi binasını, başka bir müessese, başka bir teşekkül yapacaktır. O zaman da, karşımıza belediye çıkar ve iş, muhakkak, sürüncemede kalır. Çünkü İstanbul Belediyesi, parasız bir müessese olduğu için, süratle yapıl» ması paraya muhtac olan daimî sergi binasını kolay kolay başaramaz. Ankaradaki sergi binasını Ulusal Artırma ve Ekonomi Kurumu yapmıştır amma bu teşekkülün İstanbulda da ikinci bir bina yaptırması kolay bir iş değildir. Esasen, böyle bir sergiden en büyük istifadeyi, endüstri mamulâtmı teşhir suretile, Sanayi Birliği temin edeceği için, onu Sanayi Birliğinin yaptırması makul olur ve bunun. için de Sanayi Birliğinin teşkilâtlandınlması, kuvvetlendirilmesi lâzım gelir. Bugünkü Sanayi Birliği, 1927 senesinde kurulmuş meslekî bir teşekküldür. Azası ilk yılda 83 kişi idi. Şimdi ise 189 dur. Fakat fabrikatorlarımızın Birhğe aza kaydolmaları için, hiçbir kanunî mecburiyet yoktur. Kayıdh azanm, hepsinden her zaman tamamile tahsil edilemiyen, aidatı ayda iki liradan ibarettir. Bu itibarla İstanbul Millî Sanayi Birlği, hayli parasız, hayli zayıf bir teşekküldür. Halbuki sanayi erbabı, Birlikten kudretinin fevkinde işler istemekten geri kalmazlar; hatta Sanayi umumî müdürlüğü ve gümrükler de birlikten birçok su« aller sorarlar. Muhtelif sanayi zümreleri arasında çok girift meseleler ve bunların her birinin hükumetten ayrı ayn dilekleri vardır. Bazan bunların Sanayi Birliği vasıtasile hükumete yaptıkîarı dilekler, tamamile birbirinin zıddıdır. Bir zaman lâstikçilerle dericilerin birbirinin aksi olan temenni ve talebleri gibi. Muhtelif endüstri zümrelerüıin işlerinî ve dileklerini etrafile tetkik ve takıb etmek için Birliğm geniş bir kadroya ihtiyacı vardır; bugünkü kadro ise dört kişiden ibarettir. İşin garibi, senelerce Bir • likle alâkadar olmıyan sanayicilerin, kendilerine ve menfaatlerine taalluk eden işlerde Birlikten büyük vazifeler beklemeleri ve istemeleridir. İşlerinin takibini istiyenler arasında, aylık taahhüdlerini vermiyenler çokmuş. Avukatların barolan vardır, esnafın cemiyetleri vardır. Doktorlann, tacirlerin odaları vardır. Barolara, cemiyetlere, odalara yazılmak mecburidir. Yalnız sanayiciler, biz gazeteciler gibi, Birliğe isterlerse girerler, istemezlerse girmezler. Bu yüzden, Birlikte aza olan sanayicilerin yekunu, onda bir bile totmaz ve gene bu yüzden Sanayi Birliği zayıftır. Bütün sanayicilerin aza olması mecburiyeti bulunsaydı, Birlik, herhalde manen ve maddeten çok kuvvetli olurdu. 1934 te 1310 fabrikamız olduğuna ve o vakittenberi geçen üç yıl içinde bu yekun belki 1500 e vardığına göre, Sanayi Birliğinde 189 değil; en az 1500 aza bulunması lâzımdı. Sanayiin bu kadar büyük bir inkişafa mazhar olduğu Cumhuriyet Türkiyesinde, sanayicilerin, mutlaka, kuvvetli bir birliği olmak gerektir. İktısad Vekâletinin, memleketin muhtelif mıntakalanndaki sanayi erbabını bir teşekkül halinde toplamak için hazırladığı proje, kanunlaştığı zaman, sanayiimizin daha kuvvetli ve daha plânh bir surette inkişaf edeceğine şüphe yoktur. C=^s£ Japonyanın tevessü seyrini gösterir harita: Sıra ile Kore yanmadası, Mançuri ve şimalî Çin eyaletleri görülmektedir bine teşebbüs ettiler. Bunun neticesinde, 1931 ve 1932 senelerinde, muhtelif muharebeler oldu. 1 mayıs 1934 tarihinde, Mançuri müstakil bir devlet şekli alıncıya kadar, Japonlarla Çinliler arasında, ilânı harbsiz harblerin arkası kesilmedi. Mançuri müstakil bir devlet olmuş, fakat iktısadî faaliyeti Japonların elinde kalmıştı. Mançuri millî ordusunun yanı başında, Japon efradı nöbet bekliyordu. Birkaç senedenberi, orada, iki bin neferhk bir Japon kuvveti vardır. Bu şerait dahilinde, Çinlilerin, müs tevli addettikleri Japonlara karşı bir tedib hareketine kalkışmalan, ve bu tedib hareketinin topa, tüfeğe dayanıp harb şekline girmesi tabiî görülmelidir. Japonlar, harb, istilâ ve fütuhat keli melerile ifade edilebilecek olan hedeflerini çoktanberi meydana koymuş olduklan cıhetle, bu hususta ümid ve hayale kapılmak beyhude olur. 1936 başlangıcmda, Tokyo hükumeti, şarkî Hopei'nin, Hopei'nin ve Şaharm istiklâlini ilân etmeğe muvaffak olmuştu. Bu tarzı hareket, Japon an'anesine uy gundur ve Japonlar, fütuhat için tuttuk lan usulü hiç değiştirmemiş görünüyorlar. Bu fütuhat usulü, önce ekonomik me nafı temıni ve zaptı kararlaştırılan araziye Japon tebaasının yerleştirilmesile başhyor. Bunun üzerine iktısadî sahada anlaşmazlıklar çıkıyor, tedibi iktıza eden hâdiseler patlak veriyor. Ordu bu bahane ile oraya yerleşiyor ve mahallî hükumet, hemen ayni nisbette Japon memuru ilâ vesile tezyid ediliyor. Dörtte üç derece sinde zaptedilmış olan şehir veya eyalet istiklâl ilânına teşvik ediliyor ve ekseriya, bu sırada isler karışıyor. Bu karışma neticesinde de, Korede olduğu gibi, memleket Japonyaya ilhak edilmekle ihtilâf hallolunuyor. Japonların tarzı hareketi, ağını gerip yem bekliyen örümceğin vaziyetini hatırlatır. Bütün bu hadisat gözden geçirildikten sonra, istikbal hakkında hüküm vermek nisbeten kolaylasıyor. M. Hirota, Uzakşarktaki inzıbatî vazifeyi Japonyanın ifa etmek istediğini açıkça söyledi. Yeni bir Monroe doktrini muvacehesinde bulunuyoruz. Görülüyor ki, hükumetler, Çin işlerine müdahale etmek istedikleri takdride, vahim hâdiselere sebebiyet vermeleri ihtimali vardır. Maamafih, İngilizler ve Amerikalı Iar, kendilerinin de Pasifik kıyılarında müdafaası icab eden menafie sahib ol duklanm unutamazlar. Ruslar, Japon denizini, Japonyaya mahsus bir deniz haline getirmek istiyen Japonların, karadaki inkişaf ve istilâlarından korkmuyor de ğillerdir. Zira, Japonyanın bu hedefe ulaşması için, Siberyanm sahil eyaletlerine el koyması icab eder. Japonya, ya metalibatından vaz geçecektir ki böyle birşey yapmak mutadı değildir yahud, harb mutlak surette patlak verecektir. Uzakşarkta patlıyacak olan bu harb, şayed başlarsa, Çinlilerle Japonlar arasında vukubulan silâhlı he sablaşmadan daha başka türlü birşey olması ihtimali pek kuvvetlidir. Japonya, bu harbe, metodlu bir şekilde hazırlanır görünüyor, ve bu maksadla Mançurideki demiryollarını, limanlarını büyütüyor. Mevcud hatlara yeni hatlar ilâve edilmekte, Siberya hududu boyunca, Vladi vostok civannda yeni bir yol inşasına Pariste İefsirler Duçe'nin beklenen nutku Katanya 12 (A.A.) Stefani Ajansı bildiriyor: Bütün yol güzergâhında halk tarafından coşkun tezahüratla selâmlanarak Mesinadan buraya gelen M. Mussolini hükumet dairesinin balkonundan şevk ve heyecan dalgası doğuran bir nutuk söylemiştir. Duçe «Doğudan gelen tarihe, insan lığa ve hayatiyete aykın» ideoloji ve umdeleri daima reddetmiş olan Sicilyahlann faşist imanlarını kaydettikten sonra, bunların mılletin hayatına destek olması icab eden prensipleri daima müdrik bu Paris 12 (A.A.) M. Mussolini nin Mesina'da söylemiş olduğu nutuk hakkmda mütalealar serdeden Echo de Paris, diyor ki: «Beyanatta bulunmaktan, nutuk söylemekten başka bir takım şeyler yapılsa daha iyi olur. Filiyata geçmek, her halde daha ziyade sükunet bahşeder. Müphem sözleri bırakarak sarih tekliflere geçmek husu sunda bir karar veYmek M. Mussolini'ye aiddir. M. Mussolini, îspanyanm hâmisi sı fatile İberik yarımadası işlerine daha ziyade karışabilmesine medar olacak bir tesanüd vadini elde etmek için Almanya ile temasa girişip de nazikâne bir redde maruz kalalıdanberi, âcilen Londra ve Parisle bir mukarenet tesisi teşebbüsüne kıyam etmiştir. Palermo'da yapılan vaidler, icrası imkânı mevcud müzakerele rin başlangıcını gösterecektir, aksi takdirde onlar da diğer bir takım heyecan uyandıncı beyanatların yanına gidecek, unutulacaktır.» iMiııılllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllimilıuıııııiH Kömür yolu Zonguldağa vardı Rumen Kralmın Belgrad seyahati Ilk tren dün tezahüratla Yugoslavyada derin bir karşılandı memnuniyet uyandırdı Zonguldak 12 (A.A.) Kömür havzasını Ankaraya bağlıyan demiryolunun Çatalağzı ile Zonguldak arası demir döşemesi sona erdi ve bugün lokomotif Zonguldağa girdi. İnkılâblar kaynağı olan Ankara ile enerji kaynağı Zonguldağın birbirine kavuştuğu bu mes'ud günü Zonguldaklılar bir bayram gibi kutluladılar. İstasyon ve şehir baştanbaşa bay raklarla donatıldı. Müesseseler, millî teşekküller ve esnaf cemiyetleri, işçi ve köylü grupları istasyon meydanında toplandılar. Saat 1 1.30 da lokomotif bay raklar ve dövizler içinde tünelden çıkarken binlerce el birbirine vurdu. Loko motif alkış tufanlan ve yüreklerden bo şalan sevinc seslerinin coşkun dalgalan içinde istasyona doğru ilerledi. Şimendi fer düdüğile beraber fabrikalar ve denizde bulunan bütün vapurlar düdükler ça larak bu mes'ud anı selâmladılar. Bando ve davullar ve halkın heyecan coşkunluklan ile meydan büyük bir düğün ve bayram manzarası aldı. Belgrad 12 (A.A.) Jubliana'da ç:kmakta olan Sloventz gazetesi, başmakalesini Romanya Kralı Karol'un naibi hükumet Prens Paul'u ziyaretine tahsis etmiştir. Bu maka^ede Kral Karol'un Paris, Londra ve Brükseli ziyaretinin siyasî ehemmiyeti ve ayni zamanda beynelmilel siyasetin ruznamesinde dahil olup Yu goslavya ile Romanyayı alâkadar eden ve küçük itilâf konferansmın içtimaında tetkik edilecek olan meselelerin son de recede mühim olduğu tebarüz ettiril mektedir. Bu gazete, makalenin sonunda Kral Karol'un ziyaretinin Yugoslavya mille tine, Rumen milletine karşı beslemekte olduğu hakikî hissiyab izhar etmek, ayni zamanda iki müttefik memleket ara sında mevcud ve bütün dünyaca devamlı ve tezelzülden masun olduğu malum olan münasebetler hakkındaki esaslı telâkki Herkes birkirini kutluladı. Şekerpa lerini izhar etmek fırsatını bahşeylemiş ketleri dağıtıldı. Uray tarafından şehir olduğunu yazmaktadır. hediyesi olarak lokomotifi getiren heyete hahlar verildi. Öğleyin müteahhid tara fından 500 işçiye büyük bir şölen tertib Paris 12 (Hususî) Paris borsasının edildi. Halk ve işçi grupları hükumet ve bugünkü kapanış fiatları şunlardır: partiye gelerek Atatürke ve büyüklere Londra 132,84 1/2, Nevyork 26,65, Ber saygı ve şükran ve minnetlerinin bildiril lin 1072, Brüksel 448,50, Amsterdam mesini istediler. Vali, parti başkanı tarafından bu coşkun sevinc tezahürleri ve 1469,50, Roma 140,25, Lizbon 120,75, Cehalkın içten duyguları Atatürke, İnönüne, nevre 612,50, bakır 64 1/2 65 1/4, kalay Kamutaya, Partiye, Çetinkayayaya ve 265,12,6, altın 139,06, gümüş 19,15,16: Celâl Bayara telgrafla arzedildi. kurşun 23,07 1/2, çinko 24,8,1 1/2. buna riayet etmemek mantıksız olur. PARİS BORSASI Ruslardan azçok cesaret bulan Çinliler, Japonlara karşı kuvvetli bir kin besliyorlardı. Sarayın tesiri altında, bu kin, yavaş yavaş, bütün ecnebilere teşmil edildi ve 13 haziran 1900 gecesi, faciası Pekinde, hıristiyanların, daha doğrusu bütün ecnebilerin katliâmile başladı. 30 haziranda, Alman elçisi katledildi. Japonlar, takarrür eden tedib hareke PEYAM1 SAFA tine ve bunu takib eden diplomatik mü • zakerata iştirakten, bittabi hâli kalmadılar. İngiltere Yang Çe Kiang üzerinde, Almanya, Şantung üzerinde nüfuz tesis ettiler; Rusya Mançuriye yayıldı; Ja ponya ise, kendi aralannda bile anlaş maktan çok uzak olan bu yeni gelenleri beklemeğe ve tarassuda başladı. 1903 senesinde, Rusya ile Japonya arasında, Koredeki nüfuzları bahsinde münakaşalar tekrar başladı. Harb hazırIanıyordu ve bu harbin başlıca sahnesi Çin, mevzuu da, nazarî oîarak müstakil, fakat hakikatte Pekinin emrine tâbi bir Londra 12 (A.A.) Diplomasî me eyaleüi. hafili, bu sabah İngiltere hükumetinin Japonlar Koreyi istiyorlardı; fakat British Corporal adındaki petrol gemi genc imparator İkinci Nıkola harb iste sine karşı yapılan taarruzun İspanyol miyordu. asilerinin kontrolü altında bulunan tay 1904 şubatmın birinci günü, Kont yareler tarafından yapılmış olduğunu Lamsdorff, Rusyanın başlıca iktısadî zannettirmeğe kâfi esbaba malik olduğu menafii gözetilmek şartile, Çarın, Korenu beyan etmekte idi. Binaenaleyh bu yi Japonlara terketmeğe karar verdığini nun böyle olduğuna itiraz edecek her türlü tebliğ etmişti. cevab, kabule şayan görülemez. FilhakiTokyo, bundan, yarıresmî surette 3 ka Visamiral Wells tarafından Palma şubatta haberdar edilmişse de resmî tebliğ makamatı nezdinde teşebbüs yapıldığı ancak 6 şubatta vâsıl olacaktı. zaman bu makamat evvelâ kendi tayyaLord Curzon'nun muhitindekiler tararelerinin mes'uliyetlerini kabul etmişler fından harekete geçmeğe teşvik edilen di. Müteakıben ayni makamat tarafın Vikont Hayashi, Koreyi zaptetmek fik dan yazılıp amirale gönderilmiş olan ve rinden artık vazgeçmişti; çünkü bunun burada resmî addedilmiyen cevapta bilâ esasen manası kalmamıştı. O, Rusyayı, kis, asilerin ellerindeki tayyarelerin ta gitgide daha fazla nüfuz tesis etmeğe arruz günü Akdenizde cevelânlar yap başladığı Çınden atmağı ümid ediyordu. mamış oldukları beyan edilmekte idi. Harbe karar verdi; bu istikbali, ManSalamanca 12 (A.A.) Radio Na çurinin ve Moğolistanin fethini hazırlı cional, dün gece General Franco'nun yan, gerçekten bir prensip harbi olacaktı. Akdenizde bir takım gemilerin bombarŞubatın beşinci günü, Rus notası dıman edilmesi hakkmda îngiltereye ver Tokyoya henüz vasıl olmadan, Japonyamiş olduğu cevabı neşretmiştir. Bu ce nm Petrograd elçisi geri çağırılmıştı. vabda tecavüzün vukuu anında nasyo 8 şubatta, beş Rus gemisi, henüz harb nalistlerin hiçbir tayyaresinin askerî üs ilân edilmediği halde Japonlar tarafın sülharekeler haricinde bulunmadığı be dan batırıldı. Rusların, umumî bir hayret tevlid eden karada ve denizde mağlubi yan edilmektedir. yetile neticelenen harekâttan sonra, Cevabda nasyonalistlerin tayyareleri 1905 te Portsmuth'ta sulh imzalandı. nin, yapılacak bir iş olmıyan deniz mın Japonlar, daha başka menafi meya takalannda boş yere gezmemekte olduknında, Kore yarımadasmı, Sakalin adasıları ilâve edilmektedir. Mutaarrızlann vermiş olduklan işa nın yarısını ve Mançuri şimalini almış lardı. retler, her nekadar nasyonalistlerin kul Ruslar, Çinden, füen dışarı atılmışlarlanmakta olduklan işaretlerse de bu keydı ve yol serbest kalmıştı. fiyet mes'uliyeti nasyonalistlere tahmil 1915 senesınde, Japonlar harbden isiçin bir sebeb teskil edemez. Tecavüzde tifade ederek, Pekine, yirmi bir maddelik bulunan tayyarelerin Fokkers markah olbir talebname sundular. Bu talebname duğu sabit olmuştur. Halbuki nasyona deki maddelerin ekserisi Mançuriye ve listlerin ellerinde bir tek Fokkers markah dahilî Moğolistana aid bulunuyordu. tayyare yoktur. Amerikalılardan muzaheret gören italyan gemisini bombardıman eden vinliler, Mikado hükumetinin taleblerini tayyareler, bu geminin üzerinde 25 da is'afa yanaşmamışlardı. İş, 1922 senesine kika uçmuşlar ve hüviyetini anladıktan kadar sürüncemede kaldı ve ancak o sene, Vaşingtonda, Çin hükumetile, Çinde sonra bombardımana başlamışlardır. müdafaa edilecek mühim menfaatleri Herhalde en iyi dostlannı bombardı man edecek olanlar, nasyonalistler değil bulunan dokuz devlet arasında bir mua hede akdedıldi. Japonlar, ileri sürdükleri dir. metalibatm büyük bir kısmından, muvak İngiliz petrol rçemisine gelince, nasyo katen vazgeçmek zaruretinde kalmışlardı. nalist İspanyanm İngiltereyi gücendir Fakat, nasıl ki 1903 te Koreyi istiyormemekte menfeattar olduğunu anlamak lar idiyse, şimdi de Mançuriyi istiyorlariçin bir nebze aklıselim kâfidir. Muharib dı. Hâdiseler teakuba başladı. 18 ve 19 sıfatının tanınması istenildiği bir sırada eylul 1931 de cenubî Mançurinin tahri I Bir İngiliz gemisi İspanya sularında hücuma uğradı Taarruz eden tayyarelerin hangi tarafa aid olduğu anlaşılamadı *J Ilk yazı, dünkü sayımızda çıkmıştır. başlanmış bulunulmaktadır. Heiho isti kametinde yapılan bu yolun, sevkulceyşî maksada istinad ettiği aşikârdır. Harb başlarsa nereye kadar dayanır> Japonlarm, ahiren Almanlarla bir ittifak muahedesi yapmış olduklan nazan dik kate alınırsa bu sualin cevabını vermek büsbütün güçleşir. J